Wednesday, April 14, 2010

ABANT TABİAT PARKI’NDA ÇEVRE KATLİAMI





ABANT TABİAT PARKI’NDA ÇEVRE KATLİAMI


Prof. Dr. Mehmet TUNÇER
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Mimarlık Bölüm Başkanı

13.04.2010

2001 – 2002 yılları arasında hazırlanan 1/10 000 ölçekli “Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı” Koruma plancısı, orman mühendisi, biyolog (flora ve fauna uzmanları), jeoloji mühendisi, peyzaj mimarı, mimarlardan oluşan bir Ekip ile hazırlanmıştır. Bu çalışmada Proje Yöneticisi olarak görev yapmıştım.

Abant Gölü Tabiat Parkı arazi kullanım kararlarının belirlenmesinde, jeolojik ve jeomorfolojik sınırlayıcılar, biyolojik sınırlayıcılar önemli doğal eşiklerdir. Planlamada başlıca hedef; Abant Tabiat Parkı’nda koruma-kullanma dengesinin sağlanarak, göl ve orman ekosisteminin korunması, geliştirilmesi ve bu önemli doğa parçasının gelecek nesillere aktarılmasıdır.

Plan’ın hedefleri arasında; ekosistemlerin devamlılığını sağlayacak şekilde doğal hayat habitatlarının korunması, Göl kenarındaki turbalaşmanın önlenmesi, yaylalardaki düzensiz ve kaçak yapılaşmanın önlenmesi, günübirlik kullanımların denetim altına alınması, çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal yaşam ile Tabiat Parkı’ndan faydalanan insanları koruma-kullanma dengesi içinde uyumlu hale getirecek araçların geliştirilmesi, Tabiat Parkı sınırları içinde kirlilik ve gürültü oluşturan araç trafiğinin önlenmesi, otlatma faaliyetlerinin kısıtlanması bulunmaktadır.

ANCAK 2 YILI AŞKIN BİR SÜREDE HAZIRLANAN BU PLAN BİR KENARA BIRAKILMIŞTIR

Abant Tabiat Parkı sadece ülkemizin değil, bölgemizin hatta dünyamızın en önemli Doğal ve Kültür hazinelerinden birisidir. Ancak ne yazıkki gelecek kuşaklarımıza koruyup geliştirerek, devretmek zorunda olduğumuz bu değerimiz hem de bir Kamu Kuruluşu tarafından, hızla yok edilmektedir.

Oysa Abant, hakkında 2 kez yasa çıkarılan ender tabiat harikalarımızdan birisidir. Çünkü, 12000 dönüm genişliğindeki bu doğa hazinesinde, 55 tanesi endemik (bu bölgeye özgü) 664 bitki türü ile 15 tanesi endemik 558 adet hayvan türü, özetle 70 tanesi endemik olmak üzere toplam 1222 adet canlı türü barınmaktadır.

Ne yazık ki, ülkemizin turizm açısından da en önemli alanlarının başında gelen Abant Tabiat Parkı’nın yönetimi Temmuz 2009 tarihinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce Bolu İl Özel İdaresine devredilmiştir.

Kadrosunda, ormancı Teknik Eleman bulunmayan bu kuruluş, Korunan Alanlar Yönetim ilkelerine, Anayasa, Yasalar ve altına ulus olarak imza attığımız Uluslararası tüm Sözleşmelere aykırı biçimde, üstelik akıl, mantık ve estetikle bağdaşmayan yatırım faaliyetlerine başlayarak, parkın tüm güzelliği ve doğal kaynak değerleri yok edilmiş, halen bu yıkım tüm hızı ile sürmektedir.



Abant’ta uygulanacak plansız yatırımlar için giriş kapısında Valilikçe dikilen, yatırımları gösterir kroki tabelası.
Yeni yapılacak yollar farklı renklerde gösterilmiştir. Halbuki, korunan Alanlarda Master Plan izin vermediği için yeni yol yapılamaz. Ancak Valiliğin yapmayı düşündüğü yolların güzergahlarını belirleyen kazıklar çakılmış durumdadır.




ABANT TABİAT PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI’NDA (UDGP) AŞAĞIDAKİ HÜKÜMLER BULUNMAKTADIR :

Uzun Devreli Gelişme Planları mutlak koruma, sınırlı kullanım ve kontrollü kullanım alanlarını saptayarak planlama kararları getirirler. Abant için de aşağıdaki planlama amaç, ilke ve kriterleri saptanmıştır;

1. Doğal kaynakların devamlılığının sağlanması; Habitat tahribatına neden olabilecek faaliyetlerin denetlenmesi, mevcut sulak alan ekosisteminin bölümleri olan; su alanları, su kenarı ve su içi bitkileri, tüm yaban hayatı (memeliler, kuşlar, sürüngenler, böcekler, amfibiler vb.) ve bunların habitatlarının korunması,
2. Topografik yapıyı bozucu faaliyetlerin denetlenmesi
3. Su kalitesinin korunması ; Abant Gölü su niteliğinin ve ortamının içme suyu niteliğinde ve kalitesinde tutulması, böylece Göldeki türlerin çeşitliliğinin devamı ve sürdürülebilirliğinin sağlanması,

BUNA RAĞMEN AŞAĞIDAKİ UYGULAMALAR YAPILARAK DOĞAL ÇEVRE TAHRİBATI YAPILMIŞTIR:

Göl seviyesini yükseltmek ve göl yüzeyini genişletmek amacı ile, gölün kuzeyindeki tahliye kanalının önüne, 165 cm yüksekliğinde bir set inşa edilmiştir. Böylece göl aynasında, su seviyesinin yükselmesiyle kıyıdaki bazı restaurant ve iskeleler ile gölün etrafındaki yollar ve yüzlerce bitki türümüüzün yaşadığı, vatandaşımızın üzerinde piknik yapabildiği, çayırlık ve meralar ile çam ormanları sular altında kalmıştır. Bunun sonucu olarak kökleri su altında kalan doğal ormanlar kurumaya başlamıştır.



Gölün her tarafında artan su seviyesi ile birlikte göl çevresindeki piknik alanları, ağaçlar ve yollar sular altında kaldı. Gölde artan su seviye ile birlikte göl kenarındaki ağaçlar su içinde kaldı. Gölün etrafında yol seviyesi yükselince, yolun dışında yeni küçük gölcükler oluşarak buradaki ağaçlar ve ormanlık alanlar su altında kaldı. İğne yapraklı ağaçlarda (özellikle çamlarda) kök boğazı, su veya toprak ile doldurulduğunda, kök havalanması yapılamayacağı için ağaçların hayatiyeti ciddi tehdit altındadır.



• Buradaki ağaçların kurtarılabilmesi için, su seviyesinin düşürülmesi, ağaç köklerindeki suyun boşaltılması ve yeniden kök havalanmasının sağlanmasının gerekliliği hatırlatıldı…
• Aksi takdirde ağaçların hayatinin ciddi tehdit altında olduğu belirtildi.


ABANT TABİAT PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI’NDA (UDGP) AŞAĞIDAKİ HÜKÜMLER BULUNMAKTADIR :



Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Çevre Sorunları (2001)

1. Tabiat Parkı’na olan yoğun kullanım baskısının en aza indirilmesi için önlemlerin alınması, kullanıma yönelik baskının azaltılması,
2. Ormanda flora, fauna ve endemik türlerinin biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması,
3. İnsan yapısı çevrenin (yayla ve turistik tesisler) daha fazla yapılaşmasının önlenmesi, yer yer tasfiyesi ve sağlıklaştırılması,
4. İnsan eylemlerinden ve insan yapısı çevreden kaynaklanan sorunların minimize edilmesi amacıyla gerekli önlemlerin alınması,
5. Mevcut ulaşım ağı dışında yeni yol açılmaması, Göl’de araç ekzoslarından kaynaklanan kurşun kirliliğinin önlenmesi amacıyla Göl çevresinde özel araçlarla dolaşımın yasaklanması ve akülü sistemlerin devreye sokulması,
Abant Gölü’ndeki kirliliğin başlıca nedenlerinden biri olan göl çevresi taşıt trafiğine kapatılmalıdır. Gerek hava kirleticilerinin nemli ortamda asit olarak göle dönmesi, gerekse göldeki ağır metal kirliliğinin gölü çok kirlenmiş su sınıfına sokacak boyutlara gelmesi, her geçen gün artan trafik yoğunluğuna bir çözüm bulmayı zorunlu kılmaktadır. Günümüzde Abant içerisinde her noktaya, her an denetimsiz olarak araçla ulaşmak olasıdır. Bu durumun önemli çevre sorunları yarattığı saptanmıştır.

BUNA RAĞMEN YOLLAR UDGP’NA AYKIRI OLARAK GENİŞLETİLMİŞ VE ARACA YÖNELİK OLARAK DÜZENLENMEK İÇİN AĞIR İŞ MAKİNALARI TABİAT PARKINA SOKULMUŞTUR. BU ORMAN YASASI VE MİLLİ PARKLAR YASASINA GÖRE SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR

- Su altında kalan yolları kurtarmak için Tabiat Parkında, ağır iş makineleriyle doğal değerleri yıkıma uğratan bir çalışma başlatılmıştır. Onlarca makine yamaçları oyarak ve yeni erozyon sahaları yaratarak, çıkan toprakları da yolların üzerine dökerek, yol seviyesi bazı yerlerde 3-4 m yükseltilmiştir. Bu arada yasalara göre en çok 8 m genişliğinde olması gereken yollar adeta bir oldu bitti ile 12-20 m genişliğine çıkarılmıştır.
Yollar su altında kalınca, yolun kotunu yükseltmek için kamyonlarla -belki yüzlerce kamyon- toprak, yol yüzeyi ve göl kenarına döküldü.





- Eski yollar yükseltilirken, göl aynasının hemen kenarından yol yapma yasağına rağmen, Milli Parklar Kanunu’nun da belirtilen standartlardan daha geniş YENİ YOLLAR İNŞA EDİLMİŞTİR.

ABANT UDG PLANI KARARI : Giriş-Kontrol Noktalarında; tur otobüsleri, minibüs ve midibüsler için otoparklar, tanıtım ve dinlenme noktaları, güvenlik ve diğer ilgili servislerin yer alması planlanmıştır. Tabiat Parkı Giriş Kapıları Özel Projelendirilerek uygulanacaklardır.
Tabiat Parkı sınırları içinin zorunlu durumlar (yangın, cankurtaran vd) ve servis araçları dışında motorlu araç trafiğine kapatılması, Planlamanın önde gelen kararlarındandır.
Tur otobüsleri ve özel araçların Tabiat Parkı dış girişlerinde bırakılması ve iç ulaşımın özel toplu taşın araçları (akülü sistem, çevre kirletmeyen ve gürültü üretmeyen sistemler) ile yapılması başlıca ilkelerden biridir.

BUNA RAĞMEN YOLLAR UDGP’NA AYKIRI OLARAK GENİŞLETİLMİŞ VE ARACA YÖNELİK OLARAK DÜZENLENMEK İÇİN AĞIR İŞ MAKİNALARI TABİAT PARKINA SOKULMUŞTUR. BU ORMAN YASASI VE MİLLİ PARKLAR YASASINA GÖRE SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR


• Toprak dolgusu için iş makineleri göl kenarından ve yamaçlardan kazılar yaptı. Bu alanlarda belki de “son sığınak” olarak, göl kenarına yerleşmiş bazı canlıların olabileceği düşünülmedi.






• Hiçbir doğa koruma önlemi alınmaksızın ve tamamen plansızca yapılan bu müdahaleler sonucu, kesilen ağaçlar ve kazılan topraklardan sonra çıplak kalan yamaçlar, artık erozyona açık sahalardır.





• Ağaçların kök boğazını taşkın sularından kurtarmanın yolu olarak, kökleri yeniden toprakla doldurmak yoluna gidildi.
• Kök havalanması iyice güçleşeceği için, ağaçlar için kaçınılmaz son daha hızlandırılmıştır.

• Bütün bu plansız ve beklenmedik gelişmeler olurken, hiç beklemediğimiz şekilde 20m genişliğinde yollarımız olmuştu.


• Yer yer neredeyse bir otoban genişliğinde yapılan yeni Abant Tabiat Parkı yolundan sonra, erozyona açık çıplak yamaçlar ve tahrip edilmiş bir kıyı ekosistemi kaldı.

• Doğadaki yuvarlak ve yumuşak çizgilere inat, erozyonu tetikleyen sert ve dik yamaçlar oluşturulmuştur.

ABANT UDG PLANI’NIN önerisi; Göl çevresinde şattıl (shuttle) adı verilen ekzos çıkarmayan, gürültüsüz akülü bir sistem oluşturulmasıdır.
Bu sistem, Göl çevresindeki tesislere ve yaylalara hizmet vererek, ulaşımı sağlayacaktır. Göl çevresinde yürüyemeyecek derecede yaşlı, çocuk ve hamilelere, özürlülere hizmet verecek, Giriş kapılarından başlayarak belirli duraklar ve ringlerde servis yapacak, Çevre kirliliği ve gürültü yaratmayacak özel akülü/elektrikli araçlarla ve/veya bu sistem oluşturuluncaya kadar faytonlarla verilecek olan servis hizmetidir.

• Yeni yapılan yolların dolgu yüksekliğinin düzeyi ağaçların neredeyse tüm gövdesini kaplamıştır.

BUNA RAĞMEN YOLLAR UDGP’NA AYKIRI OLARAK GENİŞLETİLMİŞ VE ARACA YÖNELİK OLARAK DÜZENLENMEK İÇİN AĞIR İŞ MAKİNALARI TABİAT PARKINA SOKULMUŞTUR. BU ORMAN YASASI VE MİLLİ PARKLAR YASASINA GÖRE SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR



Bilindiği üzere; bir su ekosisteminde en önemli yaşam alanı “niş” adı verilen, akarsu ve göl kıyı alanlarındaki girinti ve çıkıntılı alanlardır. Özellikle gözle göremediğimiz küçük canlıların en önemli yuva ve yumurta bırakma alanları bu kıyılardır. Göl etrafında yollar tamamen yeniden yenilenirken, Tüm dünyada nesli tükenmekte olduğu için Uluslararası Bern Sözleşmesi gereği, mutlak koruma altına alınan ve kırmızı listede bulunan Su Samurlarının (Lutra lutra) yaşam alanları ve yuvaları bozularak kaybolmalarına, büyük bir olasılıkla ölmelerine neden olunmuştur.


• Abant Gölü kıyı ekosistemi belki de geri dönüşümü mümkün olmaksızın kaybedilmek üzeridir.



• Yapılan yanlışlıklar ve olumsuz sonuçlar artık gözler önündedir.
• Su seviyesini düşürmek için, plansızca ve belki de gereksizce yapılan setin bir kısmı kesilmiştir.
• Fakat bu set bile göl ekosistemi ve civarı için yine de yüksek bir seviyedir.

• Suyun eski seviyesine çekilmesi doğaya yapılabileceğimiz en büyük iyiliktir.
• Fakat bu fazla suyu motorlu su tahliye edicilerle başaramayız.

Set üzerinde açılan yeni deliklerde su seviyesini düşmesine yetmemektedir.




Su seviyesi halen (7Nisan2010)140cm fazladır.


Yaban hayatının yaşam alanı olan bu kıyılardaki sazlık ve çalılıkların yok edildiği dereler.



Tüm uyarılar ve tepkilere karşın endemiklerin son sığınağı doğal çayır ve meraların tahribine devam ediliyor.

Ağır iş makineleri hafta sonu tatilinde!







ABANT GÜNEYİNDEKİ ÖRENCİK YAYLASINDA GÖLET YAPILMASI

Tüm bunlardan daha vahim olmak üzere, Abant’ın güneyindeki Örencik Yaylasında başka bir cinayet işlenmiştir. Bu yayladaki çayır ve meralar dünyada sadece Abant havzasında yetişen endemik Abant Çiğdemi (Crocus abantensis), Kardelen (Galantus plicatus ssp. byzantinus), Ankara Çiğdemi (Crocus ancyrensis)) ile çok değerli ve nadir türlerden olan Kar Çiçeğinin (Eranthis hyemalis) ve Koca Dudaklı Orkide (Dactylorhiza nieschalkiorum)’nin çok önemli yaşama alanıdır. Ama bilime ve yasalara aykırı olarak, buranın gerçek kaynak değerleri olan biyolojik çeşitlilik hiçe sayılarak bu yayla da sular altında bırakılmış ve Abant’a 800-1000 m uzaklıkta ikinci bir göl (YAVRU ABANT) oluşturulmuştur. Sular hala birikmeye devam etmekte olduğu için şimdiden Abant Gölü kadar büyüklüğe ulaşan bu yerde, orkideler ve endemik türler tamamı ile yok edilmeye yüz tutmuştur.



Çayırların göle dönüştürülmesine koyunlar ve çobanlar bile isyan ettiler.



Devletin yaptığı plansız ve izinsiz yeni yoldaki ağaç katliamına herkes isyan ediyor.





İzinsiz ve plansız yol inşaatlarının neden olduğu orman tahribatı


ABANT’IN TAHRİP EDİLMESİ SONUCU KAYBEDECEKLERİMİZ!



Su Samuru (Lutra lutra)



Endemik Abant Çiğdemi(Crocus abantensis)





Kar çiçeği (Erantis hyemalis)





Maymun Orkidesi (Orchis simia)


SONUÇ:


Ormancılık bilim ve gereklerine, Korunan Alanlar Yönetim ilkelerine hiç mi hiç uymayan bu anlayış ve davranışları uygulayan Bolu Valiliği ve Özel İdaresi tam anlamıyla suç işlemektedir. Bu nedenle sorumlular mutlaka yasalar önünde hesap vermeli ve cezalandırılmalıdır.

Çünkü, Abant Tabiat Parkı 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre yönetilmektedir. Bu kanunun 7. maddesi yapılacak her türlü plan, proje ve yatırımların;

a) MASTER (Uzun Devreli Gelişim) Planlarına uygun olması,
b) Ve ilgili Bakanlıkça izin verilmesi koşulu ile uygulanabileceğine, amirdir.
Ancak Abant Tabiat Parkında Bolu Valiliğimizin yaptığı yıkım dolu yatırımlar MASTER Planında yer almamaktadır. Kaldı ki yapılan bu işler için TC Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan da hiçbir izin alınmamıştır. Bu nedenle yapılan işler Milli Parklar Yasasına kesinlikle aykırıdır.

- Ayrıca Abant Tabiat Parkı UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI hükümleri 3.6 maddesi;
Planda öngörülen yaya yolu, patika ve giriş oto parklarının açılması ve tesislerin inşası sırasında halen var olan izler, açıklıklar ve yollar kullanılacak, HERHANGİ BİR yeni yol kesinlikle açılmayacağını öngörmektedir.

3.17 maddesi ise “Tabiat Parkı alanında diğer kurum ve kuruluşlarca yürütülecek her türlü yatırım faaliyeti için Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’nden görüş ve İZİN ALINMASI ZORUNLUDUR” hükmünü taşımaktadır.

- İşin bir başka ilginç yanı ise sorumsuzca su yüzeyinin genişletilmesidir. Oysa geçtiğimiz yıl Ankara’daki bir komisyon tarafından gölün kıyı kenar çizgisi belirlenip, haritalara işlenmiştir. Şimdi ise Valilik keyfi bir kararla gölün doğal yapısını bozarak kıyı kenar çizgisini değiştirmiştir. Bu durum 3621 sayılı “KIYI KANUNUNA” aykırıdır.

Bolu Valiliği İl Özel İdaresi personeli içinde Doğal Kaynak Yönetimi uzmanı olmadığı için, yapılan plansız uygulamalar sonucu gölün su seviyesinin hesapsızca yükseltilmesinin doğuracağı olumsuz sonuçlar önceden kestirilememiş; bunun sonucu olarak yaban hayatı için çok önemli olan sazlıklar sular altında kalmış, kalmayanlar ise kesilerek temizlenmiş, böylece gölde doğal olarak yaşayan bir çok hayvanın üreme alanları yok edilmiştir. Bu durum ise “Sulak Alanlar Sözleşmesi (RAMSAR) ile, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğine aykırıdır.
Kaldı ki yapılan bu uygulamalar Anayasamızın 90. maddesinde yerini bulan ve ülkemizi bağlayan çok önemli; uluslar arası sözleşmelere aykırıdır.
Sözgelimi;
1- Abant Tabiat Parkının, tüm doğallığı ve peyzaj yapısı bozulduğu için yapılan bu uygulamalar Avrupa Peyzaj Sözleşmesine,
2- Bitki ve hayvan türlerinin yaşam ortamları yok edildiği için Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne,
3- Abant Çiğdemi, Kar Çiçeği, Kardelen, Orkide ve Su Samuru gibi nesli tehlikede olan canlıların miktarı (popülasyon) ve yaşam kalitelerine ciddi tehdit oluşturacağı için Avrupa’nın Yaban Hayatının ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesine (Bern Sözleşmesi),
4- Abant Tabiat Parkı ülkemizin en önemli kültür ve tabiat hazinelerinden birisi olduğu için yapılan bu plansız yatırım uygulamaları 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na da aykırıdır.
5- Abant Tabiat Parkının köylüler ve ziyaretçiler tarafından da sürekli kullanılan Mera ve Çayırlar yok edildiği için 4342 sayılı “Mera Yasası”na,
6- Genel anlamda da Abant tabiat parkının çevresinin tahrip edilmesi sebebiyle 2872 Sayılı Çevre Yasasına da aykırıdır.
Korunan alanlarda işlenen bu tür suçların takip ve denetiminin nasıl yapılacağı 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 14,16,20 ve 21. maddelerinde belirtilmiştir. Yukarıda bahsedilen suçları işleyenlerin, adı geçen bu maddelere göre cezalandırılması gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Bu nedenle;
a- Geri dönüşü bir daha mümkün olmayan yıkımların önüne geçilmesi için, uygulamalara el konularak bir an önce son verilmesi,
b- Bolu İl Özel İdaresi ve varsa diğer sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılması,

gerekmektedir.

KAYNAKLAR :
1. Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı (1/10 000), Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü.
2. Abant’ın Çığlığı (ppsunu) , Tokcan. M.,
3. Abant’ın Çığlığı (ppsunu), Gülez, S., Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü
4. Suç Duyuruları