Saturday, February 2, 2013

Meclis Tutanaklarından Amasra Termik Santrali


23.01.2008
Meclis Tutanaklarından Amasra Termik Santrali:

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
İlk söz, Bartın ili Amasra ilçesine kurulması düşünülen termik santralın çevreye vereceği zarar hakkında söz isteyen Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’ya aittir.
Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Yalçınkaya.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) -  Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Bartın milletvekili olarak, Bartın’ın gelecekte son derece önemli bir sorununa dönüşecek olan bir Hükûmet kararından geri dönülmesini sağlamak amacıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Bartın Ankara’ya 278 kilometre, İstanbul’a 419 kilometre uzaklıkta, Karadeniz’in incisi,  Paflagonlardan bu yana üç bin yıllık tarihiyle ünlü tarihçi Homeros’un destanlarında yer almış bir cennet parçasıdır.
Fatih Sultan Mehmet Amasra’yı gördüğünde lalasına “Lala lala, çeşmi cihan bu mu ola?” sorusunu boşuna sormamıştır. Burada Fatih Sultan Mehmet tarafından “dünyanın gözü” olarak nitelenen bir güzellikten söz ediyoruz. Burada, inanılmaz güzellikteki koyları, deniz ile ormanın iç içe geçtiği, yeşilin binlerce tonunun bir arada olduğu, doğal güzelliklerinin yanı sıra üç bin yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan, günümüzde yerel turizm açısından Karadeniz’in gözdesi konumunda olan ve küresel ısınma nedeniyle en geç on yıl içinde uluslararası turizmin de gözdesi olmaya aday bir vatan parçasından, Amasra’dan söz ediyoruz.
Böylesine tarih ve doğa cenneti niteliğindeki bir yöremizin ekonomik açıdan kalkınmasını sağlamak, halkın refah düzeyini arttırmak için akla nasıl bir çözüm gelebilir? Var olan güzellikleri geliştirmek ve işleterek kazanca dönüştürmek mi? Eğer böyleyse, buyurun, Amasra’nın mevcut turizm kapasitesini daha da geliştirecek, uluslararası tanınmışlığını sağlayacak projeleri ortaya koyalım. Şu anda çalışan maden ocaklarına ihtiyaç olan üretim işçisini acilen alıp kömür üretimini arttırarak ülke ekonomisine katkı sağlayalım.
Böylesi bir yörede ne yapılmaz ya da sakın ola yapmayın denebilecek iş nedir? Oksijen deposu havayı karbonmonoksitle doldurmak, biyolojik çeşitliliği en yüksek ormanlara sahip olan bu bölgenin asit ve kül yağmurları altında yavaş yavaş ölmesine yol açacak en kirletici işleri buraya yığmak, Amasra’nın doğal ve tarihî güzelliklerinin üstüne küller dökmek, ormanı da, insanı da, denizi de, havayı da, tarihi de kirletmek, katletmek, öldürmek.
Burada gündem dışı söz almamın nedeni, benim, sizin, hepimizin olan bu vatan parçasında işte bu katliamın yaşanması için atılmış bir adımın sonuçları hakkında Meclisimizi, Hükûmetimizi ve kamuoyunu uyarmaktır. Amasra’ya termik santral kurulacak. Bu konuda, Hema adlı bir şirkete, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca üretim lisansı verilmiş durumda. Şaka gibi geliyor değil mi? Maalesef şaka değil. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca, Hema Elektrik Üretim A. Ş.’ye kırk dokuz yıl süreli olarak üretim lisansı verilmiş durumda.
Bartın, çevre sorunları konusunda son derece duyarlı bir bölgedir. Cennette yaşamak sadece zevk değil, sorumluluk da gerektirir diye bakarız bizler hayata. 2000 yılında da bir mobil santral getirilmeye çalışıldı yöremize, on binler ayağa kalktı, “Bu hava, bu deniz, bu topraklar bizim, balığımızın ölmesine, insanımızın hastalanmasına, ormanlarımızın yok olmasına yol açacak bir yatırımı istemiyoruz” diye tüm Bartın ayaklandı. Henüz o yaşananlar unutulmadı.
Şimdi, Amasra’da gene bir termik santral var karşımızda. O gün insanlarımızın itiraz ettiği her şey aynısıyla bugün de gündemde, hiçbir şey değişmedi, ama oyun biraz değiştirildi.
Bu kez Bartınlıları susturabilmek için Amasra (B) maden sahasının işletilmesi için Hema A. Ş. bir de rödovans sözleşmesi yapmış durumda. Amasra’da hâlen çalışılan maden yataklarında kömür çıkarılması için HEMA’ya al burayı işletmek demek rödovans sözleşmesi. Bakın, buradan çıkan kömürü çıkaracağız, size hem iş sahası açacağız hem de bu kömürü -ve tabii ki başka kömürleri de- kurulacak olan 654,5 megavat kurulu güce sahip termik santralimizde kullanacağız, enerji sektöründe değerlendireceğiz diyorlar.
Bartınlılara layık görülen bu mudur? Göstermelik bir rödovans anlaşmasıyla size bu sayede iş ve istihdam yaratıyoruz biraz da siz fedakârlık yapın; bırakın Amasra’nın güzelliklerini, tarihî ve doğal değerini; turizm potansiyeliniz yok olacakmış, denizde balıklar, uçan kuşlar, yeşil ormanlar, kucaktaki bebeleriniz zehirlenecekmiş ne gam diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) – Kıymayın Amasra’ya…
Amasra öyle bir cennettir ki, bu cennet sadece güzellikleri ile değil, insanoğluna sunduğu doğal kaynakları ile de yaşanılan coğrafyayı insanoğluna yaşanılır kılmak için bir sürü olanağı da bağrında barındırmaktadır.
Allah’ın her türlü nimetiyle donatıp bizlere sunduğu bu büyük hazineyi korumak ve geliştirmek görevi ise biz Bartınlılar kadar -hatta çok daha fazla- tüm ülkeye hizmet etme vaadiyle göreve gelmiş olan Hükûmete düşmektedir.
Kıymayın Amasra’ya, kıymayın Bartın’a…
Bir hatadan dönebilmek de en büyük erdemdir. Bu nedenle Amasra’ya yapılması karara bağlanmış olan termik santralden Bartınlılar ayağa kalkmadan vazgeçme erdeminin Hükûmetçe gösterilmesi en büyük temennimiz ve talebimizdir.
Değerli milletvekillerim, beni dinleme nezaketinde bulunduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Amasra’nın güzelliklerini görmeye, Amasra’nın salatasını, Amasra’nın balığını ve ballı cevizli manda yoğurdunu tatmaya hepinizi Amasra’ya bekliyorum.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Cevap mı vereceksiniz?
Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler Bey cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz yirmi dakika.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bartın Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya Beyin, Bartın ili Amasra ilçesinde kurulması düşünülen termik santralle ilgili görüşlerine ilave bilgiler sunarak cevap vermek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, biz, enerji konusunda yerli kaynaklara ağırlık veren bir hükûmet olarak, bu bölgede de santraller kurmayı arzu ediyoruz.
Tabii, eski alışkanlıklar ile yeni yaklaşımlar arasındaki farkı iyi ayırt etmek lazım. Kömür, eskiden, genel bir yanlış kanaat olarak kirletici, çevre düşmanı olan bir yakıt gibi kabul ediliyordu. Ancak, kömürü çok iyi yakan yeni teknolojiler var, bunları da kullanmaya başladık. Bunlardan bir tanesi, akışkan yatak teknolojisidir. Ayrıca plazma tekniğiyle kömürü yakan ve etrafa zarar vermeyen veya minimum zarar veren yeni teknikler kullanılmaktadır ve bunlar uygulamaya geçirildi. Mesela, biz Çan Termik Santralinde böyle bir metodu kullanıyoruz. Ayrıca İSKEN diye bahsettiğimiz Akdeniz’de kömür santrali, aynı şekilde yumurtalık da bu şekilde çalışmaktadır. Fevkalade temiz, çevreye zarar vermeyen bir teknolojiyle kömür kullanılmaktadır.
Bir yandan yerli kaynaklarımıza ağırlık verelim diyoruz, bir yandan dışa bağımlı olmayalım diyoruz, bir yandan ucuz elektrik kullanalım diyoruz. Bunları yapmanın şartı bu tekniklere uymaktır. Bunun için de, Bartın ilinde düşünülen ve daha henüz çalışmaları tamamlanmayan bir yatırımdan bahsetti Sayın Yalçınkaya. Ben onun tereddütlerine, eleştirilerine, biraz da gönlüne su serpeyim diye söylüyorum: Yapılan çalışmalar kontrol altında, çok yakın izlemeyle sürdürülmektedir. Daha henüz ortada… O kadar, hani, bir bardak suda fırtına koparacak kadar kesin bir hâle de gelmemiştir. Keşke gelse, çünkü, burada enerjiye ihtiyacımız var ve üstelik de, biz, o bölgeyi de bir enerji merkezi yapmak istiyoruz. Çünkü taş kömürümüz orada. Daha evvel zarar ediyordu. Şimdi, onun zararlarını azaltarak özel sektörle bunu çıkartmayı düşünüyoruz ve 12/10/2006 yılında orada toplam 654 megavatlık dört üniteden oluşan bir müracaatı olmuş HEMA’nın. EPDK da buna izin vermiş, üretim iznini vermiş. Ama bunu yapmak için daha ÇED raporu alınacak, ÇED raporu çalışmaları sürüyor.
Bunun dışında, ayrıca, ikinci bir müracaatla, 2007 yılında, 16/11/2007’de, daha yeni bunu 1.100 megavata çıkaracak şekilde ikinci bir tadilat yapma müracaatı olmuş. Yani, 654 megavattan 1.100 megavata çıkartmak üzere müracaatta bulunmuş ve EPDK da gerek yeterli yerin olup olmaması ve bağlantı açısından TEİAŞ’a, yani bizim Elektrik İletim A.Ş’ye görüş sormuş. Durum bu safhada. Yani şu an itibarıyla bu durumda. Şimdi, tabii, bunun hem yer durumu, çünkü daha büyük olacağı için daha büyük yere ihtiyaç var, bir de ÇED’le ilgili çalışmalarını da daha henüz firma yapmış değil.
Tabii, burada önemli olan şey şu: HEMA, bildiğiniz gibi, Çinli bir firmayla, Datong firmasıyla da üç kuyu açarak daha fazla kömür çıkarmayı arzu ediyor, taş kömürünü ve o bölgeye zenginlik getirecek, daha fazla işçi çalışacak, yerli kaynaklarımız değerlenecek ve üstelik de çevreye -oranın güzelliklerini ben de biliyorum, yani Amasra, Bartın ve orada kaldım, Ereğli Demir Çelik’te benim uzun süre görevim oldu- gerçekten oranın o güzelliğine, yeşilliğine herhangi bir zarar vermeyecek bir teknolojiyi kurmak mümkün. Dünyada da zaten kömür, gerek Rusya’da gerek Almanya’da, Amerika’da elektrik üretmekte çok yaygın bir şekilde kullanılıyor. Yani, çağdaş üretim metotlarından bir tanesidir. O bakımdan, burada hiç herhangi bir tereddütünüz olmasın. Kaldı ki henüz daha ÇED raporu da alınmış değil. Bu bakımdan biz sorun olacağını zannetmiyoruz ve üstelik kömürle ilgili de maalesef böyle bir yanlış kanaat var, sahilde bulunan santrallere izin alamama gibi genellikle halkı bir yanlış bilinçlendirme faaliyetleri var. Bunu üzüntüyle karşılıyoruz. Sayın Milletvekilimi özellikle tenzih ediyorum. Yani, bu farkı mutlaka bilen ve bu noktada hassas olduğuna inandığım bir kişi ve bu bölgenin kalkınması için bu lazım. Biz de zaten Maden Tetkik Arama ile çok yoğun bir kömür arama faaliyetinde bulunuyoruz. 800 milyon ton kömür bulduk, 600 milyon on da ilave rezerv. Yeni bunlar. Toplam 1,4 milyar ton yapıyor bu ilave bulduğumuz. Müthiş bir kaynak bu aynı zamanda. Yani, masraflar çıktıktan sonra da 20 dolar kalsa 28 milyar dolar yapar bu. Tabii, bunu enerji üretmekte kullanırsak dışa bağımlılığımız da diğer şeyler de azalmış olacak ve bununla ilgili olarak yoğun da talepler var.
Şu anda da yeri gelmişken bir müjdeyi de vereyim: Afşin Elbistan C ve D’nin ihalesi için de hazırlıklarımız bitti. Bilhassa Afşin bölgesine iki büyük dev projeyi kazandırmak üzere yoğun bir çalışma içindeyiz. 1.200 megavatlık iki ünite. İnşallah, bu C, D’den sonra E’si de gelecek. Burada da on beş yıl alım garantisi veren bir sistemi düşünüyoruz  ve hem düşük kalorili olan bu kömürleri değerlendirmiş olacağız hem de o bölgeye bir canlılık gelecek endüstri açısından da. Külünden de muhtemelen çimento yapma imkânı olacak.
Böyle güzel yatırımları aslında teşvik etmemiz lazım. Hem yerli kaynaklar, hem alternatif enerji kaynaklarını oluşturmuş oluyoruz, doğa gaza bağımlılığımızı azaltmış oluyoruz ve bununla ilgili olarak da çalışmalarımızı, rüzgar dahil olmak üzere, küçük hidroelektrik santraller olmak üzere büyük bir çalışmayı sürdürdük. Rüzgarda büyük bir patlama meydana geldi, artış meydana geldi. Şimdi bunun tribünlerini yaptırmak üzere görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Ayrıca, TEMSAN Firmamız bir de rüzgar tribünü prototip yaptı, şimdi bunu yaygınlaştırmak istiyoruz. Küçük hidroelektrik santralarında binin üzerinde müracaat yapıldı. Bunlarla da derelerden elektrik elde etmek üzere çok ciddi çalışmalar başlattık.
Gene TEMSAN firması, on dört ayrı tip prototip yaptı. Bunlar, öyle, kâğıt üzerinde çalışma değil, yani bunlar üretildi. Bunların bazıları bir otomobilin bagajında taşınabilecek kadar küçük, bazıları bir tırın taşıyamayacağı kadar büyük türbinler. Bunlarla da sulardan elektrik elde etme çalışmalarımız sürüyor.
Su ve rüzgârı, çok şükür yoluna koyduk. Şimdi üçüncü hareketimiz jeotermaldir. Jeotermalde de ciddi bir çalışma içindeyiz. Jeotermalde, aynı rüzgâr atlası gibi Türkiye’nin jeotermal haritasını çıkarttık, bunu da yayacağız.
Bunun şu bakımdan, şöyle bir faydası var: Eskiden, yatırımcılar münferit olarak, tek tek dağları, tepeleri dolaşarak bunları buluyordu, ölçüm alıyordu. Şimdi biz bunları atlasıyla beraber hazır ettik. Rüzgâr atlasında öyle oldu. Onun için, herkes kendi köyünde, kasabasında rüzgârın kaç metre/saniye hızla estiğini artık biliyor, kapasitesini biliyor. Ayrıca, bağlantı hatlarını da harita üzerine işledik. Sadece bulduğu yere gerekli müracaatını yapacak, ondan sonra da yatırıma karar verirse bağlantısını da yapıp üretim yapacak.
17 megavatla aldık, çok şükür bunu 10 kat artırdık, şimdi 400 kat artıracağız ve hedefimiz, bunu çok daha fazlaya çıkartmak. Böylece, çevre dostu bir yatırımı gerçekleştirmiş olacağız.
Jeotermalde de aynı haritayı çıkarıyoruz. Bu da çıktığı zaman, bilhassa Ege Bölgesi başta olmak üzere, jeotermal enerjiden, hem elektrik elde etmekte hem seracılık da hem binaların ısıtılmasında, termal turizmde yararlanmış olacağız.
Dördüncü hedefimiz de -onda da ciddi adımlar atıyoruz- güneş enerjisidir. Bunu biz paneller olarak su ısıtmada kullanıyoruz. Ama daha büyük amacımız, öncelikli olarak bunu elektrik elde etmekte kullanmak. Bunun için de… Çatıların üzeri boş. Çatıların üzerine kiremit koyacağımıza, bunları güneş pilleriyle yer değiştirmemiz yakında mümkün olacak. Bunun maliyet sorunu var. Bir tek maliyet sorununu düşürürsek, burada önemli adımlar atabiliriz. Mesela, Almanya’da “yüz bin çatı projesi” başlatılmıştır ve Almanya’da, bilhassa Bavyera bölgesinde hem istihdama hem de enerjiye büyük katkısı var. Türkiye Almanya’dan daha fazla güneş kaynaklarına sahip başta Ege Bölgesi ve Akdeniz olmak üzere. Buralardan da güneş enerjisinden yararlanmamız mümkün olacak.
Kısacası şunu ifade etmek istiyorum: Kömürden korkmayalım. Kömür bizim kendi öz kaynağımız, millî kaynağımız ve yeteri kadar da aranmadığı için rezervlerimiz daha düşüktü. Ama, biz, buna 1,4 milyar tonluk da rezerv ekledik. Bunlardan da elektrik elde etmek bizim en önemli amaçlarımızdan bir tanesi. Dolayısıyla bu çalışmaları sürdüreceğiz.
Çevre konusundaki hassasiyetimiz gayet yüksektir. Zaten bu bilinç bütün Türkiye’de yaygın ve bu da bizi memnun ediyor. Çünkü, çevre de neticede hepimizin.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Taş kömürü üretiminin artırılmasını planlıyor musunuz Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Taş kömürü, tabii… Taş kömürüyle…
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Taş kömürü üretimi azalıyor gittikçe. 
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Hayır, şöyle söyleyeyim: Taş kömürünün miktarındaki azalmayla kişi başına üretimi karıştırmamak lazım. Biz kişi başına üretimi artırdık. Bu, esas zarar etmemesi için lazım, verimli çalışmak için lazım.
Aksi takdirde burası kapanacaktı. “Orada  balık üretelim” falan deniyordu. Biz bunu önledik. Şimdi kömür çıkarıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Üretimin de artması lazım Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Daha 1.200 de eleman aldık. Bunların hepsi güçlü, kuvvetli, daha evvelki gibi öyle elli kiloluk adamlar değil.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – 6 bin kişi emekli oldu.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kömürleri de çıkarıyor, yatırımlarını da yapıyoruz. Özel sektöre verdik. Daha evvelden 130 bin ton kömür çıkıyordu, 110’la 130 bin ton arasında değişiyordu. Biz bunu 800 bin tona çıkarttık üretimi. Şimdi, bunu 2 kata çıkartmak istiyoruz. Hem de yıkanıyor, bunlar lavvarlarda da yıkanıyor. Dolayısıyla, Zonguldak bölgesi, bizim üzerinde titrediğimiz hem üretim açısından hem enerji kaynağı açısından çok önemli.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ama TTK’nın üretimi düşüyor.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – TTK’nın üretimi, verimliliği artıyor, verimliliği artması önemli, üretimi de artacak. Çünkü, neticede zarar da etmemesi lazım.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – İhtiyacımızı karşılamıyor.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Bununla ilgili sendikamızla da görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ben de o bölgeyi iyi bilen biriyim. Daha evvelden Ereğli Demir Çelik, o bağlantılarını kurduk. O bakımdan, herhangi bir sorun yok.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Var var, efendim sorun olmaz mı? Çok sorun var…
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Yo yo, sorunları çözüyoruz. Şunu söyleyeyim: Türkiye’de sorunsuz sorun çözülmüyor, yani zor sorunların da kolay çözümü yok. Onun için, bunlar biraz cesaretle üzerine yürümeyle oluyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – İşçi alınması lazım, TTK’ya işçi alınması lazım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – İşte, içinde yaşadığımız durumu görüyorsunuz; geçen yaz yetmiş sekiz yılın en  sıcak yazıydı, şimdi de en soğuk kışlarını yaşıyoruz.
Bir apartmanı bile bazen yönetmek enerji bakımından zordur, kapıcısıyla, diğer komşularıyla ilişkilerini. Biz, koskoca Türkiye’yi, üstelik de gaz gelmediği hâlde İran’dan, şu anda enerjiyi yönetiyoruz ve bu yönetme kolay bir şey değil.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – İran’a bağlı olarak.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) – Hem milleti üşütmeden hem enerji dengesini tutarak hem de bunu belli bir denge içinde tutmak, hakikaten, biraz gayret, biraz emek, biraz da bu işi bilmekle oluyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Özel sektörün faaliyetini sanki devletin faaliyeti gibi anlattı burada Sayın Bakan.

Kaynak : TBMM

No comments: