Monday, May 6, 2013

ÇAYYOLU’NDA ÇAĞDAŞ BIR YAŞAM (MI?)



Çayyolu’nda Çağdaş Bir Yaşam (mı?) 

Daha sağlıklı ve çağdaş bir yaşantı ümidi ile Çayyolu'na daha taşınmadan ve taşındıktan hemen sonra  yaşadıklarımız tam Aziz Nesin’lik doğrusu..

Öncelikle, yeni ev alacaklara, iyi-kötü içinde yaşanmış, tüm altyapı ve donanımı daha önce içindekilerce test edilmiş bir ev almalarını öğütlerim. Bunlar emlak literatüründe “içi yapılı” olarak geçmekte ve “yapısız” olanlara göre yaklaşık % 30-50 pahalı satılmakta.. Bu evlerin dekorasyonu bir yana, hayati öneme sahip teknik altyapısı, içinde kısa süre yaşansa bile elden geçtiğinden iyi kötü işler durumda olacaktır..


Aksi halde, şu tür sorunlarla karşılaşmanız olası.. (bizim ve komşularımızın başına gelenler!) :

·         Ne yazık ki, ülkede meslek etiği diye bir şey kalmamıştır.. Her işi yapan, ama hiçbir işi doğru dürüst  beceremeyen “usta” lar, çatı arasındaki telefon kabloları ile orada açıkta buldukları elektrik kablolarını birbirine bağlar, bantlamadan açıkta bırakırlar, siz de ölümden dönersiniz..  Prizleri mutlaka kontrol edin, çünkü ya hat bağlanmamış, ya da faz ile toprak yer değiştirmiştir... Hala evde çalışmayan prizler var ise, zaten onlara da ihtiyaç yoktur, bırakın.. Gelecek beş sene içinde ne yapacaksınız, nasıl olsa yaptırırsınız bir ara,

·         Doğal gaz tesisatını kontrol etmeden kabulünü yapmayın, yoksa ara kat yanmaz ve bir müddet donarak oturursunuz..

·         Kuvvetli sağanakta, dam akabilir (ki, yazın bunu fark edemezsiniz..), hele zemin suyu yüksek ise, parkeler kabarabilir.. Bunun için çatı ve zemin yalıtımını yaptırınız..

·         Kuvvetli rüzgarda, kiremitler uçabilir, oluklar, anten kablosu kopabilir. Çünkü iyi tutturulmamıştır, anten bağlamaya gelenlerin yanında çatal çivi bulunmaz “abi siz birkaç çivi çakın” der  ve giderler..

·         Çamaşır makinesi, ya yerine sığmaz - çünkü dolap ölçüsü milimetrik alınmıştır -, ya da soğuk su musluğuna sıcak su tesisatı bağlanmıştır (ya da ikisi birden!),

·         Bulaşık makinesi, gideri dışarıda toprak altına salınmıştır –çevre kazıldığı zaman fark edebilirsiniz-, su muslukları gene karışmıştır, küvet yanlış bağlanmıştır, vd.. ama tesisatçıya sorarsanız dekoratörün kabahatidir,

·         Telefon hatları, zeminde eve mavi-beyaz, kırmızı-siyah girer ve evin içinde kaybolur, ya da yeşil-siyah olur (??)..Ne olduğu anlaşılamayan kaçak sorunu vardır, telefon bağlamaya gelenler bulamaz, tesisatçı bilemez ve siz de saçınızı başınızı yolarsınız,

Tabi, işin şakası bir yana; izolasyonumuz var, duvarlarımız bayağı düzgün, boyamız pırıl pırıl, şöminemiz tütmeden çalışıyor.. Son yağmurdan sonra çatıyı kontrol ettik, sızıntı yok! En önemlisi su akıyor, kalorifer yanıyor, zaman zaman kesilse de elektrik var.. ADSL henüz yok, ama telefonlar bağlandı, Metro yapımı hızla sürüyor..

Son yağmurda Alacatlı yolumuza bir miktar çamur, toprak aktı, geldi.. Belediyemiz bu yola ne zaman el atacak diye bekliyoruz.. Hava temiz, gürültü yok, patates satanlar ile simitçileri özleyeceğiz gibi!!!


Kalın sağlıcakla..

Mehmet TUNÇER


ASFALTINIZ HAYIRLI OLSUN!


ASFALTINIZ HAYIRLI OLSUN!

Bu gün Ankara’nın çağdaş (!) ve planlı (!) gelişim alanlarından olan Çayyolu’nun en batısındaki yeni gelişme alanlarının içinden geçen bir yolun onda birinin asfaltlanmış olduğunu hayretle gördük. Ve bir duvara bağlanmış, neredeyse asfaltlanan yolun boyu kadar büyük bir bez afişte “ASFALTINIZ HAYIRLI OLSUN! “ yazısı..

Yani bir asfalt nasıl “hayırlı” olur, anlayamadık doğrusu.. Herhalde çukurlara düşmeyeceksiniz, artık arabanın aksını kırmayacaksınız, altını vurmayacaksınız, çamura batmayacaksınız demek isteniyor..Her ne kadar kazalar daha fazla olacaksa de bu ralli yolunda ama olsun gene de kendinize dikkat edin. Bakın belediyeniz size en büyük ve en önemli hizmetini yaptı, son 15 senedir yapılamayan yolunuzu asfaltladı.. Bunun için minnet duymalı ve belediyeye teşekkür tabelaları asmalı.. Türkkonut II’nin yolları yapıldığında da Mahalle Muhtarımız iki yıl önce aylarca tepemizde salınan “Teşekkür Ederiz” mesajı olan bez panoyu yolun üstüne asmamış mıydı??..




İŞTE PLANLI (!) VE ÇAĞDAŞ (!) ÇAYYOLU – ÖNDE YENİKENT BAHÇELİEVLER VİLLALARI-

İşte bu yol da yapıldı ve bizler belediyemizin sayesinde bu en temel kamu hizmetine yıllar sonra kavuştuk.. Tabii bu bir başlangıç, herhalde yol aşağıya ve yukarıya bağlanmalı.. Yolun ortalarında neredeyse 70-80 cm yukarıda açıkta duran rögar kapaklarına gece toslamadan gider ve sağ salim varırsanız evinize “hayırlı” olacak bu yollar  size bize..

Yenikent Bahçelievler kooperatifinin güney-batısında yer alan Camcılar Sitesi (yeni adı Onur Sitesi) ve çevresinde kümelenen çok katlı blokların yanından geçen yol bu bahsettiğim..         Biraz daha güneye doğru inerseniz bloklarla sarılmakta olan küçük tek bahçe içindeki evleri görürsünüz..Tabii bu Yenikent Kooperatifi üyelerinin günahı neydi diye düşünürsünüz bir an.. 1975 den bu yana yapılaşamayan bu alanlara bir arkadaşım “ toplu konutların çevresi de gecekondularla doluyor” demişti.. Ama bunların bahçeli evler ve planlı olduğunu anlatınca şaşıp kalmıştı!  Tabii esas arkadaki blokların da planlı olduğunu söyleyince şaşkınlığı bir kat daha arttı.. Acaba otoyolun kenarına ve kavşağa yakın bir tepenin üstüne bu denli yoğunluk vermenin ne gibi bir plan mantığı vardı?? Hele hele altyapıyı yapmadan blokları dikivermek neyin nesiydi acaba??



ARKADA MÜTHİŞ BİR YOĞUNLAŞMA / SPEKÜLASYON – ÖNDE YENİKENT VİLLALARI-

Bu alanlar ki, 1990’ların başından beri bilirim, en öncü ve en uzak kooperatif alanları idi.. Mütevazi bahçeli ev yaşantısının öncüleri, yıllarca mücadele ettiler eksik altyapıları tamamlamak için.. Ve bir gün, bir iki yıl içinde binlerce çok katlı konut ile.. Müthiş bir spekülasyon yapıldı ve bahçeli evleri alanları pişman edilircesine sarıldı çevreleri..

Mesela 10-12 katlı “çöl” görünümlü bir ortamda “Su Kent” blokları! Gene bozkırda -ben buraya  gelince bu günlerde “bizim çöle geldik” diyorum – “havuzlu evler, konaklar”, “county” ler, “ağa konakları”,  susuz ve ağaçsız  “su park” ..

Kent merkezinden 25-30 km uzakta 10-12-15. katta daireler, bahçede değil gene blokta yeni bir yaşam çevresi oluşuyor buralarda.. Otoparklar gene dışarıda, mesela Galleria’nın biraz yukarısında eflatun, mavi, açık pembe boyanmış blokların önü, yanı ve hayretle bu akşam gördüm ana caddenin kenarındaki kaldırımın üstü park etmiş araçlarla dolu..

Şimdi, trajik komik olan bu asfalt hayırlama meselesini daha pek çok yerde gördüğümü hatırlıyorum.. Hemen bütün belediyelerimiz asfaltlama yaptıktan sonra asıyorlardı bu pankartları ama anlayamamıştım nedenini. Herhalde asfalta kavuşunca “dua” edip büyüklerimizi anmak için ve onlara minnet duymak için miydi?? Yani en temel belediye hizmetini, planlı olması gereken bölgelere daha önce getirmeleri gerekirken.. Konutların daha sonra planlı bir şekilde yapılmasını sağlamak gerekirken.. Ama, yapılar yapılıp insanlar yıllarca toz, toprak çamur içinde yaşamak sefaletine reva görüldükten sonra, böyle bir hizmet getirmek olsa olsa hayırsız bir iş olur ama.. Çağdaş, planlı bir Başkent hayalinden sapalı onlarca yıl olmuş olsa da, o hayalini hiç yitirmeyen biri olarak gene de bu tabelaları görünce üzülüyorum doğrusu..

Bilmem sizler ne düşünürsünüz.. Hele yapılan köprülerin üstüne “…bilmem ne köprüsü” diye yazmak komikliğine ne dersiniz? Yani “..Bu bir Köprüdür” diye yazmaktan pek de farklı değil, bir köprünün, bir alt üst geçitin A belediyesinin ya da B belediyesinin sınırında olmaktan başka ne farkı var ki..mesela “Maltepe Köprüsü” yani büüyükşehir belediyesi yaptı ise, yüzyıllarca bu yazıt orada kalacak mı çirkin mavi bir tabela ve amblemleri ile..

Genelde Şehircilik ilkeleri olarak bize öğretilen ve bizim de 20 yıldır öğretmeye çalıştığımız;

1. Şehirlerin dışına çıkıldıkça yoğunlukların –yapı ve nüfus- azalması,
2. Düşük yoğunluklu “Banliyö” lerin, “uydu kentlerin” oluşturulması,
3.  Olsa olsa sadece merkezinde bir miktar yoğunlaşılarak çevrede “Bahçe Kent” (meşhur Garden City) tarzında yapılaşmalar olması ile,
4. İnsanları çekecek cazip, düşük yoğunluklu, kır-kent arasında sağlıklı bir yaşam çevresi oluşturulması ana prensibi..

 Başkent  Ankara giderek “Şehircilik” İlkeleri” ni tersine çevirecek uygulamalara sahne oluyor!.. Mesela “kent merkezlerinin yayalaştırılması”  en temel ilkelerden biridir değil mi?? Hayır, Ankara’da kent merkezi yapılan alt-üst geçitlerle otoyola dönmekte..”tarihsel çevrenin korunması” bir başka temel ilke ve olmaz ise olmaz bir uygarlık göstergesi.. Hayır, Ankara’da Ulus tarihi kent merkezinin koruma-ıslah planı bir kenara bırakılarak, yıkım ve ranta yönelik yeni bir planın uygulanmasına girişiliyor.. “Doğal çevrelerin, vadilerin, su havzalarının korunması” da bir başka temel ilke, “Yeşil Politika” temel ilkesi ama bir de bakıyorsunuz, “Islah” ya da “Kentsel Dönüşüm” adı altında vadiler, vadi tabanları çok katlı yapılaşmaya açılıyor, göllerin ve barajların kenarından, havzalarından otoyollar getiriliyor..

Mimari mirasın korunması, endüstri mirasının korunması” bir başka temel ilke, ama Cumhuriyet Çınarı Havagazı Fabrikası, Kızılay Binası, vd birçok yapı yıkılıveriyor yerine rant kuleleri dikmek uğruna..
Daha pek çok şey sayabiliriz ama herhalde “Şehircilik ilkeleri” epey değişikliğe uğradı son zamanlarda! Zaten bir avukat arkadaşım da sormuştu “Yahu nerede yazıyor bu şehircilik ilkeleri ??”  diye J

Asfaltınız hayırlı, sokağınız  bayırlı, apartmanınız çok katlı olsun, inşallah, maşallah,..

Mehmet Tunçer