Wednesday, October 28, 2015

GAP’ TA UYGULAMA ALANLARINDAKİ TARİHSEL KENTSEL SİTLERDE YAPI STOKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

GAP’ TA UYGULAMA ALANLARINDAKİ TARİHSEL KENTSEL
SİTLERDE YAPI STOKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ [1]

Mehmet TUNÇER (*)
Işık AKSULU (**)


A. Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır Kentleri Sosyal ve Ekonomik Yapı

1.  Bölgesel Nüfus

1980 - 1985 yılları arasında Türkiye’ de nüfus artışı en büyük bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ dir. Bu dönemde, bölgenin toplam nüfusunun yıllık nüfus artış oranı % 49.61 olmuştur. Aynı dönemde, Türkiye’ nin yıllık nüfus artış hızı % 27.85’ dir. Bölgede yer alan illerdeki nüfus artışları karşılaştırıldığında, kentsel nüfus artışında Adıyaman’ ın 1980 - 1985 döneminde % 29.07 ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir.

Bunu, Mardin, Diyarbakır ve Gaziantep izlemektedir. Kırsal nüfus artışı açısından ise, aynı dönemde Diyarbakır birinci sıradadır. Şanlıurfa, il toplam nüfusu bakımından üçüncü sırada yer almaktadır ve 1985 sayımına göre Türkiye’ nin 16. büyük nüfuslu ilidir. 1980 - 1985 arasında % 31.90 oranında bir nüfus artışı ile Türkiye ve bölgesinde birinci sırada yer almıştır. Bu artışın en önemli nedeni, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)’ tır (TUNCER, M., Şanlıurfa Koruma Amaçlı İmar Planı Raporu, 1990).

Yerleşme merkezi olarak önemi çok eski tarihlere uzanan Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır illeri nüfus varlığı açısından her zaman ülkenin önemli illeri arasında yer almıştır. Bu durum, illerdeki yüksek doğurganlık düzeyinin sonucudur. 1960 sonrasında doğurganlık ülke düzeyinde bir gerileme gösterirken, bölgede yüksek düzeyini korumuştur. İl dışına göç olgusunun 1960’ lardan itibaren artması, yüksek doğum oranına rağmen, nüfus artış hızının gerilemesine neden olmuştur. 1985 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, Gaziantep ve Diyarbakır’ dan sonra üçüncü sırada yer alan Şanlıurfa’ nın nüfusu 795 034 kişidir.

Bölgeden göç çeken merkezlerin başında Çukurova Bölgesi gelmekte, ilin kırsal kesiminden pamuk işçisi olarak bu bölgeye göç olmaktadır.

2.  Bölgesel Ekonomik Yapı ve Kentsel Kademelenme
           
            Bölgede tarım doğal koşullara bağımlı ve büyük toprak mülkiyetinin egemenliğindedir. Topraklar verimli olmasına karşın kurak iklim koşulları ve tarımsal üretimin teknik düzeyinin geriliği verimi düşürmektedir.
            GAP Projesinin gerçekleşmesi, Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır kentlerinin içinde bulunduğu bölgeyi de etkileyecek, bölgedeki ekonomik yapı ve buna bağlı kentsel kademelenme ve ilişkileri büyük ölçüde değişecektir.

B. Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır Kentleri Tarihi Dokuları

1.  Konut Stoku, Tipoloji, Nitelik ve Koruma Sorunları

1.1. Şanlıurfa

            Şanlıurfa, tarihi, mimari yapısı ve geleneksel yaşantısıyla Güneydoğu Anadolu’ da müze şehir olabilecek niteliktedir. Şehrin eski kent merkezi ve Allaben Deresini çevreleyen geniş bir alanı içeren sur içi kesiminde büyük bir tarihi ve kültürel miras bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal yapısı, yapı malzemesi ve iklim özellikleri bir araya gelerek Şanlıurfa’ da kendine özgü bir konut mimarisi ve dokusu oluşturmuştur. Geleneksel Urfa evleri, düzgün bir topografya üzerine yerleşmiştir. Mimari olarak düzgün olmayan, karmaşık ve bitişik düzende bir yerleşme dokusu bulunmaktadır. Yerleşmenin biçimlenmesinde iklimsel koşulların büyük etken olduğu gözlenmekte, sokak genişliklerinin yer yer 2,5 - 3,5 m. ye kadar düşmesinde; yazın yüksek sıcaklardan korunma amacı bulunmaktadır. Sokakları çevreleyen evlerin avlu duvarları yüksek tutulmuştur. Böylece yüksek duvarlarla sınırlanan sokaklar sıcağa karşı korunmuş ve hemen günün her saatinde sokakların gölge olması sağlanmıştır. evde geçen günlük yaşamı gizlemek amacıyla, alt katların sokağa bakan cepheleri tümüyle sağır bırakılmıştır. Zemin katlardaki tek açıklık evlerin giriş kapılarıdır. Sadece üst katlarda ve “çardak” denilen üst kat çıkmalarında pencereler görülmektedir (AKKOYUNLU, Z., Geleneksel Urfa Evlerinin Mimari Özellikleri”, yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., 1988, s.18).

            Baş odaların (çardak) sokağa açılan, bindirme tekniği ile yapılmış çıkmaları, yalın cephelere hareket, sokağa da biçim zenginliği kazandırmaktadır. Yapı parsellerinin düzgün olmayışı ve üst katlarda düzgün mekanlar elde etmek için yapılan beden duvarları üzerindeki çıkmalar, bütün bölgelerde sokak görünümlerine benzer bir kimlik kazandırmıştır. Urfa evlerinin çıkma pencereleri, evlerin birbirini göremeyeceği şekilde planlanmıştır. Bazı evlerde karşı evi görmemek amacıyla çıkma ön yüzünde pencere konulmamıştır.

            Çardakların altındaki süslü, profilli, bindirme tekniği ile yapılmış taş konsollar cephelerin, dolayısıyla sokağın en önemli unsurlarıdır. Bazı evler sokağın üzerini örten bir biçimde yapılmıştır. Burada örtü sistemi, sokak genişliğinde, derinlemesine uzanan “kabaltı” denilen sivri kemerli bir tonozdur. Genellikle kabaltı üzerinde bir yapı bulunmaktadır. Kabaltıya, sıcak iklimin hüküm sürdüğü Diyarbakır ve Mardin’ de rastlanılmaktadır. Mardin sokaklarındaki kabaltılar tonoz örtülü, Diyarbakır sokaklarındakiler ise düz, ahşap kirişlidir.

            Yapıların mutlaka bir sokağa açılması için, bitişik mülkiyetler birbirlerine toprak parçaları vermişlerdir. Bunun sonucunda bazı evlere giriş, esas sokağa bağlanan 5 - 15 m. uzunluğunda, 1,5 - 2,5 m. genişliğinde dar bir çıkmaz sokak ile (tetirbe) sağlanmıştır.

            Urfa evlerinde doğal çevrenin gereği, malzeme olarak taş kullanılmıştır. Taş malzeme ile yığma tekniğinde yapı geleneği hala sürmektedir. Bu malzemenin işlenmeye çok elverişli, yumuşak olması, sıcak iklim koşullarına karşı iyi bir izolasyon sağlaması nedeniyle yaygın olarak kullanılmıştır.            
            Urfa evlerinin planlanmasında iklim koşulları birinci derecede etken olmuştur. Avlu etrafında çeşitli birimlerin sıralanması ile oluşan ve yılın yedi sekiz ayı boyunca yaşanılan açık avlu sıcak iklimden dolayı kapalı bir mekan olarak ele alınmıştır (AKKOYUNLU, Z., “Geleneksel Urfa Evlerinin mimari Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak., 1988, s. 118). Geleneksel Urfa Evinde planın asıl belirleyici ögesi eyvandır. Eyvan, avlu kotundan birkaç basamak yüksek, dikdötgen planlı, avluya bakan cephesi açık ve kemerli, yan yüzeyleri pencereli, arka yüzeyi kapalı ve üzeri genellikle tonoz örtülü bir mekandır. Plan şemalarında, ortada eyvan ve iki yanında birer odanın yer aldığı simetrik düzen egemendir. Servis mekanları alt katlardadır ve hemen her evde farklı şekilde düzenlenmiştir.

Genellikle iç avlulu ve sokağa kapalı olan yapıların tasarlanmasındaki en önemli husus, aile mahremiyetinden kaynaklanan haremlik ve selamlık ayrımıdır.

Urfa evlerindeki dış ve iç cephe düzeni çok farklıdır. Sokak cephelerinin yalınlığı, avlu cephesindeki biçim ve süsleme ile zıtlık oluşturmaktadır. Anadolu’ nun çoğu kentlerinde bulunan evlerin, sokak cephesindeki çıkmaları binanın esas cephesini oluşturur. Urfa evlerinde ise sokak cephesi tali cephedir, avlu cephesi esastır.

Plan şeması olarak, Urfa evlerinin benzerleri, bölgede eyvanlı ev geleneğine sahip olan Diyarbakır ve Mardin evleridir. Bunlarda da alt katlarda sokağa bakan pencere yoktur, eyvanın yorumu ise bu bölgelerde daha farklıdır. Urfa evlerinin en yakın benzeri olan Diyarbakır evleri ile farklılık ve benzerlikleri şöyle sıralanabilir: Urfa evlerinde avlunun temel öğesi olan kuyu, Diyarbakır evlerinin çok azında görülür. Buna karşılık, Urfa evinde eyvanlarda bulunan küçük havuzlar Diyarbakır evlerinde daha büyük boyutta planlanmıştır.

Diyarbakır evlerinde de servis mekanları alt kattadır, kilerler Urfa evlerindekiler gibi mümkün olduğu kadar derine inilerek serin olması sağlanmıştır. Urfa’ da sadece zengin evlerinde hamamlar vardır. Evlerin bazılarında gusülhane bile yoktur. Bu durum Diyarbakır evleri için de geçerlidir. Urfa ve Diyarbakır evlerinin en büyük farklılıklarından biri de süslemede görülmektedir.

Mardin evlerindeki eyvan ise düzenleme olarak Urfa’ daki eyvan tanımına uymaktadır. Buradaki eyvan, uzun ekseni evin cephesine dik, tek açıklıklı ve tonoz örtülüdür. Mardin’ deki eyvanlar topografik yapıdan dolayı, teraslar şeklinde birbiri üzerinden dışa açılmaktadır. Bu husus onları dışa tamamen kapalı avluya yönelik olan, Urfa ve Diyarbakır’ daki eyvanlardan ayırır (AKKOYUNLU, Z., “Geleneksel Urfa Evlerinin Mimari Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., 1988, s.194).




1.2. Mardin

Yer aldığı tepenin güney yamacında, doğu - batı doğrultusunda çizgisel bir gelişmişlik gösteren bir yerleşim düzeni oluşturmaktadır. Sur içinde gelişmesi nedeniyle sivil ve dini mimarlık örneklerinin yer aldığı doku kademeli bir düzen oluşturur. Dokunun belirgin özelliği sokaklardır. Eğime paralel uzanan çizgisel sokaklar ve bunları dikine kesen geniş basamaklı sokaklar, bazen çıkmaz sokaklarla son bulmaktadır. Çıkmalar ve kabaltılar sokaklara hareketli görüntüler kazandırırlar. Lineer aks ortasında ve daha sonra Ulu Cami çevresinde oluşan ticaret merkezi, hanları ve geleneksel çarşıyı barındırırken, çarşının çevresinde zengin mahalleri, kademeli olarak da bunların etrafında daha mütevazi evlerin bulunduğu mahalleler yer alır. Eğimli bir yerleşme alanına sahip olan kent dokusunda, geleneksel evler, düşeyde gelişen, arazi eğimi ile uyumlu bir planlama anlayışı gösterir, böylece topografyanın teraslamalar biçiminde kullanımı söz konusudur.

Evler bazen araziyi düzleyerek, bazen de doğal zemini olduğu gibi kabul ederek inşa edilmiştir (Alioğlu, F., Geleneksel Mardin Şehir Dokusu ve Evleri Üzerine Bir Deneme, Basılmamış Doktora Tezi, 1989, Şekil 1-2).

Genellikle 2 katlı olan evler zeminde avlulu giriş katı, üst katlarda yaşama mahallinden oluşur. Girişte, avluda; hela, ocaklı mutfak, ahır ve depo yer alır, geniş evlerde hizmetkar odaları bulunabilir. Selamlığın da bu katta yer aldığı örnekler mevcuttur.

Avludaki açık taş merdivenle üst kata ulaşılır. Bu katta, eğiminden dolayı teras ve yaşama biçimleri yer alır. Kapalı, yarı açık ve açık mekanların yer aldığı geleneksel Mardin evi, yaklaşık 4.00 x 4.00 m. boyutunda adeta modüler bir sistemin oluşturduğu bir planlama düzeni içerir. Yarı açık mekan olan eyvan ve revaklar bu modülasyon içinde bütünlüğe kavuşur. Modüler sistem içeren yaşam bölümlerinin yan yana gelişleri tekli, ikili, üçlü, L ve T şeklindeki yan yana gelişlerle tipi belirler. Yaşam birimleri ocak, dolap, nişler ve yüklüklerle donatılmıştır. Bu birimlere ya eyvandan ya da doğrudan teras veya avludan girilir.

Eyvan genelde su elemanı ile donatılmış “selsel” oturma ve dinlenme mekanıdır.

Geleneksel Mardin evinde cephe güneye yönelmiştir. Bu cepheye gösterilen özen, diğer cephelerde görülmez. Kapılar ve pencereler silmelerle bezenmiştir. Cephe düzenini yaşama birimleri, eyvan ve revaklar düzenler. Geleneksel taş teknolojisinin kullanıldığı Mardin evinde kalker taşından yığma yapım sistemi kullanılmış modüler arası kemerlerle yük zemine aktarılmıştır. Taşın dışında malzeme olarak, ahşap kapı ve pencerelerde alçı ocak ve tavan süslerinde, demir pencere şebekelerinde kullanılmıştır.

1.3. Diyarbakır

Diyarbakır, anıtları, çarşıları, sokakları ve evleriyle ortaçağ kenti manzarası çağrıştırır. Şehir bu görüntüyü iklim koşulları, tarihi olaylar, geleneksel yaşam, coğrafi koşullar ve yöresel malzeme ile kazanmaktadır. “Sur içi” kısmına sıkışıp yaşamaya mecbur olan halk, sıcak iklimin etkisiyle de evlerini mümkün olduğunca birbirine yaklaştırmış, evlerin çıkmaları aracılığıyla sokakları gölgelemiştir (ÖZOLGUN, M., Diyarbakır Sur İçindeki Konut Stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Rapor, s.1, 1993). Geleneksel Diyarbakır evlerinin sokak cephesi penceresiz ve sadedir. Sokak kapısından içeri girilince, etrafı çevrelenmiş avluya geçilir. Evler genelde iki katlıdır. Birçok geleneksel konutta olduğu gibi, Diyarbakır evlerinde de haremlik selamlık kısımlar vardır. Avlu evin harimi durumunda olduğundan, ne avludan başka bir yer, ne de başka bir yerden avlu görünmez. Avlular, çiçekler, havuz ve selsebillerle bezemelidir. Evin odaları bu avlu etrafında yerleştirilmiştir. Odalar genel olarak yüksek tavanlı ve ferah mekanlardır. Tavanda 20 - 25 cm çapındaki ahşap kirişler dizilidir. Zengin evlerde bu direkler çeşitli renk ve işlemelerle bezenir. Ahşap kirişleme üzeri tahta kaplama yapılarak toprak ile doldurulur. Toprak tabakası, çamurla sıvanır tesviyelenir ve loğlanır. Odalar, bol pencereli ve aydınlıktır. Birçok odada, tepe penceresi olarak adlandırılan küçük pencereler yer alır.

Evlerde haremlik, selamlık kısımlarının yanında, yaz ve kış odaları da yer alır. Yaz odaları kuzeye bakar, güneş almaz ve eyvana açılırlar. Evin avluya bakan tüm cepheleri ince yonu taşındandır. Cephedeki siyah bazalt taşın keskin özelliği, kemerli pencereler, beyaz motifler, sütunlar ile hafifletilerek, cepheye hareket kazandırılmıştır.

Avlu dişi taş denen delikli, sünger taşına benzeyen bazalt taşı ile döşelidir. Yaz sıcağında, avlu yıkandığında deliklere dolan sular buharlaşır ve çevreye serinlik verir. Sıcak günlerde halkın serinlediği diğer bir mekan da, avluya bakan kısmı açık, üstü ve diğer üç yanı kapalı geniş bir kemre dayalı eyvanlardır. Eyvanların çoğunda bir havuz bulunur. Diyarbakırlılar sıcak yaz aylarını bu eyvanlarda geçirirler (ÖZOLGUN, M., Diyarbakır Sur İçindeki Konut stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Rapor, S.2,1993). Yöre malzemesi olan siyah bazalt taştan yapılı surların çevrelediği “Sur İçi” evleri, hanları, hamamları, cami ve medreseleri ile kentsel sit alanıdır. Sur içinde yer alan geleneksel doku içindeki eyvanı, cumbası, yazlık - kışlık odaları, haremlik - selamlık kısımları ile ayrı bir öneme sahip Diyarbakır evleri, mükemmel bir konut yaşantısının en görkemli sanat eserleridir. Konut mimarisi, gelişen teknoloji, yoğun trafik, nüfus artışı, göçler vb. sosyal ve ekonomik sorunlar altında ezilmekte ve yerini çarpık gelişen bir mimariye bırakmaktadır. Eski kent dokusu olan mahalleler, çok katlı betonarme konut ve çarşılarla kuşatılmıştır.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, spekülasyon amacı ile geleneksel Diyarbakır evlerini yıkarak, yerine çok katlı betonarme konut yapma istekleri ve Belediyenin tarihi eserlere karşı olan eylemleri engellemiş, gerekli kararlar alınarak koruma ve onarım yönünde çalışmalar başlatılmıştır.

Geleneksel Diyarbakır evlerinin sayıları giderek azalmış, birçoğu yok olmuş, ayakta kalabilenler kaderlerine terk edilerek yıkılmaları hızlandırılmıştır. Zamanın ve insanın tahriplerine karşı hala ayakta kalmakta direnen bu kültür mirası yeniden konut stoku olarak değerlendirilip gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Konutların bir kısmının kültürel ve turistik amaçlı kullanımları düşünebilir. Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi olarak açılan ev, etnografik bir müze olarak Diyarbakırlıların yaşam tarzlarından ve geleneksel konut anlayışından kesitler vermektedir. Restorasyon çalışmaları tamamlanmakta olan Ziya Gökalp Evi de bir etnografik müze olarak yakında açılacaktır. Bu tür kullanım ile hem yapı yaşatılmakta, kültüre hizmet edilmekte, hem de yörenin mimarisi, sanatsal, estetik ve etnografik yönlerini tanıtıcı turistik bir eser oluşturulmaktadır.

Halen restorasyon çalışmaları devam etmekte olan iki katlı geleneksel bir ev Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü olarak kullanılacaktır (ÖZOLGUN, M., Diyarbakır sur İçindeki Konut stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Rapor, s.3, 1993).

Bu tür örnekler gibi birçok geleneksel Diyarbakır evi, gerek kamu kurum binası, gerekse müze, kültür yapısı olarak kullanılabilir. Ancak, en önemli kullanımın konut olduğu unutulmamalı, konut stoklarının, sahipleri tarafından özgün durumu bozulmayacak şekilde konut olarak onarılması sağlanmalıdır.

2.  Konut Stokunun Kullanımı

2.1. Şanlıurfa Örneğinde Koruma Sorunları ve Yapı Stoku

            Şanlıurfa’ da tarihi kent dokusu, 1980 sonrası Belediyenin yol açma ve yeni yapı izinleri vermesi nedeniyle yer yer yok olma sürecine girmiştir. 1983 yılında Belediye’ nin mevcut  dokuyu yıkarak yol açan talebi, dönemin Yüksek Kurulu2 nun da onayı alınarak içlerinde anıtsal değere sahip 5 tescilli ev dahil olmak üzere onlarca ev yıkılarak uygulama yapılmıştır. 1987 yılında kentsel, arkeolojik ve geleneksel ticaret merkezi sınırları belirlenmiş ve tek yapı tescilleri yapılmıştır.



  Bu makalenin devamı için bkz:

http://www.gazikitabevi.com.tr/urun/dunden-bugune-kulturel-miras-ve-koruma



Sayfa Sayısı:430
Basım Yılı:2017
Yazar: Mehmet Tunçer
Yayınevi: Gazi Kitabevi
ISBN: 9786053445227

No comments: