ULUS TARİHİ KENT MERKEZİ’NDE GÜNCEL KORUMA
SORUNLARI
Prof.
Dr. Mehmet Tunçer
Çankaya
Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
I. GENEL DURUM
Ankara
binlerce yıllık birikim sonucu oluşmuş bir kenttir. Ankara ile birlikte
düşünülen en önemli iki sembolik öğe Kale ve Çankaya’dır. Biri tarihi geçmişi,
öbürü ise Cumhuriyet Türkiye’sini sembolize eder. Ankara’da zengin bir kültür
birikimi bulunmaktadır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, modern bir “Başkent”
oluşturma idealinin gerçekleştiği kenttir.
Frig,
Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleri üst
üste birikerek günümüz Ankara’sını oluşturmaktadır. Metropoliten Ankara,
Başkent oluşundan bu yana tarihsel çekirdeğinin çevresinde, özellikle batı
koridoru denilen İstanbul ve Eskişehir aksı boyunca 40-50 km. çepere yayılarak,
çevre yollarının da etkisi ile yağ lekesi şeklinde bir makro forma ulaşmıştır.
Başkent
Ankara’da “Kent Kimliği” giderek tamamen değişmiş, gecekondulaşma,
plansız kentleşme, betonlaşma olgusu, taşıt trafiği karmaşası,
otopark sorunları ile “Çağdaş” olmayan bir “Kent Kimliği”
oluşmuştur. Ancak, halen kimliğini koruyan tarihi kesimler ile yeni
gelişmekte olan çağdaş kent parçaları bulunmaktadır. Yer yer arabesk
denilebilecek uygulamalar ile henüz “Kimliğini Arayan” bir şehir
görünümündedir.
Eski
Ankara’ ve ‘Ulus tarihsel kent merkezi’ 1980’lere kadar korunamamış, Jansen’in
“Protokol Alanı” ilan ettiği kesimler hariç, özellikle ana caddeler üzeri çok
katlı yapılaşmalar ile yok edilmiştir. Koruma amaçlı çalışmalar Jansen’den tam
50 yıl sonra yapılabilmiştir.
1994
yılı sonrasında Ankara Büyükşehir Belediyesi uzun yıllar (2000’lerin başına
kadar) Ankara’da eski eserlerin korunmasına ve onarımına ilişkin herhangi bir
önemli uygulama yapmamış, 2006 yılında ise Ulus TKM Koruma Islah Planlarını
iptal etmiştir. Sansasyonel ve rant amaçlı projelerin gerçekleştirilmesi
amacıyla Ulus “Yenileme Alanı” ilan edilmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi
15.07.2005 tarihinde, 5366 Sayılı Kanun uyarınca, Ulus’un da içerisinde
bulunduğu Ankara Tarihi Kent Merkezi’ni “ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME
ALANI” olarak ilan etmiştir.
2863
sayılı Kanun’un 6. Maddesi’nin (c) Fıkrasında; “Planlar, yeni bir koruma
amaçlı imar planı veya koruma amaçlı imar planı revizyonu hazırlanıp
onaylanmadan veya herhangi bir yargı kararı bulunmadan ilgili idarece iptal
edilemez…” denilmesine rağmen, Ankara BŞB Meclisinin 15.01.1990 tarih ve
33 sayılı kararı ile onaylanan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar
Planı” Ankara BŞB’nin, 14.01.2005 tarih ve 210 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Plan
Onama Sınırları, “Yenileme Alanı Sınırı” olarak kabul edilmiş ve bu Sınır
Bakanlar Kurulu’nun 2005 tarihli kararı ile kabul edilmiştir. Söz konusu
planlama alanında Ulus Projesi dışında 2 ayrı Koruma Projesi (“Kale ve Çevresi
Planı”, “Ankara Merkez Eski Kent Dokusunun Planlanması, Sağlıklaştırılması ve
Korunması Projesi”) de bulunmasına rağmen; bu planları yok sayarak yeni bir
plan önerisi getirilmiş olması yürürlükteki yasalara da aykırıdır. Bu dönemden
sonra çeşitli yargı kararları ile yürütmesi durdurulan ve iptal edilen birçok
Koruma Planı ve Çevre Düzenleme Projesi hazırlanmıştır. 2010 sonrasında
Ankara’da özellikle Erken Cumhuriyet Dönemi Mimari anıt eserleri ve Roma vd.
Arkeolojik kalıntı ve buluntuların bilinçli bir şekilde tahrip edilmesi ile
karşı karşıya kalmıştır.
Binlerce
yıllık tarihsel ve kültürel geçmişin izlerinin titizlikle korunması, Cumhuriyet
Dönemi eserlerinin saptanması, belgelenmesi ve korunması ile Ankara Kent
Kimliği çağdaş ve ileri bir kimlik olarak uluslar arası ortamda tanınabilir.
Aksi takdirde, kültürel değerlerini ve doğal çevresini yok eden geri kalmış bir
kent olarak giderek çöküntüye uğrayacaktır. Son yıllarda artan doğal ve
tarihsel çevrelerin yıkımına yönelik uygulamaların bir an önce durdurulması
gereklidir.
Bu
yazıda günümüz Ankara’sında 2000’li yılların başından itibaren Ankara
Büyükşehir Belediyesinin uygulamaları özetlenecek, özellikle Ulus Tarihi Kent
Merkezi ve Hacıbayram Çevresindeki uygulamalar kısaca açıklanacaktır.
II. ULUS TARİHİ KENT MERKEZİ
KORUMA ISLAH İMAR PLANI VE HACI BAYRAM-I VELİ CAMİSİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
1960’lı yılların ortalarından itibaren,
Ankara tarihi kent dokusunun bir bölümü yıkılarak (Kurtuluş ve Kırgız
Mahalleleri), Hacettepe Üniversitesi ve hastanesi kurulmuş ve “Eğitim ve
Sağlık” ağırlıklı bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir.
Ulus’ta
geleneksel kent dokusu ve geleneksel kent kimliği bazı yerlerde (Kaleiçi,
Hacıbayram çevresi, Yahudi Mahallesi, Hamamönü, Çıkrıkçılar gibi) tamamen
olmasa da değişerek korunmuş, bazı yerlerde ise kısmen ya da tamamen yok
olmuştur (Hergelen meydanı, Cebeci ve Suluhan çevresi gibi)[1].
1986 yılında
Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Proje Yarışması açılmıştır.100
hektarlık geniş bir alanı içeren bu planlama çalışması ile sadece korumayı
değil, sağlıklaştırmayı ve yenilemeyi hedefleyen çeşitli programlar içeren
Prof. Dr. Raci Bademli ve ODTÜ ekibi tarafından hazırlanan “Ulus Tarihi Kent
Merkezi Koruma-Islah İmar Planı elde edilmiştir.
Ulus merkezinde günümüzde yenilenmesi
öngörülen alanda, çok önemli ulaşım ve yayalaştırma kararları vardır. Bu
çalışmalar Ankara Tarihi Kent Dokusunun kimliğini korumayı ve çağdaş şehircilik
ve mimarlık ilkeleri doğrultusunda geliştirmeyi hedeflemektedir.
Ankara’nın
tarihsel ve işlevsel kalbi olan “Ulus Tarihi Kent Merkezi” yıllardır süren
ihmaller, yanlışlar ve Ulus’a ilişkin olarak üniversitelerin, meslek odalarının
ve sivil toplum örgütlerinin ürettikleri birikimin göz ardı edilmesi sonucunda
her geçen gün yok olmaktadır. Yanlışlar dizisinin son halkası olarak, sadece
sansasyonel ve rant amaçlı projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla 2006 yılında
Ulus “Yenileme Alanı” ilan
edilmiştir. Bilimsel korumayı değil de yıkıp yeniden yapmayı benimseyen bir
yaklaşımdır. Kısacası, bu bölgede ‘yeni’ ‘tarihi eserler’ yapılmaktadır.
II.1. ULUS MEYDANI
ÇEVRESİNDEKİ YAPILARIN YIKILMASINA YÖNELİK ÇABALAR
“Ulus Tarihi Kent Merkezi Projesi” Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisinde onaylanarak kabul edildi. Alınan kararla “Ulus
Atatürk Heykeli etrafındaki 100. Yıl Çarşısı, Ulus Şehir Çarşısı, gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü ve Anafartalar Çarşısı yıkılarak Atatürk Anıtı ile
bütünleşecek kent meydanı oluşturulması planlandı. Belediye Meclisinde alınan
diğer bir karar ile de, Anafartalar Caddesi üzerindeki Büyükşehir Belediyesi
Binası (Taş Bina), Ulus Hali ve Modern Çarşı ele alınarak bu bölgenin de
yıkılarak büyük bir otopark ile “Alışveriş Merkezi” oluşturulması kararı
alındı. (16.12.2004 Tarihli Belediye Meclis Kararı)
Ulus
Meydanı, 20. yüzyıl boyunca Türkiye’de üretilen yapılı çevrenin farklı mimarlık
anlayışlarını barındıran ve sergileyen bir bölge olarak da önem kazanmıştır.
Ulus Meydanı ve çevresindeki yapılar, kültürel kimliğin ve kent belleğinin
önemli bileşenleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yıkılacağı söylenen bu
yapılar, aslında Ankara Kenti’nin BAŞKENT olma imgesi ile özdeşleşen, Ankara
Halkının hafızasında yer etmiş, Ankara’da yaşayanların –hepimizin- gündelik
yaşamlarında halen kullandıkları mekânlardan oluşmakta ve oldukça önemli sayıda
esnaf bu çarşılarda Ankara’lılara hizmet etmekte ve ekonomiye katkı
sağlamaktadır.
“Özellikle
demiryolu’nun Ankara’ya geldiği 1892 tarihinin Ulus için önemi düşünülürse,
kentin kabaca bir asırlık hafızasının silinmesi gibi bir çabayla karşı karşıya
kalınmıştır.” (TMMOB Mimarlar Odası)
Yıkılmak
istenen alanlarda, Cumhuriyet sonrasının modern mimari örneklerin ekonomik ömürleri,
maliyetleri, müelliflik hakları gibi hususlar göz ardı edilerek mevcut yerleşim
dokusu ve bölge bütününün genel dokusu ile uyuşmayan ve ulaşım olanaklarını
aşırı zorlayan büyük ticaret kompleksleri önerilmiştir[2].
Yarışma yolu ile elde edilmiş olan 100. Yıl Çarşısı’nın bu proje kapsamında yıkılarak yerine Çarşı yapımı önerilmiştir (Şekil 1-2) .
Yarışma yolu ile elde edilmiş olan 100. Yıl Çarşısı’nın bu proje kapsamında yıkılarak yerine Çarşı yapımı önerilmiştir (Şekil 1-2) .
ŞEKIL
1. İPTAL EDİLEN ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME ALANI KORUMA AMAÇLI PLANI
(2006)
Talim
Terbiye Binası, Anafartalar Çarşısı, Gümrük Müsteşarlığı, Türk Telekom
binalarının yıkılarak yerine Ulus İşhanı’nın yapımı önerilmiştir. Modern Çarşı,
Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ve yürürlükteki Koruma Amaçlı İmar Planında tescil
için önerilen 2 bina da yıkılarak yerine dev Taşhan Kapalı Çarşısı yapılmak
istenmektedir. Bu yıkıma karşı bütün üniversiteler, sivil toplum örgütleri,
odalar ve yerel esnaf dernekleri karşı çıkmışlardır. Ulus Tarihi Kent Merkezi
içinde yer alan ve ‘’Tarihi Ticari Merkez’’in önemli bir bölümü olan “Ulus
Meydanı” ve ‘’Hal Bölgesi’’ yeniden ele alınarak çağdaş şehircilik, koruma,
yenileme, peyzaj ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi gereklidir.
ŞEKİL
2. ANKARA TARİHİ KENT MERKEZİ YENİLEME ALANI KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI
İÇİNDE ULUS MEYDANI ÇEVRESİ
Ankara’da
hakikaten meydan denilebilecek pek fazla mekan bulunmamaktadır. Ancak Ulus
Zafer Heykeli gibi küçük ölçekli bir anıtı tanımlayan Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü binası ve arkasındaki meydan daha fazla büyütülürse, İstanbul Taksim
Meydanı gibi çok geniş, ölçeksiz ve tanımsız mekanlar ortaya çıkacaktır. Ulus
İş Hanı, Erken Cumhuriyet Dönemi’nin (1923-1950) Ulusal ve Uluslararası
mimarlık üsluplarından sonra 1950’ler mimarlığının modern çizgisini temsil eden
simge yapılardan birisidir. Bu dönemde giderek aratan yeni ticari büro ve
alışveriş mekânı gereksinimlerini karşılamak amacıyla inşa edilmiştir. Yapının,
üç tarafındaki yolların da yarattığı karmaşık kentsel çevreye karşın,
sokaklarla ve Meydan ile kurduğu ilişki, yüksek büro bloğunun hafif gerilimli
düzenlenişi gibi özellikleri “Kentsel Yapı” statüsü kazandırmaktadır. Bu
özellikleri ile Cumhuriyet Dönemi mimarlık tarihi değerlendirmelerinde önemli
bir belge niteliği taşımaktadır. Aynı zamanda yoğun ve aktif olarak
kullanımının sağladığı ekonomik değer de göz ardı edilmemelidir.
“…..Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle Ulus esnafı ve meslek
odaları arasında yıllardır hukuk savaşına neden olan ve 125 hektarlık bir alanı
kapsayan ‘Ulus Tarihi Kent Merkezi Yenileme Projesi’, Danıştay’ın verdiği
iptal kararına karşın geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme geldi. 22 Haziran’da
Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Danıştay’ın durdurma
kararı yürürlükten kaldırılarak Ulus Meydanı’nın kimliksizleştirilmesi
projesinin önü açıldı…”[3]
2015
Nisan ayında Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında
imzalanan bir protokolle, Ulus’ta SGK’ya ait iş merkezleri ve Ulus Hali ile
Büyükşehir Belediyesi’ne ait 9 işyeri takas edilmiştir.
Takasa
konu işyerlerinin yıkılmasını da kapsayan meydan projesi, yeraltı kavşağı, 2
adet tünel, raylı toplu taşıma üniteleri ve 3 katlı kavşak gibi temel
değişikliklerin yanında arabesk anlayışı yansıtan çevre düzenlemeleriyle çok
sayıda ticari alan inşa edilmesini öngörmektedir.
Ulus’a
meydan bahanesiyle buradaki modernizm öncüsü ve anı değeri olan yapılar
yıkılacaktır. Bu ise; Ulus’u kurtarmaz daha kötü bir hale getirir. Yıllarca
sürecek bir mezbelelik halinde inşaat alanı olacaktır. Milyonlarca ton moloz
burada çıkarılacak ve ekonomik ömrü dolmadan yıkılacak yapıların oluşturacağı
kamu zararı milyarlarca liraya ulaşacaktır. Yıkım projesi ile buradaki esnaf
burayı terk edecek yerine AVM benzeri yapılar gelecektir. Mimarlar Odası
tarafından 17 Mayıs 2005 tarihinde düzenlenen Ulus Paneli’nde söz alan esnaf
temsilcilerinden biri şöyle söylemiştir: “Biz
bu Ulus’tan gittiğimiz zaman, Posta caddesi, Modern çarşı, Hal, Kuyumcular,
Anafartalar Çarşısı, esnafı gittiği zaman ULUS diye bir şey olmayacak maalesef.
Mamak’taki adam Armada’ya gidemediği gibi, Hasköy’deki adam Armada’ya
gidemediği gibi, Altındağ’daki insan Atakule’ye gidip alışveriş edemediği gibi
Ulus’a gelip alışveriş edemeyecek!”
Ankara’nın
Cumhuriyet’le özdeşleşen Ulus Meydanı’nın altında 2 bin yıllık bir Roma kenti
bulunduğuna dikkati çeken Yük. Şehir ve Bölge Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer,
alanda yapılacak kavşak ve tünellerin bölgenin altında bulunan tarihi eserlere
zarar verebileceğini söyledi. 20 yıldır Ulus Projesi’ne karşı bilimsel mücadele
yürüten Tunçer, Danıştay’ın durdurma kararını baypas eden Bakanlar Kurulu
Kararı’nın hukuka aykırı olduğunun altını çizdiği değerlendirmesinde, “Ankara Tarihi Kent Merkezi üç temel
parçadan oluşmaktadır: Ulus, Kale ve Hamamönü. Ulus bir kentsel dönüşüm bölgesi
ilan edilerek Büyükşehir Belediyesinin asıl niyetinin Ulus’u korumak değil
yıkıp yeniden yapmak olduğu görülmektedir. Yeni Plan Ulus için geriye dönülmesi
çok zor yıkım kararı içermekte, ekonomik ömrünü tamamlamamış pek çok binanın
yıkılmasını öngörmekte, inşaat süresince turizm ve ticaret gelirlerinde
yaşanacak düşüşler ve kaybedilen işler düşünüldüğünde trilyonlarca liralık ülke
kaynağının israf edilmesine yol açacaktır” görüşünü dile getirdi[4].
III. HACI BAYRAM-I VELİ
CAMİSİ ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Antik Dönem Augustus Mabedi ile bitişik
olduğu düşünüldüğünde Hacı Bayram-ı Veli Camii çevresinde bu döneme ait,
oldukça önemli kalıntılar bulunduğu düşünülmektedir. Ayrıca Cami ve çevresi
uzun zamandır koruma altına alınmış sokak dokusu ile günümüze kadar
ulaşabilmiş "Kentsel Sit Alanı"dır.
1992 yılında uygulanan proje; Hacıbayram ve
Augustos Mabedini odak olarak ele almış ve Hacıbayram meydanı tamamen yaya
mekanı olarak düzenlenmiştir.
Böylece ilk defa geleneksel dokuda bulunmayan
bir “Meydan” olgusu ile bu kesimin kimliği değiştirilmiştir. Bu düzenlemedeki,
merdivenlerle Cami ve Mabede ulaşma olgusu da projenin kent kimliğindeki
gelenekselden farklı yaklaşımlarına bir örnektir. Roma dönemindeki “Sunak” lara
(Bergama Sunağı, Arapacis vd.) ulaşan yaya aksları, kutsal yollardan ulaşılarak
bu şekilde merdivenlerle çıkılarak ulaşılıyordu.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 15
Mart 2013 tarih ve 490 Sayılı Kararı ile yeni ‘Koruma Amaçlı Nazım İmar
Planı (KANİP)’ kabul edilmiştir. Bu planda, sadece Roma Tiyatrosu ve
Roma Hamamı ilan edilmiş, Hacı Bayram ve Agustus Tapınağı’nın olduğu
bölge Birinci Derece Sit Alanı olmaktan çıkarılmıştır. Halbuki bir
arkeolojik sit alanının, kazısı tamamlanmış olsa bile tarihsel verilerin
sürekliliği açısından bu niteliğini devam ettirdiği bilimsel bir gerçektir.
Yakın zamanda yapılan Cami ve altına eklenen
ağır strüktürlerin inşa çalışmalarda arkeolojik kalıntılarla karşılaşılmış
olması beklenirken herhangi bir ize rastlanmadığı belirtilmektedir. Ankara'nın
en önemli Arkeolojik Alanı olan "Hacıbayram ve Augustos
Mabedi"nin üzerinde bulunduğu Frig höyüğünün kazılarak yok edilmiş
olması, kent kimliği ve belleğinin ortadan kaldırılmasıdır. (Şekil 3)
Şekil 3: HACIBAYRAM-I VELİ CAMİİ VE AUGUSTUS MABEDİ
ÇEVRESİNDEKİ GELENEKSEL ESKİ ANKARA EVLERİ İLE BİR BÜTÜN OLARAK KORUNMALIDIR (Fotoğraf:
Ahmet SOYAK; 15.09.2013)
Önemli bir tarihsel çevre, UNESCO Dünya
Mirası Ön Listesine 2016 yılında giren anıtların bulunduğu, 25-30 yıl önce
çöküntü bölgesi niteliğinde olan bu kesimin sokak dokusu ve yapıları ile
korunarak geleceğe taşınması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda çaba
gösterenlere de teşekkür etmek gerekir.
Ancak, yapılan uygulamalarda "Tarihi Çevre
Korunması", "Tek
Yapı Restorasyonu"na ilişkin bilimsel ve teknik evrensel ilkelere uyulmamaktadır[5].
Hacıbayram-ı Veli Camii'nin gelinen durumunda
yapay ve sahte bir tarihi çevre oluşmaktadır. "Yeni-Tarihi Eserler"
yapılmakta, sahte, betonarme Eski Ankara Evleri inşa edilerek gerçek Ankara
evlerinin yıkım ve yanmaya terk edilmektedir. Geçmiş halinden tamamen farklı bir
doku ortaya çıkmaya başlamıştır (Şekil 4).
Ayrıca, Frigler’den bu yana binlerce yıllık
bir kültürel birikim de yok edilmiş ve edilmektedir.
“…..Mesela
kepçeniz varsa Marmara Köşkü’nü, Çubuk Barajı Göl Gazinosu’nu, Su Süzgeci
binasını, Etibank’ı, Çiftlik’teki Merkez Lokantası’nı, Havagazı Fabrikası’nı,
Hacıbayram Camisi’nin dayandığı Bizans Surları’nı yıkabilirsiniz. İller
Bankası’nı gözünüze kestirir, hatta zaten eskimiş 2 bin yıllık, Kale’yi bile
yıkarsınız da kim durabilir acaba karşınızda; kepçe var nihayetinde. Ayrıca bir
yerde kepçe varsa mutlaka bir şey yıkılacak demektir…”[6]
“…Daldır kepçeyi, eskimiş bina, duvar, eser, taş toprak silsin süpürsün. Tarih
de dahil oh tertemiz! Hiç biriktirecek bilgi olmayınca her daim taptaze, gıcır
gıcır zihni olur insanın!..”
FOTOĞRAF: ANKARA’DA 2000 YILLIK SUR DUVARI İŞ MAKİNASI İLE YIKILDI (Kaynak: http://arkeolojihaber.net/2016/06/21/ankarada-2-bin-yillik-sur-duvari-is-makinesiyle-yikildi/)
ŞEKİL 4 : HACIBAYRAM ÇEVRESİ ESKİ VE YENİ HALİ KARŞILAŞTIRMASI (2013)
(Kaynak: Dericizade Kolleksiyonu / Üstteki fotoğraf - Ahmet Soyak /
Alttaki fotoğraf)
Hacıbayram çevresinde sanki bir AVM'imiş gibi
betonarme binlerce m2 inşaat alanı yaratılmış ve bu amaçla höyük kazılarak çok
katlı otoparka ve mağazalara/dükkanlara dönüştürülmüştür ve bu da bir tarih ve
kültür tahribatıdır.
[1] Tunçer, M., Kasım 2008, TMMOB, Mimarlar Odası, Ankara Şubesi, ”Ankara’da
Kentsel Kimlik Oluşumu, Değişimi, Bu Bağlamda Kentsel Koruma Ve Dönüşüm
Projeleri”, Ankara.
[2] Ulus'u Yıkmayın Yeniden Ayağa Kaldırın, http://eraygorgulu.blogspot.com.tr/2016/05/ulusu-ykmayn-yeniden-ayaga-kaldrn.html
[5] http://www.plantdergisi.com/yazi-prof-dr-mehmet-tuncer-ankara%E2%80%99nin-kent-kimligi-ve-kaybedilen-kentsel-kulturel-ve-arkeolojik-miraslar-hacibayram-ornegi--319.html