Sunday, October 3, 2010

TUNCELİ MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI, PLANLAMA SÜRECİ VE SONUÇLARI


I. ULUSLARARASI TUNCELİ (DERSİM) SEMPOZYUMU
“Ekonomi, Tarih, Toplum”
Tunceli Üniversitesi, 4-6 Ekim 2010

Dr. Mehmet TUNÇER                          Dr. Binali TERCAN
mehmettuncer56@gmail.com              binalitercan@hotmail.com
Abant İzzet Baysal Üniversitesi           Abant İzzet Baysal Üniversitesi



GİRİŞ

Bu çalışmada: 21 Aralık 1971 tarihinde, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 25. maddesine göre Milli Park ilan edilen “Munzur Vadisi Milli Parkı”nın sahip olduğu kaynak değerlerinin, koruma kullanma dengesi içerisinde devamlılığının sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak amacıyla arazi kullanım kararlarının geliştirildiği 1/25 000 Ölçekli “Munzur Vadisi Uzun Devreli Gelişme Planı”nın,
-Plan yapımına ilişkin süreç, sorunlar, arazi çalışmaları ve yöntemi,
-Plana ilişkin makro kararları,
-Planlama alanı içindeki sosyal ve çevresel sorunlar (yapılması öngörülen ve yapımı sürmekte olan HES ler, sulama barajları) ve
-Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı‘nın Tunceli’ye katkısı değerlendirilecektir.

1. MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANLAMA SÜRECİ

1.1. Tarihçe:
Munzur Vadisi için ilk planlama çalışmaları 1970 yılında başlamış olup, Orman Genel Müdürlüğü, Milli Parklar Dairesi Başkanlığı tarafından Mart 1970’te ilk “Munzur Vadisi Milli Parkı Genel İnkişaf Planı” hazırlanmış ve bu plan, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından kabul edilmiştir. Bu plan, II. Beş Yıllık Kalkınma Planı amaçlarına uygun olarak düzenlenmiş olup, planın uygulanması ile ilgili kurumların yapacakları yatırımlara Devlet Planlama Teşkilatı tarafından öncelik verileceği belirtilmiştir. Ancak, 1970 yılında hazırlanan Uzun Devreli İnkişaf Planı geçen süre içinde, ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşullar ve öncelikli konular nedeni ile uygulanamamıştır.

Munzur Vadisi, bünyesinde barındırdığı doğal ve kültürel değerlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması amacı ile 1971 tarihinde Milli Park ilan edilmiştir.
Bu bölgenin milli park olarak ilan edilmesinde etken olan veriler, başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal değerler; endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve yabanıl hayvan varlığıdır. Munzur Dağlarının üzerinde 2000-3000 metrelik zirvelerde yer alan krater gölleri, Ovacık düzlüğünde kaynayan gözeler ve kanyonlar ile vadi boyunca dökülen şelaleler parkın doğal kaynak değerlerini oluşturmaktadır. Munzur Vadisi Milli Parkı florasında 1518 çeşitli bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Dağlarına, 227 çeşidi Türkiye’ye özgü endemik türlerden oluşmaktadır. Doğal çevre yaban hayvanları için elverişli bir ortam sunmaktadır. Çengel boynuzlu keçi ve bezuvar isimli iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından ur kekliği gibi yaban hayvanları bu yöreye özgü ilginç ve nadir türlerdir .
Munzur Vadisi Milli Parkı’nın sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerin koruma-kullanma dengesi gözetilerek planlanması, bu değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve aynı zamanda yöre, bölge ve ülke ekonomisine de katkıda bulunması amacı ile 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu Hükümleri ve Teknik Şartname doğrultusunda yeniden hazırlanma ihtiyacı doğmuştur. Bu amaçla, Orman Bakanlığı Elazığ Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği tarafından Ağustos 2002’de Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Revizyonu çalışmaları başlatılmıştır .

1.2. Amaç:
Ağustos 2002 tarihinde, farklı disiplinlerden çok sayıda akademisyen ve uzmanın katılımıyla hazırlık çalışmaları başlayan Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı 2006 yılında bitirilmiş olmasına rağmen, günümüze kadar Çevre ve Orman Bakanlığı’nca onaylanarak uygulamaya konmamıştır .
Uzun Devreli Gelişme Planı’nın (UDGP) temel amacı; Milli Park planlama usul ve teknikleriyle, uygulanan statünün amaçları, kriterleri, genel politika ve ilkeleri ile uyumlu olarak ve planlama sahasının kaynak değerleri ve özellikleri belirlenerek koruma kullanma dengesi içerisinde devamlılığının sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak arazi kullanım kararlarının geliştirilerek belirlenmesidir.

1.3. Yöntem:
Uzun Devreli Gelişme Planının (UDGP) hazırlanması sürecinde izlenen yöntem; UDG Planı kapsamında kalan alanın, Milli Park ilan edilmesindeki gerekçelerinin, koruma alanının kaynak değerleri ve mevcut durumunun 15 uzmanlık alanı açısından geçmiş dönemlerde yapılmış bilimsel çalışmalar ve literatür desteği ile yerinde tespit edilerek açıklanması ve sentez oluşturulmasına dayanmaktadır.
Plan üç aşama halinde hazırlanmıştır. Bunlar; Analitik Etüt yönteminin kullanıldığı, alanın mevcut durumunun saptandığı “Analiz ve Belgeleme”lerle mevcut durum tespitinin yapıldığı birinci aşama, analiz ve sorun tanımlama yönteminin kullanıldığı Sentez Değerlendirme aşaması olan ikinci aşama ve 1. ve 2. aşamalardan elde edilen verilerin Milli Park planlama kriter ve yöntemlerine göre alanın yönetim ve kullanımına ilişkin plan karar ve hükümlerinin üretildiği son aşama olan üçüncü aşamalardır.
Analitik Etüt Çalışması, elde edilecek mevcut durumun tespiti ve senteze ilişkin bilimsel verilerin, ilgili uzmanlarca, değişik meslek disiplinlerinin oluşturduğu bir çalışma grubu ile, Milli Park dâhilindeki bütün kullanımlar ve bunlara dair alt ve üst yapı tesisleri, parkın kaynak değerlerini en az etkileyecek ve koruma kullanma dengesini sağlayacak biçimde plan kararlarının üretilmesi açısından önem taşımaktadır. Uzun Devreli Gelişme Planı için, coğrafi mevkiinin tanımlanması, ulaşım imkanları, iklim, jeolojik, jeomorfolojik, hidrolojik ve hidrojeolojik özellikler, toprak yapısı ve biyolojik yapı (flora, fauna, vejetasyon, ekolojik yapı), doğal, kültürel, tarihi ve arkeolojik değerleri ile peyzaj özellikleri, turizm etkinlikleri, mevcut arazi kullanım durumu, teknik ve sosyal altyapı durumu, bölgeye yönelik projeler, demografik yapı, sosyo-ekonomik yapı, mülkiyet durumu, çevre sorunları, yasal çerçevesi ile ilgili yapılacak arazi (fotoğraf ve slaytlarla destekli) ve büro çalışmalarından elde edilecek veriler doğrultusunda, sahada yapılan araştırma konularına dair materyallerin toplanarak mevcut duruma ilişkin bilgilerin gerekli harita, grafik, tablo vb. düzenlemeler ile aktarıldığı mevcut durum tespit çalışmaları yapılmıştır.
Sentez aşamasında ise, Milli Park alanının mevcut durumunun genel olarak anlatıldığı Analitik Etüt Raporunda tespit edilen bilgilerin birbirleri ile ilişkilendirilmesi yöntemi ile planlamaya temel oluşturacak sorunların tespitine çalışılmıştır.
Son aşamada ise, Milli Park Planlama Kriterleri ve yöntemleri doğrultusunda plan kararları ve plan hükümleri onbeş farklı uzmanlık alanına sahip çalışma grubu tarafından hazırlanmıştır.

2. PLAN SINIRLARI VE ARAZİ KULLANIMI
2.1. Coğrafi Konum Ve Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Sınırları
42.674 hektarlık alanıyla Türkiye'nin en büyük milli parklarından olan Munzur Vadisi Milli Parkı, Doğu Anadolu Bölgesi, Tunceli İli, Merkez, Ovacık İlçeleri ve Erzincan İli, Çağlayan İlçesi sınırları içerisinde, 39o 29’ 56’’ - 39o 06’ 45’’ kuzey enlemleri ile 39o 15’ 54’’ - 39o 32’ 47’’ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Bu bölgenin 23.364 hektarlık kısmı 1968 yılında muhafaza ormanı ve av rezerv sahası olarak ayrılmıştır.

Şekil 1: Munzur Vadisi Milli Parkı alanının bölgedeki konumu .

Milli park sahasının bütünlüğünü sağlamak amacıyla sınırları, Munzur Dağları ve Mercan Dereleri dikkate alınarak kuzeye doğru uzatılmış ve muhafaza ormanlarıyla sonlandırılmıştır. Böylelikle milli park sahası Tunceli il merkezinin 7 km. batısından başlayarak 46 km. devam eden Munzur vadisini ve buradan kuzeye doğru Munzur Dağlarını içine alacak bir şekilde belirlenmiştir.
2.2. Mevcut Arazi Kullanımı
“Milli Park” sınırları içindeki alanın bütününde egemen kullanışlar tarım alanları, ormanlar, çayır ve meralar ve dağlık / boş alanlardır. Su yüzeyleri ise bu sistemi tamamlayan öğelerdir. Su çevrelerinde tarım alanları, bağ, bahçe ve meyvelikler de yer almaktadır. Köy yerleşik alanları genellikle bu verimli alanlar ile iç içe yer almaktadır.
Değinilen tüm bu arazi kullanış alanlarının morfolojik ve tomografik yapı ile doğrudan bağı vardır. Buradan çıkarak salt orman alanları ile orman içi farklı kullanışlı alanlar ayrımı yapılabilir.
Yerleşmeler bu sistem bütünü içinde; yaşam çevresi için uygun konumlarda dağınık ve küçük ölçeklidir. Orman içi yerleşmeler olarak uygun olan özel konumlarda yer almaktadır. Ulaşım sistemi bu düzenin anlamlı ve uyumlu bir parçasıdır ve Munzur Vadisindeki ana omurgaya asılı olarak gelişmiştir.
Tunceli ili topraklarının % 43’ünün (336,277 ha.) tarım arazileri oluşturmasına karşın, bölgenin dağlık ve engebeli yapısı nedeniyle işlenebilen tarım arazisinin oranı % 14’tür. Bu oran Munzur Vadisi Milli Parkı Alanı içerisinde çok daha düşmektedir. Çünkü burada arazi yapısı daha da sarptır. Bu nedenle yerleşim yerlerinin çevresindeki çok küçük alanlarda geleneksel yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Genel olarak buğday, arpa ve bakliyat üretimi gerçekleştirilmektedir.
Çayır ve meralarda başıboş hayvancılık yapılmaktadır. Hayvancılık yöre halkının en önemli geçim kaynağını oluşturur. Ancak köy boşaltmaları nedeniyle hayvancılık da azalmıştır.
Yerleşmelerden kopuk az sayıdaki rekreasyonel / günübirlik tesis ile oluşmakta olan tek bir kamping alanından diğer farklı kullanışlar olarak söz edilebilir. Munzur gözelerinin ve doğa turizminin etkisi ile bir çadır kamping alanı kurulmuştur. Bu tesis doğa turizmi için 30 çadır kamping kapasiteli bir tesistir.


2.3. Arazi Mülkiyeti
2.3.1. Tarım Alanlarında Mülkiyet
“Munzur Vadisi Milli Parkı” sınırlarının içindeki alanların tümü Orman olarak tanımlanmaktadır. Orman olarak tanımlanan alanlarda kullanılmakta olan tarım topraklarının kadastral sınır ve mülkiyet bağlamında tanımları yapılmamıştır.
Milli Park sınırları içinde ve yakın etkileşim ilişkisindeki Ovacık İlçesi ile ona bağlı köylerde orman kadastrosu henüz yapılmamıştır.
2.3.2. Yerleşik Alanlarda Mülkiyet
Özellikle konutların ve onların uzantısındaki müştemilat gibi değerlendirilebilecek olan ahır ve ağılların oluşturduğu yapılı çevre ve açık alanlar sistemi bağımsız bir özel mülk gibi tanımlanabilirler.
Köy Tüzel Kişiliği’ne ait ortak mallar / alanlar ve köy meraları ve yaylaları birlikte kullanma hakkı olan kamu mülkü statüsünü korumaktadırlar. Bu tür gayrimenkuller orman toprakları bütünü kapsamındadır.
Orman statüsündeki alanlar içinde bulunması nedeni ile, yerleşimlerin / köylerin sınırlarına ve Köy Yerleşik Alanları’na yönelik tanımlamalar da yapılmamıştır. Ancak köy sınırları İdari Yapı ve Arazi Mülkiyeti haritası üzerinde işlenmiştir. Milli park alnındaki tüm mülkiyetin kamuya ait olması yasa gereğidir.

3. MİLLİ PARKIN DOĞAL KAYNAK DEĞERLERİ VE ÇEVRE SORUNLARI
3.1. Doğal Kaynak Değerleri
Munzur Milli Parkı’nın doğal kaynak değerlerini akarsu, orman ve dağlık alan eko sistemleri oluşturur. Düzenli yağış alan yüksek dağlarda yeraltına sızan kar ve yağmur suları, daha düşük yükseltilerde kaynaklar halinde yeniden yüzeye çıkar. Akarsuları besleyen bu kaynaklar sürekli olduğundan akarsuların suları bol ve akışları da oldukça düzenlidir. Bölgede devamlı akan dereler Munzur Çayı, Mercan Deresi, Kalikuşağı Deresi, Cevizlik Deresi, Büyük Dere, Soğuk Pınar Deresi'dir.
Ovacık’ın kuzeyinde Munzur Dağlarının üzerindeki Ziyaret Tepenin eteklerinden doğan ve merkez ilçede Pülümür Çayı ile birleşerek Keban Baraj Gölüne dökülen Munzur Çayı’nın Ovacık-Tunceli arasında kalan kısmı, akarsuyu doğuran gözelerden başlayarak, vadi boyunca gerek bitki örtüsü ve yabanıl yaşam, gerekse farklı doğa peyzajı açısından çok zengin veriler sunmaktadır.
Munzur Suyunun yukarı çığırı, bu yöreye özgü bir tür olan kırmızı benekli alabalığın yetişmesine çok elverişlidir. Munzur Suyu, Mercan Deresi ve bu akarsulara karışan küçük derelerde yaşayan alabalık, Munzur Gözelerinin 1-2 km. güneyinden başlayarak 80 km.’lik bir su alanına yayılmıştır. Alabalık, yöreye özgü endemik türleri ve lezzetiyle ekonomik bir değer oluşturmanın yanı sıra turizm için de önemli bir potansiyel yaratmaktadır.
Çayın debisi çok düzenli olmamakla birlikte Aşağı Torunoba-Sarıtaş-Halbori Gözeleri arasındaki yaklaşık 20 km.’lik kısmı, rafting sporuna elverişli potansiyele sahiptir. 2000 Yılında Munzur Suyu, rafting sporu açısından bir ekip tarafından incelenmiş ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Munzur Suyu yatağının ve vadinin genişlediği yerlerde doğal bitki örtüsüyle, vadinin dar ve derin olduğu yerlerde dik yamaçlardaki ilginç kaya oluşumları ve yer yer rastlanan kanyonları ve şelalelerle, değişik manzaralar sunmaktadır. Bu kanyonlar arasında özellikle Halbori Gözelerinin yaklaşık 3-4 km. kuzeyinde Munzur Suyuna karışan Laç Deresinin oluşturduğu ve doğuda Pülümür Çayına kadar uzanan kanyon çok etkileyicidir.
Ovacık-Yeşilyazı dolaylarında ve Munzur Gözelerinden 1.5 km. aşağıda Munzur Suyunun iki yanında yer yer bölgenin karakteristik ağacı olan huş meşceresi bulunur. Ülkemizde ender bulunan ağaç türlerinden olan huş, akarsu kıyılarında güzel gövde yapmakta ve bitki örtüsü zenginliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.
Avcı Dağlarının batı yamaçlarından doğan Mercan Deresi, Ovacık ilçe merkezinin doğusunda Munzur Suyuna karışmaktadır. Mercan Deresi, yüksek dağlardan beslendiği için suyu boldur. Sportif balıkçılık için elverişli olan Mercan Deresinin büyük bir kısmı Munzur Vadisi Milli Park sınırları içerisinde kalmaktadır.
Bitki örtüsü bakımından çok zengin olan Mercan Vadisinin kuzey kesimleri doğa yürüyüşleri, orman varlığı bakımından zengin olan güney kesimleri piknik ve kamping etkinlikleri için uygun potansiyeller taşımaktadır.
Munzur Dağlarının, Mercan Vadisine inen yamaçlarında yer alan Kırk Merdiven Şelaleleri, dar ve küçük bir vadide akan birkaç şelaleden oluşmaktadır. Suyun bolluğu, doğal çevre ve peyzaj özellikleriyle ilginç ve çekici görsel zenginlikler sunan Kırk Merdiven Şelaleleri, Ovacık kuzeyinde yaylalara çıkan güzergah üzerinde ilk durak yerlerinden biridir .
Tunceli Belediyesi tarafından ilk kez 28-30 Temmuz 2000 tarihinde düzenlenen ‘Munzur Kültür ve Doğa Festivali’, her yıl tekrarlanarak sürdürülmektedir. Fotoğraf sergileri, halk oyunları gösterileri, halk müziği konserleri, film gösterisi, kent gezisi, panel, söyleşi ve edebiyatçıların imza günleri ile çok geniş bir kesimin ilgisini çeken festival programına Tunceli dışından da önemli oranda katılım gerçekleşmektedir. Böylece kentin sosyal ve kültürel yaşamına çok olumlu bir katkı sağlayan festival, İl turizmini de canlandırmaktadır.
3.2. Munzur Vadisi Milli Parkı’nda Çevresel Sorunlar
Munzur Vadisi Milli Parkı’nda en önemli çevre sorunları; Munzur gözelerinden kaynaklanan kirlilikler ve Munzur Vadisi ile yakın çevresinde, sekiz adet baraj ve hidroelektrik santral yapımının projelendirilmiş olmasıdır. Söz konusu barajların tümü ‘Munzur Projesi’ adı altında toplanarak bunlardan;
• Mercan Hidroelektrik Santrali ile Akayayık Mercan Vadisi’nde,
• Konaktepe I, Konaktepe II, Kaletepe ve Bozyaka Hidroelektrik Santralleri’nin Munzur Vadisi’nde,
• Pülümür Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin ise Pülümür Çayı üzerinde,
inşa edilmesi hedeflenmiştir.

Şekil 2: Munzur Projesi Kapsamındaki Sulama Barajları ve HES’ler

Munzur Suyu ve yan kolları üzerinde düşünülen bu barajlardan Mazgirt yakınlarındaki Uzunçayır Barajı’nın inşaatı halen devam etmektedir. Tunceli-Mazgirt yolunun 18. km’ sinde inşa edilmekte olan bu baraj 308 milyon m3 su depolayacak ve 100 MW. Gücünde enerji üretecektir. 2002’ de bitmesi planlanmıştır . Ancak 17 Ağustos 2009 yılında su tutmaya başlamıştır.
Projeler içerisinde Mercan Hidroelektrik Santrali inşaatı da halen devam etmektedir. Ovacık ilçesindeki Mercan Suyu üzerindeki bu santral yılda 19 MW gücünde elektrik üretecektir.
İnşaatı devam eden bu baraj ve santraller dışında Munzur Havzası ve vadisi üzerinde düşünülen, etüt edilen, kati proje aşamasına getirilen planlamalar vardır. Bunlar; Ovacık’tan Tunceli’ye gelirken sırasıyla Akyakık (Mercan üzerinde) Konaktepe Barajı (Torunoba yakınlarında), Konaktepe Hidroelektrik Santrali (Konaktepe Barajı ile Halvori arasında tünel-borularla 15 km suyun taşınması), Kaletepe Barajı (Tunceli yakınlarında Munzur Üzerinde) Bozkaya Barajı (Munzur üzerinde, Tunceli İl Merkezine yakın), Kocakoç Barajıdır (Pülümür vadisi üzerinde).
Elazığ-Tunceli Karayolu’nda, Tunceli İli’ne 18 km mesafede Munzur Suyu üzerinde yer alan ve inşaatı biten Uzunçayır Barajı dahil olmak üzere hidroelektrik santrallerinin tümü ile üretilmesi planlanan yıllık elektrik enerjisinin kurulu gücü, 362 MW’ tır. Bu miktar enerji; 1999 yılı sonu itibari ile akarsularımızdan elde edilen toplam 37.079 MW’ lık enerjinin %09.7’ si kadardır. Bu barajların aynı zamanda Keban Barajı’nın ömrünü uzatmak, zamanından önce dolmasını önlemek amacı da taşıdığı söylenmektedir.
Ancak bu barajlar yapıldığında örneğin; Konaktepe Barajı Torunoba’nın aşağısından başlayarak Ovacık ilçe merkezine kadar olan 26 km’lik bölümü sular alında bırakmakta, 110 metre yükseklikte göl oluşturmaktadır. Bu baraj gölünden sonra Munzur Suyu, Halvori’ye kadar 15.1 km uzunluktaki tünel- borularla taşınacağından, bu mesafede Munzur’un yatağından hemen hemen hiç su akmayacaktır. Bu konu; Milli Parkı tehdit eden en önemli sorun olarak henüz çözümlenememiştir.

4. MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI KARARLARI
4.1. Koruma Zonları
Munzur Vadisi Milli Parkının planlanmasında, sahada mevcut kaynakların bir taraftan değerlendirilmeleri ve diğer taraftan bu kaynakların korunmaları bakımından milli Park Alanı: Mutlak Koruma Zonu(ZON 1) ve Çevre Zonu(ZON 2) Olmak üzere 2 kısımda değerlendirilmiştir.

Şekil 3: Munzur Vadisi Milli Parkı Planı

Mutlak Koruma Bölgesi (ZON 1): Munzur Vadisi’nin Milli Park sınırları içinde kalan kısmını dar bir şerit halinde boydan boya takip eder. Bu zonun ayrılmasında, Munzur Suyu’nun bu alandaki alabalık popülâsyonu yönünden su düzeninin sağlanması ve vadi boyunca devam eden meşe baltalığının peyzaj güzelliğinin korunması esas alınmıştır. Ortalama olarak 40 km uzunluğunda ve 2-3 km genişliğinde olan bu zonun toplam alanı 7.860 ha’ dır.
Çevre Zonu (ZON 2) ise: yukarıda belirtilmiş bulunan Mutlak Koruma Zonunu ve kuzeye doğru Mercan Deresini takiben üzerinde dağ gölleri bulunan Munzur Dağları’nı içine alır. 34.940 ha genişliğinde bulunan bu zon içinde dağınık vaziyette birçok köy ve bunların bağlıları (Komu-Mezra) bulunmaktadır.
4.2. Ulaşım Ve Dolaşım
Munzur Vadisi Milli Parkının ulaşım ve dolaşım sistemi; Milli Park girişleri, Yollar ve Manzara Seyir Yerleri şeklinde tasarlanmıştır.
4.2.1.Girişler:
Munzur Vadisi Milli Parkına giriş, yalnız Tunceli’den sağlanmaktadır. Hozat ilçesinden Ovacık İlçesine dolayısıyla Milli Park inkişaf sakasına gelmek bugün için oldukça zorlaşmıştır. Milli Parka giriş yeri olarak Tunceli’den 6,5 km batıda bulunan özel idareye ait önceden yapılmış olan bina yeri seçilmiş bulunmaktadır. Bu giriş yerinde sahanın tesviyesi ile otopark sahası yapılması zorunludur.
Ovacık ilçesinden Milli Park alanına giriş yeri ise Mercan Suyu’ nun Munzur Suyu ile birleştiği yer olup burada da bir otopark ve danışma istasyonu yapılması uygun görülmektedir.
4.2.2.Yollar
Milli Park olarak tanımlanan alana erişim iki yoldan sağlanmaktadır. Bunlar; Tunceli-Ovacık yolu (stabilize) ve Hozat-Ovacık yoludur (toprak).
4.2.3.Manzara Seyir Yerleri:
Milli Parkın inkişaf (gelişme) sahası içersindeki ve civarındaki tepeler ve Değirmen mevkii sırtları ile Munzur Vadisinin muayyen noktaları ve Göller bölgesine giden güzergah üzerinde manzara seyir yerleri tespit edilmelidir.
4.3. Konaklama Ve Günlük Kullanma
Munzur Vadisi Milli Parkının planlanmasında konaklama ve günübirlik kullanma tesisleri; İnkişaf Sahaları, Munzur Gözeleri, Geceleme Tesisleri, Balık Üretme İstasyonu, Diğer Hizmetler şeklinde planlanmıştır.
4.3.1.İnkişaf (Gelişme) Sahaları
a. Parkın birinci inkişaf sahası olarak ele alınan Gökmeydan mevkiidir. Gökmeydan mevkii Milli Parkın merkezi yerinde bulunmaktadır. Saha yerleşme düzenine uygun olduğu gibi doğa güzelliği bakımından oldukça ilginç bir durum sunmaktadır. Saha kapsamında öngörülen çift lojmanlı muhafaza memuru binası, çadırlı kamp sahası, balık satış merkezi, lokanta, piknik sportif avlama yeri, otoparkı detay planları hazırlanarak gösterilmiştir.
Munzur Suyu Gökmeydan mevkiini ikiye bölmektedir. Nehrin her iki yanının düz ve yerleşmeye uygun bulunması ve yakında da bir geçiş yeri bulunmaması nedeniyle her iki sahilin bir köprü ile bağlanması zorunlu görülmektedir. Arazi üzerinde yapılan tetkikte ortalama 30–40 metre uzunluğunda bir köprünün kurulabilmesi için uygun alanların mevcut olduğu tespit edilmiştir. İnkişaf alanı içinde bir su kaynağı yoktur. Bu alanda kurulacak tesislerin içme suyu ihtiyacı Gökmeydan’ın kuzeyinde ve güneyinde bulunan planlarda mezkur sahaya borularla su getirmek ve çeşme yapmak suretiyle diğer tesislere su vermek imkanı da araştırılmalıdır.
Yapılacak tesisler için gerekli elektriğin şimdilik burada kurulacak bir jeneratörden temini uygun görülmektedir.
Ayrıca tesis sahiplerinin ve kampçıların, çöplerini muhtelif yerlere atılmaması ve çöplerin dağılmalarının önlenmesi bakımından çöp kutuları kullanmaları sağlanmalı ve bunların uygun bir yerde toplanmasından sonra başka yerlere nakledilmesi Milli Park idaresi tarafından sağlanmalıdır.
Ayrıca, yapılacak tesislerin kullanılmasında meydana gelecek pis suların nehri kirletmemesi için yukarı kısımlarda bir depoda toplanması zorunlu görülmektedir.
b. Milli parkın birinci inkişaf sahası olan Gökmeydan dışındaki diğer sahalar şunlardır:
Munzur suyu kenarlarında belirlenmiş olan alanlar piknik yeri ve aynı zamanda balık avlama merkezi olarak geçici (muvakkat) zamanlar için değerlendirilebilir. Ayrıca Mercan deresi çıkış yeri, Munzur dağları üzerinde bulunan Koç gölü, Katır gölü ve diğer göller, ayrıca Mercan suyu çıkış yerinden 5 km. doğuda Mercan gölleri, ziyaretçi merkezi olabilir. Mercan göllerine yol imkanları sağlandığı takdirde piknik yeri olarak da değerlendirmek mümkündür. Mercan göllerinin suyunun güzergahtaki tabii akışının daha berrak olması bakımından lezzetli alabalık yataklarına sahip bulunmaktadır. Milli Parkın içerisinde bulunan dağlarının dağcılık federasyonu başkanlığı ile yapılan temasta bu mıntıkanın amatör dağcı yetiştirme yeri olarak değerlenebileceği belirtilmiştir.
4.3.2.Munzur Gözeleri:
Milli Park sınırları dışında ayrı bir ünite olarak ele alınan bu saha daha ziyade birinci derecede rekreasyon sahası olarak değerlendirilebilir. Bunun için ilk önce sahanın detay planı yapılarak, buna göre yerleşme düzeni kurulmalıdır. Detay planında otopark sahası, piknik yeri, gazino, lokanta, balık satış merkezi, balık üretme istasyon yeri tespit edilmelidir. Ayrıca bu saha dahilinde ağaçlama yapılacak sahalara da yer verilmelidir.
Bu bölgede yapılacak tesisler için su problemi yoktur. Mevcut gözelerden her şekilde faydalanmak mümkündür. Bu sahanın aydınlatılması, Gökmeydan inkişaf alanında olduğu gibi jeneratörden yararlanmak suretiyle veya Ovacık Belediyesi ile anlaşarak buradan getirilecek elektrik ile gerçekleştirilebilir.
4.3.3.Geceleme (Konaklama) Tesisleri:
Ovacık İlçe merkezinde özel teşebbüs tarafından yapılacak geceleme tesisleri ihtiyaca kâfi gelebilir ve buradan motorlu araçlar ile uygun ziyaret merkezlerine gitme imkanı sağlanabilir.
Munzur gözelerinde yapılacak tesislerin yerleşme planına göre yapılması zorunludur. Buna göre bir otopark sahası, lokanta, gazino, ve çadırlı kamp yerleri belirlenmelidir.
Munzur Vadisi I. inkişaf sahsı olarak ele alınmış bulunan Gökmeydan mevkiinde yine yerleşme planına göre muhafaza memuru binası, lokanta, çadırlı kamp yerleri ve piknik yerleri bu planda gösterildiği şekilde ele alınmalıdır.
4.3.4.Balık Üretme İstasyonu:
Munzur suyu gözeleri civarında yapılacak yerleşme projesine göre uygun bir alanda balık üretme istasyonu kurulabilir. Balık üretme havuzlarında üretilen balık yavruları yeterli boya ulaştıktan sonra Munzur Vadisinde belirlenen balık üretme merkezlerine sevk edilir.
Buna mukabil balık avlama sahalarında, sportif balık avcılığı ilan edilecek gün, saat, ebat ve miktarlarda balık avlama yapılabilecektir. Bu durum Milli Park İdare Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenir.
İdarenin bu konudaki başlıca görevi, düzenlenecek balık amenajman planına göre balık avını ayarlamaktadır. Sportif balık araçları, satış merkezleri avlanma merkezlerine yakın olması tercih edilmelidir.
4.3.5.Diğer Hizmetler:
Milli Parkın inkişaf sahası olarak belirlenen alanda restoran, satış mağazaları, benzin istasyonu kurulabilir. Ayrıca Ovacık İlçesi P.T.T Müdürlüğü ile anlaşarak bir posta kutusu konulması uygun olur.
5. Koruma
Mutlak koruma zonu olarak belirlenen alan içerisinde planda belirtilen kullanımlar dışında herhangi bir şeyin yapılması mutlak surette yasaklanmalı ve hiçbir faaliyete meydan verilmemelidir. Ziyaretçilere Munzur Suyu vadisinde balık avlama sahaları olarak tefrik edilen yerlerde muayyen zamanlarda balık avlamalarına müsaade edilmeli, bunun dışında balık avlanması yasaklanmalıdır.
Flora ve fauna için zararlı hayvanlarla mücadele Milli Park idaresi tarafından bir plan dahilinde yürütülmelidir.
Avcılık yasakları koruma ekipleri tarafından titizlikle kontrol edilmeli ve Milli Park sınırları dışındaki avlanmanın da bir plan dahilinde yapılması temin edilmelidir.
Munzur Milli Parkında çevre zonu, köy mezarlıklarının bulunduğu saha ile Munzur dağlarının mıntıkası olarak kabul edilmiştir. Bu köy mezralarının birbiri ile irtibatları patika yol ile sağlanmaktadır. Arazi çok dağlık olduğu için yol yapımında büyük zorluklar çekilmesi mümkündür. Çevre Zonu içinde bulunan köylerin, bulunduğu yerde kalkındırılması veya başka yerlerde iskan edilmelerinin temini için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca koordineli bir çalışma sisteminin uygulanması gerekli görülmektedir.
5. UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI HÜKÜMLERİ
Munzur Vadisi Milli Parkı 1/25.000 ölçekli uzun devreli gelişme planı Plan hükümleri: Kapsam, Amaç, Genel hükümler, Özel hükümler, Uzun devreli gelişme planı’nın uygulanması ile ilgili tavsiyeler olmak üzere 5 bölüm başlığı altında toplanan onlarca maddeden oluşmaktadır.
Özel hükümler Bölümünde; Mutlak koruma alanı, Sınırlı kullanım alanı ve Kontrollü kullanım alanı başlıkları yer almaktadır. Sınırlı kullanım alanları olarak; Tarım ve Mera Alanları, Yürüyüş güzergâhları, Manzara seyir noktaları ve Mola noktaları bulunmaktadır.
Kontrollü kullanım alanı olarak tanımlanan bölgede; Köy yerleşim alanları, konut ve günü birlik kullanım alanları ile İdare - ziyaretçi ve tanıtım merkezi ile giriş kontrol noktaları ve otoparklar yer almaktadır.
Uzun devreli gelişme planı’nın uygulanması ile ilgili tavsiyeler bölümünde ise; Milli park’nın yönetim faaliyetleri, milli parkta görevlendirilmesi gereken idari personel ve teknik uzmanlar ve yapılacak eğitim çalışmaları yer almaktadır. En son bölümde de Milli Park sınırları ile ilgili tavsiyeler yer almaktadır.

6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Munzur Suyu, Mercan Deresi ve çevresindeki akarsularda yaşayan bol miktarda alabalık, yöre için önemli bir ekonomik değer oluşturmaktadır. Munzur Gözelerinden başlayarak 80 km.’lik bir su alanına yayılmış olan alabalık, Tunceli ekonomisi için olduğu kadar, ülkemiz için de çok önemli bir doğal servettir.
Bölgede sert karasal iklim hüküm sürdüğünden, milli parktan faydalanmak için en uygun zaman Haziran ve Eylül arasındaki dönemlerdir. Milli Park alanındaki doğal veriler, kamp kurma, piknik yapma, sportif balıkçılık ve doğa yürüyüşleri gibi günübirlik etkinliklerin yanı sıra çeşitli su ve doğa sporları (rafting, dağcılık v.b.) için de çok elverişli potansiyellere sahiptir.
Milli parkın her köşesinden eşsiz doğal görünüm ve tüm yabanıl yaşam kolaylıkla izlenebilmektedir. Bu özellikleriyle Munzur Vadisi, gerek rekreasyonel etkinlikler, gerekse doğa araştırmaları için turizme yönelik çok önemli potansiyeller taşımaktadır.
Munzur Milli Parkı, ülkenin en büyük milli parklarından biri olmasına rağmen ilanından bu yana hemen hiçbir yatırım almamış aksine bölgede uzun yıllardır süregelen sosyal olaylar nedeni ile neredeyse kendi başına bırakılmış, terk edilmiştir. Milli Park sınırlarının yeniden gözden geçirilerek doğal hatlara (sırtlar, dereler, devamlılığı olan ekosistemler vb.) oturtulması gereklidir. Munzur Nehrini oluşturan ana kollardan birinin kaynağı Ovacık ilçesindeki gözelere dayanmaktadır. Bu bölge, Milli Park alanın için önemli bir tür olan Kırmızı Benekli Alabalık için en önemli üreme alanını oluşturmaktadır ancak herhangi bir koruma statüsüne sahip değildir. Munzur Gözelerinin Milli Park sınırı dışında bırakılması Munzur nehrinin korunması bakımından doğru olmayan bir karar ve uygulamadır.
Ovacık gözelerinden doğan ve Munzur Vadisi Milli Parkı içinde Munzur Nehri ile birleşen ve alabalıklar için en önemli üreme bölgesi olan bu akarsuyun Milli Park Sınırları içine dahil edilerek veya diğer uygun koruma statülerden biri kazandırılarak koruma altına alınması gerekmektedir.
Su ürünleri açısından araştırma ve inceleme amaçlı gerçekleştirilen arazi çalışmalarında, Milli Park sınırları içinde Munzur ve Mercan Suyu’nun su ürünleri bakımından alanı karakterize eden iki önemli kaynak olduğu tespit edilmiştir. Bölgede, Alabalık ve Karabalık en yoğun bulunan balık türleri olmak üzere diğer türler Sazan, Yeşilbalık, Tahtabalığı, Kayabalığı, Tepsi Balığı olduğu tespit edilmiştir. Munzur suyunda yaşayan ve Munzur alası olarak da anılan Kırmızı Benekli Alabalığın (Salmo trutta macrostigma) eti kavun içi renkte olup çok lezzetlidir. Munzur çayı, sahip olduğu su parametreleri itibarı ile balık için çok önemli bir yaşam alanını teşkil etmektedir.
Yapılması planlanan barajlar tamamlandığında baraj göllerinden sonra Munzur Suyu, Halvori’ye kadar 15.1 km uzunluktaki tünel- borularla taşınacağından, bu mesafede Munzur’un yatağından hemen hemen hiç su akmayacak ve bu da Milli Park değerlerinden en önemlilerinden olan sucul ekosistemi tahrip edecektir.
Munzur Milli Parkı içinde gerçekleştirilen ve uluslar arası sözleşmelere, ilgili yasalara ve uzun vadeli gelişme planına aykırı uygulamalar ile birden fazla yasa birkaç kez çiğnenmiştir. Söz konusu eylemlerle ilgili yasalar başta 6831 sayılı Orman Kanunu olmak üzere; 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunudur. Munzur Çayı üzerinde yapımına başlanan ve planlanan 8 adet baraj, adı Milli Park olan bu coğrafyanın kaybedilmesine yol açacak ve hem insanlar hem de bölge flora ve faunası bundan geri dönülemez zararlar görecektir.
Munzur Vadisi uluslararası sözleşmelerle de koruma altındadır. 1973 Washington, 1975 Paris, 1979 Bern, 1999 Kyoto, 2000 Kahire çevre sözleşmeleri, 1992 Rio ve Habitat anlaşması kararları ile de Munzur ve çevresi koruma altındadır
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca yasaklanan faaliyetler aşağıdadır:
Madde 14 - Bu Kanun kapsamına giren yerlerde;
a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz,
b) Yaban hayatı tahrip edilemez,
c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz,
d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz,
e) Onaylanmış planlarda belirtilen yapı ve tesisler ve Genelkurmay Başkanlığınca ihtiyaç duyulacak savunma sistemi için gerekli tesisler dışında kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk bulunmadıkça her ne suretle olursa olsun hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez veya bu alanlarda var olan yerleşim sahaları dışında iskân yapılamaz.
Munzur Milli Parkı içinde baraj, sedde vd. altyapı tesisleri yapımı amacı ile yolların genişletilmesi ve daha sonra bir kısım orman alanına moloz dökülmesi eylemleri orman açma ve işgal suçunu oluşturur. Her iki eylem de 6831 sayılı Yasanın 17. Maddesine aykırıdır ve yaptırımı 91. Maddede gösterilmiştir. Su seviyesinin yükseltilmesi ile Munzur Çayı vadisi kenarında bulunan ağaçların ölümüne sebep olunması 14. Maddeye aykırıdır. Yaptırımı 91. Maddesinde gösterilmiştir. Gene su seviyesinin yükseltilmesi suretiyle bir kısım orman alanının sular altında kalması ayrıca ormanı işgal suçunu oluşturur. Bu suçlar için öngörülen yaptırımlar Milli Parklar Kanununun 20. Maddesi gereğince bir misli arttırılarak uygulanır.
Uygulamaların Çevre ve Orman Bakanlığının bilgisi ve izni dışında yapılması durumunda ormanı açma ve işgal suçunun, uzun devreli gelişim planına göre gerekli izinlerin alınmamış olması durumunda Milli Parklar Kanunu’nun 14. Maddesine aykırılık oluşturacağı söylenebilir. Yaptırımı 15. maddededir. Bu yapılara doğrudan doğruya orman idaresince el konulması gereklidir. Ayrıca Orman Yasasının 93. Maddesi hükümleri uygulanır.
Milli Park içinde yapılan ve yapılacak eylemler 2873 sayılı yasanın 14 maddesinin (a), (b), (c) ve (e) bentlerine aykırıdır. Zira yapılan eylemler tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değerini bozulacak, yaban hayatı tahrip edilecek, bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına sebep olabilecek uygulamalar yapılmış ve eğer iptal edilmez ise yapılacaktır. Milli Park içinde “…kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk bulunmadıkça her ne surette olursa olsun hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez.” kuralı bulunmaktadır.
Barajlar gerçekleşirse 30-40 yıl sonra 43 tanesi sadece Munzur bölgesine özgü toplam 1518 bitki türü ortadan kalkacak ve binlerce dönümlük orman yok olacaktır. Dünyaca ünlü kırmızı pullu alabalık yaşama ortamını kaybedecek ve hayvancılık, arıcılık ve tarımsal üretim ağır darbe yiyecektir. İl merkezinin özellikle Ovacık ilçesiyle bağı kopacak ve 60’tan fazla köy sular altında kalacak, böylece boş köylere dönmek mümkün olmayacak, dolu olanlarda yaşam sona erecektir.
Çevre Kanunu’na göre kirleten; faaliyetleri sırasında veya sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine, ekolojik dengenin ve çevrenin bozulmasına neden olan gerçek ve tüzel kişileri, kapsamaktadır. Çevre Kanunu’nun 3. Maddesine göre başta idare (Valilik ve İl Özel İdaresi), meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler (Mad a).
Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar (Mad b).
Çevre Kanunu Madde 8’e göre; “Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler”.
Madde 9’a göre, “doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunması esastır. Biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanım esasları, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir”.
Türkiye, çevre ve doğa koruma ile ilgili birçok antlaşmaya taraf olmuştur. Munzur Vadisi Milli Parkı’nın korunması bağlamında konu ele alındığında, Biyoçeşitlilik Sözleşmesi, Cites Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi ve Bern Sözleşmesi hükümlerinin bu olaya uygulama yeri bulacağı kuşkusuzdur.
Uluslar arası sözleşmeler kural olarak iç hukukumuzun bir parçası sayılmaktadır. 1982 Anayasası’nın 90. maddesi, “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlığını taşımakta olup Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı antlaşmaları hukukun kaynakları arasında saymakta ve normlar hiyerarşisindeki yerini de kanunla eş değer tutmaktadır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Biyoçeşitlilik sözleşmesinin yerinde koruma - in situ - ile ilgili hükümleri, türlerin yaşam alanlarının korunmasının esas olduğunu ve bunların yerinde koruma tedbirleri ile sürdürülebilirliklerinin sağlanması gerektiğini, yaşam alanlarının tahrip edilmemesi gerektiğini amirdir.
Diğer yandan, Cites sözleşmesi ve bu sözleşmeyi iç hukukumuza uyarlayan Cites Yönetmeliği hükümlerine göre, nesli tehlikede olan türlerin mutlaka koruma altına alınması ve bunların ve yaşam alanlarını koruyacak her türlü tedbirin alınmasını öngörmektedir. Buna ek olarak, 1979 tarihli Bern Konvansiyonu, Avrupa yaban hayatı yaşam alanlarının korunmasını öngörmektedir. Hatta bu tür alanların tahribine neden olabilecek her türlü faaliyetin kontrol altına alınmasını ve gerekli yaptırımların uygulanmasını öngörmektedir. Ayrıca, Ramsar sözleşmesi de sulak alanların, su kuşlarının ve bunların yaşam alanlarının korunması ile bunları tehlikeye atacak her türlü faaliyetin önüne geçilmesini öngörmektedir.
Milli Park içinde 34940 ha genişliğinde bulunan Çevre Koruma Zonu, içinde dağınık vaziyette birçok köy ve bunların bağlıları (Komu-Mezra) bulunmaktadır.
Sahanın dağlık olması nedeniyle bu köylerde yaşayan insanların yaşama koşulları oldukça zordur. Buranın halkı kendilerini tamamıyla hayvancılığa bağlamış olduklarından hayvanlarının geçimi yönünden ormandan faydalanma esas amacı oluşturmaktadır. Bu bakımdan köy halkı, 6 aylık süre içinde hayvanların yiyecek ihtiyaçlarını sonbaharda karşılama mecburiyetinde olduklarından köy ve hanelerin civarına en yakın meşe topluluklarının tepelerini kesmek suretiyle yaprak temini ve ayrıca zati ihtiyaç (odun ve yakacak) temini bu bölgenin en önemli problemlerinden birini teşkil etmektedir. Bu nedenlerle Çevre Zonu içinde yapılacak yaprak işletmeciliğinin bir plan kapsamında yürütülmesi ve ormanın imarı temel amacı oluşturmaktadır.
Çevre Zonu içerisinde bulunan ormanın imarı tamamlandıktan sonra devamlı olan köy ihtiyaçlarının karşılanması için Tunceli Orman İşletme Müdürlüğünce yapılacak bir protokole göre bu ihtiyaçların 2. Zon dışından karşılanması gerekmektedir.
Munzur Vadisi Milli Parkı 42.674 hektarlık büyük bir alanda yer almaktadır. Her ne kadar bu bölgede büyük bir yerleşim yeri bulunmuyorsa da, alanın doğal karakteri, verimli akarsu boylarında tarih içinde henüz keşfedilmemiş bir insan yerleşimi olabileceğine işaret etmektedir.
Nitekim kuzeyde yer alan, Mercan vadisinde böyle bir antik dönem kalıntısı, Şahverdi Köyünün kuzeybatısındaki 1636 rakımlı Kaletepe mevkiindeki kalıntılar I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak saptanmış ve ilan edilmiştir.
Alan dışında yer alan Tülin Tepe, Tepecik ve Pulur Höyükleri yörenin Kalkolithic ve Neolithic dönemlerde dahi iskan edildiğini göstermesi bakımından önemli ipuçlarıdır. Bu nedenle Milli Park içindeki tüm mağara ve tepeler bilimsel bir bakış açısıyla yeniden irdelenmelidir.
Bu doğal olarak kapsamlı ve zorlu bir araştırma sürecidir. Bu çalışmaya, öncelikle bir yüzey araştırması şeklinde başlanabilir. Daha sonra, özellikle seramik buluntu, yapı kalıntısı, mağara resmi vb. buluntuların yoğunlaştığı kesimlerde sondaj kazıları yapılmalı ve en az 4-5 m. derinliğe kadar sondajlarla bilimsel araştırma yapılmalıdır.
Bu büyüklükte bir alanda uydu fotoğraflarından yararlanarak, Coğrafi bilgi sistemi kullanılarak kalıntı, höyük vb. insan varlığı gösteren kültürel varlıklar saptanabilir. Ayrıca sismik, ses dalgaları ile yapılan araştırma teknikleri de bir miktar pahalı olmakla birlikte, insan emeğini ucuzlatılması bakımından yararlanılabilecek yöntemlerdendir.
Milli Parklar Kanunu ile Milli Parklar Yönetmeliği’ne göre Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı kesinleşmeden Milli Park alanında hiçbir yapı ve tesise izin verilemediği gibi, Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı’nda yer verilmeyen hiçbir yapı ve tesis yapılamaz .
Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Analitik Etüd Raporu’nda da “Munzur Suyu ve Mercan Deresi üzerinde çok sayıda hidroelektrik santrali projesinin gündeme gelmesi en önemli potansiyel çevre sorunu olarak görülmektedir.
Sonuçta, uzun dönemli, bilimsel esaslara dayalı, sürdürülebilir ekonomi politikaları ile ulusal enerji politikaları belirlenmeli ve ender coğrafyalar olan bu tür alanlar her ne pahasına olursa olsun mutlaka korunmalıdır.
Milli Parkın içerisinde bulunan dağlarının dağcılık federasyonu başkanlığı ile temasa geçilerek amatör dağcı yetiştirme yeri olarak değerlendirilmesi, balık avlama sahalarında, sportif balık avcılığı ilan edilecek gün, saat, ebat ve miktarlarda balık avlama yapılabilmesi ve Munzur Çayının debisi çok düzenli olmamakla birlikte Aşağı Torunoba-Sarıtaş-Halbori Gözeleri arasındaki yaklaşık 20 km.’lik kısmı, rafting sporuna elverişli potansiyele sahip olduğundan, bu amaçlarla kullanılması Tunceli turizmine ve dolayısıyla ekonomisine katkı sağlayacaktır.


KAYNAKÇA
Munzur Vadisi Milli Parkı Genel İnkişaf Planı. Orman Bk. Milli Parklar ve Av. Yab. Hay. Gn. Md., 1970.
MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI (1/25 000 VE 1/10 1000), Analitik Etüd ve Planlama Raporları (2003 – 2006), Orman Bakanlığı, Milli Parklar ve Av ve Yaban Hayatı Gn. Md., Ortadoğu Ormancılık A.Ş.
Tarım ve Köy İşleri Bk., Koruma ve Kontrol Genel Md, Munzur Suyu Su Ürünleri, 2002
T.C. Orman Bakanlığı Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürlüğü
T.C. Çevre Bk., Tunceli İli Çevre Durum Raporu 2002
Turna, C. (2000), “Munzur Vadisi ve Barajlar Sorunu”, S. 7
TUNCELİ BAROSU YÖNETİM KURULU’NDAN KAMUOYUNA NISAN 27, 2010, http://www.munzurca.com/tunceli-barosu-yonetim-kurulundan-kamuoyuna/
Türkiye Tatlısu Balıkları, Ege Üniv. Fen Fak. Kitapları, No:97, 1988, İzmir.

No comments: