Bergama'yı Korumak
Doç.Dr. Mehmet Tunçer[1]
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu, bir yandan gelişirken bir yandan da kültür miraslarını ve çevresel kaynaklarını duyarsızca tahrip edebilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Kültür tarihi ile ilgilenme oranı toplumların gelişmişliklerine göre artmaktadır. Türkiye'nin bu konudaki seviyesi henüz, ne yazık ki, modern bir ülkede olması beklenenin oldukça altındadır. Dolayısıyla günümüzde gelişmek adına atılan her adım, binlerce yıllık geçmişin kalıntılarını yok etmektedir; her yolun, her barajın, elektrik direklerinin, yeni binaların altında insanlığa karşı koruma sorumluluğumuzun olduğu onlarca/yüzlerce arkeolojik buluntu yeri kalmaktadır.
Geleneksel bakış açılarına göre, korumayla gelişme genellikle birbirine tamamıyla zıt iki kavram olarak algılanmaktadır. Oysa Mehmet Tunçer yazısında, korumayla birlikte gelişmenin de mümkün olduğunu gösteriyor. Türkiye hükümetlerinin geri getirtmek için yıllarca uğraşıp büyük paralar harcadığı sunağıyla tanınan Bergama'nın, belki de daha önemli ve acil sorunu, geride kalanların nasıl korunacağıdır. Bu yazının gösterdiği, bir arkeolojik buluntu yerinin, içinde bulunduğu bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunduğunda daha kolay ve zahmetsiz bir biçimde korunabileceğidir. Günümüzdeki modern yaklaşımlar, korumayı gelişmeden ayırmamak gerektiğini ortaya koymaktadırlar. (Berkay Dinçer)
Doç.Dr. Mehmet Tunçer[1]
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu, bir yandan gelişirken bir yandan da kültür miraslarını ve çevresel kaynaklarını duyarsızca tahrip edebilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Kültür tarihi ile ilgilenme oranı toplumların gelişmişliklerine göre artmaktadır. Türkiye'nin bu konudaki seviyesi henüz, ne yazık ki, modern bir ülkede olması beklenenin oldukça altındadır. Dolayısıyla günümüzde gelişmek adına atılan her adım, binlerce yıllık geçmişin kalıntılarını yok etmektedir; her yolun, her barajın, elektrik direklerinin, yeni binaların altında insanlığa karşı koruma sorumluluğumuzun olduğu onlarca/yüzlerce arkeolojik buluntu yeri kalmaktadır.
Geleneksel bakış açılarına göre, korumayla gelişme genellikle birbirine tamamıyla zıt iki kavram olarak algılanmaktadır. Oysa Mehmet Tunçer yazısında, korumayla birlikte gelişmenin de mümkün olduğunu gösteriyor. Türkiye hükümetlerinin geri getirtmek için yıllarca uğraşıp büyük paralar harcadığı sunağıyla tanınan Bergama'nın, belki de daha önemli ve acil sorunu, geride kalanların nasıl korunacağıdır. Bu yazının gösterdiği, bir arkeolojik buluntu yerinin, içinde bulunduğu bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunduğunda daha kolay ve zahmetsiz bir biçimde korunabileceğidir. Günümüzdeki modern yaklaşımlar, korumayı gelişmeden ayırmamak gerektiğini ortaya koymaktadırlar. (Berkay Dinçer)
Nitekim günümüzde bile hala pek çok arkeolojik buluntu inşaatlarda devşirme malzeme olarak kullanılmaktadır. Bergama sokaklarında dolaşırken dikkatli bir gözün görebileceği buluntularla küçük bir müze donatılabilir.
Bergama’da bugün geleneksel doku ve yeni gelişmeler iç içe girmiştir, antik dönem kalıntıları ise silinmek üzeredir. Bergama kentsel ve arkeolojik sit alanları; yani iki bin yılı aşkın bir süredir, bilim adamlarının, arkeologların, mimarların, sanat tarihçilerinin, kent plancılarının, heykeltıraşlarının ve benzeri sanat ve kültür adamlarının hayranlıkla bahsettikleri, üzerinde araştırmalar yapıp, yazılar yazdıkları ve övgü ile bahsettikleri tarihi kent bugün yer yer yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…
Özellikle kent merkezi çevresinin önceleri kentsel sit alanı olan kesiminin sit alanından çıkarılması ve bu kesim için yoğunlaşmaya yönelik yeni bir imar planı yapılması, kent ile bütünleşik olan arkeolojik alanlarda özellikle Musalla Tepesi çevresindeki kaçak yapılaşmalar, arkeolojik kalıntıların üstünde yer seçen askeri alanlar, kentin Selçuklu ve Osmanlı Dönemi geleneksel kent dokusu ile, Roma Dönemi’ne ait en önemli iki tiyatrosunu yok olma noktasına getirmiştir.
Bergama Sunağı
Bu tiyatrolardan biri, Anadolu’da ender rastlanan, Side ve Aspendos benzeri, herhangi bir doğal dayanağı bulunmadan tamamen yapay olarak inşa edilmiştir. Bir başka özelliği de bir çayın üzerine tonozlar kurularak inşa edilmiş olması ve zaman zaman suyun önü kesilerek su sporları ve gösterileri için de kullanılmış olmasıdır.
Tiyatrolardan diğeri ise Viran Kapı olarak adlandırılmakta, kaveası içinde zeytin ağaçları yetişmiş, formunu gecekondulardan korumaya çalışmaktadır. Bu tiyatroların çevresi tamamen yasal olmayan yapılaşmalarla çevrilmiş, yol, su, elektrik gibi kentsel altyapı servisleri getirilmiş ve imar ıslah tapuları verilme yolu açılmıştır.
Bergama için esas büyük tehlike, kentin yenilenmesi için yapılmış ve geleneksel dokunun büyük bir kısmını da içeren yürürlükteki imar planından kaynaklanmaktadır. Bu planda, Bergama’nın Selçuk ve Osmanlı dönemi tarihi kent dokusu tamamen yok sayılarak, dokuyla uyumlu olmayan yeni yollar önerilerek bir kısmı açılmış, geleneksel parsel ve yapı düzeni ile çelişen büyük parseller ve çok katlı (4-5 kat) yapılaşmalar önerilmiştir. Bu plan kararlarına uygun olarak kent merkezinde önemli bir cadde açılmış, eski Bergama evleri yıkılarak, yeni yapılaşma ruhsatları verilmiştir. Bu plana uygun yapılar kent içinde, özellikle geleneksel kent merkezi çevresinde yükselmeye başlamış ve Bergama’nın İzmir girişindeki etkileyici Akropol görünüşü yer yer örtülmeye başlamıştır. Akropol’den kente bakıldığında da; ne yazık ki, 2000 yıllık kentin siluet ve görselliğinin dokuyla uyumsuz, çirkin beton bloklar tarafından bozulduğu ve kentin kimliğinin yer yer yitirilmeye başladığı gözlenmektedir.
Kentsel sit alanı, tarihi kent merkezi çeperlerine kadar daraltıldığından, bu alan dışında kalan kesimlerde uygulanmakta olan imar planı, Bergama tarihsel kent dokusunun ve kent kimliğinin giderek yok olmasına neden olacaktır. Bergama’da Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanmakta olan ancak şu anda yürürlüğe halen girmeyen “Koruma Planı” bu imar planının ancak bir bölümüne müdahale edebilmiş ve kat yükseklikleri düşürülmüştür. Ancak, geri kalan kesimlerin de kent dokusunu koruyucu ve geliştirici olarak ve siluetleri düşünerek yeniden ele alınması gereklidir. Bir başka tehlike de; Pax Romanum (Roma Barışı) Dönemi’nin Anadolu’daki en önemli simgelerinden biri sayılan, Mısır Tanrıları için yapılmış ve Bizans Dönemi'nde bazilikaya çevrilmiş Anadolu’nun en büyük tapınaklarından biri olan Serapis Temple (Kızıl Avlu) ve üzerinde yer aldığı Roma Dönemi tonozunda vardır. Bergama Çayı (Selinus), bu tapınak ve çevresindeki sosyal ve dinsel yapıların kullanılarak yaklaşık 200 metre doğusundaki bir tünele alınmış ve aşağı kent ile fiziksel bir bütünlük sağlamıştı. Bergama’nın bu kesimi yüzyıllardır ayaktadır ve “Ne Yerde, Ne Gökte Mahallesi” olarak bilinmektedir. Ancak, Kozak-Bergama-Soma Yolu’nun bu tonoz-tünel üzerinden Kızıl Avlu kenarından geçmesi, son yıllarda artan ağır araç trafiğinin neden olduğu yük ve titreşim 2000 yıldır ayakta duran bu çok önemli yapıya büyük zarar vermektedir. Hatta, tonoz-tünelde çökme tehlikesi bulunmaktadır. Bu güzergahın daha güneye kaydırılması ile ağır araç trafiğinden arındırılarak Kızıl Avlu ve yakın çevresinin yaya ağırlıklı bir “Açık Hava Müzesi” olarak düzenlenmesi ve kentin güney-doğusunda Bergama Çayı üzerinde yeni bir köprünün inşa edilmesi gereklidir.
Antik tünel
Kent içinde dolaşıldığında, antik dönemlerden kalma pek çok mermer parçanın devşirme olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Roma dönemi Bergama’sının yaklaşık 250 000 nüfusa sahip, görkemli bir kent olduğu, Selçuk ve Osmanlı kentinin tamamen bu kent üzerine kurulduğu düşünülecek olursa, kentin en azından Cumhuriyet Dönemi'ne kadar geliştiği alanların altında Hellenistik Dönem ile Roma Dönemi kent kalıntıları yatmaktadır. Kentsel yapılaşmanın kaldırılarak kazı yapılması olanağı bulunmadığı düşünülürse, her yeni inşaatın temel kazısının arkeoloji ve sanat tarihi açısından ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Nitekim Ankara’da son yıllarda Hisar Caddesi üzerinde yer alan Roma Tiyatrosu ve Odeonu böyle bir inşaat temel kazısı sonucunda tesadüfen açığa çıkmış, “Müze Denetimli Alan” içinde bulunduğundan anında gerekli önlemler alınıp kamulaştırılarak yok olması önlenmiştir. Denetimli kazı olmasaydı, pek çok yerde olduğu gibi bu tiyatronun da üzerinde bugün 6 katlı bir yapı yükseliyor olacaktı!
Bergama arkeolojik sit alanları dışında, kent içindeki yeni yapılaşmalarda temel kazılarının denetlenmesi, çıkabilecek her türlü bulgunun değerlendirilerek kentin Hellenistik ve Roma Dönemi planının oluşturulması gereklidir. Bu tür çalışmaların ilki 1879 tarihinde Carl Human tarafından yapılmıştır. Daha gelişmiş haritalar olan ve Osmanlı kent dokusunun yayıldığı alanı gösteren 1/ 2500 ölçekli 1926 tarihli haritalar üzerinde saptanacak alan içindeki kazılarda müze denetimi yapılmalıdır. Hatta Kentin rekonstrüksiyon maketinin yapılması ve sergilenmesi kentin antik çağdaki görkemini daha da ortaya koyacaktır.I. SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN ÖNERİLER I.1. Yasal ve Yönetsel Öneriler “Tarihsel Çevrenin Korunması” konusunda, merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin bir arada ve işbirliği içinde, köklü yönetsel, yasal, ekonomik ve akçalı çözüm yolları ve olanakları geliştirmeleri gereklidir. Merkezi yönetim ile yerel yönetimlere, yürürlükte olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası (2863 ve 3386 Sayılı) ile İmar Yasası (3194), Belediye Yasası’nda (1580) tarihsel çevrenin korunması konusunda bazı görev ve yetkiler verilmiştir.
Ancak, özellikle yerel yönetimlerin bu yetkileri tam ve doğru olarak kullandıklarını söylemek olası değildir. Tarihsel çevre sorunları, her yörede kendine özgü bir şekilde açığa çıkmaktadır. Bu nedenle, öncelikle o yöredeki her türlü yerel hizmetten yerel yönetimler sorumludur. Yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel gereksinimlerini gideren” kamu kuruluşları olarak tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt, halkın “ortak gereksinmesi” olması ve gereksinmenin “yerel” olmasıdır.
Tarihsel çevre sorunları da “yerel ve ortak “ sorunlardandır. Bu durumda, tarihsel çevrenin korunması sorununun öncelikle yerel yönetimin sorunu olduğu söylenebilir.
Bergama'nın görünüşü (Foto: B. Dinçer).
Kentsel yaşamın düzenlenmesinden öncelikle belediyeler sorumludur. Belediye mevzuatı, kentsel yaşam çevresinin düzenlenmesi amacıyla belediyelere önemli olanaklar vermiştir. Bu olanaklar arasında; yönetsel düzenleyici metin hazırlama, belediye ceza sistemini uygulama ve izin ruhsat gibi süreçler bulunmaktadır. 1930 tarihli ve 1580 Sayılı Belediye Yasası’nın bazı maddeleri yerel yönetimlere koruma, çevre düzenlemesi ve ıslahı konularında önemli yetki ve görevler vermiştir. Bu yasa günümüz koşullarında kullanılabilirliğini yitirmiş olmasına rağmen yeni bir yerel yönetim reformu yapılıncaya kadar geçerliliğini korumaktadır. Belediye Yasası 15/35, 19, 115, 159 sayılı maddeleri tarihsel çevre koruma alanlarında belediyelere önemli görevler vermektedir.I.2. Zabıta Yönetmelikleri:
Belediye yetkilerini belirten 19. Madde; Belediyelere kent yaşamının kolaylaştırılması için her türlü girişimde bulunma, yasaklar koyma ve yasaklara uymayanlara ceza verme yetkisi getirmiştir. Bu yetkiye dayanarak, Belediyeler düzenledikleri “Zabıta Yönetmelikleri” ile Belediyenin kolluk gücü olan zabıtanın çalışmalarını kurala bağlayabilirler. Ancak, zabıta yönetmelikleri, günümüzde yasaklar listesi durumuna getirilmiştir. Zabıta yönetmelikleri, kentsel yaşam standardını, ilkelerini, koşullarını belirlemelidir. Tarihsel çevrelerde kaçak yapılaşma, izinsiz onarım, onarımların ruhsata uygunluğunun denetlenmesi, altyapı ve üstyapının sağlık koşullarına uygunluğunun denetimi, yapı kullanım türünün plana ve çevre niteliğine uygunluğunun denetlenmesi vb. denetim, kontrol yetkisi ile donatılmış bir “Tarihsel Çevre Zabıtası” oluşturulması, yerel olarak bunların Belediye İmar Müdürlükleri ile eşgüdüm içinde çalışması sağlanmalıdır. Bu zabıtalara, aynı zamanda kentsel çevreyi yakından ilgilendiren hava, toprak ve su kirliliği, gürültü, katı atıklar, görsel kirlenme (afiş, pankart ve levhalar), ulaşım ve otopark sorunu, kentlerin genel temizliği ve yeşil alanlar gibi temel çevre sorunları ile de ilgilendirilerek genel bir “ÇEVRE ZABITASI” niteliği kazandırılabilir.I.3. Sağlık Zabıtası Yönetmelikleri:
1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları’nın uygun bulması koşuluyla, Belediyelere “Sağlık Zabıtası Yönetmeliği” çıkarma yetki ve ödevini vermiştir. Yönetmelik, Umumi Hıfzısıhha Yasası hükümlerini belediye sınırları içinde belediye zabıtası aracılığıyla uygulama amacına yöneliktir. Kentsel çevrenin dolayısıyla onun içinde önemli bir yer tutan tarihsel çevrenin daha sağlıklı olmasına yönelik bu yönetmelik çevre sağlığı gereksinmelerini standart ilke ve kuralları göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. I.4. İmar Yönetmelikleri:
Tarihsel çevre sorunlarının kökeninde hızlı, plansız kentleşme ve arsa spekülasyonu yatmaktadır. Kentleşme olgusu İmar Yasalarıyla düzenlenmiştir ve getirilen kurallar Belediyelerde İmar Yönetmelikleriyle uygulanmaktadır. Bu yönetmeliklere tarihsel çevrenin korunması, ıslahı ve geliştirilmesi ile ilgili maddeler eklenerek koruma yönünde önemli adımlar atılabilir. I.5. Ruhsat Yetkileri :
Belediyelerin en önemli yetkilerinden biri de, üretim sırasında sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecek işyerlerini “ruhsata bağlama” yetkisine sahip olmasıdır. Çalışma için bir izin belgesi durumunda olan ruhsatlar çalışma koşullarını da içermektedir. Ancak, bu koşulları taşıyan işyerlerinin açılmasına ve çalışmasına izin verilir. Koşullar yerine getirilmez ise ruhsat geri alınır. Tarihsel çevrelerde, tarihi dokuyu koruyucu, tahrip etmeyecek nitelikte işyerlerinin yer alması esastır. Bunun denetimi, plana uygun olup olmadığının kontrolü, işyerlerinin ruhsat aşamasında yapılabilir.
Bergama akropolisinin Kızıl Avlu'dan görünüşü.
Umumi Hıfzısıhha Yasası'na göre, Gayrı sıhhi müesseselerden tarihsel çevre için sakınca yaratan I. ve II. Derece Gayrı sıhhi kuruluşların tarihsel dokular içinde yer almaları önlenmelidir. Var olanların ruhsatları iptal edilerek, doku dışına taşınmaları sağlanmalıdır. Koruma amaçlı planlarda da geleneksel dokuyla uyumlu, geleneksel nitelikte tarihi ticaret kullanımlarının (halıcılık, kilimcilik, el sanatları, vb.), pansiyon, konaklama ve konut kullanımları ile beraber yer almaları sağlanmalıdır.
Eski adı “Küşat Yönetmeliği”, yeni adı ise “İşyeri Açma Yönetmeliği” olan yönetmelik ile, belediyeler üretim, imalat yerleri açılması ve çalışması için gerekli koşulları belirleme yetkisine sahiptir. Bu yönetmelikle, doğal ve tarihsel çevre üzerinde olumsuz etkisi bulunan bir çok üretim kuruluşu sıkı denetim altına alınabilir.
“Yapılaşma İzni” ve “Oturma ve Kullanma İzni” ile ilgili kurallar, tarihsel çevrelerin bakım ile onarımlarını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Yeni yapı yapımı, eski yapıların korunması gerekli olanlarının onarılmaları, Koruma Amaçlı Planlarda açıklanan yapılaşma ve onarım koşullarına uygun olarak yapılmasının sağlanması ve bunun denetlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda sayılan yasal yetkiler belediyelerimizde halen kullanılmaktadır. Bu yetkiler tarihi ve doğal çevre korunması açısından etkin bir biçimde kullanılabilir ve böylelikle daha iyi bir kentsel çevre yaratılabilir. Ancak, belediyeler, tarihsel çevreyi koruma konusunda bilinçli ve eğitilmiş kadrolara yeterince sahip değillerdir. Eleman yetersizliği, tarihsel çevrede koruma planlaması, uygulaması ve denetimi bakımından büyük sınırlama getirmektedir.
Bu nedenle, belediyenin örgüt yapısında ileriye yönelik düzenlemeler yapılması, doğrudan başkana ve imar müdürüne bağlı “Tarihsel Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulması, bu birimlerin ilgili uzman meslek dalları ile donatılması gereklidir. Arkeolog, sanat tarihçisi, restorasyon uzmanı mimar ve şehir plancısı bu birimlerin temel kadroları olmalıdır. Gerçekleştirilmesi güç ve zaman alıcı kadroların oluşturulması yanı sıra, belediyelerin ellerindeki olanakları kısa vadede bilinçle kullanmaları, tarihsel çevrelerde koruma ve geliştirme çalışmalarında başarı getirecektir. Kültür Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Bayındırlık İskan Bakanlığı'na, belediyelere önderlik yapmak ve tarihsel çevre korunması çalışmaları için gerekli eğitimi vermek gibi bir sorumluluk düşmektedir.II. BERGAMA BELEDİYESİ İÇİN TARİHSEL ÇEVRE KORUMA STRATEJİLERİII.1. Arkeolojik Sit Alanları Koruma PolitikalarıZaman ve insanoğlunun Bergama Arkeolojik ve Kentsel Sit Alanları’nda yapmış olduğu tahribat ve erozyon karmaşık bir sorun demeti yaratmaktadır. Isı değişimi, deprem, rüzgar ve su vb. doğal kuvvetlerin erozyonu yanı sıra, insanoğlunun yüzyıllardır oluşturduğu yağma ve tahribatlar, yöreye yerine konmayacak kayıplar vermiştir. Uluslararası platformlarda kabul edilmiş kazı, restorasyon ve koruma yöntemleri (Venedik Tüzüğü vd.) ile, doğanın arkeolojik sit alanları ve anıt eserler üzerinde yaptığı aşındırma geciktirilebilir.
İyi planlanmış ve uygulamaya konmuş bir tanıtım ve gezi programı, günümüzde ve gelecek kuşaklar için korunması gerekli bu kültürel mirasa daha anlayışla bilinçle bakılmasını destekleyecektir.
Korumanın gerçekleşmesi, eserlerin bir bütün olarak kalmaları ve en iyi şekilde sergilenmelerini sağlamak için özel bir özen gösterilmelidir. Bu işlemlerin en önemlisi, arkeolojik alanlar içinde ve yakın çevresinde gecekondu işgalinin ve kaçak yapılaşmalarının önlenmesidir. Çok katlı yapılaşmaların engellenmesi, siluet denetiminin yapılması büyük önem taşımaktadır. Dokunun bozulmakta olduğu kesimlerde “Koruma Amaçlı” planlama ve projelendirme çalışmaları ile öncelikli olarak önlemler alınmalıdır.
Arkeolojik Sit Alanında halen açıkta duran parçaların takviyesi, yere düşmüş olan kalıntıların korunması önem taşımaktadır. Arkeolojik kalıntıların korunması, üstlerinin hafif örtülerle örtülmesi, geçici depolama veya sergileme amacıyla yöreden alınması veya uygun olan yerlerde yapının özgün durumuna uygun olarak restorasyon ilkelerine bağlı olarak restore edilmesi gereklidir. Özgün yapıdan çeşitli nedenlerle yıkılarak dağılmış olan mimari yapı elemanlarının toplanarak yeniden bir araya getirilmesi, anastilosis uygulamaları Antik Kente bir bütünlük görüntüsü kazandırılacaktır. Bergama Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları Koruma Amaçlı İmar Planı’nda yer alan “ARKEOPARK” için, Ankara’da halen Ankara Büyük Şehir Belediyesi tarafından yaptırılmakta olduğu gibi, bir “Arkeoloji Master Planı” yapılmalı, çeşitli dönemlerde yapılmış kazı, sondaj, araştırma raporları bilimsel olarak bir araya getirilmelidir.
Kentin “Rekonstrüksiyon Planı” yapılarak, Hellenistik ve Roma Dönemi kent dokusu kesinlikle saptanmalı ve daha sonra arkeoloji, restorasyon, planlama, peyzaj ve kent mobilyası ilkeleri doğrultusunda detaylı plan ve projelendirmeleri yapılmalıdır. II.2. Kentsel Sit Alanları Koruma PolitikalarıII.2.1. Makro Politikalar:Bergama Belediyesi, belediye sınırları içerisinde yer alan ve kamu mülkiyetindeki (hazine, vakıf, vd.) arazi ve arsa stoku belirlenerek, bu alanlar özel mülkiyete devir edilmeden “Koruma Amaçlı İmar Planı” kararlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kullanılmalıdır. Belediye, kentin gelişmesinin sağlıklı bir şekilde kontrol edebilmek amacıyla, gelişme konut alanlarında arsa edinmeli ve bu alanların alt yapısını sağlayarak olanakları ölçüsünde konut üretmeli, arkeolojik ya da kentsel sit alanlarında belirlenen tasfiye alanlarında yerleşik kişilere, arsa tahsis ederek, kendi evini yapana yardım ederek, kredi, malzeme desteği yaparak ev sahibi olmaları desteklenmelidir.
Bergama'nın rekonstrüksiyonu.
Belediye, “Bergama Koruma Amaçlı Planı”nın uygulanması ve kamu yararına olan kullanımların ve korumanın gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, önemli bir yasal araç olan İmar Yasası 18. Madde (hamur) uygulamasını gerçekleştirmelidir. Bu sayede, kamu amaçlı kullanımlar (yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil alan, vd.) bedel ödemeksizin kamu eline geçecek ve Bergama Belediyesi uygulamalarda önemli bir arazi stokunu elinde bulunduracaktır. II.2.2. Kentsel Sit Alanı Korunması ve Geliştirilmesine İlişkin Politikalar:Koruma kararlarının alınması ve uygulanması örgütler arası bir karar sürecidir. K.T.V.K. Yüksek Kurulu ve İzmir Koruma Kurulu, karar üreten bir kuruluş olmasına rağmen, uygulama, denetim ve parasal kaynak kullanma yetkisi diğer kamu kuruluşlarına ve özellikle yerel yönetimlere verilmiştir. II.2.2.1. Örgütlenmeye İlişkin Öneriler:Kentsel sit alanı içerisinde, yapılacak restorasyon ve onarımların, yapı yapılacak plana uygun yapıların, plan eki olan “Uygulama Yönetmeliği”, “Plan Notları” ve K.T.V.K. Kurulları kararları doğrultusunda, kentsel sit alanı ve çevresi ile uyumunun sağlanabilmesi amacıyla; Bergama Belediyesi, doğrudan başkana bağlı bir “Tarihsel Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulmalıdır. Bu müdürlüğün görevleri arasında, belediyece tarihi kent dokusu içerisinde yapılacak altyapı, çevre düzenleme çalışmalarını yönlendirmek, etaplamak, tek yapıya ilişkin uygulamaları plana uygunluğunu kontrol ederek denetlemektedir.
Evini onarmak isteyenlere, plan, proje ve maddi yardım yaparak koruma uygulamalarıyla desteklemeli, Bergama ile ilgili geliştirilen plan ve projeleri, sergiler açarak halka tanıtmalı, broşür basarak halkın ilgi ve katılımı ile bilinçlenmesi sağlanmalıdır.
Bergama Belediyesi; anıtsal ve sivil mimarlık örneklerinin korunmasını sağlamak amacıyla, Kültür Bakanlığı, Turizm Bankası, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ilgili diğer kamu kuruluşları ile, özel sektörün parasal ve teknik desteğini Bergama’ya çekmek amacıyla çalışmalar yapmalıdır. “Bergama Koruma Planı” ve buna bağlı geliştirilecek olan projeleri yurt dışında tanıtarak kültürel amaçlı kredi, fon ve yardımlardan kaynak sağlamalıdır. II.2.2.2. Uygulama Sürecine İlişkin Öneriler:Ülkemizde koruma imar planları, oldukça uzun süren onama sürecinden geçtikten sonra, diğer imar planları gibi kendi doğal sürecine terk edilmektedir. Ancak; korunması gerekli kent parçaları, planın uygulamaya aktif olarak sokulamaması sonucunda kaçınılmaz olarak yıkım ve yok olma sürecine girmektedir. Birkaç yıl sonra yeni saptama ve belgeleme çalışmaları, buna bağlı olarak güncelliğini yitirdiğinden ve baskılarla yeni planlama çalışmaları yapılmakta ve geleneksel dokular zamanla yitirilmektedir. Ayrıca tescil listelerinden düşme, Bergama’da olduğu gibi sit sınırlarında değişiklik yapılması ve daraltılması da bu süreci olumsuz etkileyen faktörlerdir. Koruma amaçlı imar planı uygulaması, diğer alanların planları gibi zaman içine çok yayılmamalıdır. Aktif planlama, eylem planlaması, öncelikli alan planlaması, böl ve yönet modeli gibi planlama ve uygulama süreci hakim olmalıdır.
Maddi ve manevi kültür varlıklarını ve onun doğal çevresini korumak ve geliştirmek, gelecek kuşaklara olabildiğince tam ve eksiksiz olarak aktarmak zorundayız. Ancak bunun uygulamadaki güçlüklerini de bilmek, gerçekçi çözümler getirmek açısından yararlı olacaktır. Kentsel çevrenin korunması ve geliştirilmesi çalışmaları kapsamında; arkeolojik, tarihsel, mimari, görsel ve etnografik değerler taşıyan Bergama kenti, ölü müze alanları olarak değil, yaşayan ve içinde bulunduğu bölgenin turizm, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunan, sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilecek çevreler olarak korunması gereklidir. Bu nedenle sağlıklı bir envanter çalışması ile varolan analiz çalışmaları güncelleştirilmeli; geleneksel mimari özelliklerin yoğun olduğu, bozulmakta olduğu ve niteliğini yitirmiş alanlar saptanmalıdır.
Korunacak ve geliştirilecek alanlarda başlatılacak ve sürdürülecek eylemler için gerekli ilk finansman sağlandıktan sonra, bu alanlara verilmiş olan işlev, bu finansmanı geri döndürecek bir mekanizmaya bağlanmalıdır. Aksi taktirde, kaynakları sınırlı olan Bergama Belediyesi ve Kültür Bakanlığı’nın kültürel amaçlı da olsa geri dönmeyecek tutarlar ödemesi, sınırlı kalması ya da hiç ödeyememesi gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle; Belediye Yasası’nın yukarıda anılan maddelerinin uygulanması ve ilgili sağlık, zabıta kolluk gücünün uygulamaya konması, Bergama’daki tarihsel çevreleri koruma amaçlı çabalara yasal bir güç verecektir.
Yapı sahiplerine verilecek kredi konusunda ise; “Özel Hukuka Tabi Gerçek ve Tüzel Kişilerin Mülkiyetinde Bulunan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Katkı Fonu Yönetmeliği” (25.06.1985 Tarih ve 18791 Sayılı Resmi Gazete) koruma konusunda tescilli yapıların bakım ve onarımı için Kültür Bakanlığı tarafından malzeme (ayni), para (nakdi) ve teknik yardımlar ile verilecek kredilerin usul ve esaslarını belirlemektedir. 3386 Sayılı Yasa’nın 5. Maddesi’nde ise; “Koruma amaçlı imar planında kültürel amaçlara ayrılan tescilli yapıların, bu amaçla onarılıp değerlendirilmesi kaydıyla, koruma kurullarının karar ve bakanlığın tasdiki ile blediyelerce kamulaştırılması yapılabilir” denilmekte ve belediyelere, kentsel sit alanlarındaki kültürel amaçlı yapıları kamulaştırarak onarma olanağı sağlamaktadır. Ayrıca, aynı maddenin (f) bendinde; “Sit alanı olması nedeni ile kesin inşaat yasağı getirilmiş korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının bulunduğu parseller, malikinin başvurusu üzerine bir başka hazine arazisi ile yer değiştirilebilir, üzerinde bina, tesis var ise, malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli 2942 sayılı kanunun 11. Maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödeme yapılır.” denilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, mal sahipleri ile belediye arasında karşılıklı bir anlaşma yapılması olanağı doğmaktadır. Kentsel sit alanındaki bazı özel yapılar, bu şekilde takas edilerek mülkiyeti Bergama Belediyesi tarafından elde edilebilir.
Bergama'da sütunlar (Foto: B. Dinçer).
Bergama Belediyesi, döner sermaye işletmesi kurma; birlik kurma, birliğe ve ortaklığa katılma, ayrıcalık verme, belediye bütçesi içinde, ya da dışında işletme eliyle yönetme ve benzeri örgütleri oluşturabilir.Bu örgütlerden özellikle “Döner Sermaye” ve “İşletme” örgütlerinden, kentsel koruma ve geliştirme/yenileme için yararlanabilir. Bu tür örgütler, mevcut yasalarla hemen kurulabilir ve tarihsel çevre koruma eylemlerine ekonomik bir boyut kazandırabilir.
Bergama Koruma Planı bütünü içerisinde yer alan ve “Kentsel Tasarım Alanı (Öncelikli Proje Alanı) “ olarak isimlendirilen, özel proje tasarım alanlarının saptanması, hazırlanacak onarım ve çevre düzenleme projeleri uyarınca öncelikler belirlenerek uygulamaya girilebilir.
Bu yörelerde, öncelikle altyapının ıslahı, eksikliklerinin tamamlanması gerçekleştirilerek üst yapının düzenlenmesine daha sonra geçilebilir. Özel Proje alanlarında, konut kullanımlarının sürmesi yönünde bir karar getirilmişse de, bu bölgelerdeki koruma, ıslah ve yenileme çalışmaları döner sermaye işletmesi (ya da kooperatif) tarafından yapılabilir. Konutları, özgün plan şemaları ve kullanımlarına uyumlu olarak, pansiyon, öğrenci yurdu, lojman vb. kullanımlarla işleterek yatırımı geri dönüşlü hale getirmek mümkündür. Örgütlenme biçimi “Belediye İşletmesi” olan bu işletmenin görev alanı, koruma geliştirme alanı, bu görevi belirleyen sınırları çizen en önemli araç da “Koruma Planı” dır. Bergama Belediyesi; Kültür Bakanlığı ile yurt içi ve dışı destekleri sağlayarak sürdürülebilir bir tarihsel çevre koruması ve geliştirilmesi uygulaması için aşağıda özetlenen konularda aktif bir görev yapmalıdır:Sürekli, planlı, programlı ve projelere dayalı bir çalışma gerektiren kentsel koruma ve geliştirme uygulamalarında; ilgili merkezi yönetim (kamu) kurum ve kuruluşlarından (Kültür Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Vakıflar Gn. Md., Çevre Bakanlığı vb) Bergama Belediyesi’ne kaynak aktarılmalı ve koruma geliştirme amaçlı projeler desteklenmelidir.
Koruma, sağlıklaştırma ve geliştirme konularına ağırlık veren Bergama Belediyesi İmar programları ilgili Bakanlıklarca desteklenmeli ve uygulama için kaynak aktarılmalıdır.
Bergama Belediyesi; kendi iç yapılanmasını yeniden gözden geçirerek, etkin, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, ilgili uzmanlık dallarından (arkeoloji, restorasyon, kentsel koruma, şehir planlama, mimari, peyzaj vb) oluşturulmuş bir birim kurmalıdır. Bu birim planlama, projelendirme ve koruma/sağlıklaştırma/geliştirme ve çevre düzenlemesi çalışmalarına etkin olarak girmelidir.
İmar Yasası, 18. Madde uygulaması yapılarak, kamu sosyal donatı alanlarından bir bölümü bu araçla sağlanmalıdır.
Koruma alanlarında, yapısını plan koşullarına uygun olarak onaran ya da yapısının çevresini düzenleyen özel mülk sahipleri desteklenmeli, bu kişilere proje ve parasal katkıda bulunulmalıdır. Mülk sahibi bu uygulamayı belirli bir süre içinde yapmadığı taktirde, belediye bu görevi üstlenmelidir. Bütün yukarıdaki önerilerin gerçekleştirilebilmesi için Bergama’da yaşayanların katkı ve katılımı en önemli kaynaktır. Tarihsel çevrenin korunmasının, Bergamalı’nın yararına olduğuna halk inandırılmalı, tarihsel çevre bilinci ve kaygısı verilmesine ilişkin çalışmalar ilkokul çağından başlayarak yapılmalıdır.
Yerel örgütler (muhtarlık, sokak düzenleme örgütleri, anıtsal ve doğal güzellikleri sevenler dernekleri vb) aracılığıyla, etkin uygulamalar yapılabilir ve sürekli bakım sağlanabilir. Halkın planlama ve uygulama sürecine katılımı, sivil toplum örgütlerinin (dernekler, vakıflar, odalar vb.) etkin desteğinin sağlanması ile demokratikleşmenin yaygınlaşacağı bir ortam da oluşabilecektir.
II.2.2.3. Sosyal Yapıya İlişkin Öneriler : Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından yapılmış “Bergama Sosyal Yapı Araştırması” sonuçları (1979) ile Akman Proje tarafından yapılan “Sosyal Anket” sonuçları (1991) birlikte değerlendirildiğinde; Bergama’da dıştan bazı fiziksel etki ve yenilenmelere karşın, sosyal yapının oldukça durağan ve benzer özellikler taşıdığı, giderek alım gücünün düşmesi, gelir gruplarının dengelerinin bozulması gibi ekonomik nedenlerle sosyal ve fiziksel yapının daha da bozulduğunu söylemek mümkündür.
Bergama'da tarihsel çevrenin korunması ve geliştirilmesi çalışmaları için en önemli destek olacak yöre halkının sosyal yapısını bilmek önem taşımaktadır. Bergama, sosyal hareketliliğin olağan sınırlar dışına taşmadığı bir yerleşim yeridir. Dışa göç vermesine karşın, dışarıdan da göç aldığı için demografik yapı dinamik bir durum göstermektedir. Bergama’ya yönelik göç, koruma açısından temel sorunlardan birini oluşturmaktadır. Yasal olmayan yapılaşma ve yaygın olarak gecekondulaşma dediğimiz bu olgu bir yandan tarihi kent dokusunun ve arkeolojik sit alanlarının sınırlarını zorlamakta, diğer yandan anılan mekanlarla bir bütünlük göstererek büyümekte olan kentsel gelişme doğrultularını çarpıtmaktadır.
Tarihi kent dokusunun korunabilmesi açısından en önemli nokta kent içi hareketliliğin zararlı etkilerini giderebilmektir. Gelir durumu yükselen aileler, ya da yüksek gelir grubunda olup da tarihi dokunun dışında, daha modern ve konforlu konutlarda ya da yeni prestij mahallelerinde oturmak isteyenler, tarihi kent dokusunun dışına çıkmaktadır. Kiraya verilen eski konutlara bakım azalmakta, bir bakıma geleneksel konut dokusu bozulmaya ve yıkılmaya terk edilmektedir.
Kiracı konut sahibi ilişkisi yapıların bakımını ve onarımını da etkilemektedir. Gelir getirici onarım için belirli kullanım değişikliği gerekmektedir.
Eski Bergama yerleşimi, arkeolojik sit alanı ve tarihi kent merkezi ve yeni Bergama ile birlikte düşünülerek geliştirilmesi gereken sosyal bir çevredir. Geleneksel dokudaki mahalleler birbirine çok yakın fiziki ve sosyal özellikler göstermektedir. Ancak güneye doğru inildikçe fiziki yapı ile sosyal yapının değiştiği gözlenmektedir. Tarihi kent merkezinde yer alan geleneksel ya da yarı geleneksel, kır kökenli ya da düşük gelir gruplarına hizmet veren merkez ile, “Kızıl Avlu” çevresindeki ve güneye doğru yönelen turistik amaçlara yönelik yeni ticaret merkezi, bu sosyal yapıyı etkilemektedir. Ticaret ve marjinal meslek gruplarının barındığı, geçici ve sürekli değişken görünüm arz eden bu sosyal yapı, ekonomik açıdan nispeten daha güçsüz, eğitim açısından orta seviyede ve tarihi doku ve arkeolojik alanlara karşı ilgisiz/bilinçsiz olarak görülmektedir.
Kızıl Avlu ve çevresindeki yapılar (Foto: B. Dinçer).
Bergama’da eskiden bu yana var olan turizm faktörü, çeşitli altyapı yatırımlarının yapılması (PTT, yol onarımı, çocuk bahçesi, meydan ve kavşak düzenlemeleri), yapılan tanıtıcı yayınlar ve turizm yatırımlarının artması gibi nedenlerle Bergama’ya karşı olan ilgiyi büyük oranda arttırmıştır. Bergama’da korumayı kolaylaştırmak için geliştirilen sosyal yapıya ilişkin öneriler aşağıdadır:Korumaya ilişkin planlama ve projelendirmelerin başarıya ulaşması ancak, bu kararların kamu ve yerel halk tarafından benimsenerek amacına uygun olarak uygulanması çabaları ile gerçekleşebilecektir.Bergama geleneksel dokusunda yaşayan konut sahipleri ile kiracıların, genel olarak yaşayanların haklarını koruyup gözetmek koruma çalışmalarında önemli bir hedef olmalıdır.
Geleneksel dokuda nüfus yoğunluğunun azaltılması, zaman içinde konut olarak kullanılan bazı yapıların Koruma Planında öngörülen kullanımlara dönüşümü ile kademeli olarak gerçekleşebilecektir. Acil onarım gerektiren ve öncelikle korunması gereken bazı yapılara müdahalenin kamu eliyle hızlı bir şekilde yapılması gerektiği doğaldır. Bu yapıların geri kazanımlarında, yapıda yaşayanların ve mülk sahiplerinin hakları korunmalıdır.
Kamu yapacağı kamulaştırmalarda, ya da kiracı tahliyelerinde, takas, yer gösterme ya da gerçek bedel ödeme gibi yöntemler uygulamalıdır. Kişilerin yakın çevrede iş sahibi oldukları düşünülerek, yapılacak yeni yapılar mümkün olduğunca tarihi kent merkezi ve yakın çevresinde olmalıdır. Kişilerin ulaşım giderlerini minimize edici, sosyal çevrelerinden koparmayacak bir yaklaşımla uygulama yapılmalıdır.
Kamu, sosyal yapının geleneksel üretim ve satış faaliyetlerine öncülük edecek ve var olan el sanatlarını (bakırcılık, dericilik, dokumacılık vb) geliştirici bir şekilde yeniden oluşmasına gayret edilmeli, geleneksel Türk el sanatları yanı sıra çağdaş sanatçıların da bu doku içinde yer almasına öncülük edecek uygulamalar yapmalıdır.
Konaklama faaliyetlerine (otel, motel, aile pansiyonculuğu) destek personel ile ticaret erbabının eski Bergama evlerine yerleşmeleri, koruma ve geliştirme ile ekonomik aktivitelerin bir arada olmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir.Bu yazıda, Bergama’nın kentsel sit alanlarındaki anıtsal ve çevresel nitelikte pek çok yapısının güncel koruma sorunlarından ve koruma amaçlı imar planının uzun süren yapım sürecinden bahsedilmemiş, tarihi kent bütünündeki genel ve öncelikli sorunlar üzerinde durulmuştur. Bergama Sunağı için büyük titizlik gösteren merkezi ve yerel yetkililerin yukarıda sıralanan sorunlara da ivedi olarak eğilecekleri ümidini taşımaktayız.
[1] Doç. Dr. Mehmet Tunçer, Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde ve Ankara Üniversitesi, Sosyal Çevre Bilimleri ABD öğretim görevlisidir.
8 comments:
Cool site, I had not noticed mehmet-urbanplanning.blogspot.com earlier during my searches!
Carry on the wonderful work!
Wow neat! This is a really great site! I am wondering if anyone else has come across something
exactly the same in the past? Keep up the great work!
It took me a long time to search on the web, only your site open up the fully details, bookmarked and thanks again.
- Laura
Hi there,
This is a message for the webmaster/admin here at www.blogger.com.
Can I use part of the information from this blog post right above if I provide a backlink back to your website?
Thanks,
Daniel
My ideal sabbatical goal are mountains. I noticeably be fond of the European ones, in France or Spain. The withstand is proper in support of hiking and there are sundry appealing villages, where you can stay. People are exacting and you can entertain the things of your soul in these mountains. My site: [url=http://www.transport-warszawa.info/]transport warszawa[/url]
Hello there,
I have a message for the webmaster/admin here at mehmet-urbanplanning.blogspot.com.
May I use part of the information from your post right above if I provide a backlink back to your website?
Thanks,
Peter
Greetings,
I have a message for the webmaster/admin here at mehmet-urbanplanning.blogspot.com.
May I use some of the information from this post above if I provide a link back to this website?
Thanks,
Jack
You can provide a link if you wish!
Thank you..
Post a Comment