Thursday, December 3, 2009

BERGAMA KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI’NIN KORUNMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR 3



II.2. BERGAMA TARİHSEL KENT DOKUSU GELİŞİM SÜRECİ

Bergama'da; arkeolojik sit alanları dışında, korunması gereken taşınmaz kültürel varlıklarının yapım tarihleri ile, kent dokusu içindeki dağılımları incelendiğinde, en erken XIV. yüzyıla ait yapı özellikleri görülmektedir. Bu tarihten önce anıtsal yapılar dışında var olan yapılar ve şehir dokusu ile ilgili bilgiler oldukça kısıtlıdır.

Erken Hıristiyan Döneminde, M.S. VI. yüzyıla kadar Hıristiyan yazarların verdikleri bilgilere göre, Bergama'da 3-4 Bazilika ve bir Vaftizhane bulunmaktaydı. Şehir dokusu içinde, bu yapılardan günümüze kadar Kızıl Avlu (Serapis Temple) dışında hiç bir kalıntı kalmamıştır. Bizans Döneminde ise Akropolis’in kullanıldığı belirlenmiştir .

Hellenistik ve Roma Dönemi sur duvarları arasında yer alan ve bir bölümü günümüze kadar ulaşmış Bizans sur duvarları, bu bölgede ele geçen ve XIV. yüzyıla kadar tarihlenen seramik buluntuları ile Kilise izleri, Akropolis’de Bizans döneminde oldukça yoğun yerleşildiğini göstermektedir. Şehir dokusu içinde kalan kısımlarda ise, Kızıl Avlu'nun içine yapılan Kilise dışında herhangi bir arkeolojik bilgiye rastlanmaması ilginçtir.

Genel bir nitelik olarak, XIV. yüzyılda Bizans'dan Beyliklere geçen yerleşimlerde, bir Kilise veya Şapelin (Chapel) Camiye çevrilmesi veya Beylik dönemi yapılarında, Geç Bizans devşirme malzemelerinin kullanılması gibi özelliklere rastlanırken, Bergama'da bu tür veriler de karşımıza çıkmamaktadır. Oysa VIII. yüzyıldaki Anadolu'ya yapılan Arap akınlarından sonra Kommennos Ailesi zamanında yeniden güvenilir ve zengin bir merkez olan Bergama XIII. yüzyılda Metropolitlik Merkezi de olmuştur. Ancak, Bizans Dönemi şehir dokusunu günümüzde salt arkeolojik ve mimari verilere göre belirlemek olanaksız gözükmektedir.

XIV. yüzyıldan itibaren ise, Bergama'nın şehir dokusunda mimari verilere rastlanılmaktadır ve XIX. yüzyılda başlayan kazılar ile antik dönemin zengin kültür verileri açığa çıkarılmaya başlanmıştır (Plan 3).



PLAN 3 . CARL VON HUMANN’IN BERGAMA PLANI (19.YY.SONU)

Kızıl Avlu'nun doğu bölgesinde yer alan ve Karasioğlu'na ait olduğu söylenen türbe yapısı ile birlikte Ulucami ve çevresi ile, Selçuklu Minaresi'nin olduğu yerdeki Arap Cami çevresinin XIV. yüzyıldan bu yana yerleşik olduğu söylenebilir.

1336 yılında Bergama’yı ziyaret eden İbn Batuta şehrin harap olduğunu, sadece kalesinin sağlam olduğunu, ilk gece bir zaviyede konakladıklarını daha sonra ise şehrin ileri gelenlerinden birinin evinde kaldıklarını söyler.
Şehrin XIV. yüzyıldaki önemli iki aksını oluşturan ve I. Murat zamanında yapılan Koyun Köprüsü ile, Ayverdi tarafından Yıldırım dönemine tarihlenen Debbağlar (Tabakhane) Hamamı bu devrin önemli yapılarındandır.

I. Birinci Aks:

Bergama Çayı boyunca giden Koyun Köprüsü-Ulucami- Debbağlar Hamamı- Kızıl Avlu-Türbe aksıdır. Bu güzergah üzerinde şehir daha sonraki yıllarda daha fazla gelişmemiştir. Günümüzde de şehrin yerleşim alanlarının dış noktalarını oluşturur.

II. İkinci Aks:

Selçuklu Minaresi yakın çevresi ile Ulucami Köprüsü ve Ulucami'nin yer seçtiği kuzey güney aksıdır. Bu aks daha sonraki yıllarda gelişmiştir.

Şehrin bu en önemli aksı, İzmir’e bağlantı yoludur ve Ulucami'de son bulmaktadır. Bu anayol; Uzuncadde olarak bilinmektedir ve çevresindeki yapılar, tarihi ticaret merkezi ile XIV. yüzyılda önemli bir akstır.

Osmanlı şehir dokuları içinde, Ulucami' lerin genellikle ticaret alanlara yakın yerlerde, hatta ticaret alanlarının ortasında yer almaları, Bergama'da da Ulu Cami'nin yakınlarında da bu tarihlerde bir ticaret alanı olması gerektiğini düşündürmektedir.

Ancak, Ulu Cami'nin inşa edildiği yerin seçimi, XIV. yüzyıl Osmanlı şehir gelişimi açısından üstünde durulması gereken bir konudur. Her ne kadar şehrin batı tarafına inşa edilmesi, Kızıl Avluya karşı bir alternatif merkez oluşturma amacı taşıyor ise de, şehrin gelişme kapasitesi güneyde olduğu halde, nehrin kuzey tarafına sıkıştırılmış olması düşünülmesi gereken bir noktadır.



PLAN 4 . 20.YÜZYIL BAŞLARINDA BERGAMA TARİHİ KENT DOKUSU

Ulu Cami' nin güneyinde yer alan Roma Dönemi tiyatrosu yakınındaki mahallenin Selçuk Mahallesi olarak bilinmektedir. Bu kesimde, XV. yüzyıla tarihlenen Laleli Camisi'nin varlığı ve çevresindeki sokakların Hacı Fakıyh gibi XIV. - XV. yüzyıllarda daha çok görülen şeyh isimlerine sahip olması, Laleli Camisi'nden eski Hipodrom’a doğru giden yolun Anadolu Türk şehirlerinde bulunan Uzun Yol olarak halen adını korumuş olması da, bu bölgenin XIV. yüzyıldan izler taşıdığı izlenimini uyandırmaktadır.

Selçuklu Sultanı I. Melikşah’ın XII. yüzyılda Bergama'ya akınlar düzenlediği bilinmekteyse de, bu bölgenin Selçuklu’ların elinde bulunduğuna dair kesin bir belge yoktur. Ancak, Selçuklu Devleti’nin dağılmasından sonra (1300) ortaya çıkan Karasi Beyliği, 1336 yılına kadar bu bölgeye hakim olmuş ve bu tarihte Karasi Beyliği toprakları Osmanlı Beyliği’ne katılmıştır. Halkın Selçuklu olarak değerlendirdiği dönem ve yapılar aslında XIV. ve XV. yüzyıl Beylikler dönemine aittir.

XV. yüzyılda inşa edilen yapılara ve yapıların işlevlerine bakıldığında, bu dönemin Bergama'nın en çok geliştiği dönemlerden biri olmuştur denilebilir.
Her mescit ve cami çevresi ile beraber bir mahalleye karşılık gelmektedir. Bu yüzyılda Bergama; batıda Laleli Camii, doğuda Hoca Sinan Mescidi'nin bulunduğu kesimlere kadar genişlemiş, kuzey-güney ekseninde ise Parmaklı Mescidi, Lonca Mescidi, Mescitaltı Mescidi, İncirli Mescid ve Kurşunlu Camii ile, güneyde günümüzdeki Hükümet Konağı’nın bulunduğu kesime kadar en uç noktasına gelmiştir.

Geleneksel ticaret merkezinin bu kesimde yoğunluk kazandığı, Parmaklı Mescid, Lonca Mescidi, Mescitaltı Mescidi, İncirli Mescid, Taşhan, Küplü Hamam gibi yapıların yapımı ile anlaşılmaktadır. Ayrıca Umur Bey ve Hibetullah Medreseleri de bu tarihte inşa edilen ve günümüze kadar gelemeyen yapılar arasındadır.



PLAN 5 . BERGAMA MAHALLELERİ (20.YY.)


XVI. yüzyılda Bergama; daha çok XV. yüzyıl sınırları içindeki alanlarda yoğunlaşmasına devam etmiştir. II. Bayezid zamanındaki yapı faaliyetleri kapsamında inşa edilen Hacı Hekim Camii ve Hamamı, Cafer Çelebi Kervansarayı (Çukur Han) ve büyük bir olasılıkla Bedesten, günümüzde de Bergama'nın önemli ticari yapılarını oluşturmaktadır (Gravür 5).



GRAVÜR 5. ÇUKUR HAN GRAVÜRÜ

Ansarlı Camii, Şadırvanlı Camii ve Arslanlı Camii de bu dönemdendir. Ansarlı Camisinin karşısında yer alan Darülhadis de XVI. yüzyıldan kalma bir yapıdır. Daha önceden var olan mahallelerin içinde inşa edilen bu yapılar, Bergama'da XVI. yüzyıldaki nüfus artışına dikkat çekmektedir.

XVIII. yüzyılda; Voyvodalık ve Ayanlıkla idare edilen Bergama'nın en önemli sorunlarından biri içme ve kullanma suyu yetersizliği olmuştur. Nehrin güney yakasında su kıtlığının olması sonucu, Bergama Ayanı Koca Arapoğlu, Soma ve Kırkağaç yöresinden su getirtmiş ve bu amaçla Ab-ı Kebir Vakfını kurmuştur (1740). Bu tarihlerde birçok mahalleye çeşmeler yapıldığı gibi isteyen para ile evine su getirtebilmiştir. Bergama'nın tüm mahallelerinde bu dönem veya daha sonraki yıllara tarihlenen çok sayıda çeşme veya çeşme izi bulunmaktadır.

XVIII. yüzyıl sonu ve XIX. yüzyılda Bergama Karaosmanoğulları Ailesi’nin Ayanlık ettiği bir yerdir. Bu aileye ait kişilerin Vakfiyeleri incelendiğinde, Bergama'da özellikle ticaret yapıları ve konutların arttığı görülmektedir. Ayrıca, Selimiye Camii, Harputlu Mescidi, Emir Sultan Camii, Hatuniye Camii, Yeni Camii gibi yapılarla da yeni mahallelerin kurulduğu ve şehrin İzmir yoluna doğru büyüyerek genişlediği anlaşılmaktadır. XIX. yüzyıldan beri önemli bir yol olan bu aks üzerinde Karaosmanoğulları’na ait çok sayıda konağın varlığı bilinmektedir.

Aynı yol güzergahı, Bergama 1867 yılında kaymakamlık olduktan sonra da önemini korumuş, XIX. yüzyıl sonu yapılarından Hükümet Konağı ve şimdi lise olarak kullanılan İdadi veya Rüştiye Binası da bu yol üzerine inşa edilmiştir.

XIX. yüzyılda; Bergama’nın oldukça zengin bir şehir olduğu bilinmektedir. Karaosmanoğulları burada yoğun yeni imar faaliyetlerine girdikleri gibi, çevre illerle yapılan ticaretin artması, diğer şehirli halkın da yeni konutlar inşa etmesine neden olmuştur. Özellikle; Harputlu Mescid'in bulunduğu sokak ve çevresinde bahçe içerisinde, günümüzde yüksek duvarlı konaklar bulunmaktadır. Buradaki yerleşim dokusu, Akropol'ün alt kısmında kalan ve azınlıkların oturduğu mahalle dokusundan ve birbirine bitişik yapılmış konut düzenlemelerinden çok farklıdır. Vakfiyelerden anlaşıldığına göre, bu bölgede çok sayıda konak bulunmaktaydı.

Kulaksız Camii ile Emir Sultan Cami Minaresi’ nin arka kısımlarında korunması gerekli eski (pamuk veya tütün) depoları vardır. XIX. yüzyıldan kalma ve Anadolu'daki sanayi tarihini gösterebilecek bu tür yapılar korunmamaktadır.
Aynı şekilde, Üçgöz Köprüsü tarafındaki Tabakhane olarak bilinen yapı (Çırçır Fabrikası da olabilir) bu grup yapılar içinde korunması gereken örneklerdir. Büyük ve sağlam yapılar olmaları, ikinci bir fonksiyon vermeğe elverişlidir. “Sanayi Siti” tanımının yapılarak bu yapıların yeniden ele alınması gereklidir.

Bergama'da, XIX. yüzyıl şehir dokusu içinde gayr-ı müslim azınlıklara ait dini ve sivil mimari örnekler de önemli bir yer tutar. Yahudilere ait, içi XIX. yüzyıl nakışlarıyla süslü bir Havra ve yanındaki iki katlı büyük binadan başka, Kızıl Avlu karşısında sadece kapısı kalan Havra ile üzerinde İbranice kitabelerin bulunduğu Kurtuluş Mahallesi’ndeki bazı yapılar buna örnek verilebilir.

Kurtuluş Mahallesi'nde inşa edilmiş olan Ortodoks Kilisesi (Fener Patrikhanesi'ne bağlı Aya Triada) ve yanındaki okul binası ile bu mahalledeki konutlar, Rum azınlığın oturduğu bölgeleri belirler. Kilise 1964'de yıkılarak yerine ilkokul yapılmıştır. Değişimden (mübadele) sonra ilkokul olarak kullanılan eski okul binası ise bugün boş durmaktadır.

Bu mahalledeki konutların özellikle demir parmaklıklı dış kapıları büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Tek veya çift katlı olarak inşa edilen bu konutlar, İzmir'in eski Kordonboyu veya Güzelyalı'daki ev tipleriyle benzerlik göstermekte ve neo - klasik üslup özelliklerini yansıtmaktadır.

Bu bölgede Ulu Cami ve bir hamam kalıntısı dışında XIX. yüzyıldan daha erken tarihli bir yapı yok gibi gözükmektedir. Ancak XVI. yüzyıla ait köprülerin varlığı bu bölgenin o tarihlerde de kullanıldığını göstermektedir .

Barbaros Mahallesi, Ulu Cami Mahallesi ile geleneksel ticaret merkezi arasında yer almasına rağmen, bu kesimde de XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başı küçük konutlarından, 1905 tarihli bazı kapı girişleri, el biçiminde kapı tokmaklarından başka eski bir veriye sahip gözükmemektedir. Ancak, 1843 yılındaki büyük su baskınının köprüleri ve Debbağlar Hamamını da yıktığı düşünülecek olursa, bu bölgede var olabilecek yapıların yıkıldığı düşünülebilir.
Ayrıca, Roma Dönemi Hipodromu ile Kızıl Avlu (Serapis Temple) arasında kalması da buranın antik çağda yerleşim alanı olabileceği görüşünü kuvvetlendirmektedir.

Bergama'da günümüze büyük mezarlık alanları kalmamıştır. Musalla Mezarlığı olarak bilinen kısmın dışında Kızıl Avlu'nun doğusunun mezarlık olduğunu, XIX. yüzyıl başında Bergama'dan geçen seyyah Farlane de yazmaktadır.

Kızıl Avlu'nun doğusu, gerek türbe ve eski mezarlık alanı ve Tabakhane binasıyla, gerekse de korunabilmiş ender yeşil alanlardan biri olarak önem taşımaktadır. Ayrıca 1943 yılında Bergama'da yapılan imar planına göre bu bölge eski Roma Hamamları'nın bulunduğu bölge olarak gösterilmektedir. Bu nedenle bu kesimde kazı ve araştırma yapılması uygun olacaktır.

Bergama’da taşınmaz kültür varlıklarının koruma alanlarına dikkat edilmemekte, tuğla, briket ve çirkin demir konstrüksiyonlarla eklemeler yapılmakta veya yeni yapılar doğrudan eski yapılara eklenmektedir.

Han, hamam hatta bedesten gibi anıtsal nitelikteki yapılar özel mülkiyete konu olduğundan, özellikle hanlar ve bedesten çok kötü kullanılmakta, mirasçılar tarafından bilimsel olmayan yıpratıcı yöntemlerle bölünmektedir.

III. BERGAMA KORUNMASI GEREKLİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARI (KENTSEL VE ARKEOLOJİK SİT ALANLARI)

III.1. KENT BÜTÜNÜNÜN KORUNMASI ve GELİŞTİRİLMESİ

Kültür Bakanlığı, Koruma Kurulu' nun aldığı karar doğrultusunda , Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı’nı 1991 yılında ihale yöntemi ile yaptırmaya başlamıştır.

Tarihi Kent Merkezi sınırlarının önceki yıllarda daraltılması sonucu, bu tarihte Kentsel Sit Alanı Kestel Çayının kuzeyindeki kesime kadar küçülmüştür. Tarihi Ticaret Merkezi çok dar sınırlar içinde tutulmuş, çevresindeki Osmanlı ve Selçuk Dönemi tarihi kent dokusu (ve kısmen ticaret merkezi) kentsel sit alanı dışında kalmıştır.
Bütüncül planlama açısından bu durum sakınca yaratmakta, kentsel korumayı güçleştirmektedir.

• Bergama’da Kent bütününde yürürlükte olan İmar Planı koruma endişesi taşımamakta, tamamen çok katlı kentsel yenileme ve yoğunlaşma amacı gütmektedir (Plan 6).
• Bu plan ile Bergama'nın 1-2 katlı geleneksel dokusuna uyumsuz, 5 katlı bitişik nizam yoğun bir yapılaşma getirilmiş, yer yer 1600 kişi/hektara ulaşan çok yüksek yoğunluklar önerilmiştir. Bu yoğunlaşma olgusu günümüze kadar ulaşabilmiş doğal, tarihi, sosyal ve kültürel değerlerin kaybolmasına neden olmaktadır.
• İmar planı bazı kesimlerde uygulanmış ve geleneksel doku ile uyumsuz yeni yollar açılarak, dokuya aykırı çok katlı yapılaşmalar başlamıştır.
• Akropol'den bakıldığında, tarihi kent dokusu içinde yer yer yükselen bu yapılar, kentin görkemli silüetini bozduğu gibi, alt yapı ve ulaşım sorunlarını da büyük boyutlara ulaştırmaktadır.
• Halbuki, kentin güneye, ovaya doğru gelişmesinde -değerli tarım topraklarının korunması koşuluyla- hiç bir engel bulunmadığı gibi, kentin doğal gelişmesi de tarih içinde bu yönde olmuştur.
• Bu nedenle, halen sit alanı olmayan geniş bir bölgede yapılaşmanın denetlenmesi, Bergama geleneksel dokusu ve Akropolis silüetinin korunabilmesi amacı ile özel olarak planlanması gereklidir.
• Tarihi kent dokusunu bütüncül koruyabilmek amacıyla, 1926 tarihli harita sınırlarında açıkça belli olan tarihi kent dokusu sınırlarına kadar kentsel sit alanının genişletilmesi gerekmektedir .



PLAN 6. BERGAMA İMAR PLANI (1995)


III.2. MİMARİ VE ÇEVRESEL DEĞERLER

Bergama'nın kuzey yamaçlarında yer alan “Kentsel Sit Alanı”, kuzeyde Akropol etekleri, güneyde ise Üçkemer çayı ile sınırlanmıştır. Geç Bizans Dönemi’nden (XIV. yy) bu yana yerleşilmeye başlanan alan, Rum ve Osmanlı sivil mimarlık örneklerinin yoğun olarak bulunduğu bir kesimdir .

Eğime dik ve paralel sokaklar, genellikle taş kaplıdır, ancak yer yer bu taş kaplama, üzerine beton atılarak örtülmüştür. Eğim genellikle yağmur akışı için
sokak ortasına doğru verilmiştir. Sokak genişlikleri 3-5-7 metre olarak değişmekte, araç geçişi yer yer güçlükle gerçekleşmektedir. Çıkmaz sokaklar oldukça yaygındır. Bu sokakların iki yanında genel olarak bitişik düzende, çoğunlukla bir/iki katlı, kesme veya moloz taştan yapılmış yığma yapılar dokuyu oluşturur . Kentsel sit alanı içindeki yapılar, çoğunlukla eski “Rum Mimarisi” olarak adlandırılan özellikleri yansıtmaktadır. Yer yer, az sayıda zemin katı kaba yonu taş, üst katı ahşap taşıyıcı sisteme sahip, “Osmanlı-Türk” yapı kültürünün özelliklerini yansıtan yapılara da rastlanmaktadır. Ancak, bunların ortak bir kültürün ürünü olduğunu da belirtmek gereklidir .

Yeni yapılar ise; genellikle iki katlıdır, mimari yapı tarzı ve genellikle betonarme yapı sistemi ile tarihi çevre konut dokusuna aykırı yapılardır. Rum Tipi olarak nitelendirilen taş yapılar, genellikle düz ya da kemer taş lentolu gösterişli kapılara sahiptir.

Düz ya da kemer taş lentolu pencerelerde metal veya ahşap kepenkler bulunmaktadır. Bu kepenklerin bazıları metal sanatı örneklerinden sayılabilir. Bodrum katı bu evlerde oldukça yaygın olarak saptanmıştır.

Geniş saçaklı, ahşap strüktürel yapısı, çıkmaları, ahşap pencere ve kapıları ile geleneksel Türk Evleri sokaklar içinde az da olsa yer almaktadır. Konutlar alaturka kiremit kaplı çatılara sahiptir. Bir kısım konutlarda bu çatılar marsilya kiremiti ile değiştirilmiştir. Duvarlar genellikle sıvanmış ve sarı/mavi/pembe gibi pastel renklerle boyanmıştır.

Cephe süslemeleri arasında, silme, bordür, kitabe, saçakaltı gibi süslemelere rastlanmaktadır.




III.2.1. DOKU ÖZELLİKLERİ (YAPI - SOKAK İLİŞKİSİ)

Yapılar genellikle bitişik nizam, bahçesiz ya da çok küçük bir bahçesi olan bir yada iki katlı konutlardır. Yer yer çıkmazlarla ulaşılan ve bahçe içinde yer alan
konutlara da rastlanmaktadır. Ancak, çoğunlukla dışa açık ve sokağa bakan cepheleri bulunan yapılar yörenin sosyal karakterini de yansıtmaktadır.
Konutlara doğrudan sokaktan yada bir avludan geçerek girilmektedir.

Konutların parsel içindeki ve sokağa göre konumları aşağıda özetlenmiştir:

Bergama Tarihi Kent Dokusu (Kentsel Sit Alanı) içindeki konutlar genel olarak, sokağa doğrudan açılan ve cepheleri özellikli yapılardır. Cephelerde kapı ve pencereler ile saçak altları, genellikle taş ve alçı silme, lento ve saçakaltı
süslemeleri ile bezenmiştir.
Bazı yapılarda tam bodrum, yarı bodrum bulunmakta, yapının girişinin yükseltilmesi ile ve merdivenli girişlerle yapıya girilmektedir.
Kentsel sit alanının dışında, Üçkemer çayının güneyinde yer alan Tarihi Kent Merkezi çevresindeki geleneksel doku da Osmanlı-Türk Kent Dokusu özelliklerini taşımaktadır. Bu bölgede konutlar, genel olarak bir avludan girişli, içe dönük ahşap strüktürel yapıya sahiptir.

Bu bölge içinde Kentsel Sit Alanı'nın zaman içinde daraltılması, dokuda büyük kayıplara neden olmuş, yeni yol açılmaları, 5-8 Katlı yapılaşmalar vb imar uygulamaları ile korunması gerekli tarihi kent dokusu kısmen yok olmuştur. Yüksek avlu duvarları nedeniyle bazı yapılar algılanamamaktadır.

Bergama Evleri; Ege Bölgesi’nin iklim, çevre ve ekonomik şartlarından doğmuş yapılardır. Yapıların ana malzemesi taş olduğundan yazları serin, kışları ise sıcak olma özelliğine sahiptir. Yapıların taşıyıcı duvarları çoğunlukla kaba yonu
taş örgülü olup, bağlayıcı malzeme kireç harcıdır. Bazı yapılarda görülen ahşap iskelet ve bağdadi sistemle yapılmış kerpiç dolgu duvarlar, daha çok ikinci katlarda yer almaktadır.
Yapıların çoğunda taşıyıcı olmayan duvarlar ahşap bağdadi tekniğiyle yapılmıştır. Az sayıda yapının dış yüzü kesme taş kaplamalı olup büyük bir kısmı içten ve dıştan sıvalıdır. Yapıların bir çoğunda subasman bulunmaktadır. Konutların yapım tekniklerinde bölgenin deprem kuşağında olmasının etkileri görülmektedir. Özellikle kalın taşıyıcı duvarlar, küçük boyutlu pencereler ve konumları ile, ayrıca hafifletme kemerlerinin kullanılması büyük ölçüde zorunluluktan doğmuştur.

Ahşap malzeme; kapı, pencere, merdiven, çıkma ile döşeme, tavan ve çatı elemanlarında kullanılmıştır. Ayrıca bölgede "Fer Forge" türü demir işçiliği de yaygındır. Birçok giriş kapısı, pencere parmaklığı ve çıkmaları taşıyan konsollar, bu türden işçilik örnekleri olup türlerinin güzel örnekleridir.
Pencerelerde ise, metal veya ahşap kepenklere rastlanılmaktadır. Yine bu kapıların ve pencerelerin hemen hemen hepsi taş lentolu, söveli olup düz ya da kemer formludur.

Yapıların önemli bir bölümünde saçak yerine korniş elemanı bulunmaktadır. Ahşap saçak elemanına ender olarak rastlanır. Çatı biçimi ise genelde beşik veya oturtma olup özgün örtüsü alaturka kiremittir. Alanda yer alan yeni yapıların taşıyıcı sistemleri yığma veya betonarme yapım tekniği ile yapılmış olup, tuğla ve biriket dolgu malzemesi olarak kullanılmıştır.




III.2.2. PLAN ÖZELLİKLERİ :

Alanın genel dokusunu oluşturan konutların çoğunluğu bitişik düzende bahçesiz konutlardır. Buna karşılık avlu elemanı daha yaygındır. Yapılar bir veya iki katlı olabilmektedir. Evlere ya doğrudan sokaktan ya da avludan geçilerek girilmektedir. Konutların parsele ve sokağa göre konumları en
yalın biçimi ile dört tiptedir.

1- Sokağa cepheli, bahçesiz-avlusuz yapı,
2- Sokağa cepheli, avlusu arkada bulunan yapı,
3- Bir cephesi ve avlusu sokağa cepheli yapı,
4- Sokağa cepheli avlu arkasında yer alan yapı.

Söz konusu bitişik düzendeki konutlar sokak üzerinde yer yer ikiz olarak ya da simetrik düzende yer alabilmektedirler.
Bergama konutları yapıldıkları dönemin tüm yaşantı ve faaliyetlerini anlatan ünitelerden oluşmuşlardır. Alanda yer alan bir kaç büyük yapı dışında minimum programlıdırlar. Yapılar bir veya iki katlı ve bodrumlu veya bodrumsuz olarak
düzenlenmiştir.

Yapıların plan şemaları konut-parsel ilişkisi ile doğrudan bağlantılı olduğu düşünülerek konu bu yönde incelenmiştir ve sonuçta yukarıda dört ayrı tip olarak görülen sınıflamanın aslında yapının planını etkileyen giriş biçimlenmesi açısından iki ana gruba ayrılabileceği de görülmüştür.

1- Sokaktan doğrudan eve ulaşılan tip
a- Avlusuz tip
b- Avlunun yapı arkasında olduğu tip
2- Avludan eve ulaşılan tip
a- Yan avlulu tip
b- Ön avlulu tip

Konutların giriş kapısının ve odaların açıldığı dar alana giriş holü veya sofa denmesi mümkündür. Bu mekan sokaktan doğrudan eve ulaşılan konutlarda giriş kapısının konumuna göre yanda veya ortada olabilmektedir. Yine konutların büyüklüğüne göre küçük ya da büyük bir mekan olarak bazı durumlarda içinde oturulan bir nitelik de taşımaktadır.

En mütevazi örneklerde, bir oda bu mekana açılırken büyük yapılarda birçok oda buraya açılmaktadır. İki katlı konutlarda üst kat merdiveni, bodrum katlı konutlarda da bodrum merdiveni bu hacimde yer almaktadır. Eğer avlu yapının
arkasında yer alıyorsa buradan avluya geçiş bulunmaktadır.

Avlusuz yapılarda servis mekanları bu mekana açılırken, avlulu tiplerde servis mekanları özellikle tuvaletler avluda düzenlenmiş durumdadır.

III.2.3. PLAN TİPOLOJİSİ

I- Girişi yoldan olan yapılar

I.1. Orta sofalı tipler
I.2. Dış sofalı tipler

II- Giriş avludan olan yapılar

II.1. Bir katlı
II.2. İki katlı

Sonuç olarak, bu sofa (giriş holü) mekanına göre orta sofalı ve dış sofalı olarak adlandırılabilecek iki ana plan şemasından söz edilebilir. İki katlı konutlarda da genellikle üst kat planı alt kat planı ile çakışmaktadır.

Konutların yaşama birimleri daha çok üst katlarda yer almaktadır. Odalar, çok fonksiyonlu olup, oturma, yatma ve benzeri faaliyetlerin yeraldığı bir elemandır. Genel olarak çıkma, balkon gibi elemanlar baş oda olarak adlandırılan misafir odalarının ön yüzlerinde veya orta sofanın devamında yer almaktadır.

Bodrumlu konutların bir bölümünde bodrum katı, giriş katının belli bir kesiminin altını kaplarken özellikle büyük yapılarda tümüyle zemin katın altında yer almaktadır.
Kimi zaman bodrumlar direkt olarak sokağa açılarak ayrı bir kat kimliği de kazanmaktadır.
Yapıların genelinde planlar cepheye yansımaktadır. Örneğin giriş kapısının yeri sofanın konumunu, pencere sayıları da arkasında yer alan odaların sayısını yansıtmaktadır.

III.2.4. PLAN ELEMANLARI

Kentsel sit alanındaki konutlar mimari elemanlar açısından diğer yörelerdeki konutlara nazaran fakir sayılırlar.
Konutlarda taban ve tavan döşemeleri ahşaptır. Ender olarak bazı yapılarda zemin kat taş döşelidir. Ahşap tavanlarda süs ögesi de oldukça azdır.

Niş, raf ve ahşap dolaplar en çok rastlanılan plan elemanlarıdır. Ahşap yerli dolaplar yine diğer bölgelerde rastladığımız biçimlerde olmayıp daha küçük çaplıdır ve üstelik gusülhaneye sahip değildir.

III.2.5. CEPHE ÖZELLİKLERİ

Sit alanındaki yapıların dış cephe özelliklerine göre üç ana grupta toplandıkları görülmüştür.

III.2.5.1. Yalın Cepheli Yapılar :

Bunlar; cephelerinde herhangi bir ek elemana sahip olmayan, yalnızca kemerli ya da düz taş lentolu kapı ve pencerelere sahip taş yapılardır. Bu yapılar sit alanındaki konutların içinde sayıca en fazla olan grubu oluştururlar.
Büyük bir çoğunluğu küçük ve orta ölçekli binalardır. Yapılar önce kat yüksekliklerine göre ve sonra giriş kapısına göre Şekil 2'de görüldüğü gibi alt gruplara ayrılmışlardır.
Bu grup yapılar içinde, ayrı bir özellik taşıyan yapı grubu da bünyelerinde ticarethaneleri bulunduran yapılardır. Bunlar cephe ve plan özellikleri açısından yalın cepheli olmakla birlikte ayrı olarak değerlendirilmelidirler.

III.2.5.2. Hareketli Cepheli Yapılar :

Bu gruba giren yapıların genel özelliği cephelerinde çıkma ve balkon gibi elemanların bulunması ve yapı cephesinin sokağa üçüncü bir boyutta da katılmasıdır.
Bu yapılar, sıra konutların arasında yer alabildiği gibi, sokakların kesiştikleri noktalarda da her iki sokağa cepheli olarak bulunmaktadırlar. Genelde bu tip yapılar büyük ölçeklidirler.

Alanda bu ana gruba dahil yapılar testere çıkmalı, çift çıkmalı, tek çıkmalı, tüm cephede çıkmalı, ortada balkonlu ve cephe boyunca balkonlu gibi alt gruplara ayrılarak incelenebilirler.

Bu yapıların dışında geleneksel tekniklerle inşa edilmiş ancak belli bir tipolojiye sokulamayan çok büyük ölçekli veya çok küçük ölçekli yapılar da bulunmaktadır. Bu tür yapıların genel karakteri oluşturmadıkları kabul edilerek ayrı bir biçimde korunması ve değerlendirilmesi düşünülmek üzere geleneksel ancak tipoloji dışı cephe olarak sınıflanmışlardır.

Bu grup değerlendirilmesine sokağa salt avlu kapısı ile açılan cepheler dahil edilmemiştir. Çünkü bu yapıların sokak karakteri üzerinde etkin bir katılımları yoktur.

III.2.5.3. Cephe Elemanları :

Yapılar iç elemanlar açısından fakir olmalarına karşın dış elemanlar açısından oldukça zengindir. Yapıların tüm gösterişi cephededir.

• Kapılar :
Çoğunlukla bu eleman cephede vurgulanmış olup yapının genel görünüşünde önemli yer tutar. Genellikle basık ya da yarım dairesel kemerli veya düz lentoludur. Yine bu kapılar çift kanatlı ve ahşap malzemeli olup üzerlerinde bir de pencere yer almakta ve bazı kapıların iki yanında profilli başlıklarla biten sütunceler bulunmaktadır. Bodrumlu yapılarda ana giriş kapısı sokak kotundan 4-5 basamak yukardadır. Bodruma açılan kapılar küçük, süslemesiz sade kapılardır.

Ortak özellikleri açısından kapılar şöyle sınıflandırılabilir.

1. Kemerli taş lentolu kapılar ;
1.1. Merdivenli
1.2. Kapı üstünde pencereli
1.3. Merdivenli ve kapı üstünde pencereli

2. Düz taş lentolu kapılar ;
2.1. Merdivenli
2.2. Kapı üstünde pencereli

3. Bodrum kapıları;
3.1. Kemerli
3.2. Düz lentolu

• Pencereler :
Geleneksel tekniklerle yapılmış konutlarda pencere boyutları (1-1.5) x (2-2.5) m2 dir. Doğramalar ahşaptır ve süslü demir parmaklıklı elemanlarla birlikte kullanılmışlardır. Kepenk oldukça yaygın bir özelliktir ve malzemesi ahşap ya da demirdir.

Pencerelerin tümüne yakın bir bölümü dikdörtgen taş lentoludur ve bazılarında ayrıca pencere üstünde küçük bir saçakçık da vardır.

Ana özellikleri açısından şöyle sınıflanabilirler:

1. Taş Lentolu Pencereler ;
1.1. Düz lentolu dikdörtgen olanlar
1.2. Kemer lentolu dikdörtgen olanlar
1.3. Kemer lentolu olanlar

2. Ahşap Lentolu Pencereler (dikdörtgen formlu);

3. Bodrum Pencereleri ;
3.1. Taş lentolu
3.2. Lentosuz

• Kitabe Elemanı : Bergama’da geleneksel nitelikte bazı yapıların cephelerinde yapım tarihinin yazılı olduğu kitabeler ile sigorta amblemlerine rastlanılmaktadır.

• Silme : Alanda yer alan bazı yapılarda kat hizalarında silme elemanı da bulunmaktadır.

• Saçaklar : Tuğla, taş veya ahşap olarak yapılmıştır. Tümüyle taş
malzeme ile yapılmış olan yapılarda doğal olarak dar taş saçaklar
bulunmakta, buna karşılık üst katları bağdadi tekniği ile yapılmış yapılarda da geniş ahşap saçaklar görülmektedir.

Silme veya korniş olarak adlandırılabilecek kademeli saçak elemanlarına da bölgede çokça rastlanmaktadır.

• Çıkma ve Balkon Elemanları :
Cephe çıkma elemanlarının, hemen tümü ahşap bağdadi tekniğinde yapılmıştır. Bir oda boyunca olabildikleri gibi, bir odanın bir köşesini de kaplayabilirler.
Çıkmaları destekleyen elemanlar ahşaptan veya demirden olabilmekte ve dekoratif özellikler sergilemektedirler.

Balkonların tümü demir sütrüktür ile yapılmış olup zeminleri ahşap taşıyıcı, destekleri ise demir veya taş konsollardır.











BERGAMA KONUTLARI PLAN TİPOLOJİSİ (Kaynak: Hersek, C., Yenişehirlioğlu, F., 1992, "Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı Araştırma Raporu", Akman Proje Ltd.)

2 comments:

Anonymous said...

Takk for en interessant blogg

Unknown said...

iyi günler ben Erciyes üniversitesi Şehir ve Bölge planlama öğrencisiyim Bergama kentsel arkeolojik sitİn tarihi hakkında ve ne zaman sit olduğu hakkında bilgi verebilir misiniz? teşekkürler