“KORU-MA' NIN EKO-POLİTİKASI”
KORUNMASI GEREKLİ ALANLARIN KORUNAMAMASININ NEDENLERİ
Prof.
Dr., Mehmet TUNÇER
Çankaya Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi, Ankara, Mehmettuncer56@gmail.com
Özet:
Bu bildiride özet
olarak korunması gerekli alanlar olarak yasalarda belirtilen ve belirtilmeyen
doğal, kentsel ve arkeolojik alanların korunmasında karşılaşılan güçlükler ve
“Korunamama” sorunları üzerinde durulacak, “Neden Koruyamıyoruz?” sorusuna
somut cevaplar verilmeye çalışılacak, çözüm önerileri geliştirilecektir.
“Koru-ma’nın Eko-Politikası” olarak özetlenebilecek nedenler özetlenecektir.
İngilizce Özet:
In this paper; a
summary of difficulties encountered in the protection of urban and archaeological
sites and reasons of "not protected" will focus on these issues. The
Paper, will attempt to give cocrete answers for "Why we do not Protect” and will develop some solutions.
Reasons for "Protect-made
eco-policy" can be summarized as will be outlined. It ranks first among
the reasons to protect "Land Surplus", "Location Surplus",
"Surplus Conversion" economic profit motives and interests,
"Protect-me-me" are the main cause. Puts into protecting economic
growth, recent policies developed hand in hand with national and international
vested interests "Protect-me" of the "Eco-Policy", the
natural and historical / the destruction of cultural property will go down in
history as a brutal period.
Anahtar Kelimeler: Koruma, Doğal ve Tarihi Çevre, Ekoloji,
Eko-Politika, Rant
GİRİŞ
Son
yıllarda İmar, İskân, Kültür Ve Tabiat Varlıkları ve Çevre yasalarında bilime
ve hukuka aykırı çok sayıda değişiklik gerçekleştirilmiş, yapılan değişiklikler
ile hoyratça uygulamalara imza atılmıştır.
Yaratılan
bu fiili durum, kamuya ve halka ait doğal- kültürel, kentsel-kırsal, tarihi,
arkeolojik mirasın tahribatına hatta kaybedilmesine sebep olmuştur.
Öncelikli
olarak enerji yatırım projeleri, taş ocakları ve madenler, HES`ler, RES`ler,
termik santraller ve nükleer santraller ile kıyılarımız kirletilerek
yağmalanmakta, derelerimiz kurutulmakta, meralarımız yok edilmekte, orman ve
tarım arazilerimizin imara açılmasına izin verilmektedir (Koruma ve Peyzaj Mim.
Sem, 2015).
Bu
yaşananlar ile ülkemizin kaynakları geri döndürülemez bir yola sokulmuş ve
ülkemiz coğrafyası pek çok doğal mirasını geri dönüşümü mümkün olmayacak
biçimde kaybetmiştir.
Ülkemizde
çevre tahribatı yaratan, kültürel ve doğal varlıkları ekonomik büyümenin bir
aracı olarak kullanmak için başvurulan yöntemler :
a)
Merkezileştirme: Yetkileri Tek Elde Toplama
b)
Güçsüzleştirme: Korumadan Sorumlu Kurumları İşlevsiz Kılma
c)
İstisnalar Yaratma: Korumayı Öngören Düzenlemelerde Boşluklar Oluşturma
d)
Amaç Dışı Kullanma: Yasal Yolları Amacı Dışında Kullanma
e)
Yargıyı Etkisiz Kılma: Yargı Yolunu Engelleme, Kararları Uygulamama
MATERYAL VE YÖNTEM
Bildiri
yazarın tarihsel ve doğal çevre koruması hakkındaki son 30 yıllık
deneyimlerinin güncel verilerle birleştirilerek sunulmasından oluşmaktadır. İstanbul,
Patara, Amasra, Munzur vb. önemli örnekler bildirinin kısıtlı çerçevesi içinde
özetle verilmiştir. “#Koruyamıyoruz Çünkü” başlığı altında ülkemizin yasal, yönetsel
ve güncel durumu gözden geçirilerek Koru-ma-manın nedenleri ekonomik-politik
temeller üzerinden değerlendirilmiştir.
BULGULAR
EKONOMİ = EKOLOJİ
KORUYAMIYORUZ ÇÜNKÜ!
1. YANLIŞ ve ÇARPIK EKONOMİ POLİTİKA
1.1. Toprak Rantı Sorunları (Doğal/tarihsel değerlerin
bulunduğu alanların arsa değerinin yüksek olması, Arsa sahibinin maksimum rant
elde etme hedefi)
Ülkemiz kentlerinde,
genel bir eğilim olarak varlıklı kesimlerde ve şirketlerde hakim olan düşünce, imar
planlarını değiştirerek artan toprak rantı ile çok katlı yapı yapmak ve bunu
gelişme olarak topluma sunarak zengin olmak düşüncesi hakimdir. Bu amaçla önceleri 4-5 kat sonraları 10-15
kat arttırılan yoğunluk kararları, inşaat emsalleri aşırı kişi/kurum kazançlarına
sebep olmuştur. Doğal olarak yoğunluk artışı ile teknik altyapı ve sosyal
donatı alanları yetersizliği oluşmaktadır. Kentler içinde çıkılmaz hale
gelmekte, gücü olanın bastırarak gökdelen, AVM diktiği vahşi yapılaşma
alanlarına dönmektedir. Doğal, tarihsel ve kültürel değerler bu vahşi rant
kavgasından en çok zararlı çıkan değerler olmaktadır.
Ülkemiz kaynaklarını,
“sıcak para” girişinin sürekliliğini sağlamaya yönelik olarak mali sermayenin
ve iktidar çevresine kümelenmiş bir avuç sermaye grubunun emrine sunan AKP
iktidarı; bu amaçla TBMM’deki oy çokluğuna bağlı olarak “mimarlık ve şehircilik
ilkeleri” ile bağdaşmayan pek çok “yasa” çıkararak yürürlüğe sokmaktadır (Duru,
B., 2014) .
Deprem Toplanma Alanları Bile Ranta Açıldı:
İstanbul İnşaatçılar Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım ise "İstanbul'un taşı, toprağı altın' olan
özdeyişimiz artık günümüzdeki arsa sorununu tam olarak ortaya koyuyor"
dedi.
Alanlar binalarla
doldu
Gökçe, imara açılan yerlerden
bazılarının şunlar olduğunu söyledi: “Zorlu AVM, Ali Sami Yen ve Likör
Fabrikası alanı, Bakırköy Osmaniye’deki, Forum AVM başta olmak üzere, Anthill
(Şişli), Starcity Outlet Center (Bahçelievler), Zaman Gazetesi (Bahçelievler),
Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz
(Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Forum İstanbul (Zeytinburnu), Ataköy
Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş)” http://www.milliyet.com.tr/istanbullu-olasi-bir-depremde-gundem-2103107
1.2. Korumaya Gerekli Bütçenin Ayrılmaması (İlgili
bakanlıkların bütçesinin yeterli olmaması)
Koruma ile görevli kamu
kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin parasal kaynaklarının yeterli
olmadığı bilinmektedir. Aşağıda bazı Kamu İdarelerinin 2015 yılı bütçesi
karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 1.843.091.000
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı 1.358.916.000
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 513.292.000
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 18.249.634.000
Diyanet İşleri
Başkanlığı 5.743.383.000
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 14.679.018.000
Görüldüğü gibi doğal ve
tarihsel çevrelerin korunmasında sorumluluğu olan bakanlıkların (Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı)
bütçeleri diğerlerine oranla çok azdır.
Yerel Yönetimlere
(Belediyeler ve İl Özel İdareleri) “Teknik
Ve Parasal Destek” Arttırılarak, Yaptıkları Hizmetler Denetlenerek
Yerinde Koruma ve Geliştirme Politikaları Uygulanmalıdır.
1.3. Yanlış Enerji Politikaları (Termik, HES; RES; Nükleer
enerji vb)
ÇED Muafiyetleri: Türkiye Ekim 2013'te,
Çevresel Etki Değerlendirmesine (ÇED) ilave muafiyetler getirmek suretiyle, ÇED
Direktifi’nin gereklilikleriyle tutarlı olmayan bir şekilde çevre alanındaki
yatay mevzuatını bir kez daha değiştirmiştir. Mikro hidroelektrik santralleri
ve İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan üçüncü köprü gibi bazı büyük altyapı
projeleri, ulusal ÇED usullerinin kapsamı dışında bırakılmıştır (AB Raporu,
2014).
ÖRNEK 1 : Amasra Termik Santrali
Amasra ülkemizin Batı
Karadeniz kıyılarında ilk pansiyon turizminin geliştiği kesimidir ve bu
özelliğini halen sürdürmektedir. Her mevsim yerli ve yabancı birçok turist
tatillerini geçirmek için Amasra’yı antik kent dokusu, cennet doğası, plajları
ve zengin balık türleri için ziyaret etmekte, bu özellikleri ile de Amasra yöre
ekonomisine önemli ölçüde ekonomik olarak katkı sağlamaktadır.
Son yıllarda, Amasra
doğal ve kültürel özellikleri dışında çevreye uyumsuz çok katlı yapılaşmaları,
doğal sit alanı niteliğini bozan kaçak yapılaşmaları, Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından hazırlanarak 2007 yılında onaylanmış 1/100 000 Ölçekli Zonguldak
Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı ve Batı Karadeniz’in enerji üssü olma
girişimleri ile anılmaya başlanmıştır.
Termik santralin yapımı
olasılığına karşı sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler tepki
göstermişler, yürüyüşler düzenlemişler, toplantılar yaparak tepkilerini ortaya
koymuşlardır.
Tartışmaları yaklaşık
10 yılı aşkın sürmekte olan ve Bartın İli, Amasra İlçesi, Tarlaağzı Mevkii’nde
kurulması düşünülen TERMİK SANTRAL ENTEGRE PROJESİ hakkında var olan 1/100 000
Ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları değerlendirilecek, kamu yönetiminin
planlamaya bakışı, kendi içinde çelişkileri ve alınan kararların çevre ve
peyzaj üzerindeki olumsuz yansımaları eleştirel bakış açısıyla sunulacaktır
(Tunçer, M., Artar, M.,2010)
Çevre Düzeni Planı
(ÇDP) kavramı, günümüz planlama pratiğinde, üzerinde sık durulan ve tartışılan
bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. “Ülke
ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım
gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarını belirleyen ve 1/25.000, 1/50.000,
1/100.000 veya daha küçük ölçekli olarak hazırlanan plan” olarak tanımlanan
Çevre Düzeni Planları için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı
arasında uzun süren hukuk mücadelesi yapılmış Çevre Düzeni Planları‟nın
yapılması görevi Çevre ve Orman Bakanlığı‟na verilmiştir.
Bartın İl sınırından
başlayan, Amasra ve Kurucaşile arası kıyı kesimini içeren alanlar ile Bartın
Kent Merkezini içine alan alanlarda 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı
hazırlanacaktır (yage S.26);
Plan’da Bu Kesimin Doğal Ve Kültürel/Arkeolojik
Değerlerinin Korunması Ve Bu Bölgenin Bir Eko-Turizm Bölgesi Olarak
Geliştirilmesi Öngörülmektedir. Aşağıdaki kararlar da bunu gerçekleştirmeye
yönelik olarak verilmiştir (Şekil 1-2)
Plan Hükümleri Madde VI.1.5.1.
Kıyı kesimlerinde, kıyı ve doğa turizmi potansiyeli, Bartın ve çevresine
ilişkin doğa ve kültür turizmi potansiyeli değerlendirilerek, turizme yönelik
kararlar üretilecektir (S. 26).
Şekil 1-2 : 1/100 000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI
KARARLARI
(Kaynak : Zonguldak
Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı, 2006, M. Tunçer Arşivi)
Amasra Kenti‟nde doğal
ve tarihsel/kültürel çevrenin korunması, kent kimliğinin geliştirilmesi,
sağlıklı ve yaşanabilir bir turizm merkezi oluşturulabilmesi amacıyla bölgenin
özelliklerine uygun, doğal çevreye, tarihi mirasa ve kültürel dokuya duyarlı ve
koruyucu, bölge ekonomisine ve toplumsal yaşantıya katkıda bulunacak
sürdürülebilir turizm politikasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politika
sadece Amasra Kenti‟ni değil Amasra İlçesi‟nin tümünü kapsayacak bir politika
olacaktır.
Planlama döneminde,
Amasra ilçesi, planda öngörülen strateji ve politikalarla gelişmiş, sağlıklı ve
yaşanabilir bir doğa ve kültür turizmi merkezi olacaktır (ZBK Plan Açıklama
Raporu S. 38) .
Bu Doğa Cenneti’ne Değil Termik Santral Yapmak, Düşünmek
Bile Büyük Bir Hata Olacaktır.
Ülkemizin İmza Attığı Korumaya İlişkin Uluslararası
Sözleşmeler, Koruma Ve Sit Kararları, 1/100 000 Ve Önceki 1/25 000 Ölçekli
Çevre Düzeni Plan Kararları Ve Plan Raporları Bunun Mümkün Olamayacağını
Göstermektedir.
1/100 000 Ölçekli
Zonguldak, Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı‟nda; ORGANİZE SANAYİ, KÜÇÜK
SANAYİ, BÖLGESEL LİMAN, SERBEST BÖLGE, VE TERMİK SANTRAL gibi çevresel sorun
yaratabilecek yatırımlar, önlem alınmak kaydı ile; 1990‟lardan beri planlanan
ve geliştirilmesine çalışılan FİLYOS VADİSİ‟nde oluşturulması planlanan “
BÖLGESEL ÇALIŞMA ALANI” na yönlendirilmiştir.
ÖRNEK 2 : Munzur Vadisi
Munzur Vadisi Millî Parkı, Tunceli-Ovacık arasında
uzanan Munzur
Vadisi'nde, 42.000 Hektarlık bir alan 1971 yılında Milli Park olarak ilan
edilmiştir. Bu bölgenin milli park olarak ilan edilmesinde etken olan veriler,
başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal veriler, endemik
bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve
yaban hayvan varlığıdır.
Munzur Çayı üzerinde yapımına başlanan ve
planlanan 8 adet baraj, Milli Park için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
Milli Parklar Kanunu
ile Milli Parklar Yönetmeliği’ne göre Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı
kesinleşmeden Milli Park alanında hiçbir yapı ve tesise izin verilemediği gibi,
Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı’nda yer verilmeyen hiçbir yapı ve tesis
yapılamaz (Radikal, 2010).
Munzur Vadisi Milli
Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Analitik Etüd Raporu’nda da “Munzur Suyu ve Mercan Deresi üzerinde çok
sayıda hidroelektrik santrali projesinin gündeme gelmesi en önemli potansiyel
çevre sorunu” olarak görülmektedir.
Sonuçta, uzun dönemli,
bilimsel esaslara dayalı, sürdürülebilir ekonomi politikaları ile ulusal enerji
politikaları belirlenmeli ve ender coğrafyalar olan bu tür alanlar her ne
pahasına olursa olsun mutlaka korunmalıdır.
1.4. Yanlış Arsa Ve Kentleşme Politikaları
(Orman ve tarım arazilerinin, kıyıların imara açılması)
§ Kentsel
Dönüşüm adı altında, tarihi ve kültürel miras tahrip edilmiş, mekâna bağlı
soylulaştırma sağlanarak kentlerin kimliği değiştirilmiştir,
İnşaata dayalı büyüme
stratejisinin sonucunda kıyı alanlarında ya da kent merkezlerinde artık
yatırıma uygun çok fazla yer kalmayınca ekonomik etkinlikler, yatırımlar
içerilere ormanlara, koruma alanlarına, tarihi eserlerin olduğu yerlere
taşınmaya başlanmıştır.
§ Atatürk
Orman Çiftliği arazileri saraylar, oyun parkları ve yollar ile yıllardır
kaybettiği arazilerine yenilerini eklemektedir,
Aşırı Yoğun – Çevre
Duyarlı Olmayan Yeni Yerleşmeler / Örnek Bursa
Şekil 3:
BURSA TOKİ KONUTLARI
1.5. Kıyı Yönetiminin Bulunmaması Ve Kıyı Yağması
12 Eylül Darbesi’nin
hemen ardından Turizm Teşvik Kanunu çıkarılarak kıyılardaki doğal güzellikler
ve arkeolojik alanlar, otellerin, tatil sitelerinin kullanımına açılmıştır.
Ardından gelen hükümetler de aynı eğilimi sürdürerek enerji, turizm, konut,
ulaştırma yatırımlarının buraları tahrip etmesine seyirci kalmışlardır. Son
dönemin bozulma sürecindeki payı nicelik ve nitelik olarak bu alanlar
üzerindeki baskıyı sonuna kadar artırmasıdır.
Kıyı Kanunundaki değişiklik
ile kıyıya yaklaşma sınırı 20 metreye kadar düşürülmüş, kıyıların kirliliğinin
yanı sıra kent silüeti değiştirilmiştir.
Kıyı Kenar Kanununda ki
değişiklik ile kıyı çizgisinin en az 100 metre mesafesine kadar olan yapı izin
sınırının 10 metreye düşürüleceğini aktaran Pınarbaşı “”Torba Yasa Taslağı” ile
şimdi sıranın kıyılar, kırsal alanlar, meralar ve dönüşüm sürecinin engelsiz
atlatılmasına yönelik diğer düzenlemelere geldiği anlaşılmaktadır.
Kıyılarımıza kıyı kenar
çizgisine 10 mt mesafede binalar yapılacak, halk bu alandan çıkarılacaktır.
Meralar rezerv imar alanı olarak imara açılmaktadır.
”Taslak” ile yapılan
değişikliklerde bu alanlar, kısmî imar aflarını da içerecek şekilde yapılaşmaya
açılmakta ve halkın ortak varlığına el konulmaktadır. Taslağın asıl gerekçesi
olan “Yapı Denetimi” bağlamında yapılan düzenleme ile kentsel dönüşüm
uygulamalarına yönelik olarak, “teknik danışmanlık” adı altında teknik
taşeronların oluşturulması hedeflenmektedir.
1.6. Yanlış Ulaşım Politikaları
§ Örnek : Karadeniz Kıyı
Otoyolu, Yeşil Yol, Üçüncü Boğaz Köprüsü Ve Çevre Yolları, İstanbul Üçüncü
Havalimanı Projesi
- Son yıllarda otellerin, yolların,
köprülerin, AVM’lerin, havaalanlarının, HES’lerin, madencilik
faaliyetlerinin neredeyse tümü, bir biçimde doğal ya da kültürel alanlara
zarar verecek biçimde gerçekleştirilmiştir.
- Kuzey Ormanları katledilerek
İstanbul`a 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşa edilmektedir,
Şekil
4-5: İSTANBUL 3. BOĞAZ KÖPRÜSÜ VE ÇEVRE OTOYOLLARI KUZEY ORMANLARINI KATLEDEREK
YAPILMAKTADIR
§ Karadeniz`e dolgu
yapılarak Ordu ile Giresun arasına "ORGİ Havaalanı" inşa edilmiş,
Mezopotamya`da tarihsel olarak öneminin yanından özellikli bir sulak alan olan
Amik Ovası`na da Havaalanı inşa edilmiştir,
1.7. Yanlış Ormancılık, Yayla, Mera Ve Tarım Politikaları
(Orman, Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı,
Yaban hayatı Koruma Alanı, Doğal Sit vd)
- Türkiye`deki doğal bozkırların
%95`ten fazlası yok olmuştur,
- Doğu Karadeniz Bölgesi doğal yaşlı
ormanlarının %80`den fazlası kaybedilmiştir,
- Türkiye`deki endemik bitkilerin
%30`undan fazlasının nesli tükenmek üzeredir,
- Türkiye`deki endemik bitkilerin
%30`undan fazlasının nesli tükenmek üzeredir,
- Torba Yasayla birlikte 2012 yılında 4342
sayılı Mera Kanununu ve 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında ki değişiklik ile tüm mera ve afet riski altında
olduğu iddia edilen alanlar kentsel yenileme alanı olarak ilan edilerek
korunması gerekli birçok alan ranta peşkeş çekilmiştir.
1.8. Yanlış Tarihsel Ve Kültürel Çevre Koruma Politikaları
Ülkemizde şimdiye kadar
görülmemiş bir şekilde tarihsel ve kültürel çevreler tahrip edilmektedir.
- Dünya kültür mirası olabilecek nitelikteki
örnekler Halfeti ve Allionai sular altına gömülmüş, Hasankeyf`in sular
altında kalması için çalışmalar yapılmaktadır,
- Özelleştirme İdaresi, 2. derece doğal ve
3. derece arkeolojik sit alanında, Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nda,
turizm tesisleri ve alışveriş merkezleri gibi yoğunluğu artıracak biçimde
imar planını değiştirebilmektedir.
ÖRNEK: Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Kooperatif
Yapılaşması
PATARA antik Likya’nın
başkentidir ve korunması gerekli doğal ve kültürel değerlerin yoğunlaştığı 193
km2’lik yüz ölçümlü Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) içinde yer almaktadır. Patara Antik
Kenti’nin bir bölümü (Nekropol alanı), Gelemiş Köyü yerleşim sınırları içinde
yer almaktadır. Patara I. Derece,
Gelemiş Köy yerleşimi ise III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak
belirlenmiştir.
Yüksek Kurulun 1990
yılında aldığı önemli bir kararında Patara’da ilk defa I. Derece Doğal Sit
Alanı ilan edilmiştir. III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı içinde kalan "Kumko Kum Limanı Tatil Köyü Sahil
Arsa ve Yapı Kooperatifi” nin Gelemiş Köyü içindeki Gürlen - Kulaksız orman
alanında yer alan sit alanı dışındaki kimi parsellerine yapılaşma izni
verilerek, bugüne taşınan birçok sorunun temeli atılmıştır.
“Kumko Kooperatifi” 1986 yılında Gürlen - Kulaksız Mevkiinde daha
fazla toplu parselleri bulunan “Yeni
Hitit Kooperatifi” ile birlikte Antalya Koruma Kurulu yerine "Antalya
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne" inşaat izni için başvurmuştur.
Bayındırlık Müdürlüğü, Antalya Müze Müdürlüğü'nden görüş sormuş ve Müze
Müdürlüğü' nün yanıtı ile gerekli izin verilmiştir.
Yapı Kooperatifleri
"mevzii imar planı" yaptırarak Antalya İmar ve İskan Müdürlüğü'ne
başvurmuş, Antalya İl İdare Kurulu Kararı ile oluşan izni, Valilik
onaylamıştır. Hitit ve Kumko Yapı Kooperatif alanlarını içeren mevzii imar
Planı’ndaki yapı adaları "toplu konut" iskan alanı
olarak kabul edilmiş ve her iki kooperatif de Antalya imar ve İskan
Müdürlüğünden inşaat ruhsatlarını almışlardır.
Antalya Koruma Kurulu
Patara ile ilgili kararında; 1981'de Yüksek Kurul tarafından alınan sit alanı
değerlendirmesindeki a, b, c tanımlarını
“I., II. ve III. derece Arkeolojik ve/veya Doğal Sit“ olarak gündeme
getirmiştir. İlk kez "Doğal
Sit" tanımı karara bağlanmıştır.
III. Derece Arkeolojik
Alanda yapılması gereken "Koruma
Amaçlı imar Planı" ile I. Derece Arkeolojik Alanda "Çevre Düzeni Planı"
yapılması için kararlar alınmıştır.
Bölge'nin, sahip olduğu
ekolojik, doğal, kültürel ve tarihi değerlerin korunması, doğal ve tarihsel
değerlerin gelecek nesillere aktarılmasının güvence altına alınması amacıyla,
2872 Sayılı Çevre Kanunun 9. Maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile
"Özel Çevre Koruma Bölgesi" (ÖÇK) olarak tesbit ve ilan
olunmuştur.
Patara planın yetersizliği
nedeniyle, Antalya Koruma Kurulu Patara Antik Kenti' nin (Gelemiş Köyü ile
birlikte) bir bütün olduğunu, bu nedenle yörede Kültür Bakanlığı'nca "Koruma Amaçlı İmar Planı"
yapılması kararını vermiştir. G.E.E.A.Y.K
döneminde (09.04.1983 tarihinde) alınan "Kumko"
(Kumko Koop.) ile III. Derece Arkeolojik Sit Alanı'ndaki yapılaşmanın
devamı başvurusu, ÖÇK tarafından aynı
alanda yapılmasına başlanan koruma amaçlı imar planı çalışmaları yönünde
konunun iadesine-reddine karar verilmiştir.
Temmuz 1996 - Ağustos 1997 tarihleri arasında Çevre Bakanlığı, ÖÇK
Başkanlığı ile Kültür Bakanlığı KTVK Koruma Genel Müdürlüğü, Dünya Bankası
finansmanlı “Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı Bilimsel Çalışmaları” nı
hazırlatmıştır.
Kasım - Aralık 2010
tarihlerinde Gelemiş’te yeni bir yapılaşmanın başlayacağı aşağıdaki haberlerle
öğrenilmiştir.
“Dünyanın
en değerli kumsallarından birini barındıran ve üç ayrı koruma statüsü bulunan
Kaş'a bağlı antik Patara kentine 400 villa yapılacak. Koruma imar planı
çerçevesinde yapılacak olan villaların bir kısmının inşaatına başlanması
bölgede tartışma yarattı. Uzmanlar, Patara'nın ikinci bir Side olacağını öne
sürüyor” (Yavuz, Y., 2010)
Kooperatiflerin yapılaşmasına açılan alanlar hem “Patara
Özel Çevre Koruma Bölgesi” içinde kalmakta, hem de III. Derece Arkeolojik ve
Doğal Sit Alanı’dır.
Patara'nın biyolojik
çeşitliliğini korumak için 1980 yılından buyana uluslararası çalışmalar yürüten
Akdeniz Deniz Kaplumbağalarını Koruma Birliği (MEDASSET), geçtiğimiz yıl
dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay'a birer mektup yazarak Patara'nın villalara kurban edilmemesini
talep etmişti. Başvuruda; Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Şubat 2009’da
Patara'nın 'Dünya Mirası' listesine kabul edilmesi yönündeki belgeyi UNESCO'ya
sunduklarını anımsatarak, bölgenin yapılaşması projesinin ayrıca Bern
Sözleşmesi çerçevesinde, 1988, 1991, 1996 ve 1998 yıllarında alınan Patara ile
ilgili tavsiye kararlarını ihlal ettiğinin de altını çizmişti.
Şekil 6-7 : PATARA’DA GELEMİŞ’DE
1980’Lİ YILLARDA İNŞAATINA BAŞLANAN ANCAK DURDURULAN KOOPERATİFLER YENİDEN İNŞA
EDİLİYOR
(Kaynak : Patara Bern
Convention Toplantısı, 2015, M. Tunçer
Arşivi)
Antalya’nın Kaş ilçesine
bağlı Patara antik kentinde, 400 ila 750 yeni villa yapımına onay veren koruma
imar planını UNESCO gündemine taşıyan Akdeniz Deniz Kaplumbağalarını Koruma
Birliği (MEDASSET) Başkanı Lily Venizelos’un Türk yetkililere yaptığı
“Patara’ya kıymayın” çağrısına yanıt veren bakanlık, villaların inşa edildiği
kooperatifin kaplumbağaların yuvalama alanına 2, 5 kilometre uzaklıkta olduğunu
belirterek, “endişeye gerek yok, her şey yasal” mesajı verdi.
http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/pataraya-kiymayin-diyenlere-bakanligin-yaniti-her-sey-yasal-haberi-52137 (Erişim Tarihi :
07.12.2015)
Gelemiş Koruma Amaçlı Planlamasında;
Gelemiş Köyü bir yumuşak turizm (soft turizm) alanı olarak yerel dokusu ile
korunmuş, kooperatif alanlarının ikinci konut olarak yoğun yapılaşmaları
engellenerek, çadırlı kamp, mokamp vb.
açık alanlar şeklinde düzenlenmeleri öngörülmüştür (2006).
Kaçak yapıların da, korumaya
yönelik plan kararlarına uygun hale getirilmeleri, olanaksız ise tasfiye
edilmeleri öngörülmektedir. Köy girişinde bir karşılama mekanı oluşturulması,
Antik Kent’e bir giriş kapısı düzenlemesi ile, özel taşıt sistemi güzergahı
belirlenerek arkeolojik alanların gezilmesi önerileri ana plan
kararlarındandır. Ancak, görüldüğü gibi plan müelliflerine dahi sorulmadan bir
yıl sonra plan yeniden ele alınmış ve yapılaşma izni verilmiştir.
GELEMİŞ III. derece Sit Alanı,
hatta Gelemiş köyünün tamamı, Patara Antik Kenti ve Patara Kumsalının korunması
için “Koruma Alanı” olarak
belirlenmelidir. Kaçak yapılaşmalar tasfiye edilmeli kesinlikle yeni hiçbir
yapılaşmaya izin verilmemelidir.
Aksi takdirde yapılaşmalar
giderek artacak ve Patara Antik Kenti içi ve çevresi arkeolojik alanları tahrip
edilmiş yeni bir Side, Halikarnasos (Bodrum), Keramos, Perinthos, Kuşadası
olacaktır.
2. YASAL SORUNLAR
2.1. Yasalar Arası Çelişki Ve Çatışmalar (Korumaya
ilişkin yasa ve yönetmeliklerde yetki kargaşası, görev ve yetkiler arası
çelişkiler ve çekişmeler)
Türkiye’de kentsel ve
çevresel koruma düzeneği yasal ve yönetsel olarak oldukça karmaşık bir yapı
sergilemektedir. Söz konusu alanları
düzenleyen temel bir yasa bulunmamaktadır.
Çevre sorunları,
ormancılık, kültürel ve tarihi mirasın korunması ve imar ile ilgili türlü
yasalar ve uluslararası sözleşmeler içine dağıldığını söylemek gerekir. Kentsel, Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları
İle Özel Çevre Koruma Bölgelerinde; Koruma Konusunda Yasalarda Ve Örgütsel
Yapıda Gözlenen Çok Başlılık ve Yetki Kargaşası Mutlaka Önlenmelidir.
Tarihsel ve Doğal
Çevreler, “Sürdürülebilir Kalkınma”
Kavramı Doğrultusunda Sadece Taşınmaz Kültürel / Doğa Varlıkları Olarak Değil,
Birer “Konut Stoku” ve “Doğa Rezervi”
Olarak Görülmeli ve Değerlendirilmelidir. Bu Doğrultuda, Sadece Koruma Değil,
Sağlıklaştırma, Onarım ve Yenilemeyi De İçeren Planlama Ve Projelendirme
Çalışmaları Yapılmalıdır. Korumanın Ekonomik Potansiyeli Dikkate Alınarak,
Özellikle Turizm ve Bundan Etkilenecek Ticaret, Ulaştırma Ve Diğer Servis
Sektörlerinin Gelişmesine Destek Verilmelidir.
Kültür Bakanlığı,
Kültür Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün Plan Hazırlama ve İnceleme
Yöntemleri Gözden Geçirilmeli, Etkinleştirilmeli ve Hızlandırılmalıdır.
2.2. YASALARDA KORUMA ALEYHİNE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI Ve YETKİLERİN TEK ELDE TOPLANMASI (Yasalarda 2863,
2872, 2873 vb korumanın aleyhine değişiklikler yapılması)
6360 sayılı 13
ilin büyükşehir ilan edilmesi ve söz konusu Kanun ile mahalli idarelere yönelik
kanunlar başta olmak üzere birçok kanunda değişiklikler yapılmış, yapılan
değişiklikler ile büyükşehir belediyelerinin talan ve rant eksenli kentsel
müdahaleleri meşru hale getirilmiştir,
6360 sayılı yasa ile
Büyükşehirlerin sınırlarının genişleyerek il sınırlarına dayandırılması,
buralardaki belediye ve köylerin kapatılması, kentlerin kırlara doğru büyümesi,
doğal ve kültürel değerlerin üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na, gerekirse tüm ülkede kullanılmak üzere imar ve planlama alanında
genel yetki verilmiştir.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile
koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma
esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların
kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve
ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak ve onaylamak
yetkileriyle donatıldı.
-Kentsel dönüşüm
alanlarında imar planı yapma yetkisi bulunan ve işlevleri açısından Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’na bağlı olması gereken TOKİ doğrudan Başbakanlık’a bağlı
bir kurum olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
-2012 yılında Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
(merkezi yönetime afet
alanlarında planlama yetkisi)
Yasanın Anayasa
Mahkemesi’nce iptal edilmeyen ilk halinde, afet bölgelerindeki yapılaşmada,
zaruri görülmesi halinde koruma bölgelerine ilişkin yasaların uygulanmayacağı
hükmü yer almaktaydı.
3. YÖNETSEL SORUNLAR
3.1. Yönetim Sorunları (Merkezi Yönetim ve
Yerel Yönetimler arasında “Koruma” konusunda farklı yaklaşımların ve
çelişkilerin olması, çıkar çevrelerine yönelik kararlar alınması )
Korunan Alanlar ve
Sorumlu Bakanlıklar:
-Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı
Özel Çevre Koruma
Bölgeleri
Doğal Sit Alanları
Tabiat Varlıkları
-Kültür ve Turizm
Bakanlığı
Arkeolojik Sit Alanları
Kentsel Sit Alanları
Tarihi Sit Alanları
Kentsel Arkeolojik Sit
Alanları
UNESCO Dünya Miras
Alanları
-Orman ve Su İşleri
Bakanlığı
Milli Parklar
Tabiat Parkları
Tabiatı Koruma Alanları
Tabiat Anıtları
Yaban Hayatı Geliştirme
Sahaları
Muhafaza Ormanları
Ramsar Alanları
Sulak Alanlar
Biyosfer Rezervi
Gen Koruma Ormanları
Tohum Meşcereleri
Yaban Hayatı Üretme
İstasyonu
Aslında “korunan
alanlar”ın Türkiye yüzölçümünün küçük bir bölümünü, yaklaşık %7’sini
oluşturduğu görülebilir.
3.2. Teknik Kapasite Eksikliği (Merkezi ve Yerel
Yönetimlerin yeterli teknik personele (Koruma uzmanları, Şehir Plancısı,
Mimar/Restorasyon Uzmanı, Peyzaj Mimarı, Biyolog, Arkeolog vd) sahip olmaması)
Yerel Yönetimlerin
(Belediyeler) Doğal Ve Kültür Varlıkların Korunmasına Yönelik Olarak Özerk, Yetkili Ve Etkin Birimler
Oluşturmaları Sağlanmalıdır. Sürekli, Planlı, Programlı Ve Projelere
Dayalı Çalışma Gerektiren Doğa Ve Kültür Varlıkların Korunması Çalışmalarında
Ve Uygulamalarında, Merkezi Kuruluşlardan
Belediyelere Kaynak Aktarılmalı Ve Koruma Geliştirme Amaçlı Projeler
Desteklenmelidir.
4. PLANLAMA SORUNLARI (Üst ölçekten alt ölçeğe kadar
planlamada sistematik bir koruma düşüncesinin olmaması ve planlarda yetersiz
plan kararları, planların sürekliliğinin olmaması, değiştirilmesi ve sürekli
yenilenmesi)
5. TOPLUMSAL SORUNLAR
(Doğal ve tarihsel çevrelerin korunmasına yönelik toplumda yeterli bir bilgi,
bilinç ve duyarlılığın bulunmaması)
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Ülkemiz doğal ve
tarihsel değerleri yanı sıra kentleri de büyük bir yapılaşma ve yok olma
baskısı altındadır. Korunmama nedenleri arasında birinci sırada yer alan “Arsa
Rantı” , “Konum Rantı”, “Dönüşüm Rantı”, ekonomik kar ve çıkar güdüleri,
“Koru-ma-ma” için başlıca nedenlerdir.
Ekonomik gelişmeyi
korumanın önüne koyan, ulusal ve uluslararası çıkar çevreleri ile el ele
geliştirilen son dönem politikaları “Koru-ma” nın “Eko-Politikası” olarak,
doğal ve tarihsel/kültürel varlıkların tahrip edildiği vahşi bir dönem olarak
tarihe geçecektir.
Aşağıda bu olumsuz gidişi engelleyebilmek için geliştirilen
öneriler özetlenmiştir:
1.
Kentsel
ranta dayalı, inşaat sektörünü başat kılan ekonomik politikalardan
vazgeçilmelidir.
2.
Kentsel
rantların kişileri değil kamuya döndürülmesi için gerekli yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
3.
Doğal
ve tarihsel çevre korumasına ilişkin yerel ve merkezi yönetime ayrılan bütçe
payları arttırılmalıdır.
4.
Çevreyi
kirleten ve tahrip eden enerji üretiminden vazgeçilerek sürdürülebilir temiz
enerji üretimi (rüzgar, güneş, hidroelektrik vd) politikaları desteklenmelidir.
5.
Planlı
ve çağdaş kentleşme politikaları ile yeşil alanların korunması ve standartların
arttırılması sağlanabilir.
6.
Kıyı
Kanunu istisnasız uygulanmalı, «Bütünleşik Kıyı Yönetimi Planları» hazırlanarak
kıyılar kamu yararlı kullanıma açılmalıdır.
7.
Kıyılarda
‘Kıyı Otoyolu’, ormanları açarak ‘3.Köprü Çevre Otoyolları’ ve ‘Yeşil Yol’
benzeri uygulamalar doğal çevrede büyük tahribatlara neden olmuştur.
Ulaşım güzergahları çevresel ve estetik etkileri hesaplanarak planlanmalıdır. Bisiklet yollarına ağırlık verilmelidir.
Ulaşım güzergahları çevresel ve estetik etkileri hesaplanarak planlanmalıdır. Bisiklet yollarına ağırlık verilmelidir.
8.
Koruma
ile ilgili yasal, yönetsel ve idari bir reform yapılmalıdır. Doğal çevre ile
bir bütün olan yerler (Kapadokya, arkeolojik sitler, ören yerleri vd) özel bir
yönetime kavuşturulmalıdır.
9.
Kitle
turizmi yanı sıra eko turizm türleri ele alınmalı, ikinci konut yapımı önlenmeli,
turizm ana planları yapılarak doğal ve tarihsel değerler üzerindeki baskı
azaltılmalıdır.
10.
Yasalarda
son yıllarda «koruma» aleyhine yapılan düzenleme ve eklentiler ele alınarak
KORUMA AMAÇLI yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
III. Koruma Ve Peyzaj
Mimarlığı Sempozyumu, 11-12-13 Aralık
2015, TMMOB Peyzaj Mimarlığı Odası.
DURU, B., 2014, “AKP
Döneminde Doğal ve Kültürel Varlıklar”, http://kentcevre.politics.ankara.edu.tr/duru%20bianet%20korunan%20alanlar.pdf, Erişim 10 Aralık
2015.
2014 AB İlerleme
Raporu.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=1013638&Date=16.08.2010&CategoryID=97 Erişim 10 Aralık 2015.
GEEAYK' nun 9.4.1983
Tarih ve a-4244 Sayılı Kararı.
28.3.1986 Gün ve 5/600
Sayılı Antalya il idare Kurulu Kararı.
K.T.V.K. Yüksek Kurulu'
nun 23.8.1996 Tarih ve 481 Sayılı Kararı.
Antalya K.T.V.K.
Kurulu' nun 27.3.1990 Tarih ve 719 Sayılı Kararı.
Antalya K.T.V.K.
Kurulu' nun 19.3.1996 Tarih ve 2902 Sayılı Kararı.
Antalya K.T.V.K.
Kurulu' nun 6.06.1995 Tarih ve 2551 Sayılı Kararı.
Antalya K.T.V.K. Kurulu
'nun 22.08.1995 Tarih ve 2661 Sayılı Kararı.
18.01.1990-90/77 Sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı. 02.03.1990 tarih ve 20449 Sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır.
Noel Babanın Kemikleri
Sızlayacak, Yavuz, Y., 06.12.2010,
http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/pataraya-kiymayin-diyenlere-bakanligin-yaniti-her-sey-yasal-haberi-52137 (Erişim Tarihi :
07.12.2015)
TUNÇER, M., 2015, Patara Gelemiş Köy
Yerleşik Alanında Yapılması Düşünülen Yapılaşmalar Hakkında Görüşler, Bern
Convention Meeting, Gelemiş, Patara.
TUNÇER, M., 24-25-26 Mayıs 2000,
SEMPOZYUM “2000’li Yıllarda Yaşadığımız
Çevre Ve Peyzaj Mimarlığı”, Ankara
Üniversitesi Ziraat Fak. Peyzaj Mimarlığı Bölümü, (Oturum 2 : Ülkesel Açıdan
Çevre Politikası “PATARA ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİNDE DOĞAL VE KÜLTÜREL
ÇEVRENİN KORUNMASI”
TUNÇER, M., ARTAR M., 21 - 25 Ekim 2010,
TMMOB PEYZAJ MİMARLIĞI 4. KONGRESİ,
“Planlama, Tasarım, Onarım, Yönetim : AÇILIMLAR, “Amasra'da Çevre Ve Peyzaj Sorunları: Kamu Yönetiminin Planlamadaki
Yetersizlik Ve Eksikliklerinin Çevreye Yansıması”
Patara (Gelemiş) Koruma Amaçlı İmar
Planı (Halihazır Kotlu Plan ve Çevre Düzenleme İşi) Açıklama Raporu, Hazırlayan UTTA Planlama,
Projelendirme ve Danışmanlık Tic. Ltd. Şti., Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat
varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Kasım 1998, S.33.
No comments:
Post a Comment