AFGANİSTANDA TALİBAN TARAFINDAN BOMBA İLE YIKILAN UCUBE! |
EN BÜYÜK ÇEVRE SORUNU: SAVAŞ ve KÜLTÜR VARLIKLARI
14 Nisan 2003
Doç.Dr.Mehmet TUNÇER
Nisan sayısında bahsettiğim ve çıkmasından korktuğum savaş ne yazık ki çıktı ve insani ve çevresel korkunç sonuçları ile endişelerimin birçoğu gerçek oldu..
Aşağıdakilerin bir kısmını gazetelerden okumuş, iletişim araçlarından izlemişsinizdir. Ama belki de bir kısmı benim için olduğu gibi sizler için de ilginç olabilir:
· Hatay-Van arasındaki bölgede uçaklar için açılan uçuş koridorlarından bu mevsimde ortalama 500 000 göçmen kuşun geçtiğini, bu sürülerin içine dalan savaş uçaklarının sürülerde toplu ölümlere yol açtığını, hatta bazen uçaklar için de büyük tehlike yarattığını,
· Irak savaşı esnasında güneydoğu bölgemizde yer alan Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır gibi kentlerde, bazı önemli yapıların korunması için çatılarına işaretleme yapıldığını,
· Ülkemizin savaşa girmesi halinde 34 il ve 62 müze müdürlüğünün tehdit altında olacağını ve olası bir savaşta müzelerdeki değerli eserlerin daha güvenlikli bir kente taşınmasının düşünüldüğünü,
· Mezopotamya Kültürlerinin bütünleştiği yer olan BABİL’ in büyük tahribat gördüğünü, burada restore edilen Hellenistik Dönem tiyatrosunda eski Babil kültürünü temsil eden festivaller yapıldığını, hatta Saddam Hüseyin’in kendisini antik dönem Babil Kralları ile özleştirdiğini,
· Irak’da dünyaca önemli Arkeolojik Alan Nimrud Antik Kenti’nden çıkarılanlar müzelerde korunurken, I. Körfez savaşında bizzat ülkeyi yönetenler tarafından talan edildiğini, 5000-6000 eserin yağmalandığını ve kaçırıldığını,
· İnsanlığın en eski kentlerinden Ur’da 400’den fazla top mermisi deliği ve bombaların yarattığı kraterler olduğunu, bir çoğu henüz okunmamış çivi yazılı tabletler ve mühürlerin yok edilmesi ile “tarih içinde tarihin kaybolduğunu”,
· Ninova Antik Kenti’ndeki buluntuların savaş esnasında top ateşi ile yerler bir edildiğini, hatta çalınan arkeolojik hazinelerle dünya tarihi eser piyasasında “Asur Modası” nın başladığını,
· Bugünlerde, Bağdat’ta bombalanan Savunma Bakanlığı’nın bir Osmanlı Külliyesi olduğunu ve tamamen yıkıldığını, bu savaş esnasında dünyanın en eski üniversitelerinden birinin de bombalandığını ve yağmalandığını,
· 1954 yılında hazırlanan “La Haye : Silahlı Bir Çatışma halinde Kültür Mallarının Korunmasına Dair Sözleşme”’nin ABD ve İngiltere tarafından halen imzalanmadığını ve bunun imzalanması için uluslar arası baskı yapılması gerektiğini,
· Arkeolojik alanların ve kültür varlıklarının tahribi ve yağmasına karşı, Amerikan ve İngiliz Arkeoloji Derneklerinden yaklaşık 100 bilim adamının imzaladığı bir yazının The Guardian’da yayınlandığını,
· Irak tarafından Birleşmiş Milletlere hediye edilen ve ünlü “Hammurabi Kanunları” nın ve MÖ 1260 Tarihinde imzalanan ve Dünya’nın ilk barış antlaşması olan “Kadeş Anlaşması” nın BM salonlarında hem de Güvenlik Konseyi girişinin iki yanında yer aldığını,
· Koruma konusunda günümüzde UNESCO, ICOMOS ve ICCROM’un da aralarında bulunduğu yaklaşık 2000-2500 uluslar arası örgüt bulunduğunu ve bu örgütlerin ortak amaçlarının; doğal, tarihsel ve kültürel değerlerin insanlığın (bölgesel, kıtasal ya da küresel) ortak mirası olarak korunması yönünde uluslar arası işbirliğinin sağlanması olduğunu,
MOSTAR KÖPRÜSÜ YIKILDIKTAN SONRA |
biliyormuydunuz ?
Bunlar Anadolu Sanat Tarihçileri Derneği’nin 11 Nisan da düzenlediği ve Panel üyesi olarak katıldığım “SAVAŞ ve KÜLTÜR VARLIKLARI Paneli” nde konuşulanlardan bazı önemli ve ilginç bulduklarım..
Sn. Prof. Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU (ASTAD), Sn. Prof. Hayat ERKANAL, Sn. Füsun ERSOY ve Sn. Özgen ACAR’la birlikte yaklaşık 3 saat salonu dolduran çoğu Paneli düzenleyen ASTAD ve Arkeoloji Derneği üyeleri ile “Savaş” ve “Kültür Varlıkları” konusunu tartıştık…
Bu günlerde de Bağdat’taki otorite boşluğunu fırsat bilerek devlet dairelerini, bankaları, işyerlerini talan eden ve araçları çalan yağmacıların Bağdat Arkeoloji Müzesine de saldırdıkları ve yağmaladıklarını biliyoruz. Onlarca yağmacının müzedeki salonlara dalarak tahrip ettiğini, salonlardaki çömlekler ile bazı heykellerin kırıldığını, devrildiğini, bazı eserlerin ve yönetim bürolarının tamamen yağmalandığı bildirilmekte.. Hatta müze girişindeki salonlardan birindeki tarihi eser kapı bile çalınarak götürülmüş.. Eh “küresel gangasterlikler” (!) yanısıra bunlar masum bile sayılabilir!! (Şubat 2011 / Ortadoğu'da değişen bir şey yok, Mısır'daki müze tahribatında aklıma geldi bu yazıyı da ekleyeyim istedim!)
Taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının korunması için dokümantasyon, bilgi ve belge arşivi çok önemli.. Bilgisayarlar günümüzde sayısal ortama aktarmada ve çok büyük verileri küçük hacimlerde depolamada önemli bir rol üstlendi...
Bilgi bankası yanısıra bölgesel, korunma önlemleri daha fazla olan, daha büyük, zengin ve güvenlikli müzeler oluşturulabilir mi? Korunması gerekli önemli eserler buralarda sergilenebilir mi?
Tabii, her eserin yerinde korunması ve sergilenmesi esastır ama paha biçilmez eserlerin çalınmadan, depremlerden ya da Allah korusun yağmadan ve savaşlardan korumak için böyle önlemler alınmalı diye düşünüyorum…
Barış zamanında doğru dürüst korumayı beceremeyen bizler, acaba savaşta neler yaparız! Öncelikle “Savaş” konusunu sanki bir doğal afetmişçesine ele alıp, öncesinde, esnasında ve sonrasında neler yapılabileceğinin planlanması gereklidir. Barış döneminde önlemler alınmalıdır.. Taşınır, taşınmaz kültür varlıklarının öncelikleri ve önemleri belirlenmeli, bilimsel değerlendirmeler yapılmalıdır.
En doğrusu da BARIŞ için elimizden geleni yapmalıyız!