Mimarlık, Kentsel Tasarım, Şehir Planlama, Bölge Planlama, Arkeoloji, Tarihsel ve Doğal Çevre Korunması. Architecture, Urban Design, Urban Planning, Regional Planning, Historical Preservation, Archaeology, Natural Environment Preservation.
Thursday, March 4, 2010
YOKSULLUK VE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ
26. DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ KOLOKYUMU
“ YOKSULLUK, KENT YOKSULLUĞU VE PLANLAMA”
“ YOKSULLUK VE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ”
Doç. Dr. Mehmet TUNÇER
Şehir Yüksek Plancısı (ODTÜ), Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilim Doktoru (AÜ-SBF)
Bu bildiride; “Yoksulluk” olarak tanımlanan, kentlerde kentsel yaşam kalitesi ile mekan kalitesini belirleyen olgular ile “Yerel Yönetim” ilişkileri kurulmaya çalışılacaktır.
Öncelikle; “Yoksulluk” tanımında uzlaşılması gerektiği vurgulanarak, “Kent Yoksulluğu” nun sadece bir ulusal gelirin düşüklüğü ve paylaşımındaki adaletsizliklerden ibaret olmadığı vurgulanacaktır.
1. Kent Yoksulluğu; sokak ve mahalle ölçeğinden başlanarak “yaşam çevresi” (habitat) kalite ve niteliklerini belirleyen bir tanımlama olmalıdır.
2. Kent yoksulluğu kavramında, görsel, estetik, duygusal kaygı ve niteliklere yönelik öğeler yer almalıdır.
3. Kent yoksulluğu kavramında doğal değerlerin sürdürülebilir korunması ve geliştirilmesine yönelik ilke ve politikalar yer almalıdır.
4. Kent yoksulluğu kavramında kültürel ve tarihsel değerlerin sürdürülebilir korunması ve geliştirilmesine yönelik ilke ve politikalar yer almalıdır.
Özetle;”Kent Yoksulluğu”nun, basit bir gelir ve kente yansıması olgusu olmaktan öte, bir anlamda, kaynakların düşüncesizce/akılsızca kullanımı, ziyan edilmesi, belirli bir plan/proje/tasarım disiplininden yoksun, “Kent Politikası” olmaksızın kullanımı olduğu üzerinde yoğunlaşılacaktır. “Kent Politikası” olgusu ile “Yerel Yönetimler” arasında doğrudan bir ilişki kurularak, yerel yönetimlerin “Kent Yoksulluğu” konusundaki yetki, görev ve sorumlulukları tartışılacaktır.
Varsayımlar ve teorik çerçeve aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
Varsayım 1: “Kent Yoksulluğu”, “Yoksulluk” yaşam çevresi (Habitat) kalitesi ve yaşam kalitesi ile de ölçülebilir bir kavramdır.
Varsayım 2: Yaşam Çevresi ve Yaşam Kalitesi; akılcı plan/proje ve programlarla ve yerel aktörlerin/halkın katılımı sağlanarak arttırılabilir.
Varsayım 3: Kent Yoksulluğu/ yoksulluk ile mücadele etmede “Kent Politikası”, “Kentsel Dönüşüm Plan/Projeleri” ve “Özel Kamusal Projeler” büyük önem taşımaktadır. Çünkü; bunlar hem küçük/yerel iş olanakları sağlar, hem de Kentsel Yenileşme ve Sağlıklaştırma (Islah) sağlarlar.
Varsayım 4: Kent yoksulluğu ile mücadele etme, “Sürdürülebilir kalkınma” strateji ve politikalarının da temel bir alt bileşenidir.
Varsayım 5: Sürdürülebilir Kentsel Gelişim/Yenileme ve sağlıklaştırma politikalarının en önemli tasarlayıcısı ve uygulayıcısı “ Yerel Yönetimler”dir.
Yerel Yönetimler bu görevlerini yerel halkın, sivil toplum örgütlerinin ve merkezi yönetimin desteğini alarak gerçekleştirebilirler.
Yukarıdaki varsayımlar; Ankara örneğinde incelenerek bazı proje/uygulamalar kapsamında değerlendirilecektir. Bu projeler; gecekondu ve tarihsel dokuda uygulanmış olan kentsel iyileştirme, yenileşme dönüşüm projeleridir.
Bunlar;
1. Çankaya Belediyesi; Portakal Çiçeği Vadisi Dönüşüm Projesi
2. Büyükşehir Belediyesi; Ulus Hacı Bayram Camii Çevre Düzenleme Projesi,
gibi kentin yasal olmayan, ve tarihi kent dokusu gibi yapılaşma ve çöküntü bölgelerinde sosyal-ekonomik sorunlu kesimlerinde ele alınmış ve uygulanmış projelerin incelenmesi hedeflenmektedir.
Bu değerlendirme sonucunda; Yerel Yönetimlerin kent yoksulluğu konusunda yetki, görev ve sorumlulukları irdelenecek ve genelleştirilebilecek sonuçlara varılması hedeflenecektir.
VARSAYIM 1:
“Kent Yoksulluğu” ve “Yoksulluk” yaşam çevresi (Habitat) kalitesi olarak düşünülmelidir. Bu kavram kentsel teknik ve sosyal donatı alanlarının yeterliliği ve niteliği ile doğrudan bağlantılıdır ve ölçülebilir.
Kentlerimizde yaşadığımız çevrelerin içmesuyu, kanalizasyon, çöp toplama/bertarafı, atıksu arıtma sistemlerinin olup olmaması, elektrik ve teleiletişim sistemleri ile ulaşım sistemlerinin varlığı/yokluğu bu kavramın derecelendirilmesinde kullanılmalıdır.
Eğer bir kentin elektrik, kanalizasyon ve içmesuyu sistemi iyi kötü işler halde ise ama kanalizasyon arıtma sistemi, çöp deponi tesisi yok ise o kentte “Kent Yoksulluğu”dan ve hatta sağlıksız bir kent yaşamından bahsedilebilir. Günümüzde pek çok kentte bu sağlıksız yaşam koşulu geçerlidir. Başkent Ankara’da bile çöp deponi sistemi oluşturulamamıştır, Mamak Çöplüğünün durumu içler acısıdır.
Teknik donatı nitelik ve niceliği yanısıra; sosyal donatı alanlarının niteliği ve niceliği de “Kent Yoksulluğu” kavramının ölçülebilirliğinde bir göstergedir. Örnek olarak yeşil alan standartlarının (kişi/m2) düşüklüğü Ankara’nın kent yokulluğunun en önemli göstergelerinden biridir. Ayrıca, var olan yeşil alanların nitelikleri, kalitesi ve kamusal kullanıma açıklığı gibi göstergelere bakılırsa bu insan yaşamında önemi bulunan yeşil alanların standartların ne kadar altında olduğu görülebilir.
VARSAYIM 2 :
Yaşam Çevresi ve Yaşam Kalitesi; akılcı plan/projelerle, programlarla ve yerel aktörlerin/halkın katılımı sağlanarak arttırılabilir:
Kentlerde yaşam çevresi ve kalitesinin arttırılması ile “Kent Yoksulluğu” ile mücadele edilebilir. Planlama ve projelendirme çalışmalarının uygulanması esnasında; o yörede yaşayan kişilerin emek katkılarının alınması ve iş olanakları yaratılması olasıdır. Her türlü planlama ve projelendirmede, özellikle kentsel tasarım, sağlıklaştırma, koruma ve çevre düzenlenmesi çalışmalarında kalifiye ve kalifiye olmayan işgücüne gereksinim bulunmaktadır.
Planlama ve projelendirme çalışmaları yaşam kalitesini geliştirmeye yönelik olduğu kadar kent yoksulluğuna da çözüm üretmeyi hedeflemelidir.
Yerel projeler yerel halkın katılımı ve yerel işgücünü seferber ederek, geleneksel imece yöntemlerine benzer şekilde örgütlenebilir. Bu planlama ve projelendirme çalışmaları doğal olarak yerel yönetimler tarafından akılcı bir şekilde tasarlanmalı ve örgütlenmelidir.
VARSAYIM 3 :
Kent Yoksulluğu/ yoksulluk ile mücadele etmede “Kent Politikası”, “Kentsel Dönüşüm Plan/Projeleri” ve “Özel Kamusal Projeler” büyük önem taşımaktadır. Çünkü; bunlar hem küçük/yerel iş olanakları sağlar, hem de Kentsel Yenileşme ve Sağlıklaştırma (Islah) sağlarlar.
VARSAYIM 4:
Kent yoksulluğu ile mücadele etme, “Sürdürülebilir kalkınma” strateji ve politikalarının da temel bir alt bileşenidir.
VARSAYIM 5:
Sürdürülebilir Kentsel Gelişim/Yenileme ve sağlıklaştırma politikalarının en önemli tasarlayıcısı ve uygulayıcısı “ Yerel Yönetimler”dir.
Yerel Yönetimler bu görevlerini yerel halkın, sivil toplum örgütlerinin ve merkezi yönetimin desteğini alarak gerçekleştirebilirler.
TANIMLAR ve ANLAMLARI
1. Merkezden Yönetim ve Yerinden Yönetim
Merkezden yönetim, bir ülkede merkezi yönetimin kamu görevlilerinin daha geniş yetkilere sahip olduğu ve alt kademelerin yetkilerinin ve takdir haklarının azaldığı bir yönetim biçimidir . Eğer Anayasa ve diğer yasalarla, aynı ülke içinde yerel nitelikte ve aynı organlara ve yetkilere sahip kuruluşlara yer verilmiş ise, bu tür yönetim biçimine de yerinden yönetim (adem-i merkeziyet, decentralisation) denilmektedir. Yerinden yönetimde, yerel örgütler ve bunların memurları merkez örgütlerinden emir almazlar, ancak, merkezin belirli sınırlar içinde denetleme yetkileri vardır. Yerel örgütler kararlarını kendileri alırlar, ayrı bütçeleri vardır.
2. Yönetsel Denetleme (İdari Vesayet):
Yerinden yönetim kuruluşların, merkezden yönetim organlarının denetleme yetkileri vardır. Bu yetkiye “İdari Vesayet” denilmektedir. İdari vesayet, devletin yerinden yönetim kuruluşları üzerindeki denetleme yetkisidir. Devlet böylece, yerinden yönetim kuruluşlarının çalışmalarında gerekli yasalara ve kurallara uyulmasını sağlar.
3. Özerklik:
Muhtariyet (Autonomie) sözcüğünün tam karşılığı olarak kullanılan özerklik, bir toplumda demokratik hükümet etmenin gerçekleşmesinde ve insan hak ve hürriyetlerin korunmasında bazı kurumlar için temel bir unsur sayılmakta, bazı hizmetlerin bu tür kurumlar aracılığı ile yürütülmesinde, ülke çıkarları yönünden yarar görülmektedir.
“Özerklik”, merkezden yönetimin ve bürokratik çalışmanın sakıncalarını gidermek veya azaltmak için düşünülen bir yönetim biçimidir. Yetkilerin tek elde toplanması, kararların üst düzeylerde merkez organları tarafından alınması, yürütmeyi geciktirmekte ve hizmetleri aksatmaktadır .
Özerkliğin Sınırı: Özerklik, özerklik tanınan idarelerin etkin kararlar almasını ve ülke çıkarlarına daha iyi uyan hizmetler yapabilmesini sağlamak için tanınmıştır. “Genel çıkarlara ve yasalara uygunluğun ötesine ve ilerisine geçilmesini gerektirir.”
Özerkliğin boyutları Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde kalır. Yasaları olumsuz yorumlayarak ülke çıkarlarına ters kararlar almak ve bu doğrultuda uygulamalar yapmak özerklikle bağdaşmaz.
“Özerklik” hizmetler daha iyi yürütülsün diye tanınmıştır. Özerkliğin amacı kişilere kişisel çıkarlar sağlamak, ayrıcalıklar tanımak değildir.
Günümüzde belediyelerin (yerel yönetimlerin) birçok uygulaması plansız, keyfi, politik/ parasal, çıkar sağlayıcı olduğu görülmektedir. Bu durum kamu kaynaklarının verimsiz, geri dönüşü olmayan, anlamsız harcamalara yönlendirilmesine neden olmaktadır.
“Kentsel yoksulluk”, “kent yoksulluğu”, kavramları sadece kişilerin bireysel gelir düşüklüğü, GSMH içindeki yerinin en altta olması demek değildir.
Kentlerde “Kent Yoksulluğu” aynı zamanda;
1. Sosyal ve teknik donatı alanlarının aksikliği, yetersizliği ve nitelik/kalite yoksunluğu,
2. Yaşam çevresindeki yetersizlikler, eksiklikler ve nitelik/kalite sorunları,
olarak iki grupta özetlenebilir.
1. SOSYAL ve TEKNİK DONATI ALANLARI YOKSULLUĞU :
1.1. Rekreasyon alanları, yeşil/açık alanlar, spor alanları,kentsel park ve benzeri alanların standartlarının (kişi/m2) yetersizliği, ya da yer yer bulunmaması, standart ve kalite yetersizlikleri,
1.2. Eğitim, sağlık, sosyal – kültürel tesisler, dinsel tesisler ile kamusal tesislerin standartlarının (k/m2) yetersizliği, eksik olması, standart, kalite ve nitelik yetersizlikleri,
1.3. Teknik Altyapı : Su Sistemleri: İçme ve kullanma suyu, atık su sistemleri ile özellikle çevre korunması bakımından önem taşıyan atıksu arıtma sistemlerinin, sellere ve su basma olaylarına neden olan yağmursuyu drenaj sistemlerinin yetersizlikleri, yoksulluğu,
1.4. Teknik Altyapı : Elektrik, teleiletişim, doğalgaz vb teknik altyapı ile konfora yönelik sistemlerin yetersizliği, kapasite düşüklüğü, yer yer olmaması,
1.5. Teknik Altyapı : Ulaşım Sistemleri: kentlerdeki tüm ulaşım sistemlerinin sağlıksız, yetersiz olması, dolmuş vb marjinal sistemleri ile çözüm aranması, toplu ulaşım sistemlerinin bulunmaması, yetersizliği, kapasite düşüklüğü, yol sistemlerinin mühendislik çözümlerinin yeterli ve çağdaş düzeyde olmaması, özellikle kent merkezlerindeki otopark, servis ve yaya dolaşım sistemlerinin yanlış, eksik, yetersiz, plansız bulunması,
2. YAŞAM ÇEVRESİ “YOKSULLUĞU” :
Kentlerde yaşamı güçleştiren ve zaman zaman çekilmez hale getiren üst ölçekli (makro) sayılabilecek “Kent Yoksulluğu” nun yanı sıra, “Yaşam Çevresi” nde (Habitat) karşı karşıya bulunulan bazı önemli sorunları da “Kentsel Yoksulluk” kavramı içerisinde değerlendirmek olasıdır. Bunların hemen hepsi planlama, projelendirme, program ve teknik bilgi yetersizliklerinden kaynaklanmakta ve sorunların temelinde “Yerel Yönetimler” in uygulamaları ve güncel yanlış kentsel politikalar yatmaktadır.
“Kentsel Yoksulluk” yaratan sorunlar başlıca;
2.1. Sürekli kazılan yollar, koordinasyonsuz altyapı çalışmaları (su, elektrik, kanalizasyon, doğalgaz vd),
2.2. Sürekli olarak değiştirilen kaldırımlar, yenilenen asfaltlar ve rögar vb çalışmalar,
2.3. Her seçim döneminde yenilenen kent mobilyaları (Çöp kutusu, banklar, aydınlatma elemanları vd), duraklar, büfeler,
2.4. Sürekli yerleri ve kimlikleri değişen duraklar, hatta ağaçlar, sokak isimleri vb.
2.5. Gıda, günlük tüketim metalarının sağlıksız ve pahalı satılması ,
3. YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ ve ÇÖZÜMLER
3.1. Sosyal ve teknik donatı “Yoksulluğu” na çözüm üretmeye yönelik yetki ve sorumluluklar;
a. Yeşil alan, spor ve rekreasyon alanları ve kentsel park standartlarının yükseltilmesi, 3194 sayılı İmar Yasası uyarınca yerel yönetimler tarafından hazırlanacak Nazım ve Uygulama İmar Planları ile gerçekleşebilir. Özellikle hazine arazileri ve diğer kamusal toprakların değerlendirilmesi ile ve arazi yağmasının önlenmesi ile mümkündür .
b. Eğitim, sağlık, sosyal-kültürel tesisler, dinsel tesisler ve diğer kamusal tesislerin standartlarının yükseltilmesi de benzer şekilde yerel yönetimlerin planlı kentsel politikalar izlemesi ile gerçekleşebilecektir.
c. Teknik altyapı : Su sistemleri: Yerel yönetimlerin, su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi, işletim ve dağıtımına yönelik yetki ve sorumlulukları bulunmaktadır. Metropoliten kent yerel yönetimleri (Büyükşehir Belediyeleri) özel yönetim birimleri oluşturarak (İSKİ, ASKİ, BUSKİ) bu konuda son yıllarda etkin altyapı projeleri hazırlayıp uygulamaya koymuşlardır. Bu altyapı projelerinin bir kısmı yurtdışı kredileri ile gerçekleştirilmiştir. Yerel yönetimlerin büyük bir kısmı ülke genel bütçesine yüklenen bu borçlarının ülke enflasyonunda payı olduğu söylenmektedir.
d. Teknik Altyapı: Diğer sistemler (Kanalizasyon, Doğal gaz, Arıtma vb): Altyapı konularında merkezi yönetimin yetkileri ve uygulamaları ağırlık taşımaktadır. Ancak, metropoliten kentlerde Büyükşehir Belediyeleri teknik altyapı yatırımlarını Merkezi Yönetimin de desteğini (özellikle İller Bankası) alarak, büyük ölçüde kendi çabaları ile sürdürmektedirler. Bu yatırımlarda da dış kredi kullanımı dış borçların artmasına ve dolaylı yoldan “Kent Yoksulluğu” nun artmasına neden olmaktadır.
e. Teknik Altyapı : Ulaşım sistemleri: Yerel Yönetimlerin en önemli ve büyük yatırım kalemlerinden biridir. Özellikle, toplu taşın sistemleri, alt-üst geçit yapımı, yerel yönetimlerin en önemli, parasal açıdan en maliyetli uygulamalardır. 3030 Sayılı yasa uyarınca kent bütününde bu tür uygulamalarda Büyükşehir Belediyeleri yetkilidir. Ulaşım sistemlerinin seçimi, plansız yatırımlar, “Kent yoksulluğu” yaratan yanlış ve büyük maliyetli uygulamalardır.
f. Ucuz Konut ve Kentsel Dönüşüm Projeleri : Yerel yönetimlerin “Kent Yoksulluğu”na çözüm üretmede en etkili olabileceği alanlar kentsel mekan dönüşümlerine uygun olan alanlardır .
PORTAKAL ÇİÇEĞİ VADİSİ KENTSEL GELİŞME PROJESİ
1990’lı yılların başında Sosyal Demokrat bir belediye yönetimi olan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Dikmen Vadisi, Hacı Bayram ya da Batıkent, Eryaman vb. projelerinde uyguladığı; projeden etkilenecek kişilerin temsilcileri ile projenin uygulanmasından sorumlu belediye bürokratlarının katıldığı “Proje Karar Kurulu” yaklaşımınından farklı bir biçimi bu projede uygulanmaktadır . Bu proje; kentsel rantların akılcı kullanımı ile hem kamunun hem de o yörede yaşayanların yararına uygulamaların yapılabileceğini gösteren somut bir örnektir. Kentsel donatı alanlarının yetersizliği “Kent yoksulluğu” kavramında önemli bir yer tutmaktadır. Portakal Çiçeği ve Dikmen Vadisi Projeleri gibi projeler kamu eliyle özel sektöre ve gecekondu yapanlara belirli rantlar getirse bile elde edilen yaşam çevresi, açık ve yeşil alanlar bakımından önemli kazanımlar olduğu söylenebilir.
Ancak, kamu eliyle gecekondu yapanların ödüllendirilmesi, özel inşaat şirketlerinin de büyük rantlar elde etmeleri bu projelerin eleştirilmesi gerekli yönleridir.
Ayrıca; Portakal Çiçeği Vadisi’ne yeşil alanların tam olarak gerçekleştirilememiş olmasına rağmen yapılaşmaların tamamlanmış olması da eleştirilmesi gerekli bir başka yönüdür.
Portakal Çiçeği Vadisi’nde kurumsal yapı, arsa sahiplerinden gerek belediye, gerekse şahıslar ve girişimcinin kamu ve özel kesim işbirliği ile biraraya geldikleri bir şirket örgütlenmesi biçimdedir. Böyle bir yapı içinde modelin oluşturulması, proje yönetiminin nasıl olacağı, proje hukuk düzeninin nasıl kurulacağı, finansmanın nasıl yaratılacağı vb. gibi konular, kısacası “Proje Senaryosu” projeden doğrudan etkilenen kişilerce birlikte tasarlanmıştır .
Başka bir deyişle, proje, mülkiyetin toplulaştırılması, finansmanın sağlanması ve proje yönetim biçiminin belirlenmesi konularını içeren bir dinamizme ve sürece sahiptir.
TARİHİ GELİŞİM SÜRECİ:
Portakal Çiçeği Vadisi yıllar önce mülkiyetin büyük bir çoğunluğu kamunun elinde olan bir bölümü yeşil, bir bölümü iskana müsait olmayan bir kentsel alan kullanımında iken çeşitli yönetimlerce (belediye-bakanlık) getirilen planlama kararları sonucunda bir takım imar hakları alarak kentsel arsaya dönüşmüştür.
Dönüşüm sürecinde şahıs mülkiyeti çeşitli yollarla artmıştır. Şahıs mülkiyetinin artışına paralel olarak da inşaat emsali artmaya başlamıştır. Çeşitli dönemlerde vadi için 2,0 emsal karşılığı yaklaşık 230.000m2 inşaat hakkı verilmiştir.
Tablo 1’de görüleceği üzere vadideki mülkiyet yapısı klasik imar planı anlayışı çerçevesinde parsel düzeninde geliştirilmiş bir yapı oluşturmaktadır. Söz konusu yapı ortalama 1000 m2 lik parsellerde dört kat yapılaşmasını öngörmektedir. Vadinin topografik özelliği dikkate alındığında zemin üstündeki yapılaşma kadar daha bir yapılaşmaya da imkan vermektedir.
MÜLKİYET DAĞILIMI
Mülkiyet Sahibi Hissedar Sayısı Hisse Sayısı Alan (m2) %
Belediye 1 27 58,428 52.0
Şahıs 46 74 46,398 43.0
İş Bankası 1 3 3,694 3.0
Hazine 1 3 2,659 2.0
Toplam 49 107 111,179 100.0
1980’li yıllara kadar söz konusu yapılaşma hakkı vadi çeperlerinde kullanılmış ve bugünkü yapılar oluşmuşsa da, vadi içinde yapılaşma hakkının kullanılmasına izin verilmemiştir. 1985 yılında ise o zaman ki İmar İdare Heyeti tarafından sözkonusu imar hakları kaldırılmış ve yeşil alan projesi çizilerek kamulaştırma kararı alınmıştır.
Ancak o dönemin belediye yönetimi kaynak sıkıntısı nedeniyle kamulaştırma işlemini gerçekleştirememiştir. Böylelikle Portakal Çiçeği Vadisi hem yeşil alan olarak düzenlenememiş, hem de vadide mülkiyeti ve imar hakları bulunan hissedarlar mağdur kalmışlardır.
Ayrıca, vadi zamanla çevresindeki apartmanların ve gecekonduların pissularını akıttıkları ve çöplerini döktükleri bir alana dönüşerek çirkin bir görüntü kazanmıştır. (bkz. Fotoğraf 1)
YENİ DÖNEM
Yıllardan bu yana süre gelen yasal, ekonomik ve fiziksel gelişmeler dikkate alınarak, oluşturulan yeni model çerçevesinde projeye başlanılmıştır.
Uygulanan yöntem bilinen klasik kamulaştırma yerine projede yaratılacak rantın paylaşımı ilkesine dayanmaktadır. Kısaca “Para ile Kamulaştırma” yerine “Rant Karşılığı Kamulaştırma” yöntemi uygulamaya konulmuştur.
Başka bir deyişle kamulaştırma sistemi ile başlayan ve daha önceki gelişmelerde olduğu gibi projelerin sürecini uzatan ve zora sokan hukuk sürecine girmeden, projede yaratılan değerlerin paylaşım yöntemi devreye sokulmuştur.
Büyük bir potansiyele sahip olan projenin dinamizmini farklı gruplar oluşturmaktadır. Bunlardan birincisi ve belki de en önemlisi proje alanı içinde imar hakları bulunan arsa sahipleridir. Bu grup projeden doğrudan etkilenen ve projenin kaderini belirleyen gruptur.
İkinci grup ise vadideki gecekondularda yaşayan halktır.
Üçüncü grubu ise proje kararlarından doğrudan etkilenmemelerine rağmen, vadideki yatırımlardan etkilenen kentte ve özellikle vadi çevresinde yaşayanlar oluşturmaktadır.
ŞEMA-A
PROJEDEN ETKİLENEN GRUPLARIN İSTEMLERİ
BELEDİYE
(Kamulaştırma yapmadan / kaynak ayırmadan projenin gerçekleşmesi)
ARSA SAHİPLERİ
(Güvence / Yönetime katılım / İmar hakkı karşılığında rayiç değer)
GECEKONDULU
(Güven içinde yaşayacakları tapusu olan altyapılı arsa)
VADİ YAKIN ÇEVRESİ ANKARA HALKI
(Çağdaş kentsel bir çevre)
Proje dinamizminin harekete geçirilmesi ve başarı şansı özellikle projeden doğrudan etkilenen grubun ve vadide yapılacak yatırımlardan dolayı etkilenecek grubun ortaya konulan amaçlar çerçevesinde biraraya getirilmesi ile mümkün olmaktadır.
Modelde;
• Ankara’ya çağdaş ve kentsel standardı yüksek bir alan kazandırılması,
• Belediye’nin kaynak ayırmadan, “kendi kaynağını kendi yaratan” bir proje gerçekleştirmesi,
• Arsa sahiplerinin geçmişte aldıkları imar hakkı karşılığında projede yaratılacak değerlerden pay alması, amaçlanmıştır.
Model, proje amaçları ve uzmanlaşmanın sağlanabilmesi için belirlenen ilkeler arsa sahipleri ile yapılan bir dizi toplantı ve ikili görüşmelerde tartışılmıştır.
Tartışmalar sonucunda varılan uzlaşmanın temel ilkeleri ve konuları şunlardır;
• Vadi içinde yer alan tüm arsaların gerek bulunduğu konum, gerekse geçmişte verilen imar hakları yönünde aynı değerde kabul edilmesi, yani eşitlik ilkesi,
• Geçmiş yıllarda vadi içinde verilmiş imar haklarının düşürülmesi, ancak yaratılacak kentsel standardı yüksek çevre ve inşaat kalitesi sayesinde arsa sahiplerinin mağdur edilmemesi,
• Vadinin en az % 70-80’inin yeşil alan olarak düzenlenmesi,
• Projedeki yatırımların gerçekleşmesi için arsa sahiplerinden, gerek Belediye, gerekse şahısların kaynak ayırmamaları, yani projenin kendi kaynağını kendi yaratması,
Ayrıca,
• Şirket temsili arsa sahiplerinden Belediye ve Şahıslar ile Proje uygulama konusunda deneyimi olan girişimci tarafından olacaktır. Böylelikle özellikle şahıslar temsilcileri aracılığıyla karar süreçlerine katılacaklardır.
• Şirket, Yönetim ve Denetim kurullarından projeden sorumlu Belediye bürokratları ile girişimci ve şahısların temsilcileri bulunacaktır.
• Vadide yaratılan değer, puanlama sistemi ile hissedarlara arsa payları oranında dağıtılacaktır. Dağıtımda seçme özgürlüğü ve öncelik en küçük hisse sahibinden başlamak üzere şahısların olacaktır.
• Belediye, vadide yaratılacak değerden proje yatırımları dışında pay almayacaktır. Böylelikle geçmişteki inşaat emsali düşürülecek, yeşil alan kullanımı artacaktır.
• Vadide yaratılacak yeşil alanda tüm Ankara’lıların kullanımına açık işlevler olacaktır.
ŞEMA- B
PROJE SÜRECİ
Belediye
Şahıslar Model/İlkeler Uzlaşma Süreci
Girişimci
Kurumsal Yapının Oluşturulması Uzlaşma
Hukuk düzenin kurulması Proje Yönetim Biçimi
Planlama Yöntemi Yapımcının ve Yönteminin Belirlenmesi
Projenin başlaması için gerekli en önemli süreç uzlaşmadır. Arsa sahiplerinin büyük bir çoğunluğu ile uzlaşılması sonucunda Portaş A.Ş 3 Haziran 1991 tarihinde kurulmuştur.
KENTSEL TOPRAĞIN TOPLULAŞTIRILMASI İÇİN UZLAŞMA
Portakal Çiçeği Vadisi’nde kentsel toprağın toplulaştırılması, klasik kamulaştırma yöntemi veya birkaç kişinin küçük parsel bazında geleneksel yöntemlerle anlaşmaları dışında bir yöntemle elde edilmiştir.
Arsa sahipleri ile yukarıda bahsedilen ilke ve konular çerçevesinde yoğun olarak sekiz ay süren ve günümüze kadar devam eden uzlaşma süreci sonucunda, dokuz hissedarın arsaları Ankara’nın diğer bölgelerinde ki Belediye arsaları ile takas edilmiş, dört hissedarın arsaları satın alınmıştır. Geri kalan yirmisekiz hissedar ise vadide gerçekleştirilecek değerden pay almayı tercih etmiştir.
Böylelikle, proje öncesi, vadinin yaklaşık yüzde 52.0’si Belediye, Yüzde 47.0’si şahısların mülkiyetinde iken, bugün yürütülen model çerçevesinde yüzde 80.0’lik bir alan projeye uzlaşma yoluyla dahil edilmiştir.
Modele uzlaşma yoluyla katılmayan hissedarların arsaları kamulaştırma işlemine tabi tutulmuştur. Toplam alanın yüzde 20.0’sini oluşturan bu grup için proje başında tercih edilmeyen kamulaştırma yöntemi devreye sokulmuştur.
Bunun sonucunda, arsaları kamulaştırmaya tabi tutulan şahıslar tarafından üçayrı bedel artırım davası açılmıştır. Yaklaşık iki yıl süren kamulaştırma süreci sonucunda rayiç bedel ile birlikte, aşağıda belirtilen çeşitli kentsel arsa fiyatları ortaya çıkmıştır.
Belediyemiz açılan davalar sonucunda karara bağlanan, yukarıda belirtilen bedelleri ödeyemeyeceği gerekçesi ile ilgili arsaların kamulaştırılmasından vazgeçmiştir.
DİNAMİK VE ESNEK BİR PLANLAMA SÜRECİ
Klasik imar planı anlayışı içinde bilinen yöntem ve süreçler özellikle uzlaşma, finans yaratma, mülkiyet ve hukuk gibi önemli boyutları olan bu tür projelerin gerçekleştirilmesinde yeterli olmamaktadır.
Bu yüzden, Portakal Çiçeği Vadisi projesi dinamik ve esnek bir planlama anlayışı içinde ele alınmıştır. Vadi için verilen her türlü karar projenin her aşamasında yeniden değerlendirilmiş ve ardından uygulamaya geçilmiştir.
Projeye katılmayan mülk sahipleri ile Belediye arasında başlayan yasal sürecin devam etmesi nedeniyle, planda vadide yer alacak fonksiyonların nitelikleri, konumları ve yoğunluklarını içeren imar durumları önceden belirlenmeyip plan notları haline getirilmemiştir. Plan notu olarak yalnızca vadinin bütününde yoğunluk kararı alınmış ve yoğunluğun dağılımı esnek bırakılmıştır.
Başka bir deyişle, planlama kararları parsel bazında değil, proje bütünü içinde toplulaştırılmış bir biçimde kullanılmaktadır.
Böyle bir yöntemin seçilmesi sonucunda yasal gelişmelere paralel olarak, özellikle yoğunluk kararlarında ve yatırım büyüklüklerinde değişiklikler sözkonusu olmuştur.
VADİDEKİ YATIRIMLAR
Portakal Çiçeği Vadisi Kentsel Geliştirme Projesi 11 ha’lık bir alanda gerçekleştirilmektedir. Vadi bir yandan Dikmen Vadisi Konut ve Çevre Geliştirme Projesi ile bağlanmakta, öte yandan ise Atakule’nin yer aldığı Botanik Bahçesi ve Seymenler Parkıyla da yakın konumda bulunmaktadır. (Bkz. Fotoğraf 2)
Vadide yapılacak en önemli yatırım yeşil alandır. Yaklaşık 80.000 m2 büyüklüğündeki yeşil alan Seymenler ve Botanik Parklarından daha büyük olacaktır.
Yeşil alanda tüm Ankara’lıların yararlanacağı aktiviteler ve imaj noktaları yaratılacaktır. Bunlar kent balkonu, kent asansörü, vadi girişleri, derin vadi imajı, spor alanları, meydanlar, yaya köprüleri olacaktır. (Bkz. Fotoğraf 3)
Vadide yapılacak ikinci önemli yatırım ise ANSERA’dır. Yaklaşık 40 m çaplı cam kubbenin altında, portakal ağacının da yetişeceği seranın yanısıra cep sinemaları, tiyatro, bowling ve bilardo salonlarının yer aldığı kültürel ve ticari alanlar da bulunacaktır. (Bkz. Fotoğraf 4)
Projeye anlaşma yoluyla girenlere verilecek ve proje finansmanını yaratacak konut inşaatları ise üçüncü önemli yatırımı oluşturmaktadır.
Yaklaşık 300 lüks konutun inşa edileceği bloklarda yüzme havuzu, sauna ve kapalı otopark olacaktır.
Sonuç olarak, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin “Yeşil ve Çağdaş Bir Ankara” hedefi doğrultusunda planlanan Portakal Çiçeği Vadisi Kentsel Geliştirme Projesi Başkent’e, kamuya maliyet yüklemeden, geniş yeşil alanlar, kültür ve eğlence merkezleri, lüks konut ve işyeri alanları ile beraber bakımlı ve kaliteli bir çevre ile yaşayan bir vadi kazandırmayı hedeflemektedir.
HACIBAYRAM CAMİİ ÇEVRE DÜZENLEME PROJESİ
Hacı Bayram Camii çevresi, Ankara‘ nın en önemli “I. Derece Kentsel Sit Alanı” olarak belirlenmiştir (24). Ankara’ nın Jansen’ den bu yana ilk onaylı Koruma İmar Planı olması nedeniyle özel bir önem taşımaktadır.
ODTÜ ve AŞİM ortaklaşa çabası sonucunda hazırlanan “ Hacı Bayram II. Çevre Koruma İmar Planı ve Uygulama Koşulları ” Ankara’ nın ilk koruma amaçlı imar planı olarak onaylanmıştır (25) (Şekil 12).
Hacı Bayram Camii ve Ogüst Mabedi’ nin bulunduğu, 1989 yılı öncesi otopark ve dolmuş durağı olarak kullanılan meydan ile yolu içeren kısmın 1/ 500 Ölçekli Çevre Düzenleme Projeleri “Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması” sonucunda elde edilmiştir (28) (Şekil 14). Yarışmada birinciliği kazanan Prof. Dr. Raci BADEMLİ başkanlığındaki ODTÜ Proje Ekibi ile yapılan sözleşme gereğince öncelikle bu kesimin detaylı projeleri yapılmış ve uygulanmıştır.
Hacı Bayram Camii Çevre Düzenleme Projesi ve Uygulamada
Karşılaşılan Sorunlar ve Geliştirilen Çözümler
ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından oluşturulan Proje Grubu, özel bir çalışma mekanı oluşturarak Hacı Bayram Camii Çevre Düzenleme Projesi’ni (1 / 200 ve daha büyük ölçeklerde detay projelerini) hazırlamıştır (Şekil 15). Hacı Bayram Projesi; “Ulus Koruma - Islah İmar Planı’ nın öngördüğü süreçler içerisinde, Koruma Kurulu, İlçe Belediyesi, Büyük Şehir Belediyesi ve ODTÜ’ nün oluşturduğu bir ortak kurumsal denetim mekanizması içerisinde 8 defa çizilmiş, tartışılmış ve çeşitli seçenekler oluşturulmuştur.
Şekil 2. HACIBAYRAM MEYDANI DÜZENLEME PROJESİ
Proje’ de, teknik konuların yanı sıra, konunun “ toplumsal boyutlarına da dikkat edilmesi gerektiği ” yerel yönetimin en üst kademesindekiler tarafından önemle altı çizilmektedir (29). Hacı Bayram Projesi, yalnızca bir mekan düzenlemesi olarak ele alınmamıştır. Burada yaşamakta olan insanlar, burayla ilgili tüm kararlara bir mekanizma çerçevesinde katılmışlardır. Bu alanda yaratılan değerin nasıl paylaşılacağına ilişkin bir mekanizma, “Hacı Bayram Karar Kurulu” denilen bir örgütlenme oluşturulmuştur.
Proje‘ nin uygulanmasında, Ankara Büyük Şehir Belediyesi “Proje Demokrasisi” adı verilen bir sistem uygulamaya koymuştur.
Bu sistemde; Hacı Bayram Projesi ile ilgili olarak alınan her türlü karar, mekan düzenlemesinde, kaynakların kullanılmasına kadar, mutlaka o projenin muhatabı olan insanların da katıldığı bir kurul tarafından alınmış ve bu kurulun gözetimi ve denetiminde uygulanmıştır (Şekil 16).
Bankalardan, çeşitli finansman kuruluşlarına kadar bir takım kuruluşların bu proje ile ilgilenmeleri ve ona destek vermeleri, ancak böyle bir değer paylaşım sistemiyle olanaklı olabilecektir (30).
Şekil 1. HACI BAYRAM MEYDANI : DÜZENLEME SONRASI VE ÖNCESİ
Buna benzer sistemler yaratılarak, kişilerin işin içine girmeleri sağlanırsa ve orada yaratılacak projeden değer elde edeceklerini ve o değeri hakça paylaşacaklarını bilirlerse; kültür politikalarının yanı sıra koruma politikalarında da “Demokratikleşme” sağlanmış olacağı belirtilmektedir. 1990' lı yıllarda Ankara Metropol Yönetiminin en yetkili kişisine göre koruma politikalarının önemi, sadece tarihsel değerlere sahip çıkılması değildir.
Koruma Politikaları, kentlerde “Hemşehrilik Bilinci” nin yaratılması açısından da çok önem taşımaktadır. Korunan yerler, korunma durumunda olan yerler aynı zamanda o kentte yaşayan insanlar için anı odaklarıdır. Ankara gibi insanların neredeyse tümünün başka yerlerden geldiği kentlerde, ortak anı odaklarının korunması yaşamsal önem taşımaktadır.
Kentlilik bilinci kuşaktan kuşağa ancak, “anı noktalarının korunmasıyla” geçebilecektir. Ankaralıların ortak anı noktaları, alanları, meydanları kaybolmuş durumdadır. “Bu kentte hemşehrilik bilincini nasıl geliştireceğiz?” şeklinde bir soru sormaktadır.
Ulus Tarihi Kent Merkezi' nde, yarışma sonrası belirlenen 27 proje paketi içinden birinin, ”Hacı Bayram Projesi” nin seçilmesinin “ politik bir seçme ” olduğu da, Büyük Şehir Belediyesi İmar Dairesi Başkanı tarafından açıklanmaktadır. Uygulamada asıl sorunun, “...otopark mafyası ile, kiracı ve mülk sahibi ile, deliler mafyası ile, cenaze töreniyle, Ogüst Mabedi’nin sorunsalıyla, yaşayan insanlarla, müftülerle, Kültür Bakanlığı yetkilileriyle ve Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar varan bir sürü politik güçle uzlaşma sağlamak....” olduğunu vurgulamaktadır (31).
Oluşturulan “Hacı Bayram Karar Kurulu” nda yer alan kişi ve kuruluşlar şunlardır:
YÖNETİM:
Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı
Altındağ Belediye Başkanı
SEKRETERYA:
• İmar Dairesi Başkanlığı
1. Özel Kişi ve Kuruluşlar İle Sivil Toplum Örgütlerinin Temsilcileri:
-Mülk sahipleri,
-Esnaf derneklerinin temsilcileri,
-Dini işlerle ilgili kuruluşların temsilcileri,
-Kiracıları temsil eden kişiler,
. Büyük Şehir Belediyesi temsilcileri:
-Emlak Dairesi Başkanı, -Fen İşleri Dairesi Başkanı,
-Hukuk, -Maliye, -İstimlak Müdürlükleri.
Yapmak ve uygulamak, İmar, Fen İşleri, Emlak ve Hukuk Dairesi arasında yatay koordinasyon gerektirmektedir. Belediye' nin örgütlenmesi ise dikey bir örgütlenmedir.
Hacı Bayram Camii Meydan Düzenlemesi' nde uygulanan strateji; başlangıçta, kamulaştırma olmadan bir şey inşa emek ve daha sonra burada yaratılan değeri vererek, bir takım başka değerleri Belediye mülkiyetine geçirerek ve inşa ederek, bir tür “doldur boşalt” yöntemi uygulamak olmuştur (32). Bu yöntem de tarihsel çevrelerdeki çevre düzenleme uygulamaları için önemli ipuçları vermektedir.
Hacı Bayram Projesi ile ilgili olarak, Kamu Kurumları yani Kültür Bakanlığı ile Ankara Büyük Şehir Belediyesi mahkemelik olmuştur. Uygulama esnasında denetimsiz kazı yapıldığı için Belediye mahkemeye verilmiştir. Bütün bunlara rağmen uygulama sürmüş ve 1993 yılında tamamlanmıştır.
1983 yılında başlayan çevre düzenleme çalışmalarının, 1986 yılında yarışma ile uygulamaya doğru yönlendirildiği ve 1993 yılında tamamlandığı görülmektedir. 10 yılı aşkın süren bu süreç izlendiğinde kamunun etkin olarak proje ve uygulama yapmasındaki sıkıntıları görülmektedir.
Bu sorunlar şu şekilde özetlenebilir:
1-Yerel Yönetimlerin teknik ve parasal açıdan yetersiz olması, bilgi ve
deneyim birikiminin bulunmaması,
2-Yerel Yönetimlerin kendileri ve merkezi yönetimle olan ilişkilerinde
iletişim ve eşgüdüm eksikleri, bürokratik engeller,
3-Yerel Yönetimin uygulama alanında yaşayan halkın planlama ve
uygulamaya olumlu katkı ve katılımlarını sağlamda yaşadığı zorluklar
ve yetersizlikler,
4-Yasal ve yönetsel çerçevede bulunan yetki kargaşası.
Hacı Bayram Camisi Koruma Amaçlı Planlama Çalışmaları ve Meydan Düzenleme örgütlenmesi, sürdürülebilir kalkınma için tarihsel çevre korunması politikaları için önemli ipuçları vermektedir. Bu nedenle de zaman içinde daha detaylı olarak irdelenmesi gereklidir.
I. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI
1 JANSEN, H., 1937, “ Ankara İmar Planı ”, Plan Raporu, Alaeddin
Kıral Basımevi, İst., s. 6.
2 24 Mart 1925 Gün, 583 Sayılı Yasa.
3 “ Ankara Kalesi Koruma Geliştirme Projesi, Tespit, Değerlendirme, Ön Kararlar ”, 1980. T.C. Kültür Ve Turizm Bak. , O.D.T.Ü. Restorasyon Bölümü, s. 67.
4 “ Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması ” Yarışma Şartnamesi, 1986, Ankara Büyük Şehir Belediyesi İmar Dairesi Başkanlığı, s.33.
5 KELEŞ, R. 1971, “ Eski Ankara’da Bir Şehir Tipolojisi ”, S. B. F. Yay. s.164.
6 Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’ nun
( G.E.E.A.K.), 14.10.1972 gün ve 6691 Sayılı Kararı
7 “ Ankara Eski Kent Dokusu Koruma ve Değerlendirme Projesi ” Proje Raporu, 1979, Hazırlayan; Beşbaş, N., Güneş, A., Özcan, Z., Tayla, L., Tırpan, A.
8 y.a.g.e., s.2.
9 Hasırcılar - Denizciler Caddesi bağlantısının açılması esnasında 5
tescilli yapı kamulaştırılmış ve yıkılmıştır.
10 751710 no’ lu plan, Ankara Büyük Şehir Belediye Meclisi‘ nin
14.11.1985 Gün ve 383 Sayılı Kararı ile onaylanmıştır.
11 Eski Hamam ( Eynebey Hamamı) 268 Envanter No‘ lu Anıtsal I. Derece korunacak yapıdır.
12 G.E.E.A.Y.K.‘ nun 12 . 4 . 1980 gün ve A - 2167 Sayılı Kararı.
13 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası, Madde 17.
14 G.E.E.A.Y.K‘ nun 12. 4. 1980 gün ve A - 2167 Sayılı Kararı.
15 Plan kargaşasına bir örnek: Hacı Bayram çevresinde, I. Derece Kentsel Sit Alanı içinde kalan 5185 Ada, üç kez plan değişikliğine uğramıştır.
16 “ Ankara Büyük Şehir Belediyesi İmar Yönetmeliği ” , Madde 90 / 2 ,
s.98 . , Ank . 1986 .
17 Bkz . Ankara Şehir İmar Müdürlüğü 1928 - 1984, Kuruluşunun 56. Yıldönümü Anısı Olarak Hazırlanan Albüm. Bir yıl sonra Büyük Şehir
Belediyesine bağlanan AŞİM‘ in özerk yapısı ortadan kalkmıştır.
18 “ Ankara Tarihi Kent Dokusu Koruma Geliştirme Planlama
Faaliyetleri ”, Toplantı Tutanakları ( Yayınlanmamış Teksir ) ,
AŞİM., 1983.
19 TUNÇER, M., “ Ankara Tarihi Kent Dokusu Nasıl Korunuyor ? Ne Yapılabilir ? ”, PLANLAMA Dergisi, Sayı 90 / 3-4.
20 “ Hacı Bayram II. Çevre Koruma İmar Planı Raporu ”, AŞİM - ODTÜ, 1983, Ank. s. 8. Aynı temizleme ve yıkım işlemi “I. Derece
Kentsel Sit Alanı” olmasına rağmen bugün de yapılmak
istenmektedir.
21 51300 No’lu Plan ve Cetvelleri, İmar ve İskan Bakanlığı’nın 13.6.1963
gün ve Pl. İmar Um. Md. Şehircilik Dairesi Başkanlığının
060132009-4120 sayılı yazısı ile uygun bulunmuştur.
22 1 / 500 Ölçekli 63016 No’lu Etüd, İmar İdaresi Heyeti’nin 06.06.1972
Tarih / 386 Sayılı kararı ile uygun bulunmuştur.
23 1 / 500 Ölçekli 69600 / 1-2 No’lu Kesin Parselasyon Planı, İmar İdaresi Heyeti’nin 04.05.1976 Tarih / 487 Sayılı kararı ile uygun bulunmuştur.
24 G.E.E.A.Y.K.‘ nun 12.4.1980 gün / A - 2167Sayılı kararı.
25 Bu alanda, koruma amaçlı bir planın hazırlanması amacıyla, O.D.T.Ü. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ve Şehir Koruma Programı Yüksek Lisans öğrencileri ile AŞİM elemanları uygulamaya yönelik bir çalışma yapmışlardır. Bu plan, T.K.T.V.Y.K. ‘ nun 03.09.1985 Gün / 1378
Sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
“ Hacı Bayram II . Çevre Koruma İmar Planı ” ve “ Uygulama
Koşulları ” için Bkz. Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzeni
Yarışması Şartnamesi, Ankara Büyük Şehir Belediyesi İmar
Dairesi Başkanlığı, 1986 s.72 ve s.88.
26 TUNÇER, M., 1987. “ Hacı Bayram Çevre Düzenlemesi ”,
“ Türk Vakıf Medeniyeti Çerçevesinde Hacı Bayram-ı Veli ve Dönemi Semineri ”, 2-3 Aralık 1986. Seminer Bildirisi. IV. Vakıf Haftası,
Vakıflar Gn. Md. Yay. Ank. s.205.
27 16126 Ada 1 Sayılı Parsel ile 8782 Ada 14 Sayılı parseller
düzenlenmiştir.
28 Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması, 20.05.1986 Tarihinde açılmış, 21.11.1986 tarihinde sonuçlanmıştır.
29 KARAYALÇIN, M. “ Koruyucu Kent Yenilemesi ve Yerel Yönetimler, 13-14 Aralık 1991, Türk-Alman Semineri, Açılış Konuşmaları,TMMOB Mimarlar Odası, Ankara Şb. Yay. , s. 14.
30 KARAYALÇIN, M. , 1991, y.a.g.e. , s.14.
31 BADEMLİ, R. , “ Koruyucu Kent Yenilemesi ve Yerel Yönetimler ”, 13-14 Aralık 1991, Türk-Alman Semineri, Bildiriler, TMMOB
Mimarlar Odası, Ankara Şb. Yay. , s.22.
32 BADEMLİ, R. , 1991, y.a.g.e. , s.23.
Bu Bildiri 6-8 Kasım 2002 tarihinde; TMMOB Şehir Plancıları Odası, Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Böl. tarafından düzenlenen, “Yoksulluk, Kent Yoksulluğu ve Planlama” Ana Temalı Dünya Şehircilik Günü 26. Kolokyumu'nda sunulmuştur. TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından yayınlanmıştır.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
Elimde Kentsel Dönüşüm'le ilgili o kadar çok kaynak olmasına rağmen -yerli/yabancı- bu denli teknik ve örnekleri ölçeğine, arterine, caddesine, sokağına varıncaya dek detaylandırılmış bilgiye rastlamadım... Bu blog büyük bir hizmet..! Long Live Professor !!
Not: Hacı Bayram başlığı altında okuduğum "Proje Demokrasisi" meselesi muhteşemdi.!!
Post a Comment