Wednesday, January 3, 2007

“DAHA FAZLA ENERJİ ELDE EDEREK DE HASANKEYF KORUNABİLİR”






“DAHA FAZLA ENERJİ ELDE EDEREK DE HASANKEYF KORUNABİLİR”
KISA VADELİ ÇIKARLAR UĞRUNA
DEV HASANKEYF KÜLTÜREL VE TARİHSEL MİRASINI YOK ETMEYELİM
Doç.Dr. Mehmet TUNÇER
03.06.2006



Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından bölge ve ülke kalkınmasının temel taşlarından biri olarak geliştirilen ve kısaca GAP olarak adlandırılan proje, Fırat ve Dicle ile bunlara bağlı yan kollar üzerindeki çok sayıda baraj ile sulama sisteminin yapılmasını içermektedir. Bu dev projelerin Bölgenin kalkınması açısından büyük önem taşıdığından kimsenin kuşkusu yoktur..
Ancak, bölgenin böylesine önemli tarihsel ve kültürel mirasa sahip olması, bunların belgelenmesi, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.
GAP tamamlandığında, Fırat ve Dicle gibi iki büyük nehir boyunca uzanan ve insan yerleşimine elverişli alanlar sular altında kalacaktır. GAP kapsamındaki baraj gölleri altında kalacak olan kültürel mirasın ortaya çıkarılması, belgelenmesi ve kurtarılması uygarlık tarihine karşı olan sorumluluğumuzun gereğidir. Etkilenecek alanların tümünde arkeolojik, tarihsel / kültürel kalıntılar ve yöresel kültür mirasının belgelenmesi için araştırmaların resmi ve bilimsel otoriteler arasında eşgüdümlü olarak yapılması gerekmektedir.

Ilısu Barajı rezervuar suları altında kalacak olan bölgenin tarihteki önemi oldukça büyüktür. Tarihteki birçok önemli olay burada yer almış, uygarlık tarihinin bir çok önemli aşaması da bu bölgede gerçekleşmiştir. Kuşkusuz sular altında kalacak olan bölgenin en önemli ve tanınmış merkezi başta Artuklu’lar olmak üzere bir çok Ortaçağ devletine başkentlik etmiş olan HASANKEYF’tir. Hasankeyf, ASUR, HIRİSTİYAN, İSLAMİ-ABBASİ ve OSMANLI Tarihinin zengin bir hazinesidir. Hasankeyf, Orta Öağ’da, Orta Asya ve İran, Arap, Batı (Roma-Bizans) kültürlerinin buluştuğu bir belde; dolayısıyla, Selçukluların Anadolu’yu yurt edinmesiyle başlayan Türkiye sentezinin başlangıç noktalarından biridir. Orta Çağ’a ait büyük bir kentin korunması gerekli nitelikleri günümüzde terk edilmiş ve harap vaziyette de olsa somut bir biçimde gözlenebilmektedir.


Türkiye Bu Nedenlerle Hasankeyf’i 14 Nisan 1978 Tarihinde A-1105 Sayılı Gayri-Menkul Anıtlar Yüksek Kurulu Kararı İle Koruma Altına Almıştır. Yörenin 13.3.1981 tarih ve A-3767 Sayılı ve 08.02.1982 Tarih ve A-3298 Sayılı Kararlar ile I. DERECE ARKEOLOJİK SİT ALANI olduğu tescil edilmiş ve burada acilen kazı-araştırma-koruma çalışmaları yapılması istenmiştir[1].




KORUMA KURULU KARARLARI ve ULUSLAR ARASI ANTLAŞMALARA UYGUN DAVRANILMASI VE HASANKEYF’İN BÜTÜNLÜĞÜNE YÖNELECEK ETKİLERE KARŞI ÖNLEM ALINMASI GEREKLİDİR:

Kale ve Sarayların bulunduğu Yukarı Kent, Baraj seviyesinin üstünde kalıyor olsa da, AŞAĞI KENT’in tümü ile önemli yapılardan ANITSAL KÖPRÜ ve Anadolu Timur Dönemine ait özgün bir örnek olan Türbe yapıları Ilısu Baraj Gölü altında kalacaktır.

Hasankeyf’te kurtarma çalışmaları Ankara üniversitesi’nden Prof. Dr. Oluş Arık tarafından 1989 yılında başlatılmış, ancak 1991 yılından sonra arazi çalışmalarına ara verilmiştir. Proje kapsamında 1998 yılında tekrar başlatılan Hasankeyf kazı çalışmaları çerçevesinde tarihsel kentin ve yakın çevresinin ayrıntılı olarak belgelenmesi için haritalama çalışmaları henüz tamamlanmamıştır. Bu çalışmalar mağara yerleşimlerini de içerecek şekilde, yerleşim alanında yer alan tüm kültürel varlıkların envanter çalışmalarına temel olacak şekilde yapılmaktadır.Kültürel mirasın kaybının en aza indirgenmesi için Hasankeyf üzerine olabildiğince fazla verinin belgelenmesine yönelik olarak, arkeolojik yüzey araştırmaları ve kazılar Dcle’nin sağ yakasında bulunan aşağı kentte olduğu kadar, sol yakasında da sürdürülmektedir.

Türkiye’de elektrik talebi her yıl % 8 artmakta ve sık sık meydana gelmekte olan elektrik kesintileri de ekonomik büyümeyi yavaşlatmaktadır. Bunun önüne geçilebilmesi için doğal kaynaklardan çevresel açıdan minimum zarar etkisi yapacak yararlanma şekillerini kullanmak elbette ki son derece doğaldır. Ancak, toplumun yararı beklenen gelişmelerin, topluma rağmen yapılması da söz konusu olmamalı, bunun için gerekli önlemler ve telafiler mutlaka düşünülmelidir.


Yapıldığında Bölge’de yaşamakta olan 52 köy ve 15 beldenin sular altıda kalmasıyla birlikte 25 000 civarında kişi etkilenecektir. Yeniden İskan Eylem Raporu[2]’na göre bu rakam 55 127 (1990 Nüfus Sayımı) ile 71 186 (2000 Nüfus Sayımı) arasında değişmektedir.




TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ocak 2001 yayınında DAHA FAZLA ENERJİ ELDE EDEREK DE HASANKEYF KORUNABİLİR başlığı altında yayınlanan yazıda[3]; "Hasankeyf Medeniyetini yok edecek Ilısu Barajının akış yukarısında (upstream part); 8 adet baraj bulunduğu, Bunlardan 5’inin işletmeye açık olduğu, dolayısıyla, büyük baraj yerine, Hidrolik biliminin kurucusu Gelile’nin öğrencisi Toriçelli ilkesi yaşama geçirilerek, Basınçlı boru ve kanal sistemleri, aç-kapa yöntemi, doğal ve/veya yapay anıtların olmadığı derin dereli-yüksek tepeli yüzey şekillerinin egemen olduğukesimlerde başlangıcında enerji elde edip, akış aşağısında (downstream) akış düzengeç ve/veya küçük barajlar yapılarak da daha fazla enerji elde edilebileceği",
belirtilmektedir.

Bkz: http://www.emo.org.tr/yayinlar/dergi_goster.php?kodu=215&dergi=1
                 http://www.emo.org.tr/ekler/82b4b31a9310f6d_ek.pdf?dergi=215

Her akar suyun önüne baraj yaparak DOĞA VE TARİHSEL ZENGİNLİKLERİ YOK EDENLER, bu ülkede daha ne kadar barajlar kıralı seçilecektir. Barajlar kıralı olmayan ve Tuna ve Meriç dışında nehri de olmayan Bulgaristan’dan enerji alan ülkemiz öz eleştiri yapmalıdır.




“HASANKEYF, TORİÇELLİ SİSTEMİNİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİYLE DAHA FAZLA ENERJİ ELDE EDİLEREK VE YENİ OVALAR DA KAZANILARAK KORUNABİLİR. ENERJİ DARBOĞAZLARI SAVLARI PLANSIZ VE BİLİME PİRİM VERMEYEN YAKLAŞIMLARIN BİR ÜRÜNÜDÜR”.





KAYNAKLAR:

[1] Nesrin TÜRKAY’ın “Çevre Planlaması” Dersime sunduğu., “Ilısu Barajı Projesi’nin Çevresel Toplumsal ve Diğer Açılardan Değerlendirilmesi”, başlıklı çalışma, Şubat 2001, Ankara Üniversitesi, SBF, Kent ve Çevre ABD.
[2] Ayşe KUDAT, 2000, “Ilısu Dams’ Resettlement Action Plan”, Achieving International Best Practice, Berne decleration Update..
[3] İlyas YILMAZER, Özgür YILMAZER; “DAHA FAZLA ENERJİ ELDE EDEREK DE HASANKEYF KORUNABİLİR”, TMMOB, EMO, Elektrik Mühendisliği Dergisi, Ocak 2001, sayı 407, S.32-37.

No comments: