Wednesday, December 30, 2009

"Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım Komisyonu" RAPORU (Nisan 2009)



BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI; KENTLEŞME ŞURASI Kapsamında "Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım Komisyonu" tarafından hazırlanmış olan rapor ve eklerine aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

http://www.bayindirlik.gov.tr/turkce/kentlesme/kitap5.pdf





I.GİRİŞ
Genel Yaklaşım / Politika Eleştirisi ve Önerinin Genel Çerçevesi
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından düzenlenen Kentleşme Şûrasının 5. Komisyonunun başlığı Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım’dır. Komisyon, 01.12.2008 günlü oturumunda, konuyu iki temel alt başlık altında incelemeyi uygun bulmuştur. Burada ilkin “Kentsel Miras” la ilgili genel yaklaşım politika eleştirisi ve önerinin genel çerçevesi açıklanmaya çalışılacaktır.
Bireyin, içinde yaşadığı toplumun, ait olduğu coğrafyanın / mekanın / kentin “geçmiş”ini bilme, parçası olduğu doğanın “anlam”ına ulaşma arzusu ile açıklanmaya çalışılan “doğal ve kültürel varlıkların korunması” olgusu, yalnız öznel bilincin parçası olarak değil, aynı zamanda bilimsel bilginin nesnesi olarak da anlamlandırılmayı ve anlaşılmayı hak etmektedir.
İnsanın geçmiş deneyimlerinden oluşan “süzülmüş birikim geleneği”, var oluş süreçleri
ve nedenleri, geçmişin hafızasında gizlenmiş olarak durmaktadır. “Bugün”ün anlaşılması ve “gelecek”in kurulabilmesi, “geçmiş”in her türlü belgesine, kanıtına, doğru ve güvenilir bilgisine erişilebilmesine bağlıdır. Bu tespit, “bugün” ortadan kaldırılan, yok edilen her şeyin, varlık bilgisi yok edilen bir bilgi kaynağı olduğu anlamına gelmektedir.
Doğal ve kültürel varlıklar, bu bilgi kaynaklarından en temel olanlarıdır. Doğayı, kültürü ve mekanı bir bilgi kaynağı olarak görmek, onun nasıl okunması, korunması ve geleceğe taşınması gerektiğini bilmek sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.
Tüm bilim alanlarının kendi sınırlarını yeniden sorgulamaya başladığı günümüzde, doğal ve kültürel varlıkların korunması olgusu, diğer uzmanlık alanlarından daha karmaşık ve dinamik bir ele alışı gerektirmektedir. Bu nedenle koruma konusunda süreç içinde edinilen deneyimlerle oluşturulan politika, mevzuat, ilke kararları, teknik yaklaşım ve uygulama araçları gibi hususların yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda Kentleşme Şurası’nın “Kentsel Miras, Mekan Kalitesi ve Kentsel Tasarım” başlığı altında örgütlenen Komisyonunun, bu tartışmaların bilince çıkarılmasında önemli bir fırsat olarak görülmesinde yarar bulunmaktadır. Bu noktada dikkat çekilmesi gereken husus, bu sorgulama ve güncellemelerin, gündelik politikaların kullanım gereksinimleri temelinde değil bilimsel temelli esaslar çevresinde yapılması gerekliliğidir.
İnsanlık tarihi, sürekli olarak bir doğayla baş etme mücadelesi biçiminde yazılmıştır. Bir başka anlatımla insanlık tarihi, doğayla ve kültürler arasında süre giden bir çatışmanın tarihidir.
Üretim ilişkilerinde meydana gelen her değişim sonrasında yaşanmaya başlanan “yeni”
koşullar, “eski”yi tümden reddedip, dışlamak yerine onu içine alır ve dönüştürür. Toplumsal bilince, eski ile yeninin çatışması olarak yansıyan bu dönüşüm, ekonomik değişim değerinin yüceltildiği piyasa koşullarının gündem önceliklerini belirlediği durumlarda, doğal ve kültürel varlıkların aleyhine gelişmelerle sonuçlanmaktadır. Oysa doğal varlıkları ve kültürel olguları, sanayileşmiş ekonominin üretiminden ayıran en önemli yön, onların biricik ve sürekli olma özelliğini taşımalarıdır. Bir başka anlatımla var oldukları ve üretildikleri bağlamla birlikte ortaya çıkan biçim, form ve içerikler, sistemin rasyonelleri doğrultusunda dönüştüğünde, özünde sakladığı “bilgi” de manipüle olmakta, değişmekte ya da yok olmaktadır.
Buna doğanın dönüşmesi de dahildir. Doğanın var olma biçiminin salt insan gereksinimlerine ve kendilerine hak olarak gördüklerinden vazgeçme özverisine endeksli olması, bir süre sonra ciddi bir paradoksu da beraberinde getirmektedir. Kültürlerin vazgeçemedikleri unsurlar, kişisel hak olarak özel kazanımları oluşturmakta, vazgeçebildikleri ise toplumsal hak olarak kamunun kullanımına bırakılmaktadır. Özveri sınırı, hiç kimse tarafından kendi adına çizilmemektedir. Bu noktada gerek doğal varlıkların ve gerekse kültürel olguların korunması meselesinin salt bir düzenleme, mevzuat, teknik yeterlilik meselesi olmadığı, konunun toplumsal, etik duruşla ilgili olduğu vurgulanmalıdır.
Türkiye’de koruma anlayışının gelişimi, doğal ve kültürel alanların/varlıkların ele alınışına ilişkin yaklaşımların zaman içinde geçirdiği dönüşüme de işaret etmektedir. Cumhuriyet dönemi öncesinde kültürel koruma yaklaşımları, taşınabilir eserlerin ve anıtsal yapıların korunması gibi noktasal ölçekte ve bireysel girişimler olarak tariflenebilirken, doğal çevrenin korunması ne kamunun ne de toplumun ağırlıklı gündemini oluşturmakta idi.
Cumhuriyet dönemi ile ulus ideolojisinin göstergesi olan kültürel varlıklar / alanlar önem kazanırken, doğal alanların ekonomik gelişmenin kaynağı olarak görülmesi anlayışı günümüze kadar uzanmıştır. Nitekim Cumhuriyet döneminde kültürel alanların korunmasına ilişkin karar sürecini etkileyen ilk düzenleme 1951 yılında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun (GEEAYK) kurulması ile olmuş; ilk yasal düzenleme ise 1973 yılında yürürlüğe giren 1710 sayılı yasa ile olmuştur.
Kuşkusuz doğal ve kültürel varlıkların / alanların korunmasının yasal ve örgütsel
düzenlemelere konu olmasında, ülkemizdeki koruma bilincinin ve koruma talebinin
artmasının ve koruma konusundaki uluslar arası gelişmelerin etkisi olduğu vurgulanmalıdır.
Ancak ne yazık ki ülkemizde yaşanan sürecin bugün itibariyle özetlediği görünüm, doğal ve kültürel varlıkların ekonomik gelişmelere koşut olarak ekonomik değişim değeri olarak ele alındıkları yönündedir. Özellikle günümüzde kültürel varlıkların /alanların öncelikle Anayasa ile güvence altına alınmış olmasına ve koruma alanlarına özel olarak çıkarılmış olan 2863 sayılı yasanın getirdiği çerçeveye rağmen, 5366 sayılı yasa ile kentin dönüşüm alanları olarak telakki edilmiş olması, doğal alanların yanı sıra kültürel varlıkları da ekonomik gelişmenin
potansiyel kaynakları olarak gören bir politikanın kurumlaşmaya başladığının göstergesi olarak okunabilir.
Doğal ve kültürel varlıkların / alanların, “varlık değeri” yerine ekonomik kullanım değerinin önemsenmesi, bir başka anlatımla kullanımı yoluyla elde edilecek rantın maksimize edilmesinin hedeflenmesi, ilgili aktörlerin konunun farklı / karşıt tarafları olmasını nedenlemiştir. Buna göre rant değeri, toplumsal / kamusal yararın yerine geçmiştir.
Doğal ve kültürel varlıkların korunması, temel olarak kamusal bir eylemdir. Bu nedenle koruma kararlarının, kamu yararı-toplum çıkarı lehine ortak bir yaklaşım olarak benimsenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda her ne nedenle olursa olsun özel yatırım taleplerinin kamu yararı ile çelişmesi durumunda kamudan yana tavır alınması gerekmektedir. Bu, doğal ve kültürel varlıkların gözden çıkarılabilir, yatırımlar için potansiyel taşıyan ve ekonomik çıkar elde etmede potansiyel taşıyan alanlar olarak görülmesine son verilmesi anlamına gelmektedir. Doğal ve kültürel alanlar, geçmişe ilişkin referans noktaları olarak görülmeli ve bu önemli tarihi-kültürel-doğal belgenin korunması, taşınır eski eserler kadar önemsenmelidir.
Değişmez ve üzerinde uzlaşılmış bir kamu politikasının oluşturulması, doğal ve kültürel varlıkların korunmasına ilişkin nesnel ölçütlerin oluşturulmasını da kolaylaştıracaktır.
Mekanın siyasallaşması hiç kuşku yok ki yeni değildir. Ancak son yüzyılda mekan, hiç
olmadığı kadar siyasallaşmış, aktörlerin iktidar çatışmalarının nesnesi olmuştur. Öte yandan ekonomik ve toplumsal yapı gelişmiş, ilişkiler kolay kavranamayacak kadar karmaşık ağların parçası haline gelmiştir. Bu tespit, mekanın siyasallaşması kadar önemli bir başka alanı daha işaret etmektedir: Mekan, eski algıların ötesinde yeni anlamlandırma ve yorumlama yeteneğini, kavrayış becerilerini gerektirmektedir. Basit, steril, rafine ekonomik ve toplumsal ilişkilerin üzerinde cereyan ettiği mekanların / coğrafyaların, kontrol edilebilir ve yönetilebilir rasyonellerle ele alındığı planlama anlayışları geride kalmıştır; buna karşılık karmaşıklaşan,
yeni bir zaman / mekan kavrayışına ulaşan ilişkiler, atomize ölçekte politize olan bireyin de rol kaptığı bir sahneye dönüşmüştür. Çok aktörlü hale gelen oyun, mekansal olarak düzenleme görevini üstlenmiş olan planlamanın rasyonellerini de değiştirmiştir. Buna göre planlama artık değişen yeni koşulları kavrayabilmesine bağlı olarak, çözüm geliştirme becerisine sahip olacaktır.
Bu noktada tartışılması gereken önemli hususlardan biri de, siyasal çekişmelerin ve
paylaşımın arenası haline gelen mekanın, siyasallaşmadan arındırılması ya da siyaset üstü bir anlayışla yönetilip yönetilemeyeceğidir. Belki de bu tartışma, yapısı itibariyle politikanın nesnesi haline gelen mekanın, tüm siyasetlerin ifade bulduğu bir alan haline getirilmesi yoluyla açınım kazanacaktır. Bu, mekan üzerindeki çatışma ve paylaşımların, demokratik bir yapıya kavuşturulması anlamına gelmektedir ki, doğal ve kültürel varlıkların / alanların da, kendi varlık değerleri ile var olmaya devam edebilmelerinin önünü açacaktır. Bir başka anlatımla, doğal ve kültürel varlıkların bir çatışma alanı olmaktan çıkarılmasının en önemli aşaması, mekan ve planlama mekanizmasının bizzat kendisinin demokratikleşmesine bağlıdır.

İçerik ve Yöntem: “Kentsel Miras”

Kentleşme Şurasının tüm komisyonlardan beklediği sonuç çıktısı, stratejik yaklaşımın
temel ele alış biçimi olan “ana sorun alanlarının tespiti”, “stratejiler”, “eylemler” ve “göstergeler” üzerinde görüş oluşturulması ve bunun analiz tablosu üzerinde belirtilmesidir.
Bu çerçeve temel alınmak suretiyle “Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım
Komisyonu” Raporunun, “Kentsel Miras” alt başlığı altında yapacağı tespit, sorun ve eylem değerlendirmeleri, 6 eksen doğrultusunda ele alınmıştır.
Birinci başlık altında “terminolojiler, tanımlar, kavramlar ve ölçütler” ncelenmektedir.
Gerek Uluslar arası anlaşma / sözleşme / deklarasyonlarla belirlenen, gerek ülkemiz
mevzuatının tariflediği ve gerekse koruma pratiğinin içinden çıkan farklı nitelendirmelerin, doğal ve kültürel mirasın korunması alanında yarattığı etkiler saptanmakta, sorun alanları tariflenmekte, strateji ve göstergeler geliştirilmektedir. Bu bölümün temel amacı olarak uygulama ya da yorumlamadan kaynaklanan farklılıkların, çakışmaların ya da zıtlıkların, ortak mutabakatla anlamlandırılması ve gerekli düzeltmelerin yapılarak uygulanmasının sağlanması gerekliliğine dikkat çekilmesi ögörülmektedir.
İkinci başlık doğal ve kültürel mirasın korunmasına ilişkin halen yürürlükte olan “yasal çerçeve”ye ilişkin sorunların tespiti, sorunların ve eylemlerin geliştirilmesidir. Özellikle 1980 sonrasında kentleşme ve planlamanın örgütlenmesinde söz konusu olan çok yetkili yapı ile uygulamayı yönlendiren mevzuatlardaki çokluk ya da bunların çapraz örtüşmelerinden kaynaklanan sorun alanları, kent içinde ve çeperinde kalan doğal ve kültürel varlıkların
korunması meselesinin doğrudan ilgi alanı içine girmiştir. Bu başlık altında koruma mevzuatı asal olmak üzere, koruma alanını dolaylı olarak etkileyen ilgili mevzuatın değerlendirilmesi yapılmış; sorunlar ortaya konmuş ve gerek mevzuat gerekse kurumsal yetkilendirme anlamında öneriler geliştirilmiştir.

KENTSEL MİRAS, MEKÂN KALİTESİ VE KENTSEL TASARIM

Raporun Kentsel Miras başlığı altında yer alan Üçüncü alt başlığında “koruma konusundaki örgütlenme – aktörler” ele alınmıştır. Bu bölümde ulusal ve uluslararası düzenlemelerin parçası olarak gerçekleştirilen mevzuatın öngördüğü yetki çakışmaları, karar verici otoritenin çok parçalı yapısı, karar mekanizmaları ile uygulayıcı kurumlar arasındaki ilişkiler gibi hususların koruma pratiğini etkileme dinamikleri ortaya konulmaktadır. Ancak öte yandan da koruma konusunda karar sürecinin dışında kalan mülk sahipleri, kullanıcılar ve yatırımcıların beklentileri ile medya, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının tutumları ele alınmakta ve tüm bu aktörlerin koruma pratiğine müdahil olma biçimleri tartışılmaktadır. Bu
başlık planlamanın ve koruma olgusunun demokratikleştirilebilmesi ve aktörlerin yapabilir kılınması için gerekli açınımları sağlamakta ve öznelerin beklentilerinin ortaya konması amaçlanmaktadır.
Dördüncü alt başlıkta doğal ve kültürel varlıkların korunması amacıyla mevzuatın öngördüğü çerçevede yerel ve merkezi yönetimlerce kullanılan “finansman kaynakları” incelenmektedir.
Bu başlık altında mevcut kaynaklara ilaveten mevzuatta oluşturulan düzenlemelerle 2004’ten bu yana getirilen yeni ekonomik olanakların kullanılma biçimleri (veri elde edilebilen kentler üzerinden) örneklenmekte ve işleyişe ilişkin sorunlar tartışılmaktadır. Böylelikle mevcut fırsatların geliştirilmesinin yanı sıra, koruma konusunda özendirici yeni olanakların yaratılması için olası çerçevelerin tartışılması hedeflenmektedir.
Beşinci alt başlık “korumanın sosyal ve kültürel boyutu” üzerinde durmaktadır. Kentlerin merkez ve üretim fonksiyonları ya da yasadışı yapılaşmış alanları ile kuşatılan mekansal / kültürel koruma alanları, sosyal anlamda sorunlu bölgelerdir. Ancak öte yandan da karar vericilerin bu sorunların çözümüne yönelik geliştirdiği çözümler, alanda yaşayan insanların ve yaşamın korunmasını öngörmemekte ve seçkinci öneriler olarak nitelendirilmektedir.
Öte yandan doğal alanlarda tarımsal üretimle ilgilenmekte olan sosyal kesim ise yüceltilen kentli kültürü karşısında marjinalleşmektedir. Buna karşılık oluşan yeni, steril çevrelerin yarattığı memnuniyetsizlik de giderek artmaktadır. Bu paradoksun aşılması için yeni bir kentlilik bilincinin ve kentsel kimliğin oluşturulmasında doğal ve kültürel koruma alanlarının bilgisinden nasıl yararlanılabileceği, korumanın mesleki, sivil ve kamusal etiğinin ve eğitiminin ne olması gerektiği soruları, bu alt başlığın temel vurgu noktalarını oluşturmaktadır.
Altıncı alt başlık “planlama, projelendirme ve uygulama” meselelerini yapı, sokak, alan ve kent/bölge ölçeklerinde ele almaktadır. Kentlerin son zamanlardaki yeni büyüme/gelişme stratejileri, yayılarak büyümenin yanısıra, yoğunlaşarak büyümeye yönelmiştir. Sermaye birikim süreçlerinin yapısına ilişkin bu tercih, mevcut kent içinde ve/veya çeperinde kalan doğal ve kültürel mirasın, potansiyel gelişme alanları olarak görülmesini nedenlemiş ve üzerlerindeki rant baskısını arttırmıştır. Bu gelişme kentlerin planlanmasını, “kamu yararı” odaklı rasyoneller yerine özel yararlara odaklanan hedeflere yönelttiği gibi, korunması gerekli alanlara ilişkin karar süreçlerini, planlama sürecinin öngördüğü biçimde yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru değiştirmeye başlamıştır. Koruma sürecini manipüle eden yeni dalga kentleşme pratiklerinin de ele alındığı bu bölümde, sorun tespitlerinin yanı
sıra bu sorunların çözümüne yönelik strateji ve eylemler oluşturulmaktadır.
Yöntemsel olarak doğal ve kültürel varlıkları doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen mevzuat, ülkelerin koruma pratiklerinin genel çerçevesini oluşturan uluslararası anlaşmalar, koruma konusundaki ulusal ve uluslararası literatür, raporun temel kaynaklarını oluşturmaktadır.
Kuşkusuz Komisyonu oluşturan üyelerin akademik, kamu, özel sektör ve sivil alanda
edindikleri deneyimler, bilgi birikimleri, bir diğer önemli kaynağı oluşturmaktadır.

İçerik ve Yöntem: “Mekan Kalitesi ve Kentsel Tasarım”

Konunun Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım boyutları aşağıdaki sıra içinde
değerlendirilecektir:
1. Tanımlar
2. Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Sorunlar
3. Çözüm ve Stratejilerin Belirlenmesi
4. Eylem Programlarının Tanımlanması
5. Performans Ölçütlerinin Saptanması
yapılacaktır.

Devamı için bkz: http://www.bayindirlik.gov.tr/turkce/kentlesme/kitap5.pdf

Thursday, December 3, 2009

BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI’NIN KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR 6



VI. BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

VI.1. ARKEOLOJİK SİT ALANLARI

Zaman ve insanoğlunun Bergama Antik Kentinde yapmış olduğu tahribat ve erozyon karmaşık bir sorun demeti yaratmaktadır. Isı değişimi, rüzgar, su ve deprem gibi doğal kuvvetlerin erozyonu yanında, insanoğlunun yarattığı yağma ve tahripler, yöreye yerine konmayacak kayıplar vermiştir.
Uluslararası kabul edilmiş kazı, restorasyon ve koruma yöntemleri ile (Venedik Tüzüğü vd.) doğanın bu tarihi anıtlar üzerinde yaptığı aşındırma geciktirilebilir.
Ayrıca iyi planlanmış ve uygulanmış bir tanıtım ve gezi programı, ziyaretçiler ve gelecek kuşaklar için korunacak olan bu kültürel mirasa daha anlayışlı ve bilinçli gözle bakılmasını destekleyecektir.

Bergama Arkeolojik Sit Alanlarında korumanın sağlanması, eserlerin bir bütün olarak kalmalarını ve en iyi şekilde sergilenmelerini sağlamak için özel bir özen gösterilmelidir. Bu işlemlerin en önemlisi, arkeolojik alanlar içinde ve yakın çevresinde gecekondu işgalinin ve kaçak yapılaşmaların önlenmesidir.

Halen açıkta duran parçaların takviyesi, yerlere düşmüş olan kalıntıların korunması önem taşımaktadır. Arkeolojik kalıntıların korunması, üstlerinin örtülmesi, geçici depolama veya sergileme amacıyla yöreden alınması veya uygun olan yerlerde yapının özgün durumunda restore edilmesi gerekmektedir. Yerlere düşmüş olan mimari elemanların toplanarak yeniden bir araya getirilmesi, anastilosis uygulamaları Antik Kente bir bütünlük görüntüsü kazandıracaktır.







“Bergama Arkeopark” uygulaması için yeni bir “Arkeoloji Master Planı “ yapılmalı, arkeolojik araştırmalar birleştirilerek kentin 'Reconstruction Planı' yapılarak, kentin Roma Dönemindeki durumu ortaya çıkarılmalı, arkeoloji, restorasyon, planlama, peyzaj, kent mobilyası ilkeleri doğrultusunda detaylı plan ve projeleri yapılmalıdır.

VI.2. KENTSEL SİT ALANLARI

Bergama Belediyesi sınırları içinde kamu elindeki arsa ve arazi stoku belirlenmeli, bu alanlar özel mülkiyete devir edilmeden, plan kararlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kullanılmalıdır.

Belediye kentin gelişmesini sağlıklı bir şekilde kontrol edebilmek amacıyla, gelişme konut alanlarında arsa edinmeli ve bu alanların alt yapısını sağlayarak imkanları ölçüsünde konut üretmeli, tasfiye alanlarından tasfiye edilecek kişileri arsa tahsisi, kendi evini yapana yardım, kredi verme ya da konut verme vb. yöntemlerle ev sahibi yapmalıdır. Belediye, Koruma İmar Planı'nın uygulanması ve kamu yararlı kullanımların gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla önemli bir yasal araç olan İmar Kanunu’nun 18. Maddesini (Hamur Kuralı) uygulamalıdır.

Kentsel sit alanı içinde, restorasyon ve onarımların denetlenmesi, yeni yapılacak yapıların, plan eki olan uygulama yönetmeliği ve plan notları çerçevesinde sivil mimarlık örnekleriyle uyumunun sağlanması için Bergama Belediyesi’nde, doğrudan Başkana bağlı bir “Tarihi Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulmalıdır. Bu Müdürlük, çevre düzenleme çalışmaları ve tek yapı uygulamalarını denetlemelidir. Ayrıca, evini onarmak isteyene plan, proje ve maddi yardım yaparak koruma uygulamalarını desteklemeli, Bergama ile ilgili geliştirilen plan ve projeleri sergiler açarak halka tanıtmalı, broşürler basıp halkın ilgi ve katılımını sağlamalıdır.









Belediye anıtsal ve sivil mimarlık örneklerinin korunmasını sağlamak amacıyla, Kültür Bakanlığı ve diğer ilgili kamu kuruluşları ile, özel sektörün parasal ve teknik desteğini Bergama'ya çekmek amacıyla çalışmalar yapmalı, 'Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı' ve buna bağlı geliştirilecek olan projeleri yurt dışında tanıtarak kültürel amaçlı kredi, fon ve yardımlardan kaynak sağlamaya çalışmalıdır.
Zeus Sunağı'nın geri getirilmesi için girişilen çabalar yanı sıra, daha yoğun bir çaba da Bergama'nın kendisinin elden gitmemesi için harcanmalıdır.

VI.3. UYGULAMA SÜRECİ İÇİN BAZI POLİTİKA ÖNERİLERİ

Ülkemizde Koruma Amaçlı İmar Planları, onama sürecinden geçtikten sonra, diğer planlar gibi kendi doğal sürecine terk edilmektedir. Ancak korunması gereken kent parçaları, planın uygulamaya aktif olarak sokulmaması sonucunda kaçınılmaz bir şekilde çöküşe doğru sürüklenmektedir. Bir kaç yıl sonra yeni bir plan süreci başlatılmakta ve bu yöreler zamanla yitirilmektedir. Ayrıca tescilden düşme, sit alan sınırlarında değişiklik yapılması, daraltılması da bu süreci olumsuz etkileyen faktörlerdendir.

Koruma Amaçlı İmar Planı uygulaması imar planları gibi zaman içinde çok fazla yayılmamalıdır. Aktif/eylemsel planlama ve uygulama süreci hakim olmalıdır.
Öncelikle neyi/nasıl korumak gerektiği üzerinde fikir birliğine varılması gereklidir. Sadece taşınmaz kültür varlıkları olan tek yapıları mı, yoksa bütünüyle, tüm öğeleri ile kültür mirasını mı? Maddi ve manevi kültür varlığımızı ve onun doğal çevresini korumak zorundayız. Ancak bunun uygulamadaki güçlüklerini de bilmek, gerçekçi çözümler getirmek açısından yararlı olacaktır.


VI.3.1. YEREL YÖNETİMLERİN YASAL OLANAKLARI / YETKİ VE GÖREVLERİ / KREDİ OLANAKLARI
(Bu bölümün geliştirilmesi için yeni yasal çerçeveye bakılmalıdır, yazarın notu /2009)

1580 sayılı, 1930 tarihli Belediye Kanunu'nun bazı maddeleri Belediyelere koruma ve ıslah konusunda önemli yetkiler vermektedir. Bu kanun oldukça eski olmasına rağmen halen kullanılmaktadır.

Bu kanunun bazı maddeleri aşağıdadır:

Madde 15/35 : "Belediye'ye ait çeşmeleri, sebilleri, park ve havuzları düzenlemek, korumak".

Madde 115 : "Kapalı Çarşı, han ,bedesten, saraçhane, tabakhane, imalathane ve sanathane gibi tarihi kültürel ve sanat değeri olan, ortaklaşa kullanılan ve birbirlerine bağlı olan yerlerin korunması, onarılması ve idamesi için, sahiplerine yapılan bildirimden sonra yapılmadığı takdirde, bunların yapımı Belediyelere aittir".

Madde 159 : "Belediye sınırları içinde, sahipsiz arazi mahiyetindeki, seyrangah, çayır, mer'a, koruluk, yıkılmış kale ve kulelerin, metruk arsaların ve enkazının tasarruf, idare ve nezaketi bütün hukuk ve vecaibi ve geliri ile beraber Belediyelere devir olunur.'

3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi hakkındaki kanun ve yönetmeliği uyarınca hazırlanan Ankara Büyük Şehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nden bazı örnek maddeler aşağıya alınmıştır:

Madde 90-1: Yeni İnşaat, Tamir ve İhyalar :
"Ankara Sit Alanlarında, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu ve Ankara Bölge Kurulu kararları doğrultusunda mimari karakteri bozulmamak şartı ile mevcut binalara tamir ve ihya, boş parsellerde ise yeni inşaat için ruhsat verilebilir".

Madde 90-2: İnşaat Ruhsatında İmar Çapı Aranmaması” :
"Ankara Sit Alanlarında G.E.E.A.Y.K.'nun 12.04.1980 gün ve A-2167 sayılı kararında yer alan "Geçit Dönemi Koruma Geliştirme Planı" yapılaşma koşullarına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.K.T.V. Yüksek Kurulu ve Ankara Bölge Kurulu'nca alınan yeni yapılaşma kararlarının uygulanmasında, imar durumunu gösterir çap yerine, kadastral parsel üzerinde yapının oturduğu veya oturacağı kısmı gösterir bir röperli, yoksa ebadı gösterir kroki verilecektir".
Bu madde ile imar planı durdurulmuş olan sit alanlarında eski doku içinde Koruma Kurulu kararları ile yapılaşma mümkün olabilecektir.

Madde 90-3: Cephe Karakterini Koruma :
"Bu alanlarda verilecek tamirat ve tadilat izinleri ile ihya edilecek binaların çevreye uyumlu cephe karakterini koruması şarttır. Tamir ve yeni yapılaşmalarda koruma imar planları uygulama koşulları, T.K.T.V. Yüksek kurulu ve Ankara Bölge Kurulu geçerlidir".

Madde 90-1: “Sit alanlarında taşınmazı bulunan mülk sahipleri şehrin sıhhi şartlarını ve estetiğini sağlamak amacıyla, taşınmazların statik sistemlerinin; çatı, saçak ve tamirlerini yaptırmakla yükümlüdürler. İlgili Belediyesi gerekli gördüğü taktirde bu taşınmaz sahiplerinden çevreye uygun bakım ve tamirat yapılmasını isteyebilir. Yapı taşınmaz kültür varlığı (tescilli) ise, bakım ve tamirat için mal sahipleri mevzuat çerçevesinde kredi talebinde bulunabilirler. Tamiratı gerekli görülerek ilgili Belediyesi tarafından yapılması halinde masraflar mal sahibince karşılanır .”

Bu madde görüldüğü gibi, kentsel sit alanlarında yeni yapılaşma, bakım ve onarım konusunda, koruma alanlarında yetkili olan Ankara Büyük Şehir Belediyesi ve Altındağ Belediyesi'ne büyük olanaklar sağlamakta, mal sahiplerine yaptırım getirmektedir.

Bergama İmar Yönetmeliği’nde yukarıdaki örneklere benzer değişiklikler yapılabilir ve Belediye uygulama için önemli bir araca sahip olabilir.

Kredi konusunda ise; 25.06.1985 tarih ve 18791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hukuka Tabi Gerçek ve Tüzel Kişilerin Mülkiyetinde Bulunan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Katkı Fonu Yönetmeliği”, koruma konusunda tescilli yapıların bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca, ayni, nakdi ve teknik yardımlar ile verilecek kredilerin usül ve esaslarını belirlemektedir.

(3386 sayılı) 24.06.1987 tarih ve 19497 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren “2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun” 'un 5. Maddesinde ise ;

“Koruma amaçlı imar planında kültürel amaçlara ayrılan tescilli yapıların, bu amaçla onarılıp değerlendirilmesi kaydıyla koruma kurullarının karar ve Bakanlığın tasdiki ile belediyelerce kamulaştırılması yapılabilir”.

şeklinde bir ibare eklenmiştir.

Buna Madde Belediyelere, Kentsel sit alanlarındaki Kültürel amaçlı yapıları kamulaştırıp onarım olanağı vermektedir.

Ayrıca aynı maddenin (f) bendinde;

“Sit Alanı olması nedeni ile kesin inşaat yasağı getirilmiş korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu parseller, malikinin başvurusu üzerine bir başka hazine arazisi ile yer değiştirilebilir. Üzerinde bina, tesis var ise, malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli 2942 Sayılı Kanunun 11. Maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödeme yapılır.”

Burada ise mal sahipleri ile belediye arasında karşılıklı bir anlaşma yapılması olanağı verilmiştir. Kentsel sit alanlarındaki bazı yapılar, bu şekilde takas yapılarak mülkiyeti belediye tarafından elde edilebilir.

Belediyelerin koruma ve çevre düzenlemesi konusundaki, yukarıda bahsedilen bazı yasal olanaklar incelendiğinde mevcut yasal çerçevenin belediyelere koruma uygulaması konusunda geniş olanaklar sağladığı sonucuna varılmaktadır.

Bu olanaklar, belediyelerin son bir kaç yıl içinde artan maddi ve teknik gücü ile birleştirilerek kullanılabilir.

Konu, sadece koruma olmayıp, sıhhileştirme (rehabilitation), yeniden canlandırma (revitalizasyon), koruma (conservation) ve kentsel yenileme (urban renewal) gibi kavramları da içermektedir.

Kentsel koruma ve yenileme çalışmaları kapsamında, tarihi, mimari, görsel ve etnografik değerler taşıyan Bergama sit alanlarının, ölü müze alanları olarak değil, yaşayan ve içinde bulundukları bölge veya kentin planlanmış gelişimine katkıda bulunan çevreler olarak korunması gereklidir.

Kuşkusuz böyle bir yaklaşım için, korunacak ve yenileştirilecek alanlarda başlatılacak ve sürdürülecek eylemler için, gerekli ilk finansman sağlandıktan sonra, bu alana verilmiş olan işlev, bu finansmanı geri döndürecek bir mekanizmaya bağlanmalıdır. Aksi takdirde, kaynakları sınırlı olan Bergama Belediye'sinin kültür amaçlı da olsa geri dönmeyecek meblağlar ödemesi ya çok sınırlı kalır, ya da olanak dışı olur.

Bergama Belediyesi:

1. Döner Sermaye İşletmesi kurabilir,
2. Birlik kurabilir, birliğe ve ortaklığa katılabilir, onarım için özel firmalara, vakıflara yetki vererek uygulama yapabilir,
3. Belediye Bütçesi içinde, ya da Belediye Bütçesi dışında
işletme eliyle yönetme modelini uygulayabilir.

Bu uygulama modellerinden özellikle döner sermaye ve işletme örgütlerinden kentsel koruma ve yenileşme için yararlanabilir. Bu tür örgütler mevcut yasalarla hemen kurulabilirler ve kentsel koruma ve yenileştirmeye ekonomik bir boyut kazandırabilirler.

Proje tamamı içinde, “ÖZEL PROJE ALANI” olarak belirlenen
özellikli kentsel tasarım ve restorasyon alanlarının tespiti ile bu bölgelerin hazırlanacak projeler uyarınca onarım ve kullanımlarının sağlanması mümkündür.

Ancak bu yörelerde, öncelikle altyapının yapılması, mevcut altyapının ıslahına ve telefon, elektrik tellerinin yeraltına alınmasına, üst yapının düzenlenmesine daha sonra geçilmelidir. Özel Proje Alanları’nda, konut işlevinin sürmesi için, bir karar varsa, buradaki koruma ve yenileşmeyi konut yapımını üstlenmiş bir döner sermaye işletmesinin gerçekleştirilmesi için, yasal hiç bir engel yoktur.

Öte yandan bu konutları işlevlerine uygun bir biçimde lojman, öğrenci yurdu vb. amaçla işletmek, yatırımı geri dönüşü olmayan bölgeyi sürekli korumaya yönelik, yasal örgütlü bir davranış olacaktır. Örgütlenme biçimi “Belediye İşletmesi” olan bu işletmenin görev alanı, koruma-yenileşme alanı, bu görevi belirleyen sınırları çizen en önemli araç da Koruma İmar Planıdır.

Bu nedenle; Bergama Koruma Planı üzerindeki tartışmalara son verilerek, planı, korumaya yönelik yasal/hukuksal bir belge haline getirmek gerekir.
Koruma kararları örgütler arası bir karar sürecidir. T.K.T.V. Yüksek Kurulu karar üreten bir kuruluş olmasına karşın, uygulama denetim ve parasal kaynak kullanma yetkisi diğer kamu kuruluşlarına ve özellikle belediyelere verilmiştir. Bu nedenle, Planın onayında Koruma Kuruluna çok önemli görev ve sorumluluk düşmektedir.

Bergama Belediyesi, eski kent kesimlerinin, tarihi ve doğal çevrenin korunmasında, ıslahı ve yenilenmesinde etkin olarak görevlerini yapabilmesi için, şu hususları göz önünde tutmalıdır:

1. Sürekli, planlı, programlı ve projelere dayalı çalışma gerektiren kent koruma ve yenileme çalışmalarında ve uygulamalarında, Merkezi Kuruluşlardan (Kültür ve Turizm Bak. Bayındırlık ve İskan Bak., Maliye ve Gümrük Bak., vb.) Bergama Belediyesi'ne kaynak aktarılması sağlanmalı ve koruma geliştirme amaçl projeler uygulamaya konmalıdır.
2. Koruma ve yenileme konularına ağırlık veren Bergama Belediyesi İmar Programları ilgili bakanlıklarca desteklenmeli ve uygulama için kaynak aktarılmalıdır.
3. Bergama Belediyesi bünyesinde etkili, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, ilgili uzmanlık dallarından (restorasyon, kentsel-koruma, planlama, mimari, peyzaj vb.) oluşturulmuş bir birim kurulmalı, koruma, geliştirme ve çevre düzenleme çalışmalarına hız verilmelidir.
4. İmar Yasası 18. madde (eski 42. madde) uygulanmalı, sosyal donatım için gerekli alanların bir kısmı bu yolla sağlanmalıdır.
5. Koruma ve yenileme alanlarında binasını plan ve programa göre yenileyen ve çevresi ile birlikte düzenleyen veya tarihi eserleri koruyan özel mülk sahipleri teşvik edilmeli, bu kişilere proje ve maddi yardımda bulunulmalıdır.
6. Mülk sahibi bunu belirli bir süre dahilinde yapamadığı ve/veya yapmadığı takdirde Belediye/kamu bu onarımı üstlenmelidir.

Bütün bu önerilerin gerçekleştirilmesi için halkın, Bergamalı' nın katkı ve katılımı en önemli kaynaktır. Korumanın, Bergama'nın eski kent dokusunun yararına halk inandırılmalı, bilinçlendirme çalışmaları okul öncesi çağından başlayarak yapılmalıdır.

Yerel örgütler (muhtarlık, sokak düzenleme örgütleri) aracılığıyla etkin uygulamalar yapılabilir ve sürekli bakım sağlanabilir. Böylelikle, halkın en üst düzeyde, planlama ve uygulama sürecine katılımı, sivil toplum örgütlerinin (dernekler, güzelleştirme dernekleri, vakıflar, odalar vb) etkin desteğinin sağlanması ile demokratikleşmenin yaygınlaşacağı bir ortam oluşabilecektir.

VII. MERKEZİ YÖNETİM POLİTİKALARI

VII.1.MERKEZİ YÖNETİM ELİYLE KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI HAZIRLAMA SÜRECİ

Kentsel, tarihi, doğal ve arkeolojik sit alanlarının korunmasının, özellikle kentsel sit alanlarının korunmasının, öncelikle bir planlama sorunu olduğu günümüzde kabul edilmiş bir gerçektir. Önceleri Sit Alanı ya da “Protokol Alanı” olarak belirlenerek kaderi belirsiz bırakılan alanlar, gecikmiş olmakla birlikte son yıllarda planlanma sürecine girmiştir.

2863 Sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası” Madde 17’ye göre ;

“Bir alanın sit alanı olarak ilanı, bu alandaki imar planı uygulamasını durdurur ve Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar, Geçiş Dönemi Yapı Şartları Yüksek Kurul tarafından üç ay içinde kararlaştırılır. Yüksek Kurul’ca önerilen bu karar Resmi Gazete’de yayımlanır. İlgili Valilikler ve Belediyeler anılan Koruma Amaçlı İmar Planı’nı onaylanmak üzere en geç iki yıl sonunda İmar ve İskan Bakanlığı’na sunmak zorundadırlar. Belediyeler gerekli görürlerse, plan hazırlık safhasında, ilgili Bakanlıklardan teknik yardım da isteyebilirler.”

Bu Yasa maddesine rağmen, bir çok belediye (bazı metropoliten kent belediyeleri -Ankara gibi- hariç) beldelerinin koruma amaçlı imar planlarını elde etme yönünde isteksiz kalmış, teknik ve parasal yetersizlikler ve yerel politik baskılar nedeniyle bu planlar yapılamamıştır.

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1990 yılından bu yana, ihale yöntemi ile ve ekip oluşturma koşulu ile 'Koruma Amaçlı İmar Planlarının Yapımı” sürecine girilmiş ve bu konuya ilişkin genel bir ”Teknik Şartlaşma” hazırlanmıştır.

Bu Teknik Şartlaşma, 2863 ve 3386 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve İlgili Yönetmeliklerine göre hazırlanmıştır. 27 Sayfalık bu Teknik Şartlaşma tüm doğal, tarihi, kentsel ve arkeolojik sit alanlarının ihalesinde ihaleye katılmak isteyenler için geçerli kılınmıştır.

'Giriş Bölümü’ nde; '...ülkemizdeki çok zengin bir içerik ve yöresel farklılıklardan kaynaklanan çok değişik nitelikler gösteren korunması gerekli alanların tümüne belli bir plan üretim şablonu uygulamak olası değildir.' denilmesine rağmen, Koruma Amaçlı İmar Planları ihaleye çıkarılan yaklaşık 42 beldede aynı teknik şartlaşma kullanılmıştır.

Bir yörede; kentsel, arkeolojik, tarihi ve doğal sit alanlarından bir ya da bir kaçı bir arada bulunabilir, ya da tek başına 'kentsel', 'arkeolojik', 'doğal', 'tarihi' sit alanı yer alabilir.

Urfa ve Bergama örneğinde, 'Arkeolojik Sit Alanları', 'Kentsel Sit Alanları' ile iç içedir. Perge ve Patara'da ise sadece 'Arkeolojik Sit Alanları'nın planlanması istenmektedir. Kayseri Talas' da ise, 'kentsel, tarihsel, doğal ve arkeolojik' sit alanları iç içe yer almaktadır.

Teknik Şartlaşma, ufak bir iki cümle eklentisi hariç tüm ihalelerde aynen kullanılmıştır. Bunun sonucu olarak, arkeolojik sit alanlarında, kentsel sit alanına ilişkin hükümler, ya da kentsel sit alanlarında arkeolojik sit alanlarına ilişkin talepler yer almıştır. İhalelerin hızlı bir şekilde yapılmış olması bu karışıklığa neden olmuştur denilebilir. Ancak, ülkemizin çok önemli sit alanlarının bu şekilde ihaleye çıkarılması da doğru sayılamaz. Kültür Bakanlığı’nın, bugünkü planlama kadrosunun geliştirilerek önemli alanların planlarının danışmanlık hizmeti sağlanarak Bakanlık bünyesinde yapılması daha sağlıklı olacaktır.

Teknik Şartlaşma'nın temel amacı; “....hızla değişen yaşam koşulları, hızlı kentleşme, nüfus artışı, endüstrileşme ve teknik gelişmelerle, doğal ve kültürel varlıkların yok olmadan korunması, bakımı ve günümüz yaşam koşulları ile bütünleştirilerek kullanılabilmesi için koruma amaçlı imar planlarının ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin esasların belirlenmesi, yapılacak olan tüm Koruma Amaçlı İmar Planında dil birliğinin sağlanmasıdır”.

Bu şartlaşmada, öncelikle 'Koruma Amaçlı İmar Planları' tanımlanmış, 'Kültür Varlıkları', 'Tabiat Varlıkları' 'Sit', 'Kentsel Sit', tanımları ile 'Arkeolojik Sit', 'Doğal Sit', 'Tarihi Sit', 'Koruma' ve 'Korunma' ve benzeri önemli tanımlar verilmiştir.

'Hedef ve İlkeler' kısmında, koruma politika ve kararlarının, ülkedeki üst düzey plan kararları ve politikalar ile tutarlılığının sağlanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Planlanacak alanın 'Çevre Düzeni Planları', 'Bölge Planları' ve 'Kent Nazım ve Uygulama İmar Planları' ile uyumunun sağlanması beklenmektedir.

Genel hedef ve ilkelerin yanı sıra, 'planlama tekniklerine yönelik’, 'mimari ve kentsel kaliteyi sağlamaya yönelik', 'işlevsel yeterliliğe yönelik', 'iletişime yönelik', 'sosyal- kültürel-mekansal bütünleşmeye yönelik', 'sağlık ve konfor koşullarını iyileştirmeye yönelik', 'maliyete ve ekonomik desteğe yönelik', 'kentin tarihi , sosyolojik ve etnolojik kültür mirasının belgelenmesine yönelik', çok kapsamlı ve koruma planının fiziki, sosyal, ekonomik, örgütsel, yasal boyutlarını tanımlayan detaylı tanımlamalar yapılmıştır.

Bu tanımlar, 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Plan çerçevesini aşacak boyutta öngörüler getirmektedir. Koruma Amaçlı Planda en azından kentsel tasarım ölçeklerine inilmesini, 1/500 ve daha büyük ölçeklerde (1/200,..1/50) tasarım yapılmasını öngören bir şartlaşmadır. Buna göre bu plan sadece fiziki bir plan değil, sosyo-ekonomik, örgütsel, yasal çözümler de getirmesi beklenilen kapsamlı (comprehensive) bir plan olarak nitelendirilmektedir.

Hazırlanan koruma planlarında teknik şartlaşmada tanımlanan ve istenilenlerin ne derece yapılabildiği ve uygulamaya konulabildiği tartışılmalıdır.

VII.2. KORUMA PLANLAMASI SÜRECİNE İLİŞKİN ÖNERİLER

a. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar :

Planlanacak sit alanının, ülke, bölge ve kent içindeki yeri, niteliği ve gelecekteki durumunun belirlenmesine ilişkin araştırmaların ve analiz çalışmalarının çok detaylı bir şekilde yapılması gerekir.
Planlama grubundan sosyo-ekonomik ve kültürel araştırmaların da çok kapsamlı olarak yapılması talep edilmektedir. Bu amaçla, sosyal ve ekonomik anket yapılması zorunlu olmaktadır. Buna rağmen, Kültür Bakanlığı tarafından sadece çok az sayıda sosyal anket uygulaması talep edilmekte, ekonomik anketler ya da ticaret anketleri istenilmemektedir.

Sosyal anket sonuçlarının da, ne derece yorumlanıp, değerlendirildiği ve sonuçlarının planlara ne derece yansıtıldığı açıkça belli değildir. Sübjektif, global değerlendirmelere bağlı olarak yorumlar yapılmakta ve planlamanın sosyal boyutu ihmal edilmektedir.

Halbuki tarihsel ve doğal çevre korumasında, yörede yaşayan halkın tutum ve tavırları, davranışları ve korumanın her aşamasına katılımı uygulamada çok önem taşımaktadır.

b. Fiziki Yapı Analizleri, Saptama ve Belgelemeler :

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası Madde 7’de (Tespit ve Tescil); “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, Bakanlık’ça doğrudan doğruya veya diğer ilgili kurum ve kuruluşlarının uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak yapılır. Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerini yansıtan yeteri sayıda eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir. Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler Koruma Kurulu kararı ile tescil olunur...” denmektedir.

Kültür Bakanlığı tarafından günümüze kadar yapılmış olan tespit ve tescil çalışmaları sonucunda 2917 Sit Alanı ve 44 406 adet taşınmaz kültür ve tabiat varlığı tescil edilmiştir.

Kentsel ölçekteki saptama-belgeleme çalışmalarında genel ilke, çalışmaların mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, etnolog, şehir plancısı gibi farklı disiplinlerin üyesi elemanlardan oluşan bir ekip tarafından gerçekleştirilmesidir.

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1992 yılında çıkarılan Koruma Amaçlı İmar Plan ihaleleri “Teknik Şartname” lerinde; sosyal ve ekonomik araştırmaların yanı sıra, görsel ve fiziki özelliklerin araştırılması, ulaşım, mülkiyet, alan kullanımı, çevre ölçeğindeki araştırmalar, tek yapı ve parsel ölçeğinde mimari değerler, yapısal durum, değişmişlik vb., analitik çalışmaların yapılması istenmektedir.

Ancak, bu araştırma ve belgeleme çalışmalarının yapılabilmesi için, yörenin özellikleri ile uyumlu, iç ve dış saptama fişinin tasarlanması, arazi çalışmalarında bilimsel bir şekilde uygulanması ve büro çalışması ile gene bilimsel bir şekilde döküm ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tüm bu saptama, değerlendirme, döküm vb çalışmalarda Kültür Bakanlığı tarafından bir sistem geliştirilmemiş, görevin kapsamı ve niteliği planlama ekibinin insiyatifine bırakılmıştır.

Yapıların, mimari, estetik, yapısal ve değişme derecesi değerlendirilmeleri planlama ekibine bırakılmakta, arazi çalışmalarından büro çalışmalarına kadar subjektif kriterler önem taşımaktadır.

Özellikle yapıların dış cephelerine bakılarak yapılan saptama ve belgelemeler; yapının içine kişilerin sokulmaması, terk edilmiş olması, mevsimsel kapalılık vb nedenlerle iç değerlendirmenin yapılamaması durumunda yetersiz kalmaktadır.

Korunması gerekli yapılar, ıslah edilmesi gerekli yapılar, yenilenebilecek yapılar sınıflaması tam, etkin ve bilimsel kıstaslara göre yapılamadığından dokuyu oluşturan ve doğal kaynak kullanımı açısından ekonomik ömürlerini henüz doldurmamış bir çok yapı elden çıkabilmektedir. Değerlendirmeye ilişkin kriterler her yörenin mimari, estetik, kültürel, yapı malzemesi, iklim, sosyal yapı vb gibi öğelere bağlı olarak farklılaştığından, yöreyi çok iyi tanıyan uzmanlar tarafından yapılması gerekli görülmektedir.
8-10 günlük kısa araştırmalarla bunun sağlanması mümkün değildir.

Planlama ekibinin hataları, yetersizlikleri ve değerlendirme eksiklikleri bazı yapıların korunmaları gerekse bile gözden çıkarılmalarına neden olmaktadır. Tescilli yapılarda bile gözlenen bu hatalı araştırma yönteminin Kültür Bakanlığınca ön çalışmalarla önlenmesi mümkündür.

Planlama ekibinin yetkinliğine güvenerek tüm değerlendirme çalışmalarını, hatta envanter fişlerini dahi plancı ekibe doldurtmak olgusu, hem planlama sürecini aşırı uzatmakta hem de hatalı sonuçlara yol açabilmektedir. Planlama ekibinin fişleme yapması, kararlarda etkili olabilecek yerel etmenler nedeniyle doğru bulunmamaktadır. Subjektif kriterler, beğeni devreye girerek yapılara genellikle dış cephesindeki çıkma, cumba, süsleme ve benzeri elemanlar açısından yaklaşılmaktadır. İç mimari özellikler daha az incelenebilmekte ve çoğu zaman inceleme zaman, eleman ve parasal kısıtlamalar nedeniyle yapılamamaktadır.

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (daha önce Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) tarafından 1975 yılından bu yana, saptama ve belgeleme (tespit ve tescil) çalışmaları yapılmaktadır. Anılan saptama ve belgeleme çalışmalarının merkezi Yönetimin bu konuda uzmanlaşmış elemanları tarafından yapılması daha doğru ve bilimsel olacaktır.

Yapıların tescil edilmesi de sorunlar yaratmaktadır. Tescil edildikten sonra yapılarda tahribatın hızlandığı, tescilden düşme ve yıkım için çaba gösterildiği de yaygın bir gözlemdir. Yapıların tescil işleminin bir kez yapılması, tescilden düşme işleminin ise hiç bir şekilde yapılmaması gereklidir. Bir yapı belgelendiğinde, o yapı için gerekli müdahale de belirlenmelidir. Kredi mekanizmasının nasıl işleyeceği, ne tür onarımlar yapılması gerektiği, öncelik derecesi envanter fişlerinde belirtilmelidir. Bu kararlar, tescil edildikten sonra yapı sahibine de iletilmeli, kamunun teknik ve parasal desteği, projelendirme süreci anlatılarak yapı sahibinin ve içinde yaşayanın uygulamaya etkin katılımı sağlanmalıdır.

c. Örgütlenme, Finansman ve Uygulama Modelleri :

Teknik Şartlaşma'nın 'Planların Değerlendirme, Sentez ve Kararlar' aşamasında planlamanın temel ilkelerine, özel nitelikte değerlendirmeler eklenmiştir. Plancıdan planın uygulamasını sağlamak, uygulamada yerel ve merkezi yönetime yol göstermek amacıyla gerçekçi modellerin hazırlanması beklenmektedir.

Hatta yönetimsel örgütlenme için 'modeller oluşturulması', 'gerektiğinde yasal düzenlemeler için öneriler geliştirilmesi, yöreye özgü finans kaynaklarının araştırılması talep edilmektedir.

Bu talebin ne kadar gerçekçi olduğu tartışma konusudur. Güncel yasal ve yönetsel çerçeve bellidir. Plancının koruma amaçlı imar planını yaparken bu tür yasal/ yönetsel öneriler geliştirse bile, bu önerilerin uygulanma olasılığı zayıf olacak, ancak dilek niteliğinde olabileceklerdir. Hatta bu tür öneriler geleceğe yönelik olduklarından, kurumun bizzat kendi elemanları tarafından “ütopik” olarak değerlendirilmektedir.

Doğal olarak bir planın uygulanabilmesi için tüm planlama çevrelerinde endişeler belirmekte ve halen yetersiz olan uygulama araçları yerel ve merkezi yönetime yol gösterecek şekilde vurgulanmaktadır.

“Planlama Ekibine İlişkin Hükümler” (s.26) başlığı altında, koruma amaçlı imar planı ihalesine katılacak planlama gruplarında yer alması istenen meslek grupları belirlenmiştir. Korumada uzman Şehir Plancısı, Restorasyon Uzmanı Mimar, Arkeolog, Sanat Tarihçi, Etnolog, Peyzaj Mimarı, Harita Mühendisi, Topograf vb meslek dalları yerine göre planlama ekibinde yer alması istenmektedir. Farklı uzmanlık dallarından oluşan kişilerin bu tür özel planlama hizmetlerinde bir arada çalışmaları gereklidir. Ancak, planlama bedelleri oldukça düşük -hatta sembolik denebilir- tutulduğu için, söz konusu ekibin başından sonuna kadar bir arada tutulması proje yöneticileri için çok büyük bir özveri ve akademik çaba gerektirmektedir.

Her bir meslek grubunun genellikle kadrolu öğretim görevlisi olması durumunda, ya döner sermaye kanalıyla danışmanlık yapması söz konusudur, ya da masraflarını dahi karşılayamayacak düşüklükte ücretlerle çok zaman gerektiren, araştırma ve bilimsel çalışmalar yapmaları beklenmektedir. Bu da hem mesleğinde en üst düzeylere gelmiş kişiler için ikilem yaratmakta, hem de planlama çalışmalarının süresinin çok kısa tutulması sonucu nitelik düşmektedir. Her bir planlama çalışmasının yaklaşık 1 ile 1,5 yıl arasında sürmesi, onanana kadar 2-3 yıl gibi uzun bir süre geçmesi nedeniyle, koruma amaçlı imar plan ihalesi profesyonel bir hizmet olarak çekiciliğini yitirmekte, uzmanlaşma eğilimleri gelişememektedir.

Planlama çalışmalarının, Koruma Kurullarının ve ilgili Belediyesinin görüş ve önerileri doğrultusunda düzeltilmesi için, yüklenici, belediye ve plan danışmanları aylarca planın onanmasını beklemektedir. Onama süreci çok uzundur. Bu süre içinde yöre plansız kalmakta ve plan onaylandığında güncelliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.

Bergama Koruma Planlaması için tanınan süre, sadece 120 gündür. 11.07.1991 tarihinde imzalanan sözleşme süresi 11.02.1992 tarihinde dolmuştur. Ancak, planlama çalışmaları Kurul eleştirileri doğrultusunda düzeltilip bitirildiği halde, yüklenici, belediye ve danışmanlar 15 aydan uzun bir süre planın onanmasını beklemişlerdir. İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 1992 yaz tatilinden 1993 başına kadar Koruma Planını incelemek amacıyla toplanamamıştır.

Araştırmalar, Değerlendirme, Sentez ve Plan Kararlarının Genel Müdürlük ve ilgili Koruma Kurullarında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 'sözleşmelerde belirlenecek süreçlerde incelenir ve karara bağlanır' (s.27) denilmesine rağmen bu süre sözleşmelerde belirtilmemiştir. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı sözleşmesinde; 'projenin ara çalışmalarının ve sonuçlanmış halinin Genel Müdürlük veya ilgili Koruma Kurulunda görüşülmesi 17. Maddede belirtilen süre dışındadır' denilmekte ancak, plan incelemesi için Kamu Kurumu kendine bir süre tanımamaktadır. Bu da planın inceleme ve onama sürecini belirsizliğe itmektedir. Nitekim, 1983 yılı başlarında Koruma Planı onanarak son aşamasına geldiği halde Koruma Kurulu üyelerinin değişmesi ile yeni bir süreç başlamış, Müelliften yeniden 1/500 ölçekli bir planlama çalışması yapılması istenmiştir.

Koruma Kurullarının oluşturulması, yörenin sorunlarına hızlı bir çözüm bulmak açısından olumludur. Ancak, Kurul Üyelerinin sürekli değiştirilmesi ve koruma konusunda uzmanlaşmamış üyelerin Kurullarda yer almaları, toplantıları sık ve düzenli olmaması Koruma Planlarının onama sürecini uzatmaktadır.

Zaten, sit alanlarında planlama süreci, genellikle çok gecikmiştir ve bu nedenle sorunlar birikmiş, alınan çelişkili kararlarla çözülemez, içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Planlama sadece kentsel/arkeolojik/doğal sit sınırları içinde yapılmakta, kent bütününden bir ölçüde kopuk olmaktadır. Halbuki, bütüncül planlama çerçevesinde kentlerin olabildiğince bir elden planlanması önem taşımaktadır.

Ankara örneğinde; kentsel, arkeolojik ve tarihsel sit alanları, genel olarak Ulus ve çevresinde yer almaktadır. “Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması” ile yaklaşık 100 hektarlık büyük bir alanın (toplamın 2/3’ü) bütüncül olarak planlanması sağlanmıştır. “Ankara Kalesi Koruma Geliştirme İmar Planı Proje Yarışması” ile de sur içindeki bütüncül bir alanın koruma amaçlı plan ve projeleri elde edilmiştir. Bu projelerde de; olabildiğince Ankara Metropoliten Kent Bütünü ile ilişki kurularak planlama yapılmıştır.

Yukarıda belirtilen aksaklıklar düzeltilebildiği taktirde Koruma Amaçlı Planların yapımında hızlı ve sağlıklı sonuçlara varılacaktır. Esas amacın da plan yapmak değil o planları uygulamak olduğu unutulmamalıdır.

Yazarın notu / 03.12.2009 / Bolu:

6 Bölüm halinde verilen bu çalışmada, “BERGAMA ARKEOLOJİK, KENTSEL ve DOĞAL SİT ALANLARI nın korunmasına ilişkin yerel ve merkezi yönetim yaklaşımları, hazırlanan Koruma Planı’nın nitelik ve önerileri ile Planın sonuçları dikkate alınarak ele alınmaktadır. Bu çalışma; Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi ve Siyaset Ana Bilim dalı, “Kent ve Çevre Bilimleri” Doktora Programında, Prof. Dr. Ruşen KELEŞ danışmanlığında hazırlanan Doktora tez çalışması ile, Bergama Koruma Amaçlı Plan dokümanlarının, Kültür Bakanlığı ve Bergama Belediyesi yazışmalarının, Koruma Kurul Kararları’nın, sosyal ve mimari yapıya ilişkin araştırma ve dokümanların değerlendirilmesi, hazırlanan plan ve projelerin topluca irdelenmesi sonucunda ortaya konmuştur. 1991-2000 yılları arasındaki 9 yıllık bir dönemi içermektedir.
Kamunun uluslararası öneme sahip BERGAMA’nın doğal, tarihsel ve kültürel çevresinin korunmasına olan tutum ve tavırları, tarihsel çevre koruma olgusunun çeşitli boyutları sergilenerek “Sürdürülebilir Koruma Politikaları” geliştirilmiştir.
Bu tür araştırmalar çok disiplinli olup, arkeolojik sit alanlarının korunması ve değerlendirilmesi ile çoğu zaman arkeolojik sit alanları ile içiçe, birlikte yer alan Osmanlı-Türk geleneksel şehir merkezlerinin daha iyi anlaşılması, koruma ve geliştirme amaçlı planlama ve projelendirme çalışmaları için önemli bir girdi sağlayabilecektir.

BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI’NIN KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR 5



V. BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARINDA KORUMA SORUNLARI VE KORUMA’YA İLİŞKİN ÇALIŞMALAR

Tarih boyunca Anadolu'da yaşamış toplumlar, genel olarak sosyal ve ekonomik yapılarının belirlediği duyuş, düşünüş, inanç, zevk, sanat, gelenek ve adetlerini, yarattıkları her türlü fiziksel eserlere yansıtmışlar ve bu eserler ile mimari tarz Anadolu Sanatını belirleyen en önemli unsurlar olmuşlardır.

Bergama, ülkemiz uygarlık tarihinin en eski yerleşmelerinden biri olarak, M.Ö.5000 yıllarından, 19.yüzyılın sonlarına kadar uzanan bir tarihi perspektif içinde, dünya çapında önemi olan Arkeolojik eserler ile yöresel mimarinin güzel örneklerini içermektedir.

14. - 19. yüzyıllardan günümüze kalan anıtsal ve sivil mimarlık örnekleri ile bu yapıların oluşturduğu tarihi kent dokusu günümüze kadar oldukça korunmuştur.

Ancak, 1960'lardan sonra hız kazanan turizm olgusu ve kentin gelişmesi ile yoğunlaşan çok katlı yapılaşmalar ile gecekondu olgusu, Bergama'nın sahip olduğu arkeolojik, kentsel ve doğal değerleri hızla tahrip etme sürecine girmiştir.

“Bergama Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları”; yani iki bin yılı aşkın bir süredir şehir plancılarının, mimarların, sanat tarihçilerinin, heykeltraşların, sanat ve kültür adamlarının hayranlıkla bahsettikleri, üzerine araştırmalar yapıp, yazılar yazdıkları ve övgü ile bahsettikleri tarihi kent bugün yer yer yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Özellikle; kent merkezi çevresinin önceleri kentsel sit alanı olan kesiminin sit alanından çıkarılması ve bu kesim için yenilemeye yönelik bir imar planı yapılması, kent ile iç içe olan Arkeolojik alanlardaki kaçak yapılaşmalar, Musalla Tepesi ile arkeolojik sit alanları ile iç içe olan askeri alanlar, kentin Selçuk ve Osmanlı Dönemi tarihsel kent dokusu ile Roma Döneminde kentin en önemli iki tiyatrosunu yok olma noktasına getirmiştir.

Bu tiyatrolardan biri, Anadolu’da ender rastlanan bir mimari özelliğe sahiptir ve herhangi bir doğal dayanağı bulunmadan tamamen yapay olarak inşa edilmiştir. Side ve Aspendos örnekleri benzeri ya da Roma, Collesseum benzeri yapıdadır. Bir başka ilginç yanı bir derenin (Tellidere) üzerine, iki tepe arasına tonozlar üstünde inşa edilmiş olması ve suyun önünün kesilerek zaman zaman su sporları ve çeşitli gösteriler için de kullanılmış olmasıdır.



ŞEKİL 1 : BERGAMA TELLİDERE ÜSTÜNE KURULU ANFİTİYATRO
(KESİT VE GÖRÜNÜŞ)

Diğer antik tiyatro, Viran Kapı yanında bulunmaktadır, tepeye yaslanmış, kaveası içinde yer alan zeytin ağaçları ile şeklini korumaya çalışmaktadır.

Her iki anıtsal yapının çevresi tamamen gecekondularla dolmuş, yol, su, elektrik gibi kentsel altyapı servisleri getirilerek gecekondu ıslah tapuları alınma yolu açılmıştır. I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan bu kesimlerdeki kaçak yapılaşmaların önlenmesi, var olanların tasfiye edilmesi ile bu alanlar Bergama için bir “Arkeolojik Park (Arkeopark)” olarak düzenlenmelidir.

Bergama’da en önemli anıtsal eserlerden biri olan Asklepion ve Bazilika alanları içine askeri birliklerin yerleştirilmesi için depo ve kışla yapımı istenmektedir. Ancak, bu eserler korunması gerekli tarihi ve arkeolojik eserler olduklarından, tarih, arkeoloji ve turizm bakımından dünyaca ünlü bir merkez olan Antik Bergama’nın ayakta kalan anıt eserlerinin korunmasının gerekli olduğu ve daha fazla tahrip edilmemesi yolunda Koruma Kurulu kararları bulunmaktadır (G.E.E.A.Y.K.’nun 09.07.1976 Tarih ve A-77 Sayılı Kararı).
Ancak bu kararlara rağmen, Asklepion’un hemen yakınında halen askeri tesisler bulunmaktadır. Bu alanların altında kalıntıların bulunması olasılığı büyük olduğundan tasfiye edilmesi gereklidir.

V.1. BERGAMA KORUMA PLANLAMASI ÇALIŞMALARI

V.1.1. SAPTAMA VE BELGELEME ÇALIŞMALARI

1979 yılında yapılan “Bergama Revizyon İmar Planı” (1/5000 ve 1/1000 ölçekli) Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından incelenmiştir.
Bu inceleme sonucunda; Bergama yerleşme sınırları içindeki tek yapıya yönelik ve 1710 Sayılı Eski eserler Yasası’nın 8. Maddesi’ne göre yapılacak saptama ve belgeleme çalışmalarına öncelikle başlanması gerektiği belirtilmiştir.

Bu İnceleme Raporu’nda:

1. Bergama Belediyesi’nin, özellikle arkeolojik alanlardaki sağlıksız yapılaşmayı önlemesi,
2. Musalla Mezarlığı yöresinde başlayan gecekondulaşmanın hemen durdurulması,
3. Bu bölgedeki halk için imar planında gerekli önlemlerin alınması,

gerektiği belirtilmiştir.

Buna rağmen, yeterli önlem alınmadığından Musalla tepesi çevresi zaman içinde tamamen gecekondularla dolmuştur.

Bergama Arkeolojik Sit Alanlarında hiç bir yapılaşmanın yer alamayacağı konusunda Gayri Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun pek çok kararı bulunmaktadır.

Bu Kurul Kararları’na örnek olarak :
G.E.E.A.Y.K.’nun 13.06.1970 Tarih ve 5427 Sayılı Kararı.
G.E.E.A.Y.K.’nun 11.06.1974 Tarih ve A-611 Sayılı Kararı.
G.E.E.A.Y.K.’nun 13.07.1974 Tarih ve 7932 Sayılı Kararı
G.E.E.A.Y.K.’nun 13.07.1974 Tarih ve 7953 Sayılı Kararı.verilebilir.

Bergama’da korunması gerekli kentsel ve arkeolojik sit alanlarının saptanması ve belgelenmesi (tesbit ve tescili) 1983 yılında yapılmış (G.E.E.A.Y.K.’nun 08.01.1983 Tarih ve 1/4330 Sayılı Kararı) ve bu kararlar 1984 yılında yeniden irdelenmiştir. (G.E.E.A.Y.K.’nun 21.01.1983 Tarih ve A-4051 Sayılı VE Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun (T.K.T.V.Y.K.) 13.01.1984 Tarih ve 85 Sayılı Kararları).

1989 Yılında arkeolojik ve kentsel sit alanları yeniden değişikliğe uğramıştır (T.K.T.V.Y.K. 28.12.1989 Tarih ve 1527 Sayılı Kararı).

Pek çok kentte, bu dönemde Kültür Bakanlığı tarafından yapılan sit alan sınır değişikliği ve tescilden düşülme uygulamaları Bergama’da da gerçekleştirilmiştir.



PLAN 8 : BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALAN SINIRLARI
(1992)

Bu dönemde; Antik Kent’teki pek çok eseri; oluşturacağı nem artışı ile etkileyecek olan Kestel Barajı inşa edilmiştir. Baraj aynı zamanda antik dönemin darphane kesimini sular altında bırakacaktır (G.E.E.A.Y.K.’nun 08.07.1977 Tarih ve A-650 Sayılı Kararı).
Bergama’da bulunan 110 sivil mimarlık örneği yapı ile 38 anıtsal yapı bu dönemde tescil edilmiştir. 1984 tarihli Kurul Kararı’nda anıtsal yapıların sadece isimleri verilmiş, pafta, ada, parsel numaraları ile adresleri belirtilmemiştir.
Koruma İmar Planı’nda bu hata düzeltilmiş, pek çok düzeltme, ekleme ve çıkartmadan sonra yeni envanter fişleri düzenlenmiş, eski envanter numaraları aynen verilmiştir. Ayrıca yeni yapılar belgelenmiştir.

V.1.2. KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI ÇALIŞMALARI ve MERKEZİ YÖNETİM POLİTİKALARI

1989 Yılında tamamlanan Bergama 1/1000 Ölçekli Revizyon İmar Planı ve 1/500 Ölçekli Külte Düzenleme Planları Sonuç Raporuna göre planlanan alan 1430 hektardır (BULGUÇ, H., Bergama 1/1000 Ölçekli Revizyon İmar Planı ve 1/500 Ölçekli Külte Düzenleme Planları Sonuç Raporuna, MATU Organizasyon A.Ş., 1989, S.7).

Bu alanın konut dışındaki büyüklüğü 403 hektardır. Mevcut ve gelişme konut alanları ise 803 hektar olarak verilmektedir.
Plan raporunda Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 26.10.1984 tarihli kararına dayanarak sit alanlarının yeniden irdelendiği ve İmar Planında Arkeolojik ve Kentsel Sit Alanı olarak gösterildiği belirtilmektedir . Bu alanlar, Arkeolojik Sit Alanı 250 hektar, Kentsel Sit Alanı ise 20 hektar olarak saptanmıştır (İzmir 1 Numaralı K.T.V.K. Kurulu’nun 23.09.1992 Tarih ve 3977 Sayılı Kararı).

Plan Raporu’nda ; ” ... Bergama’nın arkeolojik ve tarihsel dokusunun bir kültür mirası olarak kabullenildiği, korunmasını sağlamak, diğer yandan bu tarihsel potansiyeli değerlendirmek amacıyla turizmi teşvik edici bir plan hazırlanmaya çalışıldığı, tescilli yapıların korunarak Planda özel bir lejandla gösterildiği....” belirtilmektedir (BULGUÇ, H., 1989, y.a.g.e., S.7).

Uygulama İmar Planı incelendiğinde, bu kararın plana yansımadığı anlaşılmaktadır. Bu Plan ile, Bergama’nın Selçuk ve Osmanlı Dönemi Tarihi Kent Dokusu tamamen yok sayılarak, dokuya uygun olmayan yeni yollar önerilmiş ve yer yer uygulanmıştır. Geleneksel parsel ve yapı düzeni ile çelişen büyük parseller ve çok katlı (4-5 Kat) yapılaşma düzeni önerilmiştir.

Bu plan kararlarına uygun olarak merkez içinde caddeler açılmış, eski Bergama Evleri yıkılarak, çok katlı yeni yapılaşmalar başlamıştır. Bu plan doğrultusunda yeni inşa edilen yapılar kent içinde, özellikle Tarihi Kent Merkezi çevresinde yükselmeye başlamış ve Bergama’nın İzmir girişindeki etkileyici Akropol’ün görünüşü yer yer örtülmeye başlamıştır.



FOTOĞRAF 6 : BERGAMA TARİHİ KENT DOKUSUNU ÇEVRELEYEN ÇOK KATLI YAPILAŞMALAR
(KIZIL AVLU ÇEVRESİ)

Akropol’den Bergama’ya bakıldığında 2000 yıllık kentin siluetinin ve görselliğinin dokuya uyumsuz, estetikten uzak ve çirkin beton bloklar tarafından bozulduğu ve kentin kimliğinin yitirilmeye başlandığı gözlenmektedir.

Kentsel Sit Alanı, Tarihi Kent Merkezi çeperine kadar daraltıldığından, bu alan dışında kalan kesimlerde uygulanmakta olan bu plan, Bergama’nın tarihsel kent dokusunun ve kent kimliğinin tamamen yok olmasına neden olacaktır.

Vakit geçirmeden bu kesimlerin, kent dokusunu koruyucu ve geliştirici bir planlama ile yeniden ele alınması gereklidir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilen “Bergama Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları Koruma Amaçlı İmar Planı” ‘nın hazırlanması yaklaşık 1 yıl sürmüş, ancak onama süreci çok daha uzun zaman aldığından, korunması gerekli bazı yapılar bu arada yok olmuştur (11.07.1991 Tarihinde ihale edilmiş ve AKMAN Proje Ltd.Şti. tarafından yükümlenmiştir, bu planlama çalışmasında görev yapanlar metnin sonunda verilmiştir).

Bergama Koruma İmar Planının elde edilmesine yönelik araştırma çalışması, Kültür Bakanlığı ihalesini yükümlenen Firma tarafından oluşturulan Danışmanlar Grubu ve Araştırma Grubunun yerinde ortaklaşa çalışmaları ile yürütülmüştür

Kültür Bakanlığı elemanları, Bergama Belediyesi, Bergama Kaymakamlığı, Bergama Müze Müdürlüğü, Alman Kazı Heyeti elemanlarının katkılarıyla yerinde tespit, dış ve iç tespit fişlemesi ve sosyal anket çalışmaları tamamlanmıştır. 400 adet dış ve 320 iç ve dış olmak üzere toplam 720 yapı envanter fişi doldurulmuştur. Toplam 527 adet sosyal anket uygulanmıştır. Araştırma çalışmaları 1991 yılı Ağustos Ayı içinde tamamlanmıştır.
Büro çalışmaları ile oluşturulan Analitik Etüdler ve Sosyal Anket Dökümü ve değerlendirilmesi sonucunda 1/5000 Ölçekli Nazım Plan Şeması geliştirilmiştir. Proje Sözleşmesi Madde 7 gereği olarak, Koruma Amaçlı İmar Planı Analitik Etüdleri, Nazım İmar Planı Araştırma Raporu, Sosyal Anket Dökümleri ve 1/5000 Ölçekli Nazım Plan Şeması, Açıklama Raporları ve Görsel Tesbitleri 8 Ekim 1991 tarihinde T.K.T.V.Gn. Md.’lüğüne teslim edilmiştir.

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile İzmir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na sunulan 1/5000 Ölçekli Bergama Koruma Amaçlı Nazım İmar Plan Analitik etüdleri ve Plan Şeması uygun bulunmuş ve 1/1000 Ölçekli Koruma İmar Plan Çalışmalarına geçilmiştir. İzmir 1 Numaralı k.T.V.K.Kurulu’nun 23.09.1992 Tarih ve 3977 Sayılı Kararı. Proje inceleme ve onama sürecinin uzun olması ve Bakanlık tarafından bu arada ödeme yapılmaması nedeni ile Danışmanlar kadrosunun sürekli bir arada çalışması mümkün olamamıştır.

Bu arada, AKMAN Proje Ltd.Şti’nin Bergama Belediye Başkanlığı’na yazdığı 15.01.1992 tarihli yazı ile, Bergama Kentsel Sit Alanı içinde ve Koruma Planı sınırı dahilinde yer alan bazı alanlarda 1/500, 1/200.....1/1 ölçeklere kadar uzanan kentsel tasarım, peyzaj ve kent mobilyası tasarımlarının gerekli olduğu bildirilmiştir.

Bergama’da uygulamaya yönelik kentsel tasarım gerektiren özel proje alanları:

• Kızıl Avlu Çevre Düzenlemesi,
• Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenlemesi,
• Domuz Alanı Çevre Düzenlemesi,
• Akropol Giriş Kapısı Düzenlemesi,
• Asklepion Giriş Kapısı Düzenlemesi,
• Bergama Çayı (Selinus) Çevre Düzenlemesi,
• Arkeopark Kentsel / Arkeolojik Park Düzenlemesi.

Bu düzenlemeler için yurt dışındaki kurum, kuruluşlar (UNESCO, ICCROM vb) ile Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı’ndan parasal ve teknik destek alınabileceği belirtilmektedir.

Bergama Belediyesi, Kültür Bakanlığı’nın desteğini alarak “Bergama Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Projesi” ni yaptırmıştır. AKMAN Proje tarafından 19.11.1992 tarihinde Sözleşmesi imzalanan 1/500 ve 1/200 Ölçekli Kentsel Tasarım Projeleri işine ilişkin I. Aşama Projeler 18.12.1992 Tarihinde Bakanlığa teslim edilmiştir.
K.T.V.Koruma Genel Müdürlüğü, Plan İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun (PİDK) 18.12.1992/6 Sayılı Toplantısı ve 5 No’lu Kararı ile uygun görülmüştür. Bu olumlu karara rağmen Koruma Kurulu tarafından görüşülmemiş, Koruma Planı’nın sonuçlanmasından sonraya bırakılmıştır.

Ancak, bu Proje de Koruma Planı gibi uzun süre onaylanmayarak bekletilmiş, Bergama Belediyesi’nin uygulama istemine rağmen sürüncemede bırakılmıştır. Sonuçta, 1995 Mart ayında yüklenici Firma projenin durdurulmasını, aşırı maddi ve manevi kayba uğradığını bildirmiştir.



PLAN 9 : BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ DÜZENLEME PROJESİ
KÜLTÜR MEYDANI DÜZENLEMESİ



PLAN 10 : BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ DÜZENLEME PROJESİ
TÜRK MEYDANI DÜZENLEMESİ

19/21 Nisan 1992 Tarihlerinde Kültür Bakanlığı yetkilileri, Bergama Belediyesi yetkilileri ve Planlama Ekibi’nin Bergama’da yaptıkları inceleme sonucunda bir Brifing verilmiştir.

Koruma amaçlı planlama çalışmaları sürerken aşağıdaki konular önem kazanmıştır :

1. Planlama alanının yakın çevresinde, mevcut şehir imar planı kapsamında son on ay içerisinde yapılan uygulamalar Bergama’nın tarihi kimliğini ileride telafisi mümkün olmayacak şekilde bozmaktadır. Planlamanın başında (saptama aşamasında) durumun bu boyutlara gelebileceği düşünülerek, sınırların genişletilmesi talebi yeniden gündeme getirilmiştir. Konunun, Belediye yetkilileri ile yapılan görüşmede ortaya konduğu şekilde bir kez daha Bergama Belediyesi tarafından Kültür Bakanlığı’nda girişimde bulunulması önerilmiştir. Belediyenin sınır değişikliği istemi İzmir T.K.T.V.Koruma Kurulu tarafından kabul edilmemiştir.

2. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı sınırı içinde halen inşaatı devam eden yeni Hükümet Konağı, tarihi bir yapı olan mevcut Hükümet Konağı yapısının görsel etki alanındadır. Yapımı süren bu yapının Tarihi ticaret merkezi bölgesine ve kent girişindeki olumsuz etkileri vardır. Mevcut durumun cephe, kat yüksekliği vb konularda irdelenerek, Mekteb-i Rüştiye Caddesi ve Cumhuriyet caddesi üzerindeki resmi ve özel yapılaşmanın Bergama’nın kentsel kimliği ile koruma planları çerçevesinde, konuya müdahale edilmesi gerekir. Bu nedenle, öncelikle uygulanmakta olan projelerin değerlendirilmesi için ilgili idarelerden projeler istenilmiş ancak, herhangi bir yanıt alınamamıştır.

3. İkinci Derece Arkeolojik Sit alanı içinde devam etmekte olan Askerlik Şubesi (Topçu Kışlası) Binası yapımının durdurulması, Asklepion girişindeki Askeri Bölge’nin başka bir yere taşınması için koordinasyon sağlanması, Milli Savunma Bakanlığı’na gerekli girişimlerde bulunulması, Bergama’nın tarihi ve turistik değerlerini dünya kamuoyunda gereken düzeye getirmeye çalışılmasına karar verilmiştir.

4. Bergama Belediyesi'nce, Kızıl Avlu çevre düzenlemesi kapsamında yaptırılan genel tuvalet inşaatının öncelikle durdurulması, tarihi ve çevresel özelliği olan bu alana uymayan, görsel bütünlüğü bozan yapının yıkılması ile ilgili girişimde bulunulmasına karar verilmiştir.

5. Musalla Mezarlığı ve Tümülüsler çevresindeki yapılaşmanın durdurulması ile tarihi ve çevresel değerlere gereken önemin verilerek plana işlerlik kazandırılmasına, soruna mevcut imar planları ve yürürlükteki mevzuat çerçevesinde çözüm aranmasına karar verilmiştir.

6. Genel olarak, resmi ve özel kurumların yerleşik alan içindeki yapılaşma ve tüm imar ve plan faaliyetlerinin, koruma amaçlı imar planları yürürlüğe girinceye kadar, Kültür Bakanlığı'na ve dolayısıyla Planlama Ekibine bildirilerek, ilgili kuruluşlardan konuya ilişkin görüş istenmesine, verilecek görüş çerçevesinde konunun ilgili Belediye tarafından değerlendirilip, izlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.



PLAN 11: BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ DÜZENLEME PROJESİ
HEYKEL MEYDANI VE ŞARK PAZARI DÜZENLEMESİ


Koruma Planı’na yönelik Kültür Bakanlığı’nın daha sonra aldığı karara göre;
a. İzmir 1 Numaralı K.T.V.K. Koruma Kurulu tarafından daha önce verilen kararda yer alan ve Koruma Planı’nda çıkmaz yolların yer yer açılması (!) ve revizyonların bu aşamada yapılmasına gerek olmadığı, korumanın öncelikle kadastral durumdan başladığı belirtilmektedir. Bu noktada, Koruma Kurulu ile Kültür Bakanlığı yetkilileri arasında görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Plan İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 22.09.1993/1 Sayılı toplantısında, İzmir 1 Numaralı K.T.V.K. Kurulu’nun 15.04.1993 Tarih ve 4392 Sayılı Kararında; Koruma Amaçlı Plan için belirtilen hususların bir kısmının yerine getirilmiş olduğu belirtilmektedir.

b. Tescilli yapılar dışında kalan, A ve B Grubu yapılar olarak tanımlanan ve Planla korunacak yapılar ile ilgili uygulamaların ilgili Müze Müdürlüğü ve Bergama Belediyesi’nce ortak denetim ve sorumlulukları altında yapılabileceği kararlaştırılmıştır.

c. Arkeopark üzerinde gösterilen yol vb kentsel tasarım düzenlemelerine ilişkin gösterimlerin kaldırılması istenmektedir.

d. I. ve II. Derece Arkeolojik Sit Alanları dışında kalan planlama alanı sınırlarının tamamının III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilgili Koruma Kurulu’na önerilmesi istenmektedir. Ancak, Plan İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun (PİDK) kararından yaklaşık beş ay sonra alınan Kurul Kararı’nda; “Etkileme ve Geçiş Alanlarının” III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olmasını, Yerel Yönetimin de etkisiyle kabul etmemiştir (İzmir 1 Numaralı K.T.V.K.Kurulu’nun 03.02.1994 Gün ve 4873 Sayılı Kararı).

Kurul’un bu kararına karşı, gene aynı Kurul’un Başkan Yardımcısı tarafından yazılan “Karşı Oy Notu” nda ise :
(TUNA, N., 03.02.1994 Tarih ve 4873 sayılı Karara Karşı Oy yazısı. Bu yazı Koruma Kurulu içinde ve Kültür Bakanlığı’nda çeşitli tartışmalara neden olmuş ve Plan onama sürecini etkilemiştir.)

• Plan İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun yukarıda anılan kararında “...belirtilen hususların göz önüne alınmadığı ve toplantı süresince yeterince tartışılmadığı”.

• Planlama Alan Sınırları içinde, I. ve II. Derece Arkeolojik Sit Sınırları dışında kalan alanların bir bütün olarak, “....Bergama’ya ilişkin yayın, sondaj raporları ve Bergama Kazı Başkanlığı’nın değerlendirilmesi sonucunda; “III. Derece Arkeolojik Sit ve Kentsel-Arkeolojik Sit Alanları” tanımına uygun alanlar olmasına karşın, Plan için geliştirilen eleştirilerde bu konuya hiç değinilmediği...” ,

• “Plan’da yapılması istenilen düzeltmelerin, tekrar Kurul’a iletilip, Plan’ın onanması aşamasına kadar söz konusu alanlarda sit saptaması ve Geçici Plan Hükümleri’nin aynı kararda verilmesi gerektiği..”

vurgulanmaktadır.

Ancak, bu önerinin gereği yapılmayarak, söz konusu alanlar yani Antik Dünya’nın en önemli anıt kentlerinden Bergama’nın arkeolojik kültür katları modern yapılaşmanın insafına terk edilmiştir. Planlama Ekibi, Kurul’un bu yönde alınmış bir kararı bulunmamasına karşın Bergama Arkeolojik Sit Alanları dışında yeniden detaylı saptama ve belgeleme çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, bölgede yaygın bir arkeolojik değer bulunduğu ve alanın “Kentsel-Arkeolojik Sit Alanı” olması gerektiğini yetkililere iletmişlerdir. Saptama/belgeleme çalışmalarında, bu alanlarda yapı içlerinde, yapı ve duvarlarda yaygın olarak antik parçaların (sütun başlığı, sütun parçaları, süsleme vb) kullanıldığı fotoğraflarla ve halihazır haritalar üzerine yerleri belirtilerek belgelenmiştir.





Toplantının Bergama’da yapılmış olmasının amacının Plan Sınırı içindeki en son gelişmeleri yerinde değerlendirmek ve PİDK önerilerini yerinde gözden geçirmek iken, Bergama Koruma Amaçlı Planı’nın değerlendirilmesi gündemin en son maddesi olarak ele alınmış ve çok yetersiz bir süre içinde değerlendirme yapılmıştır (TUNA, N., 1994, Karşı Oy Yazısı).

Kurul Başkan Yardımcısı ; “.....Bergama gibi önemli bir merkezin kültür varlıklarını korumaya yönelik en önemli hukuki belge, “İmar Planı” için Kurul’un göstermiş olduğu ilgiyi yeterince duyarlı bulmamakta ve bu gerçeklerden hareketle, konunun yerinde, bilimsel esaslara dayalı, geniş katılımlı olarak yeniden tartışılmasını...” istemektedir. (TUNA, N., Kurul Başkan Yardımcısı, İzmir 1 Numaralı K.T.V.K.Kurulu’nun 03.02.1994 Tarih ve 316 Sayılı Toplantısında, Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı için aldığı “olumsuz” kararını gerekçeleriyle “yetersiz ve sorumsuz” bulmaktadır).

Plan ile ilgili tartışmalar sürerken; Bergama’da sorunlar da çözümsüz kalmakta, zaten bunca yıl gecikmiş olan Koruma Planı’nın olmaması çok katlı yapılanma istemleri ve uygulamaları için bir gerekçe olmaktadır.

Temmuz 1991 tarihinde sözleşmesi imzalanarak çalışmalarına başlanan ve bir yıl içinde tamamlanan Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı; 1994 yılına gelindiğinde halen Koruma Kurulu tarafından onaylanmamıştır. Kurul’ un Kentsel Sit Alanı’na ilişkin 1/500 Ölçekli Proje talebi de Proje Grubu tarafından hazırlanmış, buna rağmen Planlama süreci tamamlanamamıştır.

Parasal olarak sıkıntıya giren Yüklenici Firma, fiyat artışı talebinde bulunmuş, ancak Sözleşmede Fiyat Artışı verilmeyeceğine ilişkin hüküm olmasını gerekçe gösteren Kültür Bakanlığı bu talebi reddetmiştir. Yüklenici Firma, uzun yazışmalar sonucunda Kültür Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat davası istemi ile dava açmıştır.

V.1.3. KORUMAYA YÖNELİK BAŞLICA İLKE VE KARARLAR

Önceki bölümde, elde edilme ve inceleme süreci ayrıntılandırılmış ancak, bugüne kadar onanmamış bulunan Koruma Amaçlı İmar Planı’ nda planlamaya yönelik kararların alınmasında arazide yapılan analiz (arazi kullanımı, kat yüksekliği, yapı niteliği ve malzemesi, çevresel/görsel değerler, cephe/plan tipolojisi vb saptamalar) ile sentez ve değerlendirme çalışmaları etken olmuştur. (TUNÇER, M., “Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı”, 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Plan Raporları, 1992, Akman Proje Ldt. Şti).

Koruma Planı’nın başlıca amaç ve ilkeleri aşağıda verilmiştir:

1. Bergama Kenti’ nin Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan çevresel, kentsel ve arkeolojik değerlerini geliştirerek korumak başlıca amaç ve hedeftir.
2. Koruma ile, geleceğin Bergama'sının gereksinimlerine karşılık verecek ıslah, geliştirme ve yenilemeler birlikte düşünülmüştür.
3. Koruma ve geliştirmenin sağlanabilmesi için kamu ve halkın katılımını sağlayacak, yörenin mevcut turizm potansiyelini değerlendirip geliştirecek bir planlama hedeflenmektedir.
4. Kentin yaya ve taşıt trafiğinin en yoğun olduğu Tarihi Kent Merkezinde, ulaşım sorunlarını yaya ağırlıklı çözecek bir düzenleme hedeflenmektedir.
5. Arkeolojik Alanlarda, özellikle Musella Tepesinde yer alan iki büyük Roma Tiyatrosunu koruyup, ortaya çıkarılmasını sağlayan radikal önlem ve öneriler geliştirilmiştir.
6. Akropolis, Orta Şehir, Aşağı Şehir, Kızıl Avlu ve Asklepieion'u birbirine bağlayan ve yaya ağırlıklı tur güzergahı çevrelerinin geliştirilmesi düşünülmüştür.
7. Kentsel Sit Alanı içinde birebir tek yapı ölçeğinde, koruma, sağlıklaştırma ve geliştirme/yenileme kararları verilmiştir. Kentsel sit alanı dışında dokunun özelliğine göre, koruma, ıslah, tasfiye ve yenileme kararları verilmiştir.

V.1.4. BERGAMA TARİHİ KENT DOKUSUNA YÖNELİK ÜST
DÜZEY KARARLAR

Bergama tarihi kent dokusu makro formunda önemli bir yer tutan Akropol, Asklepieion, Kızıl Avlu ile Arkeolojik Alanların tümü Bergama için çok önemli bir potansiyel taşımaktadır. Kenti kuzey, doğu ve batıdan çevreleyen bu alanlar planlama çalışmalarında büyük bir “Kent Parkı” olarak düşünülmüştür .
Kentsel ve Arkeolojik Park “ARKEOPARK” olarak tanımlanan bu alanlar niteliğine göre tanımlanmıştır. Kentsel Sit Alanı, Bergama kent makroformunun kuzeyinde en önemli sınırlayıcılardan biridir. Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanlarının dağılımı ve topoğrafya, Bergamanın güneyde ovaya doğru genişlemesine neden olmuştur.

Bergama Tarihi Kent Makroformu’ nun korunmasına yönelik başlıca öneriler aşağıda özetlenmiştir:

• Kesin Yapı Yasaklı Arkeolojik Alanlar :
I. Derece Arkeolojik Sit Alanları/Akropol, Orta Şehir, Aşağı Şehir, Musalla Tepesi çevresindeki antik tiyatrolar, Asklepieion ve Kızıl Avlu Çevresi.

• Onarım, Islah Ve Yeni Yapılaşma Önerilen Alanlar:
Bu alanlar ; Kentsel Sit Alanı, Tarihi Kent Merkezi ve çevresindeki Osmanlı-Türk Geleneksel Kent Dokusu özelliğini taşıyan alanlardır.

• Tasfiye Edilerek Yeniden Düzenlenecek Alanlar :
Musalla Tepesi yakın çevresi ile Kentsel Sit Alanı ile Arkeolojik Sit Alanı arasındaki kesimdir.

• Açık Hava Müzesi Düzenlemesi Yapılacak Alan :
Topçu Kışlası ve çevresi Bergama için çok önemli olan bir 'AÇIK HAVA MÜZESİ' olarak planlanmalıdır. Çay kenarındaki eski tabakhane yapısı onarılarak Açık Hava Müzesi için gerekli idari ve sosyal amaçlı kullanıma dönüştürülebilir. Yapının bir bölümü de müze için gerekli sürekli sergi salonu olarak planlanabilir.

• Müze Denetiminde Kazı Yapılacak Alanlar :
Bergama; Roma Döneminde yaklaşık 250.OOO nüfuslu büyük bir metropoldür. Bu nedenle Helen ve Roma Kenti kalıntıları oldukça geniş bir araziye dağılmış durumdadır. Mevcut kentin altında her kazı yapıldıkça bir buluntu ortaya çıktığından bu alanlarda yapılacak her türlü temel kazısı, hafriyat, altyapı vb inşaatlarda Bergama Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünden yetkili bir elemanın bulunması ve kazıları denetim altına alınması, tarihi ve kültürel bir sorumluluk getirmektedir.

V.1.5. KONUT ALANLARINA İLİŞKİN ÖNERİLER

• KENTSEL KORUMA ALANLARI

Kentsel Sit Alanında, geleneksel doku özelliklerini bozmayacak ve mevcut yoğunluğu aşmayacak bir yapılaşma düzeni (bitişik / 2 katlı) geçerli olmalıdır. Geleneksel yapılanma düzeni ve yapı yoğunluğu korunmalıdır. Kentsel Sit Alanları etkileme ve geçiş alanlarında var olan dokuya da uyumlu olmak üzere yer yer bitişik 3 katlı yapı düzeni geçerli kılınabilir. Yürürlükteki uygulama imar planındaki kat yüksekliklerini azaltan bu yaklaşımla geleneksel konut dokusunun yenilenmesi halinde bile çevreye uyumlu yapı yoğunlukları ve yükseklikleri oluşacaktır.

Kentsel Koruma Alanının kuzeyinde, kısmen geleneksel kent dokusu niteliğini taşıyan ve Arkeolojik Sit Alanı içinde yer alan kesimlerde özellikli bazı yapılar korunmalı, geleneksel nitelik taşımayan yapılar zaman içinde tasfiye edilmelidir. Arkeolojik Sit Alanı içindeki bu kesimlerde kesinlikle yeni yapılaşmaya izin verilmemelidir.



PLAN 12: BERGAMA I. DERECE KENTSEL SİT ALANI

• GECEKONDU TASFİYE ALANLARI

Antik Çağ Bergaması' ndan günümüze kadar ulaşabilmiş önemli mimari ve kentsel öğeleri içeren bu kesim, günümüzde kısmen kaçak yapılaşmalarla tehdit altındadır. Antik Roma Tiyatrolarının çevresi tamamen gecekondularla dolmuştur.

Antik yapıların çevresini saran gecekondulaşma olgusuna kentsel arsa politikaları geliştirilerek çözüm aranmalıdır. Tasfiye edilmesi gerekli kaçak yapılaşma alanlarında, bir plana bağlı olarak uygulama etapları belirlenmelidir. Bu alanlardaki çirkin yapılaşmaların temizlenerek, arkeolojik sondaj, kazı ve araştırmaya olanak tanınması gereklidir.

Bu alanlar geleceğin Bergaması için bir “Arkeolojik Park” ARKEOPARK olarak düzenlenmelidir.

Bergama panaromik manzaralı bir bölge olan Musalla Tepesi üzeri de Doğuya doğru tamamen gecekondularla kaplıdır. Bu alanın öncelikle tasfiyesi, Antik Tiyatroların ortaya çıkarılması yanı sıra, bu iki tiyatroyu birbirine bağlayacak yeni bir “Yaya Promenad”, düzenlemesi yapılmalıdır. Bu aks üzerinde yer yer bakı/seyir terasları oluşturulma olanakları bulunmaktadır. Tepenin en üst kotunda dinlenme, kültür ve eğlence amaçlı bir sosyal/kültürel tesis yer alabilir.

Bergama Belediyesi, bu alanlardaki gecekondularda yaşayanların yerleştirileceği sosyal nitelikte bir “Gecekondu Önleme Bölgesi” ya da “Ucuz Konut Bölgesi” oluşturmalıdır. Kente yeni gelenler için de ucuz arsa tahsisinin yapılabileceği alan için kentsel arsa politikası geliştirmesi gerekmektedir. Hazine arazilerinin bu amaçla kullanımı için Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü’nden arsa tahsisi istenebilir. Konut yapımı için ise Toplu Konut Dairesi Başkanlığından yardım alınabilmektedir.

Ayrıca, Arkeolojik bir alanın tasfiyesi söz konusu olduğundan kamulaştırma ve tasfiyede Kültür Bakanlığı ile, yurt dışı finans kuruluşlarından destek alınması mümkün olabilecektir.



PLAN 13: BERGAMA TARİHİ KENT DOKUSU ALAN NİTELİKLERİ

V.1.6. BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ SORUNLARI ve
KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR

Bergama geleneksel ticaret merkezi, çevresindeki çok katlı ve modern (!) yapılaşmanın baskısı altındaysa da, geleneksel mimari özellikleri ve çarşı fonksiyonları oldukça korunarak günümüze dek ulaşmıştır.
Anıtsal nitelikte bazı ticari yapılarda (Taşhan, Çukurhan, Bedesten vb.) yapı ile uyumlu olmayan fonksiyon, kullanım ve bakımsızlıktan kaynaklanan yapısal (strüktürel) bozulma gözlenmektedir. Genel olarak tek katlı satış birimlerinden oluşan geleneksel çarşı kesimi (Pabuçcular Arastası, Manifaturacılar Çarşısı, vs) dükkanlarında fiziksel bakımsızlık belirli yapısal sorunlara yol açmaktadır.
Ayrıca kat ilavesi, vitrin açma, kepenk, ilan panosu gibi eklentiler geleneksel çevreye uyumsuzluk yaratmaktadır.

Bergama Çarşısı ve yakın çevresinde hazırlanan (1/500, 1/200, 1/50, 1/1 ölçeklerde) kentsel tasarım, peyzaj ve alt yapı projeleri ile tarihi ticaret merkezi Bergama'nın gelecekteki turizm potansiyeline cevap verebilecektir (Plan 9-10-11-14-15).

Günümüzde geleneksel üretim ve satış birimleri, turizme de yönelik olarak Kapalı Çarşı'dan başlayıp Kızıl Avlu'ya kadar yayılmaktadır. Gelecekte ise, bu tür kullanımların Habacihan sokak doğrultusunda tarihi kent dokusunun içine kuzeye doğru yayılması ve konaklama imkanı ile bütünleşmesi düşünülmelidir.




PLAN 14 : BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ DÜZENLEME PROJESİ
BEDESTEN ÇEVRESİ ARASTA DÜZENLEMESİ


Bergama’ya yönelik turizm olgusu, günübirlik nitelikten konaklamaya doğru dönüştürülebilirse, aile pansiyonculuğunun desteklenmesi Bergama geleneksel kent dokusunun korunması ve geliştirilmesinde önem taşıyacaktır.

Avrupa'da gelişmekte olan soft turizm olgusu 4 - 5 yıldızlı otellerde kalma olanağı olmayan, ancak tarihi doku ile iç içe yaşamak isteyen ve turlardan bağımsız olarak gelen turistlere pansiyon, motel ve benzeri konaklama olanaklarının sağlanması, Bergama için ayrı bir önem taşımaktadır.

Ancak, kentin giriş noktalarında Akropol siluetini ve kentin geleneksel mimari tarzını bozmayacak otellerin konumlanması artacak taleplerin karşılanması bakımından önem taşımaktadır.
Bu tür kararların kapsamlı bir turizm planlaması ile alınması gerekmektedir.

Geleneksel üretim ve satış birimlerinin Selçuk Camii yanından, Viran Kapı'ya doğru gelişmesi de gelecekte bu bölgedeki yapıların korunmasını sağlayacaktır.

Domuz Alanı ve yakın çevresi, Bergama tarihi kent dokusu içindeki önemli ve özgün konumu nedeniyle, turizme yönelik geleneksel üretim ve satış birimleri ile pansiyon birimlerinin yer alabileceği özel bir kesimdir.

Eski merkezle yeni merkezin bir arada bulunduğu kesimdeki yeni yapılaşmaların tarihsel çevre ile uyumunun sağlanması için özel planlama kararları verilmeli, gabari ve taban alanı sınırlamaları yapılmalıdır.

Merkez içinde yer alan Hal ve Minibüs Terminali’nin taşınması ile bu alanda kent merkezine yönelik açık ve yeşil alan düzenlemelerinin yapılması gereklidir.

Merkez içindeki yapılaşmalarda çağdaş mimari tasarımlar ile çevreye saygılı, tarihi mimari elemanlarla ve kent imgesi ile bütünlük sağlayacak uygulamalar yapılmalıdır.

Tarihi Kent Dokusunun korunması ve Akropol’ün kısmen kapatılmış olan siluetinin daha fazla kapanmaması için, koruma alanlarının hemen yakın çevresinde 4-5 katlı bitişik nizam yapılaşmalar öneren yürürlükteki İmar Plan kararları gözden geçirilerek koruma amaçları doğrultusunda 2 - 3 kata indirilmeleri gereklidir.

Kent Merkezi'nde yapılmakta olan yeni yatırımların, Kentin güneyine yönlendirilmesi ve oluşturulacak yeni bir merkezde yoğunlaştırılması Tarihi Kent Dokusu'ndaki rant baskılarını hafifletmesi bakımından doğru olacaktır.



PLAN 15 : BERGAMA TARİHİ KENT MERKEZİ DÜZENLEME PROJESİ
ESNAF MEYDANI VE HAMAM ÇEVRESİ DÜZENLEMESİ


V.1.7. YAYA VE TAŞIT ULAŞIMINA İLİŞKİN ÖNERİLER

Bergama Arkeolojik Sit Alanları, Tarihi Kent Dokusu ve Tarihi Kent Merkezi birbirlerine ve Kentin diğer kesimlerine yaya ağırlıklı olarak gereğinde servis ve denetimli servis yolları ile bağlanmalıdır.

• ARKEOLOJİK SİT ALANLARINDA ULAŞIM - DOLAŞIM
SİSTEMİ ÖNERİLERİ

Akropol ile Orta ve Aşağı Roma şehirleri birbirlerine yaya yolları ile bağlanmalı, arkeolojik alanlardaki kültür varlıkları bir tur güzergahı oluşturularak sergilenmelidir.

“Arkeolojik Park (ARKEOPARK)” olarak düzenlenecek bu alanlar içinde yaya sürekliliğini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Asklepion Kutsal Yolu'ndan (Via Tecta) Viran Kapı Park girişine kadar olan alan Musalla Tepesi'ne bağlanmalı, en üst kotta iki Roma Tiyatrosu sergilenerek aktif hale getirilmelidir. Bergama Çayı' nın iki kenarı rekreasyon alanı (gezinti yolu, park, çocuk bahçeleri vb) olarak düzenlenebilir.

• KENTSEL SİT ALANINDA ULAŞIM SİSTEMİ ÖNERİLERİ

Kentsel sit alanı içerisine, Ulu Cami Köprüsü ile ulaşan ve Domuz Alanından geçen ana yol, zemin kaplaması Arnavut kaldırımı olarak korunacak servis/araç ulaşımı sağlanacaktır. Bu alanda yer alan anıtsal nitelikteki ağaçlar ve sütunlar korunacaklardır. Kentsel sit alanı içinde, tescilli yapıların yoğun olarak yer aldığı Soğandere, Küçükalan, Turgut Sokak düzenlenecek ana yaya aksları olarak belirlenmiştir.

Bu sokak, Habacıhan Sokak ile tarihi kent merkezine bağlanmıştır. Bu kesimin düzenlenmesinde zemin kaplamaları, kent mobilyaları, yön ve işaret levhaları özel olarak tasarlanmalı, elektrik direk ve hatları yeraltına alınmalı, ilan ve reklamlarda görselliği bozmamak için gereken özen gösterilmelidir.
Sit alanı içindeki sokak dokularının aynen korunması ve yaya yolu olarak kullanılması öngörülmektedir.



PLAN 16 : BERGAMA ARKEOLOJİK SİT ALANLARI İLE KENTSEL
SİT ALANLARI ULAŞIM BAĞLANTILARI


• TARİHİ KENT MERKEZİ VE ÇEVRESİ ULAŞIM ÖNERİLERİ

Kent merkezinde, ulaşıma süreklilik kazandıracak ana yollar trafik yolu olarak günümüzdeki kullanımlarını sürdürebilir. Ancak, bu yollar dışında gereğinde servis yolları planlanarak, geleneksel üretim ve satış dükkanlarının yer aldığı Tarihi Ticaret Merkezi içi tamamen yaya bölgesi olarak düzenlenmelidir.
Bu kesimde bazı dar sokaklar günümüzde de araç trafiğine kapatılmış durumdadır. Bu yaya bölgesi, ana yaya yolları ile Kızıl Avlu'ya ve Virankapı Arkeopark girişine bağlanacaktır.

Kızıl Avlu altından Bergama (Selinus) Çayı’nın aktığı Roma Dönemi tünellerinin titreşimden zarar görmemeleri için; Kozak bağlantısı, Arkeopark güneyinden açılacak bir yola bağlanarak, yolun buradaki kısmı daraltılmalı ya da kaldırılmalıdır.
Bu güzergah öncelikli olarak gereğinde servis yolu olarak kullanılabilir. Daha güneyde, Bergama Çayı üzerinde yeni önerilen köprünün yapımı sonrasında Soma-Bergama bağlantısı buradan verilebilir.



PLAN 17 : KIZIL AVLU (SERAPIS TEMPLE) ALTINDA ROMA
DÖNEMİ SELİNUS ÇAYI TÜNELİ

Kozak Yolu - Kent Merkezi bağlantısı zayıflatılarak, MİA'ya doğrudan yoğun bir trafik akışı kısıtlanmalıdır.
Tarihi Kent Merkezi doğusunda, Cumhuriyet Caddesine paralel ana cadde (14.50 m.) üzerinde kat yüksekliği sınırlaması (3-4 kat) getirilmelidir. Kent merkezi kullanımlarının bu kesime doğru gelişmesi desteklenir ise, geleneksel çarşı kesimi üzerindeki baskılar kısmen de olsa azaltılabilir.

Bergama Kent Merkezi' nin doğu ve batısında yer alan ve kısmen bozulmuş, ancak gene de sürdürülebilir geleneksel doku içinde yeni yollar açılmamalıdır. Var olan sokak dokusunu korumak amacıyla ana sokaklar servis, diğerleri yaya yolu olarak düzenlenebilir.

V.1.8. ÖZEL PROJE ALANLARI




Tarihi kent dokularında uygulamaları kolaylaştırmak amacıyla Özel Proje Alanları oluşturmak ve etaplama yaparak, planlama alanı niteliklerine göre özellikler taşıyan alt proje alanlarına bölünmekte ve planlama, projelendirme, program bütünü içinde yönetilmektedir.
Kentsel tasarım, koruma amaçlı kent planı bütününde ele alınmalı ve üst-alt ölçekler arasında bütünlüğü sağlayacak biçimde, temel ilkeler koruma planında belirlenecek olan alt uygulama bölgeleri ve proje paketleri şeklinde gerçekleştirilmelidir.

Bergama arkeolojik ve kentsel sit alanları bütünü içinde, yukarıda tanımlanan anlamda Özel Proje Alanları olabilecek başlıca kesimler aşağıda verilmektedir:

1. AKROPOLİS GİRİŞ KAPISI DÜZENLEMESİ

Bergama'ya gelen turistlerin ilk uğrak yeri olan Akropolis' e ulaşım sorununu çözmek, Arkeolojik alan girişinde araç yığılmasını önlemek, alanın sakinliğini korumak amaçları ile Akropol girişindeki otopark yeniden düzenlenmelidir. Bu kesim otopark, yaya kullanımı, oturma mekanları, servis donatıları ve kent mobilyaları açısından özel projelerle ele alınmalıdır.

Akropol’e, başlangıç Arkeolojik alanın güney girişindeki genel otoparktan olacak şekilde, yaya olarak ulaşılmalıdır. Var olan yolun sadece servis araçları tarafından kullanılması gereklidir. Servis araçlarının, girişte bekleme yapmadan aşağıdaki otoparka dönmeleri sağlanmalıdır. Ziyaretçilerin yukarı şehir kesimini yaya olarak dolaşmaları, tarihi ortamları yaşayarak ve yukarıdan Bergama’yı seyrederek algılamaları doğrultusunda düzenleme yapılmalıdır.
Orta kentin çekiciliğini arttırmak amacıyla bir giriş düzenlemesi de burada yapılmalıdır. Akropol’e ulaşan yaya yolu üzerinde dinlenme noktaları ve bakı/seyir terasları tasarlanmalıdır.
Bu yol üzerinde çöp kovaları, yön ve bilgi levhaları, banklar ile yol yüzeyinin taş kaplaması bir bütün olarak özgün biçimde tasarlanmalıdır.
Anıtsal yapıların yer aldığı Akropolis’in rekonstrüksiyon maketini hazırlayarak, bir bütün olarak ziyaretçilere sunmak, Bergama Antik Kentinin görkemini yeniden hayal etmeleri için kolaylık sağlayacaktır.


2. KIZIL AVLU (SERAPIS TEMPLE) ÇEVRE DÜZENLEMESİ

Kızıl Avlu çevresindeki Osmanlı geç dönemi geleneksel kent dokusu, 1991 yılında, Belediye tarafından yapılan düzenleme çalışmasında (yıkımlarla) tamamen açılmıştır. Var olan düzenlemeye ek olarak, Kızıl Avlu önünde otobüslere otopark olanağı sağlanmalı, alan diğer kesimlere yaya yolları ile bağlanmalıdır.

Koruma Amaçlı İmar Planı’nda, çevresinde yer alan geleneksel üretim ve satış birimleri ile bütünleşen, turistik çekiciliği olan alanın doğusundaki eski Topçu Kışlası alanına yeni bir "Bergama Açık Hava Arkeoloji Müzesi" önerilmiştir.
Bu alanın da (1/500 ... 1/200) ölçekli kentsel tasarım ve peyzaj projeleri ile detay projelerinin bir bütün halinde ele alınması uygun olacaktır.

3. ASKLEPİON GİRİŞ DÜZENLEMESİ

Yerli ve yabancı turizmin gelecekteki olası artışı da göz önünde bulundurularak Asklepion’a giden ana cadde geliştirilmelidir. Arkeolojik sit alanı içinde yer alan askeri alanların zaman içinde kent dışına taşınması ve bu bölgede araştırma kazılarının yapılması önerilmektedir.
Asklepion'un dünya çapındaki önemi göz önüne alınırsa; Asklepion girişinde çok sayıda özel oto (en az 60) ve tur otobüsünün (en az 30) park edebileceği bir otopark düzenlemesi yapılmalıdır.
Giriş alanında bilet gişesi, yönetim, güvenlik tesisleri, dinlenme, lokanta, kafe, tuvalet, posta hizmetleri, döviz bürosu, ofis birimleri, hediyelik ve kültürel eşya sergileme ve satış ünitelerinin yer alacağı tek katlı ticari birimler yer alacaktır.
Bu yapıların geri planında açık dinlenme alanı düzenlemesi yapılacaktır. Bu alanlarda (1/200 ... 1/1) ölçekli bir çevre düzenleme projesinin yapılması gerekmektedir. Düzenlemede, elektrik ve PTT hatlarının görsel etkiyi bozmayacak şekilde ve Arkeolojik alanın ziyaretçilerce anlaşılmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesine dikkat edilmelidir.

Bergama Koruma Amaçlı Planlama çalışmasında görev alanlar (1991-1994):
Proje Yönetimi : Mimar S. Tülin AKMAN
Danışmanlar : Koruma Planlaması Danışmanı Mehmet TUNÇER, Y.Şeh.Plancısı
Arkeoloji Danışmanı Vedat İDİL, Prof.Dr.
Sanat Tarihi Danışmanı Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU, Prof.Dr.
Toplumbilim Danışmanı Cevat GERAY, Prof.Dr.
Restorasyon Danışmanı Can HERSEK, Mim.Rest.Uzm.