Monday, November 9, 2009

ULUSAL DEPREM SEMPOZYUMU BOLU 2009 HAKKINDA



Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi
Mimarlık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tunçer ile görüşme (x):


Soru : 12 Kasım 1999 depreminin 10. yılında geriye doğru bakıldığında Bolu’da yapılanlar ve yapılmayanlar hakkındaki görüşleriniz nelerdir??

12 Kasım 1999 Depremi, bölgenin tamamı ile Kuzey Anadolu Fay hattının doğu yönündeki uzantısında yer alan Düzce ve Bolu gibi şehirleri önemli ölçüde etkilemiştir. Bolu depremde can kaybı olarak az sayılabilecek bir kayıp vermesine rağmen, yıkılan ve ağır hasarlı yapı sayısı açısından önemli hasar olmuştur. Deprem sonrasında Bolu’da günümüzde kalıcı konutlar olarak nitelendirilen “Afetzede Yerleşim Alanı” belirlenmiş ve yakın çevredeki afetzede hak sahipleri bu kesime yerleştirilmiştir.
Mevcut kent dokusunun ve imarlı /imarsız yapılaşmaların niteliği ve alınması gerekli önlemler hakkında da yerel ve merkezi yönetimin yürüttüğü çalışmalar bulunmaktadır. Ayrıca, deprem sonrasında yapılan “Bolu İli Merkezi Deprem Tehlikesi Analizi” çalışması ile de Bolu’da yakın ve uzak gelecekteki deprem olasılıkları üzerinde bilimsel yaklaşımlar geliştirilmiştir.
Ancak, 1984 tarihli Bolu Kenti Nazım ve Uygulama İmar Planlarının ının güncelliğini yitirdiği ve yeni bulgu ve gelişmeler doğrultusunda yeniden ele alınması gerektiğini söyleyebiliriz.

Soru: Ülkemizde afetler özellikle deprem hakkında halk arasında bilinenlerin bir kısmının doğru olmadığını söylemiştiniz. Bunları kısaca özetlermisiniz..

Ülkemizde; afetlerin yalnızca yapılarla ilgili olduğu anlayışı saplantı haline gelmiştir. Oysa kentsel risk azaltma, yani ‘sakınım’ çalışmalarının kapsamı, parsel sınırlarının çok ötesinde, kentte çok yönlü ve etkileşimli fiziki/sosyal/ekonomik sistemleri ilgilendirmektedir. Bu nedenle yalnızca ‘yapı denetimi’, afet önlemede yeterli olamamaktadır. Sürekli deprem riski altında bulunan Bolu İli’nde aslında yapılması gereken pek çok görev bulunmaktadır. Öncelikle yaygın olarak bilinen yanlışlara bilim insanları olarak açıklama getirmek gereklidir .
Yaygın yanlış ve inançlar arasında aşağıdakiler sayılabilir;
• Betonarme binalar depreme dayanıklı değildir.
• Zemin iyi ise bina depreme dayanıklıdır.
• Beton kalitesi iyi ise o bina depreme dayanır,
• Müteahhitler demirden ve betondan çalıyor!
• Yönetmeliklerimiz yeterli değil!
Aslında sorunumuz bilgisizlik, denetimsizlik ve vurdumduymazlıktır! Çelik ve betondan yapılmış her bina betonarme değildir! Kadrosuz ve laboratuarsız inşaat mühendisliği bölümleri açılması ve Yeni mezun kişilere yetki verilmesi çok yanlıştır. Yapım aşamasında da etkin denetim gerekmektedir. Yapılarda en fazla yapılan hatalar;
• Mimari taşıyıcı sistemlerde yapılan hatalar,
• Donatı detaylarında yapılan hatalar,
• Yapım aşamasında yapılan hatalar,
• Zeminden kaynaklanan sorunlar,
• Projeye uyulmaması ve uygulama hataları,
• Beton kalitesinin düşük olmasından kaynaklanan hatalardır.

Soru: Afetlere ilişkin uluslar arası güncel çalışmalar nelerdir??

Son yıllarda; afetlere ilişkin uluslararası çabalar, 1994 Yokohama Konferansı, 2000 yılında BM’in bir yeni organ (ISDR: Afetleri Azaltma Uluslararası Stratejisi) oluşturması ve bu organ eliyle 2005 Kobe Konferansı ve HYOGO Eylem Planı’nın (2005-2015) yürütülmesi ile sürmektedir. Ana fikir, olası afet öncesinde risklerin azaltılmasıdır. ISDR bu plan çerçevesinde ulusal yönetimlere önerilerde bulunmakta, pek çok ülke yeni politikanın gereklerini ödünsüz yerine getirmektedir. Bildirge ve programlara onay vererek katılmış olmasına karşın, Türkiye gereken düzenlemelere henüz geçememiştir.

Soru : Deprem Bölgelerinde Uygulanması Önerilen Mimari Planlama Ve Tasarım İlkeleri nelerdir??
• Deprem felaketini, yeni bir yaşam biçimini oluşturma fırsatı olarak değerlendirip, yok olan yapı stoğunun çağdaş, ekolojik, geleceğe yönelik bir planlama ile yenilenmesi,
• Mevcut yapı stoğunun hasar durumlarına göre envanterlerinin çıkartılması, buna bağlı olarak terk etme / boşaltma, güçlendirme, sağlıklaştırma, yenileme, rekonstrüksiyon şeklinde belirlenecek müdahelerin yapılması,
• Deprem ile ilgili eğitim programlarının hazırlanması ve uygulanması,
• Merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplum örgütleri, kullanıcı, yatırımcı, yapımcı gibi yapım-yerleşim sürecinde rol alanların yetki ve sorumlulukların yasa ve yönetmeliklerle yeniden düzenlenmesi,
• Ulaşım, iletişim, enerji nakil, kanalizasyon vb alt yapı sistemlerinin üst yapı ile entegre bir şekilde ele alınması,
• Betoanarme dışında daha hafif yapı malzemeleri ve yapım tekniklerinin araştırılması ve geliştirilmesi,
• Yapım ve denetim sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi ve bu sürecin sigorta sistemi tarafından kontrol edilmesi.
Soru: Abant İzzet Baysal Üniversitesi olarak deprem ile ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz??

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Rektör’ümüz Sayın Prof. Dr. Atilla Kılıç’ın desteği ve yönlendirmesi ile, Sivil Savunma Uzmanlığı ile işbirliği içinde bu konuda çalışmalar yapmaktadır. Bunlar arasında; afetlerden korunma ve depremin zararlarının azaltılması konusunda planlama yapmak, bilgilendirici afişler asmak, broşürler dağıtmak, eğitimler vermek ve tatbikatlarla desteklemek ve halka bilgilendirme çalışmaları yani konferanslar, sempozyumlar düzenlemenin deprem etkilerinin azaltılmasında faydalı olacağını düşünmektedir. Abant İzzet Baysal Üniversitesi, depremden bu yana I. Derece deprem bölgesi olan Bolu ve çevresinde “Deprem” başlığı altında bilimsel çalışmalar gerçekleştirmekte ve afete hazırlık tatbikatları yapmaktadır. Bu amaçla 2007 yılında “Deprem Yapılarımız Önlemler” başlıklı Konferans, 11-12 Kasım 2009 tarihinde de Ulusal Deprem Sempozyumu ve Paneli düzenlenmiştir. Planlamakta olduğumuz Sempozyumda; tamamen bilimsel olarak konunun ele alınması ve konunun uzmanları tarafından tartışılması hedeflenmektedir.

Bu çalışmalara bilimsel bir katkı olmak üzere, 1999 depreminin 10. yılı olan 11-12 Kasım 2009 tarihinde “Ulusal Deprem Sempozyumu ve PANELİ” düzenlenmiştir.

“ULUSAL DEPREM SEMPOZYUMU BOLU 2009” başlığı altında düzenlenmiş olan bu Sempozyumun amaçları arasında;

• Ağırlıklı olarak Bolu ve yakın çevresinde deprem sonrasında çevre ve yapı bazında alınmış ve alınmakta olan önlemlerin bilimsel olarak değerlendirilmesi,
• Depreme yönelik olarak kent ve yapı ölçeklerinde yeni bilimsel çalışmaların ve teknolojilerin paylaşılması,
• Bölgeye yönelik olarak yapılmış jeolojik ve jeo-fizik (yerbilimsel) araştırma ve çalışmaların sunulması,
• Jeolojik verilerin değerlendirilerek geleceğe yönelik deprem zararlarının azaltılması amaçlı çalışmaların değerlendirilmesi,
• Farklı meslek disiplinlerinin “Deprem”e yönelik çalışma ve önerilerinin sunulması,
Amaçlanmıştır.

Ülkemiz’de özellikle 1999 Marmara depremi sonrasında çok değerli bilimsel çalışmalar yapmış bilim insanları bu Sempozyumda çeşitili güncel bilimsel bulgularını sunacaklardır. İkinci gün ise; 1999 Depremi esnasında Bolu ve Düzce’de görev yapmakta olan yerel ve merkezi yönetim yetkililerini bir araya getirmeyi hedefledik. Bu Panel’de; kamu yöneticilerinin deprem öncesinde ve sonrasındaki aldıkları önlemler, darboğazlar ve sıkıntılar tartışılacak, geleceğe yönelik önerileri tartışılacaktır.
Ayrıca; Sempozyum Programı kapsamında; Düzce^den bize katkı vermekte olan bir sanat grubu olan Pİ Alternatif Sanat Atölyesi “Ver Elini Deprem Oratoryosu” ve Milli Eğitim İl Müdürlüğü’nün öğrenciler arasında açtığı Deprem Konulu yarışmaların Ödül Töreni de yer alacaktır.
Bu Sempozyum’un Düzenlenmesi için yaklaşık 6 aydır çaba göstermekteyiz. Sempozyum Düzenleme Komisyonu başkanı olarak, bu vesile ile başından bu yana büyük emeği geçen Sivil savunma Uzmanı Sn. Nebahat Başkaya’ya, Bölümümüz Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Binali Tercan’a, Turizm Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi olarak görev yapan Hüseyin Kaya’ya teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca; katkılarını esirgemeyen Bolu Valiliği’ne, Bolu Belediye Başkanlığı’na, Bolu Kızılay’ına, İl Milli Eğitim ve Kültür Müdürlükleri’ne ve diğer sponsorlarımıza teşekkürü borç bilirim.

Katkı ve katılımınızı bekliyoruz..

Teşekkür eder, başarılar dilerim sayın hocam…

(x) AİBÜ Dergisi için yapılan görüşmedir.

No comments: