IX. KONYA TARİHİ KENT MERKEZİ VE ARASTA KESİMİ ANITSAL YAPILAR
IX.1. BEDESTEN VE HANLAR
BEDESTEN :
Günümüzde Karatay Lisesi’nin bulunduğu yerde, dokuz kubbeli bir Bedesten yer alıyordu. Yazıtına göre bu bina, Kanuni Süleyman zamanında 1538 yılında yaptırılmıştır [1]. Kadri Molla veya Kadri Çelebi diye anılan, Kanuni devri kazaskerlerinden biri tarafından inşa ettirilmiştir [2]. Bedesten, en yoğun ticari faaliyetlerin geçtiği yerdir. Evliya Çelebi, kargir, büyük demir kapıları olan ve kurşun örtülü kubbeleri bulunan bedestende zengin tüccarların çok kıymetli ticari mallarının bulunduğunu söyler. Aşağıda da açıklayacağımız üzere Uzunçarşı denilen Pazar yeri, buradan başlamakta ve civarı çeşitli esnaf dükkanları ile çevrili bulunmakta idi. Hemen yakınında Şerafeddin Cami ve karşısındaki Ebu’l Fazl caminin bulunuşu,burasını her yönden şehrin merkezi haline getirmiştir.
KAPAN HANI :
Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından imaretine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. İnşa tarihi, vakfiyesine göre Nisan 1454 (Şaban 868) dür. İbrahim Bey imaretine bitişikti ve yeri Alaaddin tepesinin doğusunda, bugünkü Kız İlköğretmen okulunun bahçesine rastlamaktadır. Selçuklu devri hanlarından Bizaniye hanının yanına yapılmıştır. Osmanlılar devrinde bu hanın ve avlusunun kapan olarak kullanıldığını, yiyecek ve içecek maddelerinin, pamuk, buğday vs. tahil ve benzeri metanın handa tartılıp, satıldığını sicillerden öğreniyoruz. Örneğin 12 Şubat 1571 (17 Ramazan ...) tarihli bir kayıt. Unkapanında tartılan undan ne kadar kantar resmi alınacağına dairdir. 1728 tarihli (1141) tarihli bir ferman “İbrahim Bey Vakfından Kapan hanından başka yerde me’kulat ve meşrubat, penbe ve sair meta’nın vezn olunmaması için gönderilmiştir. Kapan hanının bu sebeple, Konya’nın en işlek hanlarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin, aşağıda sözünü edeceğimiz hanlar, yılda 3-5 bin akçaya kiraya verilirken “İbrahim Bey imareti evkafından Kapan Hanı” Kasım sonları 1570 (Evail-i Receb 978) tarihli bir sicilden anlaşıldığına göre yılda 18.000 akçaya kiraya verilmiştir. Bu han özellikle şehrin iaşesini sağlayan ticaret mahallini teşkil etmesi bakımından, civar köylülerin konakladıkları bir yer olmuştur.
SULTAN BAYEZİD HANI (KİREMİTLİ HAN)
Sicillerden Sultan Bayezıd hanı diye bir handan bahsedilmektedir. Bu hanın, Mevlana külliyesi yakınında olduğu ve Sultan II. Bayezıd tarafından inşa ettirildiği ve “Kiremdli Han” diye adlandırıldığı, Konya tarihi üzerinde araştırma yapanlar tarafından ifade edilmektedir. 24 Eylül 1641 tarihli bir kayıttan, Kiremidli Hanın Konya’da Mevlana külliyesine yakın bir yerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yapılı, tarihi nereye vakfedildiği kesinlikle bilinmemektedir.
ALACA HANI
Konya beylerbeyinden Mahmud Paşa tarafından Ekim ortaları 1576 tarihinde yaptırılmıştır. Bugün kalıntıları bulunmayan hanın, alt kat ve üst kat ile klasik Osmanlı hanları olduğu, bicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Vakfiyesinde, Aksaray kapası yakınında inşa edilidği belirtilmektedir. Ancak diğer sicil kayıtlarında Atpazarı kapısı civarında bulunduğu zikredilmektedir. Örneğin Temmuz sonlarnı 1630 tarihli bir zabıtta bir dükkanın yeri “Atpazarı kapısı dahilinde Keçeciler çarşusunda, bir tarafı Mahmud Paşa vakfı olan Alaca hanı...” diye tarif edilir.Aksaray ve Atpazarı kapıları, Konya sürunun doğu kısmında, birbirlerinden pek uzak olmayan iki kapıdır. Vakfiyesinde Akszaray kapısı yakınında diye yeri tarif edilirken, diğer sicil kayıtlarında Atpazarı kapısına göre anılması pek çelişkili bir durum değildir. Çünkü bu iki kapı arası tam bir ticaret mahallidir ve Keçeciler Çarşısı da, Mevlana külliyesi yakınından, Aksaray kapısından başlayarak Atpazarı kapısına doğru uzanır.
Bunlardan başka tahrir defterlerinde Nizamiye Hanı, Hoca Mezid Hanı, Kanara Hanı (Hayvan Pazarı Hanı) adları geçmektedir. Bunlar Selçuklu devrine ait hanlardır
ve incelediğimiz dönemde işletildiklerini gösteren sicil kayıtlarına rastlanılmaktadır.
Sicillerden Yeni Han, Han-ı Kirpas (Bez Han) Ümret Hanı, Has Yusuf Hanı gibi hanlara ait kayıtlar vardır. Herhalde adı geçen hanlar, yukarıda ayrıntılı bilgi verdiğimiz gibi büyük hanlar değillerdi. Zira bunlara ait mukataa kayıtlarında pek yüksek kira ücretlerine rastlanmıyor. Örneğin Han-ı Kirpas (Bez Han) 27 Ocak 1571 gününden itibaren bir yıla, açık artırma suretiyle 2500 akçaya Turhan b. Ahmed adlı birne kiraya verilmiştir. Yeni Han ise, yine aynı tarihte 50 filori (3000 akça)ya Hacı Emir mahallesinden Ali b. Yusuf tarafından kiralanmıştır.
Ayrıca, bu hanların yerlerini tespit etmek mümkün olmamaktadır. Ancak, şehrin ticaret ve sanat faaliyetlerinin geçtiği kesime, Uzunçarşıya yakın bulunmaları mümkündür. Bu hanlardan başka Mehmed Önder, Şer’iye sicillerine dayanarak XVI. Yüzyılın ortalarında Piri Paşa’nın azadlı kölesi Behram Ağa’nın Avlun Hanı denilen bir han yaptırdığını, Sultan II. Selim’in mevlana külliyesi yakınındaki imaretine bitişik inşa ettirdiği bu hana Kurşunlu Han da denildiğini yazmaktadır.
Bütün bu anlattıklarımızdan XVI. Yüzyılın sonlarında pek çok büyük vakıf hanın bulunduğunu ve özel mülk hanlarının varlığı da düşünülürse, han sayısının epey kabaracağını tahmin etmek yanlış olmasa gerektir. Nitekim Evliya Çelebi, XVII. Yüzyılın ortalarında Konya’da 26 han bulunduğunu yazmaktadır.
Hanlar, genellikle şehrin güney ve doğu tarafında toplanmıştır.
IX.2. ESNAF ÇARŞILARI VE PAZAR YERLERİ
Bütün İslam şehirleri ile birlikte Osmanlılarınkilerde de, esnaf erbabı sürüp gelen bir geleneğin etkisinde belli kurallara uyarak üretimde bulunur ve ürettiklerini kendileri pazarlarlardı. Genellikle aynı mesleğin mensupları, bira arada yan yana bulunan dükkanlarında çalışırlardı ve bulundukları sokağa kendi adlarını verirlerdi. Çarşı suk denilen bu yerler, her çeşit esnafın yer aldığı daha büyük çarşı ve pazar yerlerine açılır, hepsi birlikte şehre bir şekil verirdi. 1584 (992) tarihli Konya mufafasal tahrir defterinin başında yer lan Karaman vilayeti kanun-namesinin “Kanun-ı asesan-ı şehr-i Konya” bölümünden ve diğer belgelerden yararlanarak, Konya’nın çarşı ve pazarlarını bir ölçüde tespit etmek mümkün olabilecektir. Adı geçen kanun-name de nerelerde bekçilerin bulunacağı şöyle sıralanmaktadır. “Atpazarı kapusunda bir oturak, Haffafiye de bir oturak, Bedesten önünde bir oturak, Bit Pazarında bir oturak, İplik Pazarında bir oturak, Saraçlarda bir oturak, Kazzaslar (İpekçiler)de bir oturak, bir de gezer paspan”.
Evliya Çelebi, “Sipah Pazarı, sarracchanesi, tahte’l-kal’ası, nu’mur ve müzeyyendir”der. Çelebi’ye göre Konya’nın bedesteni ile birlikte XVII. Yüzyılın ortalarında 1900 dükkan vardır.
Yukarıda adları geçen Bedesten ve Atpazarı (Sipah Pazarı) nın yerleri saptanabilmektedir. Ortasında Bedesten ve Ebu’l Fazl camiinin bulunduğu ve Atpazarı’na kadar uzandığı sanılan büyük cadde Uzunçarşı idi. Haffaflar çarşısı, bugünkü postahanenin arkasından Hükümet konağına doğru gelen ve Uzunçarşı’ya açılan bir sokak olmalıdır. Zira, bir sicilde Haffaflar çarşısında Çarşamba Sultan Mescidi’nin bulunduğu yazılıdır. İbrahim Hakkı Konyalı, kısmen bugünkü Postahanenin yerinde Müstevff hazanının bulunduğu ve bitişiğinde Hoca Selman tarafından yaptırılmış bir darü’l-hadis’in yer aldığını, bu daru’l hadisin mescidinin Çarşamba Mescidi adlarıyla son zamanlara kadar ayakta kaldığını söylemektedir. Debbağ-hane, şehrin kuzeydoğusunda .... ..... yakınındaki mahaldir. Debbağlık akarsuyu gerektirdiği için, her şehrin olduğu gibi, bu meslek mensupları Konya’da da şehrin kenarında ayrı bir mahalle teşkil ederler. Tahrir defterlerindeki kayıtlarda, buradaki Kubbeli Mescid, Debbağhane mescidi olarak zikredilir. Debbağhane mahallesi, Aksaray kapısına yakınlığından dolayı Aksaray adıyla da anılmıştır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz çarşılardan başka, maddi üretimde bulunan her iş kolu mensuplarının şehirde ayrı bir yer işgal ettikleri anlaşılmaktadır.
Örneğin, belgelerde, yukarıda sözünü ettiğimizin dışında Muytablar (Çul Dokuyucular), Çancılar, İğneciler, Çilingirler, Tekkeciler (Külahcılar), Cullahlar, Hallaclar, Bakırcılar, Demirciler, Kazancılar vs. gibi sanat erbabının ayrı çarşılarına ait kayıtlara rastlanmaktadır. Bunların hepsinin yerlerinin tebsit etmek mümkün olmamıştır.
Bununla beraber, örneğin, Ağustos 1628 tarihli bir belgede, Çancılar çarşınsında, Kürkçü hamamının su yollarının tamir edildiği; bir diğerinde aynı hamama yakın bir dükkan kiraya verildiği yazılıdır. Kürkçü hamamının Mevlana türbesi civarında olduğunu ve son yıllara kadar ayakta kaldığını biliyoruz. Çancılar çarşısının yerini tahmin etmek ve bu kayıtlara göre bir dereceye kadar mümkündür. Aralık ortaları 1628 tarihli tarihli bir sicilde Muytablar çarşısında, bir tarafı Kal_i atik hendeğine bitişik bir dükkandan söz edilmektedir. Zikredilen Kal’a-i atik iç kal’a denilen bugünkü Alaaddin tepesini çevreleyen surdur. Muytablar çarşısının, diğer sanat ve ticaret mahalleri gözönüne alınarak, İçkale’nin güneydoğusunda, Ebu’l Fazl camliine doğru bir tarafta yer aldığı söylenebilir. Diğer çarşıların da, birbirleri ile ilişkili iş kollarının birbirine yakın ve transit ticarete konu olabilecek memulat üreten esnafın Bedesten’e en yakın bulunmak üzere, ticaret kesiminde sıralandıklarını söylemek pek yanlış olmayacaktır.
Bütün bu verilerden sonra, sur kapılarının her birinin ticaret yeri olduğunu hatırlatarak, Konya şehrinin yoğun ticaret bölgesini, güneydoğu kesiminin teşkil ettiğini, daha açık bir sınırlama yapmak gerekirse, Atpazarı kapısı ve Mevlana dergahından Bedesten’e kadar uzanan kısmın esnaf çarşıları ve Pazar yerleri ile işgal edilidiğni, tüccarların konakladıkları ve mallarını depoladıkları hanların da bu kesimde yer aldığını söyleyebiliriz. Şehrin inşası için yapılan ticaretin, şehrin kuzeydoğusunda yoğunlaştığını, çünkü Karamanoğullarından beri kullanılan Kapanın burada yer aldığını görüyoruz. Diğer kısımlarda bakkal ve ekmekçi gibi dükkanların ve evlerde basit tezgahlarda yapılan üretimin dışında pek büyük sanat ve ticaret faaliyetinin geçmediği anlaşılıyor.
Tarihsel perspektif içinde şehrin gelişimi bu sebeplerle güney yönünde olmuş ve sanat ticaret faaliyetleri ile sosyal dinsel fonksiyonların bütünlenmesi nedeniyle büyük cemaat toplayan camiler de bu kesimde yer almıştır.
X. OSMANLI- TÜRK ÇARŞILARI ve KONYA TARİHİ KENT MERKEZİ ARASTA KESİMİ
X.1. GENEL KARAKTER ve YERLEŞİM (DOKU) ÖZELLİKLERİ :
Bu bölümde Konya ARASTA KESİMİ, İzmir, İstanbul, Bursa, Edirne ve Ankara Tarihi Ticaret Merkezleri incelenerek, saptanan genel karakterler özetle verilmiştir.
· KÜÇÜK YAPI ADALARI :
Osmanlı - Türk şehirlerinde, sadece dükkanlardan oluşan çarşılarda yapı adaları çok küçüktür. Bu özelliğe Konya Tarihi Ticaret Merkezi'nde de rastlıyoruz. Yapı adalarının çok küçük olmasının nedeni, uygun boyuttaki iki dükkanın bitişik olarak sıralanmasıdır. Genellikle 2 - 4 metre genişliğindeki dükkanların oluşturacağı adalar da 4 - 8 metre olacaktır. Bu adaların kenarlarında 5 - 7 metre genişlikte yollar bulunduğundan, bu bölgede yol alanı, yerleşim bölgelerine oranla daha çoktur. Genel olarak yol oranı % 50 olup, çoğu kez bu orandan daha da fazladır. İncelenen örnekler arasında 6 metreden daha geniş dükkana rastlanmamıştır [3] . Konya’da 538, 221, 537, 536, 219, 220, 215, 216, 217, 210, 209, 208, 205, 206, 207, 197, 196, 195 kadastral numaralı adalarda dükkan büyüklüğü ortalama 20 - 25 m2’dir.
192, 193, 194, 191, 190, 189, 186, 187, 188, 179, 178, 213, 212, 211, 202, 203, 204 200, 199, 198, 193 (Kapu Camii çevresi) kadastral numaralı adalarda dükkan büyüklüğü ise 10 – 12 m2’dir.
· TEK KATLI DÜKKAN DİZİSİ :
Tarihi çarşılarımızda, dükkanlar genellikle tek katlı olarak yapılaşmışlardır. Ancak zamanla ikinci ve üçüncü kat ilaveleri ile doku yapı yoğunluğu artmıştır. Konya kadastral haritaları üzerinde yapılan inceleme ve arazi çalışmaları bunu doğrulamaktadır. Bazen tek kata çok alçak bir ilave kat yapılmıştır. (Örnek: Edirne - Çilingirler Çarşısı, Ankara - Saraçlar Çarşısı)
FOTOĞRAF 6 : AĞAÇPAZARI KESİMİNDE TEK KATLI DÜKKANLAR
· DÜZ DAMLI DÜKKANLAR :
Osmanlı-Türk Dönemi Konya Tarihi kent Merkezi’nde en karakteristik yapı (dükkan tipi) düz damlı ve kirpi saçaklı tiplerdir. 19.yy. sonu ile 20. Yy. başlarında çekilen fotoğraflarda görülen bu tip dükkanlar geleneksel Konya sivil mimarisi ile (konut) benzerlik göstermektedir. Kerpiç ve toprak sıva ile inşa edilen dükkanların döşemeleri ahşaptır [4]. Düz dam kirpi saçaklarla çevrelenmiş, çatı suyu ise yağmur olukları ile sokağa akıtılmıştır. Bu tip dükkanların cepheleri katlanabilir ahşap kapılarla örtülüyordu. Daha sonra bu düz damlı dükkanların çoğunun üstü örtülerek, beşik çatılı dükkanlar haline dönüştürülmüştür.
Aşağıdaki fotoğrafta Kapu Camii çevresi Odunpazarı kesiminin fotoğrafında bu yapı tipleri görülmektedir.
IX.1. BEDESTEN VE HANLAR
BEDESTEN :
Günümüzde Karatay Lisesi’nin bulunduğu yerde, dokuz kubbeli bir Bedesten yer alıyordu. Yazıtına göre bu bina, Kanuni Süleyman zamanında 1538 yılında yaptırılmıştır [1]. Kadri Molla veya Kadri Çelebi diye anılan, Kanuni devri kazaskerlerinden biri tarafından inşa ettirilmiştir [2]. Bedesten, en yoğun ticari faaliyetlerin geçtiği yerdir. Evliya Çelebi, kargir, büyük demir kapıları olan ve kurşun örtülü kubbeleri bulunan bedestende zengin tüccarların çok kıymetli ticari mallarının bulunduğunu söyler. Aşağıda da açıklayacağımız üzere Uzunçarşı denilen Pazar yeri, buradan başlamakta ve civarı çeşitli esnaf dükkanları ile çevrili bulunmakta idi. Hemen yakınında Şerafeddin Cami ve karşısındaki Ebu’l Fazl caminin bulunuşu,burasını her yönden şehrin merkezi haline getirmiştir.
KAPAN HANI :
Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından imaretine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. İnşa tarihi, vakfiyesine göre Nisan 1454 (Şaban 868) dür. İbrahim Bey imaretine bitişikti ve yeri Alaaddin tepesinin doğusunda, bugünkü Kız İlköğretmen okulunun bahçesine rastlamaktadır. Selçuklu devri hanlarından Bizaniye hanının yanına yapılmıştır. Osmanlılar devrinde bu hanın ve avlusunun kapan olarak kullanıldığını, yiyecek ve içecek maddelerinin, pamuk, buğday vs. tahil ve benzeri metanın handa tartılıp, satıldığını sicillerden öğreniyoruz. Örneğin 12 Şubat 1571 (17 Ramazan ...) tarihli bir kayıt. Unkapanında tartılan undan ne kadar kantar resmi alınacağına dairdir. 1728 tarihli (1141) tarihli bir ferman “İbrahim Bey Vakfından Kapan hanından başka yerde me’kulat ve meşrubat, penbe ve sair meta’nın vezn olunmaması için gönderilmiştir. Kapan hanının bu sebeple, Konya’nın en işlek hanlarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin, aşağıda sözünü edeceğimiz hanlar, yılda 3-5 bin akçaya kiraya verilirken “İbrahim Bey imareti evkafından Kapan Hanı” Kasım sonları 1570 (Evail-i Receb 978) tarihli bir sicilden anlaşıldığına göre yılda 18.000 akçaya kiraya verilmiştir. Bu han özellikle şehrin iaşesini sağlayan ticaret mahallini teşkil etmesi bakımından, civar köylülerin konakladıkları bir yer olmuştur.
SULTAN BAYEZİD HANI (KİREMİTLİ HAN)
Sicillerden Sultan Bayezıd hanı diye bir handan bahsedilmektedir. Bu hanın, Mevlana külliyesi yakınında olduğu ve Sultan II. Bayezıd tarafından inşa ettirildiği ve “Kiremdli Han” diye adlandırıldığı, Konya tarihi üzerinde araştırma yapanlar tarafından ifade edilmektedir. 24 Eylül 1641 tarihli bir kayıttan, Kiremidli Hanın Konya’da Mevlana külliyesine yakın bir yerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yapılı, tarihi nereye vakfedildiği kesinlikle bilinmemektedir.
ALACA HANI
Konya beylerbeyinden Mahmud Paşa tarafından Ekim ortaları 1576 tarihinde yaptırılmıştır. Bugün kalıntıları bulunmayan hanın, alt kat ve üst kat ile klasik Osmanlı hanları olduğu, bicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Vakfiyesinde, Aksaray kapası yakınında inşa edilidği belirtilmektedir. Ancak diğer sicil kayıtlarında Atpazarı kapısı civarında bulunduğu zikredilmektedir. Örneğin Temmuz sonlarnı 1630 tarihli bir zabıtta bir dükkanın yeri “Atpazarı kapısı dahilinde Keçeciler çarşusunda, bir tarafı Mahmud Paşa vakfı olan Alaca hanı...” diye tarif edilir.Aksaray ve Atpazarı kapıları, Konya sürunun doğu kısmında, birbirlerinden pek uzak olmayan iki kapıdır. Vakfiyesinde Akszaray kapısı yakınında diye yeri tarif edilirken, diğer sicil kayıtlarında Atpazarı kapısına göre anılması pek çelişkili bir durum değildir. Çünkü bu iki kapı arası tam bir ticaret mahallidir ve Keçeciler Çarşısı da, Mevlana külliyesi yakınından, Aksaray kapısından başlayarak Atpazarı kapısına doğru uzanır.
Bunlardan başka tahrir defterlerinde Nizamiye Hanı, Hoca Mezid Hanı, Kanara Hanı (Hayvan Pazarı Hanı) adları geçmektedir. Bunlar Selçuklu devrine ait hanlardır
ve incelediğimiz dönemde işletildiklerini gösteren sicil kayıtlarına rastlanılmaktadır.
Sicillerden Yeni Han, Han-ı Kirpas (Bez Han) Ümret Hanı, Has Yusuf Hanı gibi hanlara ait kayıtlar vardır. Herhalde adı geçen hanlar, yukarıda ayrıntılı bilgi verdiğimiz gibi büyük hanlar değillerdi. Zira bunlara ait mukataa kayıtlarında pek yüksek kira ücretlerine rastlanmıyor. Örneğin Han-ı Kirpas (Bez Han) 27 Ocak 1571 gününden itibaren bir yıla, açık artırma suretiyle 2500 akçaya Turhan b. Ahmed adlı birne kiraya verilmiştir. Yeni Han ise, yine aynı tarihte 50 filori (3000 akça)ya Hacı Emir mahallesinden Ali b. Yusuf tarafından kiralanmıştır.
Ayrıca, bu hanların yerlerini tespit etmek mümkün olmamaktadır. Ancak, şehrin ticaret ve sanat faaliyetlerinin geçtiği kesime, Uzunçarşıya yakın bulunmaları mümkündür. Bu hanlardan başka Mehmed Önder, Şer’iye sicillerine dayanarak XVI. Yüzyılın ortalarında Piri Paşa’nın azadlı kölesi Behram Ağa’nın Avlun Hanı denilen bir han yaptırdığını, Sultan II. Selim’in mevlana külliyesi yakınındaki imaretine bitişik inşa ettirdiği bu hana Kurşunlu Han da denildiğini yazmaktadır.
Bütün bu anlattıklarımızdan XVI. Yüzyılın sonlarında pek çok büyük vakıf hanın bulunduğunu ve özel mülk hanlarının varlığı da düşünülürse, han sayısının epey kabaracağını tahmin etmek yanlış olmasa gerektir. Nitekim Evliya Çelebi, XVII. Yüzyılın ortalarında Konya’da 26 han bulunduğunu yazmaktadır.
Hanlar, genellikle şehrin güney ve doğu tarafında toplanmıştır.
IX.2. ESNAF ÇARŞILARI VE PAZAR YERLERİ
Bütün İslam şehirleri ile birlikte Osmanlılarınkilerde de, esnaf erbabı sürüp gelen bir geleneğin etkisinde belli kurallara uyarak üretimde bulunur ve ürettiklerini kendileri pazarlarlardı. Genellikle aynı mesleğin mensupları, bira arada yan yana bulunan dükkanlarında çalışırlardı ve bulundukları sokağa kendi adlarını verirlerdi. Çarşı suk denilen bu yerler, her çeşit esnafın yer aldığı daha büyük çarşı ve pazar yerlerine açılır, hepsi birlikte şehre bir şekil verirdi. 1584 (992) tarihli Konya mufafasal tahrir defterinin başında yer lan Karaman vilayeti kanun-namesinin “Kanun-ı asesan-ı şehr-i Konya” bölümünden ve diğer belgelerden yararlanarak, Konya’nın çarşı ve pazarlarını bir ölçüde tespit etmek mümkün olabilecektir. Adı geçen kanun-name de nerelerde bekçilerin bulunacağı şöyle sıralanmaktadır. “Atpazarı kapusunda bir oturak, Haffafiye de bir oturak, Bedesten önünde bir oturak, Bit Pazarında bir oturak, İplik Pazarında bir oturak, Saraçlarda bir oturak, Kazzaslar (İpekçiler)de bir oturak, bir de gezer paspan”.
Evliya Çelebi, “Sipah Pazarı, sarracchanesi, tahte’l-kal’ası, nu’mur ve müzeyyendir”der. Çelebi’ye göre Konya’nın bedesteni ile birlikte XVII. Yüzyılın ortalarında 1900 dükkan vardır.
Yukarıda adları geçen Bedesten ve Atpazarı (Sipah Pazarı) nın yerleri saptanabilmektedir. Ortasında Bedesten ve Ebu’l Fazl camiinin bulunduğu ve Atpazarı’na kadar uzandığı sanılan büyük cadde Uzunçarşı idi. Haffaflar çarşısı, bugünkü postahanenin arkasından Hükümet konağına doğru gelen ve Uzunçarşı’ya açılan bir sokak olmalıdır. Zira, bir sicilde Haffaflar çarşısında Çarşamba Sultan Mescidi’nin bulunduğu yazılıdır. İbrahim Hakkı Konyalı, kısmen bugünkü Postahanenin yerinde Müstevff hazanının bulunduğu ve bitişiğinde Hoca Selman tarafından yaptırılmış bir darü’l-hadis’in yer aldığını, bu daru’l hadisin mescidinin Çarşamba Mescidi adlarıyla son zamanlara kadar ayakta kaldığını söylemektedir. Debbağ-hane, şehrin kuzeydoğusunda .... ..... yakınındaki mahaldir. Debbağlık akarsuyu gerektirdiği için, her şehrin olduğu gibi, bu meslek mensupları Konya’da da şehrin kenarında ayrı bir mahalle teşkil ederler. Tahrir defterlerindeki kayıtlarda, buradaki Kubbeli Mescid, Debbağhane mescidi olarak zikredilir. Debbağhane mahallesi, Aksaray kapısına yakınlığından dolayı Aksaray adıyla da anılmıştır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz çarşılardan başka, maddi üretimde bulunan her iş kolu mensuplarının şehirde ayrı bir yer işgal ettikleri anlaşılmaktadır.
Örneğin, belgelerde, yukarıda sözünü ettiğimizin dışında Muytablar (Çul Dokuyucular), Çancılar, İğneciler, Çilingirler, Tekkeciler (Külahcılar), Cullahlar, Hallaclar, Bakırcılar, Demirciler, Kazancılar vs. gibi sanat erbabının ayrı çarşılarına ait kayıtlara rastlanmaktadır. Bunların hepsinin yerlerinin tebsit etmek mümkün olmamıştır.
Bununla beraber, örneğin, Ağustos 1628 tarihli bir belgede, Çancılar çarşınsında, Kürkçü hamamının su yollarının tamir edildiği; bir diğerinde aynı hamama yakın bir dükkan kiraya verildiği yazılıdır. Kürkçü hamamının Mevlana türbesi civarında olduğunu ve son yıllara kadar ayakta kaldığını biliyoruz. Çancılar çarşısının yerini tahmin etmek ve bu kayıtlara göre bir dereceye kadar mümkündür. Aralık ortaları 1628 tarihli tarihli bir sicilde Muytablar çarşısında, bir tarafı Kal_i atik hendeğine bitişik bir dükkandan söz edilmektedir. Zikredilen Kal’a-i atik iç kal’a denilen bugünkü Alaaddin tepesini çevreleyen surdur. Muytablar çarşısının, diğer sanat ve ticaret mahalleri gözönüne alınarak, İçkale’nin güneydoğusunda, Ebu’l Fazl camliine doğru bir tarafta yer aldığı söylenebilir. Diğer çarşıların da, birbirleri ile ilişkili iş kollarının birbirine yakın ve transit ticarete konu olabilecek memulat üreten esnafın Bedesten’e en yakın bulunmak üzere, ticaret kesiminde sıralandıklarını söylemek pek yanlış olmayacaktır.
Bütün bu verilerden sonra, sur kapılarının her birinin ticaret yeri olduğunu hatırlatarak, Konya şehrinin yoğun ticaret bölgesini, güneydoğu kesiminin teşkil ettiğini, daha açık bir sınırlama yapmak gerekirse, Atpazarı kapısı ve Mevlana dergahından Bedesten’e kadar uzanan kısmın esnaf çarşıları ve Pazar yerleri ile işgal edilidiğni, tüccarların konakladıkları ve mallarını depoladıkları hanların da bu kesimde yer aldığını söyleyebiliriz. Şehrin inşası için yapılan ticaretin, şehrin kuzeydoğusunda yoğunlaştığını, çünkü Karamanoğullarından beri kullanılan Kapanın burada yer aldığını görüyoruz. Diğer kısımlarda bakkal ve ekmekçi gibi dükkanların ve evlerde basit tezgahlarda yapılan üretimin dışında pek büyük sanat ve ticaret faaliyetinin geçmediği anlaşılıyor.
Tarihsel perspektif içinde şehrin gelişimi bu sebeplerle güney yönünde olmuş ve sanat ticaret faaliyetleri ile sosyal dinsel fonksiyonların bütünlenmesi nedeniyle büyük cemaat toplayan camiler de bu kesimde yer almıştır.
X. OSMANLI- TÜRK ÇARŞILARI ve KONYA TARİHİ KENT MERKEZİ ARASTA KESİMİ
X.1. GENEL KARAKTER ve YERLEŞİM (DOKU) ÖZELLİKLERİ :
Bu bölümde Konya ARASTA KESİMİ, İzmir, İstanbul, Bursa, Edirne ve Ankara Tarihi Ticaret Merkezleri incelenerek, saptanan genel karakterler özetle verilmiştir.
· KÜÇÜK YAPI ADALARI :
Osmanlı - Türk şehirlerinde, sadece dükkanlardan oluşan çarşılarda yapı adaları çok küçüktür. Bu özelliğe Konya Tarihi Ticaret Merkezi'nde de rastlıyoruz. Yapı adalarının çok küçük olmasının nedeni, uygun boyuttaki iki dükkanın bitişik olarak sıralanmasıdır. Genellikle 2 - 4 metre genişliğindeki dükkanların oluşturacağı adalar da 4 - 8 metre olacaktır. Bu adaların kenarlarında 5 - 7 metre genişlikte yollar bulunduğundan, bu bölgede yol alanı, yerleşim bölgelerine oranla daha çoktur. Genel olarak yol oranı % 50 olup, çoğu kez bu orandan daha da fazladır. İncelenen örnekler arasında 6 metreden daha geniş dükkana rastlanmamıştır [3] . Konya’da 538, 221, 537, 536, 219, 220, 215, 216, 217, 210, 209, 208, 205, 206, 207, 197, 196, 195 kadastral numaralı adalarda dükkan büyüklüğü ortalama 20 - 25 m2’dir.
192, 193, 194, 191, 190, 189, 186, 187, 188, 179, 178, 213, 212, 211, 202, 203, 204 200, 199, 198, 193 (Kapu Camii çevresi) kadastral numaralı adalarda dükkan büyüklüğü ise 10 – 12 m2’dir.
· TEK KATLI DÜKKAN DİZİSİ :
Tarihi çarşılarımızda, dükkanlar genellikle tek katlı olarak yapılaşmışlardır. Ancak zamanla ikinci ve üçüncü kat ilaveleri ile doku yapı yoğunluğu artmıştır. Konya kadastral haritaları üzerinde yapılan inceleme ve arazi çalışmaları bunu doğrulamaktadır. Bazen tek kata çok alçak bir ilave kat yapılmıştır. (Örnek: Edirne - Çilingirler Çarşısı, Ankara - Saraçlar Çarşısı)
FOTOĞRAF 6 : AĞAÇPAZARI KESİMİNDE TEK KATLI DÜKKANLAR
· DÜZ DAMLI DÜKKANLAR :
Osmanlı-Türk Dönemi Konya Tarihi kent Merkezi’nde en karakteristik yapı (dükkan tipi) düz damlı ve kirpi saçaklı tiplerdir. 19.yy. sonu ile 20. Yy. başlarında çekilen fotoğraflarda görülen bu tip dükkanlar geleneksel Konya sivil mimarisi ile (konut) benzerlik göstermektedir. Kerpiç ve toprak sıva ile inşa edilen dükkanların döşemeleri ahşaptır [4]. Düz dam kirpi saçaklarla çevrelenmiş, çatı suyu ise yağmur olukları ile sokağa akıtılmıştır. Bu tip dükkanların cepheleri katlanabilir ahşap kapılarla örtülüyordu. Daha sonra bu düz damlı dükkanların çoğunun üstü örtülerek, beşik çatılı dükkanlar haline dönüştürülmüştür.
Aşağıdaki fotoğrafta Kapu Camii çevresi Odunpazarı kesiminin fotoğrafında bu yapı tipleri görülmektedir.
FOTOĞRAF 7. KAPU CAMİİ ÇEVRESİ ODUNPAZARI ESKİ HALİ
· TONUZLU DÜKKAN TİPİ :
Oamanlı Döneminde, özellikle Kapu Camii çevresinde bulunan tonozlu dükkanlar, kesme taş kullanılarak yapılan, üst örtüsü tonozla tamamlanan karakteristik dükkan tipidir. 19. Yüzyıl sonlarına tarihlenebilen bu yapıların, taş ve tuğla gibi dayanıklı malzemeden inşa edilmiş olmaları, o dönemde Vakıflar İdaresi tarafından inşa edildiğini göstermektedir. Çatıları düz dam olarak inşa edilen bu dükkanlara sonraları beşik çatı ilave edilerek karakteristik nitelikleri bozulmuştur. Cephelerinde, giriş üzerindeki kemerlerden fark edilebilmektedir.
· İKİ KATLI DÜKKAN TİPİ :
Arasta Kesimi’nin genel karakteristiğini oluşturan iki katlı dükkan tipi, iki kategoride incelenebilir:
- 19. Yy. sonu ile 20. Yy. başlarında inşa edilen, döşemelerde metal putrel kullanılan ve metal aksamı oldukça fazla olan (metal kepenk, korniş, korkuluk, metal süslemeler vb) yapılardır.
- Betonarme ve yığma tuğla olarak yapılan dükkanlardır. Bu tip yapılar Arasta Kesiminde oldukça çok sayıda bulunmaktadır. 30-40 yıl önce inşa edilen bu yapılar, çarşının geleneksel niteliğini değiştirmiştir.
· ÜST ÖRTÜLÜ ÇARŞI DÜKKANLARI :
Aziziye camii ile Kapu Camii arasında bulunan kapalı çarşı dükkanları, günümüzde büyük değişikliğe uğramıştır. Bu dükkanlar, dış cephe özellikleri nedeniyle iki katlı görünüm vermektedirler. Ancak, zemin katların üzerinde küçük pencereleri bulunmaktadır. Bu dükkanların üstünün kapalı olduğu tarihsel belgelerden ve dükkan sahiplerinin anlattıklarından belirlenmiştir. Bu çarşının bir yangın sonucunda üst örtüsünün yandığı, ve kısmen yenilendiği belirtilmektedir [5]. Günümüzde üst örtüsü bulunmayan sokakta, sokağı aydınlatmak için yapılan pencerelerin halen mevcut olması bu kesimin üst örtülü olduğunun bir göstergesidir. Bu kesimde, geleneksel çarşının sokakları dükkan cephesinden yükselen duvarlar üzerine ahşap oturtma beşik çatı ile kapatılmıştı (ŞEKİL) Yükselen duvarda açılan pencerelerle sokaklar aydınlatılıyordu. Sokağı örten çatının saçağı ile dükkan saçağı arasında kalan aydınlatma pencereleri, sokak boyunca her dükkanın üstüne bir adet gelecek şekilde uzanıp giderken, yağmur oluğu da, sokak duvarıyla, dükkan saçağının birleştiği noktada çözümlenmişti. Her dükkan sınırlından sokak içine inen yağmur olukları ile yağmur sularının toplandığı, günümüzdeki mevcut yağmur oluğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Sokak üzerinin açılması, sokak duvarlarının dükkan duvarı haline dönüştürülmesi ve dükkan çatısının da sokak duvarı seviyesine yükseltilmesi ve dükkan iç yüksekliğinin arttırılması ile kapalı çarşı ortadan kalkmıştır. Kapalı çarşı sokaklarını örten ahşap oturtma beşik çatının üzeri tenekelerle kaplıydı.
· GÜNEŞ ve YAĞMURDAN KORUNMA :
Çarşılar, genellikle güneşten korunma önlemleri alınacak şekilde, asma ve sarmaşık cinsinden bitkilerle veya çeşitli malzemeden sabit saçaklarla gölgelendirilmiştir. Bazen de, geceleri dükkanı koruyan, gündüzleri de yarısı aşağı inen ve yarısı da yukarı kaldırılarak geniş saçak görevi gören kepenkler kullanılmaktadır.
Kapalı çarşılarda, özellikle bedestenlerde, az pencere yapılmasının bir sebebi de korunma ve güvenliktir. Konya çarşısında ise, her türlü gölge verici bir arada kullanılmakta, bu da görsel ve şekilsel kirliliğe neden olmaktadır. Ayrıca, kullanılan kumaş, branda vb malzemeler eskiyerek, yırtılarak çirkin görüntüler oluşmaktadır.
· DEPO, MAHZEN VE BODRUM KATLAR :
Geleneksel Konya Çarşı Kesiminde, yoldan bir basamakla yükselen zemin kat, esas kullanımın yer aldığı dükkan kesimidir. Depo ya da üretim için kullanılan bir üst kat ve bodrum ise geleneksel çarşılarda çok rastlanan yardımcı mekanlardır. Bu yardımcı mekanlara, döşemede açılan küçük açıklıklardan ve çok az kaplayan bazıları seyyar merdivenlerle ulaşılır.
Daha çok, küçük sanatlarla uğraşanlarda, hem imalata ve hem de satışa yarayan birçok dükkan içiçe bulunmaktadır (Örnek: Ankara - Demirciler Çarşısı, Sobacılar Çarşısı vb.). Konya’da, yer yer üçüncü kata çıkan (büyük kısmı izinsiz) depo ve müştemilat kullanımları bulunmaktadır.
· YAPIM TEKNOLOJİSİ VE YAPI MALZEMESİ :
Tamamen ahşap olan çarşılar olduğu gibi, taş (kagir) olanları ya da karışık bulunanları vardır. Genellikle ön kısımdaki tezgah, camekan vs. gibi kullanımlar hariç, dükkanlar yangına karşı korunabilmek için kagir olarak yapılmış; tuğla veya moloz taş, bazen karışık olarak, bazen de kesme taş teknikleri kullanılmıştır. Tonoz ve kubbeler genel olarak tuğladan örülmüştür. Kemer taşları kesme taş veya tuğladır. Çatı örtü malzemesi genellikle kiremit veya kurşundur.
Konya Tarihi Kent Merkezi, Arasta Kesimi’nde; taş, ahşap, kerpiç en çok kullanılan malzemelerdir. Son yıllarda yapılan yapıların bir çoğunda betonarme yapım teknikleri kullanılmaktadır. Bodrumu olan dükkanların, zemin katları taş duvarlarla inşa edilmiş, zemin üstü ahşap karkas, kerpiç veya tuğla malzeme ile örülmüştür. Cephelerde zaman zaman, ahşap kepenk ve ahşap saçaklar gözlenmektedir. Çatılar, ahşap beşik çatı ve kiremitle örtülmektedir. Yer yer geniş saçaklarla güneş ve yağmurdan korunmak amaçlanmıştır.
Kesme taş kullanılarak inşa edilen dükkanlar da bulunmaktadır. Vakıf malı olan bazı yapıların cephelerinde metal kepenkler ve süslemeler bulunmaktadır.
Geleneksel dükkanlarda zaman içinde görülen en önemli değişiklik dükkan cephesini örten katlanabilir kepenklerin yerini, demir kepenklerin ve örtülerin almasıdır.
Bu değişim çağdaş malzeme kullanımından kaynaklanmakla birlikte, katlanabilir kepenklerin işlevini karşılamayan ve dükkan birimlerinin özgün yapısını bozan yenilemelerdir. Beton kullanılarak yapılan eklenti ve onarımlar da yapıların özgün mimari görünümünü ve estetiğini bozmaktadır. Kesme taş veya ahşap karkas yapı teknikleri ile toprak sıvanarak (bağdadi sıva) inşa edilmiş, geleneksel cephe düzenini ve mimarisini koruyan, fakat onarıma gereksinimi bulunan yapılar, bakım ve onarım yerine kat yüksekliği ve dükkan metrekaresini arttırmak amacıyla yok edilmektedir.
Bu durumun en büyük nedeni çarşı için yer yer verilmiş 3 kat iznidir. Ancak, Koruma Amaçlı Plan’da tüm katlar iki kat olarak belirlenmiş ve yenilenmenin cazibesi ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Zorlayıcı önlemlerle onarım çalışmaları son yıllarda çoğalmış, tarihsel doku kendi içinde onarılarak özgün halini kazanmaya başlamıştır.
Dükkan cephelerinde özgün malzeme olarak katlanabilir akordeon kapılar bulunmaktayken, günümüzde bu tiplere çok az rastlanmaktadır. Ahşap karkas, kagir, ahşap iskelet sistemli duvar yapım teknikleri günümüzde betonarme ve/veya yığma yapım tekniklerine yerini bırakmıştır.
Her dükkanın açıldığı sokakta, kendine ait, saçakla korunmuş vitrin / sergileme alanı bulunmaktadır. Bu vitrin düzeninin birbirinden bağımsız zamanlarda ve farklı zevklere hitap edecek şekilde oluşması karmaşık , zaman zaman dokuya aykırı bir sergileme mekanı haline gelmesine neden olmuştur.
X.2. ARASTA KESİMİNDE YAPISAL DURUM
X.2.1. ARASTA KESİMİ YAPI YAPIM TARİHLERİ :
- 0-15 yaş : Kısmen Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu denetiminde , geleneksel malzeme ve yapım tarzı ile yapılaşmış yapılardır.
- 15-30 yaş : İmar planı kararı doğrultusunda, fakat denetimsiz, genel olarak üç kat ve daha yüksek olan yapılar,
- 30-60 Yaş : 1900’lü yılların başlarında inşa edilmiş neo-klasik yapıları içermektedir.
- 61 Yaşın üzeri : Son dönem Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan yapılardır. 1700’lü yıllara kadar geriye gitmektedir.
X.2.2. ARASTA KESİMİ YAPI KAT ADETLERİ :
Yapı kat adetlerinin saptanmasında, tek katlı, iki katlı, üç katlı ve üçden daha yüksek katlı yapılar olarak gruplandırma yapılmıştır.
Bu çalışma yapılırken:
1. Yapım teknolojisi ve malzemesi açısından yapıların değerlendirilmesi,
2. Yapı kullanımları ile, kat adedi ve yapım sistemi arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi,
3. Yapım yılı ile yapı mimarisi arasındaki ilişkiler değerlendirilmeye çalışılmıştır.
KAPU CAMİİ GÜNEYİ : Bu kesimdeki yapı kat adetleri Larende Caddesi’ne doğru artmakta, cadde üzerinde dokuya aykırı kitle ve gabarilere (4-5 kata kadar) ulaşmaktadır.
KAPU CAMİİ KUZEYİ, DOĞUSU ve BATISI : Bu kesimlerde yapı kat düzeni, yer yer yenilenmekle birlikte, geleneksel karakterini koruyan 1 ve 2 katlı yapılardan oluşmaktadır. Ancak, yer yer (kaçak ?) üç kata çıkan parseller bulunmaktadır.
Zemin kullanım alanları sınırlı olduğundan, kat arttırma eğilimi bulunduğu, kaçak kat/çıkma, çatı arası vb mekan elde edildiği gözlenmiştir. Zemin kat üstleri; imalat, büro, depo ve benzeri amaçla için kullanılmaktadır.
KAYNAKLAR
ALKAN, A., 1994, “KONYA Tarihi Kentin Planlama Sorunları”, Konya.
AYDIN, Ş., S., 1989, “Geleneksel Konya Çarşısının Karakteristik Özellikleri”, Yayınlanmamış Yük.Lisans Tezi, Selçuk Üniv., Mim.Fak.
BAYRAM, M., 1992, “Selçuklular Zamanında Antalya’da Ahiler”, Antalya IV. Selçuklu Semineri (Bildiriler), Antalya Valiliği Yayınları, S. 44- 49. Orkun Grafik & Ozan Ofset.
CEZAR, M., 1983, “Typical Commercial Buildings of the Ottoman Classical Period and the Ottoman Construction System”, Türkiye İş Bankası Cultural Pub., general Pub. No: 241, Art Series No:38, Çeltüt Mat. İst.
ÇUBUK, M., YÜKSEL, G., KARABEY, H., 1978, “Yapılanmamış Kentsel-Kamusal Dış Mekanlar”, Yapı Dergisi.
ERTEN, F.,S., 1940, “Antalya Vilayeti Tarihi”, İst.
EVYAPAN, G., 1971, “Merkez Kavramının Tarih İçindeki Gelişimi”, Mimarlık Dergisi, s.43-48.
GÜRAN, C., 1978, “Türk Hanlarının gelişimi ve İstanbul Hanları Mimarisi”, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, İst.
HALICI F., (Derleyen) , “KONYA”, 1984, Seminer Bildirileri, Güven Mat., Ank.
ÖNDER, M., 1993, “Son Yüzyıl İçerisinde Konya’da Yıktırılan Selçuklu Eserleri”, Prof. Dr. Yılmaz ÖNGE Armağanı, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araştırmaları Merkezi. Selçuk Üniv. Bas. Konya.
KARPUZ, H., 1999, “Konya’nın Tarihsel Kimliği ve Koruma Sorunları”.
KUBAN, D., 1986, “Anadolu-Türk şehri, Tarihi Gelişmesi; Sosyal ve Fiziki Özellikleri”, İst.
TUNÇER, M., 1999, “Ankara (Angora) Geleneksel Kent Merkezi Tarihsel Gelişimi”, CD Kitap.
TUNÇER, M., 1985, “A Research Within A Historical Perspective On Suluhan (The Hasan Pasha Inn) Its Transformation and Relations With The City Center Of Ankara” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi, Restorasyon Bölümü ile Şehir Planlama Bölümü Ortak Yüksek Lisans Programı.
TEKELİ, İ., 1979, “Mekan Organizasyonlarına Makro Yaklaşım; Türkiye Üzerine Bir Deneme”, ODTÜ Yay.
YUVALI, A., 1992, “Türkiye Selçukluları Döneminde Antalya’da Ticari Hayat”, Antalya IV. Selçuklu Semineri (Bildiriler), Antalya Valiliği Yayınları, S. 94-99. Orkun Grafik & Ozan Ofset.
[1] ERGENÇ, Ö., 1973, “1580-1596 Yılları Arasında Ankara ve Konya Şehirlerinin Mukayeseli İncelenmesi Yoluyla Osmanlı Şehirlerinin Kurumları ve Sosyo-Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Deneme”, Doktora Tezi, A.Ü., DTCF, Yeniçağ Tarihi Kürsüsü.
[2] Yazıtında bu ad geçtiği gibi, 1580 (988) tarihli bir sicilde “Merhum Kadri Çelebi Bedesteni” diye sözü edilmekte ve 1584 (992) tarihli Karaman kanun-namesinde Kadri Çelebi’nin kimliği açıkça gösterilmektedir.
[3] ÖZDEŞ, G., 1953, a.g.e., S.9.
[4] AYDIN, Ş., S., 1989, “Geleneksel Konya Çarşısının Karakteristik Özellikleri”, Yayınlanmamış Yük.Lisans Tezi, Selçuk Üniv., Mim.Fak., S.80.
[5] AYDIN, Ş., S., 1989, y.a.g.e., S.86.
· TONUZLU DÜKKAN TİPİ :
Oamanlı Döneminde, özellikle Kapu Camii çevresinde bulunan tonozlu dükkanlar, kesme taş kullanılarak yapılan, üst örtüsü tonozla tamamlanan karakteristik dükkan tipidir. 19. Yüzyıl sonlarına tarihlenebilen bu yapıların, taş ve tuğla gibi dayanıklı malzemeden inşa edilmiş olmaları, o dönemde Vakıflar İdaresi tarafından inşa edildiğini göstermektedir. Çatıları düz dam olarak inşa edilen bu dükkanlara sonraları beşik çatı ilave edilerek karakteristik nitelikleri bozulmuştur. Cephelerinde, giriş üzerindeki kemerlerden fark edilebilmektedir.
· İKİ KATLI DÜKKAN TİPİ :
Arasta Kesimi’nin genel karakteristiğini oluşturan iki katlı dükkan tipi, iki kategoride incelenebilir:
- 19. Yy. sonu ile 20. Yy. başlarında inşa edilen, döşemelerde metal putrel kullanılan ve metal aksamı oldukça fazla olan (metal kepenk, korniş, korkuluk, metal süslemeler vb) yapılardır.
- Betonarme ve yığma tuğla olarak yapılan dükkanlardır. Bu tip yapılar Arasta Kesiminde oldukça çok sayıda bulunmaktadır. 30-40 yıl önce inşa edilen bu yapılar, çarşının geleneksel niteliğini değiştirmiştir.
· ÜST ÖRTÜLÜ ÇARŞI DÜKKANLARI :
Aziziye camii ile Kapu Camii arasında bulunan kapalı çarşı dükkanları, günümüzde büyük değişikliğe uğramıştır. Bu dükkanlar, dış cephe özellikleri nedeniyle iki katlı görünüm vermektedirler. Ancak, zemin katların üzerinde küçük pencereleri bulunmaktadır. Bu dükkanların üstünün kapalı olduğu tarihsel belgelerden ve dükkan sahiplerinin anlattıklarından belirlenmiştir. Bu çarşının bir yangın sonucunda üst örtüsünün yandığı, ve kısmen yenilendiği belirtilmektedir [5]. Günümüzde üst örtüsü bulunmayan sokakta, sokağı aydınlatmak için yapılan pencerelerin halen mevcut olması bu kesimin üst örtülü olduğunun bir göstergesidir. Bu kesimde, geleneksel çarşının sokakları dükkan cephesinden yükselen duvarlar üzerine ahşap oturtma beşik çatı ile kapatılmıştı (ŞEKİL) Yükselen duvarda açılan pencerelerle sokaklar aydınlatılıyordu. Sokağı örten çatının saçağı ile dükkan saçağı arasında kalan aydınlatma pencereleri, sokak boyunca her dükkanın üstüne bir adet gelecek şekilde uzanıp giderken, yağmur oluğu da, sokak duvarıyla, dükkan saçağının birleştiği noktada çözümlenmişti. Her dükkan sınırlından sokak içine inen yağmur olukları ile yağmur sularının toplandığı, günümüzdeki mevcut yağmur oluğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Sokak üzerinin açılması, sokak duvarlarının dükkan duvarı haline dönüştürülmesi ve dükkan çatısının da sokak duvarı seviyesine yükseltilmesi ve dükkan iç yüksekliğinin arttırılması ile kapalı çarşı ortadan kalkmıştır. Kapalı çarşı sokaklarını örten ahşap oturtma beşik çatının üzeri tenekelerle kaplıydı.
· GÜNEŞ ve YAĞMURDAN KORUNMA :
Çarşılar, genellikle güneşten korunma önlemleri alınacak şekilde, asma ve sarmaşık cinsinden bitkilerle veya çeşitli malzemeden sabit saçaklarla gölgelendirilmiştir. Bazen de, geceleri dükkanı koruyan, gündüzleri de yarısı aşağı inen ve yarısı da yukarı kaldırılarak geniş saçak görevi gören kepenkler kullanılmaktadır.
Kapalı çarşılarda, özellikle bedestenlerde, az pencere yapılmasının bir sebebi de korunma ve güvenliktir. Konya çarşısında ise, her türlü gölge verici bir arada kullanılmakta, bu da görsel ve şekilsel kirliliğe neden olmaktadır. Ayrıca, kullanılan kumaş, branda vb malzemeler eskiyerek, yırtılarak çirkin görüntüler oluşmaktadır.
· DEPO, MAHZEN VE BODRUM KATLAR :
Geleneksel Konya Çarşı Kesiminde, yoldan bir basamakla yükselen zemin kat, esas kullanımın yer aldığı dükkan kesimidir. Depo ya da üretim için kullanılan bir üst kat ve bodrum ise geleneksel çarşılarda çok rastlanan yardımcı mekanlardır. Bu yardımcı mekanlara, döşemede açılan küçük açıklıklardan ve çok az kaplayan bazıları seyyar merdivenlerle ulaşılır.
Daha çok, küçük sanatlarla uğraşanlarda, hem imalata ve hem de satışa yarayan birçok dükkan içiçe bulunmaktadır (Örnek: Ankara - Demirciler Çarşısı, Sobacılar Çarşısı vb.). Konya’da, yer yer üçüncü kata çıkan (büyük kısmı izinsiz) depo ve müştemilat kullanımları bulunmaktadır.
· YAPIM TEKNOLOJİSİ VE YAPI MALZEMESİ :
Tamamen ahşap olan çarşılar olduğu gibi, taş (kagir) olanları ya da karışık bulunanları vardır. Genellikle ön kısımdaki tezgah, camekan vs. gibi kullanımlar hariç, dükkanlar yangına karşı korunabilmek için kagir olarak yapılmış; tuğla veya moloz taş, bazen karışık olarak, bazen de kesme taş teknikleri kullanılmıştır. Tonoz ve kubbeler genel olarak tuğladan örülmüştür. Kemer taşları kesme taş veya tuğladır. Çatı örtü malzemesi genellikle kiremit veya kurşundur.
Konya Tarihi Kent Merkezi, Arasta Kesimi’nde; taş, ahşap, kerpiç en çok kullanılan malzemelerdir. Son yıllarda yapılan yapıların bir çoğunda betonarme yapım teknikleri kullanılmaktadır. Bodrumu olan dükkanların, zemin katları taş duvarlarla inşa edilmiş, zemin üstü ahşap karkas, kerpiç veya tuğla malzeme ile örülmüştür. Cephelerde zaman zaman, ahşap kepenk ve ahşap saçaklar gözlenmektedir. Çatılar, ahşap beşik çatı ve kiremitle örtülmektedir. Yer yer geniş saçaklarla güneş ve yağmurdan korunmak amaçlanmıştır.
Kesme taş kullanılarak inşa edilen dükkanlar da bulunmaktadır. Vakıf malı olan bazı yapıların cephelerinde metal kepenkler ve süslemeler bulunmaktadır.
Geleneksel dükkanlarda zaman içinde görülen en önemli değişiklik dükkan cephesini örten katlanabilir kepenklerin yerini, demir kepenklerin ve örtülerin almasıdır.
Bu değişim çağdaş malzeme kullanımından kaynaklanmakla birlikte, katlanabilir kepenklerin işlevini karşılamayan ve dükkan birimlerinin özgün yapısını bozan yenilemelerdir. Beton kullanılarak yapılan eklenti ve onarımlar da yapıların özgün mimari görünümünü ve estetiğini bozmaktadır. Kesme taş veya ahşap karkas yapı teknikleri ile toprak sıvanarak (bağdadi sıva) inşa edilmiş, geleneksel cephe düzenini ve mimarisini koruyan, fakat onarıma gereksinimi bulunan yapılar, bakım ve onarım yerine kat yüksekliği ve dükkan metrekaresini arttırmak amacıyla yok edilmektedir.
Bu durumun en büyük nedeni çarşı için yer yer verilmiş 3 kat iznidir. Ancak, Koruma Amaçlı Plan’da tüm katlar iki kat olarak belirlenmiş ve yenilenmenin cazibesi ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Zorlayıcı önlemlerle onarım çalışmaları son yıllarda çoğalmış, tarihsel doku kendi içinde onarılarak özgün halini kazanmaya başlamıştır.
Dükkan cephelerinde özgün malzeme olarak katlanabilir akordeon kapılar bulunmaktayken, günümüzde bu tiplere çok az rastlanmaktadır. Ahşap karkas, kagir, ahşap iskelet sistemli duvar yapım teknikleri günümüzde betonarme ve/veya yığma yapım tekniklerine yerini bırakmıştır.
Her dükkanın açıldığı sokakta, kendine ait, saçakla korunmuş vitrin / sergileme alanı bulunmaktadır. Bu vitrin düzeninin birbirinden bağımsız zamanlarda ve farklı zevklere hitap edecek şekilde oluşması karmaşık , zaman zaman dokuya aykırı bir sergileme mekanı haline gelmesine neden olmuştur.
X.2. ARASTA KESİMİNDE YAPISAL DURUM
X.2.1. ARASTA KESİMİ YAPI YAPIM TARİHLERİ :
- 0-15 yaş : Kısmen Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu denetiminde , geleneksel malzeme ve yapım tarzı ile yapılaşmış yapılardır.
- 15-30 yaş : İmar planı kararı doğrultusunda, fakat denetimsiz, genel olarak üç kat ve daha yüksek olan yapılar,
- 30-60 Yaş : 1900’lü yılların başlarında inşa edilmiş neo-klasik yapıları içermektedir.
- 61 Yaşın üzeri : Son dönem Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan yapılardır. 1700’lü yıllara kadar geriye gitmektedir.
X.2.2. ARASTA KESİMİ YAPI KAT ADETLERİ :
Yapı kat adetlerinin saptanmasında, tek katlı, iki katlı, üç katlı ve üçden daha yüksek katlı yapılar olarak gruplandırma yapılmıştır.
Bu çalışma yapılırken:
1. Yapım teknolojisi ve malzemesi açısından yapıların değerlendirilmesi,
2. Yapı kullanımları ile, kat adedi ve yapım sistemi arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi,
3. Yapım yılı ile yapı mimarisi arasındaki ilişkiler değerlendirilmeye çalışılmıştır.
KAPU CAMİİ GÜNEYİ : Bu kesimdeki yapı kat adetleri Larende Caddesi’ne doğru artmakta, cadde üzerinde dokuya aykırı kitle ve gabarilere (4-5 kata kadar) ulaşmaktadır.
KAPU CAMİİ KUZEYİ, DOĞUSU ve BATISI : Bu kesimlerde yapı kat düzeni, yer yer yenilenmekle birlikte, geleneksel karakterini koruyan 1 ve 2 katlı yapılardan oluşmaktadır. Ancak, yer yer (kaçak ?) üç kata çıkan parseller bulunmaktadır.
Zemin kullanım alanları sınırlı olduğundan, kat arttırma eğilimi bulunduğu, kaçak kat/çıkma, çatı arası vb mekan elde edildiği gözlenmiştir. Zemin kat üstleri; imalat, büro, depo ve benzeri amaçla için kullanılmaktadır.
KAYNAKLAR
ALKAN, A., 1994, “KONYA Tarihi Kentin Planlama Sorunları”, Konya.
AYDIN, Ş., S., 1989, “Geleneksel Konya Çarşısının Karakteristik Özellikleri”, Yayınlanmamış Yük.Lisans Tezi, Selçuk Üniv., Mim.Fak.
BAYRAM, M., 1992, “Selçuklular Zamanında Antalya’da Ahiler”, Antalya IV. Selçuklu Semineri (Bildiriler), Antalya Valiliği Yayınları, S. 44- 49. Orkun Grafik & Ozan Ofset.
CEZAR, M., 1983, “Typical Commercial Buildings of the Ottoman Classical Period and the Ottoman Construction System”, Türkiye İş Bankası Cultural Pub., general Pub. No: 241, Art Series No:38, Çeltüt Mat. İst.
ÇUBUK, M., YÜKSEL, G., KARABEY, H., 1978, “Yapılanmamış Kentsel-Kamusal Dış Mekanlar”, Yapı Dergisi.
ERTEN, F.,S., 1940, “Antalya Vilayeti Tarihi”, İst.
EVYAPAN, G., 1971, “Merkez Kavramının Tarih İçindeki Gelişimi”, Mimarlık Dergisi, s.43-48.
GÜRAN, C., 1978, “Türk Hanlarının gelişimi ve İstanbul Hanları Mimarisi”, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, İst.
HALICI F., (Derleyen) , “KONYA”, 1984, Seminer Bildirileri, Güven Mat., Ank.
ÖNDER, M., 1993, “Son Yüzyıl İçerisinde Konya’da Yıktırılan Selçuklu Eserleri”, Prof. Dr. Yılmaz ÖNGE Armağanı, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araştırmaları Merkezi. Selçuk Üniv. Bas. Konya.
KARPUZ, H., 1999, “Konya’nın Tarihsel Kimliği ve Koruma Sorunları”.
KUBAN, D., 1986, “Anadolu-Türk şehri, Tarihi Gelişmesi; Sosyal ve Fiziki Özellikleri”, İst.
TUNÇER, M., 1999, “Ankara (Angora) Geleneksel Kent Merkezi Tarihsel Gelişimi”, CD Kitap.
TUNÇER, M., 1985, “A Research Within A Historical Perspective On Suluhan (The Hasan Pasha Inn) Its Transformation and Relations With The City Center Of Ankara” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi, Restorasyon Bölümü ile Şehir Planlama Bölümü Ortak Yüksek Lisans Programı.
TEKELİ, İ., 1979, “Mekan Organizasyonlarına Makro Yaklaşım; Türkiye Üzerine Bir Deneme”, ODTÜ Yay.
YUVALI, A., 1992, “Türkiye Selçukluları Döneminde Antalya’da Ticari Hayat”, Antalya IV. Selçuklu Semineri (Bildiriler), Antalya Valiliği Yayınları, S. 94-99. Orkun Grafik & Ozan Ofset.
[1] ERGENÇ, Ö., 1973, “1580-1596 Yılları Arasında Ankara ve Konya Şehirlerinin Mukayeseli İncelenmesi Yoluyla Osmanlı Şehirlerinin Kurumları ve Sosyo-Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Deneme”, Doktora Tezi, A.Ü., DTCF, Yeniçağ Tarihi Kürsüsü.
[2] Yazıtında bu ad geçtiği gibi, 1580 (988) tarihli bir sicilde “Merhum Kadri Çelebi Bedesteni” diye sözü edilmekte ve 1584 (992) tarihli Karaman kanun-namesinde Kadri Çelebi’nin kimliği açıkça gösterilmektedir.
[3] ÖZDEŞ, G., 1953, a.g.e., S.9.
[4] AYDIN, Ş., S., 1989, “Geleneksel Konya Çarşısının Karakteristik Özellikleri”, Yayınlanmamış Yük.Lisans Tezi, Selçuk Üniv., Mim.Fak., S.80.
[5] AYDIN, Ş., S., 1989, y.a.g.e., S.86.
No comments:
Post a Comment