Sunday, February 18, 2018

ULUS TARİHİ KENT MERKEZİ’NDE GÜNCEL KORUMA SORUNLARI


ULUS TARİHİ KENT MERKEZİ’NDE GÜNCEL KORUMA SORUNLARI
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Çankaya Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

I. GENEL DURUM
Ankara binlerce yıllık birikim sonucu oluşmuş bir kenttir. Ankara ile birlikte düşünülen en önemli iki sembolik öğe Kale ve Çankaya’dır. Biri tarihi geçmişi, öbürü ise Cumhuriyet Türkiye’sini sembolize eder. Ankara’da zengin bir kültür birikimi bulunmaktadır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, modern bir “Başkent” oluşturma idealinin gerçekleştiği kenttir.
Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleri üst üste birikerek günümüz Ankara’sını oluşturmaktadır.  Metropoliten Ankara, Başkent oluşundan bu yana tarihsel çekirdeğinin çevresinde, özellikle batı koridoru denilen İstanbul ve Eskişehir aksı boyunca 40-50 km. çepere yayılarak, çevre yollarının da etkisi ile yağ lekesi şeklinde bir makro forma ulaşmıştır.
Başkent Ankara’da “Kent Kimliği” giderek tamamen değişmiş, gecekondulaşma,  plansız kentleşme, betonlaşma olgusu, taşıt trafiği karmaşası,  otopark sorunları ile “Çağdaş” olmayan bir “Kent Kimliği”  oluşmuştur. Ancak, halen kimliğini koruyan tarihi kesimler ile yeni gelişmekte olan çağdaş kent parçaları bulunmaktadır. Yer yer arabesk denilebilecek uygulamalar ile henüz “Kimliğini Arayan” bir şehir görünümündedir.
Eski Ankara’ ve ‘Ulus tarihsel kent merkezi’ 1980’lere kadar korunamamış, Jansen’in “Protokol Alanı” ilan ettiği kesimler hariç, özellikle ana caddeler üzeri çok katlı yapılaşmalar ile yok edilmiştir. Koruma amaçlı çalışmalar Jansen’den tam 50 yıl sonra yapılabilmiştir. 
1994 yılı sonrasında Ankara Büyükşehir Belediyesi uzun yıllar (2000’lerin başına kadar) Ankara’da eski eserlerin korunmasına ve onarımına ilişkin herhangi bir önemli uygulama yapmamış, 2006 yılında ise Ulus TKM Koruma Islah Planlarını iptal etmiştir. Sansasyonel ve rant amaçlı projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla Ulus “Yenileme Alanı” ilan edilmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi 15.07.2005 tarihinde, 5366 Sayılı Kanun uyarınca, Ulus’un da içerisinde bulunduğu Ankara Tarihi Kent Merkezi’ni “ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME ALANI” olarak ilan etmiştir.
2863 sayılı Kanun’un 6. Maddesi’nin (c) Fıkrasında; “Planlar, yeni bir koruma amaçlı imar planı veya koruma amaçlı imar planı revizyonu hazırlanıp onaylanmadan veya herhangi bir yargı kararı bulunmadan ilgili idarece iptal edilemez…” denilmesine rağmen, Ankara BŞB Meclisinin 15.01.1990 tarih ve 33 sayılı kararı ile onaylanan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı” Ankara BŞB’nin, 14.01.2005 tarih ve 210 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Plan Onama Sınırları, “Yenileme Alanı Sınırı” olarak kabul edilmiş ve bu Sınır Bakanlar Kurulu’nun 2005 tarihli kararı ile kabul edilmiştir. Söz konusu planlama alanında Ulus Projesi dışında 2 ayrı Koruma Projesi (“Kale ve Çevresi Planı”, “Ankara Merkez Eski Kent Dokusunun Planlanması, Sağlıklaştırılması ve Korunması Projesi”) de bulunmasına rağmen; bu planları yok sayarak yeni bir plan önerisi getirilmiş olması yürürlükteki yasalara da aykırıdır. Bu dönemden sonra çeşitli yargı kararları ile yürütmesi durdurulan ve iptal edilen birçok Koruma Planı ve Çevre Düzenleme Projesi hazırlanmıştır. 2010 sonrasında Ankara’da özellikle Erken Cumhuriyet Dönemi Mimari anıt eserleri ve Roma vd. Arkeolojik kalıntı ve buluntuların bilinçli bir şekilde tahrip edilmesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Binlerce yıllık tarihsel ve kültürel geçmişin izlerinin titizlikle korunması, Cumhuriyet Dönemi eserlerinin saptanması, belgelenmesi ve korunması ile Ankara Kent Kimliği çağdaş ve ileri bir kimlik olarak uluslar arası ortamda tanınabilir. Aksi takdirde, kültürel değerlerini ve doğal çevresini yok eden geri kalmış bir kent olarak giderek çöküntüye uğrayacaktır. Son yıllarda artan doğal ve tarihsel çevrelerin yıkımına yönelik uygulamaların bir an önce durdurulması gereklidir.
Bu yazıda günümüz Ankara’sında 2000’li yılların başından itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulamaları özetlenecek, özellikle Ulus Tarihi Kent Merkezi ve Hacıbayram Çevresindeki uygulamalar kısaca açıklanacaktır.

II. ULUS TARİHİ KENT MERKEZİ KORUMA ISLAH İMAR PLANI VE HACI BAYRAM-I VELİ CAMİSİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
1960’lı yılların ortalarından itibaren, Ankara tarihi kent dokusunun bir bölümü yıkılarak (Kurtuluş ve Kırgız Mahalleleri), Hacettepe Üniversitesi ve hastanesi kurulmuş ve “Eğitim ve Sağlık” ağırlıklı bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir.
Ulus’ta geleneksel kent dokusu ve geleneksel kent kimliği bazı yerlerde (Kaleiçi, Hacıbayram çevresi, Yahudi Mahallesi, Hamamönü, Çıkrıkçılar gibi) tamamen olmasa da değişerek korunmuş, bazı yerlerde ise kısmen ya da tamamen yok olmuştur (Hergelen meydanı, Cebeci ve Suluhan çevresi gibi)[1].
1986 yılında Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Proje Yarışması açılmıştır.100 hektarlık geniş bir alanı içeren bu planlama çalışması ile sadece korumayı değil, sağlıklaştırmayı ve yenilemeyi hedefleyen çeşitli programlar içeren Prof. Dr. Raci Bademli ve ODTÜ ekibi tarafından hazırlanan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma-Islah İmar Planı elde edilmiştir.
 Ulus merkezinde günümüzde yenilenmesi öngörülen alanda, çok önemli ulaşım ve yayalaştırma kararları vardır.  Bu çalışmalar Ankara Tarihi Kent Dokusunun kimliğini korumayı ve çağdaş şehircilik ve mimarlık ilkeleri doğrultusunda geliştirmeyi hedeflemektedir.
Ankara’nın tarihsel ve işlevsel kalbi olan “Ulus Tarihi Kent Merkezi” yıllardır süren ihmaller, yanlışlar ve Ulus’a ilişkin olarak üniversitelerin, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin ürettikleri birikimin göz ardı edilmesi sonucunda her geçen gün yok olmaktadır. Yanlışlar dizisinin son halkası olarak, sadece sansasyonel ve rant amaçlı projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla 2006 yılında Ulus “Yenileme Alanı” ilan edilmiştir. Bilimsel korumayı değil de yıkıp yeniden yapmayı benimseyen bir yaklaşımdır. Kısacası, bu bölgede ‘yeni’ ‘tarihi eserler’ yapılmaktadır.
II.1. ULUS MEYDANI ÇEVRESİNDEKİ YAPILARIN YIKILMASINA YÖNELİK ÇABALAR
 “Ulus Tarihi Kent Merkezi Projesi” Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde onaylanarak kabul edildi. Alınan kararla “Ulus Atatürk Heykeli etrafındaki 100. Yıl Çarşısı, Ulus Şehir Çarşısı, gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Anafartalar Çarşısı yıkılarak Atatürk Anıtı ile bütünleşecek kent meydanı oluşturulması planlandı. Belediye Meclisinde alınan diğer bir karar ile de, Anafartalar Caddesi üzerindeki Büyükşehir Belediyesi Binası (Taş Bina), Ulus Hali ve Modern Çarşı ele alınarak bu bölgenin de yıkılarak büyük bir otopark ile “Alışveriş Merkezi” oluşturulması kararı alındı. (16.12.2004 Tarihli Belediye Meclis Kararı)
Ulus Meydanı, 20. yüzyıl boyunca Türkiye’de üretilen yapılı çevrenin farklı mimarlık anlayışlarını barındıran ve sergileyen bir bölge olarak da önem kazanmıştır. Ulus Meydanı ve çevresindeki yapılar, kültürel kimliğin ve kent belleğinin önemli bileşenleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yıkılacağı söylenen bu yapılar, aslında Ankara Kenti’nin BAŞKENT olma imgesi ile özdeşleşen, Ankara Halkının hafızasında yer etmiş, Ankara’da yaşayanların –hepimizin- gündelik yaşamlarında halen kullandıkları mekânlardan oluşmakta ve oldukça önemli sayıda esnaf bu çarşılarda Ankara’lılara hizmet etmekte ve ekonomiye katkı sağlamaktadır. 
“Özellikle demiryolu’nun Ankara’ya geldiği 1892 tarihinin Ulus için önemi düşünülürse, kentin kabaca bir asırlık hafızasının silinmesi gibi bir çabayla karşı karşıya kalınmıştır.” (TMMOB Mimarlar Odası)
Yıkılmak istenen alanlarda, Cumhuriyet sonrasının modern mimari örneklerin ekonomik ömürleri, maliyetleri, müelliflik hakları gibi hususlar göz ardı edilerek mevcut yerleşim dokusu ve bölge bütününün genel dokusu ile uyuşmayan ve ulaşım olanaklarını aşırı zorlayan büyük ticaret kompleksleri önerilmiştir[2].
Yarışma yolu ile elde edilmiş olan 100. Yıl Çarşısı’nın bu proje kapsamında yıkılarak yerine Çarşı yapımı önerilmiştir (Şekil 1-2) .
https://tuncerurban.files.wordpress.com/2013/03/ulus_yeni_proje_tc3bcm.jpg
ŞEKIL 1. İPTAL EDİLEN ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME ALANI KORUMA AMAÇLI PLANI (2006)
Talim Terbiye Binası, Anafartalar Çarşısı, Gümrük Müsteşarlığı, Türk Telekom binalarının yıkılarak yerine Ulus İşhanı’nın yapımı önerilmiştir. Modern Çarşı, Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ve yürürlükteki Koruma Amaçlı İmar Planında tescil için önerilen 2 bina da yıkılarak yerine dev Taşhan Kapalı Çarşısı yapılmak istenmektedir. Bu yıkıma karşı bütün üniversiteler, sivil toplum örgütleri, odalar ve yerel esnaf dernekleri karşı çıkmışlardır. Ulus Tarihi Kent Merkezi içinde yer alan ve ‘’Tarihi Ticari Merkez’’in önemli bir bölümü olan “Ulus Meydanı” ve ‘’Hal Bölgesi’’ yeniden ele alınarak çağdaş şehircilik, koruma, yenileme, peyzaj ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi gereklidir.

https://tuncerurban.files.wordpress.com/2013/03/ulus_yeni_proje.jpg
ŞEKİL 2. ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME ALANI KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI İÇİNDE ULUS MEYDANI ÇEVRESİ
Ankara’da hakikaten meydan denilebilecek pek fazla mekan bulunmamaktadır. Ancak Ulus Zafer Heykeli gibi küçük ölçekli bir anıtı tanımlayan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü binası ve arkasındaki meydan daha fazla büyütülürse, İstanbul Taksim Meydanı gibi çok geniş, ölçeksiz ve tanımsız mekanlar ortaya çıkacaktır. Ulus İş Hanı, Erken Cumhuriyet Dönemi’nin (1923-1950) Ulusal ve Uluslararası mimarlık üsluplarından sonra 1950’ler mimarlığının modern çizgisini temsil eden simge yapılardan birisidir. Bu dönemde giderek aratan yeni ticari büro ve alışveriş mekânı gereksinimlerini karşılamak amacıyla inşa edilmiştir. Yapının, üç tarafındaki yolların da yarattığı karmaşık kentsel çevreye karşın, sokaklarla ve Meydan ile kurduğu ilişki, yüksek büro bloğunun hafif gerilimli düzenlenişi gibi özellikleri “Kentsel Yapı” statüsü kazandırmaktadır. Bu özellikleri ile Cumhuriyet Dönemi mimarlık tarihi değerlendirmelerinde önemli bir belge niteliği taşımaktadır. Aynı zamanda yoğun ve aktif olarak kullanımının sağladığı ekonomik değer de göz ardı edilmemelidir.
“…..Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle Ulus esnafı ve meslek odaları arasında yıllardır hukuk savaşına neden olan ve 125 hektarlık bir alanı kapsayan ‘Ulus Tarihi Kent Merkezi Yenileme Projesi’, Danıştay’ın verdiği iptal kararına karşın geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme geldi. 22 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Danıştay’ın durdurma kararı yürürlükten kaldırılarak Ulus Meydanı’nın kimliksizleştirilmesi projesinin önü açıldı…”[3]
2015 Nisan ayında Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan bir protokolle, Ulus’ta SGK’ya ait iş merkezleri ve Ulus Hali ile Büyükşehir Belediyesi’ne ait 9 işyeri takas edilmiştir.
Takasa konu işyerlerinin yıkılmasını da kapsayan meydan projesi, yeraltı kavşağı, 2 adet tünel, raylı toplu taşıma üniteleri ve 3 katlı kavşak gibi temel değişikliklerin yanında arabesk anlayışı yansıtan çevre düzenlemeleriyle çok sayıda ticari alan inşa edilmesini öngörmektedir.
Ulus’a meydan bahanesiyle buradaki modernizm öncüsü ve anı değeri olan yapılar yıkılacaktır. Bu ise; Ulus’u kurtarmaz daha kötü bir hale getirir. Yıllarca sürecek bir mezbelelik halinde inşaat alanı olacaktır. Milyonlarca ton moloz burada çıkarılacak ve ekonomik ömrü dolmadan yıkılacak yapıların oluşturacağı kamu zararı milyarlarca liraya ulaşacaktır. Yıkım projesi ile buradaki esnaf burayı terk edecek yerine AVM benzeri yapılar gelecektir. Mimarlar Odası tarafından 17 Mayıs 2005 tarihinde düzenlenen Ulus Paneli’nde söz alan esnaf temsilcilerinden biri şöyle söylemiştir: “Biz bu Ulus’tan gittiğimiz zaman, Posta caddesi, Modern çarşı, Hal, Kuyumcular, Anafartalar Çarşısı, esnafı gittiği zaman ULUS diye bir şey olmayacak maalesef. Mamak’taki adam Armada’ya gidemediği gibi, Hasköy’deki adam Armada’ya gidemediği gibi, Altındağ’daki insan Atakule’ye gidip alışveriş edemediği gibi Ulus’a gelip alışveriş edemeyecek!”
Ankara’nın Cumhuriyet’le özdeşleşen Ulus Meydanı’nın altında 2 bin yıllık bir Roma kenti bulunduğuna dikkati çeken Yük. Şehir ve Bölge Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer, alanda yapılacak kavşak ve tünellerin bölgenin altında bulunan tarihi eserlere zarar verebileceğini söyledi. 20 yıldır Ulus Projesi’ne karşı bilimsel mücadele yürüten Tunçer, Danıştay’ın durdurma kararını baypas eden Bakanlar Kurulu Kararı’nın hukuka aykırı olduğunun altını çizdiği değerlendirmesinde, “Ankara Tarihi Kent Merkezi üç temel parçadan oluşmaktadır: Ulus, Kale ve Hamamönü. Ulus bir kentsel dönüşüm bölgesi ilan edilerek Büyükşehir Belediyesinin asıl niyetinin Ulus’u korumak değil yıkıp yeniden yapmak olduğu görülmektedir. Yeni Plan Ulus için geriye dönülmesi çok zor yıkım kararı içermekte, ekonomik ömrünü tamamlamamış pek çok binanın yıkılmasını öngörmekte, inşaat süresince turizm ve ticaret gelirlerinde yaşanacak düşüşler ve kaybedilen işler düşünüldüğünde trilyonlarca liralık ülke kaynağının israf edilmesine yol açacaktır” görüşünü dile getirdi[4].
III. HACI BAYRAM-I VELİ CAMİSİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Antik Dönem Augustus Mabedi ile bitişik olduğu düşünüldüğünde Hacı Bayram-ı Veli Camii çevresinde bu döneme ait, oldukça önemli kalıntılar bulunduğu düşünülmektedir. Ayrıca Cami ve çevresi uzun zamandır koruma altına alınmış sokak dokusu ile günümüze kadar ulaşabilmiş "Kentsel Sit Alanı"dır.
1992 yılında uygulanan proje; Hacıbayram ve Augustos Mabedini odak olarak ele almış ve Hacıbayram meydanı tamamen yaya mekanı olarak düzenlenmiştir.
Böylece ilk defa geleneksel dokuda bulunmayan bir “Meydan” olgusu ile bu kesimin kimliği değiştirilmiştir. Bu düzenlemedeki, merdivenlerle Cami ve Mabede ulaşma olgusu da projenin kent kimliğindeki gelenekselden farklı yaklaşımlarına bir örnektir. Roma dönemindeki “Sunak” lara (Bergama Sunağı, Arapacis vd.) ulaşan yaya aksları, kutsal yollardan ulaşılarak bu şekilde merdivenlerle çıkılarak ulaşılıyordu.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 15 Mart 2013 tarih ve 490 Sayılı Kararı ile yeni ‘Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı (KANİP)’ kabul edilmiştir. Bu planda, sadece Roma Tiyatrosu ve Roma Hamamı ilan edilmiş, Hacı Bayram ve Agustus Tapınağı’nın olduğu bölge Birinci Derece Sit Alanı olmaktan çıkarılmıştır. Halbuki bir arkeolojik sit alanının, kazısı tamamlanmış olsa bile tarihsel verilerin sürekliliği açısından bu niteliğini devam ettirdiği bilimsel bir gerçektir.
Yakın zamanda yapılan Cami ve altına eklenen ağır strüktürlerin inşa çalışmalarda arkeolojik kalıntılarla karşılaşılmış olması beklenirken herhangi bir ize rastlanmadığı belirtilmektedir. Ankara'nın en önemli Arkeolojik Alanı olan "Hacıbayram ve Augustos Mabedi"nin üzerinde bulunduğu Frig höyüğünün kazılarak yok edilmiş olması, kent kimliği ve belleğinin ortadan kaldırılmasıdır. (Şekil 3)
http://www.plantdergisi.com/dosyalar/site_resim/ek_resim/sekil5mt.jpeg
Şekil 3: HACIBAYRAM-I VELİ CAMİİ VE AUGUSTUS MABEDİ ÇEVRESİNDEKİ GELENEKSEL ESKİ ANKARA EVLERİ İLE BİR BÜTÜN OLARAK KORUNMALIDIR (Fotoğraf: Ahmet SOYAK; 15.09.2013)
Önemli bir tarihsel çevre, UNESCO Dünya Mirası Ön Listesine 2016 yılında giren anıtların bulunduğu, 25-30 yıl önce çöküntü bölgesi niteliğinde olan bu kesimin sokak dokusu ve yapıları ile korunarak geleceğe taşınması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda çaba gösterenlere de teşekkür etmek gerekir.
Ancak, yapılan uygulamalarda "Tarihi Çevre Korunması""Tek Yapı Restorasyonu"na ilişkin bilimsel ve teknik evrensel ilkelere uyulmamaktadır[5].
Hacıbayram-ı Veli Camii'nin gelinen durumunda yapay ve sahte bir tarihi çevre oluşmaktadır. "Yeni-Tarihi Eserler" yapılmakta, sahte, betonarme Eski Ankara Evleri inşa edilerek gerçek Ankara evlerinin yıkım ve yanmaya terk edilmektedir. Geçmiş halinden tamamen farklı bir doku ortaya çıkmaya başlamıştır (Şekil 4).
Ayrıca, Frigler’den bu yana binlerce yıllık bir kültürel birikim de yok edilmiş ve edilmektedir. 
“…..Mesela kepçeniz varsa Marmara Köşkü’nü, Çubuk Barajı Göl Gazinosu’nu, Su Süzgeci binasını, Etibank’ı, Çiftlik’teki Merkez Lokantası’nı, Havagazı Fabrikası’nı, Hacıbayram Camisi’nin dayandığı Bizans Surları’nı yıkabilirsiniz. İller Bankası’nı gözünüze kestirir, hatta zaten eskimiş 2 bin yıllık, Kale’yi bile yıkarsınız da kim durabilir acaba karşınızda; kepçe var nihayetinde. Ayrıca bir yerde kepçe varsa mutlaka bir şey yıkılacak demektir…”[6] “…Daldır kepçeyi, eskimiş bina, duvar, eser, taş toprak silsin süpürsün. Tarih de dahil oh tertemiz! Hiç biriktirecek bilgi olmayınca her daim taptaze, gıcır gıcır zihni olur insanın!..”
ankara antik sur duvarı ile ilgili görsel sonucu
FOTOĞRAF: ANKARA’DA 2000 YILLIK SUR DUVARI İŞ MAKİNASI İLE YIKILDI (Kaynak: http://arkeolojihaber.net/2016/06/21/ankarada-2-bin-yillik-sur-duvari-is-makinesiyle-yikildi/)

http://www.plantdergisi.com/dosyalar/site_resim/ek_resim/sekil6-7.jpeg
ŞEKİL 4 : HACIBAYRAM ÇEVRESİ ESKİ VE YENİ HALİ KARŞILAŞTIRMASI (2013)
(Kaynak: Dericizade Kolleksiyonu / Üstteki fotoğraf - Ahmet Soyak / Alttaki fotoğraf)

Hacıbayram çevresinde sanki bir AVM'imiş gibi betonarme binlerce m2 inşaat alanı yaratılmış ve bu amaçla höyük kazılarak çok katlı otoparka ve mağazalara/dükkanlara dönüştürülmüştür ve bu da bir tarih ve kültür tahribatıdır.





[1] Tunçer, M., Kasım 2008, TMMOB, Mimarlar Odası, Ankara Şubesi, Ankara’da Kentsel Kimlik Oluşumu, Değişimi, Bu Bağlamda Kentsel Koruma Ve Dönüşüm Projeleri”, Ankara.
[2] Ulus'u Yıkmayın Yeniden Ayağa Kaldırın, http://eraygorgulu.blogspot.com.tr/2016/05/ulusu-ykmayn-yeniden-ayaga-kaldrn.html
[3] http://haber.sol.org.tr/toplum/cumhuriyetin-ankarasini-yikacaklar-122441
[4] http://haber.sol.org.tr/toplum/cumhuriyetin-ankarasini-yikacaklar-122441
[5] http://www.plantdergisi.com/yazi-prof-dr-mehmet-tuncer-ankara%E2%80%99nin-kent-kimligi-ve-kaybedilen-kentsel-kulturel-ve-arkeolojik-miraslar-hacibayram-ornegi--319.html
[6] http://aliinandim.blogspot.com.tr/2016/06/