GAP’ TA UYGULAMA
ALANLARINDAKİ TARİHSEL KENTSEL
SİTLERDE YAPI
STOKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ [1]
A.
Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır Kentleri Sosyal ve Ekonomik Yapı
1.
Bölgesel
Nüfus
1980 - 1985 yılları arasında Türkiye’
de nüfus artışı en büyük bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ dir. Bu dönemde,
bölgenin toplam nüfusunun yıllık nüfus artış oranı % 49.61 olmuştur. Aynı
dönemde, Türkiye’ nin yıllık nüfus artış hızı % 27.85’ dir. Bölgede yer alan
illerdeki nüfus artışları karşılaştırıldığında, kentsel nüfus artışında
Adıyaman’ ın 1980 - 1985 döneminde % 29.07 ile ilk sırada yer aldığı
görülmektedir.
Bunu, Mardin, Diyarbakır ve Gaziantep
izlemektedir. Kırsal nüfus artışı açısından ise, aynı dönemde Diyarbakır
birinci sıradadır. Şanlıurfa, il toplam nüfusu bakımından üçüncü sırada yer
almaktadır ve 1985 sayımına göre Türkiye’ nin 16. büyük nüfuslu ilidir. 1980 -
1985 arasında % 31.90 oranında bir nüfus artışı ile Türkiye ve bölgesinde
birinci sırada yer almıştır. Bu artışın en önemli nedeni, Güneydoğu Anadolu
Projesi (GAP)’ tır (TUNCER, M., Şanlıurfa Koruma Amaçlı İmar Planı Raporu,
1990).
Yerleşme merkezi olarak önemi çok eski
tarihlere uzanan Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır illeri nüfus varlığı açısından
her zaman ülkenin önemli illeri arasında yer almıştır. Bu durum, illerdeki
yüksek doğurganlık düzeyinin sonucudur. 1960 sonrasında doğurganlık ülke
düzeyinde bir gerileme gösterirken, bölgede yüksek düzeyini korumuştur. İl
dışına göç olgusunun 1960’ lardan itibaren artması, yüksek doğum oranına
rağmen, nüfus artış hızının gerilemesine neden olmuştur. 1985 Genel Nüfus
Sayımı sonuçlarına göre, Gaziantep ve Diyarbakır’ dan sonra üçüncü sırada yer
alan Şanlıurfa’ nın nüfusu 795 034 kişidir.
Bölgeden göç çeken merkezlerin başında
Çukurova Bölgesi gelmekte, ilin kırsal kesiminden pamuk işçisi olarak bu
bölgeye göç olmaktadır.
2.
Bölgesel
Ekonomik Yapı ve Kentsel Kademelenme
Bölgede
tarım doğal koşullara bağımlı ve büyük toprak mülkiyetinin egemenliğindedir.
Topraklar verimli olmasına karşın kurak iklim koşulları ve tarımsal üretimin
teknik düzeyinin geriliği verimi düşürmektedir.
GAP
Projesinin gerçekleşmesi, Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır kentlerinin içinde
bulunduğu bölgeyi de etkileyecek, bölgedeki ekonomik yapı ve buna bağlı kentsel
kademelenme ve ilişkileri büyük ölçüde değişecektir.
B.
Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır Kentleri Tarihi Dokuları
1.
Konut
Stoku, Tipoloji, Nitelik ve Koruma Sorunları
1.1.
Şanlıurfa
Şanlıurfa, tarihi, mimari yapısı ve geleneksel yaşantısıyla
Güneydoğu Anadolu’ da müze şehir olabilecek niteliktedir. Şehrin eski kent
merkezi ve Allaben Deresini çevreleyen geniş bir alanı içeren sur içi kesiminde
büyük bir tarihi ve kültürel miras bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal yapısı,
yapı malzemesi ve iklim özellikleri bir araya gelerek Şanlıurfa’ da kendine
özgü bir konut mimarisi ve dokusu oluşturmuştur. Geleneksel Urfa evleri, düzgün
bir topografya üzerine yerleşmiştir. Mimari olarak düzgün olmayan, karmaşık ve
bitişik düzende bir yerleşme dokusu bulunmaktadır. Yerleşmenin biçimlenmesinde
iklimsel koşulların büyük etken olduğu gözlenmekte, sokak genişliklerinin yer
yer 2,5 - 3,5 m. ye kadar düşmesinde; yazın yüksek sıcaklardan korunma amacı
bulunmaktadır. Sokakları çevreleyen evlerin avlu duvarları yüksek tutulmuştur.
Böylece yüksek duvarlarla sınırlanan sokaklar sıcağa karşı korunmuş ve hemen
günün her saatinde sokakların gölge olması sağlanmıştır. evde geçen günlük
yaşamı gizlemek amacıyla, alt katların sokağa bakan cepheleri tümüyle sağır
bırakılmıştır. Zemin katlardaki tek açıklık evlerin giriş kapılarıdır. Sadece
üst katlarda ve “çardak” denilen üst kat çıkmalarında pencereler görülmektedir
(AKKOYUNLU, Z., Geleneksel Urfa Evlerinin Mimari Özellikleri”, yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., 1988, s.18).
Baş
odaların (çardak) sokağa açılan, bindirme tekniği ile yapılmış çıkmaları, yalın
cephelere hareket, sokağa da biçim zenginliği kazandırmaktadır. Yapı
parsellerinin düzgün olmayışı ve üst katlarda düzgün mekanlar elde etmek için
yapılan beden duvarları üzerindeki çıkmalar, bütün bölgelerde sokak
görünümlerine benzer bir kimlik kazandırmıştır. Urfa evlerinin çıkma
pencereleri, evlerin birbirini göremeyeceği şekilde planlanmıştır. Bazı evlerde
karşı evi görmemek amacıyla çıkma ön yüzünde pencere konulmamıştır.
Çardakların
altındaki süslü, profilli, bindirme tekniği ile yapılmış taş konsollar
cephelerin, dolayısıyla sokağın en önemli unsurlarıdır. Bazı evler sokağın
üzerini örten bir biçimde yapılmıştır. Burada örtü sistemi, sokak genişliğinde,
derinlemesine uzanan “kabaltı” denilen sivri kemerli bir tonozdur. Genellikle
kabaltı üzerinde bir yapı bulunmaktadır. Kabaltıya, sıcak iklimin hüküm sürdüğü
Diyarbakır ve Mardin’ de rastlanılmaktadır. Mardin sokaklarındaki kabaltılar
tonoz örtülü, Diyarbakır sokaklarındakiler ise düz, ahşap kirişlidir.
Yapıların
mutlaka bir sokağa açılması için, bitişik mülkiyetler birbirlerine toprak
parçaları vermişlerdir. Bunun sonucunda bazı evlere giriş, esas sokağa bağlanan
5 - 15 m. uzunluğunda, 1,5 - 2,5 m. genişliğinde dar bir çıkmaz sokak ile
(tetirbe) sağlanmıştır.
Urfa
evlerinde doğal çevrenin gereği, malzeme olarak taş kullanılmıştır. Taş malzeme
ile yığma tekniğinde yapı geleneği hala sürmektedir. Bu malzemenin işlenmeye
çok elverişli, yumuşak olması, sıcak iklim koşullarına karşı iyi bir izolasyon
sağlaması nedeniyle yaygın olarak kullanılmıştır.
Urfa
evlerinin planlanmasında iklim koşulları birinci derecede etken olmuştur. Avlu
etrafında çeşitli birimlerin sıralanması ile oluşan ve yılın yedi sekiz ayı
boyunca yaşanılan açık avlu sıcak iklimden dolayı kapalı bir mekan olarak ele
alınmıştır (AKKOYUNLU, Z., “Geleneksel Urfa Evlerinin mimari Özellikleri”,
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak., 1988, s. 118). Geleneksel
Urfa Evinde planın asıl belirleyici ögesi eyvandır. Eyvan, avlu kotundan birkaç
basamak yüksek, dikdötgen planlı, avluya bakan cephesi açık ve kemerli, yan
yüzeyleri pencereli, arka yüzeyi kapalı ve üzeri genellikle tonoz örtülü bir
mekandır. Plan şemalarında, ortada eyvan ve iki yanında birer odanın yer aldığı
simetrik düzen egemendir. Servis mekanları alt katlardadır ve hemen her evde
farklı şekilde düzenlenmiştir.
Genellikle iç avlulu ve sokağa kapalı
olan yapıların tasarlanmasındaki en önemli husus, aile mahremiyetinden
kaynaklanan haremlik ve selamlık ayrımıdır.
Urfa evlerindeki dış ve iç cephe düzeni
çok farklıdır. Sokak cephelerinin yalınlığı, avlu cephesindeki biçim ve süsleme
ile zıtlık oluşturmaktadır. Anadolu’ nun çoğu kentlerinde bulunan evlerin,
sokak cephesindeki çıkmaları binanın esas cephesini oluşturur. Urfa evlerinde
ise sokak cephesi tali cephedir, avlu cephesi esastır.
Plan şeması olarak, Urfa evlerinin
benzerleri, bölgede eyvanlı ev geleneğine sahip olan Diyarbakır ve Mardin
evleridir. Bunlarda da alt katlarda sokağa bakan pencere yoktur, eyvanın yorumu
ise bu bölgelerde daha farklıdır. Urfa evlerinin en yakın benzeri olan
Diyarbakır evleri ile farklılık ve benzerlikleri şöyle sıralanabilir: Urfa
evlerinde avlunun temel öğesi olan kuyu, Diyarbakır evlerinin çok azında
görülür. Buna karşılık, Urfa evinde eyvanlarda bulunan küçük havuzlar
Diyarbakır evlerinde daha büyük boyutta planlanmıştır.
Diyarbakır evlerinde de servis
mekanları alt kattadır, kilerler Urfa evlerindekiler gibi mümkün olduğu kadar
derine inilerek serin olması sağlanmıştır. Urfa’ da sadece zengin evlerinde
hamamlar vardır. Evlerin bazılarında gusülhane bile yoktur. Bu durum Diyarbakır
evleri için de geçerlidir. Urfa ve Diyarbakır evlerinin en büyük
farklılıklarından biri de süslemede görülmektedir.
Mardin evlerindeki eyvan ise düzenleme
olarak Urfa’ daki eyvan tanımına uymaktadır. Buradaki eyvan, uzun ekseni evin
cephesine dik, tek açıklıklı ve tonoz örtülüdür. Mardin’ deki eyvanlar topografik
yapıdan dolayı, teraslar şeklinde birbiri üzerinden dışa açılmaktadır. Bu husus
onları dışa tamamen kapalı avluya yönelik olan, Urfa ve Diyarbakır’ daki
eyvanlardan ayırır (AKKOYUNLU, Z., “Geleneksel Urfa Evlerinin Mimari
Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., 1988,
s.194).
1.2.
Mardin
Yer aldığı tepenin güney yamacında,
doğu - batı doğrultusunda çizgisel bir gelişmişlik gösteren bir yerleşim düzeni
oluşturmaktadır. Sur içinde gelişmesi nedeniyle sivil ve dini mimarlık
örneklerinin yer aldığı doku kademeli bir düzen oluşturur. Dokunun belirgin
özelliği sokaklardır. Eğime paralel uzanan çizgisel sokaklar ve bunları dikine
kesen geniş basamaklı sokaklar, bazen çıkmaz sokaklarla son bulmaktadır.
Çıkmalar ve kabaltılar sokaklara hareketli görüntüler kazandırırlar. Lineer aks
ortasında ve daha sonra Ulu Cami çevresinde oluşan ticaret merkezi, hanları ve
geleneksel çarşıyı barındırırken, çarşının çevresinde zengin mahalleri,
kademeli olarak da bunların etrafında daha mütevazi evlerin bulunduğu
mahalleler yer alır. Eğimli bir yerleşme alanına sahip olan kent dokusunda,
geleneksel evler, düşeyde gelişen, arazi eğimi ile uyumlu bir planlama anlayışı
gösterir, böylece topografyanın teraslamalar biçiminde kullanımı söz konusudur.
Evler bazen araziyi düzleyerek, bazen
de doğal zemini olduğu gibi kabul ederek inşa edilmiştir (Alioğlu, F.,
Geleneksel Mardin Şehir Dokusu ve Evleri Üzerine Bir Deneme, Basılmamış Doktora
Tezi, 1989, Şekil 1-2).
Genellikle 2 katlı olan evler zeminde
avlulu giriş katı, üst katlarda yaşama mahallinden oluşur. Girişte, avluda;
hela, ocaklı mutfak, ahır ve depo yer alır, geniş evlerde hizmetkar odaları
bulunabilir. Selamlığın da bu katta yer aldığı örnekler mevcuttur.
Avludaki açık taş merdivenle üst kata
ulaşılır. Bu katta, eğiminden dolayı teras ve yaşama biçimleri yer alır.
Kapalı, yarı açık ve açık mekanların yer aldığı geleneksel Mardin evi, yaklaşık
4.00 x 4.00 m. boyutunda adeta modüler bir sistemin oluşturduğu bir planlama
düzeni içerir. Yarı açık mekan olan eyvan ve revaklar bu modülasyon içinde
bütünlüğe kavuşur. Modüler sistem içeren yaşam bölümlerinin yan yana gelişleri
tekli, ikili, üçlü, L ve T şeklindeki yan yana gelişlerle tipi belirler. Yaşam
birimleri ocak, dolap, nişler ve yüklüklerle donatılmıştır. Bu birimlere ya
eyvandan ya da doğrudan teras veya avludan girilir.
Eyvan genelde su elemanı ile donatılmış
“selsel” oturma ve dinlenme mekanıdır.
Geleneksel Mardin evinde cephe güneye
yönelmiştir. Bu cepheye gösterilen özen, diğer cephelerde görülmez. Kapılar ve
pencereler silmelerle bezenmiştir. Cephe düzenini yaşama birimleri, eyvan ve
revaklar düzenler. Geleneksel taş teknolojisinin kullanıldığı Mardin evinde
kalker taşından yığma yapım sistemi kullanılmış modüler arası kemerlerle yük
zemine aktarılmıştır. Taşın dışında malzeme olarak, ahşap kapı ve pencerelerde
alçı ocak ve tavan süslerinde, demir pencere şebekelerinde kullanılmıştır.
1.3.
Diyarbakır
Diyarbakır, anıtları, çarşıları,
sokakları ve evleriyle ortaçağ kenti manzarası çağrıştırır. Şehir bu görüntüyü
iklim koşulları, tarihi olaylar, geleneksel yaşam, coğrafi koşullar ve yöresel
malzeme ile kazanmaktadır. “Sur içi” kısmına sıkışıp yaşamaya mecbur olan halk,
sıcak iklimin etkisiyle de evlerini mümkün olduğunca birbirine yaklaştırmış,
evlerin çıkmaları aracılığıyla sokakları gölgelemiştir (ÖZOLGUN, M., Diyarbakır
Sur İçindeki Konut Stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Rapor, s.1,
1993). Geleneksel Diyarbakır evlerinin sokak cephesi penceresiz ve sadedir.
Sokak kapısından içeri girilince, etrafı çevrelenmiş avluya geçilir. Evler
genelde iki katlıdır. Birçok geleneksel konutta olduğu gibi, Diyarbakır
evlerinde de haremlik selamlık kısımlar vardır. Avlu evin harimi durumunda
olduğundan, ne avludan başka bir yer, ne de başka bir yerden avlu görünmez.
Avlular, çiçekler, havuz ve selsebillerle bezemelidir. Evin odaları bu avlu
etrafında yerleştirilmiştir. Odalar genel olarak yüksek tavanlı ve ferah
mekanlardır. Tavanda 20 - 25 cm çapındaki ahşap kirişler dizilidir. Zengin
evlerde bu direkler çeşitli renk ve işlemelerle bezenir. Ahşap kirişleme üzeri
tahta kaplama yapılarak toprak ile doldurulur. Toprak tabakası, çamurla sıvanır
tesviyelenir ve loğlanır. Odalar, bol pencereli ve aydınlıktır. Birçok odada,
tepe penceresi olarak adlandırılan küçük pencereler yer alır.
Evlerde haremlik, selamlık kısımlarının
yanında, yaz ve kış odaları da yer alır. Yaz odaları kuzeye bakar, güneş almaz
ve eyvana açılırlar. Evin avluya bakan tüm cepheleri ince yonu taşındandır.
Cephedeki siyah bazalt taşın keskin özelliği, kemerli pencereler, beyaz
motifler, sütunlar ile hafifletilerek, cepheye hareket kazandırılmıştır.
Avlu dişi taş denen delikli, sünger
taşına benzeyen bazalt taşı ile döşelidir. Yaz sıcağında, avlu yıkandığında
deliklere dolan sular buharlaşır ve çevreye serinlik verir. Sıcak günlerde
halkın serinlediği diğer bir mekan da, avluya bakan kısmı açık, üstü ve diğer
üç yanı kapalı geniş bir kemre dayalı eyvanlardır. Eyvanların çoğunda bir havuz
bulunur. Diyarbakırlılar sıcak yaz aylarını bu eyvanlarda geçirirler (ÖZOLGUN,
M., Diyarbakır Sur İçindeki Konut stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış
Rapor, S.2,1993). Yöre malzemesi olan siyah bazalt taştan yapılı surların
çevrelediği “Sur İçi” evleri, hanları, hamamları, cami ve medreseleri ile
kentsel sit alanıdır. Sur içinde yer alan geleneksel doku içindeki eyvanı,
cumbası, yazlık - kışlık odaları, haremlik - selamlık kısımları ile ayrı bir
öneme sahip Diyarbakır evleri, mükemmel bir konut yaşantısının en görkemli
sanat eserleridir. Konut mimarisi, gelişen teknoloji, yoğun trafik, nüfus
artışı, göçler vb. sosyal ve ekonomik sorunlar altında ezilmekte ve yerini
çarpık gelişen bir mimariye bırakmaktadır. Eski kent dokusu olan mahalleler,
çok katlı betonarme konut ve çarşılarla kuşatılmıştır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu tarafından, spekülasyon amacı ile geleneksel Diyarbakır evlerini
yıkarak, yerine çok katlı betonarme konut yapma istekleri ve Belediyenin tarihi
eserlere karşı olan eylemleri engellemiş, gerekli kararlar alınarak koruma ve
onarım yönünde çalışmalar başlatılmıştır.
Geleneksel Diyarbakır evlerinin
sayıları giderek azalmış, birçoğu yok olmuş, ayakta kalabilenler kaderlerine
terk edilerek yıkılmaları hızlandırılmıştır. Zamanın ve insanın tahriplerine
karşı hala ayakta kalmakta direnen bu kültür mirası yeniden konut stoku olarak
değerlendirilip gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Konutların bir kısmının
kültürel ve turistik amaçlı kullanımları düşünebilir. Cahit Sıtkı Tarancı
Müzesi olarak açılan ev, etnografik bir müze olarak Diyarbakırlıların yaşam
tarzlarından ve geleneksel konut anlayışından kesitler vermektedir. Restorasyon
çalışmaları tamamlanmakta olan Ziya Gökalp Evi de bir etnografik müze olarak
yakında açılacaktır. Bu tür kullanım ile hem yapı yaşatılmakta, kültüre hizmet
edilmekte, hem de yörenin mimarisi, sanatsal, estetik ve etnografik yönlerini
tanıtıcı turistik bir eser oluşturulmaktadır.
Halen restorasyon çalışmaları devam
etmekte olan iki katlı geleneksel bir ev Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu Müdürlüğü olarak kullanılacaktır (ÖZOLGUN, M., Diyarbakır sur İçindeki
Konut stoklarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Rapor, s.3, 1993).
Bu tür örnekler gibi birçok geleneksel
Diyarbakır evi, gerek kamu kurum binası, gerekse müze, kültür yapısı olarak
kullanılabilir. Ancak, en önemli kullanımın konut olduğu unutulmamalı, konut
stoklarının, sahipleri tarafından özgün durumu bozulmayacak şekilde konut
olarak onarılması sağlanmalıdır.
2.
Konut
Stokunun Kullanımı
2.1.
Şanlıurfa Örneğinde Koruma Sorunları ve
Yapı Stoku
Şanlıurfa’ da tarihi kent dokusu, 1980 sonrası Belediyenin yol
açma ve yeni yapı izinleri vermesi nedeniyle yer yer yok olma sürecine
girmiştir. 1983 yılında Belediye’ nin mevcut
dokuyu yıkarak yol açan talebi, dönemin Yüksek Kurulu2 nun da onayı
alınarak içlerinde anıtsal değere sahip 5 tescilli ev dahil olmak üzere onlarca
ev yıkılarak uygulama yapılmıştır. 1987 yılında kentsel, arkeolojik ve
geleneksel ticaret merkezi sınırları belirlenmiş ve tek yapı tescilleri
yapılmıştır.
No comments:
Post a Comment