BOLU FIRKA TEPESİ HAL YAPISI (1940)
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Ülkemizin cennet köşelerinden biridir Bolu.. Efsanevi Köroğlu’nun yaşam
alanı Aladağlar, Köroğlu Dağları kuzey-doğu, kuzey-batı istikametinde uzanan
ormanları ile muhteşem sıradağlardır. Her ne kadar Bolu denilince önce Abant
akla gelirse de, Yedigöller, Gölcük, Sünnet Gölü, Yeniçağa Gölü, Gölköy, Seben
Göletleri de önemli göllerdendir. Ayrıca Kartalkaya Kış Turizm, Esentepe kayak
merkezi ile kışın da kayak severleri cezbeden bir İl’dir.
Bölge adını burada yaşamış olan Bithyn’lerden almış.. İlk çağlarda
Bithynia, Paflagonia’yı birbirinden ayıran Filyos çayının kıyısında Bolu’nun
ilk çekirdeği olan kent kurulmuş.. Bithynnion adı ile anılmış.. Romalılar ise
şehre Claudiopolis adını vermişlerdir. Şehir bugünkü Eskihisar Tepesinde
kurulmuş idi. Osmanlı döneminde ise yöre Osman Gazi’nin komutanlarından
Konuralp tarafından alınmıştır.
Bolu doğal değerleri yanısıra, halk ozanları, yöreye has yemekler, el
sanatları, yöresel halk edebiyatı, halk giysileri, halk oyunları ile dikkat
çekmekte.. Kırsal alanlarda el işleri ile el tezgahlarında yapılan dokumalar,
kumaşlar, av tüfeği, bağlama, kaval yapımı bölgeye has geleneklerden..
Başlıca Ulaşım Aksları
Eski Bolu Dağı Yolu'nun maceralı,
kışın zaman zaman tehlikeli olduğu kadar harika manzaralı, biraz dolambaçlı
yolunu (D-100) hala tercih edenler var. Bunu belki de buradaki gastronomik
olanaklara, kendin-pişir kendin ye’li, mangallı, keşli, sebzeli nefis menülere
bağlamak olası..
Bolu’ya hızlı ulaşım günümüzde
TEM otoyolu ile yapılıyor. 3 giriş kapısı planlanmış.. Doğu Kapısı kentin
yaklaşık 20 km doğusundan ayrılıyor, Kartalkaya ve Yedigöller’e ulaşmak için bu
kapıdan girilmesi gerekli. Kuzeyde geniş bir yay çizerek Bolu kentinin
manzarasını sunan otoyolun Batı Kapısı, Şehirlerarası Otobüs Terminali’ne
doğrudan bir bağlantı haline gelmiş.
Mudurnu – Göynük tarihi
yerleşimlerine Bolu Kent merkezinden geçerek güney-batıya giden Cumhuriyet Caddesi’nden ulaşmak mümkün. Mudurnu
dolmuşları 50 km lik yolu yaklaşık 45 dakikada alıyor.. Yedigöller’e 42 kmlik
bakımsız bir yoldan ulaşılıyor, bu yolun başlangıcı da eski Ankara karayolu
olan D-100 üzerinde..
İklime dikkat; Bolu ili, 10.2oC yıllık ortalama sıcaklık, 545 mm. civarında
yıllık toplam yağış değeriyle İç Batı Karadeniz Bölgesi ile İç Anadolu iklimi
arasında geçiş özelliği taşıyan bir iklim tipini yaşamakta..Sonbahar ve
ilkbaharda her an yağış sürprizleri ile karşılaşılabilir, bazı yerlerde gece
sıcaklık oldukça düşük değerlerde olabilir. Bu nedenle Bolu’da bu mevsimlerde
gezerken, mont, yağmurluk, kazak gibi giysileri yanınızdan eksik etmeyiniz..
Bolu'ya gelince, ilk olarak eşsiz güzellikte yemeklerinden tatmanızı
öneririm.. Yöresel yemek yapan bir lokantaya gidelim, çorba olarak Ovmaç
Çorbası, Patates veya Yoğurtlu Bakla Çorbası kokusu, görünümü, lezzeti ile
başlangıç için idealdir. Ana yemek olarak kekik kokulu ızgara etler, Mantar
Sote, Kaşık Atmaç veya Abant Kebap alınabilir. Tatlı olarak da; Mudurnu
Baklavası, Uğut tatlısı, mevsimine göre kabak tatlısı tavsiye edilir.
Daha sonra şehirde Valilik ile Belediye arasındaki “mecburiyet” caddesinde
yürüyerek, tarihi çarşı kesimini gezerek, Akropolis Hisartepeyi ve Müze'yi
ziyaret edebilirsiniz.. Şehir merkezinde Valilik Binası, Atatürk Anıtının
dışında ilginizi çekecek başka bir şey bulmak zor.. Büyük insan İzzet Baysal'ın
şehre kattığı eserler saymakla bitmez, en önemli eseri de 5 yıl keyifle
çalıştığım Abant İzzet Baysal
Üniversitesi'dir. Orman içindeki Gölköy Kampusunda konaklamak, sosyal, kültürel
pek çok aktiviteye katılmak olası..
Abant
İstanbul yönünden Abant’a
gidecekler için de TEM üzerindeki bir başka kapı Abant Kapısı.. Bu noktada Ortadoğu’nun en büyük otoyol üzeri dinlenme,
alışveriş merkezi olan Highway Outlet yer almakta..
Abant Tabiat Parkı; Bolu’ya 33,
Ankara’ya 225, İstanbul’a ise 258 km. uzaklıkta.. Abant’ın oluşumu tektonik,
çünkü biliyorsunuz Bolu aktif Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde 1. Derece Deprem
Bölgesi. Deniz yüzeyinden 1325 m. yüksekte olan Göl yeraltı suları ile
beslenir, Bahar aylarında su seviyesi 25 - 30 cm kadar yükselen Göl, kış
aylarında donar..Ama, sakın üstünde yürümeye kalkmayın, çünkü daha önce bazı
facialar yaşanmıştı, her an kırılabilir bu ince buz...
Gölü besleyen Beşpoyraz, Fındıklı
Dereleri sürekli alüvyon taşıyor.. Göl çevresindeki turbalaşmanın da en büyük
nedeni bu dereler.. Park alanında 1400 m. den 1700 m. ye
kadar yükseklikte olan birçok tepe var..Yamaç paraşütü yapılan tepeler de
mevcut..
Tabiat Parkı sınırları içinde yakın köylere ait Samat,
Sarıyer, Örencik, Pelitözü Yaylaları bulunmakta.. Abant Gölü çevresinde zengin Sarıçam,
Karaçam, Kızılçam ormanları var.. Parkın çevresi ile birlikte zengin bir omurgalı tür topluluğuna
ve kuş faunasına sahip olduğu biliniyor.. Gölde; adını Abant Gölü'nden alan,
endemik Abant Alası yaşıyor..
Göl
çevresi yer yer aydınlatılmış, yürüyüş yolları, fayton durakları, piknik mekânları
düzenlenmiş. Ancak, bunlar yapılırken 2010
yılında plana aykırı olarak yolların genişletilmesi, göl seviyesinin
yükseltilmesi esnasında kıyı ekolojisinde tahribatlar oluşmuştu.. Tahribatı
durdurmak için davalar açıldı ve başarılı olundu kısmen..
Abant
Palace Oteli; beş yıldızlı, 350 yataklı.. Tesiste jimnastik salonu, tenis,
bilardo, futbol, basketbol, yürüyüş, kapalı yüzme havuzu vd. bulunuyor.. Büyük Abant Oteli ; 95 odalı, Göl
Kafe, Şömineli Geyik bar, tenis, sauna, solaryum, jimnastik salonu var.. Abant
Köşkü, 25 yataklı, çevre aktiviteleri ise, bisiklet, atlı spor.. Şömine başında
kışın salep tavsiye edilir.... Göl Gazinosu’nun yemek yiyebilmek, oturmak için
göle uzanan bir terası, mangal bahçesi, barı, şömineli lobisi var..
Abant’tan
Mudurnu’ya kestirme bir yoldan gidebilirsiniz..
Çağa Gölü: Gerede’ye yaklaşırken TEM üzerinde bir süre izlenen
Yeniçağa yerleşimi kenarındaki Çağa gölü de tektonik bir göl, çevresi sazlık,
bataklık..
Çubuk Gölü: Göynük’ün 11 km kuzeyinde, 15 hektar genişliğinde küçük
bir göl, Gölde ak ve sarı balık olarak nitelendirilen balık türleri, alabalık
üretimi yapılan tesisler bulunuyor..
Sünnet Gölü: Göynük’ün 27 km doğusunda yer alıyor, Kuru Dağ ile
Erenler tepesi arasındaki derin, dar vadideki bir heyelan çukurunda oluşmuş
muhteşem bir göl, denizden 820 metre yükseklikte, en derin yeri 22 metreymiş,
18 hektar genişliğinde bir göl, görülmeye değer..
Yedigöller: Bolu deyince Yedigöller akla gelir hemen.. Mengen‘den,
Bolu içinden ulaşımı sağlayan, altyapısı bozuk 57 km’lik bir yol ile
ulaşılıyor.. Yedigöller Milli Parkı (550 he), 780 metre kotlarında yer alıyor..
Göller tektonik hareketler sonucu akarsuların önünün dolması ile oluşmuş.. Dördünde
sürekli su bulunan, üçünde ise yazın epeyce su azalıyor hatta zaman zaman kuruyor..
Büyük Göl, Küçük Göl, Nazlı Göl,
Sazlı Göl, Derin Göl, Aşağı Göl, Orta
Göl’den oluşan Göl sistemi dereler ile birbirine bağlı... Çevresinde mangal,
piknik yapma olanağı bulunmakta.. Burada zaman zaman su içmeye gelen geyik gibi
nadir türleri görebilirsiniz..
Gölköy Göleti: Mudurnu ve Büyüksu Çayları üzerine kurulmuş yapay su
rezervuarı, Bolu’daki Göllerin en büyüğü.. Su seviyesi yüksek olduğu zamanlarda
Göl yüzeyi 42,5 km2ye çıkıyor.. Göl suyu, Bolu ovasının sulamasında
kullanılıyor, ileride içme suyu kaynağı olacak.. Çevresinde piknik
yapılabiliyor, yer yer 20 metreye varan derinlikte balık avlanabiliyor..Göl
çevresinde yürüyüş yolları düzenlenmiş, spor aletleri konulmuş.. Gölün hemen
üstünde yer alan AİBÜ’nün sosyal – kültürel tesislerinden, sosyal aktivite
merkezinin alışveriş olanaklarından
yararlanmak mümkün..
Gölcük Göleti: Seben yolu üzerinde orman içinden geçerek 13. kilometrede ulaşılan Gölcük Göleti, her
mevsim muhteşem manzarası, 40 – 50 metreye ulaşan sedirleri, göknarları ile,
dik çatılı ahşap konukevi ile Bolu turistik fotoğraflarının vazgeçilmezidir..
Su yüzeyi oldukça küçük (4,5 hektar) çevresinde 15 dakikalık küçük bir tur
atınız, sakin, gölgeli mekânlardan, suya dik inen ulu göknarlar arasından
Gölcük manzarası doyumsuzdur. Önceleri burası doğal bir göl iken, suyun çıkış
ayağı kapatılarak su yüzeyi genişletilmiş, düzenlenmiş..
Kaplıcalar
Bolu termal turizm, sağlık turizmi
açısından çok zengin.. Karacasu Termal Tesisleri, Bolu güneyinde 5 km. mesafede..
Aladağ eteklerinde “Büyük Kaplıca”, “Küçük Kaplıca” suları karaciğer, safra
kesesi hastalıklarında, böbrek taşlarında, dolaşım sistemi, akciğerler üzerinde
olumlu etkilere sahip..
Babas Kaplıcası, Mudurnu
kuzey-batısında ormanlar içinde yer alıyor, suyu acı sular sınıfına giriyor, 60
derece, karbondioksitsiz, düşük mineralizasyonlu olduğundan, böbrek, idrar
yolları hastalıklarında, romatizmada
olumlu etkisi var..
Seben ilçesindeki Bağlum
kaplıcası, ilçenin 14 km güneyinde Kesenözü Köyü’nde, mide, safra kesesi,
solunum, dolaşım bozukluklarında olumlu etkisi var..
Kış Turizmi
Bolu kış turizmi açısından pek
azı kullanılmış büyük potansiyel taşımakta.. Aladağlar, Köroğlu Dağları,
üzerindeki 300 den fazla yayla ile doğa turizmine uygun.. Kış sporları
açısından düzenlenmiş güzergahlar çok sınırlı.. Üst gelir gruplarına yönelik
kış turizm merkezleri; Kartalkaya, Esentepe kayak pistleri ve çok yıldızlı
otelleri ile ünlü..
Kartalkaya'ya Bolu şehir
merkezinden Ankara yönünde 10 km kadar gittikten sonra, 28 km.lik manzaralı bir
yoldan, yaylalar arasından (Sarıalan)
tırmanarak ulaşılıyor. 2000 metre kotlarında; 1169 yatak kapasiteli, her
türlü konfora sahip 2 otel sizi karşılıyor. Bu kesimde toplam 9 adet lift, toplam
uzunluğu uzunluk 30 km olan 13 pist bulunuyor.. Kayak kiralayarak kaymak, ya da
acemiler arasına karışıp küçük pistte yuvarlanmak çok keyifli..
Aralık-Nisan arasında 120 günden
uzun bir süre kış sporları yapılabiliyor.. Tabii her mevsimde manzaralar
muhteşem; ancak özellikle karlı günlerde araçla tırmanışa başlamadan mutlaka
zincir takınız! Yoksa belirli bir kesimde 2-3 misli fiyata zincir alıp, köylülere
taktırmanız da mümkün tabii:)
Mudurnu
UNESCO Dünya Miras şehirleri
listesinde yer alması gerekli ancak Safranbolu kadar tanınamamış, korunamamış
bir dünya güzeli.. Hemen bütünüyle korunmuş bir doku, bir "Kentsel
Sit".. Konakları, ahşap mimarisi, süslemeleri, taban göbekleri, dolapları,
nişleri ile sanki her biri birer İstanbul Yalısı..Ayrıca, geleneksel el
sanatlarını, el emeği göz nuru olan el işlerini, ahşap el sanatlarını
kaybetmemiş, Anadolu'da Lonca Sistemi'nin hala yaşadığı nadir yerlerden..
Bolu - Mudurnu arası 50
kilometrelik yol asfalt, oldukça düzgün, yaz-kış ulaşıma açık.. Engin orman
denizi içinden, korunmuş köylerden, berrak akarsulardan geçerek geldiğinizde
girişte sizi bir koku ve tavuk heykeli sizi karşılar (: Tavukçuluğun
15-20 yıllık bir geçmişi var, ama kasabanın köklü kültürünü, geleneklerini tek
bir sektöre feda etmiş olması üzücü..Koruma Planı olmasına, son yıllarda
yaklaşık 40-50 ev ve konağın restore edilmesine rağmen daha yapılacak çok şey
Mudurnu'da..
Moderna Otel, Hacı Şakirler
Konağı, tamamen doğal, katkısız ürünler yiyebileceğiniz Yarışkaşı Konağı, 1860
yılından kalma 3 katlı muhteşem bir yapı olan Keyvanlar Konağı, Hacı
Abdullahlar, Hüsnü Çavuşlar Konakları, Urgancıoğlu Yatı Evi, Fuat Beyler Konağı
vd. konaklama amaçlı restore edilmişler..
Buralarda aynı zamanda yöre
mutfağının zengin çeşitlerini tadabilirsiniz.. Özellikle yaprak sarma, keşli
makarnayı tavsiye ederim... Henüz konaklamaya açılmamış Armutçular Konağı,
Haytalar Konağı muhteşem ahşap mimarisi ile görülmeye değer..
Hamam olarak kullanılmakta olan
Yıldırım Bayezid Hamamı, Yıldırım Bayezid Camii, Kanuni Sultan Süleyman Camisi,
Samsa Çavuş Camisi, Orhan Bey Camisi, 1890'larda inşa edilmiş kasabaya hakim
bir noktadaki Mudurnu Kalesi ve Saat Kulesi görülmeye değer yerler.. Geleneksel
el sanatlarının halen yaşadığı, demircilik, bakırcılık, ahşap işlerinin varlıklarını
sürdürdükleri Mudurnu Çarşısını mutlaka gezmelisiniz.. Mudurnu'lu Pertev Naili
Boratav Kültür Evi de burada yer alıyor.. Ayrıca, Belediye Mudurnu Kent Tarihi
Müzesi de son dönem kazandırılan eserlerden..
Göynük
Kültürü, tarihi, doğası, gezilip
görülmeye değer birçok zenginlikleri ile Mudurnu ile yarışmaktadır şehzadeler
kenti Göynük.. Bolu merkezine 98 kilometre mesafede, ilçede, 7 cami, 3 türbe, hamam,
Zafer kulesi, 127 taşınmaz kültür varlığı konak bulunmakta.. Bunun yanı sıra geleneksel
sokak dokuları görülmeye değer..
Doğa Otel, Göynük Oteli, Doğal Yaşam Hoteli, Türksoylar Konağı, Akşemsettinoğlu Konağı, Gürcüler Konağı konaklama amaçlı restore
edilen tarihi Osmanlı konaklarından.. Hacı Ali paşa konağı Türkiye 2001 yılı en
güzel görünümlü eseri olarak seçilmiş..
Seben
Bolu il merkezinin 54 km güneyinde, "yüce dağ", "ulu dağ"
anlamına geliyor, eski bir yerleşim alanı olduğu Solaklar, Muslar,
Çeltikdere ve Yuva Köyleri çevresinde bulunan kaya evlerden anlaşılmakta.. Yerleşim Aladağı Çayı ile
kollarının vadilerinde olmuş.. Çeltikdere Vadisi’nde
Frigya dönemi taş oyma mezarlar ile eski kilise kalıntısı, birçok peri bacası
bulunmakta... En önemli gelir kaynakları
meyvecilik-hayvancılık, ormancılık.. Bolu pazarlarına haftanın birkaç günü
Sebenli çiftçiler gelir ve "ekolojik ürün" satışı yaparlar...
Kıbrısçık
Seben ile birlikte Bolu merkezine uzak kalmış, göç veren yerleşimlerden..
Bolu'ya uzaklığı 65 km., Karagöl Milli
Parkı'nda konaklama olanağı var.. Köroğlu tepesi,
otantikliğini koruyan yaylalar, kaya mağaraları, Belen köyü Elönü mağaraları
gezilip görülmeli.. Eski uygarlıklardan kalma bir ören yeri olan Samra
mevkii de görülmeye değer..
Dörtdivan
Köroğlu dağlarının giriş kapısı
niteliğindeki Dörtdivan İlin doğusunda yer almakta.. Köroğlu Dağları
güneybatıda yay çizerek kuzeye doğru uzanır.. En yüksek tepesi Köroğlu
Tepesi 2378 m.dir. Kartalkaya’ya
ulaşan diğer yollardan daha kısa olan Dörtdivan bağlantısı, özellikle Ankara’dan
ulaşımda kolaylık sağlamakta..
Gerede
Gerede girişinde "Dericiler
Şehri Gerede" tabelasını görürsünüz.. Çamların arasından geçen benzersiz
güzellikte pistleri ile, uluslararası kayak kros yarışmalarının ev sahibidir. Gerede, uluslararası bisiklet ve kayak
kros yarışmaları için tercih edilen bir bölge. Gerede yaylaları bu
sporlar için son derece uygun doğal pistlerle dolu..
Esentepe Çay Bahçesi, Kır Lokantası; kışın 2 metreyi bulan kar yağışı nedeniyle
konaklama merkezine 4 km. uzaklıkta, Arkut Dağı’nda oluşturulan kayak pisti ve
orman kafeteryasında doğa ile iç içe yaşamak mümkündür..
Orman içindeki Dorukkaya Green
Park oteli ve Esentepe oteli konaklama için tavsiye edilir.. Esentepe
ve Arkut dağlarındaki yaylalar, mesire alanları dinlenme yerleridir. Özellikle
yazın bu yerler piknik yapanlarla dolup taşmakla birlikte, doğal yapı
bozulmamıştır...
Mengen
Bolu yöresinin yemekleri de
oldukça zengindir, özellikle Mengenli aşçılar dünyaca tanınmışlardır.
Mengen'den yetişen aşçıların tarihi padişah mutfaklarına kadar dayanmaktadır..Her
yıl Eylül ayının ilk haftasında da Mengen'de Türkiye'nin tek "Aşçılık
Festivali" düzenlenmekte ve yarışma, sergi, konser, panel, şov, spor
karşılaşmaları gibi etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Özellikle her yıl
değişik türde bir şov yemeği hazırlanmakta ve çok ilgi çekmektedir.
İyi geziler dilerim..
No comments:
Post a Comment