Monday, December 25, 2006

ANKARA YOLLARINDA ULAŞIM ve KENTTE YAYA OLMAK

ANKARA YOLLARINDA ULAŞIM ve KENTTE YAYA OLMAK

Ağustos-Eylül 2006

Doç.Dr. Mehmet TUNÇER

Geçtiğimiz aylarda – kısmen sürüyor- Eskişehir Yolu’nda yaşadığımız yol genişletme, köprü boyu uzatma, istinat duvarlarını kaydırma, yaya köprülerini esnetme, ağaçları tayin etme vb. çalışmalar esnasında yaşadığımız kentli olmanın, Ankaralı olmanın en güzel anlarını sizinle paylaşmak istiyorum….

1-1,5 saatte kent merkezine oradan da eve ulaşmanın ızdırabını yaşadıktan sonra, dolaylı olarak bize arabalarımızı bırakmamız gerektiğini söyleyen kent yöneticilerimizin isteğine uyduk.. Böylece çevremize de bir katkımız olacaktı!

Ancak, bu defa başımıza gelmedik kalmadı, otobüse binerek bir yere ulaşmanın ve bu yollarda yaya olarak yürümenin olimpiyat atletizm şampiyonu olmak kadar zor olduğunu anlamış olduk. Hele Çayyolu’ndan tek toplu taşın olan otobüs ve dolmuşlar ile kent merkezine gelmenin ne kadar keyifli (!) olduğunu da bu vesile ile öğrenmiş olduk.. 25 yıl önce en güzel, en zevkle okuduğumuz kitaplarımızdan biri “Gecekondulu, Dolmuşlu, İşportalı: Şehir” kitabı idi[1]..
Ve geçen bunca yılda değişen pek fazla bir şey olmadığınız ve çağdaşlaşma yolunda ne kadar yaya kaldığımızı acı da olsa görmüş olduk..


















Paris katlı kavşak sistemi (pardon uyardılar metro sistemiymiş!)

























Moskova katlı kavşak ve yol genişletme çalışmaları sistemi (pardon uyardılar metro sistemiymiş!)



















TOKYO'da ana yollarda 5 yıl içinde yapılacak kazılar, katlı kavşak ve yol genişletme çalışmaları sistemi (pardon uyardılar metro sistemiymiş!)

Çayyolu son durağa kadar ulaştıktan sonra arabamızı park edip (bir yer bulabilirseniz) hem tasarruf yapmanın mutluluğunu yaşadık, hem de toplu taşıma araçlarımızın ne kadar gelişkin olduğunu gözlemlemenin sevinci ile otobüse kendimizi attık..
Sabah şerifleri henüz yeni olduğu için, elinde çayı ve 4-5 günlük sakalı ile binen ve “selamün aleyküm” diyerek bizi neşe ile karşılayan muavine ücretimizi verdik. Böylece hakikaten günlük benzin masrafımızın 1/5’ine gidebileceğimizi de öğrenmiş olduk.. Bu işin en güzel tarafı..
Tabii, zaman önemli değil ise keyifli yanı yok değil otobüslerin….Belediyede çalışırken, yıllar önce bir serbest kartımız vardı ve bunu göstererek o zaman bolca otobüs kullanırdık. Fakat şimdi mesafeler arttığı ve zaman da hiçbir şeye yetmediğinden özel otoya transfer olduk..
Neyse, muavinimiz paraları toplaya toplaya otobüste bir tur attı ve otobüs öncelikle kent yönüne değil, daha batıya dönüverdi..
Şaşırdım acaba yanlış mı bindim diye, ama adet öyle imiş.. Önce sabah sabah bir Çayyolu turu yaptırıyorlarmış ki herkes uyansın!..
Sanırım en az yirmi dakikalık aheste bir turdan sonra – sürat de yapmıyor bu otobüsler- herhalde fazla benzin harcamasın diye..
Yavaş yavaş Ümitköy’den yola çıkıp, özel arabanızla gitmiş olsa idiniz işinize varacağınız dakikalarda, Galleria’nın önünden geçip Eskişehir yoluna doğru yolumuza koyulduk…..




















ÇAĞDAŞ ALIŞVERİŞ MERKEZLERİMİZDEN GALLERİA VE ÖNÜNDEKİ ÇAĞDAŞ (!) TOPLU TAŞIN (DOLMUŞ/OTOBÜS) DURAĞI

















İŞTE ESKİŞEHİR YOLUNUN GENİŞLETİLME NEDENLERİNDEN BİRİ: ARMADA ALIŞVERİŞ MERKEZİ VE GENİŞLETİLEN KAVŞAKLAR VE KÖPRÜLERDEN SÖĞÜTÖZÜ KAVŞAĞI


Kazı, sondaj ve arkeolojik araştırmaların yoğun olduğu Eskişehir aksında zaman zaman tek şeride kadar inen yol boyunca otobüsümüz sakin bir şekilde ilerledi..Adım adım ve giderek ısınan ve kalabalıklaşan otobüsümüzle hızlı bir ilerleme kaydedip, öğlen saatlerinde işime yakın bir durağa ulaşabildim..

Otobüsten kendimi aşağı attığımda, “işte yaya olmak ne kadar güzel bir şey” diye düşünüyordum ki, bir kavşak kazısının yakınında karşıya geçmenin ne kadar zor olduğunu bizzat yaşarak öğrendim..
Yolun içi dışına çıkmıştı, sanırım son günlerde bombalanan Lübnan yollarına benziyordu… Kablolar mavi, sarı yeşil, altyapı aktarımları, kolon-kiriş çelikleri, hazırlanan beton karışımları, çok amaçlı gürültü makinelerinin arasından zavallı yayaları karşıya geçirmek için de bir “sırat” köprüsü düşünülmüştü..

Ancak buradan geçip geçmemekte kendimi bir an tereddüt içinde buldum. Yaya olmanın güzelliği içinde böyle “kent safari” yapmak da vardı! Tabii o an kenli olmanın ne kadar güzel ve heyecanlı olduğunu gördüm. Ankara’mızın “yolları taştan” dı ve bizi ”baştan çıkarıyordu” !..
Güzel günlere ulaşabilmek için bu günlere katlanmamız gerekli idi..Nedense o güzel günler bir türlü gelmiyordu.. Ankara’ya ayak bastığımdan bu yana -10 yaşlarında- 40 yılda değişen tek şey kazı makinelerinin ebadı, kazılan alanların büyümesi, boru çaplarının genişlemesi –ki birim alanda daha çok nüfusu yaşatmaya çalıştığımızdan- ve kaldırım taşlarının kalınlığı idi..
Ayrıca toplu taşın araçlarımızın geliştirilmesi için, altüst kavşakların hepsinin birden yapılması, tüm yolların birden kapatılıp tek yön olması, işe eve gidişin yasaklanması –neredeyse- gerekli idi..Zaten yaz tatili olduğu için 3 ay boyunca Ankara’da evinde oturmamızın daha hayırlı olacağı günlerdi bu günler..


Madrid Yollarda 5 yıl içinde yapılacak kazılar, katlı kavşak ve yol genişletme çalışmaları, paraların çar çur edilmesine yönelik sistem (pardon uyardılar metro/toplutaşın sistemiymiş!)

Metroyu nasıl olsa yaparız, önemli olan metro için gerekli altyapının hazırlanması değil mi efendim! Bazı kavşaklar her nasılsa gelecekteki metroyu engelleyebilecekse de, önemli değil kaydırırız bir şekilde, önemli olan yaya ve taşıt kullananlara hizmet vermek… Ve bir anda tüm köprülere birer şerit, tüm kavşaklara birer köprü / alt üst geçit ekleyip hayatımızı kolaylaştırmak! Araçla 180 yapan gençlere yeni ralli alanları açmak da amaç ve hedeflerimiz arasında.. Geçenlerde çok acıdım 18-19 yaşlarında 4 genç öldü ve birinin de kolu kopmuştu aşırı sürat yüzünden Eskişehir aksında!
İşte, bu vesile ile Ankara’da kentli olmanın, yaya olmanın zevkini o günlerde yaşadım ve yerel yöneticilerimize hayır dualarını gönderen kentliler arasına katıldım..
Bakalım bu sonbahar-kış nerelerde kavşak var (hava tahmini gibi oldu!)..

Güzel bir sonbahar.. iyi yürüyüşler..



[1] Gecekondulu, Dolmuşlu, İşportalı Şehir İlhan Tekeli, Yiğit Gülöksüz, Tarık Okyay, 1976, 494 S., Cem Yayınevi, Kültür Dizisi.

Sunday, December 24, 2006


KAVŞAK TROPY SONRASINDA
YAĞAN YAĞMURLAR ve BİZİ BEKLEYENLER..

Doç. Dr. Mehmet TUNÇER
Foto kaynak : http://www.turkei.net/files/z997.jpg
Bir arkadaşım sağnak yağışlarda Çetin Emeç bulvarında her zamanki trafikte bekler ve adım adım ilerken sağnak yağmuru görmesine rağmen Dikmen köprüsünün altına girmekte bir sakınca görmemiş..
Kendisinden dinleyelim gerisini:
“Bir anda Dikmen caddesinden sel halinde sular köprünün her tarafından akmaya başladı, rögarlar yetmediği için ya da tıkalı olduğu için köprünün altında su hızla yükseldi..Arabanın kapısını açıp çıkamadım, önde bir çocuklu aile çığlık çığlığa imdat çağırıyordu.. Çevreden gelip kapıları açmaya çalıştılar.. kapılar zorla açıldı.Su direksiyon seviyesini hızla geçmişti ve araçtaki laptop’umu düşünecek vakit bile yoktu.Kendimi suların içinde bulşdum ve hızla sağnak altında köprü altından kurtulup dışarı çıktık..”

Aynı yağmurda aynı yolu kullanan ben 10 dakika sonra aynı kavşağa vardığımda, karanlıkta suyun içinde gömülü 8-10 aracın birinin sevgili Gülbün’e ait olduğunu fark etmedim tabii..Tıkanan yol bizi Dikmen köprüsünün üstüne adım adım yönlendirdi..
Daha sonra 40 milyarlık otomatik arabasının tüm elektrik donanımı bozulduğu için aracın hurdaya çıktığını öğrendim..Canını kurtardığına seviniyordu ama…

Yağışlı hava İstanbul ve İzmir'den sonra Ankara'yı da olumsuz etkiledi. Başkentte akşam saatlerinde başlayan sağanak yağmur nedeniyle, bir çok alt geçit ve caddeyi su bastı. Ülke genelinde etkili olan sağanak yağış Ankara'da akşam saatlerinde kendini gösterdi. Başkentte bir çok alt geçit ve cadde su altında kaldı.
Ankara Adliyesi yanında bulunan alt geçitte çok sayıda araç suya gömüldü. Araç sahipleri araçlarını kurtarmak için suyun içine girdi.
Bir polis aracı da suyun ortasında mahsur kaldı.
Minibüsün üstüne çıkan polis memuru saatlerce yardım bekledi.
Olay yerine gelen itfaiye ekipleri mahsur kalan araçları tek tek sudan kurtardı. Akay Altgeçiti, İnönünü Kavşağı, Aksu Kavşağı, Kolej Kavşağı bölgesinde trafik su baskını nedeniyle kilitlendi
.
Kaynak : Ankara, 30 Eylül 2006 13:37 http://www.tgrthaber.com.tr/

Tabii bu “Avrupa Kenti” Başkent Ankara’da sık rastlanan bir durum.. Bundan sonra daha sık rastlanacak gibi..Eşim altgeçitlere girmemi yasakladı ama evime nereden gelip gidebilirim??
Dikmen’in sel vadisi olduğu daha önceden de biliniyordu ve buna göre drenaj önlemleri alınmalıydı.
Tabii yapılan II. etap uygulamasındaki dev anfi-tiyatro bu amaçla yapıldı herhalde ama drenaj sorunları çözülememişti.

Bir Forum’da şu öneri var: Çoook güldüm ağlanacak halimize..

Ankara'da Trafik kuralları yeniden düzenlenmeli; Her aracın standart donanımına ilave şişme bot ve can yeleği de eklenmeli... Birde derler ki Ankara'da Deniz yok............. ))



Geçen ay yazdığımız gibi hızlı olmayan toplu ulaşım araçlarımız bizi “uyduruk” kent “Çayyolu” ndan alıp geri bırakmakta zorlanıyor..Dolayısı ile iş yerimizi de evimize yakın bir adrese taşımanın zamanı geldi sayılır.. Ama kent merkezi ile bağlantımızı tamamen kesemeyiz ki.. En iyisi belediyemizin bu kavşak ve alkt üst geçit yapma sevdasından kurtulmasını beklemek! Gerçek toplu taşın aracı “METRO” olduğunu geçen ayki yazımızda vurgulamaya çalışmıştık dolaylı yoldan. Ama artık yüksek sesle söyliyelim..METRO’muzu İSTİYORUZ!

Can yeleğinizi takın,
İyi bir kış geçirmeniz dileklerimle..

YAZ BOZ TAHTASI : ESKİŞEHİR AKSI






YAZ BOZ TAHTASI : ESKİŞEHİR AKSI
2006 Yaz ayları

Doç. Dr. Mehmet Tunçer

Yine, yeni, yeniden! Birkaç yıl önceki çileden sonra yaklaşık 1,5 aydır Eskişehir yolunda genişletme çalışmalarını yaşıyoruz... Büyükşehir Belediyemiz bize yeni hizmetler sunuyor!
Aynı aksta gene büyük eziyetler çektirilerek, büyük paralar ve emekler harcanarak kazılan metro çukurunu çağdaş bir metroya dönüştürmek yerine Eskişehir yolu bir şerit daha genişletiliyor. Çok merak ediyorum, acaba daha önce bu şerit planlarda yok muydu, neden sonra aklımıza geldi de YAZ BOZ TAHTASI oldu Eskişehir Yolu?
Vahşi bir şekilde yol genişletilmesinin nedenlerine bakarsak, sanırım yol boyunca yeni gökdelenlere zemin hazırlamak, yeni hiper/miper, gross/mross marketleri yol boyuna dizebilmek, artı yeni iş kapısı yaratmak vardır bence..
Yeni yapılan duvarları, setleri, ağaçlandırılan yol boyundaki ağaçları dozerlerle kazımak sanırım beğenmediğimiz Afrika ülkelerinde bile görülmeyecek bir hoyratlık ve plansızlıktır..
Bu kadar vahşice devam eden bir süreci her gün gidip geldiğim yolda gördüm ve yaşadım….Çayyolu’na ulaşmak dahi mümkün olamayacak şekilde hem Eskişehir aksı hem de AŞTİ aksı kapatılmıştı..
Bir keresinde konvoyla birlikte taa AŞTİ giriş kapısına kadar gidip, otobüsler içeriye biz de bozuk tek şeritli U dönüşünden Çayyolu tarafına dönerek mutlu bir şekilde hızlı yolumuza kavuştuk.
Bir keresinde ise; taa AOÇ’ye kadar gidip, bira fabrikasının önünden oto safari yaparcasına, hayatımda hiç geçmediğim arka yollardan -ki 35 senelik Ankaralıyım- tek şerit halinde keşfe çıkarak bilinmeyen yolları ve köprü altlarını öğrenerek, dönülmezlerden hep beraber dönmenin tarifsiz keyfini yaşayarak evimize zar zor kendimizi attık!

Eskişehir yolunda şimdi yeni hipermarketler, gökdelenler inşa ediliyor.. Sanırım Dubai benzeri ana aksta gökdelenler yükleme hevesinin sonuçları ..
Tam da “Özel Otoya Dayalı Uydu Kentler Sürdürülebilir mi?” yazımdan birkaç ay sonra bu uygulama başladı..(Bakınız..www.guvercinevi.net) Özel otoyla daha süratli gidebilmek ve daha çok otoyu biryerlere ulaştırabilmek için.. Benzin bedava nasıl olsa!
El hamdürillah! Tammam..
“Ankara'da daire talepleri Eskişehir yolu üzerinde yoğunlaşıyor. konut talebinde villa oranı düşük. Şimdilik yüzde 10 düzeyinde. Çanağını kıran Ankara her geçen gün Eskişehir'e yaklaşıyor. Şimdilik 230 kilometrelik yolda ilk hedef Polatlı'ya ulaşmak” Milliyet 27 Şubat 2005
















DUBAİ İKİZ KULELERİ
(TABİİ ÇÖLDE BUNU YAPMAK KOLAY.. GELİN DE ESKİŞEHİR YOLUNDA YAPIN! )

Eskişehir aksında bazı kesimlerde "Kentsel Hizmet Alanı" değiştirilmiş, küçük parseller bir araya gelmiş, bu arsalar birleştirilerek bu kesime alışveriş merkezi, otel, hastane gibi kullanımlar gelmiş... İzale-i şuyu ile oturdukları evlerini kaybedenler var..
Üretilen yeni büyük parseller üzerinde Bankalar, TOFAŞ, benzin istasyonlarının arazileri var… Eskişehir yolu kavşakta inşa halinde olan sanırım ATO ve TOBB –Odalara- ait gökdelenler birer çelik yığını olarak yükseliyor... Aynı kavşakta Armada dahil böylece nur topu gibi 3 gökdelenimiz daha olacak.. Mimarlar Odası geçen sene bu yapıya karşı çıkıp imar haklarının aşırı arttığını, altyapının yetmeyeceğini söylemişti bir süre önce.. Altyapı değiştirildi işte yol da genişletiliyor dolayısı ile sorun kalmadı.. Yani bu kadar işyeri ve ofis binası, mekanı çalışacak mı? Daha sonra belli bir kısmını da konut yapıp satarız artık her halde…
İnşallah, maşaallah, el hamdürillah!

Bu aks üzerinde iş ve alışveriş merkezlerinin yapılmasının önünde bir engel vardı: Söğütözü, ODTÜ ve Bilkent kavşakları yetersiz kalacaktı.. Bu durum arsaların değerini ve firmaların, şirketlerin olası karını düşürüyordu.
Hazine'nin önündeki üst geçit dahil bir çok üst geçit yıkıldı..Büyüyen yola tekrar oturtulmaya çalışılıyordu.. Dozerler, kaynakçılar gece yarılarına kadar harıl harıl çalıştı…. Benzinliklerin pompalarına kadar yol neredeyse genişlemişti.. Kaldırımda inşa edilen metro çıkışları yeniden düzenlendi... Bu arada uzun zamandır tartışılan ODTÜ ve Bilkent kavşaklarında inşaat devam ediyordu. En komiği de yeni dikilen ağaçların, çimlerin kazınırcasına ortadan kaldırılması, istinat duvarlarının yıkılarak 5-10 metre geriye yeniden yapılmasıydı..
Planlama teknik olduğu kadar siyasi bir konudur bence.. Yapılanlar da bilinçli bir siyasettir.. Öyle olmasa idi yöneticiler kentleri kendi siyasi düşüncelerine göre şekillendirmek için planlamayı, mimariyi kullanmazlardı. Helen'den, Roma'dan beri bu böyledir.
Trilyonlar gözümüzün önünde boşuna -ya da anlamlı bazılarına göre- akıyor..Yapılacak bunca güzel iş varken, tarihi dokuya, Kale'ye el atmak varken, doğal değerleri onarmak, güzelleştirmek varken..Kent merkezlerini yayalaştırmak, daha çok spor, daha çok kültürel tesis, daha çok yeşil alan oluşturmak varken..Tabii, onları da yapıyoruz, işte Ulus Projesi, yakında göreceksiniz..
İnşallah, maşaallah, el hamdürillah!
Üzülmemek elde değil, daha 3-4 sene önce yol genişletilmişti, çok çabuk unutuyoruz ve aynı eziyet 3-4 senede bir yaşanıyor..
Yönetime bağlı plan ve proje de o mantıkla yapılacak ve ona göre uygulanacaktır. 50 köprü yapılacak, yetmeyecek 50 daha..Toplu taşın sistemleri de tünel halinde kalacak..Çağdaş planlama ve tekniklerini bırakıp el yordamıyla kenti tarumar edenlere kızmamak elde değil doğrusu..
Ama artık müsterih olunuz, yol gelecekte daha genişleyemez, Armada’yı da 15 metre geriye çekemezler ya..
Kalın toz toprak ve çukurlar içinde, kışa kadar biter çilemiz.. İnşallah, maşaallah, el hamdürillah!
BİR TÜRLÜ BİTEMEYEN ÇAYYOLU METROSU

Saturday, December 23, 2006

DÜNYA CENNETİ ANTALYA’YI KORUMAK











DÜNYA CENNETİ ANTALYA’YI KORUMAK [1]

Doç.Dr. Mehmet TUNÇER

Antalya Kentsel Bölgesi’nde ülkemizin gelişme sürecine koşut olarak ve ülke gelişme hızından daha hızlı bir gelişme yaşanmakta oluşu, teknolojik gelişmelerin sosyal ve ekonomik yapıyı değiştirmesi, fiziksel yapıyı da önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu olgunun özellikle göç ile kendini göstermesi, kentsel alan gereksinimini büyük oranda arttırmaktadır. Bu durum kentte denetimsiz gelişmeleri giderek arttırmaktadır. Aşırı yoğunluk, sosyal ve teknik altyapı yetersizliğini daha da arttırmakta; örgütsüzlük, parasal olanakların sınırlılığı, vb. olgular her türlü iyileştirme, koruma-kullanma-geliştirme, yenileme ve kentsel canlandırma stratejilerini güçleştirmektedir.
Antalya kent kimliğinin en önemli ögelerinden biri olan ve turizmin pazarlama motifi olarak belirginleşen plajlar ve falezlerin korunması da sürekli gündemde kalmış, son onbeş yıl içinde Konyaaltı Plajı’ndan obaların kaldırılması gibi iyileştirme çabalarının yanısıra, Lara kesiminde planlı bir süreç ile, Falez üzerinde kabul edilemez yoğun ve çok katlı gelişmeler olmuştur

1980'lerin başından itibaren "Turizmi Teşvik Yasası"nın da desteği ile, tüm Antalya'da olduğu gibi, Lara Falez Kesiminde de turizm yatırımları hızlanmış, turistik işletme belgeli yatak sayısı 5500'e ulaşmıştır. Ancak, turizm sektöründe oluşan istikrarsızlık ve artan rant nedeni ile hızlı yapılaşma, bu kesimin turizm bölgesi olma özelliğini yitirme sürecine girmesine neden olmuş ve turizme ayrılan kesimler tekrar konuta dönüştürülmüştür. Turistik tesis ruhsatı ile inşaata başlamış bazı yapılar, turistik tesislere verilen kat ilavesini almış, sonradan tekrar konut alanına dönüşmüşlerdir. Böylece hassas bir ekolojik dengeye ve görsel güzelliğe sahip falezler üzerinde aşırı bir yoğunluk oluşturulmuştur. Günümüzde uygulanmakta olan imar planı ve imar değişiklikleri, ayrıca sit alan tanım ve yasaklarına aykırı birçok kararla birlikte, yapı yoğunluğunun arttırılması, kat sınırlamasının kaldırılması, sit sınırlarının yer yer 35 metreye indirilmesi, yine yasada açıkça tanımlanan falezlerin siluetini olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak bu gelişmeleri benimsemeyen (özellikle meslek kamuoyu) kesimler, kendi sorumluluklarını gözden kaçırmayı becermişlerdir.
Gelinen noktada, geçmişi yargılamak yerine “geleceği kurtarmak için bugünden ne yapılabilir?” sorusuna yanıt aramak, toplumun, sivil toplum örgütlerinin yerel yönetimlerin ortak kaygısı olmuştur. Bu kaygı ile, 08.11.1996 tarihinde Antalya Büyük Şehir Belediyesi tarafından onaylanmış bulunan Nazım Plan ilkeleri doğrultusunda “Lara Kıyı Bandı” nın Uygulama Planları hazırlanmıştır.


I. BÖLÜM : GENELLİKLER

Antalya Kenti’nde doğal çevrenin korunmasına ilişkin proje ve uygulamalar aşağıda özetlenmiştir.

I.1. ANTALYA’DA DOĞAL ÇEVRE KORUMASINA YÖNELİK
PROJE VE UYGULAMALAR

“Çevreye İlişkin Projeler” ile “Fiziksel Projeler” iki grup halinde ve özetle sunulacaktır.

I.1.1. ANTALYA ÇEVRE PROJESİ

Pamphlia’nın önemli antik dönem kentlerinden biri olan Antalya’da kültürel çevre koruması önem taşımaktadır. “Doğal Çevre” kültürel çevre ile birlikte korunduğu zaman daha olumlu sonuçlar alınabilmektedir.




Fotoğraf 1: Doğal çevre kültürel çevre bütünlüğü : Kaleiçi

Doğal Çevre’nin korunmasına yönelik önemli bir proje olan Antalya Çevre Projesi (Environment Project) 1993-1994 yıllarında hazırlanmış, 1995 yılı içerisinde de Dünya Bankası kredisi sağlanarak uygulanmaya başlanmıştır.
Bu proje kapsamında, 2020 yılı nüfus ve kentsel gelişme hedefleri, çevre boyutu gözetilerek saptanmış ve içmesuyu, atık su sistem projeleri ile katı atık ve arıtma tesis projeleri hazırlanarak uygulanmasına başlanmıştır.
1992 yılındaki arazi kullanımı ile kentleşme ve gelişme eğilimleri dikkate alınmış ve bu olgu mevcut planlama kestirimleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Yürürlükteki planlar ve nüfus projeksiyonlarının öngördüğü kentleşmenin "çevre"ye yapacağı etki dikkate alınarak incelenmiş ve 1998, 2005 ve 2020 hedef yılları için nüfus projeksiyonları yapılmıştır.
Antalya Belediyesi'nin Nazım (1/25 000 ve 1/5000) ve uygulama imar planları (1/1000) ile Turizm Bakanlığı GAÇ-ATAK Projesi, İller Bankası Antalya kanalizasyon projesi, DSİ içme ve kullanma suyu projelerinden yararlanılarak yapılan çalışmalar sentez edilmiştir (TÜRKOĞLU, K., TUNÇER, M., UZEL, A., Antalya Environment Project, 1992).
Çevre Projesi uygulamalarının kıyılar üzerinde, özellikle Lara ve Konyaaltı sahil şeridinde evsel atıklardan kaynaklanan aşırı kirlenme baskısını azaltması beklenmelidir.

1.1.2. Antalya Kıyı Yönetimi Projesi

"Kıyı Bölgesi Yönetim Projesi" 'nın (Coastal Zone Management) amacı; kaynak envanteri, bölgenin çevre taşıma kapasitesi, aynı zamanda çevresel değerler ve altyapı konularında; planlama, bölgeleme, değişkenleri ve bina ruhsat kararlarını uygulama hizmetleri hakkında yöneticileri daha iyi bilgilendirmek için geniş kapsamlı bir veri tabanı oluşturmaktır.
Çevre Projesi kapsamında hazırlanan "Kıyı Yönetimi Projesi" çalışmaları ile kıyının korunması ve geliştirilmesine yönelik yasal ve yönetsel yetki ve uygulama çatışması ortaya konmuştur. Kıyı Yönetimi'nin rolü başlıca:

· İnşaat ve işletme ruhsatları için yapılan başvurularda arazi kullanma yönetiminin izlenmesi,
· Arazi kullanımının ve kentsel gelişmenin planlanması, ekolojik taşıma kapasitesinin belirlenmesi, nüfusun kontrolü,
· Kamu servislerinin yönetimlerine yardımcı olunması, kamu hizmetleri ve işlerinin planlanması, halk sağlığı ve idaresi, kontrol ve septik tankların bakımı,

gibi çevre sağlığı konuları üzerinde olacaktır.

Antalya'da halihazır haritaların, kadastro ve imar plan verilerinin sayısallaştırılmasına başlanmıştır. Böylece bu verileri bilgisayar ortamında çeşitli kuruluşların aynı anda kullanımı mümkün olabilecektir. Özellikle Belediye'nin imar, harita, elektrik, su, kanalizasyon vb. birimleri ile, Kültür, Turizm ve Bayındırlık vb. bakanlıkların aynı anda kullanabilecekleri ortak bir veri tabanı oluşturulabilecektir. Bu yöntemle, doğal değerler (kıyı, orman, yeraltı ve yer üstü su kaynakları ve havzaları, değerli tarım toprakları, narenciye bahçeleri vb.) ile kültürel değerlerin (tescilli ve/veya tescilsiz arkeolojik, kentsel ve tarihsel sit alanları) korunması, bakım ve kontrolü etkin bir şekilde anında yapılabilecektir (Final Report of the Coastal Zone Management of Antalya, HASE, T.M., TUNÇER, M., KANTAŞI, E.).

Bu Proje kapsamında "Konyaaltı Kıyı Kesimi" öncelikli uygulama alanı olarak seçilmiştir. Ancak bu güne kadar her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Lara kıyı bandı'nın da bu kapsamda uygulama içine alınması gereklidir. Özellikle, kıyı kullanımlarının hızla artacağı düşünülürse, Kıyı Yönetimi Projesi’nin bu kesimde de uygulanmasının önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.

1.2. Fİzİksel Planlar

1.2.1. Nazım Planlar

1.2.1.1. 1980 Nazım Plan Kararları

Karpuzkaldıran Kampı ile Aksu Çayı arasında yer alan yaklaşık 10 km. uzunluktaki bu kıyı bölgesi, 12 Eylül 1980'den önce Güzelyalı Belediyesi sınırları içindeydi. Antalya Belediyesi'nin denetimine bu tarihten sonra geçmiştir. 1980 yılında onanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı'nda bu alanın haritası olan bölümünde getirilen planlama kararları o dönemde İmar ve İskan Bakanlığı tarafından re'sen onanmıştır. Bu planda kıyıdaki kumsal, halkın yararlanabileceği plaj tesisleri, kumsal gerisindeki ormanlar ise çadırlı kamp alanları olarak önerilmiştir.

1980 Planı'nda, Doğu Lara Bölgesi turizm ve konut gelişme alanı olarak planlanmıştır. Lara Kumul Ormanları, Yamansaz Gölü, traverten oluşumları için doğal ve arkeolojik sit alanı kararları henüz verilmemiş olduğundan yeteri kadar çevreye hassas olmayan plan kararları alınmıştır.
Kumul ormanlarının güneyi, kumulların geniş olarak yayıldığı ve kumul tepelerinin bulunduğu alan "Turizm Merkezi" olarak planlanmıştır. Planda TRT Merkezi olarak gösterilen alan, günümüzde kumul ormanı ve kum tepeleri ile kaplıdır. Bu doğal karakter Kopak Çayı'na kadar uzanır. Kopak, Kundu (Acısu), Aksu Çayları ve özellikle bu çayların ağızları birçok balık çeşidinin yaşadığı, içinde ekolojik yaşamın sürdüğü bir bölgedir. Fakat planda bu çayları koruyucu kararlar alınmamıştır. Bunlar bu bölgeye günümüzde olan talep ve baskıların oluşumunda önemli bir etmendir (AKBAŞ, S., "Lara Örneği").

1.2.1.2. 1987 Nazım Plan Kararları ve Lara Turizm Merkezi



Lara Falez Bandı kuzeyinde ve Sazgın Gölü güneyinde Martılı Mevkiinde başlayan özel hisseli parselasyonlar ve kaçak yapılaşmalar bu kesimde hızla plansız, düzensiz ve sağlıksız bir gelişmeye neden olmuştur. "Lara Turizm Merkezi" ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı 21 Kasım 1984 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1985 yılında bu bölgede planlama çalışmalarına başlanmış, 1986 yılında bu alan "Antalya Belediyesi" 'ne devir edilmiş ve Bakanlığın saptadığı ilkeler doğrultusunda 1/5000 Ölçekli "Belediye Lara Turizm Merkezi" planlanması hazırlanmıştır. Planla bu bölgede, 27 500'ü turistik tesislerde, 5000'I çadırlı kamp turizm alanlarında, 12 000'I oba turizm alanlarında, 20 500'ü kamu turizm alanlarında olmak üzere, toplam 65 000 yataklık bir kapasite yaratılmıştır.
Lara'da, geniş bir kumsal band arkasında orman alanları yer almaktadır. Lara Turizm Merkezi'nde günübirlik kullanımların yanısıra, günlük kullanım aktivitelerinin de yer alması öngörülmektedir. Lara kesiminin kitle turizmine yönelik kullanılması, kullanımın sadece lüks olmayan gereksinimleri sağlayabilen, kendine yeterli, düşük maliyetli, hafif yapıların yer alması önerilmektedir. Lara Plajına yakın alanlarda "Çadırlı Kamp Turizm Alanları", doğuda ise, "Belediye Sosyal Turizm Alanları", "Belediye Turistik Otel Alanları", ve daha geride "Turistik Tesis Alanları" ile 500 yat kapasiteli bir "Yat Limanı" önerilmiştir (CAN, Z., "Lara Turizm Merkezi Nazım İmar Planı Açıklama Raporu", 1986).
Daha sonraki çalışmalarda gerçekleşme olasılığı çok yüksek olduğu için bir yat limanı daha önerilmiştir. Bu yat limanlarının çevreye ve özellikle bu kıyıya yumurtalarını bırakmakta olan Caretta Caretta türü kaplumbağalara olası etkileri ise irdelenmemiştir. Lara kıyı kesiminde mülkiyetlerin çoğunluğunun kamuya ait olması, planlarda fazla değişikliğe gidilmesini önlemiştir. Ancak, özel mülkiyette bulunan alanlar kısa sürede konut kooperatiflerinin eline geçmiş, 0.60 emsalli turistik alanlar, 0.80 emsalli konut alanlarına çevrilmiş, imar uygulaması sırasında ise sahilde bulunan ve kamuya ait alanlarla bu alanlar yer değiştirmiştir (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları, Mimarlar Odası, Antalya Şubesi, S.99,1996).
Antalya'nın 1987 yılı öncesi Nazım İmar Planı, korumacı hedeflerden yola çıkarak, kenti derinlemesine geliştirmeyi amaçlamış, kıyı boyunca sadece turizm ve rekreasyon kullanımlarına yer vermiştir. Lara yönünde 150 m.'lik doğal sit sınırı'nın gerisinde sadece turistik tesisler yer almaktaydı. Kent ise, 2000 yılında 650 000 Nüfus olarak planlanmıştı. Ancak daha sonra, 1987 tarihinde hazırlanan Nazım Plan ile 2000 yılı nüfus hedefi 1 000 000'a çıkarılmış, sadece Lara bölgesi için değil, tüm Antalya Kent Makroformu'nu etkileyen önemli değişiklikler yapılmıştır.
Lara için getirilen yeni plan kararları ile eski plan kararları karşılaştırıldığında, iki önemli husus dikkati çekmektedir:
i. Eski planda “tarımsal karakteri korunacak yerleşim alanları” yerleşime açılarak, plan hedefleri ve kentin makroformu verilen kararla büyük değişikliğe uğramıştır;
Antalya Kenti Nazım İmar Planı sentez raporunda verilen iki önemli karar bu plan değişikliği ile çelişkilidir. Nazım Plan kararlarından biri "arazi başına kentleşme maliyetini minimize, sosyal faydasını maksimize eden optimal bir kent makroformunun elde edilmesi", diğeri ise "kenti doğrudan çevreleyen tarım alanlarının niteliğinin korunması" dır. Oysa 1987 Planı ile tarımsal karakteri korunacak yerleşim alanları, % 80 gibi yüksek bir emsalle ve geniş bir band halinde iskana açılmış ve kentin bu yönde gelişmesine neden olmuştur. (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları, S.99).
· Öncelikle, kentin gelişme aksının zengin tarım potansiyeli olan bölgelere kaydırılması temelde hatalı bir yaklaşım olarak görülmektedir ki, bu durum Plan Sentez Raporu'nda açıkça ifade edilmektedir. Planlama sonrası, geçen dönemde iskana açılan alanların gerisindeki zengin tarım alanlarının da yerleşime açma baskısını doğurmuş ve giderek arttırmıştır.
· Kentin makroformunda ve iskan alanlarının büyüklüğü ve yoğunluğunda önemli değişikliklerin gerekçeleri açıklanarak haklı karşılanabilir. Kentin ticari ve idari merkezinin batıya kaydırılması öngörülürken, yerleşim alanlarının doğuya kaydırılması Antalya Mimarlar Odası tarafından bir çelişki olarak görülmektedir.

ii. Lara'da kıyı kullanım anlayışında değişiklik meydana gelmiştir;
Turistik tesisler eski planda, kıyıdaki yeşil bandın arkasında yer almaktaydı. Değişen kararla bu anlayış, tesislerin denizle birebir ilişkisi olması, yeşil alanların ise bu tesislerin arasında yer almasını gerektirmiştir. Turistik tesislerin, denizle birebir ilişkisi olması kararı kendi içinde tutarlı görülmektedir. Ancak, yeşil alanların planlanmasındaki değişmeye karşın, miktarında önemli bir değişme olmasa da göreli bir azalma izlenmiş, turistik tesislerin kenarlarının da konut lehine değiştiği görülmüştür (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları, S.101).
Kıyıdaki yeşil alanların azalması kaygı uyandırmalıdır. Zira daha önce, turistik tesislerin önünde yer alan yeşil alanların, genelde tesislerle birlikte kent halkının kullanımına hizmet vermesi de amaçlanmıştır. Halbuki günümüzde özellikle falezler üzerrindeki doğal sit alanı 30 metreye kadar düşürülmüş, yer yer de oteller tarafından (Talya, Dedeman, Adonis vb) kapatılmıştır.

1.2.1.3. 1995 Nazım Plan Kararları ve Bazı Uygulamalar
Lara Kıyı Bandı'nda önemli bir bölge olan Acısu kesimi, Şubat 1993'de Belediye Meclis Kararı ile turizm alanından konut alanına çevrilmiştir. Kat serbestisi bulunan bu alandaki yapı yoğunluğu da E=0.80 olarak bırakılmıştır.
Bu bölge imar planında, yat limanı ve bu limanı besleyen ticari ve turistik üniteler şeklinde tasarlanmıştır. Ancak, daha sonra ikinci konut amaçlı yapılaşmalar yoğunlaşmıştır. 1995 Nazım Plan (Yapısal Plan) açıklama raporunda; "Lara Kesiminde Karpuzkaldıran-Aksu arasındaki kıyı kesiminde kumul ve ormanların oluşturduğu şeritte kamu kampları, yat limanı tahsisleri vd. bulunmaktadır. Henüz bakir ve değerli bir kıyı kesimi, sağlıklı bir işlevlendirmeyi ve denetimli bir yapılaşmayı beklemektedir. Çok önemli ve özgün bir potansiyel alandır. Kent yaşamına katılması Konyaaltı Plajları'ndan farklı olarak ele alınması gerekmektedir" denilmektedir (Antalya BŞB, Nazım Plan Araştırma-Açıklama Raporu, UTTA Planlama & Danışmanlık Ltd., 1995).

1995 Planı, 1980 Plan kararlarını genel olarak alarak, kıyının kamu yararına kullanımına ilişkin yeni kararlar geliştirmiştir. Doğal Sit Alanı'nın (Orman Alanları) bütünlüğü korunmuş ve kıyıda özel proje alanları oluşturulmuştur.
Lara Bölgesinde, Ermenek'in batısında yaklaşık 90 hektarlık "Obruk Devlet
Ormanı", 19.01.1995 tarihinde Orman Bakanlığı tarafından "Turizm Amaçlı
Botanik Bahçesi" yapılması koşulu ile Muratpaşa Belediyesi'ne tahsis edilmiştir. Bu alanda "ANTALYA


Plan 1: 1995-1996 Yılında Hazırlanan 1/25 000 Ölçekli Nazım Plan (Yapısal Plan)


AKDENİZ BOTANİK BAHÇESİ" oluşturulması amacıyla detaylı bir kentsel tasarım ve peyzaj projesi geliştirilmiştir
Şema 1 / Adalya Akdeniz Botanik Bahçesi Ön Projesi.

1.2.2. Koruma Amaçlı Uygulama Planları

Kent bütünü içinde doğal değerleri koruma ağırlıklı projelere değinmek, hem planlama çalışmalarının farklı ölçeklerle kazandığı nitelikleri ortaya çıkartmak, hem de ilkesel bir bütünlük ile bilgilenmeyi sağlamak açısından uygun olacaktır. Bu yüzden bu bölümde “Koruma Ağırlıklı” uygulama planları özetle ele alınacaktır.


1.2.2.1. Düden Çayı Çevre Düzenleme Projesi

Bu projeye ilişkin açıklama, projenin açıklama raporundan özetlenmiştir. “Düden Çayı”; Antalya’nın sahip olduğu en önemli doğal güzelliklerden biridir. Ancak, Düden Çayı’nın çevresinde kamuya ait alanların fazla olması nedeniyle, son yıllarda yoğun bir gecekondu baskısı oluşmuştur. Bu nedenle, yavaş yavaş doğal karakterini ve çekiciliğini yitirmeye başlayan bu bölgede bir düzenleme çalışmasının ivedi olarak yapılması gerekliliği doğmuştur (Engiz Mimarlık, “Düden Çayı ve Çevresi Nazım İmar Planı Açıklama Raporu”, s.1., 1995 ).
Bu nedenle Kepez Belediyesince, “Düden Çayı” ve yakın çevresinde, koruma amaçlı bir plan ve kentsel tasarım ölçeğinde çevre düzenleme proje çalışması hazırlanmıştır. Projelendirilen alan, Düden Şelalesi’ndeki Arkeolojik Alan’dan başlıyarak Alanya Çevre Yolu’na kadar yaklaşık 8,5 km. uzunluğundaki 1. Derece Doğal Sit Alanı ve yakın çevresini kapsamaktadır.
Planlama Alanında doğal değerlerin; hızla değişen yaşam koşulları, kentleşme, nüfus artışı ve teknik gelişmelerle yok olmadan korunması, günümüz yaşamıyla bütünleştirilerek kullanılabilmesi amacı ile rekreatif amaçlı açık alan düzenlemesi öngörülmüş ve bu amacın gerçekleşmesine olanak sağlayabilecek bir planlama yapılmıştır.
Hazırlanan Nazım Planda; Antalya’nın tarihi ve doğal güzellikleri, iklim yapısı, iç ve dış turizme hizmet edecek potansiyele sahip olması nedeniyle, dünya ölçeğinde bir turizm merkezi olma özelliği gözönünde tutulmuştur.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından 16.12.1992 Tarih ve 1670 Sayılı Karar ile ilan edilen 1. Derece Doğal Sit, 24.02.1993 Tarih ve 1770 Sayılı Karar ile de Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olan bu bölgenin sınırları, planlamanın en önemli belirleyicileri olmuştur.
1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilen alanın, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarınca değerlendirileceği için sit sınırı, 1/5000 Nazım İmar Planı’nda çevredeki planlarla uyum sağlayacak bir dış yolla tanımlanmıştır.
1. Derece Doğal Sit Alanı içinde ise, Koruma Kurulu mevzuatı gereğince çok düşük yoğunlukta ve günübirlik tesislerin yer alacağı kullanımlar düşünülmüştür. Doğal Sit alanının yakın çevresinde ise, daha önce müktesep hak kazanmış konut alanları dışında, yeni konut alanları önerilmemiştir. Bu bölgelerde, daha çok sit alanına olan baskıyı azaltıcı tampon alanların yer alması düşünülmüştür.
Mevcut eğilimler, Düden Çayı’nın doğusunda tarımsal nitelikli yerleşme alanlarının devam ettiğini, batısında ise özellikle kamu mülkiyetleri üzerinde gecekondu yerleşmesinin yoğun şekilde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle çayın doğu tarafındaki tampon bölgelerin, belediyeye uygulama aşamasında fazla parasal yük getirmemesi de düşünülerek, mevcut tarımsal yerleşme karakterini devam ettirmesi uygun bulunmuştur.
Çayın batısında, kamu mülkiyetinin yoğun olduğu tampon bölgelerde, kültürel, sportif, sosyal, idari kullanımların yer aldığı bir düzenlemeye gidilmesi düşünülmüştür. Özel mülkiyetlerin yoğun olduğu bölgelerde ise, ticari amaçlı çiçek seraları ve bunların tanıtımının ve satışının yapılacağı bir ticari merkezin de yer alması düşünülmüştür.
Çayın kuzeyinde, orman tahdit krokisi içinde kalan, fakat üzerinde birkaç maki kümesi dışında ağaç bulunmayan, büyük kamu mülkiyetlerinin bulunduğu tampon bölgede, uygulama kolaylığı da düşünülerek, buraya canlılık kazandıran bir çekim odağının, bir turistik eğlence merkezinin yer alması uygun bulunmuştur.

1.2.2.2. Boğaçay Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre Düzenleme Projesi

i. Alanın Tanımı

“Boğaçay Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre Düzenleme Projesi” alanı, Antalya’nın batısında, Olimpos ve Termessos Milli Park alanlarının drenajını sağlayan Karaman, Doyran, Çandır Çaylarının birleşmesinden oluşmaktadır.
Boğaçay Havzası yaklaşık 800 km2’lik bir alanı drene etmektedir ve bugün olduğu kadar gelecekte de Antalya için önemli bir doğal kaynak olacaktır. Günümüzde havza düzensiz, yağış rejimine bağlı olarak zaman zaman taşkınlara neden olan, çevresi düzenlenmemiş bir durumdadır. Havza içinde işletilmekte olan çakıl ve kum ocakları, doğal dengeyi alt üst etmekte, nakliye kamyonları ulaşım ve çevresel sorunlar doğurmaktadır.

ii. Yasal Dayanak

Havza Planlamasının başlıca hedefi, Karaman Çayı ve Boğaçayı’nın debisini düzenli hale getirmek, sellere karşı üst kotlarda regülatörler oluşturmak ve çay çevresinde kente yönelik dinlenme, eğlence, spor ve rekreasyon ağırlıklı düzenlemeler yapmaktır. “Boğaçay Doğal Kaynak Kullanımı”nın planlanması ve projelendirilmesindeki en önemli girdi kuşkusuz akarsuların akış rejimleridir. Bu rejimlerin bu güne kadar oluşturduğu ortamın iiyi yorumlanması, bugün için taşıdığı anlamın ve gelecekteki beklentilerin buna göre tanımlanması gerekmektedir.
Ön araştırma raporunda, su debisi, hidrojeolojik durum vb konularda var olan bulgular yansıtılmış, DSİ tarafından havzadaki araştırma ve çalışmaların sürmesi nedeniyle planlama konusunda seçenekli öneriler geliştirilmiştir.

DSİ Antalya 13. Bölge Müdürlüğü, özellikle taşkına ilişkin istatistiksel değerleri 500 yıllık bir periyoda dayalı olarak tekrar değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmelere bağlı olarak Bölge Müdürlüğü’nün hazırladığı “Nehir ve Çay Yatakları Islahı ve Taşkın Önleme” seçenek proje önerileri DSİ Genel Müdürlüğü’ne sunulmuştur (Konyaaltı Belediyesi, “Boğaçayı Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre Düzenleme Projesi”, I ve II. Etap Araştırma Raporları, 1996, M.TUNÇER UTTA Planlama Ltd.)

Bölge Müdürlüğü’nün bu seçenekleri oluşturduğu aşamada, Havza’nın kent ve çevre planlamasında taşkınlarla ilgili önlemlerin alınmasının yanısıra; Havza’nın doğal değerlerinin korunması ilkesine dayalı olarak “Rekreasyonel Amaçlı” kullanılmasının benimsenmesidir. Yapılan ortak toplantılarda, kentsel, özellikle rekreasyonel amaçlı kullanım istemlerinin bir ŞEMA PLAN ve Raporu ile DSİ’ye yansıtılması öngörülmüştür.
Ocak 1996 ayı içinde böyle bir çalışma, Havza için yapılan I. Etap Araştırma Raporu ilgili kuruluşa sunulmuş, DSİ’den yeni sayısal verilere bağlı olarak geliştirilen “Şema Plan” ın irdelenmesi istenmiştir. Bu öncelikli irdelemenin amacı, Havza’nın rekreasyonel amaçlı kullanımını da öngören taşkın önleme proje önerilerinin geliştirilmesidir. DSİ Antalya Bölge Müdürlüğü’ndeki değerlendirmeler sonucunda “B” Seçeneği’nin çevrenin rekreasyonel kullanımına daha fazla olanak vereceği saptanmıştır. Havza üst kotlarında, suyun tutulmasına ilişkin önlemlerin alınamaması durumunda gerekecek olan büyük kesitleri içeren ikinci seçenekle birlikte bu öngörü DSİ Genel Müdürlüğü’ne aktarılmıştır.

Nisan 1996 tarihine kadar süren incelemelerden sonra Genel Müdürlük;
· Özellikle Havza Üst kesimlerinde alınacak önlemler kapsamında yapılacak baraj, sel kapanı vb. tesislerin kamulaştırma, yapım ve işletmelerine yönelik ekonomiler oluşturmayı,
· Yaklaşık 2,2 trilyon TL’sini aşacağı tahmin edilen bu tesislerin yapımı için bulunması gereken ek parasal kaynakları bulmayı,
· Havza’daki taşkınların temel özelliği olan “Rüsubat” sorununu çözebilmeyi,
· Havza’nın özellikle alt kotlarını rekreasyonel amaçlı kullanımını desteklemekle birlikte; alt ve üst kotlarda daha akılcı ekonomik ve gerçekleştirilebilir önlemleri/tesisleri saptamayı,
öngören değerlendirmelere girmiştir.
DSİ Genel Müdürlüğü’nün, bu yeni yönelişinin özünde, taşkınlarla ilgili önlemlerin alt veya üst kotlarda alınması ile ilgili önerilerin karşılaştırılması amacı bulunmaktadır. Bu karşılaştırma havzanın rekreasyonel amaçlı kullanılması fikrini gözardı etmek anlamına gelmemektedir. Genel Müdürlük ilgililerinin açıklamalarına göre, bu karşılaştırmaların amacı; üst kotlarda önlemler kapsamında barajlarda tutulan suyun, taşkınlarla ilgili boş kapasitelerin tutulmasının yanısıra; bu barajların içme, kullanma ve sulama suyu için de kullanılabilirliğini ortaya koymaya yöneliktir. Yapılacak yeni araştırma ve çalışmalar en uygun seçeneği ortaya çıkaracaktır.

Havza’nın rekreasyonel amaçlı en uygun kullanımı ise, aşağıdaki temel ölçütlere dayandırılacaktır:

· Nehir ve Çayların alt kotları diye tanımlanan kent bütünü Nazım İmar Planı Sınırlarının içindeki kesiminin, özellikle rekreasyonel amaçlı kullanılacak bölgeleri, “Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan tescilsiz kamu arazileri” nden oluşmalıdır. Bir başka anlatımla, bu bölgeler çayların bugüne dek oluşturduğu dar-geniş yataklar tanımlanmalıdır. Bu yataklar dışında bugün taşkına maruz kalan; oysa alınacak önlemlerle, önümüzdeki dönemlerde korunabilecek alanlar da bu özel planlama alanı kapsamına alınabilir. Taşkın dışı narenciye bahçeleri, orman arazileri ve planlı/plansız kentsel alan bütünü, rekreasyonel amaçlı planlama alanı dışında olmalıdır.
· Sınır ve alan belirleyen bu temel kararlara dayalı olarak; nehir ve çay yataklarından oluşan bölge bütününde, taşkınla ilgili kanal kesiti, eğer bağımsız ve boş tutulacak ise, minimum kesitli;
· Rekreasyonel, sportif ve görsel kullanışa açılacak, göl vb su yüzeyleri aynı zamanda taşkın için de boş potansiyel taşıyacak ise, maksimum kesitli, olmalıdır.

Her iki çözüm de, su kıyılarının hazine toprağı olmak koşulu ile rekreasyonel, konut vb amaçlarla kullanılmasına olanak sağlamalıdır.

Hazılanan 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı genelinde ve Boğaçay/Karaman Çayı Doğal Kaynak Kullanımı ve Rekreasyon Planlaması özelinde bu iki seçenek birlikte tanımlanmıştır. DSİ veri ve kararlarına göre seçeneklerden biri kesinleştirilmiştir. Birinci seçenek ağırlık kazanmış ve DSİ taşkın kanalı sistemden bağımsız geliştirilmiştir. Bu kanaldan zaman zaman alınan sularla denizle bağı kurularak oluşturulacak su yüzeyleri ve onların çevresindeki kamu mülkü alanlarda kentsel rekreasyonel kullanışlar geliştirilecektir.

Boğaçayı Projesi’nin yasal dayanaklarından bir DSİ verileri, diğeri ise onanmış bulunan 1/5000 Ölçekli Nazım Plan olacaktır. Boğaçayı Projesi Nazım Planda 2 Numaralı Özel Sratejik Proje olarak belirlenmiştir.

iii. Planlama İlkeleri

Boğaçayı Havzasında, mevcut durum, doğal ve çevresel özellikleri bilimsel yöntemlerle incelenerek, alanda ekolojik değerlerin saptanması ve yasal çerçeve oluşturulmasını içeren bir rapor hazırlanmıştır. Boğaçayı Doğal Kaynak Kullanımı ve değerlendirilmesine ilişkin, alanda yer alan değerleri, koruma ve kullanma dengesi içinde kent yaşamına katmak, çağdaş planlama, kentsel tasarım ve peyzaj ilkelerine bağlı kalarak, Boğaçayı Havzasını Antalya Anakenti için bir “Kentsel Park ve Rekreasyonel Alan” olarak düzenlemek ve kent bütünündeki diğer kentsel kullanımlarla işlevsel ilişki kurmak amaçlanmıştır.

Bu amaca yönelik olarak hazırlanacak uygulama projelerinde;

· Ekolojik dengenin korunması, iyileştirilmesi yönünde önlemler alınmalı, geliştirme, uygulama ve bu alanlar etrafındaki arazi kullanım kararları buna göre belirlenmelidir.
· Bölge sınırları içerisinde yer alan hazine arazileri öncelikle kamuya açık alan kullanımlarına ayrılmalıdır.
· Önerilecek ulaşım ve yerleşim kararları, kentsel kullanımlar ve eylemler, bölgenin yakın çevresi ile ilişkileri göz önüne alınarak saptanmalıdır.
· Bölgede yer alabilecek turizm aktiviteleri, ağırlıklı olarak günübirlik olarak düşünülmeli, buna yönelik olarak nokta ve günübirlik alanlar belirlenmelidir.
· Kullanıma çeşitlilik getirilmesi amacıyla ve olabilirse bir su sporları merkezi oluşturulmalıdır.
· Havza bazında doğal dengenin korunması için gerekli önlemler alınırken, Antalya Anakent Bütünü ve Konyaaltı Bölgesi ile yaya ve taşıt bağlantısı kurulmalı, gerekli servis ve otopark olanakları sağlanmalıdır. Doğal çevrenin korunması amacıyla yaya ulaşımının ağırılıklı olması düşünülmelidir.
· Planlama alanı bütününde su havzası drenajının düzenlenmesi, suyun taşkın ve sel oluşturmasının önlenmesi, sulama sisteminin kurulması ve düzenli su debisi sağlanması gereklidir.
· Aşağı havzada (güney kesimlerde) yapılacak düzenlemelerin bekası ve korunması, alüvyon taşınmasının ve erozyonun önlenmesi, zaman içinde zemin ıslah ve tarama işleminegereksinim duyulmaması için üst havzada (kuzey, kuzey-batı kesimlerde) ıslah düzenlemelerinin yapılması gereklidir. Havza kuzey kesimlerinde mühendislik yapıları ile sel ve taşkın önlemleri ve drenaj düzenleme önlemleri alınmalıdır.
· Vadi yamaçları ile vadi tabanlarının ıslahı, gerekli ağaçlandırma ve setleme çalışmaları ile erozyon önleme çalışmaları yapılmalıdır. Oluşturulacak setler ile suyun tutulması ve belirli bir düzen içinde yaz kış eşit bir debi ile bırakılması düzenleme çalışmalarında büyük önem taşımaktadır.
· Kum ve çakıl işletmelerinin oluşturduğu çukur alanlar, zemin ıslahı ile açık alan, gölet alanları olarak kullanılabilir. Zemin sondaj çalışmaları yapılarak, belirli aralıklarla (500x500 m. gibi) zemin niteliği saptanmalı ve zemin ıslah yöntemleri belirlenmelidir. Yer yer dolgu, geçirimsiz tabaka oluşturma (kil vb), beton zemin oluşturma gibi yöntemler uygulanabilir.

Boğaçay Projesi Antalya Anakenti’ne yönelik önemli bir proje olarak üzerinde durulan ve çalışmaları sürdürülen bir projedir.


1.2.2.3. Sarısu Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre Düzenleme Projesi

i. Alanın Tanımı

Antalya'nın Konyaaltı kesiminin batısında, Antalya limanı ile dağlar arasında adeta sıkışıp kalan "SARISU Doğal Sit Alanı” nın, batı ve kuzey-batısında "Olimpos Milli Parkı" yer almaktadır. Batıda hemen deniz seviyesinden yükselen "Tünek Tepe", üzerinde yer alan lokanta ve sosyal tesisleri ile tüm Antalya'nın ayaklar altına serildiği önemli bir panaromik bakı noktasıdır. Doğal Sit Alanı'nın Batı kesiminde askeri alanlar, kuzey batısında ise konut alanları, sosyal donatıları ile konut dışı kentsel çalışma alanları yer almaktadır. Sarısu'nun kuzey-doğusunda akaryakıt depolama alanları, belediye depolama alanları yer almakta ve liman tesislerinden 20 metrelik bir yol ile ayırmaktadır. Sarısu kaynağının bir bölümü bu kesimdedir.
Doğuda yer alan Antalya Limanı ve Serbest Bölge'nin, kuzeyinde TMO depolama alanı (siloları), güneyinde ise Se-Tur Marina ve liman tesisleri yer almaktadır. Limanın batı ucuna ise yeni bir yat limanı yapılması için hazırlıklar sürmektedir.

ii. Yasal Dayanak

Kültür Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 09.06.1979 Gün ve A-1722 Sayılı Kararı ile; "Sarısu Deresi ve yeni liman arasında kalan ve Orman Bakanlığının mülkiyetindeki orman alanı 'Doğal Sit' alanı olarak ilan edilmiş ve bu alanların korunması ve halk yararına kullanılmalarıyla ilgili önerilerin geliştirilmesi" kararlaştırılmıştır

Antalya Büyük Şehir Bütünü için UTTA tarafından hazırlanan 1/ 25 000 Ölçekli Nazım Planda "Sarısu Doğal Sit Alanı 12 No'lu Özel Stratejik Proje Alanı" olarak belirlenmiştir.

1/5000 Ölçekli Nazım Planda ise orman sınırları içi Doğal Sit (DS) olarak belirlenmiş ancak herhangi bir kullanım kararı getirilmemiştir.

Konyaaltı Belediye Başkanlığı ile UTTA Ltd. arasında 03.09.1996 tarihinde imzalanan "Sarısu Doğal Sit Alanının Rekreasyon Amacı İle Planlanmasına İlişkin Protokol" gereği, sınırları doğal sit alanı ile sınırlanan yaklaşık 50 Ha. yüzölçümlü alanın özellikle rekreasyonel amaçla 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı, bazı kesimlerinin 1/500 ölçekli kentsel tasarımları hazırlanmıştır.

ii. Planlama İlkeleri

Konyaaltı Belediyesi Sınırları içinde yer alan "Sarısu Doğal Sit Alanı" onanlı
1/25 000 Ölçekli Nazım Planda ve 1/5000 Ölçekli Planlarda korunması ve geliştirilmesi gerekli bir Özel Planlama Alanı'dır.

Bölge içindeki flora (bitki örtüsü, ağaç/orman vb) ve fauna (kuş türleri, balık cinsleri vb hayvan varlıkları) doğal varlıkların korunması, Antalya Kent Bütünü için kullanılabilmesi amacıyla yasal/hukuksal çerçeve sınırları içerisinde planlanmıştır.

Hem koruma hem de geliştirme politikaları için kaynakların en iyi kullanımı, bunların değişikliklere karşı duyarlılıklarının değerlendirilmesine bağlıdır. Bu tip bir değerlendirme çevrenin kaynaklar üzerindeki etkisi ve zedelenebilirliğinin değerlendirilmesi için parametrelerin ve ağırlıklı bir sistemin tanımlanmasını kapsamalıdır.

Antalya Kenti son 10-15 yıl içerinde kentleşme hızı en yüksek ülke kentlerinden biridir. Önlem alınmazsa, ekonomik ve demografik yığılmalar, ekolojik ve ekonomik açıdan bozulmalara ve verim düşüklüklerine yol açabilecektir.

Bu nedenle Sarısu Koruma Amaçlı Planı sürdürülebilir bir gelişmeyi hedeflemiş, planlama / projelendirme amaçları ve buna bağlı planlama programı şöyle oluşturulmuştur:

· Sarısu Doğal Sit Alanının olabildiğince kamuya açılarak doğal karakteri ile aykırı düşmeyecek, alandaki flora ve faunanın korunmasını hedefliyecek kullanımlar bu alanda yer seçecektir.
· Antalya Anakenti ve Konyaaltı kesiminin günümüzdeki ve gelecekteki yeşil alan gereksinimini karşılamak, deniz ve doğadan azami yararlanmayı sağlamak için açık alan ve rekreasyonel kullanımlar tanımlanacaktır.
· Liman ve Beydağları arasında sıkışıp kalarak, doğu ve kuzeyindeki kullanımların Sarısu kaynağının giderek azalmasına ve ilerde yokolmasına neden olmasını önlemek amacıyla kesin koruma alanlarının belirlenecektir.
· Alanın ağırlıklı olarak halkın yararına (kamu kullanımına) açılabilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılabilmesine olanak sağlayacak hukuki düzenlemeler yapılacaktır.

Bu program uyarınca hazırlanmış olan “Sarısu Koruma İmar Planı”, Antalya K.T.V. Koruma Kurulu’na sunulmuş ve Antalya KTVK’nun 4.4.1997 gün ve 3304 Sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.

1.2.2.4. Adalya Akdeniz Botanik Bahçesi Projesi

i. Alanın Tanımı

Lara Bölgesinde, Ermenek’in batısında yaklaşık 87 Ha’lık Obruk Devlet Ormanı planlanmış ve kısmen yapılaşmaya açılmış kentsel alanların içinde kalmış bulunmaktadır. Bu alan mevcut ve yürürlükte olan 1/25 000 Ölçekli planda orman alanı olarak görülmektedir. Bu alanın doğusuna yakın bir bölümünde kuzey-güney doğrultusunda Lara kıyı kesiminden Havaalanı’na doğru uzanan ve 45.00m. profili olan bir yol, ormanın içinden geçmektedir. Ayrıca kuzeydoğu-güneybatı yönünde orman içinde mevcut olan bir yol izi de plana işaretlenmiş bulunmaktadır.
Orman alanı içinde bulunan ve özel mülkiyete konu olan alanlar da ağaçlandırılacak alanlar olarak işaretlenmiş bulunmaktadır. Mevcut plan bu özellikleri ile hem kent yaşamına aktif olarak katılamamış, hem de önemli ölçüde parçalanmaktadır.
Kentsel alanların içinde kalmış bu ve benzeri alanların işgalcilerden korunmasının güçlükleri bilinmektedir. Kentlerimizin ve Antalya’nın açık alan gereksinimlerinin yasalarda öngörülen standardın altında olduğu her platformda yakınma konusu olmaktadır ve betonlaşmadan sözedilmektedir. Açık alanları arttırmak, bu tartışmanın olumsuz etkisini azaltmak için Obruk Devlet Ormanı’nın bu proje ile kent yaşamına katılması önemli bir olanaktır.

ii. Yasal Dayanak

Obruk Devlet Ormanı’nı kent yaşamına katmak amacı ile, Muratpaşa Belediyesi’nin Orman Bakanlığı’na yaptığı başvuru olumlu karşılanmış ve 19.01.1995 tarihli Bakan Oluru ile, anılan alan, “Turizm Amaçlı Botanik Bahçesi” yapılması koşulu ile Muratpaşa Belediyesi’ne tahsis edilmiştir.

Onanmış bulunan 1/25 000 ve 1/5000 Ölçekli Nazım Planlar’da bu alan, “ADALYA BOTANİK BAHÇESİ” olarak yer almaktadır. Alanın ayrıntılı projeleri hazırlanmaktadır.

iii. Planlama İlkeleri

Bu alan kentsel alan içinde bulunması nedeniyle denetlenmesi zor bir alandır. Özellikle alanın orman statüsü ile kalması oldukça zordur. Bu nedenle kentsel kullanıma açılarak ve orman özellikleri korunarak işlevlendirilmesi uygun olacaktır. Bu ilkelerden çıkarak yapılan başvurular sonucunda bu alanın “Botanik Bahçesi” olarak kullanıma açılması kararına yasallık kazandırılmıştır. Bu büyüklükte bir alanın Botanik Bahçesi olarak kullanılmasının yanısıra, rekreatif ögeler ile de donatılması gerekmektedir. Aşağıda önce yapısal ögelere ilişkin açıklamalar yapılacak, ardından “Botanik Bahçesi” amaçlı kullanımlar üzerinde durulacaktır.

Yapısal Kullanımlar: Yaklaşık 90 hektarlık bu alanın kullanım türü ne olursa olsun denetim altına alınabilmesi için kapısının belli olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir “Giriş Kapısı” ünitesinin konumlandırılması, tasarım için başlangıç noktasının da bulunması anlamına gelir. Bu nokta Orman Alanını kuzeydoğu-güneybatı yönünde sınırlayan 45 m.lik yola dayandırılmış olan yerleşik alan içindeki oyun alanının karşısı olarak düşünülmüştür. Çünkü bu alandan güney-doğu’ya doğru Belediye Turistik Kültür Merkezi’ne ulaşılmakta, giderek bir başka orman alanından Lara Kıyı Bandı’na geçilebilmektedir. Böylelikle bir yeşil sistemin kurulması sağlanmakta, bu sistem giriş tesisleri ile güçlendirilmektedir.
Giriş Tesisleri içinde “Merkez Binası” en önemli ögedir. Bu binanın içinde Botanik Bahçesi’nin yönetim birimleri ile birlikte çeşitli müzeler, kitaplık, arşiv, çok amaçlı salon vb kullanımlara olanak sağlayacak mekanlar bulunacaktır. Ayrıca, alanın çeşitli yerlerinde seralar konumlandırılacak, bu seralarda farklı türler sergilenecek ve üretilecektir. Bu yapısal ögeler içinde alanın olanaklarına ve gereksinimlerine göre 1000 - 5000 kişilik bir anfi-tiyatro, üç ayrı konumda açık yüzme havuzları, restoran, kamping, satış büfeleri, tuvaletler bulunacaktır. Bu ögelerin büyüklükleri ve uygulama öncelikleri uygulama programı ile belirlenecektir.

Dış Mekana İlişkin Alan Kullanımları: Adalya Akdeniz Botanik Bahçesi Projesi alanı, genellikle iğne yapraklı türlerin hakim olduğu bir yeşil dokuya sahiptir. Bu nedenle, açık alan kullanımları için bu durumun önemli derecede yönlendirici bir veri olarak benimsenmesi gerekli ve zorunlu olmuştur.

Bu anlayış içinde Botanik Bahçesi Projesi için, planlama çalışmalarının alanda var olan kapalı ve açık alanlar ile topografya koşullarına bağımlı olarak yürütülmesi temel ilke olarak kabul edilmiştir. Kuşkusuz, Antalya yöresinin subtropik iklim koşullarına sahip oluşunun yaratmış olduğu avantajlar (bir çok ilginç bitki türlerine dış mekanda yer verme olanağı; alanın yıl boyu kullanılma durumu) ile Antalya’nın evrenselliği, planlama alanı için çok yönlü bir yaklaşım olanağı ve sorumluluğunu gündeme getirmiştir.
Planlama için, öngörülen kullanımların bilimselliği kadar, park anlayışı içinde tasarlanmış bir ortamda toplum için odağı yaratılmasına da özellikle özen gösterilmiştir. Ayrıca, alan içinde rekreasyonel amaçlar yönünden de bir çok olanaklara yer verilmiştir. Turizm amaçlı “Adalya Akdeniz Botanik Bahçesi” için öngörülen işlevleri özetlemek gerekirse;

· Alanda yer verilen bitkiler üzerindeki denemelerle “Modern Taksonomi ve Deneysel Botanik Bilimi” dalları üzerinde araştırmalar yapılması,
· Dünyanın belirli ekolojik bölgelerinde bulunan ekonomik değeri olan bitkiler için adaptasyon istasyonları görevinin yerine getirilmesi,
· Hortikültür bitkileri (süs bitkileri, sebze ve meyva türleri) için “seleksiyon ve melezleme” gibi bilimsel araştırmalara olanak sağlanması,
· Kentin “Açık veYeşil Alanlar Sistemine” işlevsel ve estetik yönden katkıda bulunulması,
· Kent halkı için bir eğitim ve kültür alanı yaratılması,
· Antalya için ülkesel, evrensel ve simgesel bir prestij alanının yaratılması gibi hususlar gözönünde bulundurulmuştur.



II. BÖLÜM

LARA KIYI BANDI

1. Alanın Tanımı

Antalya kıyıları, batıdan doğuya doğru, Konyaaltı Plajları, Falez ve Lara Plajları olarak üç farklı kesimden oluşmaktadır. Talya otelinden başlıyarak, Aksu’ya kadar olan ve genellikle Lara Kıyı kesimi olarak adlandırılan kıyı kesiminin, Karpuzkaldıran’a kadar olan bölümü, deniz yüzeyinden 40-60 metre yükseklikte eşsiz güzellikte “falez” ’lerden oluşmaktadır. Karpuzkaldıran ile Aksu arası ise; plaj niteliğinde geniş kum yüzeylerini ve bu yüzeylere bitişik orman alanlarını içermektedir.

Bu raporda; tanımlanan Lara Kıyı Bandı, Falez kesimi ve Plaj Kesimi olarak ele alınacaktır.

1980'lerin başından itibaren, özellikle çıkarılan "Turizmi Teşvik Yasası"nın da desteği ile, tüm Antalya'da olduğu gibi, Lara Falez Kesiminde de turizm yatırımları hızlanmıştır. Turistik işletme belgeli yatak sayısı 5500'e ulaşmıştır. Ancak bu sürede, hem turizm sektöründe oluşan istikrarsızlık, hem de yükselen rant nedeni ile hızlı yapılaşma, bölgenin turizm bölgesi olma özelliğini yitirmesine neden olmuş, turizme ayrılan kesimler tekrar konuta dönüştürülmüştür. Ancak, turistik tesis ruhsatı ile inşaata başlamış bazı yapılar, turistik tesislere verilen kat ilavesini almış, sonradan tekrar konut alanına dönüşmüşlerdir. Böylece hassas bir ekolojik dengeye ve görsel güzelliğe sahip falezler üzerinde bir yoğunluk oluşturulmuştur.
Bugün uygulanmakta olan imar planı ve imar değişiklikleri, ayrıca sit alan tanım ve yasaklarına aykırı birçok kararla birlikte, yapı yoğunluğunun arttırılması, kat serbestisinin getirilmesi, sit sınırlarının 35 metreye indirilmesi, yine yasada açıkça tanımlanan falezlerin siluetini olumsuz yönde etkilemiştir.
Plaj kesiminde de özellikle “Kamu Eğitim ve Dinlenme Tesisleri”, geçici ya da kalıcı olarak plaj üzerinde düzensiz, ilkesiz bir biçimde konumlanmışlar, kök salmışlardır.

2. Yasal Dayanaklar

Genel bir tanımlama ile "Kıyı" su ile karanın birleştiği yerde uzanan ve kendine özgü nitelikleri olan kara parçasıdır. 1982 Anayasası ile, kıyılarımızın gelecek kuşaklara, bugünkü güzellik ve değerleri ile bozulmadan aktarılması ve kamu yararlı kullanım yaklaşımı tescil edilmiştir. Şöyle ki;

Anayasa’nın 43. Maddesi'nde; "Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl, akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarda sahil şeritlerinin kullanım amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." hükmü yeralmaktadır.

11.07.1992 tarihinde yayımlanan 3830 Sayılı Kıyı Kanunu'na göre ise "kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan" şeklinde tanımlanmaktadır. Kıyı Kanunu kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanması ilkesini getirmiştir.

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu; "Tabiat Varlıkları" nı şu şekilde tanımlamaktadır (Mad. 3-2):

"Tabiat Varlıkları"; Jeolojik devirlerle, tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerlerdir.

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun "TABİİ (DOĞAL) SİT ALANLARI, KORUMA VE KULLANMA KOŞULLARI"na yönelik aldığı 19.04.1996 gün ve 417 sayılı "İlke Kararı" aşağıdadır:

Doğal Sİt :

İlginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan korunması gerekli alanlardır.

I. Derece Doğal Sit :

Doğal özelliklerinden dolayı ender bulunmaları nedeniyle mutlak korunması gerekli alanlardır.

Bu alanlarda;

· Bitki örtüsü, topografya, siluet etkisini bozabilecek tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulmayacağına,
· Plan bütünlüğü içinde, halka açık rekreasyon amaçlı (lokanta, büfe, kafeterya, soyunma kabinleri, wc, gezi yolu) tesisleri ile iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi, otopark ile zorunlu olan alanlarda alt yapı hizmetleri (kanalizasyon, içmesuyu, enerji nakil hattı, telefon vb) donatımları ilgili kurumların görüşleri doğrultusunda hazırlanacak projesine göre ilgili koruma kurulundan izin alınmak koşulu ile yapılabileceğine, ancak bu alanlarda alanın özelliğine göre 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 1/ 5000 Ölçekli Nazım İmar Planı veya 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı yapılmadan söz konusu projelere izin verilemeyeceğine,
· Orman alanlarında yangın için gerekli koruma önlemlerinin ilgili kuruluşlarca alınmasına,
· Orman Yasası hükümleri dışında ağaç kesiminin kesinlikle yasaklanmasına,
· Tarımsal faaliyetlerin sürdürülebileceğine,

karar verilmiştir.

Lara Falez Kesimi I. Derece Doğal Sit Alanı' olarak belirlenmiştir. Doğal Sit Sınırı ilk olarak kıyıdan içeriye doğru 150 m. olarak Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu tarafından saptanmıştır.
Lara Falez Kıyı Kesimi Doğal Sit Alanı, Antalya Belediye Meclisi'nin 03.08.1990 Gün ve 259 Sayılı Kararı ile 150 m.den 35 m.'ye düşürülmüştür. Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 13.10.1991 Gün ve 1207 Sayılı Kararı ile koruma bandı 60 metreye çıkarılmıştır. Mevcut Lara Yolu; 60 m.’lik band içinde kaldıpından, doğal sit alanının üstünde kalan ilk yapı adaları da I. Derece Doğal Sit Etkileme ve Geçiş Alanı olarak belirlenmiştir.

Bu kesim için hazırlanan 1/ 5000 Ölçekli Nazım İmar Planı KTV Yüksek Kurulu tarafından incelenmiş ve 04.09.1985 gün ve 1379 Sayılı Karar ile uygun bulunarak bugünkü 1/1000 Ölçekli uygulama imar planı hazırlanmıştır.

Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 14.10.1992 Gün ve 1607 Sayılı Kararı ile Lara Kumul ve Ormanları da "II. Derece Doğal Sit Alanı" olarak belirlenmiştir.

Lara kuzeyinde yer alan "Yamansaz Gölü" ise, Antalya KTVK Kurulu'nun 10.02.1994 gün ve 2120 Sayılı Kararı ile, "ekolojik ve doğal dengenin bozulmaması ve devamlılığı" amaçlanarak I. Derece Doğal Sit Alanı olarak belirlenmiştir. Gölün güneyinde yoğunluğun artması ve gölün kirlenmesinin önlenmesi için "Etkileme ve Geçiş Alanı" olarak belirlenmiştir.

Antalya Büyük Şehir Bütünü için UTTA tarafından hazırlanan 1/ 25 000 Ölçekli Yapısal Planda ve 1/5000 Ölçekli Nazım Planda "Lara Falez Kıyı Bandı Düzenlemesi; 4 No'lu Özel Stratejik Proje Alanı", "Lara Kıyı Bandı Düzenlemesi de; 13 No'lu Özel Stratejik Proje Alanı"olarak belirlenmiştir.

Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 01.02.1996 Gün ve 2849 Sayılı Kararında; “Lara Kıyı Bandı’nda Antalya Kenti’nin en önemli doğal oluşumlarından biri olan ve kentin doğusunun denizle bağlantısını sağlayan I. Derece Lara Doğal Sit Alanı’nın rekreatif amaçlı düzenlenmesinin prensipte uygun olduğuna ve Kurula sunulan projelerin 1/1000 Ölçekli İmar Planı’ndan başlayarak bir planlama bütünü içerisinde, bölgenin topoğrafya, bitki örtüsü ve mevcut yapılanma durumunu tanıtan belgeler, bu alan için önerilen kullanım kararları ile bu kararların mekana yansıyan düzenlemelere ilişkin temel yaklaşımların belirlenmesi” talep edilmiştir.

Mevcut uygulama planlarının, 2863/3386 Sayılı Yasa’lar uyarınca, ve 08/11/1996 tarihinde onanmış bulunan “Antalya Kenti Nazım İmar Plan Koşulları” uyarınca revize edilmesi olarak tanımlanabilecek planlama çalışmalarının genel yasal dayanakları bunlardır.




3. LARA KIYI BANDI PLANLAMA ÇALIŞMALARI

3.1. LARA TURİZM MERKEZİ ve 1987 NAZIM PLAN KARARLARI

Varsak Yolu doğusunda, Lara Falez Bandı kuzeyinde ve Sazgın Gölü güneyinde Martılı Mevkiinde başlayan özel hisseli parselasyonlar ve gecekondular bu bölgede hızla plansız, düzensiz ve sağlıksız bir şehirleşmeye neden olmuştur. Lara'da; "Lara Turizm Merkezi"nin ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı 21 Kasım 1984 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştirn (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları, Mimarlar Odası, Antalya Şubesi, S.99,1996).

Antalya'nın 1987 yılı öncesi Nazım İmar Planı, korumacı hedeflerden yola çıkarak, kenti derinlemesine geliştirmeyi amaçlamış, kıyı boyunca sadece turizm ve rekreasyon kullanımlarına yer vermiştir.
Lara yönünde 150 m.'lik Doğal Sit Sınırı'nın gerisinde sadece turistik tesisler yer almaktaydı. Kent ise, 2000 yılında 650 000 Nüfus olarak planlanmıştı.
Ancak daha sonra, 1987 tarihinde hazırlanan Nazım Plan ile 2000 yılı nüfus hedefi 1 000 000'a çıkarılmış, sadece Lara bölgesi için değil, tüm Antalya Kent Makroformu'nu etkileyen önemli değişiklikler yapılmıştır.

Lara'da getirilen yeni plan kararları ile eski plan kararları karşılaştırıldığında, iki önemli husus dikkati çekmektedir:

1. Eski plandaki tarımsal karakteri korunacak yerleşim alanları iskana açılarak, plan hedefleri ve kentin makroformu verilen kararla büyük değişikliğe uğramıştır;

Antalya Kenti Nazım İmar Planı sentez raporunda verilen iki önemli karar bu plan değişikliği ile çelişkilidir. Nazım Plan kararlarından bir "arazi başına kentleşme maliyetini minimize, sosyal faydasını maksimize eden optimal bir kent makroformunun elde edilmesi", diğeri ise "kenti doğrudan çevreleyen tarım alanlarının niteliğinin korunması" dır. Oysa 1987 Planı ile tarımsal karakteri korunacak yerleşim alanları, % 80 gibi yüksek bir emsalle ve geniş bir band halinde iskana açılmış ve kentin bu yönde gelişmesine neden olmuştur. (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları,
S.99).
· Öncelikle, kentin gelişme aksının zengin tarım potansiyeli olan bölgelere kaydırılması temelde hatalı bir yaklaşım olarak görülmektedir ki, bu durum Plan Sentez Raporu'nda açıkça ifade edilmektedir. Planlama sonrası, geçen dönemde iskana açılan alanların gerisindeki zengin tarım alanlarının da yerleşime açma baskısını doğurmuş ve giderek arttırmıştır.
· Kentin makroformunda ve iskan alanlarının büyüklüğü ve yoğunluğunda önemli değişikliklerin gerekçeleri açıklanarak haklı karşılanabilir. Kentin ticari ve idari merkezinin batıya kaydırılması öngörülürken, yerleşim alanlarının doğuya kaydırılması Antalya Mimarlar Odası tarafından bir çelişki olarak görülmektedir.

2. Lara'da kıyı kullanım anlayışında değişiklik meydana gelmiştir;

Turistik tesisler eski planda, kıyıdaki yeşil bandın arkasında yer almaktaydı. Değişen kararla bu anlayış, tesislerin denizle birebir ilişkisi olması, yeşil alanların ise bu tesislerin arasında yer almasını gerektirmiştir. Turistik tesislerin, denizle birebir ilişkisi olması kararı kendi içinde tutarlı görülmektedir. Ancak, yeşil alanların planlanmasındaki değişmeye karşın, miktarında önemli bir değişme olmasa da göreli bir azalma izlenmiş, turistik tesislerin kenarlarının da konut lehine değiştiği görülmüştür (Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları, S.101).

Kıyıdaki yeşil alanların azalması kaygı uyandırmalıdır. Zira daha önce, turistik tesislerin önünde yer alan yeşil alanların, genelde tesislerle birlikte kent halkının kullanımına hizmet vermesi de amaçlanmıştır.

A. LARA KIYI BANDI FALEZ KESİMİ

Bu proje çerçevesinde Talya Otelinden başlıyarak Konserve Koyu’na kadar olan kesimde var olan projelendirme çalışmaları ile günümüze kadar yapılmış olan uygulamaların bütünleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu alan Antalya Kent Merkezi’ne yakınlığı ve gerisindeki yoğun yapılaşmalar, üzerindeki bazı uygulamalar bakımından önem ve öncelik taşımaktadır. Falez Kıyı Bandı üzerinde bir başka önemli ve öncelikli uygulama alanı “Düden Şelalesi ve Gençlik Parkı Alanı” detaylı olarak ele alınmıştır. Falez Kıyı Bandı’nın Karpuz Kaldıran ve Örnek Köy’e kadar olan kesimi bir başka düzenleme alanı olarak belirlenmiştir.

1. FİZİKSEL ÖZELLİKLER VE ÇEVRESEL DEĞERLER

1.1. Çevresel Değerler

Falez Kıyı Bandının çevresel değerleri Analiz 1 paftasında gösterilmiştir.
Bu pafta üzerinde Sit Alan Sınırları, korunması gerekli bazı yapılar (Eski Elektrik Fabrikası, Eski Değirmen binaları vb), falez üzerinde ve yakınında bulunan korunması gerekli ağaç, maki ve diğer bitki toplulukları, var olan kanal ve kanaletler, suyun denize akışının oluşturduğu görsel niteliği yüksek alanlar ile korunacak mağaralar işaretlenmiştir.

1.2. Arazi Kullanımı

Konut alanları yoğunluklarına göre (yüksek, orta/yüksek ve orta) gruplandırılmıştır. Konut alanlarının yoğunluklarının falezin görselliğini etkilediği ve aşırı yük getirdiği açık olarak görülmektedir.
Analiz paftasında turistik tesisler, günübirlik kullanım alanları, ticaret alanları, park ve açık/yeşil alanlar, trafolar gösterilmiştir.

1.3. Mülkiyet Deseni

Falezler üzerindeki açık ve yeşil alanlarda mülkiyet Muratpaşa Belediyesine geçmiştir. Ancak yer yer özel mülkiyette alanlar (Eski Değirmen, Falez Kafe, Antalya Restoran, Bambus Motel, Dedeman, Adonis ve Antalya Otelleri vb) yer almaktadır. Hazine ve Belediye ortaklaşa mülkiyetindeki yerler de bulunmaktadır.

1.4. Değerlendirme : Sorunlar ve Olanaklar

Falezler üzerindeki yoğun yapılaşmalar en önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapı yoğunluğunun arttırılması, kat serbestisinin getirilmesi ve sit alan sınırlarının 35 m.’ye indirilmesi ile falez silueti olumsuz yönde etkilemiştir. Arkadaki yerleşimleri rüzgar ve manzara bakımından etkileyen, falezin doğal görünümünü ve siluetini etkileyen bu çok katlı ve yoğun yapılaşmalara bu proje çerçevesinde çözüm getirilememektedir. Ancak uygulama peyzaj projelerinde denizden bakıldığında bu yoğun betonlaşmayı kısmen de olsa kapatabilecek peyzaj ögeleri kullanılmalıdır. Kıyı gerisinin denize açıldığı, görsel önem taşıyan ve hava alma noktası niteliğinde olan kesimler belirlenmiştir.

Falez üzerinde halka kapalı olan otel ve diğer kullanım alanları da bir başka önemli sorundur. Dedeman, Aquapark, Adonis vb otel ve ek kullanım alanları kıyıda kesinti oluşturmaktadır. Doğal sit sınırının 150 m. den yer yer 35 m.ye indirilmesi ile (Yüksek Kurul’un 10.09.1983 tarihli kararı) bu sorun oluşmuştur.
Bu değişiklik kararı Lara Kıyı Bandı’nda belirleyici bir niteliği bulunmaktadır. Çünkü, yine bu bölge için hazırlanan 1/5000 İmar Planı Yüksek Kurul tarafından incelenmiş ve 04.09.1985 gün ve 1379 Sayılı Karar ile uygun bulunarak bugünkü uygulama planları yapılmıştır.
Daha önce turizm tesis alanı olan alanların tercihli kullanım kararları ile konut alanı olarak dönüştürülmesi ve 0.60 olan emsalin de 0.80’e çıkarılması ile yoğunluklar artmıştır. Turizm tesis alanlarında her 16 m2 merdiven alanının ve bodrumda yapılacak servis alanlarının inşaat alanına dahil edilmemesi, 1988 yılında turistik tesislere yapılanma emsali dışında birer kat ilave edilmesi, tabii zemin altına üç kat bodrum izni verilmesi ve 2.50 m. olan su basman kotunun emsale dahil edilmemesi ile yapı yoğunluğu aşırı artmıştır.

Eğimli arazilerde (Konserve Koyu örneği), subasman kotunun deniz yönünden değil de karayolundan verilmesi, planda verilen katlara ilave katların doğmasına neden olmuştur.
Planda otel, motel vb ile kesintili kesimlerin halka açılması için çözümler aranmış, Kıyı Yasası uyarınca ilk 50 m.’nin kamuya açılabilecek hale getirilmesi öngörülmüştür. Denize iniş noktalarında da, beton yığını şeklinde inişler, asansör kitleleri, denizde kayalıkların doldurulması ile oluşturulan yapay beton iskeleler ve güneşlenme noktaları da, görsel açıdan ve doğal karakteristiğin yok olması bakımından sorun noktaları oluşturmaktadır.





2. UYGULAMA İMAR PLANI

2.1. PLANLAMA AMAÇ VE İLKELERİ

Bu çalışmanın amacı; 1/25 000 ve 1/5000 Ölçekli Nazım Plan ilkeleri doğrultusunda Antalya'nın en önemli doğal verilerinden biri olan Lara Kıyı Bandı'nın kamu yararlı kullanımına ilişkin çevre düzenleme projesinin hazırlanmasıdır.

Talya Otelinden başlıyarak Konserve Koyuna kadar olan kesiminm düzenlemesi yapılan Lara Falez Bandı Planlama amaçları ve başlıca ilkesel planlama kararları aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:

· Yoğun yapılaşmalar ile özellikle denizden bakıldığında görsel açıdan olağanüstü güzelliği bozulmuş olan Lara Falez Bandı Doğal Sit Alanı tamamen kamuya açılacaktır. Falezlerin doğal karakteri ile aykırı düşmeyecek ve bu görünümünü koruyarak geliştirilmesini hedefleyecek kullanımlar bu alanda yer alacaktır. Odak noktaları denilen bu kesimler (0) de yer alabilecek günübirlik kullanımlar plan notlarında verilmektedir.

· Antalya Anakenti’nin ulusal ve uluslararası önemi gözönünde bulundurularak, kentin günümüzdeki ve gelecekteki yeşil alan gereksiniminin karşılanmasında, deniz ve doğadan azami yararlanmayı sağlayabilecek açık alan ve rekreasyonel kullanımlar bu kesimde yer alacaktır. Kentin sadece bu kesimine değil tümüne yönelik düzenlemeler önem taşımaktadır. Ancak bu düzenlemeler yapılırken, var olan yeşil dokunun korunması yanısıra, doğa onarımının yapılacağı ve görsel zenginliklerin korunarak geliştirileceği bir düzenleme amaçlanmaktadır.
· Falezlerin yaklaşık 20 yıl önceki hali Resim 82’de görülmektedir. Bu fotoğraftan da görüldüğü gibi o dönemde falez üzerinden akan küçük şelaleler ile zengin bitki örtüsü zaman içinde kısmen de olsa ortadan kalkmıştır.
· Lara Falez Bandı gerisinde yer alan ve genel olarak Kırcami Bölgesi olarak nitelendirilen verimli tarım toprakları ile sera alanlarını içeren kesimin sulanması amacıyla oluşturulan kanal ve kanalet sisteminin falezler üstünden akışı zaman içinde yoğun yapılaşmalar nedeniyle yer yer engellenmiş ve bazen de yok edilmiştir. Düden Çayı’nın suyunun da zaman içinde azaldığı gözlenmektedir (Resim 83).
· Bu proje, aynı zamanda alanın yağmur drenajını da sağlayan bu sistemin yeniden kısmen de olsa canlandırılmasını amaçlamaktadır. Suyun Falezler üstünden yeniden akıtılmasıyla -eskiden olduğu gibi- oluşacak küçük şelaleciklerin faleze yeniden hayatiyet kazandıracağı düşünülmektedir.
· Denize iniş noktalarının (asansör, merdiven vb) denetim altına alınması, görsel ve estetik açıdan denetlenmesi önem taşımaktadır. Falezin doğal karakteri ile uyum sağlamayan, beton yığını olarak görülen olumsuz örnekler zaman içinde tasfiye edilmeli ve falezler doğal karakterine kavuşturulmalıdır. Falez üzerinden denize iniş noktaları belirli aralıklarla sağlanabilir, ancak bu inişlerin tamamen içeriden asansörler şeklinde olması, var olan inişlerin de doğal kaplama malzemesi ve peyzaj ögeleriyle çevreye uyumlu hale getirilmesi gereklidir (Bkz. Resim 59, 63, 69, 71, 81)
· Falez altında yeralan mağaraların ve boşlukların korunması gereklidir. Falez üzerinde yoğun yapılaşmalar jeolojik bakımdan sakınca yaratmaktadır. Yapılar iskan edilmeden jeolojik bakımdan irdelenmeli, herhangi bir depreme karşı önlemler alınmalıdır. Falez gerisindeki yerleşim alanlarındaki kanalizasyon sistemi biran önce tamamlanmalıdır. Kanalizasyon inşaatlarında öncelik sırası kaynak koruma alanlarına verilmelidir. Traverten alanında kirletici herhangi bir sanayi vb kuruluşa izin verilmemelidir.

2.4. PLANLAMA KARARLARI

2.4.1. Eski Değirmen

Eski Değirmen’den günümüzde bazı beden duvarları ayakta kalmıştır. Antalya KTVK Kurulu’nun 16.12.1992 gün ve 1712 Sayılı Kararı’nda, “.... bugün harabe şeklindeki yapı grubunun yıkılarak plandaki gibi (park, büfe-çayocağı) düzenleme yapmanın, doğayı daha çok tahrip edeceğinden, bu yapı grubunun onarılarak kafeterya-çay bahçesi olarak kullanılmasının uygun olduğu ve buna göre hazırlanan mimari projenin onaylanması ve uygulamada ana kitlenin kesinlikle korunmasına, sıva yapılmamasına ve doğayı tahrip edici hiç bir müdahalede bulunulmaması...” kararı verilmiştir. Koruma Kurul onaylı bu proje plana yansıtılmıştır.

2.4.1. Falez Kafe ve Antalya Restoran

İzmir TKTV Kurulu’nun 24.10.1985 gün ve 952 Sayılı Kararı ile Tevfik Işık Caddesi, tapunun 64 Ada, 3 Parselinde çay bahçesi yapılması uygun bulunmuştur. Falez Kafe yanında yer alan Antalya Restaurant’ın (64 Ada, 4 Parsel) Kurul Kararlarına aykırı olan yapıların yıkımına ilişkin çeşitli kararlar bulunmaktadır (Antalya KTVKK’nun, 10.03.1995 gün ve 2481 ve 11.07.1995 gün ve 2600 Sayılı Kararları). Günümüzde bu kesim Falez Kafe olarak işletilmektedir ve uygulanmış olan bu kesim projeleri aynen planlama alanına dahil edilmiştir.
Birer odak noktası niteliğinde olup aynı kriterlere göre yeniden ele alınmalıdır. Kaçak yapı ve eklentiler tasfiye edilmeli, kıyının topluma açılması ilkesi uygulanmalıdır. Falez üzerindeki özgün bitki örtüsü korunmalıdır.

2.4.3. Eski Hidro-Elektrik Santralı

Antalya’ya yıllarca ışık ve enerji vermiş olan bu tarihi yapı, kitlesi ve içinde kalan tesisatı ile korunarak, restore edilip dekore edilerek çok amaçlı yeme, içme ve eğlence tesisi olarak gene Antalya halkına hizmete devam edecektir. Bu yapının cephelerindeki sıvanın sökülerek çevreye uyumlu ve özgün haline dönüştürülmesi, otantik yapı özelliklerine kavuşturulması önerilmektedir. Yapı deniz kullanımı ile ilgili tesislerle desteklenebilir.
Eski hidro-elektrik santraline inen dik merdivenler, sahanlıklı ve yeşillikler arasında rahat bir kullanıma kavuşturulmalıdır. Bu kesimde de varolan ve borular içine alınan suyun açığa çıkarılarak eskiden olduğu gibi falezler üzerinden küçük şelaleler şeklinde akıtılması önerilmektedir. Bu sayede, çeşitli su gösterileri ve havuzlar oluşturulması mümkün olabilecektir.
TEK’den devir alınan lojman ve idari yapıların diğer yapılarla uslüp ve malzeme bütünlüğünün kurularak onarılması ve Belediye Konukevi, Belediye Şark Kahvehanesi, Sanatevi vb kullanımlara tahsis edilmesi önerilmektedir Herhangi bir ek yapı yapılmaması ve var olan yapıların değerlendirilmesi greklidir. Falez kenarındaki trafonun da olumsuz görünümü nedeniyle kaldırılması önerilmektedir.
Bu kesimde de bakı ve manzara seyir terasları oluşturulmuştur. Eski mezbaha döneminde yapılmış olan teraslar da, manzara ve bakı terasları olarak korunacak, iyileştirilecek ve peyzaj ögeleri ile zenginleştirilecektir. Buradaki mağara girişlerinin araştırılması ve değerlendirilerek korunması gereklidir. Denize dik bir inişin bulunduğu bu kesimde yüzme ve amatör balıkçılık için gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Eski hidro-elektrik santrali kesimi 1/500 Ölçekli düzenlenmesi gerekli bir özel proje alanıdır.

2.4.4. Eski Elektrik Santrali ile Bambus Arası

Bu kesim için Muratpaşa Belediyesi tarafından hazırlanan 1/500 Ölçekli düzenleme projesi, kuzeydeki yapılaşmalara servis sağlanmasına yönelik olarak ve Falezin bu kesimin özellikleri dikkate alınarak yeniden ele alınmıştır. Ulaşımın sürekli olmasından çok ringler şeklinde ele alınması hızlı ve sürekli bir taşıt ulaşımını engellemek bakımdan önem taşımaktadır.
Var olan bakı/manzara terasları ve dinlenme üniteleri olabildiğince korunmuş ve değerlendirilmiştir. Eski Lara Yolu’nun Kentin bu kesiminden Dedeman Kavşağı’na kadar olan kesimi gezinti yolu (promenad), bisiklet ve jogging yolu olarak düzenlenecektir. Kuzeyde tarım alanlarında var olan kanallar bu alanda da değerlendirilmiş ve kuzeyin yağmur suyu drenajını sağlamak amacı ile falezler üzerinden akıtılmıştır. Bu kesimdeki “Yalım Restoran” tam Falez kıyısında yer aldığından zemin güçlendirici ve sağlamlaştırıcı önlemler alınması gereklidir. Falezlerin üstünde kıyıya paralel ilk ilk 50 m. içerisinde yapı yapılması kesin olarak yasaklanmalıdır. Bu hem falezlerin korunması hem de yapıların ve kullanıcıların güvenliği açısından önem taşımaktadır.

2.4.5. Bambus Kesimi

Planlama alanının önemli bir noktası da Bambus diye adlandırılan kesimdir.
Antalya KTVK Kurulu’nun 01.02.1996 gün ve 2851 Sayılı kararında; Bambus Motel’in “....Belediyesinden herhangi bir ruhsat almadan izinsiz olarak yapıldığından ......” yıkılan bölümlerinin yeniden yapılması istemi değerlendirlmemiş, konunun “Lara Kıyı Bandı Rekreatif Amaçlı Düzenleme Planı” kapsamında değerlendirilmesinin uygun olduğuna karar vermiştir.
Bu kesimde mülkiyet kısmen Belediye (% 50’den fazla) kısmen de özel mülkiyettedir. Korunması gerekli seralar ve yoğun konut dokusu ile önemli çevresel ögeleri barındırmaktadır. Bu kesimden geçen kanallar da planlamada değerlendirilmiş ve planın bir ögesi olarak kullanılmıştır. Bambus küçük bir motel alanı olarak kıyı kenar çizgisi içinde yer almaktadır. Bu alanın Belediye’ye hizmet verecek hale getirilmesi ve bir “Belediye Misafirhanesi (Residence)” ne dönüştürülmesi planlanmaktadır.
Bu kesimde falezin altına doğru oyuklar oluşturularak falezde tahribat yaratılmış ve üst kottaki yolda sel nedeniyle yer yer kaymalar ve çatlaklar oluşmuştur. Bu kesimin altında da “Urumkuş Pınarı” adıyla anılan bir mağara olduğu bilinmektedir. Planda bu kesimin onarımına yönelik önlemler alınması için plan notu üretilmiştir.

2.4.6. Dedeman ile Adonis Arası Düzenlemesi

Dedeman Oteli ve Aquapark kesiminde kıyının toplumsal kullanımında kesintiler olmaktadır. Bu kullanımlar falezin üzerini tamamen kapatmışlardır. Dedeman ile Aquapark arasındaki yolun taşıt ulaşımına kapatılarak yayalaştırılması önerilmektedir. Aquapark’ın falez kenarı da kamuya açılacak şekilde yaya olarak planlanmıştır. Adonis Otel ve Antalya Otel ile çevresindeki konut alanları da Falez üzerini tamamen kendi kullanımları için düzenlemişler ve kıyıyı kapatmışlardır. Adonis Otel’in deniz inişi ise çevreye tamamen uyumsuz bir beton yığını görünümündedir. Bu tür beton ağırlıklı inişlerin taş kaplama ve peyzaj ögeleri ile falez tekstürüne uyumlu hale getirilmesinin sağlanması gerekmektedir. Bu konuda bir plan notu geliştirilmiştir. Bu kesimde bazı lokanta, çay bahçesi ve turistik konaklama tesisleri tasfiye edilmiş ve bu projenin uygulanması için alan hazır hale getirilmeye başlanmıştır. Burada bazı servis mekanlarının (gözlemeci, lokanta, çay bahçesi, pansiyon vb) halen işlevlerini sürdürdüğü gözlenmiştir

Bu kesim için Muratpaşa Belediyesi tarafından hazırlanan düzenleme projesi Antalya KTVK Kurulu’nun 14.04.1996 gün ve 2933 Sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur. Bu kararda istenilen; mimari projeler, yol kaplamaları, kentsel mobilyalar, özürlüler için otopark ve düzenlemeler ile manzara asansörünün ayrıntılı çevre etüdleri ise Muratpaşa Belediyesi tarafından hazırlanarak Koruma Kurulu’na sunulmuş ve Koruma Kurulu’nun 14.08.1996 gün ve 3069 Sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.

Bu kesim için Muratpaşa Belediyesi tarafından hazırlanmış olan bu proje temel alınmıştır. Konut alanlarına servis veren yollar düzenlenerek, yaya yollarının sürekliliği sağlanmıştır. Alana dışarıdan gelenler için de otoparklar planlanmıştır. Büyük Şehir Belediyesi tarafından düzenlenen yaya yolu ve bisiklet yolu güzergahı da aynen korunmuştur.

2.4.7. Eski Mobil Depoları Alanı (Muratpaşa Belediyesi Alanı) ve
Adalya Vakfı Alanı

Eski Mobil iskele, boşaltma ve depolama alanı günümüzde, Muratpaşa Belediyesi tarafından halen Belediye’nin bazı birimleri için geçici olarak kullanılmaktadır. Bu alanın bir kısmını da Adalya Vakfı yer seçmiştir.
Bu alanın mülkiyetinin büyük bir kısmı Belediye’nin olup, buranın bir spor tesisi (tenis kortları, basket sahaları vb) düzenlenerek kullanılması öngörülmüştür. Mobil iskelesi korunmuş ve bir denize iniş noktası olarak düzenlenmiştir. Adalya Vakfının güneyinde kamuya açılacak bir sosyal-kültürel tesis alanı planlanmıştır.

2.4.8. Adalya Vakfı Konserve Koyu Arası

B. LARA KIYI BANDI PLAJ KESİMİ

II. Bölümün alanın tanımı başlıklı alt bölümünde sınırları belirlenen ve genellikle geniş bir kum bandı ile bu bandın gerisindeki orman alanları ile kimliği belirginleşen alanının planlanlama çalışmalarına girdi oluşturmak üzere alan çeşitli açılardan ele alınacak ve plan kararları üretilecektir.

“Lara Kıyı Bandı Plaj Kesimi”; Antalya kent merkezine 14 km uzaklıkta, önemli bir doğal oluşumdur. Kumsal 6. km'de Kopak Çayı ile kesilir. 3 km. doğu'da Kundu (Acısu) Çayı denize dökülür. Lara Plajı, doğuya doğru göz alabildiğine uzanan kumsalların başlangıcıdır. Lara'dan başlayarak Kundu'dan doğuda Kumköy, Belek, Boğazak, Niğid, Side, Sorgun, Boğaz ve Kızılot Kıyıları 1980 sonrasında yoğun bir yapılaşmaya sahne olmuş ve kumsallar otel, motel, tatil köyleri ile dolmuştur (Bkz Şema 1/ Lara Bölgesi Mevcut Durum).

Lara kumulları yer yer 10 m.'ye ulaşan kum tepecikleri ve bunların üzerinde denizden gelen rüzgarların etkisiyle şekillenen kızılçam ve fıstık çamı ağaçları ile kaplıdır. Kumul üzerinde soğansı ve otsu bitkiler de yetişmektedir. Bu bitkilerin en önemlilerinden biri "Kum Zambağı" dır. Lara Plajı, flora ve faunası ile özel bir önem taşımaktadır. Lara kumulları termoterapi amacıyla özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılmaya son derece uygun özelliklere sahiptir. İlkçağ Kentlerinden Magydos, Lara'da falezin başladığı ve batıya doğru uzandığı başladığı yerde kurulmuştur. Bu kentin kıyıda yer yer görülebilen kalıntıları son 15-20 yıl içerisinde bütünü ile yok edilmiştir.

1. Fiziksel Özellikler, Flora ve Fauna

Lara Kıyı Bandı’nın Plaj Kesiminin fiziksel özelliklerine ilişkin genel bilgiler aşağıda özetle açıklanmıştır.

1.1. Kumul (Eksibe)

Lara Kıyıları'nda ince kumular yer yer denizden karaya doğru 1.5 - 2.0 kilometre içerilere yayılmıştır. Bu özel kıyı oluşum biçimine eksibe (Arapça) ya da kumul denir.

1.1.1. Kıyı Kumullarının Oluşumu

Boğaçayı, Aksu, Kundu, Köprüçay ve Manavgat Irmakları, Toroslardan kopardıkları taşı toprağı aşağılara sürüklemişler ve ufaladıkları bu materyali dağ eteklerinden başlayarak denize doğru sermişlerdir.

Bu olayın en canlı kanıtı günümüzde kıyıdan 15-20 kilometre içeride kalmış olan Perge ve Aspendos antik kentlerinin durumudur. İlkçağlarda Akdeniz'den gelen gemilerin Kestros (Aksu) ve Eurymedon (Köprüçay) ırmaklarından içeri girerek bu kentlere ulaşabildikleri; Aspendos'un dörtyüz gemiyi barındıran bir limanı olduğu bilinmektedir. O çağdan bu yana 1500-2000 yıl gibi çok kısa sayılabilecek jeolojik süreç içerisinde bu ırmaklar materyali getirip denize yığarken, deniz de bu materyali alır, dalgaları ile öğütür sonra rüzgarın da yardımı ile karalara doğru atar. İnce kumlar kıyılardan içerilere geldikleri yöne doğru akmaya başlar. Rüzgar bazen, karadan eser, alır kumları denize doğru atar. Yağmur yağışlı kış mevsimlerinde rüzgar ıslak kumları sürükleyemez. Kurak yaz mevsimlerinde ise egemen rüzgar denizden eser. Böylece kum hareketinin bileşkesi denizden karaya doğru yönelir ve denizin kumu dalgalar, tepecikler halinde ilerleyerek kıyı kumullarını oluşturur. Rüzgar küçük kum tanelerini ve zerrecikleri daha kolay sürükleyebilir. Bu nedenle kumulların iç kesimleri çok küçük daneli, denize yakın kesimleri ise daha iri daneli kumlardan oluşmuştur (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

Kıyılarda kumul oluşması için gerekli coğrafi ve jeolojik koşullar:

· Kıyıda akarsuların taşıdığı materyal ile dolmuş geniş bir ova,
· Sığ bir deniz,
· Egemen yaz rüzgarlarının denizden karaya doğru esmesi,

biçiminde özetlenebilir.

Deniz, kıyıdaki kayaları, yalı-yarları (falezleri) de parçalar; ancak derin ve birdenbire yükselen kıyılarda bunları öğütüp karalara atamaz. Bu nedenle örneğin Konyaaltı Plajlarında, dağlık Kemer kıyılarında kumullar oluşmamıştır.

Denize 300 metre kadar uzaklıktan başlayıp 2 kilometre içerilere değin paralel bir şerit biçiminde uzanan ormanlar, kumullar karşısında doğal bir duvar oluştururlar.
Rüzgarla savrulan kum tanecikleri ağaçların gövdelerine, dallarına, yapraklarına çarpınca hızları kesilir ve ağaç eteklerinde birikmeye başlarlar. Nerede bir ağaç ya da ağaç topluluğu varsa orada bir kum tepeciği yükselmiştir.

Bu durum Lara Kumulları'nda çok belirgin olarak görülebilir. Kum tepeciği yükseldikçe ağacı da yutmak ister. Yeterince sağlıklı büyüyemeyen ya da ölen ağaç bütünü ile kumların altında kalır. Kalan sağlar ise gövdelerini kumlara siper etmeyi sürdürürler. Kumların saldırısı ilk saflarda olmasa bile içerilere doğru bütünü ile durdurulur. Kumullar orman cephesini aşamaz. (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

1.1.2. Kumul Hareketleri

Denizlerle karalar arasında dünya tarihi boyunca süren doğa savaşı genelde karaların lehine gelişmiş, karalar denizlere doğru ilerlemişlerdir. Denizler çoğu yerde bu saldırıya kumları ile yanıt vermişler; oluşturdukları kumullar ile karaları üstten fethetmişlerdir.

“.....Lara'da oba kuranlar bilirler. Denize 50 metre uzaklıkta kumlar her yıl 10-15 santim yükselir; obaların taban betonları kıyıdaki yollar kumlar altında kalır. Bu kumlar kimi zaman yuvalanarak, kimi zaman havada savrularak, önlerine çıkan herşeyi örterek içerilere doğru ilerler. Tarlalar, evler, kumlar altında kalır.....”

Bunun en çarpıcı örneği Ova-Gelemiş Kumulu'nda görülür. Buradaki antik Patara kıyı kenti binlerce yıl içerisinde ilerleyen kumullar altında kalmıştır. Kumullar burada denizden 4-5 kilometre içerilere kadar yürümüş ve 20-30 metre yüksekliğinde tepeler oluşturmuştur. Antik Patara Kenti'nin görkemli yapılarından ancak pek azı bugün kendilerini örten kumullar içerisinden başlarını çıkarabilmektedirler.

Andriake (Demre Kumulu) ve Side Kentleri'nin de antik yapılarından bir bölümü benzer biçimde kumullar altında kalmışlardır.

Kumulların bu ilerleyişi yalnızca binlerce yıl ile ifade edilen bir tarih süreci içerisinde değil; bir insan ömrü içerisinde bile gözlenebilir. Kumul yakınlarında yaşayan insanlar tarlalarının, bahçelerinin, evlerinin yıldan yıla ilerleyen kumullar altında kaldığına tanık olmaktadırlar. Bu durum doğal olarak ülke tarım ve ekonomisi açısından kayıplara yol açmaktadır.

Kumulların bu önlenemeyen ilerleyeşini durduracak tek doğal güç kıyıdaki bitki örtüsü, özellikle ormanlardır (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

1.1.3. İncekum

Yukarıda anlatılan doğal zenginliklerin yanısıra Lara Kumulları'nı oluşturan çok ince daneli kumun kendisi de ekonomik açıdan önemli bir hammaddedir.

İnce kuma en çok gereksinme duyulan alan yapı sektörüdür. Binaların sıva ve şap işlerinde asıl yapı gereci olarak "sıfır numara" adı verilen ve 1 milimetre olan küçük daneciklerden oluşan ince kum kullanılmaktadır. Bu kum ayrıca bütün kireç ve çimento harçlarında ve çok küçük bir oranda betonlarda kullanılır.

İnce kumun kullanıldığı bir başka alan da tarım sektörüdür. Çiçek ve sebze bahçelerinin özellikle seraların toprağına bol miktarda ince kum karıştırılır.
Antalya'da yoğun yapılaşma ve seracılığın hızla gelişmesi sonucu ince kum talebi çok büyük boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.

Yer yer tarlaları ve yerleşim bölgelerini tehdit eden çıplak kum tepeleri belirli teknik, yasal ve çevresel koşullar içerisinde ekonominin kum gereksinmesinin karşılanmasında önemli bir doğal kaynak olarak değerlendirilebilir.

1.2. Sağlık Açısından Kumullar

Çok eski yıllardan beri Lara'nın sıcak ince kumlarının kimi romatizmal hastalıklar ve ağrılar üzerinde iyileştirici etkisi olduğuna inanılmaktadır.

".........Lara'da "kuma gömülmek" geleneksel ve yaygın bir sağaltım (tedavi) yöntemidir. Bunun için sabahleyin kum üzerine bir insanın yatabileceği büyüklükte bir çukur açılır. Öğleye doğru kumlar iyice ısınınca hasta çukura yatar ve üzeri kumlarla örtülür. Hasta burada sıcağa dayanabildiği sürece örneğin yarım saat, bir saat kalır. Bu işlem bir ya da iki hafta boyunca uygulanır.
Pek çok hasta bu yöntemle iyileştiğine inanmakta; gerek Antalya'dan gerekse başka uzak kentlerden binlerce insan ağrılarına şifa bulmak umuduyla Lara'ya kuma gömülmeye gelmektedir. Çoğunluğunu da dar gelirlilerin oluşturduğu bu hastalar aileleri ile birlikte kumul ormanı içerisine kurdukları çadırlarda ya da ağaçların gölgesine geldikleri otomobillerde gecelemekte, gündüzleri yaşlılar kuma gömülürken gençler de denizden yararlanmaya çalışmaktadır. Ancak orman içerisinde elektrik, su, tuvalet gibi en doğal geneksinimleri sağlayacak bir altyapı bulunmadığı ve hiçbir denetim ve hizmet sağlanmadığı için buralarda çok ilkel bir görüntü ortaya çıkmakta, insan sağlığı ve doğal çevre tehdit altında bulunmaktadır........" (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).


Konu bilimsel yöntemlerle ele alınıp uygun bir altyapı ve uzmanlar denetiminde tedavi olanakları sağlanabilirse ve gerekli tanıtım yapılabilirse Lara Kumulları sağlık turizmi açısından da önemli gelişmeler gösterebilir.

1.3. Lara’nın Tatlı Suları

Lara kumulları ve arkasındaki ova çok zengin bir yeraltı ve yerüstü su potansiyeline sahiptir. Kopak ve Kundu (Acısu) Çayları, Lara'nın zengin su potansiyelini oluştururlar. Bu çaylar üzerinde oluşmuş küçük göller, sazlıklar, nilüferler ve türlü su bitkileri ile korunması gereklidir. Bu çayların suları son yıllarda ovada başlıyan yapılaşma ve tarımda aşırı ilaç kullanımı nedeniyle kirlenmeye ve balıklar azalmaya başlamıştır.

Lara Kumulları ve arkasındaki ova çok zengin bir yeraltı ve yerüstü suyu potansiyeline sahiptir. Yazın en sıcak günlerde bile zeminin hemen 1-2 metre altında su bulunur. Kıyıdaki kamplar içme ve kullanma suyu gereksinimlerini bulundukları yerden kolaylıkla sağlarlar.

Lara'nın yeraltı suyu Antalya'nın en az kireçli suyudur. Burada sabunlar Antalya'ya oranla çok daha kolay köpürür, çamaşırlar daha az deterjanla ve daha temiz yıkanır. Bu nedenle Lara'ya yazlığa giden Antalya'lı ev hanımları perdelerini, çarşaflarını, kilimlerini de götürüp Lara suyu ile yıkarlar.

Yağışlı kış mevsimlerinde yeraltı suyu yükselerek yüzeye yayılır. Yazın çöle benzeyen kumullar üzerinde kışın ortaya çıkan göller şaşırtıcı bir görünüm oluşturur.

Kopak ve Kundu (Acısu) Çayları; Lara'nın zengin su potansiyelinin yaz-kış yüzeyden denize boşalan drenaj noktalarıdır .
Alt traverten platosunun güneydoğu ucunda, birkaç gözden boşalmaktadır. Bu çaylar, üzerlerinde oluşmuş gölleri, sazlıkları, nilüferleri ve türlü su bitkileri ile Lara'nın bir başka doğal güzelliğidir. Sularında lezzetli yılan balıkları, kefaller, levrekler ürer ve buralardan Akdeniz'e çıkarlar. Çayların denize kavuştuğu yerlerde Antalya'nın yerlileri; Kemerağzı ve Kundu köylüleri geleneksel oba ya da çardaklarını kurup yaz sıcağında çayların ve denizin serinliğinden yararlanırlar.

Kopak ve Kundu Çayları'nın suları son yıllarda arka ovada başlayan yapılaşma ve tarımda aşırı ilaç kullanımı nedeniyle kirlenmeye, balıklar azalmaya başlamıştır (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

Kopak Çayı'nda, 1977 ve 1992 yılları arasında alınan akım ölçüm değerlerine göre, ortalama akım 1.401 m3/sn, en düşük akım 1.036 m3/sn ile Ağustos ayında, en yüksek akım da 1.816 m3/sn ile Şubat ayındadır. Alt platoda, travertenlerden boşalan bu kaynakların yanısıra, kıyı boyunca boşalan pek çok kaynak olduğu bilinmektedir. Bu kaynakların bir kısmı, 0-1 m. kotları arasından çıkmaktadır. İskele Kaynağı, Karpuzkaldıran kaynağı bu tip kaynaklardandır. Bunlara ek olarak altmış kadar denizaltı kaynağının kıyı boyunca boşaldığı saptanmıştır. DSİ, Antalya Kırkgöz Kaynakları ve Traverten Platosu Karst Hidrojeolojik Etüd Raporu'nda kıyı kaynaklarının ortalama boşalımı 5000 m3/sn mertebelerinde olduğu kabul edilmiştir.

1.4. Deniz Kaplumbağaları

Lara kıyıları, dev deniz kaplumbağalarının (Caretta Caretta) yumurtlama alanlarından birisidir. Bu kaplumbağaların soyunu tehdit eden tehlike, deniz kıyısındaki kumsalın insan eliyle alt üst edilmesidir. Lara'da turistik tesis bulunmayan boş kumsallardaki yumurtaları yok etme işini kum hırsızları yapmaktadır (Bkz Şema 2/ Lara Bölgesi Sorunları).


".........Ağustos sonlarında bir gece yarısı yumurtaların kirli beyaz ve yumuşak kabuklarını yırtan yavru Carretta'lar üzerlerini örten kumu eşeleyerek yeryüzüne başlarını uzatırlar ve analarının gittiği yerin; denizin parıltısını ararlar. Bir ceviz büyüklüğündeki yavruların büyük çoğunluğu yaşamlarının ilk ve en büyük yanılgısına burada düşüp en parlak ışığa, kampı aydınlatan yüzlerce wattlık projektörlere doğru yürürler. Ertesi gün kamp sakinleri gece yolunu şaşırıp, gündüz Ağustos sıcağında kavruların yavruların ölülerini arkalardaki kumlar üzerinden toplarlar......
Böyle bir olay, 1992 yılı Ağustos ayında Lara DSİ kampında yaşanmıştır. Durumun farkına varan kamp sakinleri, özellikle çocuklar daha sonraki gecelerde kumsalda nöbet tutarak, yolunu şaşıran yavru Carettaları toplayıp denize bırakmışlardır. ...." (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).


Lara kıyıları, dev deniz kaplumbağalarının yumurtlama alanlarından birisidir. "Caretta Caretta" adıyla bilinen ve Akdeniz'de soyu tükenmekte olan bu hayvanlar son yıllarda Avrupa kamuoyunun büyük ilgisini çekmekte, korunmaları için çabalar harcanmaktadır. Birkaç yıl önce Fethiye'de Carretta'ların yumurtlama alanı olan İztuzu Kumsalı'nda bir Alman firmasına ait tatil köyünün yapımı yine Alman kamuoyunun baskısı ve parasal desteği ile engellenmiş, bu olay Türk basın ve yayın organlarında da geniş ölçüde yer almıştı.

“......Boyları 1 metreye yaklaşan ana kaplumbağalar Lara Kıyıları'na çıkar ve denizden 20-30 metre içeriye kadar yürüyerek, kumlar üzerinde 40-50 santimetre çapında çukurlar açıp, her bir çukura 15-20 yumurta bırakırlar. Çukurların üzerini yine kumla örttükten sonra geldikleri gibi denize dalar, giderler. Ana kaplumbağalar yumurtlamak için doğal olarak ıssız kumsalları ararlar. Ancak Lara Kıyıları'nda böyle yer pek kalmadığı için son yıllarda kampların, otellerin önünde yumurtlamaktadırlar.

Bu kaplumbağaların soyunu tehdit eden asıl büyük tehlike, deniz kıyısındaki kumsalın insanlar eliyle alt üst edilmesidir. Daha önce de belirtildiği gibi deniz öğüttüğü kumları her yıl kış mevsiminin azgın dalgaları ile kıyıya yığar; kaplumbağalar da kumlar üzerine yumurtlar.

Kışın gelen bu yeni kumlar; deniz ile oteller, kamplar arasındaki plajın yazlık düzenini bozmuş, bazı yapıların üst bölümlerini örtmüştür. Yeni mevsim başlamadan önce bir temizlik harekatına girişilir. Dozerler, kepçeler çelik bıçaklarını daldırıp kumlarını denize doğru küremeye, düzelemeye başlarlar. Böylece alt üst olan kumsalda ne kaplumbağa yumurtası kalır ne de zambak soğanı......”

“.......Lara'da turistik tesis bulunmayan boş kumsallardaki yumurtaları yok etmek görevini de kum hırsızları yerine getirmektedir. Kaçak olarak kıyıdan kamyonlara yüklenip Antalya'ya getirilen kumların arasındaki kaplumbağa yumurtaları duvarlarımızdaki sıvaya karışmıştır belki de.....” (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

1.5. Kumul Ormanları

Lara Kumulları'nın ilk 5-6 kilometresi üzerinde kızılçam ve fıstık çamı ormanları yer alır. Bu da kumul ve orman arasındaki bir doğal savaştır. Kumulun deniz tarafında, ilk saflardaki ağaçlar bu savaşın tarihsel izlerini karakterinde yansıtır.
Çamlar kısa, bodur görünüşlüdür, çünkü alt dalları 10-15 metre yüksekliğindeki kum tepeleri altında kalmıştır (Bkz. Resim 85).

Gövdeler egemen rüzgar yönünde eğilmiş ve dallar yapraklar kuzeye doğru uzamıştır. Ormanın içlerine doğru görüntü bütünü ile değişir. Tabanda toprak oluşmaya başlar daha düzgün görünüşlü çamları, otları, çiçekleri, kaplumbağaları, kuşları ve her türlü hayvanları ile ayrı bir dünya ortaya çıkar.
Buralar yaz kış dinlenmek ve eğlenmek amacıyla gelen, çadır kuran insanlarla dolup taşan doğal park alanlarıdır.

Lara Kumulları üzerinde çam ormanlarının yanısıra, Akdeniz bitki örtüsünün tipik örnekleri olan zakkum, hayıt, meşe, çitlembik, mersin gibi pek çok ağaç ya da maki topluluklarına da rastlanır. Bunlar çamlara oranla daha bodur ve çelimsiz kalmışlardır ama kumulların ilerlemesi karşısında direnirler (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).

1.6. Kum Zambağı


"........Bu güzel çiçek Lara'nın simgesi, buralarda kurulan kampların, motellerin hatta Antalya kenti park ve bahçelerinin vazgeçilmez süsü olabilirdi. Oysa bizim parkçılarımızın, peyzajcılarımızın çoğu yerli bitkilerimizi beğenmez ya da görmezlikten gelirler. Hollanda'dan getirilen yüzlerce çiçek türü ya da Arabistan'ın hurması, palmiyesi, Amazon Ormanları'nın kauçuğu, Avusturalya'nın okaliptüs ağaçları baş köşeye dikilir, el üstünde tutulurken, bizim hayıtlar, meşeler, dağ çilekleri, çitlenbikler, pınarlar, mis kokulu nergisler, zambaklar parklara, bahçelere caddelere sokulmaz. Onlar girmek isteseler de kökleri kazınır..........". (BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanları).


Lara kum zambağı yeşil yapraklı, glayöle benzer, beyaz çiçekli, soğanlı bir bitkidir. Lara kumulları üzerinde denizden 50-200 metre uzaklıktaki bir şerit üzerinde doğal olarak yetişir. Ağustos-Eylül aylarında çiçek açar. Çiçeğinin olağanüstü güzellikteki kokusu çok uzaklardan duyulur. Sulandığı taktirde Haziran ayında çiçek açmakta, Eylül sonuna doğru güzelliğini sergileyebilmektedir.

Lara'daki kum zambakları park ve bahçelerde çoğaltılmak şöyle dursun, kıyıdan kum çalan ya da temel çukuru açan kepçelerin, dozerlerin bıçaklarıyla soğanları yok edilmiş, büyük bir kıyı kesiminde zambak soyu kıyıma uğratılmıştır. Bugün bu türün son örnekleri yalnızca Lara DSİ kampı'nda kamp sakinlerince korunup çoğaltıldığı için ve bu kampın batısındaki boş kumsalda görülebilir.


2. UYGULAMA İMAR PLANI

Onanlı bulunan Nazım Plan kararlarına dayalı olarak üretilecek uygulama imar planının var olan bir uygulama imar planının revizyonu ve bazı dış verilerin bu plana uyarlanması biçiminde tanımlanacak olan bu basamak çalışmalarına ilişkin bilgi, bulgu ve belgeleri ayrı ayrı değerlendirilerek planlama kararları üretilecektir.

2.1. Temel İlkeler

Nazım Plan çalışmalarında Antalya Kentsel Bölgesi ve Ana Kenti'nin, planlama dönemini oluşturan 1995-2015 yılları arasında önemli bir nüfus ve gelişme basıncı ile karşılaşacağı saptanmış ve bu husus, planlama çalışmalarının tüm aşamalarında önemle vurgulanmıştı.

Gerçekten, Antalya Kenti son 10-15 yıl içerinde kentleşme hızı en yüksek ülke kentlerinden biri olmuştur. Önlem alınmazsa, ekonomik ve demografik yığılmalar, ekolojik ve ekonomik açıdan bozulmalara ve verim düşüklüklerine yol açabilecektir. Bu nedenle Lara Kıyı Bandı Düzenleme Projesi sürdürülebilir bir gelişmeyi hedeflemelidir.
Muratpaşa Belediye Sınırları içinde yer alan "Lara Doğal Sit Alanı" ve Kıyı Bandı, onanlı 1/25 000 Ölçekli Nazım Plan'da (Yapısal Plan) ve 1/5000 Ölçekli Planlarda korunması ve geliştirilmesi gerekli 13 Numaralı Özel Planlama Alanı'dır.
Bu alan içindeki flora (bitki örtüsü, ağaç/orman vb) ve fauna’nın (kuş türleri, balık cinsleri vb hayvan varlıkları) korunması, bu alanın Antalya Kent Bütünü için kullanılabilmesi amaçlarıyla yasal/hukuksal çerçeve sınırları içerisinde planlanmalıdır.
Hem koruma hem de geliştirme politikaları için kaynakların en iyi kullanımı, bunların değişikliklere karşı duyarlılıklarının değerlendirilmesine bağlıdır. Bu tip bir değerlendirme çevrenin kaynaklar üzerindeki etkisi ve zedelenebilirliğinin değerlendirilmesi için parametrelerin ve ağırlıklı bir sistemin tanımlanmasını kapsamalıdır.
Bu bağlamda “Çevre Yönetimi” nin önemi ortaya çıkmaktadır. "Çevre Yönetimi" insan, bitki ve hayvan varlığının dengeli ve sağlıklı yaşaması için gerekli doğal kaynakların değerlendirilmesi, üretilmesi, ulaşımı ve tüketimi sırasında ortaya çıkabilecek olumsuzlukları saptamak, olumsuzluklara çözüm yolu aramak ve çözümleri uygulamaya koymak için yapılan planlama, eşgüdüm, haberleşme, denetim ve yürütme işlevinin bütünüdür. Fiziksel planlamanın konusu olmamakla birlikte bu konu yakın gelecekte tüm ülkeler için başlıca uğraşı konusu olacaktır. Bu nedenle, Antalya Anakenti genelinde, Lara Kıyı Kesimi özelinde önemi nedeniyle vurgulanmasında yarar görülmüştür.

2.1.1. Operasyonel Hedefler:

Lara Kıyı Bandı, Plaj Kesiminde:

· Lara Doğal Sit Alanının olabildiğince kamuya açılarak doğal karakteri ile aykırı düşmeyecek, alandaki flora ve faunanın korunmasını hedefleyecek kullanımların bu alanda yer seçmesine olanak sağlanmalı,
· Lara Kıyı kesimi ve Antalya Anakenti’nin günümüzdeki ve gelecekteki yeşil alan gereksiniminin karşılanması bağlamında, deniz ve doğadan en çok yararlanmayı sağlayabilecek açık alan ve rekreasyonel kullanımların bu alanda konumlanması hedeflenmeli,
· Alanın ağırlıklı olarak halkın yararına (kamu kullanımına) açılabilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılabilmesine olanak sağlayacak hukuksal düzenlemeler yapılmalı,
· Lara kumul ormanları güneyinde yer alan, kamu kuruluşları eğitim ve dinlenme tesislerinin yarattığı görsel kirliliğin ve kıyı yasasına göre yasal olmayan yapılaşmanın; nitelik, yasallık, işlevsellik vb açılardan irdelenerek, plan kararları revize edilmeli, ayrıca kentsel gelişmeyi bu kesime çekmemek amacıyla bu kesimde kamu kullanımı yaygınlaştırılmalı,

· Kıyıda yapılaşma minimize edilerek "Sürdürülebilir Gelişme" sağlanmalı, Doğal sit sınırı içindeki kaçak yapılar yıkılmalı, sit sınırına yakın olan kesimlerdeki yapılaşmalar dondurulmalı,
· Lara plaj kesimi ile ekolojik bir bütünlük içinde bulunan ve Antalya'nın bu kesiminin su dengesini kontrol altında tutan ve ekolojik bir dengenin hakim olduğu Yamansaz Gölü kesiminde, sazlık ve bataklık alan korunmalı,
· Kıyı’nın yasal tanımına uygun hale getirilmesi için tüm teknik ve yasal olanaklar harekete geçirilmeli,
· Sit Alanı içindeki günübirlik kullanımların yoğunluğu düşük tutulmalı, hassas bölgeler saptanarak bu kesimlerde piknik ve kamp yapılması engellenmeli,
· Duyarlı alanlar ve kumullar topografik ve jeolojik yapılarına uygun olarak projelendirilmeli, bozuk olan kesimleri, kumul ormanları ağaç türleri (kızılçam, kum-irisleri vb) ile uyumlu olarak ağaçlandırılmalı,
· Güzelyalı Ormanları ve Kumul Ormanları dışında kalan bölge, yapılaşmanın önlenebilmesi amacıyla ağaçlandırılarak koruma altına alınmalı, bu yeşil kuşak Aksu Çayı ve Belek ormanlarına kadar devam ettirilmeli, özelllikle kamu mülkiyetindeki alanlar bu şekilde denetim altına alınmalı,
· Turizm ve günübirlik amaçlı yapılaşmalarda düşük yoğunluklu ve çevreye uyumlu bir yapılaşma öngörülmeli, Turizm tesisleri yanısıra Antalya’ya yönelik spor merkezleri, dinlenme, eğlence ve rekreasyon alanları planlanmalı,
· Planlanan “Yat Limanı” nın kapasitesi çevre duyarlı olarak saptanmalı, bu saptamada kapsamlı bir “Çevresel Etki Değerlendirilmesi” yapılmalı,
· Aksu Çayı çevresinde oluşmuş günübirlik kullanımlar desteklenmeli ve geliştirilmeli, 1/25 000 Ölçekli Nazım Planda "Özel Proje Alanı" olarak belirlenmiş olan Aksu Çayı Antalya Anakenti’nin geleceğine yönelik, dinlenme ve rekreasyon alanı olarak planlanmalıdır.

2.2. Dış Veriler

Lara Kıyı Bandı’nın, Plaj Kesimine ilşkin Nazım Plan çalışmalarını yönlendiren önemli veriler bulunmaktadır.
Bunlar:
· Kopak Çayı Yat Limanı Projesi,
· Turizm Amaçlı Kullanım İçin Kundu Ormanları’nın Ön Tahsisi,
başlıkları ile gruplandırılabilir.

2.2.1. Kopak Çayı Yat Limanı

Kopak Çayı ağzında yapılması öngörülen yat limanına ilişkin planlama süreci 1992 yılında başlamış ve 08.12.1992 Gün ve 534 Sayılı Belediye Meclis Kararı ile bu noktada bir yat limanının yapılması 1/25 000 ölçekli plan kararı olarak tescil edilmiştir. Alanın 1/5000 Ölçekli Planı da 08.12.1993 Gün ve 460 Sayılı Karar ile onanmış, 1/1000 Ölçekli Planlar da 07.12.1995 Gün ve 26 Sayılı Belediye Meclis Kararı ile yasallaşmıştır. Bu Plan DLH’nın, turizm Bakanlığı’nın “olumlu” görüşleri Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na gönderilmiştir.
Proje Alanındaki yat motel’de 34 adet konaklama ünitesi, otel alanında 600 yatak öngörülmüştür.
Bu mevzii planın, Lara Kıyı Bandı planına uyarlanması aşamasında mevzii planın özüne dokunmadan, geliştirici bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler, özellikle yat limanı gerisine ilişkindir.

Bu nedenle, bir dış veri olarak bu rapor kapsamına alınmış olan “Kopak Çayı Yat Limanı” programı aşağıda sunulmuştur:

Kopak ÇayI Yat LİmanI Kapasİtesİ

I. KIYI kenar çİzgİsİ önü

· Korunmuş Liman Alanı : 95 420 m2
· Yat Yanaşma Yerleri :
İskeleler : 4x200 m +1x175 m = 975 m.
Rıhtım : 180 m.
· Yat Yanaşma Kapasitesi:
İskeleler : 490 Yat
Rıhtım : 45 Yat
------------------------
Toplam : 535 Yat
· Kullanımlar :

1. 2 adet fener (mendireklerde)
2. Akaryakıt İstasyonu (170 m2)
3. Gözetleme Kulesi ve İdare Binası (180 m2)
4. Resmi Hizmete Ayrılan Kapalı Alan (180 m2)
a. Liman Başkanlığı Temsilcisi
b. Gümrükler Temsilcileri
c. Sahil Sıhhiye Temsilcisi
5. Tuvaletler (100 m2)
6. Kafeterya (150 m2)
7. Aydınlatma, Elektrik, Su, Telefon,
8. Babalar, Halkalar.

II. YAT MOTEL ALANI YANAŞMA YERİ

· Yanaşma Rıhtımı : 20x2x16 = 640 m.
· Yat Yanaşma Kapasitesi : 16x2 = 32 Yat
· Aydınlatma, Elektrik, Su, Telefon,
· Babalar, Halkalar.

III. TEKNE PARK ALANLARI

· 2 Adet Çekek,
· 2 Adet Tekne Park Alanı,
Alan I : 9640 m2
ALAN II : 16100 m2
· Tekne Bakım Üniteleri (400 m2x2),
· Elektrik Atölyesi,
· Motor Atölyesi,
· Boya Atölyesi,
· Ahşabiye Atölyesi,
· Tekne Parçaları Satış Mağazası (150 m2),
· Tekne Donatım Rıhtımları (200 m),
· Kafeterya (150 m2),
· Tuvaletler (100 m2).

2.2.2. Turizm Amaçlı Kullanım İçin Kundu Ormanları’nın Ön Tahsisi

Lara kıyı Bandı’nın Aksu Çayı’na dayandığı kesimde buluna Kundu Orman Alanı’nın denize bakan yüzü, 06.12.1995 tarih ve 22485 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Orman Bakanlığı’nın bir ilanı ile, “Tatil Köyü” yapılmak üzere, girişimlerin ilgisine sunulmuştur. Bu ilanda yer alan 4 no’lu parsel 61 465 m2; 5 no’lu parsel 60120 m2; 6 no’lu parsel 62 780 m2ve 7 no’lu parsel ise 85 055 m2’dir. Ayrıca aynı alanda yer alan ve bu dört parselle bütünleşen 1,2 ve 3 no’lu parseller de Türki Devletlere tahsis edilmişlerdir (bu husus ilanda yer almamıştır). İlana esas olan koordinatlı kroki, Acısu ile Aksu arasını tamamen doldurmakta, bir başka anlatımla Kundu Ormanları ve Ormanın arkasındaki köylerin denizle ilişkisini tamamen kesmektedir. Bu durum var olandeniz-kum-orman ve geri bölge (köy-tarım alanları) ilşkilerini tümden koparmaktadır. Bu yüzden ön tahsis, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, Muratpaşa Belediyesi’nin, Sivil Toplum Örgütlerinin ve Köylülerin karşı çıktığı bir yönetsel karar olmuştur. Nazım Plan hazırlanması sırasında ortaya çıkan bu olgunun ya tümden karşı çıkılması, ya da bir ara çözümün bulunması seçenekleri tartışılarak geri bölgenin kum ve deniz ile ilişkisini sağlayacak ve kundu ormanlarının topluma açık bir alan olarak kullanılmasını sağlayacak bir çözüm geliştirilmiştir. Bu çözüm planlama kararları bölümünde ayrıntıları ile tartışılacaktır.


2.3. Temel Yönlendiriciler

Lara Kıyı Bandı Plaj Kesimi Uygulama Planları’nın hazırlanmasında önemli yönlendiriciler bulunmaktadır. Bu yönlendiricilerin bir kümesi, yasal çerçevenin getirdiği kullanılması zorunlu ögelerdir. Bir başka kümesi ise, Doğal ve Kültürel Değerler olarak adlandırılabilirler.

Aşağıda bu iki küme alt başlıklara ayrılarak özetle açıklanacaklardır:

2.3.1. Yasal Açıdan Kullanılması Zorunlu Ögeler

2.3.1.1. Önceki Uygulama Planı, İmar Uygulamaları ve Mevcut Yapılaşma

Planlama alanının kuzey sınırını oluşturan ve önceki planın bu kesime ilşkin önemli kararlarından biri olan 45 metrelik yol, bölgede yaklaşık 12 km. boyunca yüksek geometrik standardı ile bir omurga oluşturmaktadır. Bu omurganın imar uygulaması ile terkini yapılmıştır. Bölgenin doğu kesiminde Kundu Ormanları çevresinde yer yer denize yaklaşmakta vr Kundu Ormanlarının denizle ilşkisini kesmekte, Belek Turizm Alanı’na bağlanmaktadır. Bu özelliği ile Aksu’nun doğusunda yer alan çok sayıdaki turizm tesisini Antalya Kent Merkezi’ne bağlantısını sağlayacak hızlı bir ulaşım yoludur.
Bu yolun kuzeyi planlanmış, hemen tamamının imar uygulaması yapılmış ve yer yer kullanışa açılmıştır. Bu bakımdan bu kesim, Lara Kıyı Bandı Plaj Kesimi’nin Planlanması hizmetinin dışında bırakılmıştır. Bir başka deyişle 45 metrelik yol planlama alanının Acısu’ya kadar kuzey sınırını oluşturmuştur.
Yolun güneyinde batı uçta, Örnek Köy’ün imar uygulaması yapılmıştır. Örnekköy, yapılaşmasını tamamlamış üst gelir gruplarına yönelik, ikinci konut kullanımına açılmış bir prestij bölgesidir. Bölge giderek yıl boyu oturulan bir konut bölgesine dönüşmektedir.
Kopak Çayı’nın doğusunda sınırlı bir kesimde imar uygulaması vardır. Bu uygulama planlamayı etkileyecek önemli bir alan büyüklüğünde değildir.

2.3.1.2. Kıyı Kenar Çizgisi

Yasal açıdan kullanılması zorunlu ögeler başlığı altında üzerinde durulması gerekli, önemli konulardan birisi de “Kıyı Kenar Çizgisi” dir. Kıyı kenar çizgisi, Örnekköy’den doğuya doğru + - 0,0 kotlu çizgisine yaklaşık 60 metreden paralel olarak uzanırken, Toprak-su Kampı’na gelmeden kuzey-doğuya yönelerek
+ - 0,0 kotundan yaklaşık 550 m. içerilere girmektedir. Bu mesafede kıyıya paralel olarak yaklaşık 1.6 km. kadar doğuya gittikten sonra tekrar kıyıya 100 m. kadar yaklaşmakta ve Aksu’ya ulaşmaktadır. Kara yönüne belirgin bir kaçış demek olan bu durumda yaklaşık 0,55x1.6 km. ölçülerinde 90 hektar kadar bir kum yüzeyi (kıyı) ortaya çıkmıştır ve mevcut uygulama planlarındaki “Turizm Tesis Alanları” kıyı üzerinde kalmışlardır.
Bu durum orman alanları ile kıyının doğrudan ilişkilenmesine neden olmuştur. Kıyı Kenar Çizgisi ile ilgili olarak değinilmesi gerekli bir başka konu şudur;
Lara Plaj Kesimi üzerinde varlığını sürdürmekte olan Lara Birlik, Bayındırlık, Adalet, Toprak-Su vb. tüm Kamu “Eğitim ve Dinlenme Tesisleri” nin alan ve yapılarının tümü, ya da büyük bir bölümü 100 metrelik kıyı şeridi ile kıyı üzerinde kalmaktadırlar.

2.3.1.3. Sit Alanları

i. Magydus Antik Kenti

Pamphlia Bölgesinde yer alan Magydus Antik Şehri’nin M.S. 325 tarihlerinde kurulduğu tahmin edilmektedir. Antik yerleşim kalıntıları, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 10.09.1977 Tarih ve 758 Sayılı Kararı ile tescil edilmiş olmakla birlikte büyük ölçüde yok olmuşlardır. Karpuzkaldıran Askeri Kampı ile Örnekköy arasındaki kalıntıların (liman ve hamam) onarılarak korunması söz konusudur. Ancak ne bilimsel çalışmalarda, ne de güncel koruma söyleminin gündeminde bulunmamaktadır.

ii. Lara Ormanları

Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 14.10.1992 Gün ve 1607 Sayılı Kararı ile Lara Kumul ve Ormanları "II. Derece Doğal Sit Alanı" olarak belirlenmiştir. Ancak bu kararlar doğrultusunda herhangi bir koruma planı yapılmadığı gibi, mevcut kullanışlarına da koruma anlamında herhangi bir müdahale yapılmamıştır. Bu bakımdan sit kararı edilgen bir karar olarak varlığını sürdürmektedir.

2.3.2. Doğal ve Kültürel Değerler

2.3.2.1. Orman Alanları

Örnekköy’den başlıyarak doğuya doğru yaklaşık 300 hektar orman alanı, planlama alanının en önemli büyüklüğe sahip arazi kullanım türüdür. Bu alandaki bitki varlığının sık bir dokuya sahip olmaması, rüzgar erozyonuna açık bulunması, alanın farklı kullanışlara tahsisini düşündürmüştür. Örneğin, bir önceki Plan’da TRT’ye Film Platosu olarak kullanılmak üzere önemli büüyüklükte bir alan ayrılmış; ayrıca turizm tesislerine de yer verilmiştir. Ancak yukarıdaki bölümde
açıklandığı gibi (2.3.1.2), kıyı kenar çizgisinin kara yönünde çok geniş bir girinti yapmış olması, bir önceki planda orman olarak işaretlenmiş ve Turizm Tesisi kulanışına açılması öngörülmüş olan alanların “KIYI” ‘ya dönüştürülmesine neden olmuştur. TRT ise tahsistem bu yana uzun zaman geçmiş olmasına karşın, alanı tahsis amacı doğrultusunda kullanmamış, bu yüzden tahsis kaldırılmıştır.

Bu yörede yaklaşık 30 hektarlık bir alanın “Antalya Doğu Arıtma Tesisi” olarak kullanılması doğrultusunda istemler vardır. Planlama alanının doğusundaki bir başka önemli orman alanı “Kundu Ormanı” dır (Bkz. Resim 86). Bu alanın ön kesimi geçmişte Turizm Tesis Alanları’na tahsis edilmek üzere “Turizm Merkezi” olarak ilan edilmiş, bu konu Belediye tarafından dava konusu yapılmış ve dava Belediye’ce kazanıldığından, bu düşünce gerçekleşmemişti. Bu kez aynı alanda, her biri 6-7 hektar büyüklüğünde 7 parsel oluşturularak, bu parsellerden üçü Türk Devletlerine, dördü ise özel girişimcilere ön tahsisi yapılmıştır (Bkz. 2.2.2 Bölümü). Ön tahsis, bu haliyle Kundu Ormanı’nın önemli bir bölümünü kıyıdan koparmaktadır.


2.3.2.2. Plaj - Kum

Fiziksel Özellikler, bölümünde ayrıntıları ile tanıtılan kumulların önündeki plajların çok önemli bir doğal değer olduğu açıktır. Bu değer, Kıyı Yasası kuralları içinde kullanışa açılacaktır. Ancak yer yer, 500 m. derinliğe ulaşan bu plajın yasada kıyı üzerinde yapılması öngörülen tesislerin içinde özellikle “ilk yardım” biriminin yer alması zorunlu görülmektedir.
Güneşten korunmak için yapılması söz konusu gölgeliklerin bile yetersiz kalabileceği, sağlık sorunları olduğunu bilmeden, ya da bu sorunları gözardı ederek plaja gelenlerin zaman zaman aşırı sıcaktan etkilenmeleri kaçınılmaz görünmektedir. Bu olgunun olumsuz sonuçları, ilk yardım ile bir ölçüde giderilebilir. Konunun bu ayrıntıda tartışılması; Kıyı Yönetmeliği’nde kıyı üzerinde yapılabilecek tesislerin arasında “İlk Yardım” sözcüğünün bulunmayışı, ancak bu kavramın kaçınılmaz olarak burada yer alması ve yasaya aykırılığının bulunmadığını belirtme gereğine dayanmaktadır.

2.3.2.3. Akarsular

Plaj kesiminin doğusunu Aksu oluşturmaktadır (Resim 87, 88, 89). Alan içinde Aksu’dan sonra batıya doğru sırasıyla Acısu ve Kopak Çayı bulunmaktadır. Bu çayların yakın çevresinin korunması, yapılaşmaya açılmaması esastır. Aksu dışında, bu akarsular genellikle Çalkaya Belediyesi Sınırları içinde kalan verimli tarım arazileri ile Yamansaz arasındaki arazilerin sularını denize ulaştıran önemli boşaltım kanallarıdır.
Yer yer önemli peyzaj ögelerini ve ekolojik denge sağlayan ögeleri de barındıran önemli sular olarak planlamada gözardı edilmemesi zorunlu görülmektedirler.

2.4. Planlama Kararları

“Planlama Temel İlkeleri” ile Uygulama Planları’nın hazırlanması için önem taşıyan verilerin birlikte değerlendirilmesi ile, uygulama planlarına ilşkin planlama kararları üretilmiştir.

Bu kararlar kapsamında:
· Koruma-Kullanma dengesinin kurulmasına ve sürdürülmesine,
· Yaya ve araçlı ulaşım sisteminin sağlıklı olarak oluşturulmasına ve yeterli geometrik ve teknik standartlarla hizmet sunabilmesine,
· 45 m.lik yolun üst kesimindeki yerleşme alanlarının özellikle, yeşil ve açık alan standardının arttırılmasına,
· Geri bölgelerin kıyıya kolay ulaşmalarına ve kıyıyı özgürce ve optimal kullanım standartları ile (gölgelik vb) kullanmalarının sağlanmasına,
· Doğal değerlerin, yakın çevre ile birlikte, Antalya Anakenti’ne ve Kentsel Bölgesi’ne hizmet verebilmesi,

öngörülmektedir.

Planlama Alanı içerisinde yer alması öngörülen farklı kentsel kullanım türleri; konumlarına, büyüklüklerine, niteliklerine, taşıdıkları değerlere göre ele alınmışlardır. Aşağıda bu farklı kullanım türleri bölgecikler halinde ve batıdan doğuya doğru sıralanarak, üretilen kararlar açıklanmışlardır.

2.4.1. Örnekköy

Bu alanın bir prestij konut alanı olduğuna ve giderek yıl boyu oturulan bir bölgeye dönüştürüldüğüne değinilmişti.
Tamamen yapılaşmış olan bu kesime ilşkin olarak yeni bir karar getirilmemiştir. Ancak, kıyı üzerine, Kıyı Yasası’nın öngördüğü ve kıyı kullanımını kolaylaştırıcı, sökülebilir tesislerin yapılabileceğine ilişkin işaretler konmuştur. Bu alanın hemen batısında yer alan Sera Oteli’nin yakın çevresi de mevcut oluşum ve Kıyı Yasası koşulları gözönüne alınarak revize edilmiştir. Yine Örnekköy’ün kuzey-batısında yer alan Ofo Oteli’nin mülkiyet sorunlarından kaynaklanan ve yakın çevrenin ulaşım sistemini etkileyen durumu, Belediye’nin, Ofo Oteli’nin ve Karpuzkaldıran Askeri Yönetiminin uzlaştığı bir çözüme kavuşturulmuştur. Böylelikle, ulaşım ve mülkiyet sorunları çözülerek otelin doğusundan geçerek Lara Plaj Kesimine yönelen yolun işlerliği sağlanmış ve bir önceki planın öngördüğü ancak gerçekleştirilemeyen ulaşım ilşkileri, bir seçenek oluşturularak çözülmüştür.
Örnekköy’de hiçbir yapı yoğunluğu, yapı düzeni değişikliği yapılmamıştır.

2.4.2. Lara Birlik Alanı

Örnekköy’den doğuya doğru kıyı boyunca uzanan ve Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Antalya Vilayeti Özel İdaresi’nin kurduğu “Lara Birlik” kullanımında bulunan alan üzerinde çeşitli Kamu Kurumlarının dinlenme tesisleri ile obalar bulunmaktadır. Bu tesislerin fiziksel nitelikleri düşüktür. Ancak bunların tahsis ve kullanımları, gelenekselleşmiş, sosyal bir yaşam biçiminin mekansal yansıması biçimine dönüşmüştür. Ancak bu tesislerin önemli bir bölümü ya kıyı üzerinde, ya da 100 m.lik sahil şeridi içinde kalmaktadırlar. Bu nedenle hukuksal açıdan yok sayılabilirler. Yıkılmaları, ortadan kaldırılmaları gereklidir. Öte yandan, Lara Birlik açısından bu alanın bu tür kullanımının hiçbir rantabilitesi yoktur. Bu nedenle alanın Belediye ve Vilayet arasında hakça bölünebilir ve turistik tesislere verilebilir hale getirilmesi bu kesim için önemli bir karar olmuştur.

Bu bölünmede oluşturulan Turizm Tesis Alanları’ nın;

· Optimal büyüklükte olması,
· Var olan tesislerin bütünlüklerinin bozulmaması,
· Birbirine biitişik konumlandırılmayarak, aralarına yeşil alanlar önerilerek kıyı ile geri bölge arasının ilşkisinin sürdürülmesi,
· Bu yeşil alanlardan denize ulaşmak isteyecek olanların ootopark, yiyecek-içecek, tuvalet vb gereksinimlerini karşılayacak birimlerin yer alması,
· Tesislerin yapı yoğunluklarının alanda optimal büyüklükte bir tesisin yapılmasına olanak verecek değerler olarak belirlenmesi,

kararlaştırılmıştır.
Böylelikle, Lara Birlik Alanı toplumun yararlanmasına açık alanlar ve açık/yeşil alanlardan oluşan bir dizi haline getirilmiştir. Bir başka anlatımla alan kapalı bir “Birlik” alanı olmaktan çıkarılarak kente katılmıştır. Bu bütünün kuzey kenarını oluşturan yol, Lara Ormanı’nın kıyı kenar çizgisi ile tanımlandığı kesimde Orman İdaresi’nin kullanımına tahsis edilmiş olan ve bu idarece kullanılması ya da kiralanması mümkün olan bir tesis alanında sonuçlandırılmıştır. Yol bu noktadan sonra orman içi gezinti yoluna dönüşmekte, böylelikle ormanı boydan boya kateden sürekli bir araç yolu olması önlenmiş olmaktadır.

2.4.3. Lara Ormanı

Daha önceki bölümlerde tanımlanan ve kullanım öyküsü özetle sunulan Lara Ormanı’nın bir “Kent Parkı” olarak önerilmesi, Antalya Nazım İmar Planı’nın bu alanı kentsel bir kullanım alanına dönüştürme anlamında önemli kararlarından birisidir. Bu alanın aynı zamanda “Doğal Sit Alanı” olması kullanım kararlarının verilmesinde önemli sınırlayıcılar olmuştur.
Bu nedele, orman içi yaya yolları, 45 m.lik yolun üzerindeki yeşil alanlar ile ormanı bütünleştirici bir biçimde şematik/sembolik olarak işaretlenmiş, yaya aksları oluşturulmuştur.
Bu akslar üzerinde kamping alanları önerilmiştir. Kuşkusuz bu önerinin gerçekleşmesi Orman Yasası uyarınca ön tahsis yapılması ve ön tahsis koşullarının gerçekleşmesi ile olasıdır.
Bu alanın doğu ucunda bitki dokusunun belirgin bir biçimde seyreldiği alanda yaklaşık 20 hektar büyüklüğünde bir spor kompleksi önerilmiştir. Bu büyüklük, Ankara 19 Mayıs Stadyumu ve çevresindeki yan kuruluşları içine alabilecek bir büyüklük olması açısından kent kazandırıldığında önemli bir gereksinimi karşılayacaktır.

2.4.4. Sağlık Kurumu

Kentin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş bulunan özel ve kamu sağlık kurumlarının belirgin özelliği (Üniversite Hastahanesi dışında) çok dar alanlarda ve kentsel ilişkiler açısından olumsuzluklar sergileyen yerlerde konumlanmış olmalarıdır.
Bu olumsuzluğun giderilebileceği bir ya da birden fazla sağlık kurumunun bu kesimde gerçekleştirilmesi halinde hem kentin desantralizasyonu için önemli bir öge yaratılmış olacak, hem de sağlıklı bir ortamda, sağlık kurumları konumlanmış olacaktır. Sağlık kurumunun güney ucunda, Lara Kumulları’nın sağlığa yararlı özelliklerini kullanmak üzere kısmen orman içinde, kısmen sahil şeridinin 2.Bölümü üzerinde bir “TALESTOLOJİ Kum Tedavi Merkezi” önerilmiştir.

Çadırlı Kamping türü bir kullanım gerektiren bu merkezin sağlık kurumuna yakın ve birbirini destekler konumda yer alması işlevsel bir bütünlük göstermesi bakımından arzu edilmiş ve bu doğrultuda karar üretilmiştir.
Sağlık Kurumu için verilmiş bulunan 0,5 oranı çok geniş bahçeli bir yapılaşmaya olanak sağlamak amacına yöneliktir.

2.4.5. Kopak Çayı Çevresi

Kopak Çayı’nı eksen kabul ederek sağa ve sola yaklaşık birer km. uzanan bir bölüm “Kopak Çayı ve Çevre Düzenlemesi” ni oluşturmaktadır. Sağlık Kurumu alanından Kopak Çayı’na kadar olan kesimde geometrik bir düzenleme ile turistik tesisler önerilmiş, bu tesisler arasında denize yaklaşmayı kolaylaştıran açık alanlar tasarlanmıştır. Kopak Çayı üzerinde bir mevzii plan olarak onanmış bulunan “Yat Motel Alanı” aynen korunmuş, ancak Yat Motel Alanı’nın yakın çevresi ve 45 m.lik yolun güney tarafı onanlı mevzi plan değiştirilerek yeniden düzenlenmiş, yat limanı ile birlikte bir alt merkez oluşturulmuştur. Yat Limanı’nın doğusunda da Turizm Tesis Alanları düzenlenmiştir. Bu kesimde de Turizm Tesis Alanları arasında açık ve yeşil alanlar önerilerek bir betonlaşma/duvarlaşma önlenmiştir.
Bu kesimde “Yat Limanı” bir dış veri olarak planlamayı yönlendiren önemli bir ögedir ve “Dış Veriler” bölümünde yeterince ayrıntılandırılmıştır.
Planlama kararları açısından vurgulanması gerekli husus, Yat Limanı gerisinin gereksinimlere uygun biçimde planlanmış olduğudur.

2.4.6. Turizm Tesis Alanları

Sulama Kanalı’nın 45 m.lik yolun altına geçtiği noktadan başlıyarak Acısu’ya kadar oloan kesimde bir dizi Turizm Tesis Alanı konumlandırılmıştır. Bu tesisler Kanalı içine alan geniş bir park alanı ile 45 m.lik yoldan ayrılmış, böylelikle kıyıda yer alan kullanım alanları bu noktadan başlıyarak bir iç yoldan servis alır olmuşlardır. Bu bölge 45 m.lik yolun güney doğuya dönerek bir terminüse ulaştığı noktada son bulmaktadır. Bu terminüs; özel araçlar, oootobüs ve minibüsler ile geleceği raylı sistemi için olanaklar sunmaktadır.
Yakın Çevresinin bir merkez olarak yoğun kullanılmasına olanak verecek düzenlemeler ve kullanım kararları getirilmiştir.
Bu kesimi sınırlayan Acısu, farklı kullanma kararlarının farklı biçim, yoğunluk ve kullanım kararları ile tasarlandığı bir kesimdir.

2.4.7. Kundu Kesimi

Acısu ile Aksu arasındaki kesimi “Kundu Kesimi” olarak tanımlamak gerekir. Çünkü bu kesim, geniş kum bandının hemen arkasında başlayan Kundu Ormanlarını içermektedir. Gerilerde de Kundu Köyü ve bu köyün geniş ve verimli tarım arazileri bulunmaktadır. Planlama alanı içerisinde Kundu Ormanları’nın ön yüzü ile bu ormanların kenarlaştığı kıyı (kum bandı) girmektedir. Bu alanın Turizm Tesisleri yapımı için “Tahsis” edildiğine daha önceki bölümlerde değinilmişti. Tahsis krokisinin bir plan değil, bir karşılıklı “Ön Tahattüt” belgesi olduğu açıktır. Bu bakımdan bu planlama çalışması içinde planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olarak ele alınması ve bu doğrultuda plan kararları üretilmesi söz konusudur. Tahsis krokisinde üçü Türk Devletleri’ne, dördü özel girişimcilere ait olmak üzere 7 tesis alanı yan yana dizilmişler, ayrıca bu tesisler batıdan Acısu’ya, doğudan da Aksu’ya dayandırılarak karaya ve denize, akarsular boyunca yaklaşma olanağı ortadan kaldırılmıştır. Bu durum Kundu Ormanı’nın hapsedilmesi, denizle ilşkisinin kesilmesi anlamına da gelmektedir. Bu olmsuzluğu ortadan kaldırmak üzere tesis alanları su kenarlarından uzaklaştırılmış ve iki yönlü koridorlar oluşturulmuştur. Ayrıca Türk Devletlerine ayrılan üç parsel ile diğer dört parsel arasında geniş bir koridor bırakılarak orman-kıyı ile birlikte su kenarlarından başka bu kesimden de köylülerin ve ormandan yararlananların kıyıya ulaşmalarına olanak sağlanmıştır. Bu kararın tahsis krokisi ile farklılıkları olduğu görülmektedir. Ancak bu karar, bir kamu tasarrufu olan tahsis ile, fiili durumu dengeleyen ve kamu kullanışına açık olması gereken ormanların ve kıyıların birlikte kullnılmasını sağlayan gerçekçi ve uzlaştırıcı bir karar olarak değerlendirilmelidir. Yapılaşma koşulları açısından da bu tesislere, Belek’teki tesisler ile eşdeğer koşullar önerilerek, tahsisli alanlara eşdeğer yapı hakkı verilmesi ilkesi getirilmiştir.

KAYNAKLAR

. TÜRKOĞLU, K., TUNÇER, M., UZEL, A., Antalya Environment
Project, "A Review of Existing Urban Plans and Population
Projections of Metropolitan City of Antalya", Volume I, Nov.1992,
. Final Report of the Coastal Zone Management of Antalya, HASE,
T.M., TUNÇER, M., KANTAŞI, E., TBS Association, Su-Yapı
Ltd.Şti., Ocak 1994.
. İzmir Büyük Şehir Belediyesi, Kıyı Alanları İdaresi Raporu, Mayıs
1992.
. YAŞAMIŞ, F.D., Çevresel Yönetim ve Planlama Kapasitesinin
Güçlendirilmesi Araştırması, 1991.
. Antalya Çevre Projesi, Ara Rapor, Su-Yapı Ltd. Şti., 1993.
. Antalya Çevre Projesi, Sonuç Raporları, Su-Yapı Ltd. Şti., 1993.
. Antalya Kentsel Bölgesi Gelişme Deseni, Açıklama Raporu, UTTA
Planlama, Projelendirme ve Danışmanlık Ltd. Şti., Şubat 1995.
. Antalya Anakenti Yapısal Planı, 1/25 000 Açıklama Raporu, UTTA
Ltd., Haziran 1995.
. Antalya Nazım İmar Planı, 1/5 000 Açıklama Raporu, UTTA
Ltd., Nisan 1996.
. "Boğaçay ve Karaman Çayı Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre
Düzenleme Projesi", Ön Araştırma Raporu, UTTA Ltd. Ocak 1996.
. "Boğaçayı Doğal Kaynak Kullanımı ve Çevre Düzenleme
Projesi", II. Etap Araştırma Raporu, UTTA Ltd. Mayıs 1996.
. Antalya Akdeniz Botanik Bahçesi, İmar Planı Açıklama Raporu,
Muratpaşa Belediyesi, UTTA Ltd., Kasım 1995.
. AKBAŞ, S., "Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışı İçerisinde, Antalya Kıyıları
ve "Lara Örneği", G.Ü., Ş.B.P. Böl., 1996.
. ERDAL, S., DEMİR, U.Y., "Antalya Kenti Kültür ve Tabiat Varlıkları,
BÜYÜKYILDIRIM, G., "Lara Plaj, Kumul ve Ormanlar, Ant., 1994.
. Antalya Kıyı Yerleşmeleri, Planlama, Yapılanma, Kullanma ve Sorunları,
TMMOB, Mimarlar Odası, Antalya Şubesi, 1996.



[1] Antalya Kenti için, 1995-1998 Yılları Arasında UTTA Ltd. Tarafından Hazırlanan Çeşitli Plan ve Proje Raporlarından derlenmiştir. Yazar bu çalışmalarda ağırlıklı olarak Proje Yöneticisi ve/veya Kentsel Tasarımcı/Koruma Plancısı olarak yer almıştır.