Sunday, February 18, 2007

Bergama'yı Korumak

Bergama'yı Korumak
Doç.Dr. Mehmet Tunçer
[1]

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu, bir yandan gelişirken bir yandan da kültür miraslarını ve çevresel kaynaklarını duyarsızca tahrip edebilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Kültür tarihi ile ilgilenme oranı toplumların gelişmişliklerine göre artmaktadır. Türkiye'nin bu konudaki seviyesi henüz, ne yazık ki, modern bir ülkede olması beklenenin oldukça altındadır. Dolayısıyla günümüzde gelişmek adına atılan her adım, binlerce yıllık geçmişin kalıntılarını yok etmektedir; her yolun, her barajın, elektrik direklerinin, yeni binaların altında insanlığa karşı koruma sorumluluğumuzun olduğu onlarca/yüzlerce arkeolojik buluntu yeri kalmaktadır.
Geleneksel bakış açılarına göre, korumayla gelişme genellikle birbirine tamamıyla zıt iki kavram olarak algılanmaktadır. Oysa Mehmet Tunçer yazısında, korumayla birlikte gelişmenin de mümkün olduğunu gösteriyor. Türkiye hükümetlerinin geri getirtmek için yıllarca uğraşıp büyük paralar harcadığı sunağıyla tanınan Bergama'nın, belki de daha önemli ve acil sorunu, geride kalanların nasıl korunacağıdır. Bu yazının gösterdiği, bir arkeolojik buluntu yerinin, içinde bulunduğu bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunduğunda daha kolay ve zahmetsiz bir biçimde korunabileceğidir. Günümüzdeki modern yaklaşımlar, korumayı gelişmeden ayırmamak gerektiğini ortaya koymaktadırlar. (
Berkay Dinçer)


Bergama Sunağı, sunağın Berlin’e kaçırılışı ve geri iadesi için harcanan çabalar, Bergama Belediye Başkanı’nın müze önünde gecelemesi, konu ile ilgili hemen herkes tarafından bilinmektedir. Bergamalılara verilen cevap daha da ilginç ve acıdır: “Sunağı geri verirsek inşaatlarda kullanırsınız!”
Nitekim günümüzde bile hala pek çok arkeolojik buluntu inşaatlarda devşirme malzeme olarak kullanılmaktadır. Bergama sokaklarında dolaşırken dikkatli bir gözün görebileceği buluntularla küçük bir müze donatılabilir.
Bergama’da bugün geleneksel doku ve yeni gelişmeler iç içe girmiştir, antik dönem kalıntıları ise silinmek üzeredir. Bergama kentsel ve arkeolojik sit alanları; yani iki bin yılı aşkın bir süredir, bilim adamlarının, arkeologların, mimarların, sanat tarihçilerinin, kent plancılarının, heykeltıraşlarının ve benzeri sanat ve kültür adamlarının hayranlıkla bahsettikleri, üzerinde araştırmalar yapıp, yazılar yazdıkları ve övgü ile bahsettikleri tarihi kent bugün yer yer yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…
Özellikle kent merkezi çevresinin önceleri kentsel sit alanı olan kesiminin sit alanından çıkarılması ve bu kesim için yoğunlaşmaya yönelik yeni bir imar planı yapılması, kent ile bütünleşik olan arkeolojik alanlarda özellikle Musalla Tepesi çevresindeki kaçak yapılaşmalar, arkeolojik kalıntıların üstünde yer seçen askeri alanlar, kentin Selçuklu ve Osmanlı Dönemi geleneksel kent dokusu ile, Roma Dönemi’ne ait en önemli iki tiyatrosunu yok olma noktasına getirmiştir.
Bergama Sunağı

Bu tiyatrolardan biri, Anadolu’da ender rastlanan, Side ve Aspendos benzeri, herhangi bir doğal dayanağı bulunmadan tamamen yapay olarak inşa edilmiştir. Bir başka özelliği de bir çayın üzerine tonozlar kurularak inşa edilmiş olması ve zaman zaman suyun önü kesilerek su sporları ve gösterileri için de kullanılmış olmasıdır.
Tiyatrolardan diğeri ise Viran Kapı olarak adlandırılmakta, kaveası içinde zeytin ağaçları yetişmiş, formunu gecekondulardan korumaya çalışmaktadır. Bu tiyatroların çevresi tamamen yasal olmayan yapılaşmalarla çevrilmiş, yol, su, elektrik gibi kentsel altyapı servisleri getirilmiş ve imar ıslah tapuları verilme yolu açılmıştır.
Bergama için esas büyük tehlike, kentin yenilenmesi için yapılmış ve geleneksel dokunun büyük bir kısmını da içeren yürürlükteki imar planından kaynaklanmaktadır. Bu planda, Bergama’nın Selçuk ve Osmanlı dönemi tarihi kent dokusu tamamen yok sayılarak, dokuyla uyumlu olmayan yeni yollar önerilerek bir kısmı açılmış, geleneksel parsel ve yapı düzeni ile çelişen büyük parseller ve çok katlı (4-5 kat) yapılaşmalar önerilmiştir. Bu plan kararlarına uygun olarak kent merkezinde önemli bir cadde açılmış, eski Bergama evleri yıkılarak, yeni yapılaşma ruhsatları verilmiştir. Bu plana uygun yapılar kent içinde, özellikle geleneksel kent merkezi çevresinde yükselmeye başlamış ve Bergama’nın İzmir girişindeki etkileyici Akropol görünüşü yer yer örtülmeye başlamıştır. Akropol’den kente bakıldığında da; ne yazık ki, 2000 yıllık kentin siluet ve görselliğinin dokuyla uyumsuz, çirkin beton bloklar tarafından bozulduğu ve kentin kimliğinin yer yer yitirilmeye başladığı gözlenmektedir.
Kentsel sit alanı, tarihi kent merkezi çeperlerine kadar daraltıldığından, bu alan dışında kalan kesimlerde uygulanmakta olan imar planı, Bergama tarihsel kent dokusunun ve kent kimliğinin giderek yok olmasına neden olacaktır. Bergama’da Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanmakta olan ancak şu anda yürürlüğe halen girmeyen “Koruma Planı” bu imar planının ancak bir bölümüne müdahale edebilmiş ve kat yükseklikleri düşürülmüştür. Ancak, geri kalan kesimlerin de kent dokusunu koruyucu ve geliştirici olarak ve siluetleri düşünerek yeniden ele alınması gereklidir. Bir başka tehlike de; Pax Romanum (Roma Barışı) Dönemi’nin Anadolu’daki en önemli simgelerinden biri sayılan, Mısır Tanrıları için yapılmış ve Bizans Dönemi'nde bazilikaya çevrilmiş Anadolu’nun en büyük tapınaklarından biri olan Serapis Temple (Kızıl Avlu) ve üzerinde yer aldığı Roma Dönemi tonozunda vardır. Bergama Çayı (Selinus), bu tapınak ve çevresindeki sosyal ve dinsel yapıların kullanılarak yaklaşık 200 metre doğusundaki bir tünele alınmış ve aşağı kent ile fiziksel bir bütünlük sağlamıştı. Bergama’nın bu kesimi yüzyıllardır ayaktadır ve “Ne Yerde, Ne Gökte Mahallesi” olarak bilinmektedir. Ancak, Kozak-Bergama-Soma Yolu’nun bu tonoz-tünel üzerinden Kızıl Avlu kenarından geçmesi, son yıllarda artan ağır araç trafiğinin neden olduğu yük ve titreşim 2000 yıldır ayakta duran bu çok önemli yapıya büyük zarar vermektedir. Hatta, tonoz-tünelde çökme tehlikesi bulunmaktadır. Bu güzergahın daha güneye kaydırılması ile ağır araç trafiğinden arındırılarak Kızıl Avlu ve yakın çevresinin yaya ağırlıklı bir “Açık Hava Müzesi” olarak düzenlenmesi ve kentin güney-doğusunda Bergama Çayı üzerinde yeni bir köprünün inşa edilmesi gereklidir.
Antik tünel
Kent içinde dolaşıldığında, antik dönemlerden kalma pek çok mermer parçanın devşirme olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Roma dönemi Bergama’sının yaklaşık 250 000 nüfusa sahip, görkemli bir kent olduğu, Selçuk ve Osmanlı kentinin tamamen bu kent üzerine kurulduğu düşünülecek olursa, kentin en azından Cumhuriyet Dönemi'ne kadar geliştiği alanların altında Hellenistik Dönem ile Roma Dönemi kent kalıntıları yatmaktadır. Kentsel yapılaşmanın kaldırılarak kazı yapılması olanağı bulunmadığı düşünülürse, her yeni inşaatın temel kazısının arkeoloji ve sanat tarihi açısından ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Nitekim Ankara’da son yıllarda Hisar Caddesi üzerinde yer alan Roma Tiyatrosu ve Odeonu böyle bir inşaat temel kazısı sonucunda tesadüfen açığa çıkmış, “Müze Denetimli Alan” içinde bulunduğundan anında gerekli önlemler alınıp kamulaştırılarak yok olması önlenmiştir. Denetimli kazı olmasaydı, pek çok yerde olduğu gibi bu tiyatronun da üzerinde bugün 6 katlı bir yapı yükseliyor olacaktı!
Bergama arkeolojik sit alanları dışında, kent içindeki yeni yapılaşmalarda temel kazılarının denetlenmesi, çıkabilecek her türlü bulgunun değerlendirilerek kentin Hellenistik ve Roma Dönemi planının oluşturulması gereklidir. Bu tür çalışmaların ilki 1879 tarihinde Carl Human tarafından yapılmıştır. Daha gelişmiş haritalar olan ve Osmanlı kent dokusunun yayıldığı alanı gösteren 1/ 2500 ölçekli 1926 tarihli haritalar üzerinde saptanacak alan içindeki kazılarda müze denetimi yapılmalıdır. Hatta Kentin rekonstrüksiyon maketinin yapılması ve sergilenmesi kentin antik çağdaki görkemini daha da ortaya koyacaktır.I. SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN ÖNERİLER I.1. Yasal ve Yönetsel Öneriler “Tarihsel Çevrenin Korunması” konusunda, merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin bir arada ve işbirliği içinde, köklü yönetsel, yasal, ekonomik ve akçalı çözüm yolları ve olanakları geliştirmeleri gereklidir. Merkezi yönetim ile yerel yönetimlere, yürürlükte olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası (2863 ve 3386 Sayılı) ile İmar Yasası (3194), Belediye Yasası’nda (1580) tarihsel çevrenin korunması konusunda bazı görev ve yetkiler verilmiştir.
Ancak, özellikle yerel yönetimlerin bu yetkileri tam ve doğru olarak kullandıklarını söylemek olası değildir. Tarihsel çevre sorunları, her yörede kendine özgü bir şekilde açığa çıkmaktadır. Bu nedenle, öncelikle o yöredeki her türlü yerel hizmetten yerel yönetimler sorumludur. Yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel gereksinimlerini gideren” kamu kuruluşları olarak tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt, halkın “ortak gereksinmesi” olması ve gereksinmenin “yerel” olmasıdır.
Tarihsel çevre sorunları da “yerel ve ortak “ sorunlardandır. Bu durumda, tarihsel çevrenin korunması sorununun öncelikle yerel yönetimin sorunu olduğu söylenebilir.
Bergama'nın görünüşü (Foto: B. Dinçer).
Kentsel yaşamın düzenlenmesinden öncelikle belediyeler sorumludur. Belediye mevzuatı, kentsel yaşam çevresinin düzenlenmesi amacıyla belediyelere önemli olanaklar vermiştir. Bu olanaklar arasında; yönetsel düzenleyici metin hazırlama, belediye ceza sistemini uygulama ve izin ruhsat gibi süreçler bulunmaktadır. 1930 tarihli ve 1580 Sayılı Belediye Yasası’nın bazı maddeleri yerel yönetimlere koruma, çevre düzenlemesi ve ıslahı konularında önemli yetki ve görevler vermiştir. Bu yasa günümüz koşullarında kullanılabilirliğini yitirmiş olmasına rağmen yeni bir yerel yönetim reformu yapılıncaya kadar geçerliliğini korumaktadır. Belediye Yasası 15/35, 19, 115, 159 sayılı maddeleri tarihsel çevre koruma alanlarında belediyelere önemli görevler vermektedir.I.2. Zabıta Yönetmelikleri:
Belediye yetkilerini belirten 19. Madde; Belediyelere kent yaşamının kolaylaştırılması için her türlü girişimde bulunma, yasaklar koyma ve yasaklara uymayanlara ceza verme yetkisi getirmiştir. Bu yetkiye dayanarak, Belediyeler düzenledikleri “Zabıta Yönetmelikleri” ile Belediyenin kolluk gücü olan zabıtanın çalışmalarını kurala bağlayabilirler. Ancak, zabıta yönetmelikleri, günümüzde yasaklar listesi durumuna getirilmiştir. Zabıta yönetmelikleri, kentsel yaşam standardını, ilkelerini, koşullarını belirlemelidir. Tarihsel çevrelerde kaçak yapılaşma, izinsiz onarım, onarımların ruhsata uygunluğunun denetlenmesi, altyapı ve üstyapının sağlık koşullarına uygunluğunun denetimi, yapı kullanım türünün plana ve çevre niteliğine uygunluğunun denetlenmesi vb. denetim, kontrol yetkisi ile donatılmış bir “Tarihsel Çevre Zabıtası” oluşturulması, yerel olarak bunların Belediye İmar Müdürlükleri ile eşgüdüm içinde çalışması sağlanmalıdır. Bu zabıtalara, aynı zamanda kentsel çevreyi yakından ilgilendiren hava, toprak ve su kirliliği, gürültü, katı atıklar, görsel kirlenme (afiş, pankart ve levhalar), ulaşım ve otopark sorunu, kentlerin genel temizliği ve yeşil alanlar gibi temel çevre sorunları ile de ilgilendirilerek genel bir “ÇEVRE ZABITASI” niteliği kazandırılabilir.I.3. Sağlık Zabıtası Yönetmelikleri:
1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları’nın uygun bulması koşuluyla, Belediyelere “Sağlık Zabıtası Yönetmeliği” çıkarma yetki ve ödevini vermiştir. Yönetmelik, Umumi Hıfzısıhha Yasası hükümlerini belediye sınırları içinde belediye zabıtası aracılığıyla uygulama amacına yöneliktir. Kentsel çevrenin dolayısıyla onun içinde önemli bir yer tutan tarihsel çevrenin daha sağlıklı olmasına yönelik bu yönetmelik çevre sağlığı gereksinmelerini standart ilke ve kuralları göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. I.4. İmar Yönetmelikleri:
Tarihsel çevre sorunlarının kökeninde hızlı, plansız kentleşme ve arsa spekülasyonu yatmaktadır. Kentleşme olgusu İmar Yasalarıyla düzenlenmiştir ve getirilen kurallar Belediyelerde İmar Yönetmelikleriyle uygulanmaktadır. Bu yönetmeliklere tarihsel çevrenin korunması, ıslahı ve geliştirilmesi ile ilgili maddeler eklenerek koruma yönünde önemli adımlar atılabilir. I.5. Ruhsat Yetkileri :
Belediyelerin en önemli yetkilerinden biri de, üretim sırasında sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecek işyerlerini “ruhsata bağlama” yetkisine sahip olmasıdır. Çalışma için bir izin belgesi durumunda olan ruhsatlar çalışma koşullarını da içermektedir. Ancak, bu koşulları taşıyan işyerlerinin açılmasına ve çalışmasına izin verilir. Koşullar yerine getirilmez ise ruhsat geri alınır. Tarihsel çevrelerde, tarihi dokuyu koruyucu, tahrip etmeyecek nitelikte işyerlerinin yer alması esastır. Bunun denetimi, plana uygun olup olmadığının kontrolü, işyerlerinin ruhsat aşamasında yapılabilir.
Bergama akropolisinin Kızıl Avlu'dan görünüşü.
Umumi Hıfzısıhha Yasası'na göre, Gayrı sıhhi müesseselerden tarihsel çevre için sakınca yaratan I. ve II. Derece Gayrı sıhhi kuruluşların tarihsel dokular içinde yer almaları önlenmelidir. Var olanların ruhsatları iptal edilerek, doku dışına taşınmaları sağlanmalıdır. Koruma amaçlı planlarda da geleneksel dokuyla uyumlu, geleneksel nitelikte tarihi ticaret kullanımlarının (halıcılık, kilimcilik, el sanatları, vb.), pansiyon, konaklama ve konut kullanımları ile beraber yer almaları sağlanmalıdır.
Eski adı “Küşat Yönetmeliği”, yeni adı ise “İşyeri Açma Yönetmeliği” olan yönetmelik ile, belediyeler üretim, imalat yerleri açılması ve çalışması için gerekli koşulları belirleme yetkisine sahiptir. Bu yönetmelikle, doğal ve tarihsel çevre üzerinde olumsuz etkisi bulunan bir çok üretim kuruluşu sıkı denetim altına alınabilir.
“Yapılaşma İzni” ve “Oturma ve Kullanma İzni” ile ilgili kurallar, tarihsel çevrelerin bakım ile onarımlarını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Yeni yapı yapımı, eski yapıların korunması gerekli olanlarının onarılmaları, Koruma Amaçlı Planlarda açıklanan yapılaşma ve onarım koşullarına uygun olarak yapılmasının sağlanması ve bunun denetlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda sayılan yasal yetkiler belediyelerimizde halen kullanılmaktadır. Bu yetkiler tarihi ve doğal çevre korunması açısından etkin bir biçimde kullanılabilir ve böylelikle daha iyi bir kentsel çevre yaratılabilir. Ancak, belediyeler, tarihsel çevreyi koruma konusunda bilinçli ve eğitilmiş kadrolara yeterince sahip değillerdir. Eleman yetersizliği, tarihsel çevrede koruma planlaması, uygulaması ve denetimi bakımından büyük sınırlama getirmektedir.
Bu nedenle, belediyenin örgüt yapısında ileriye yönelik düzenlemeler yapılması, doğrudan başkana ve imar müdürüne bağlı “Tarihsel Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulması, bu birimlerin ilgili uzman meslek dalları ile donatılması gereklidir. Arkeolog, sanat tarihçisi, restorasyon uzmanı mimar ve şehir plancısı bu birimlerin temel kadroları olmalıdır. Gerçekleştirilmesi güç ve zaman alıcı kadroların oluşturulması yanı sıra, belediyelerin ellerindeki olanakları kısa vadede bilinçle kullanmaları, tarihsel çevrelerde koruma ve geliştirme çalışmalarında başarı getirecektir. Kültür Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Bayındırlık İskan Bakanlığı'na, belediyelere önderlik yapmak ve tarihsel çevre korunması çalışmaları için gerekli eğitimi vermek gibi bir sorumluluk düşmektedir.II. BERGAMA BELEDİYESİ İÇİN TARİHSEL ÇEVRE KORUMA STRATEJİLERİII.1. Arkeolojik Sit Alanları Koruma PolitikalarıZaman ve insanoğlunun Bergama Arkeolojik ve Kentsel Sit Alanları’nda yapmış olduğu tahribat ve erozyon karmaşık bir sorun demeti yaratmaktadır. Isı değişimi, deprem, rüzgar ve su vb. doğal kuvvetlerin erozyonu yanı sıra, insanoğlunun yüzyıllardır oluşturduğu yağma ve tahribatlar, yöreye yerine konmayacak kayıplar vermiştir. Uluslararası platformlarda kabul edilmiş kazı, restorasyon ve koruma yöntemleri (Venedik Tüzüğü vd.) ile, doğanın arkeolojik sit alanları ve anıt eserler üzerinde yaptığı aşındırma geciktirilebilir.
İyi planlanmış ve uygulamaya konmuş bir tanıtım ve gezi programı, günümüzde ve gelecek kuşaklar için korunması gerekli bu kültürel mirasa daha anlayışla bilinçle bakılmasını destekleyecektir.
Korumanın gerçekleşmesi, eserlerin bir bütün olarak kalmaları ve en iyi şekilde sergilenmelerini sağlamak için özel bir özen gösterilmelidir. Bu işlemlerin en önemlisi, arkeolojik alanlar içinde ve yakın çevresinde gecekondu işgalinin ve kaçak yapılaşmalarının önlenmesidir. Çok katlı yapılaşmaların engellenmesi, siluet denetiminin yapılması büyük önem taşımaktadır. Dokunun bozulmakta olduğu kesimlerde “Koruma Amaçlı” planlama ve projelendirme çalışmaları ile öncelikli olarak önlemler alınmalıdır.
Arkeolojik Sit Alanında halen açıkta duran parçaların takviyesi, yere düşmüş olan kalıntıların korunması önem taşımaktadır. Arkeolojik kalıntıların korunması, üstlerinin hafif örtülerle örtülmesi, geçici depolama veya sergileme amacıyla yöreden alınması veya uygun olan yerlerde yapının özgün durumuna uygun olarak restorasyon ilkelerine bağlı olarak restore edilmesi gereklidir. Özgün yapıdan çeşitli nedenlerle yıkılarak dağılmış olan mimari yapı elemanlarının toplanarak yeniden bir araya getirilmesi, anastilosis uygulamaları Antik Kente bir bütünlük görüntüsü kazandırılacaktır. Bergama Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları Koruma Amaçlı İmar Planı’nda yer alan “ARKEOPARK” için, Ankara’da halen Ankara Büyük Şehir Belediyesi tarafından yaptırılmakta olduğu gibi, bir “Arkeoloji Master Planı” yapılmalı, çeşitli dönemlerde yapılmış kazı, sondaj, araştırma raporları bilimsel olarak bir araya getirilmelidir.
Kentin “Rekonstrüksiyon Planı” yapılarak, Hellenistik ve Roma Dönemi kent dokusu kesinlikle saptanmalı ve daha sonra arkeoloji, restorasyon, planlama, peyzaj ve kent mobilyası ilkeleri doğrultusunda detaylı plan ve projelendirmeleri yapılmalıdır. II.2. Kentsel Sit Alanları Koruma PolitikalarıII.2.1. Makro Politikalar:Bergama Belediyesi, belediye sınırları içerisinde yer alan ve kamu mülkiyetindeki (hazine, vakıf, vd.) arazi ve arsa stoku belirlenerek, bu alanlar özel mülkiyete devir edilmeden “Koruma Amaçlı İmar Planı” kararlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kullanılmalıdır. Belediye, kentin gelişmesinin sağlıklı bir şekilde kontrol edebilmek amacıyla, gelişme konut alanlarında arsa edinmeli ve bu alanların alt yapısını sağlayarak olanakları ölçüsünde konut üretmeli, arkeolojik ya da kentsel sit alanlarında belirlenen tasfiye alanlarında yerleşik kişilere, arsa tahsis ederek, kendi evini yapana yardım ederek, kredi, malzeme desteği yaparak ev sahibi olmaları desteklenmelidir.
Bergama'nın rekonstrüksiyonu.
Belediye, “Bergama Koruma Amaçlı Planı”nın uygulanması ve kamu yararına olan kullanımların ve korumanın gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, önemli bir yasal araç olan İmar Yasası 18. Madde (hamur) uygulamasını gerçekleştirmelidir. Bu sayede, kamu amaçlı kullanımlar (yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil alan, vd.) bedel ödemeksizin kamu eline geçecek ve Bergama Belediyesi uygulamalarda önemli bir arazi stokunu elinde bulunduracaktır. II.2.2. Kentsel Sit Alanı Korunması ve Geliştirilmesine İlişkin Politikalar:Koruma kararlarının alınması ve uygulanması örgütler arası bir karar sürecidir. K.T.V.K. Yüksek Kurulu ve İzmir Koruma Kurulu, karar üreten bir kuruluş olmasına rağmen, uygulama, denetim ve parasal kaynak kullanma yetkisi diğer kamu kuruluşlarına ve özellikle yerel yönetimlere verilmiştir. II.2.2.1. Örgütlenmeye İlişkin Öneriler:Kentsel sit alanı içerisinde, yapılacak restorasyon ve onarımların, yapı yapılacak plana uygun yapıların, plan eki olan “Uygulama Yönetmeliği”, “Plan Notları” ve K.T.V.K. Kurulları kararları doğrultusunda, kentsel sit alanı ve çevresi ile uyumunun sağlanabilmesi amacıyla; Bergama Belediyesi, doğrudan başkana bağlı bir “Tarihsel Çevre Koruma Müdürlüğü” oluşturulmalıdır. Bu müdürlüğün görevleri arasında, belediyece tarihi kent dokusu içerisinde yapılacak altyapı, çevre düzenleme çalışmalarını yönlendirmek, etaplamak, tek yapıya ilişkin uygulamaları plana uygunluğunu kontrol ederek denetlemektedir.
Evini onarmak isteyenlere, plan, proje ve maddi yardım yaparak koruma uygulamalarıyla desteklemeli, Bergama ile ilgili geliştirilen plan ve projeleri, sergiler açarak halka tanıtmalı, broşür basarak halkın ilgi ve katılımı ile bilinçlenmesi sağlanmalıdır.
Bergama Belediyesi; anıtsal ve sivil mimarlık örneklerinin korunmasını sağlamak amacıyla, Kültür Bakanlığı, Turizm Bankası, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ilgili diğer kamu kuruluşları ile, özel sektörün parasal ve teknik desteğini Bergama’ya çekmek amacıyla çalışmalar yapmalıdır. “Bergama Koruma Planı” ve buna bağlı geliştirilecek olan projeleri yurt dışında tanıtarak kültürel amaçlı kredi, fon ve yardımlardan kaynak sağlamalıdır. II.2.2.2. Uygulama Sürecine İlişkin Öneriler:Ülkemizde koruma imar planları, oldukça uzun süren onama sürecinden geçtikten sonra, diğer imar planları gibi kendi doğal sürecine terk edilmektedir. Ancak; korunması gerekli kent parçaları, planın uygulamaya aktif olarak sokulamaması sonucunda kaçınılmaz olarak yıkım ve yok olma sürecine girmektedir. Birkaç yıl sonra yeni saptama ve belgeleme çalışmaları, buna bağlı olarak güncelliğini yitirdiğinden ve baskılarla yeni planlama çalışmaları yapılmakta ve geleneksel dokular zamanla yitirilmektedir. Ayrıca tescil listelerinden düşme, Bergama’da olduğu gibi sit sınırlarında değişiklik yapılması ve daraltılması da bu süreci olumsuz etkileyen faktörlerdir. Koruma amaçlı imar planı uygulaması, diğer alanların planları gibi zaman içine çok yayılmamalıdır. Aktif planlama, eylem planlaması, öncelikli alan planlaması, böl ve yönet modeli gibi planlama ve uygulama süreci hakim olmalıdır.
Maddi ve manevi kültür varlıklarını ve onun doğal çevresini korumak ve geliştirmek, gelecek kuşaklara olabildiğince tam ve eksiksiz olarak aktarmak zorundayız. Ancak bunun uygulamadaki güçlüklerini de bilmek, gerçekçi çözümler getirmek açısından yararlı olacaktır. Kentsel çevrenin korunması ve geliştirilmesi çalışmaları kapsamında; arkeolojik, tarihsel, mimari, görsel ve etnografik değerler taşıyan Bergama kenti, ölü müze alanları olarak değil, yaşayan ve içinde bulunduğu bölgenin turizm, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunan, sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilecek çevreler olarak korunması gereklidir. Bu nedenle sağlıklı bir envanter çalışması ile varolan analiz çalışmaları güncelleştirilmeli; geleneksel mimari özelliklerin yoğun olduğu, bozulmakta olduğu ve niteliğini yitirmiş alanlar saptanmalıdır.
Korunacak ve geliştirilecek alanlarda başlatılacak ve sürdürülecek eylemler için gerekli ilk finansman sağlandıktan sonra, bu alanlara verilmiş olan işlev, bu finansmanı geri döndürecek bir mekanizmaya bağlanmalıdır. Aksi taktirde, kaynakları sınırlı olan Bergama Belediyesi ve Kültür Bakanlığı’nın kültürel amaçlı da olsa geri dönmeyecek tutarlar ödemesi, sınırlı kalması ya da hiç ödeyememesi gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle; Belediye Yasası’nın yukarıda anılan maddelerinin uygulanması ve ilgili sağlık, zabıta kolluk gücünün uygulamaya konması, Bergama’daki tarihsel çevreleri koruma amaçlı çabalara yasal bir güç verecektir.
Yapı sahiplerine verilecek kredi konusunda ise; “Özel Hukuka Tabi Gerçek ve Tüzel Kişilerin Mülkiyetinde Bulunan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Katkı Fonu Yönetmeliği” (25.06.1985 Tarih ve 18791 Sayılı Resmi Gazete) koruma konusunda tescilli yapıların bakım ve onarımı için Kültür Bakanlığı tarafından malzeme (ayni), para (nakdi) ve teknik yardımlar ile verilecek kredilerin usul ve esaslarını belirlemektedir. 3386 Sayılı Yasa’nın 5. Maddesi’nde ise; “Koruma amaçlı imar planında kültürel amaçlara ayrılan tescilli yapıların, bu amaçla onarılıp değerlendirilmesi kaydıyla, koruma kurullarının karar ve bakanlığın tasdiki ile blediyelerce kamulaştırılması yapılabilir” denilmekte ve belediyelere, kentsel sit alanlarındaki kültürel amaçlı yapıları kamulaştırarak onarma olanağı sağlamaktadır. Ayrıca, aynı maddenin (f) bendinde; “Sit alanı olması nedeni ile kesin inşaat yasağı getirilmiş korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının bulunduğu parseller, malikinin başvurusu üzerine bir başka hazine arazisi ile yer değiştirilebilir, üzerinde bina, tesis var ise, malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli 2942 sayılı kanunun 11. Maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödeme yapılır.” denilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, mal sahipleri ile belediye arasında karşılıklı bir anlaşma yapılması olanağı doğmaktadır. Kentsel sit alanındaki bazı özel yapılar, bu şekilde takas edilerek mülkiyeti Bergama Belediyesi tarafından elde edilebilir.
Bergama'da sütunlar (Foto: B. Dinçer).
Bergama Belediyesi, döner sermaye işletmesi kurma; birlik kurma, birliğe ve ortaklığa katılma, ayrıcalık verme, belediye bütçesi içinde, ya da dışında işletme eliyle yönetme ve benzeri örgütleri oluşturabilir.Bu örgütlerden özellikle “Döner Sermaye” ve “İşletme” örgütlerinden, kentsel koruma ve geliştirme/yenileme için yararlanabilir. Bu tür örgütler, mevcut yasalarla hemen kurulabilir ve tarihsel çevre koruma eylemlerine ekonomik bir boyut kazandırabilir.
Bergama Koruma Planı bütünü içerisinde yer alan ve “Kentsel Tasarım Alanı (Öncelikli Proje Alanı) “ olarak isimlendirilen, özel proje tasarım alanlarının saptanması, hazırlanacak onarım ve çevre düzenleme projeleri uyarınca öncelikler belirlenerek uygulamaya girilebilir.
Bu yörelerde, öncelikle altyapının ıslahı, eksikliklerinin tamamlanması gerçekleştirilerek üst yapının düzenlenmesine daha sonra geçilebilir. Özel Proje alanlarında, konut kullanımlarının sürmesi yönünde bir karar getirilmişse de, bu bölgelerdeki koruma, ıslah ve yenileme çalışmaları döner sermaye işletmesi (ya da kooperatif) tarafından yapılabilir. Konutları, özgün plan şemaları ve kullanımlarına uyumlu olarak, pansiyon, öğrenci yurdu, lojman vb. kullanımlarla işleterek yatırımı geri dönüşlü hale getirmek mümkündür. Örgütlenme biçimi “Belediye İşletmesi” olan bu işletmenin görev alanı, koruma geliştirme alanı, bu görevi belirleyen sınırları çizen en önemli araç da “Koruma Planı” dır. Bergama Belediyesi; Kültür Bakanlığı ile yurt içi ve dışı destekleri sağlayarak sürdürülebilir bir tarihsel çevre koruması ve geliştirilmesi uygulaması için aşağıda özetlenen konularda aktif bir görev yapmalıdır:Sürekli, planlı, programlı ve projelere dayalı bir çalışma gerektiren kentsel koruma ve geliştirme uygulamalarında; ilgili merkezi yönetim (kamu) kurum ve kuruluşlarından (Kültür Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Vakıflar Gn. Md., Çevre Bakanlığı vb) Bergama Belediyesi’ne kaynak aktarılmalı ve koruma geliştirme amaçlı projeler desteklenmelidir.
Koruma, sağlıklaştırma ve geliştirme konularına ağırlık veren Bergama Belediyesi İmar programları ilgili Bakanlıklarca desteklenmeli ve uygulama için kaynak aktarılmalıdır.
Bergama Belediyesi; kendi iç yapılanmasını yeniden gözden geçirerek, etkin, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, ilgili uzmanlık dallarından (arkeoloji, restorasyon, kentsel koruma, şehir planlama, mimari, peyzaj vb) oluşturulmuş bir birim kurmalıdır. Bu birim planlama, projelendirme ve koruma/sağlıklaştırma/geliştirme ve çevre düzenlemesi çalışmalarına etkin olarak girmelidir.
İmar Yasası, 18. Madde uygulaması yapılarak, kamu sosyal donatı alanlarından bir bölümü bu araçla sağlanmalıdır.
Koruma alanlarında, yapısını plan koşullarına uygun olarak onaran ya da yapısının çevresini düzenleyen özel mülk sahipleri desteklenmeli, bu kişilere proje ve parasal katkıda bulunulmalıdır. Mülk sahibi bu uygulamayı belirli bir süre içinde yapmadığı taktirde, belediye bu görevi üstlenmelidir. Bütün yukarıdaki önerilerin gerçekleştirilebilmesi için Bergama’da yaşayanların katkı ve katılımı en önemli kaynaktır. Tarihsel çevrenin korunmasının, Bergamalı’nın yararına olduğuna halk inandırılmalı, tarihsel çevre bilinci ve kaygısı verilmesine ilişkin çalışmalar ilkokul çağından başlayarak yapılmalıdır.
Yerel örgütler (muhtarlık, sokak düzenleme örgütleri, anıtsal ve doğal güzellikleri sevenler dernekleri vb) aracılığıyla, etkin uygulamalar yapılabilir ve sürekli bakım sağlanabilir. Halkın planlama ve uygulama sürecine katılımı, sivil toplum örgütlerinin (dernekler, vakıflar, odalar vb.) etkin desteğinin sağlanması ile demokratikleşmenin yaygınlaşacağı bir ortam da oluşabilecektir.
II.2.2.3. Sosyal Yapıya İlişkin Öneriler : Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından yapılmış “Bergama Sosyal Yapı Araştırması” sonuçları (1979) ile Akman Proje tarafından yapılan “Sosyal Anket” sonuçları (1991) birlikte değerlendirildiğinde; Bergama’da dıştan bazı fiziksel etki ve yenilenmelere karşın, sosyal yapının oldukça durağan ve benzer özellikler taşıdığı, giderek alım gücünün düşmesi, gelir gruplarının dengelerinin bozulması gibi ekonomik nedenlerle sosyal ve fiziksel yapının daha da bozulduğunu söylemek mümkündür.
Bergama'da tarihsel çevrenin korunması ve geliştirilmesi çalışmaları için en önemli destek olacak yöre halkının sosyal yapısını bilmek önem taşımaktadır. Bergama, sosyal hareketliliğin olağan sınırlar dışına taşmadığı bir yerleşim yeridir. Dışa göç vermesine karşın, dışarıdan da göç aldığı için demografik yapı dinamik bir durum göstermektedir. Bergama’ya yönelik göç, koruma açısından temel sorunlardan birini oluşturmaktadır. Yasal olmayan yapılaşma ve yaygın olarak gecekondulaşma dediğimiz bu olgu bir yandan tarihi kent dokusunun ve arkeolojik sit alanlarının sınırlarını zorlamakta, diğer yandan anılan mekanlarla bir bütünlük göstererek büyümekte olan kentsel gelişme doğrultularını çarpıtmaktadır.
Tarihi kent dokusunun korunabilmesi açısından en önemli nokta kent içi hareketliliğin zararlı etkilerini giderebilmektir. Gelir durumu yükselen aileler, ya da yüksek gelir grubunda olup da tarihi dokunun dışında, daha modern ve konforlu konutlarda ya da yeni prestij mahallelerinde oturmak isteyenler, tarihi kent dokusunun dışına çıkmaktadır. Kiraya verilen eski konutlara bakım azalmakta, bir bakıma geleneksel konut dokusu bozulmaya ve yıkılmaya terk edilmektedir.
Kiracı konut sahibi ilişkisi yapıların bakımını ve onarımını da etkilemektedir. Gelir getirici onarım için belirli kullanım değişikliği gerekmektedir.
Eski Bergama yerleşimi, arkeolojik sit alanı ve tarihi kent merkezi ve yeni Bergama ile birlikte düşünülerek geliştirilmesi gereken sosyal bir çevredir. Geleneksel dokudaki mahalleler birbirine çok yakın fiziki ve sosyal özellikler göstermektedir. Ancak güneye doğru inildikçe fiziki yapı ile sosyal yapının değiştiği gözlenmektedir. Tarihi kent merkezinde yer alan geleneksel ya da yarı geleneksel, kır kökenli ya da düşük gelir gruplarına hizmet veren merkez ile, “Kızıl Avlu” çevresindeki ve güneye doğru yönelen turistik amaçlara yönelik yeni ticaret merkezi, bu sosyal yapıyı etkilemektedir. Ticaret ve marjinal meslek gruplarının barındığı, geçici ve sürekli değişken görünüm arz eden bu sosyal yapı, ekonomik açıdan nispeten daha güçsüz, eğitim açısından orta seviyede ve tarihi doku ve arkeolojik alanlara karşı ilgisiz/bilinçsiz olarak görülmektedir.
Kızıl Avlu ve çevresindeki yapılar (Foto: B. Dinçer).

Bergama’da eskiden bu yana var olan turizm faktörü, çeşitli altyapı yatırımlarının yapılması (PTT, yol onarımı, çocuk bahçesi, meydan ve kavşak düzenlemeleri), yapılan tanıtıcı yayınlar ve turizm yatırımlarının artması gibi nedenlerle Bergama’ya karşı olan ilgiyi büyük oranda arttırmıştır. Bergama’da korumayı kolaylaştırmak için geliştirilen sosyal yapıya ilişkin öneriler aşağıdadır:Korumaya ilişkin planlama ve projelendirmelerin başarıya ulaşması ancak, bu kararların kamu ve yerel halk tarafından benimsenerek amacına uygun olarak uygulanması çabaları ile gerçekleşebilecektir.Bergama geleneksel dokusunda yaşayan konut sahipleri ile kiracıların, genel olarak yaşayanların haklarını koruyup gözetmek koruma çalışmalarında önemli bir hedef olmalıdır.
Geleneksel dokuda nüfus yoğunluğunun azaltılması, zaman içinde konut olarak kullanılan bazı yapıların Koruma Planında öngörülen kullanımlara dönüşümü ile kademeli olarak gerçekleşebilecektir. Acil onarım gerektiren ve öncelikle korunması gereken bazı yapılara müdahalenin kamu eliyle hızlı bir şekilde yapılması gerektiği doğaldır. Bu yapıların geri kazanımlarında, yapıda yaşayanların ve mülk sahiplerinin hakları korunmalıdır.
Kamu yapacağı kamulaştırmalarda, ya da kiracı tahliyelerinde, takas, yer gösterme ya da gerçek bedel ödeme gibi yöntemler uygulamalıdır. Kişilerin yakın çevrede iş sahibi oldukları düşünülerek, yapılacak yeni yapılar mümkün olduğunca tarihi kent merkezi ve yakın çevresinde olmalıdır. Kişilerin ulaşım giderlerini minimize edici, sosyal çevrelerinden koparmayacak bir yaklaşımla uygulama yapılmalıdır.
Kamu, sosyal yapının geleneksel üretim ve satış faaliyetlerine öncülük edecek ve var olan el sanatlarını (bakırcılık, dericilik, dokumacılık vb) geliştirici bir şekilde yeniden oluşmasına gayret edilmeli, geleneksel Türk el sanatları yanı sıra çağdaş sanatçıların da bu doku içinde yer almasına öncülük edecek uygulamalar yapmalıdır.
Konaklama faaliyetlerine (otel, motel, aile pansiyonculuğu) destek personel ile ticaret erbabının eski Bergama evlerine yerleşmeleri, koruma ve geliştirme ile ekonomik aktivitelerin bir arada olmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir.Bu yazıda, Bergama’nın kentsel sit alanlarındaki anıtsal ve çevresel nitelikte pek çok yapısının güncel koruma sorunlarından ve koruma amaçlı imar planının uzun süren yapım sürecinden bahsedilmemiş, tarihi kent bütünündeki genel ve öncelikli sorunlar üzerinde durulmuştur. Bergama Sunağı için büyük titizlik gösteren merkezi ve yerel yetkililerin yukarıda sıralanan sorunlara da ivedi olarak eğilecekleri ümidini taşımaktayız.

[1] Doç. Dr. Mehmet Tunçer, Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde ve Ankara Üniversitesi, Sosyal Çevre Bilimleri ABD öğretim görevlisidir.

Sunday, February 11, 2007

Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Yapılacak Değişikliklerle İlgili Öneriler

3386 Sayili Kanunla Degisik 2863 Sayili Kültür Ve Tabiat Varliklarini Koruma Kanununda Yapilacak Degisikliklerle Ilgili Bakanlikça Hazirlanmakta Olan Taslakta yer alacak asagidaki basliklar ile ilgili görüs ve önerilerim asagidadir.
Doç.Dr. Mehmet TUNÇER

E-posta: utta@ada.net.tr

I) 2863 sayili Kanunda yer alan kültür ve tabiat varliklari ile ilgili tanimlarin yeniden düzenlenmesi;

Tabiat varligi taniminin kaldirilmasi, (Birçok yerde Kültür Varliklari dogal çevre ile bir bütündür. Tabiat Varligi tanimi kaldirilarak “DOGAL SIT ALANLARI” korumasiz mi birakilacaktir? Kültür Bakanligi’nin dogal sitlere karsi tutumu bilinmektedir. Üzerlerinden Dogal Sitleri atmak istemektedirler ama içiçe olan bir çok yerde (Antalya, Patara, Göreme, Pamukkale, Bogaziçi vd..) neler olacak. Arkeolojik, kentsel sitler korunurken dogal sit alanlari ne olacak?)
Peri bacalari, tarihi magaralar ve kaya siginaklarinin kültür varliklari tanimi kapsamina alinmasi, (Yanlis, bunlarin bir çogu dogal olusumlardir. Insan eylemleri ile barinmaya uygun hale getirilmislerdir. Dogal niteliklerini korumak gereklidir.. Yer alti sehirleri de bunlara en iyi örneklerdir. Bunlarin DOGAL, ARKEOLOJIK; TARIHSEL SIT olarak degerlendirilmesi gereklidir)
II) Korunmasi gerekli tasinmaz kültür varliklarina yapilacak insai ve fiziki müdahalelerin yeniden belirlenmesi;

Tasinmaz kültür varliklarinin koruma alanlari ve sit alanlarinda ruhsata tabii olmayan bakim ve basit onarimlarin belediyelerin izni ve denetimi ile yapilmasi, (Bakim ve basit onarimlarin belediye izni ve denetiminde yapilmasi ancak son asamada Koruma Kurulu büro müdürlügünün kontrolü iyi olur diye düsünüyorum..Yani Belediyelere güvenim yok!)
Tescilli münferit kültür varliklarinda yapilacak bakim ve basit onarimlarin koruma bölge kurulu müdürlüklerinin izni ve denetimi ile gerçeklestirilmesi, (Hangi onarimlarin basit onarim olacagina iliskin; Ilke Karari, Geçis Dönemi Yapilasma Kosullari ya da Koruma Plani Karari varsa uygundur aksi taktirde yanlis uygulamalara yol açabilir)

Kültür varliklarina iliskin uygulama ve islemleri yürütmek üzere belediyelerin bünyesinde teknik birimlerin olusturulmasi, (Bu öteden beri söyledigimiz önemli bir konu. Ancak gerekli teknik elemanlari Belediyeler, özellikle küçük belediyeler nasil bulacaklar.. Bunlarin kurulmasinda gerekli personel de tanimlanmali ve yörenin özelligine göre mimar, restorasyon uzmani mimar, arkeolog, korumada uzman sehir plancisi, sanat tarihçi, peyzaj mimari vd.. adet ve nitelikleri belirlenmeli..Baslangiçta Belediyelere Koruma Kurullari Büro Müdürlükleri yardimci olabilir.. Ama, özellikle Büüyüksehirlerde böyle birimlerin kurulmasi iyi sonuçlar veriyor. Bunlari görev ve yetkileri ile sorumluklari belirlenmeli..)
III) Kamu kurum ve kuruluslarina, tescilli kültür varliklarinin kamulastirma yetkisinin verilmesi, zilyetlikle ilgili sorunun çözümlenmesi;

Kültür ve Turizm Bakanliginca belediyelere yalniz kültürel amaçla verilen kamulastirma izninin, her türlü tescilli kültür varligini kamulastirmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluslarina verilmesi, (Yapilarin kamulastirma amacina aykiri kullanilmamasi için gerekli önlemler alinmali. Kamu kurum ve kuruluslarinin özellikle misafirhane, yerel birim vd. kullanimlari için tasinmaz kültür varliklarinin kamulastirilarak, onarilmasina yönelik kararlar yasada yer alirsa hem yeni bina yapimi için israf edilmez hem de tarihsel yapilar degerlendirilir ve korunur.)
Tasinmaz kültür varliklari ve koruma alanlarindaki zilyetlikle ilgili hususlarin Medeni Kanunun genel hükümlerine göre düzenlenmesi ,
IV) Sit alanlarinin geçis dönemi yapi sartlari ile koruma planlarinin yapim süreçlerinin yeniden düzenlenmesi;

Sit alanlarinda geçis dönemi koruma sartlarinin 3 ay içinde belirlenmesi, koruma planlarinin en geç 3 yil içinde hazirlanmasi (20 yil önce çikarilan 2863 sayili yasada da 2 yil kosulu vardi ama hala koruma plani olmayan yerler var. Demek ki bu isler yasa ile olmuyor pek! Koruma Planlarinin hazirlanmasi için yerel yönetimlere verilen yetki yanisira Kültür ve Turizm Bakanligi, Iller Bankasi tarafindan bu planlarin hazirlanmasi, hazirlatilmasinin da yasada yer almasi gerekli. Bunun için önce Bakanlik kendi içinde daha iyi örgütlenmeli, önemli yerlerin Koruma Planlarini kendi yapmali. Ihale ile hele en az teklifi verene verilen planlarla bir yere varilamayacagini aci bir sekilde gördük son yirmi yilda..)
Koruma planlarinin belgelerinin tamamlandigi tarihten itibaren koruma bölge kurullarinca 6 ay içinde karara baglanmasi, (Bu 6 ay çok uzundur. 2 aya indirilmeli. Dogru dürüst yapilirsa, güvenilir bir grup tarafindan PDIK ve Koruma Kurulu’na artik çok fazla bir sey kalmaz. Bu süreç MUTLAKA kisaltilmalidir. Herkesin korumaya olan inancini –varsa ve kaldiysa- sarsmaktadir!!)
Koruma bölge kurullarinca uygun görülen planlarin Belediye Valilik veya ilgili Bakanlikça 3 ay içinde onaylanmamasi halinde re’sen kesinleserek yürürlüge girmesi, (Niye bir aydan üç aya çikariliyor. Zaten gecikilmis planlar. 1 ay yeterlidir. Hatta fazladir bile..)
Koruma planlarinin yapimi için belediyelere aktarilmak üzere Iller Bankasi Genel Müdürlügü bütçesine ödenek konulmasi, (Yani bu planlari hazirlamak için öyle çok büyük paralar mi gerekiyor ama gene de küçük belediyeler için gereklidir..)
Koruma planlari ve çevre düzenleme projelerinin yapimi ve degisikliklerine iliskin usul ve esaslarin yönetmelikte belirlenmesi, (Gene yillardir söylenen bir konu. Bunun bir an önce çikarilmasi gerekli çünkü her plan ayri bir teknikle, yöntemle hazirlaniyor. Hepsi de koruma plani!)
Sit alanlarinin ilanindan önce imar mevzuatina uygun olarak alinmis olan her türlü yapi ruhsatiyesi ve eklerine göre insaatin tamamlanabilecegi hükmü getirilerek, müktesep haklarla ilgili düzenlemelerin yapilmasi, (TAMAMEN YANLIS bence. Sit alani ilanindan önce çok aykiri bir yapi, yapi grubu için ruhsat alinmis olabilir.Ve de bu yapilar yapilastiginda ortada korunacak pek de bir sey kalmamis olabilir. Bu nedenle yapi ve ruhsatlari, mimari projeler irdelenerek bu karar verilmeli. Müktesep hak kavramina da katilmiyorum. Bir planla verilen hak diger planla - kamu yarari varsa- alinabilir. Nitekim Ankara ULUS da böyle uygulamalarimiz olmustur.)
Süreci içinde baslamamis olan insaatlarin bu hükümlerden faydalanamayacagi, (DOGRUDUR)
V) 1. ve 2. grup tescilli kültür varligi tasinmazlardaki her türlü vergi, resim ve harçla ilgili muafiyetlerin genisletilmesi;

Tüm tasinmaz kültür varliklari ile koruma alani ve sit alani olmalari nedeniyle üzerlerine kesin yapilanma yasagi getirilmis tasinmazlarin da bu muafiyetten faydalanmasinin saglanmasi , (DOGRUDUR)
VI) 2863 Sayili Kanunun; arastirma, sondaj ve kazi yapmak hakkinin sadece Kültür ve Turizm Bakanligina ait olduguna iliskin hükmüne ek hüküm getirilmesi;

Gerçek ve tüzel kisilerin gerçeklestirmeyi planladiklari büyük alanlari kapsayan projelerde ihtiyaç duyulan yüzey arastirmalar için uzmanlasmis ilgili meslek gruplarina Bakanlikça izin verilmesi, (DOGRUDUR)
VII) Koruma Yüksek Kurulunun görev ve yetkisinin yeniden düzenlenerek, görevlerinin daha etkin hale getirilmesi,

Koruma Yüksek Kurulunun görevleri;

Tasinmaz kültür varliklarinin korunmasi ve degerlendirilmesine iliskin ilkelerin belirlenmesi,
Koruma bölge kurullari arasinda koordinasyonun saglanmasi,
Uygulamada çikan sorunlarin degerlendirerek görüs verilmesi,
Koruma bölge kurullarina yapilacak itirazlarin degerlendirilmesi,

Koruma Yüksek Kurulunun toplanti sayisinin artirilarak yilda en az iki toplantidan, alti toplantiya çikarilmasi,
Koruma Yüksek Kurulunun alti tabii üye ile bes temsilci üye olmak üzere on bir üyeden olusmasi, (Yüksek Kurul’un özerk ve bilimsel bir yapida olusturulmasi daha dogru olacaktir. Aksi taktirde Merkezi ve Yerel Yönetimlerin – dolayisiyla politik- etkisi kaçinilmazdir.
Tabii üyelerin, Bakanlik ve ilgili kamu kurumlarinin yetkililerinden olusmasi,
Temsilci üyelerin arkeoloji, sanat tarihi, mimarlik, idare hukuku, bilim dallarindan Bakanin teklifi, Basbakanin onayi ile seçilecek bes ögretim üyesinden olusmasi, (SEHIR PLANLAMA unutuldu galiba, koruma konularinin çogunlugu büyük kentler, kentlerin büyük parçalarini ilgilendirmektedir. Basbakanin onayina ne gerek var acaba. Bakanlik kendi belirleyemiyor mu! Ille de politik bir tercih mi yapilacak!)
Koruma Yüksek Kurulu baskaninin Bakanlik Müstesari olmasi. (Tamamen yanlis! Bakanlik müstesari niye? Bu konuda yillarini vermis ögretim üyeleri de baskan olamaz mi? Ayrica, Baskan atamayla ya da yasayla degil de Yüksek Kurulu’un kendi üyeleri arasindan seçimle gelse daha demokratik olur. )
VIII) Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeliginin süresi ve mali haklari ile ilgili düzenleme yapilmasi;

Temsilci üyelerin süresinin üç yil olmasi, üyeligin iki yil daha uzatilabilecegi hükmünün getirilmesi,
Kurul üyelerinin huzur hakkinin artirilmasi ile ilgili düzenlemenin yapilmasi, (Bu çok önemli, kurul üyeleri tabiri caizse angaryadan kurtarilmalidir. )
IX) Koruma bölge kurulunun teskili, çalismalarinin yeniden düzenlenerek daha etkin hala getirilmesi;

Koruma bölge kurulunun görevlerinin koruma kurulunun görevleri ile ayni görevleri içermesi;
Koruma bölge kurulunun üyelerinin, tabii ve temsilci üyelerden olusmasi,
Tabii üyelerin; görüsülecek konunun özelligine göre ilgili kamu kurumlarinin temsilcilerinden olusmasi,
Temsilci üyelerin; idare hukuku, koruma konusunda uzmanlasmis arkeoloji, sanat tarihi, mimarlik, sehir planlama dallarindan birer temsilci olmak üzere toplam bes üyeden olusmasi, (Dogal sitler kalkacagina göre Peyzaj Mimarina gerek yok dogal olarak!)
Koruma bölge kurullarina Bakanlikça talep edilen dallardan, Yüksekögretim Kurulu tarafindan önerilecek iki kat üye arasindan seçilecek iki üye ile Bakanlikça seçilecek üç üye atanmasi,
Temsilci üyelerin halen Yüksekögretim Kurumlarindan ögretim üyesi emekli olmus ögretim üyesi ile koruma konusunda uzmanlasmis kisiler olmasinin tercih edilmesi, (Bu da çok önemli Koruma Konusunda hiç bir birikimi olmayan kisiler Koruma Kurulu üyeligi yapmaktadir. Hem de yillarca.. Ve de kendilerinin çok sey ögrendiklerini söyleyerek. Onlarin Koruma Kurullarinda çok sey ögrenmeleri ülkeye de herhalde çok pahaliya patlamaktadir..)
Uygulamaya yönelik projelerin koruma bölge kurullarinca 6 ay içinde karara baglanmasi hükmünün getirilmesi, (Hangi çagda yasiyoruz. Yani el aya giderken 6 ayda koruma kurulu projeye karar verecek de lütfen belediyeler de onu uygulayacak. Yapilar sapir sapir dökülürken sevgili kurul üyelerimiz 1 –2 ay içinde hizli bir sekilde karar vermeliler. Zaten çok gecikilmis bir konudur!)
Cezai hükümlerin günün kosullarina uygun olarak yeniden düzenlenmesi, (Cezalar agirdir ve denetimsizdir. Ancak, agir ceza olmasa idi hemen her sey yok olurdu. Özellikle para cezalari arttirilmalidir. Hapis cezalari da dengeli hale getirilmelidir. Örnegin belediye baskanlari, ve yetkililerinin agir cezada yargilanmalari konusu çok aciklidir. Kendi yapmadiklari islemler için oldugunda hele..)
X) Mevcut tabii (dogal) sitlerle ilgili düzenleme yapilmasi;

Bu alanlarda, Çevre ve Orman Bakanliginin ilgili mevzuat kapsaminda görevli ve yetkili olmasi hükmünün getirilmesi, (Çevre ve orman bakanligi bu konularda (dogal sitler) çok deneyimsizdir. Yeni bir kargasa ortami yasanacaktir ve pek çok seyin yok olmasi olasidir bu arada. Ancak, iki bakanlik ortaklasa bir çalisma sürecine girebilirlerse belki iyi bir sonuç alinabilir..Bence dogal sitler gene eskisi gibi kalmali, yeni dogal sit ilaninda ve bunlarin planlanmasi ve yönetiminde iki bakanlik ortaklasa çalismalidir.)
Mevcut kurullar ve yönetmeliklerin yeni kurullar teskil edilip yönetmelikler düzenleninceye kadar geçerli olacagi hükmünün getirilmesi,
Mevcut koruma kurulu büro müdürlüklerinin koruma bölge kurulu müdürlüklerine dönüsecegi hükmünün getirilmesi.

Yasa taslaginda; umarim tasinmaz kültür varliklarinin sahiplerine yönelik “PARASAL (maddi)”, “TEKNIK” (Plan, proje) “MALZEME” yardimi olusturulmasina iliskin maddeler vardir. Ya da Kentsel sit alanlarini birer “Konut Stoku” olarak görerek bunlarin sagliklastirilmasina (altyapi ve sanitesyon islahi) yönelik plan, projelerin ve uygulamalarin yapilmasina yönelik öngörüler yer almaktadir.
Ya da gene ümarim ki, Yasa degisikligi, sadece Kültür (ve de Turizm) Bakanligi’nin üzerinden “Dogal Sitleri” atmak, ya da Bakanlik yetkilerini arttirarak Koruma Kurullari’nin zaten pek de olmayan özerk yapisina son vermek için hazirlanmamistir.
Artik Kültür Bakanligi’nin sadece tesbit ve tescil yapip, göstermelik bazi planlarla yillarca oyalanmasinin zamani geçmistir. Ülkesel ölçekte dogru dürüst koruma politikalarinin saptanip, uygulamaya yönelik eylemleri gerçeklestirebilecek bir yapiya kavusturulmasi gereklidir. Bu da sanirim yukaridaki bir kaç revizyon maddesi ile gerçeklestirilemez.

Kaynak : http://www.cekulvakfi.org.tr/icerik/haftaninYazisi.asp?ID=22

THE ENVIRONMENTAL EDUCATION IN TURKEY; SOME VIEWS AND PROPOSALS OF BIOPOLITICS

THE ENVIRONMENTAL EDUCATION IN TURKEY; SOME VIEWS AND PROPOSALS OF BIOPOLITICS

Mehmet TuncerArchitect and Urban PlannerGazi UniversityTurkey

Demet ErolArchitect and Urban PlannerGazi UniversityTurkey

Introduction:

The role of education in conservation and in addressing the rapidly increasing environmental problems, while improving the environment, is well-known today. According to the Turkish constitution: Everyone has the right to live in a healthy and balanced environment. Protection of environmental health, prevention of environmental pollutions and development of the environment are the State's and every citizen's duty. (Constitution, Article 56.)
Education for the environment is not only a task of formal educational institutions, but also of civic organizations, mass media and local municipalities, which play a large role in increasing public awareness. Environmental problems recognize no artificial boundaries based on geography or ideology.1,2 For this reason, every nation must be assigned an international task for increasing public consciousness through mass media and education.
In this paper, education for the environment in the Turkish national education system will be summarized and discussed, as well as how the principles and ideas of biopolitics would be incorporated into the educational system at each stage. A Short Overview of Today's Education; Definition and ContentsGenerally, people are affected by education through the lifestyle resulting from the values of modern civilization. We should educate people to be able to add something to every field of art and science, building private values as well as global ones. The basic principle for the realization of these aims is that people must think rationally and positively. Teachers should not only teach but also educate people. To apply these two concepts, teachers must use the potentials of schools and their proficiency to realize the aims of national education.3
The word education comes from the Latin word educere which means feeding. Educere is to direct something, to breed, to grow up. Education is an association that has its own structure and rules of operation. Education prepares young people for real life. The word education deals with a time period, but exceeds a frame of time in school and prevails at every age and stage of life. Basic Characteristics of Today's Education in TurkeyToday's education is static instead of being dynamic. Its methods are not permitted to create a dialogue between students or between teachers and students. The educational system today, is based on memorization rather than research and discovery. The aim of education is to educate a person with a cultural knowledge that is not intellectually developed. A general approach to today's education reveals that it is not entirely, but only partially comprehensive. As a result, today's educational level is archaic and rough.4
In Turkey, the disciplines dealing with the environment are generally architectural planning, some branches of engineering (construction, chemistry, physics etc.), sociology, economics, biology and geography. During the recent years, due to the foundation of the Department of Environmental Engineering, a new professional branch named environmental engineering has emerged. In the faculty of medicines, there are such branches as Environmental Health, Public Health and Medicine. Contents of Education for the EnvironmentThere is no systematic approach to environmental education. Environmental education needs a generally accepted definition, since there are different definitions and interpretations. A systemic approach to education on environmental needs must contain the following:
environmental education must be comprehensive;
it must include the inter-relations of parts and elements of natural life and global structure;5 and
the problems and causes of pollution must be approached from the point of view of the aforementioned relations.4
Environmental EducationEnvironmental Education is a new way of learning about human relations with the environment. The object of environmental education is focused on the relationship and impact of humanity on the environment. It is the type of education stressing an integrated way of structuring human nature and natural and physical resources. This kind of education must be interdisciplinary, lying social, cultural, economic and scientific studies. It has to provide an understanding of the basis of life, while living in a man-made urban environment, and the development of public life. This education aims to create self-confident, responsible and environmentally conscious people.5 It promotes new, intelligent ways to conserve and develop the quality of life. Environmental education is not a kind of new conservatism. It is a futurism. Historical Backgrounds of Environmental EducationThere is no identified historical origin of environmental education. We can assume the first teachers of the the environment to have been the ancient Greek philosophers. During the long history of humanity, in every age there has been some interest and interpretations of "the environment." The relationship of humankind to the environment is closely integrated with science, technology and the level of development.
Understanding the environment depends on different geographical characteristics and social differentiations. Basic explanations for the environmental aspects like the sun, soil, water in primary communal communities, was left to a concept of 'God' in the Middle Ages. There is an interesting point that there were philosophical struggles between 'physical and metaphysical' concepts thousands of years ago, and these subjects were maintained in science and religion throughout history.
Parallel to the development of science, the evaluation of the environment tends to change in a more rational way. Philosophic and theological thoughts and religion have lost their importance since then. This trend may have cost Galileo his life, but changes in thinking and philosophy have established today's contemporary community. In the Middle Ages, the failure of environmental approaches was due to the inability to see the environment as a whole and not as separate parts. Biopolitics and Education: Some Views and Proposals of Education for The Environment and BiopoliticsIt is difficult to separate education and research from one another. Developing countries cannot devote enough attention to research and education on environmental problems. Factors such as the inadequacy of general education, as well as the low and unequal distribution of national income per capita must be taken into consideration.6
The more developed countries entered a new way of thinking much earlier. They had a period of renaissance and reform that helped them not only in solving environmental problems but also in finding solutions to crises of every aspect. Education about environmental problems must be applied everywhere. Various educational foundations are doing this piece by piece, without giving it a name. Doing this in a more regular way and having the needed awareness is necessary to prevent waste of time, energy and material.6Nursery School Education for the EnvironmentModern education is for every stage of human life from birth to death. Pre-school education for those under the age of 6 is provided in many countries. Teaching love and awareness of nature must start at a very early age. The concept of bios, life, the relations between humanity and the environment must start being taught at this young age. The qualities and programs of this kind of education can be determined with the contributions of psychoanalysts, psychologists, biologists and sociologists. Today, there is no formal education for the environment in nursery schools in Turkey. If teachers have a developed environmental awareness, they can promote consciousness to students through lessons about natural events and seasons. Primary School Education for the EnvironmentIt would be possible for the primary school child (ages 6-12) to learn and to be conscious of biopolitical relations, with some regulations, through the content of the provided courses. The concepts of the natural environment, the bases of life, the interaction between human structure, nature and the environment, environmental pollution could also be incorporated into subjects on environmental problems caused by production and consumption.5 Waste material and recycling must be specially emphasized. It will make future education easier, stressing that human life is biological life on earth, and that people must act emotionally with this biological life, starting from the early years of childhood.
I. The Aims of Primary School Education5
to introduce the bio-environment to students, to make them able to establish contact with living things around them and be aware of them;
to teach the relationships between all living things in the ecosystem and the effects of the economic structure on these relationships; and,
to establish moral judgments.
II. The Methods of Education5
While teaching biopolitics to primary school children, to make them sensitive towards nature and its rhythms, methods that stimulate sensory organs into action must be applied. The senses of sound, smell, touch, taste and sight can be used in different aspects of education:
imparting expressions and explanations;
personal research methods;
works that will improve the abilities of deciding and judging must be used.
"Teachers should encourage the students to ask questions about morality, ethics, religion, politics, or the economy at this level".5 The child gets a lot of stimuli from the environment he or she lives in. However, the school is mostly abstracted from the real world. The mass media, as well as the everyday experiences are means which educate in a certain way.
III. Primary School Education: Turkey
Some serious studies about education for the environment at the primary level have taken place during the last few years in Turkey. At this level, education for the environment based on the Agreement on Project for Environmental Education was signed between UNESCO and the Ministry of National Education, Directorate of Primary Education (29.03.1990/02.28/337.197). The Ministry of National Education has prepared a handbook for primary school teachers. Teachers can increase the awareness of children on issues such as life, bios, health and the environment with the aid of this handbook. The concepts of environmental education, ways of learning subjects, dealing with problems, and referring to activities in target plans would play a large role in the changing of expected behavior in children. These concepts are very important for the realization of environmental educational aims. In Turkey, today, at the primary level educational institutions, `life knowledge courses' are taken in the first term and `social knowledge courses' in the second terms which are called central courses.
Other courses are called performance courses and intelligence courses (e.g. Turkish, mathematics, music, ethics, moral courses, etc.). These are based on central courses. The secondary educational system is a continuation of primary education and, at this stage, the curricula of classes six, seven and eight deal with subjects related to the environment.
Environmental subjects in the central courses are structured in such a manner that, in dealing with the environment, courses on life, social and scientific knowledge were planned to cover environmental problems. According to the level of classes, subjects would be selected from the following:
protection of soil, water, air;
solutions to pollution;
ways of giving guarantees for living without risks;
conservation of natural resources.
With respect to environmental subjects in the performance and cleverness courses, students should be informed through brochures, newspapers, pictures, films, slides and seminars, according to their level of classes, about which species are endangered and which have been taken under protection. Secondary School Education for the Environment: Secondary school education is a time when personalities become shaped, which includes the significant years between childhood and adolescence. In this time, education must be given which will contribute to the children's general knowledge about biopolitics and improve their abilities to think, making it possible for them to improve their moral and social responsibilities towards nature and life itself and to be a helpful members of society. Education at this stage has an important place in society, protecting and continuing culture, promoting justice and virtue for a nicer life and training honest people to modernize their life and state. Biopolitical concepts must be added to such branches as literature, biology, physics, chemistry, mathematics, geology, and astronomy. Lessons on humanistic or social sciences (history, geography, music) must also increase the sensibility and interest of the student in ecological subjects.5
I. Aims of Secondary School Education5
improving on the abilities to investigate and examine life (bios)1 which are gained in primary school;
exploring ways of defining, analyzing, seeing and thinking the effects on bios and the bio-environment; and,
showing, from action and behavior, that economic production, consumption and other activities change according to a culture and judgments, and that, in the end, environmental problems are formed due to these actions.
II. Methods of Education5
Secondary education programs must be regularized in a way that will impart environmental concern and consciousness, by using the methods given below:
field work: visiting factories that emit wastes, refineries, waste factories and canalization treatments; meeting and talking to authorities and various social surveys; learning the opinion of the native and local people's thoughts and suggestions about environmental problems;
supporting education with visual material such as television, video, slides; forming an archive in every secondary educational foundation, collecting sources on ecology (books, magazines etc.) systematically and using the necessary ones in courses;
laboratory experiments: adaptation of the content of biology, chemistry and physics courses, which exist in the current educational system, to experiments and research subjects about life and biology, analyzing and teaching about pollution;
regulated argument and speeches: in making the student participate in seminars, arguments, panels and conferences on the above subjects.
III. Content of Education5
chemical bases of life: water, air and soil pollution, the effect of extreme production and consumption and species extinction;
structure and functions of cells, in heredity and genetics;
viruses and their roles in diseases, the effects of overpopulation on the environment, the economic cost of healthy environment;
evolution, explanation with comparison of the biological evolution with the social and economic evolutions of people;
biological structure of humans, vertebrates and invertebrate animals: reptiles, mammals, birds, fish, plants and their natural relationship;
biotic and abiotic factors in an ecosystem: the use of resources, water, air and soil; examination of these from the point of view of economical usage and benefits; and
basic principles of economy, examination of the relations between ecology and biopolitics.
IV. Secondary School Education: Turkey
The General Directorate of Secondary Education of the Turkish Ministry of National Education continues to study the implementation of environmental education at this level. They plan to develop environmental subjects in biology, geography and philosophy courses. The outline of an environmental curriculum will encourage specific action. Students must be able to identify their living natural resources, and be capable of consciously exploiting them for the most appropriate purposes within the framework of the new curriculum.Education in Universities for the EnvironmentPutting theory and practice, scientific knowledge, thought and behavior together is possible only if necessary reforms are made within university education.7 These should aim at:
preparing people to be members and founders of a new society;5
improving students overall in physical and mental abilities;
training people as producers;
improving creativity and imposing new societies' moral judgments and behavior principles;5
equipping a person with the necessary technical knowledge that will be the most beneficial for nature and society; and,
improving political consciousness, preparing people to participate in the direction of society.5
A better understanding of bio-ecology, through scientific research on ecology-to-human relationships is possible at the university level. Since university students are potential leaders and designers of society, education and consciousness building is very important at this level. Universities must include lectures related to life and biopolitics in their programs, also at the graduate level5:
for science, mathematics and engineering students: `life and bio-design';5 In delineating the borders of economic production and consumption, the aim must be related to ecology and biopolitics, to input the necessary knowledge and induce the student to abandon the principle of "smallest cost and largest profit" and make the fittest design and appliance for the bio-environment;
for trade, accounting and economic graduate students: `production and biological generation related to production'; the aims are: correcting the different production destinations, tools and techniques; laying down production borders that not only create consumption, but lead to a reduction in the amount of wastes to a minimum with no harm to the bio-ecology; teaching methods to protect and repair the environment;5
for law students, `usage of laws for science and technology as a controlling device' or `sociology of law';5
a professional course on `bio-technology';5
ecology courses and science courses related to ecology;
in the field of humanity and social studies, `principles and behavior in the protection and management of bio-systems; 5
The leading principles of university education are:
research must be carried out to develop non-polluting technologies;
sources must be used sensibly and equally;
biological diversity must be maximized with sensible and intelligent strategies; and,
population growth must be controlled for the best application of economic and bio-ecological plans.
In university education, field work in different disciplines, research and examinations are most important. Students in law, politics and moral sciences must learn to be sensitive towards the many dimensions of life.
University education for the environment in Turkey is beginning to establish itself. Today, there are 28 universities and 22 environmental research centers in Turkey. There are 11 environmental engineering departments which began 15 years ago. There are more than 2000 environmental engineers in Turkey.8 These departments are in the following universities:
Istanbul Technical University (Istanbul)
Middle East Technical University (Ankara)
9 Eylul University (Izmir)
Yildiz University (Istanbul)
Marmara University (Istanbul)
Istanbul University (Istanbul)
Ondokuz Mayis University (Samsun)
Ataturk University (Erzurum)
The Bosphorus University (Istanbul, only level in Msc)
Firat University (Elazig)
Cumhuriyet University (Sivas)
There are Masters Programs on the environment at these universities. The only Biopolitics course is in the Urban and Environmental Sciences Ph.D. Program as a two-semester seminar at Ankara University. In this Ph.D. program participate students of different professions such as urban planners, architects, biologists, lawyers and social scientists. Many other university departments deal with environmental sciences, conservation planning, and threshold analysis, while other departments such as architecture, landscape design, chemistry, construction engineering, physics and medicine offer environmental courses.
The Teaching of Biopolitics and Environmental concepts and Relations in Post-University Education
In new education, the concept of continuous education is spreading. This education is addressed to adults and starts appearing with `third term' education. In this way, education is continued during all stages of life.7 Among the potential education mass are:
directors and determiners of industry foundations and companies;
public directors;
bio-ecology activists;
people with a low level of education;
It is possible to reach these people and groups directly through mass media tools. Public interest and attention must be drawn to biopolitics.

References
Vlavianos-Arvanitis, A., Biopolitics – The Bios Theory, Biopolitics International Organisation, Athens, 1988.
Vlavianos-Arvanitis, A., (1987) `Biopolitics - Dimensions of Biology' in Biopolitics – The Bio-Environment – Volume I, A. Vlavianos-Arvanitis, ed. Biopolitics International Organisation , Athens, Greece.
Istanbul 3. Court of Administration, 7.6. 1988 dated and 1988/26 Numbered decision.
Gurel, S., "Systems Approach to Environmental Education" course notes, June, 1973, pp.5-14.
Biopolitics – Curriculum Revision – Bio-Syllabus, Resolutions of the Third B.I.O. International Conference, Biopolitics International Organisation, Athens, 1989.
Yavuz, F., (1975) "Cevre Sorunlari", A.U.SBF Yay, No.385, pp.166-168.
Tanilli, S., (1988) "Nasil Bir Egitim Istiyoruz", Amac Pub.
Gurel, O., Filibeli, A., (1992) "Cevre Muhendisligi Egitiminde Karsilasilan Problemler", Cevre ve Muhendis, No. 5. March 1992, p.6.
Bahro, R., (1989) "Nasil Sosyalizm, Hangi Yesil, Ne icin Sanayi", Tanil Bora, Ayrinti Pub.
Bumont, R., (1976) "Ucurumun Kiyisindaki Dunyamiz", Translated by Semih Tiryakioglu, Varlik Pub.
Geray, C., (1991) "Dunya Cevre Gununde: Cevre Duyarliligi icin Halk Egitimi Bildirgesi", A. University, SBF.
Keles, R., (1984) "Kentleseme ve Konut Politikasi", A. Univ., SBF Pub. No.540, Ank. 1984.
Poritt, J., "Yesil Politika", Trans. Alev Turker, Ayrinti Pub. Research, 1988.
Simonis, U.E. (1988), `Ecology and Economic Policy' in Biopolitics – The Bio-Environment – Volume I, Biopolitics International Organisation, Athens, Greece.


Mehmet Tuncer, an urban/regional and conservation planner, is currently an instructor of the Department of City Planning, Faculty of Architecture and Engineering, Gazi University. Holder of an M.S. degree, he is a doctoral student at the Faculty of Political Sciences, Ankara University. In addition to his involvement in several conservation and urban planning projects, he has participated in numerous conferences and workshops.
Demet Erol received her graduate degree in City and Regional Planning from the Middle East Technical University, Ankara and her Master's degree in the same subject from Yildiz University, Istanbul, in 1987. She is a student of Urban and Environmental Sciences at the University of Ankara. She is presently instructor on City and Regional Planning at Gazi University and has written numerous articles on varied aspects of city planning.

Friday, February 9, 2007

PERGE ANTIQUE CITY: PRESERVING THE CITY OF CULTURE and ART

PERGE ANTIQUE CITY: PRESERVING THE CITY OF CULTURE and ART

Mehmet TUNÇER [1]

I. Perge in History

Perge is one of the oldest cities of the Pamphylia Region, whose name means “Land of All Tribes”. The name of the city, which is not in Greek but rather, probably, in Hittite or Latin, and her first-goddess “Artemis Pergaia”, whose cult reaches far back into time in Anatolia, prove this (1).

It is not possible to put down an independent and uninterrupted history for the “City of Perge” from its establishment. For the fate of the city is linked with that of the Pamphylia Region, in which she is located. Pamphylia has always been a focus of attention for neighbouring countries for its strategic position in seafaring and in that respect has played an important role in Antique History (Figure 1). By virtue of its fertile soil and mild climate, this region has been the birthplace of many civilisations.


Figure 1. PAMPHYLIA REGION


Excavations in Perge have revealed important monumental buildings and sculptures that had remained underground for about 800 years. About thirty partially embossed and written monumental graves were found on both sides of a graveyard road that leads to the western city gates in the excavations conducted by Prof. Dr. Arif Müfid Mansel in the city metropolis in the year 1946. Excavations held in the city Acropolis and in the yard of a church on the west sides of İyilik Tepe (Hill) to uncover the Artemis Pergaia Temple were unfruitful. In the years 1953-1957, the Hellenistic period gates for the city, the yard behind that, the arc with three passages and one-thirds of the road with columns were unearthed. Work was continued on the road with columns between the years 1967-1969, and the square between the Hellenistic gates and the late-antique period gates and the buildings surrounding it were completely uncovered (Figure 2).


Figure 2. HELLENISTIC GATE (RECONSTRUCTION)


In excavations led by Prof. Jale İnan, the 3-metre-long body of the Great Alexander statue (1985), the magnificent statue of the Wine God Dionysos (1987), and about 300 statues of gods and kings were found. In the theatre excavation, a 65-metre long embossing (frieze) that depicts the events following the birth of god Dionysos, a 4-metre high statue of the God Hermes and the statue of Emperor Heraclis. All these findings are indications that Perge was the most important centre of art and culture of her period after the first half of the second century, AD. Today, many works exhibited in the Antalya Museum come from the Perge excavations (Figure 3).


Figure 3. SCULPTURE OF DANCER FROM PERGE EXCAVATIONS


Architecture, sculpture and the art of decoration were well developed in Perge. For instance, the Italian Baroque style is dominant in the embossments in the theatre. This is an indication that this style was present and in use in Anatolia long before.

Since the year 1988, former excavations were continued in the downtown excavations led by Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu, and formerly unexplored residences and shops are still being excavated.

Perge has gone through three significant periods:

1. The First Period is in the Hellenistic Era, in the 3rd and 2nd centuries BC. It is demonstrated by magnificent walls and towers, which are only partly standing today.
2. The Second Period belongs to the Era of the Roman Empire, 2nd and 3rd centuries AD; it is illustrated by many monuments (theatre, stadium, columned streets, bathhouses, monumental fountains, gymnasium and the agora) which are still standing (Figure 4) .


Figure 4. SOUTH NYMPHEUM (MONUMENTAL FOUNTAIN)


3. In fact, these show that Perge was an important town in the 3rd century, which was, in general, a period of chaos and decline in Anatolia, that she had been made the “metropolis”, that is, a state centre where Roman prefects and officers resided, in the time of Emperor Tacitus. Side was that centre prior to Perge.
4. The last period of plenty falls into the Christian period (5th and 6th centuries AD). In that period the town was once again a “metropolis”, but this time a “metropolitan” centre within the church establishment; along with repairing her walls and extending them southwards, she was decorated with many churches, their extensions and new districts forming around them. However, the raids by mountain tribes on one side and Arabs on the other, coupled with the development of Antalya (Attalia), neighbour and rival to Perge, and Antalya becoming the capital of a Byzantine Theme in the 8th century have caused Perge to decline (Figure 5).


Figure 5. ANTALYA AT THE END OF THE 19TH CENTURY


Perge was ruined during the Selçuk and Arab raids that continued on from the 12th century and was deserted by her people. Some historians suggest that the people retired to the Acropolis and lived there for some time, mingling with the Turkish wains, and that the Acropolis corresponds to the Karahisarı Teke mentioned by Evliya Çelebi.

The Acropolis of Perge rises in the north; the main city is placed in the flatlands south of that hill. In the Hellenistic Period, the city was surrounded by walls, which were reinforced by towers. Since the Roman territories reached up to the Britannia Islands all the way from Mesopotamia, thus Anatolia was in total security brought about by “pax romana”, the walls had lost their importance and some of those were destroyed to extent the city southwards. Large bathhouses, the Agora, the square between the two gates and its surrounding buildings were placed in this part (2) (Figure 6). However, when the tribes living in northern mountainous regions started coming down to the plain and gradually started making more frequent raids, defensive structures were reconsidered, old walls were repaired, and new walls built in the south to defend the buildings in that region.


Figure 6 . PERGE MAIN MONUMENTAL BUILDINGS


Perge is divided into four parts or districts by two large columned streets, one lying in a north-south, the other in a east-west direction. These streets, which are formed by a pavement part and wide water channel in the middle and columned galleries and shops behind them alongside, are not perfectly straight lines but they curve at certain points (Figure 7).


Figure 7. GENERAL VIEW OF THE CITY FROM SOUTH


Thus, like in some other Pamphylia towns, a regular “Hippodamos” plan could not be constructed in Perge, either. The main temples and the famous “Artemis Pergaia Temple” were positioned out of town. The top of the main entrance was in the shape of a rectangular room covered by three separate arcs, round towers up to 15 m. in height were to the either side and behind it was an oval yard.

Since these “town gates with yards” are also present in Side and Sillyon, it might be said of them that they are characteristic of the Panphylian towns. In the Roman Empire period, this part has been transformed to an honour yard with a religious character. In that respect, it resembles the Hadrianus gates in Antalya and Athens closely. Right in front of the western round tower of the square, there are three cells containing a statue each and a monumental door (propylon) leading to the great bathhouse beyond, and slightly ahead is positioned a monumental fountain belonging to the time of Emperor Septimus Severus. The nymphaeum, another of which is placed on the outskirts of the Acropolis, contains a large rectangular pool, and two semicircular basins for facilitating the people getting water in front of a fasad wall decorated by a two-story column architecture.

II. The Byzantine Period and Afterwards

The Early Christian and Byzantine Period history of Perge between the 7th and the 10th centuries is dark, when the preceding periods are considered. Although there exists a great body of knowledge for the pre-Byzantine period, especially the archaeological researches are insufficient on the subject of Byzantine works. Perge met Christianity in the 1st century AD. Paulos, of the Apostles of Jesus, passed through Perge in the first of his four journeys to spread this new faith. It is unthinkable that Christianity spread quickly in Perge, which had assimilated the Artemis culture for long centuries. Considering that the Christian buildings found until today date back to the 4th, 5th and 6th centuries AD, it can be assumed that this religion gathered power earliest in the 6th century. Attalia (Antalya), which had been gaining significance starting from 6th century AD, became the metropolis; along with that, Perge, joining her close neighbour Sillyon (Yarköy) to the west, took the title “bishop metropolitan”. The western travellers and scientists who saw the region in the 19th century (Texier, Hirchfelt, Lancoronski and Rot) provided the first pieces of information about the Christian era buildings in Perge.

While the pre-Christian Era is being systemically researched in Perge archaeological excavations, a detailed study of Byzantine period works has not been done to date. Of the most important buildings that prove the Byzantine settlement in Perge are two basilicas which are located within the city walls and which are designated Church A and Church B (or bishop church) in publications. Apart from these two buildings, there is a church on the hill named Eyilik Belen to the south of the town, Byzantine vaults in the Acropolis, chapels carved into stone and wall remains whose identity remain indeterminate. Moreover, Byzantine ceramics were recovered, in however small amounts they may be, within the Acropolis; and this has given rise to the idea that the Acropolis might have been the main residential area in the late Byzantine period. It is stated that there are many vaults belonging to the Byzantine period around and within the Acropolis. Small chapels are carved into the rocks overlooking the Ağlar Brook behind the Acropolis.

Byzantine remains are also located on and around the hill known as İyilik Belen, which is placed southeast of the main settlement. Starting with a church found in Akşıdil Akarcabeli and pottery recovered on western and southern foothills, it can be maintained that this was an important district in the Byzantine period. The Byzantine works outside the city walls consist of the vaults within and around the Acropolis, of wall remains, of rock chapels, of a church on İyilik Belen and of Byzantine graves, and a satisfying investigation of those is yet to be conducted. There is insufficient data about the Turkish period in Perge. There is no data belonging to the Turkish period, save some Selçuklu and Ottoman porcelain tiles recovered in researches and excavations conducted in Perge.

Pamphylian towns, including Perge, were open to the Moslem raids coming from the southeast beginning in the 7th century AD; and their importance was lost with the Byzantine Empire waning in power in the eastern and southern borders. Perge was included in the Selçuklu land by I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1027); she was put under the rule of Hamidoğulları Barony in 1299.

III. Perge Today, Preservation Problems and Suggestions

Perge is 18 km. away from Antalya and 2 km. north of the Aksu settlement (Figure 8 / Plan of PERGE). It was suggested that Perge be included in the municipality area borders of the town and be preserved and utilised as an “Archaeological Park” in the Antalya 2015 Master Plan. Visitors to Aspendos, Sillyon and Perge mostly stay in Antalya and the tourism centres around (Belek, Side, Kumköy, Bingeţik, Manavgat, Alanya etc.) and in the Southern Antalya Tourism Centre, and they come to Perge for daily tours. According to 1992 data, Southern Antalya has beds for about 35000. This capacity will increase up to 180 000 until the year 2010. Therefore, forecasts exceeding 100% are possible for the number of visitors to Perge.

Aksu has gone through almost no development towards tourism. There are no tourism-inclined establishments save for a few restaurants lying on the Alanya-Antalya road. Perge being 2 km away, the tours from outside make almost no contribution to the economy of Aksu (and that of Çalkaya). However, it is foreseen that hotels, pensions, restaurants and units for the sale of tourism-gift shops would choose locations around the Municipality and around the entrance gate to Perge.

The road connecting Aksu with the villages in the north go through Perge; a dense traffic right in front of the antique theatre and the stadium, especially the heavy sand-truck traffic, cause great security problems. The stage of the Theatre has collapsed due to the damage done by vibrations in time. To prevent further damage to the Theatre and to the stadium, this road has to be removed urgently, as was suggested in the Perge Preservation Plan (5).


Figure 8. PLAN OF PERGE


The entrance to the Antique Town is in the part which is now in front of the Hellenistic Late Period entrance. With the parking lot, ticket booths, gift shop unit and open-air café built in the years 1989-1990, this part was arranged and the aim was to meet the demand. This entrance is problematic in terms of security and tour routes; when the historical development of the city is examined and the monumental buildings (theatre, hippodrome) was considered, it can be understood that this area is almost in the middle of the City, in the town centre for the antique city. Therefore, the main entrance establishments for the Antique City should be moved to the part where there is a possibility that the colonnaded road will continue, near the I. Degree Archaeological Site Border in the south. Today, there is absolutely no control in the Perge ruins and its proximity. Control should be provided by, at least, a metal-net fence; the free movements of sheep and cattle within the Antique City should be restricted. Unregistered and unlawful buildings are becoming denser, especially on the fertile agricultural land in the III. Degree Archaeological Site. An unlawful district has formed, complete with its school and mosque, to the east of the Acropolis and to the north of the Moslem graveyard. These unlawful buildings should be prevented; they should be frozen and evacuated in time. In these regions, healthy scientific investigations in the future require minimal, if possible no, building activities.

Seasonal agriculture could be carried out in this area. However, hothousing should be avoided on account of security and visual pollution. Irrigated agriculture should be forbidden to protect possible works underground; dry agriculture could be allowed on condition that the works that might be unearthed during tilling be turned in to the nearest Administrative Unit (District Managers and Museum Managers).

The greatest silhouette and visual pollution problems for the Perge Antique City are created by the Aksu Antbirlik Strand Factory, with its water reservoir, transformer and energy transfer lines (the posts and the cables) (Figure 9).


Figure 9. ANTIQUE STADIUM AND AKSU ANTBIRLIK STRAND FACTORY, WITH ITS WATER RESERVOIR, TRANSFORMER AND ENERGY TRANSFER LINES


Therefore, firstly the water reservoir should be carried to another, visually ineffective area and be rebuilt buried underground. The removal/transfer of the transformer and the energy lines are also needful for the preservation of the quality of Perge (6).

This part (Koca Belen Hill) has been designated III. Degree Archaeological Site during the preservation plan studies. Visitors should be enabled to watch this extraordinary sight by the creation of panoramic sight-watch terraces, seating places and observation points, especially in the yard of the Teachers’ School and the parts of the Strand Factory yards that face Perge. The İyilik Belen Hill also provides a panoramic scene of Perge and the Acropolis. This part has also been designated a I. Degree Archaeological Site because of the existence of a possible Byzantine settlement.


A great part of Perge lies underground, unexplored (Figure 10).


Figure 10. PERGE ANTIQUE CITY TODAY


Especially, data and documents related to the Byzantine Period are scant to the point of nonexistence. Therefore, first priority archaeological excavations and researches should be conducted in the Acropolis and its foothills, and in the eastern and western necropolices.

The Museum Management of Antalya and The Council of Preservation of Cultural and Natural Values of Antalya should form a “Perge Preservation-Development Unit” to direct the applications in Perge and to be able to support the Municipality of Aksu. The Aksu Municipality should also form a “Department of Preservation and Development of the Perge Archaeological Site”, which would especially be related to controlling and directing the applications in the III. Degree Site, and to the arrangement and maintenance of the entrance and resting points of the Antique City.

Towards the goal of preserving Perge, which is a World Architectural Heritage, and of the healthy application of planning decisions, the applications by the Aksu Municipality should be provided with financial resources, project support and advising services by the Department of Preservation of Cultural and Natural Valuables of the Ministry of Culture. An active “Perge Preservation and Development Unit” should be formed within the Department itself.

These units would strive for material and technical aid in the form of aids, loans, donations and the like from domestic and international establishments and organisations related to environment arrangements, maintenance, excavations and preservation for scientific researches (UNESCO, ICCROM, the World Bank, TAÇ Foundation, Turing Organisation etc.). Moreover, civilian society organisations such as banks, private sector establishments, companies, groups and the like should be encouraged to support the work on the preservation-aimed environmental arrangements by means of campaigns; a fund should be formed to obtain the involvement and contributions of the people.

Incomes from museums and ruins are gathered by the Rotating-Capital Management of the Ministry of Culture, and 40% of museum incomes are given to the municipalities (7). The law requires that the Municipality should be given a share in “museum entrance fees”; the entrances to ruins are excluded from the mentioned law coverage. The entrance fees to the Perge Antique City should be given in part to the Aksu Municipality for the sole aims of utilisation in the maintenance, repair and environmental arrangements. Moreover, in the parts which are within the I. Degree Archaeological Site, which is to be publicised, the III. Degree Archaeological Site, and the parts to be arranged into the Antique City gates should be publicised according to the “Exchange Directives” and the application should thus be hastened (8).

Some funds should be set aside primarily from the budget of the Ministry of Culture for the arrangement of the new entrance gates to the Perge Antique City. The Aksu Municipality would financially and technically participate in this arrangement; an effective application would be obtained with tool and personnel support during the work.

The Antalya Province Culture Department is planning educational efforts in districts and villages on the subject of “The Prevention of Smuggling and Damaging of Old Works.” The efforts to awareness are being held in the villages and towns close to ruins and their surroundings. The subject is being announced to the people of the region by village leaders, elementary school students and teachers, and mosque imams; and meetings are being held.

The awareness of preserving the historical environment of the people of the settlements around the Perge Antique Town should be nurtured, especially by the Aksu Municipality, by supporting the efforts mentioned above by activities such as exhibitions, contests, seminars, panels etc.


SOURCES

1. PEKMAN, A., 1989, “History of Perge In the Light of Recent Excavations and Researches”, Premium Council of Atatürk Culture, Language and History, Turkish History Council Publications, VII.
2. İDİL, V., 1992, “History of Antique City of Perge”, Perge Conservation Plan Research Report, Akman Project Co., s. 27-39.
3. PEKAK, S., 1992, “Christianity (Byzantine) Period Monuments In Perge”, Perge Conservation Plan Research Report, Akman Project Co., s. 40-51.
4. Antalya Master Plan Research Report (1/25000-1/5000 Scales), April 1996, UTTA Planning and Project and Consulting Co., Ank.
5. Council of Antalya Preservation of Historical and Natural Assets, A.K.T.K.K.K.07.00.1.1. Numbered and 18.05.1992 Dated Official Paper.
6. TUNÇER, M., 1992, “Perge Conservation Plan Report”, Perge Conservation Plan Research Report, Akman Project Co.
7. Ministry of Culture, 2252 Numbered Law.
8. 08.02.1990 Dated and 20427 Numbered Governmental Paper, “Kesin İnşaat Yasağı Getirilen Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Bulunduğu Sit Alanlarındaki Taşınmaz Malların Hazineye Ait Taşınmaz Mallar İle Değiştirilmesi Hakkındaki Yönetmelik”


[1] Ass. Prof. in Urban Conservation, Fac. Of Arch., Dep. Urban & Regional Planning, Gazi University, Ankara, TURKEY. This article pubpished at “ADA Kentliyim” Monthly review as “KÜLTÜR VE SANAT ŞEHRİ PERGE’Yİ KORUMAK”. 1997, Haz.-Ağ., 97/2.

BERGAMA (PERGAMON) ANTIQUE CITY: PRESERVING THE CITY OF CULTURE, ART AND SCIENCE

BERGAMA (PERGAMON) ANTIQUE CITY:
PRESERVING THE CITY OF CULTURE, ART AND SCIENCE


Mehmet TUNÇER [1]
Ankara, Turkey,
February 2002

I. AIM OF THE PAPER

The Altar of Pergamon, Turkey (today called as Bergama), its kidnapping to Berlin at Ottoman time and the struggle for its return, the former Mayor of Bergama, Sefa Taskin spending the night in front of the Museum, is known to almost everyone who have a concern in the matter (Figure 1. The Zeus Altar).

Figure 1. THE ZEUS ALTAR OF PERGAMON (RECONSTRUCTION MODEL)

Indeed, even today, a lot of valuable archaeological pieces are being used as collected material in buildings in Bergama. A small museum could be filled with the pieces that a keen eye would notice in Bergama streets. The traditional pattern and new developments are intermingled today in Bergama, and the antique period remains are all but vanished (Figure 2) .


Figure 2. Bergama (Pergamon) Antique City Settlement Plan

The urban and archaeological sites of Bergama, that is, the historical city that has been mentioned with admiration, researched and put into writing, and praised by scientists, archaeologists, architectures, art historians, city planners, sculptors and the like for more than two thousand years, faces the threat of destruction today in places… (View 1. The Panoramic Reconstruction of Bergama)

Especially,
· The extraction of part of the town center, which was initially in the historical site, from the site and the preparation of a new implementation plan, with a trend of denser building in that parts,
· The illegal buildings in the archaeological sites merged with the town, especially around the Musalla Hill,
· And the military land standing over archaeological remains,
have brought the Selçuklu and Ottoman Period traditional urban patterns and the two most important Roman Period theatres to the fringe of annihilation.
One of these theatres has been built in a form rarely encountered in Anatolia; like those theatres in Side and Aspendos, it has been built on a completely artificial basis with no natural supports. Another feature of this theatre is that it has been built on vaults set upon a stream and that, in times, the stream had been stopped and used for water sports and shows.
The other theatre has been named Viran Kapı[2]; olive trees have taken root in its caveat and it is struggling to protect its form from the shantytown buildings. The land surrounding these theatres have completely come under the reign of illegal building, urban infrastructure services like roads, water and electricity have been provided and the path to implementation reform title-deeds being issued has been opened. (Figure 3. The Antique Theatre)


Figure 3. PERGAMONS’ ANTIQUE THEATRE


The gravest danger to Bergama arises from the implementation plan currently in force, which has been prepared for the renovation of the town and which also contains the greater part of the traditional pattern (Figure 4. The Bergama Revised Implementation Plan (1/1000). In this plan, the Selçuk and Ottoman Period historical urban pattern of Bergama being completely disregarded, new roads unfitting the pattern have been proposed and some have been built, and large plots of land in conflict with the traditional plot and building order, plus high (4-5 story) buildings have been proposed as well. In accordance with the decisions of this plan, an important street has been built in the town center, and tearing down old Bergaman houses, permits have been given for new buildings. Within the town, especially around the traditional city center, buildings fitting this plan have started climbing high and the impressive Acropolis panorama from the İzmir road have been partially obscured. And when the city is viewed from the Acropolis, unfortunately, what is seen is that, the panorama and silhouette of the 2000-year-old town has been disfigured by ugly concrete blocks and the city identity has begun to be partially lost.


Figure 4. The Bergama Revised Implementation Plan (1/1000)

Since the urban historical site has been narrowed down to the boundaries of the historical city center, the implementation plan which is being applied in the areas outside this region will cause the Bergama historical town pattern and town identity to be gradually lost. The “Protection Plan”, which is being prepared in Bergama by the Ministry of Culture but not in force yet could check only some part of this implementation plan, and the number of allowed stories have been lowered. However, the remaining parts should be reconsidered as well, in a way so as to preserve and improve the city pattern and keeping the silhouettes in mind.

Another danger is for the Serapis Temple (Kızıl Avlu[3]), one of the greatest temples of Anatolia, considered to be one of the most important symbols of the Pax Romana Period in Anatolia, which has been built for Egyptian gods and been converted to a Basilica in the Byzantian Period, and for the vault (tunnel) that the temple is built on. The Bergama Stream (Selinus) have been diverted to a tunnel approximately 200 m. to the east with the use of the temple and the social and religious buildings surrounding it; and a harmony has been created with downtown (Figure 5 . Kızıl Avlu (Serapis Temple at The end of 19Th Century). This part of Bergama has been standing for centuries and is known as the “Ne Yerde, Ne Gökte[4] District”. However, the Kozak-Bergama-Soma Road going next to the Kızıl Avlu upon this vault-tunnel and the load and the vibrations caused by the recently-increased heavy-vehicle traffic is damaging this building, which has stood for 2000 years, significantly. It can even be remarked that the vault-tunnel is in danger of caving in. It is required that this route be shifted further south, be cleared of heavy-vehicle traffic, and that a new bridge be built on the Bergama Stream south-east of the town, arranging the Kızıl Avlu and its proximity as a pedestrian-concentrated “Open-Air Museum” (Figure 6. Kızıl Avlu (Serapis Temple) Today).

Figure 5 . KIZIL AVLU (SERAPIS TEMPLE) AT THE END OF 19TH CENTURY

When the city is toured, it can be observed that many pieces remaining from antique periods are in use as collected material. Considering that the Roman period Bergama was a magnificent city with a population of 250000, and that the Selçuk and Ottoman city has been established entirely over this old town, it can be deduced that Hellenistic Period and Roman Period urban remains are lying under the areas that have been developed, at least up to the Republican Period. Keeping in mind that excavations by eliminating urban buildings are impossible, the importance of the foundation excavations of each new building for archaeology and art history is revealed. Actually, in the recent years, the Roman Theatre and Odeon on Hisar Street in Ankara has been exposed in such a building foundation excavation, and since it was in the “Museum-Controlled Region”, it has been publicized and the necessary precautions taken instantly and it was thus saved from destruction. Had there been no controlled excavation, as in many other locations, a 6-story building would now be rising on this theatre as well!

Figure 6. KIZIL AVLU (SERAPIS TEMPLE) TODAY

Other than the Bergama Archaeological Sites, the excavations for the new buildings in the city should also be controlled, and evaluating every bit of data that can come out of that, the Hellenistic and Roman Period plan of the city should be created. The first of such investigations has been conducted by Carl Humann in 1879 Excavations in the areas determined from the better maps, with 1/2500 scale and dated 1926 that show the area in which the Ottoman City pattern was spread, should be museum controlled. Even the construction and exhibition of the reconstruction model of the city and would reveal the magnificence of the city in the antique ages better (Figure 7. Pergamon Acropolis Reconstruction Model).


Figure 7. PERGAMON ACROPOLIS RECONSTRUCTION MODEL


II. SUGGESTIONS TOWARDS THE SOLUTIONS FOR THE PROBLEMS

II.1. LEGAL AND ADMINISTRATIVE SUGGESTIONS

On the matter of “Preservation of the Historical Environment”, the Central Administration and the Local Administrations should, together and in co-operation, develop deep-rooted administrative, legal, economical and financial solution paths. The Central Administration and Local Administrations have been given certain duties and authorities with the Preservation of Cultural and Natural Assets Law (numbered 2863and 3386), the Implementation Law (3194), and the Municipalities Law (1580) on the matter of the preservation of the historical environment.
However, it is not possible to say that in particular the local administrations are utilising these points of authority completely and correctly. The problems of historical environment occur in ways specific to each region. Thus, above all, the local administration is responsible for all kinds of local service. The local administrations are defined as public establishments “that meet the common and local needs of the people”. The two basic measures in the definition are that there are “common needs” of the people and that these needs are “local”.
The problems of the historical environment are also of the “local and common” problems. Hence, it can be said that the problem of preserving the historical environment is firstly the problem of the local administration. The municipalities are primarily responsible for regulating urban life. The municipality legislations have provided the municipalities with significant possibilities with the goal of regulating the urban life environment. Among these possibilities are the preparation of administrative regulating texts, applying the municipality penalty system and procedures like permissions and permits.
Certain articles in the 1930 dated and 1580 numbered Municipality Law has given the municipalities important authority and duties on preservation, environment arrangements and reforms. Although this law has lost its applicability in today’s conditions, it nonetheless is in force until a new local administration reform is realised.
The articles numbered 15/35, 19, 115 and 159 impose upon the municipalities important duties about the preservation of the historical environment.

II.2. Controller Regulations:

The article no. 19 gives the municipalities the authorities of making all kinds of advances for easing urban life, make prohibitions and impose penalties upon those that do not follow the prohibitions. Based upon this authority, the Municipalities may bring rules about the functioning of controllers, which are the legal force of municipalities, with the “Controller Regulations” they prepare. However, today the controller regulations are little more than lists of prohibitions.
The controller regulations should determine the urban standard, principles, and requisites of living. A “Historical Environment Controller” force, equipped with the authority of checking and controlling issues like buildings in historical environments, repairs without permission, checking that the repairs are in accordance with the permit, and checking that the building application type fits the plan and the quality of the environment, should be formed; and should work locally in synchronisation with the Municipality Implementation Departments. These controllers could also be given a general “ENVIRONMENTAL CONTROLLER” quality by linking them also to basic environmental problems such as air, water and soil pollution, noise, solid wastes, visual pollution (notices, signs and plaques), the problems of transport and parking, general hygiene of cities and green areas, that concern the urban environment closely.

II.3. Health Controller Regulations:

The General Hıfzısıhha (General Public Health) Law, numbered 1593, has given the Municipalities the right and duty to put out a “Health Controller Regulations”, subject to the condition that it be approved by the Ministries of Internal Affairs and Health. The Regulation aims for applying the decisions of the General Hıfzısıhha Law within the municipality boundaries using the municipality controllers. This regulations, which is for the urban environment and thus the historical environment which is an important part of it to be more healthy, should be prepared considering the standard principles and rules of the requirements of environmental health.

II.4. Implementation Regulations:

Rapid, unplanned urbanisation and land speculation lie at the roots of the problems of the historical environment. The urbanisation phenomenon has been regulated by the Implementation Laws and the imposed rules are being applied by the Implementation Regulations in Municipalities. Significant steps could be taken towards preservation with the addition of articles about the preservation, reform and improvement of the historical environment.

II.5. Permit Authorities:

One of the most important rights of Municipalities is that of “permitting” businesses that could create undesirable conditions as regards health during production. The permits, which are documents of permission for work, also include the work conditions. Only the businesses that satisfy these conditions are allowed to be initiated and operated. If the conditions are unsatisfied, the permit is revoked. It is basic that businesses with the quality of preserving and not harming the historical pattern should be placed within the historical environment. Checking of this and the control whether it fits the plan or not could be made during the permit stage of the businesses.
According to the General Hıfzısıhha Law, the I. and II. Grade Unhealthy Establishments, which are the Unhealthy Establishments that harm the historical environment, should be prevented from taking place within historical patterns. The permits of the existing ones should be revoked and they should be made to move to outside the pattern. And within the preservation-aimed plans, historical businesses which are harmonious with the traditional pattern and of traditional quality (carpet-making, kilim-making, handcrafts etc.) should be placed along with pension, hotel and residence applications.
With the regulation, whose old name is “Küşat Regulation” and new name is “Business-Initiating Regulation”, the municipalities have the right to determine the necessary conditions for the initiation and operation of sites of production. Through this regulation, quite a large number of production establishments with a negative effect on natural and historical environment could be put into tight control.

Rules on “Building Permit”s and “Residing and Using Permits” should be rearranged in a way as to provide maintenance and repair for the historical environment. New buildings and repairs on old ones should be brought into accordance with the building and repair conditions explained in the Preservation-Aimed Plans and this should be controlled.
The legal rights mentioned above are still in use in our Municipalities. These rights could be utilised in an effective way for the preservation of the natural and historical environment and thus a better urban environment could be created.
However, municipalities do not have personnel aware of and educated on the matter of the preservation of the historical environment. The Ankara Greater Municipality has personnel of much higher quality and expertise in this matter as compared to the Şanlıurfa and Bergama Municipalities. The insufficiency of personnel brings about an important limitation on the issues of preservation planning, application and control in the historical environment.
Hence, the organisation structure of the municipality should be arranged with a futuristic outlook, a “Historical Environment Preservation Department” should be established directly answerable to the mayor and the implementation manager, and these units should be equipped by related, expertise professionals. The archaeologist, the art historian, the restoration-expert architect and the city planner should be the basic positions in these units. Along with the creation of the units, which will take time and be difficult, the municipalities using the paths available to them consciously will result in success in the attempts of preservation and improvement in historical environments. A responsibility such as leading and providing education for the attempts of the preservation of the historical environment falls to the Ministry of Culture, the Ministry of Internal Affairs, the Ministry of Environment and the Ministry of Buildings and Settlement.

III. STRATEGIES FOR THE PRESERVATION OF THE HISTORICAL ENVIRONMENT FOR THE MUNICIPALITY OF BERGAMA

III.1. PRESERVATION POLICIES FOR ARCHAEOLOGICAL SITES

Time, damage done by the mankind in the Bergama Archaeological and Urban Sites and erosion present a complex bouquet of problems. Along with the erosion of natural forces such as temperature change, earthquakes, wind and water etc., the centuries of plundering and damage by the mankind have caused unreplacable losses in the region. Through internationally accepted methods of excavation, restoration and preservation (The Venetian Regulations et al.), the abrasion of nature on archaeological sites and monumental buildings could be delayed.
A well-planned and well-executed advertisement and tour program would support the awareness today on this cultural heritage, which should be preserved for the next generation.
Special care should be given so that preservation is realised, the works are kept intact and exhibited in the best way possible. The most important of these processes is the prevention of shantytown occupation and illegal buildings within and around archaeological sites. Blocking multi-storey buildings and controlling the silhouette are of first importance. In places where the pattern is being disfigured, precautions should be taken with priority through “Preservation-Aimed” planning and project works.
Supporting the pieces still in the open air and the preservation of pieces on the ground are significant within the Archaeological Site. The archaeological remains should be protected, covered with light covers, be removed from the region with the aim of temporary storage or exhibition, or, where applicable, the work should be restored according to its original form, following the restoration principles. By gathering together the architectural structure elements which have broken off and scattered away from the original building for various reasons and by anastilosis applications, a sight of intactness would be given to the Antique Town.
For the “ARCHAEOPARK”, which is included in the Bergama Urban and Archaeological Sites Preservation-Aimed Implementation Plan, an “Archaeological Master Plan”, similar to the one having prepared by the Greater Municipality of Ankara, should be prepared and the reports of excavations, sondages and researches of various periods should be brought together scientifically.
By preparing the “Reconstruction Plan” of the town, the town pattern of the Hellenistic and Roman periods should be determined for certain, and, following that, detailed planning and project work should be undertaken according to the principles of archaeology, restoration, planning, landscape and urban furniture (Figure 8. Carl Human’s Plan of Pergamon)

III.2. PRESERVATION POLICIES FOR THE URBAN SITES

III.2.1. Macro Policies:

The Municipality of Bergama should determine the land and land plot stocks in public possession (treasury, foundations etc.) within the municipality bounds and these lands should be used towards the “Preservation-Aimed Implementation Plan” without being transferred to private possession.
For the end goal of a healthy control over the town’s development, the municipality should obtain plots of land within developing residential areas and, creating the infrastructure of these areas, should produce as many residences as it could; by assigning plots of land to those people which are resident in the areas marked for evacuation within archaeological or urban sites and by aiding those who construct their own homes, and by providing building materials, should support their owning homes.

Figure 8. PLAN OF PERGAMON

The municipality should realise the application of the Article 18 (dough) of the Implementation Law, which is an important legal tool for the goal of the application of the “Bergama Preservation-Aimed Plan” and the realisation of applications and preservation which are for the good of the public. This way, public-intended applications (roads, squares, parks, car parks, kindergartens, green areas etc.) will be in public possession without payment and the Municipality of Bergama would have a land stock which is important in applications.

III.2.2. Policies Towards the Preservation and Improvement of the Urban Site:

The making and application of preservation decisions constitute an inter-organisational decision process. Although the P.C.H.V.[5] Supreme Council and the İzmir Preservation Council are decision-making establishments, the rights of application, control and financial resource allocation have been assigned to other public establishments, and especially to local administrations.

a. Suggestions on Organisation:

The Municipality of Bergama should form a “Department of Preservation of the Historical Environment”, answerable directly to the mayor, with the goal of harmonising the future restorations and repairs and new buildings fitting the plan with the urban site and its environment according to the “Application Regulations,” “Plan Notes,” and the P.C.H.V. Council decisions. Among the duties of this department should be directing and staging the infrastructure and environment-arranging work that would be held by the municipality within the urban pattern and controlling the applications related to single buildings by checking how well they fit in with the plan.
Preservation applications should be supported by providing plans, projects and financial aid to those who want to repair their homes. The public should be exposed to the plans and projects on Bergama through exhibitions, and the public interest, involvement and awareness should be set by publishing booklets.
The Municipality of Bergama should work towards the goal of attracting the financial and technical support of the private sector and the Ministry of Culture, the Ministry of Tourism, the Department of Foundations and other related establishments for the preservation of monumental and civilian architecture examples. By introducing the “Bergama Preservation Plan” and related projects to be developed in the international platforms, the Municipality should obtain resources from culturally-oriented loans, funds and aids.

b. Suggestions on the Application Process:

In our country, preservation implementation plans, like other implementation plans, are being left alone to take their own natural course after a quite-long-lasting approval process. However, urban parts that should be preserved are inevitably ending up facing demolishment and destruction as the result of the plan not being actively applied. Some years later, new works of determination and documentation are held, and related to those, since the plan is now outdated, the pressure causes a new plan to be made and the traditional patterns are being lost in time. Moreover, applications like excluding parts from the registration lists, and change in site boundaries as in Bergama are negative effects upon this process. The application of preservation-aimed implementation plans should not be spread out too much in time, unlike other area plans. Planning and application processes like active planning, action planning, priority-area planning and the divide-and-direct model should be the norm.
We have to preserve and develop material and spiritual cultural Assets and their natural environment, and pass them to future generations as whole and intact as possible. However, being aware of the difficulties in application would be beneficial in creating realistic solutions. During the work of the preservation and development of the urban environment, the town of Bergama, which is archaeologically, historically, architecturally, visually and ethnographically valuable, should be preserved not as a dead museum, but as living environments which adds to the touristical, cultural, social and economical development of the region they are in and which can support sustainable development. Hence, the existing analytical works should be updated through a healthy inventorial work and areas in which the traditional architectural features are the majority, are being distorted and are lost should be determined (Plan 6. Qualities of the Building Stock).
After the initial financial support is provided for the actions to be initiated and carried out in the areas to be preserved and improved, the functions assigned to these areas should be connected to the mechanism for the continuation of this financial support. Otherwise, consequences like the Municipality of Bergama and Ministry of Culture paying irrevocable amounts even though for culture, being limited or not being able to pay at all might be imminent. Thus, the application of the aforementioned articles of the Law of Municipalities and the realisation of related legal health and control forces would add a legal power edge to the attempts of preserving the historical environment in Bergama.
On the matter of the loans to be made to building owners, the “Regulations on the Repairs Contribution Fund of the Immobile Cultural Assets in the Possession of Real and Legal Persons Under the Jurisdiction of Special Law” (The Official Gazette dated 25.06.1985 and numbered 18791) determines the methods and basis for the loans to be issued and material (in kind), money (in cash) and technical support to be given by the Ministry of Culture for buildings registered for preservation.
Article 5 of Law Numbered 3386 says, “Registered buildings reserved for cultural applications in the preservation-aimed implementation plan could be publicised by the Municipality subject to the approval of the Ministry, provided that the buildings is repaired and used.” and provides the Municipalities with the possibility of publicising and repairing the culturally-oriented buildings in the urban sites. Moreover, in part (f) of the same article, it is said that “Parcel plots of land containing immobile cultural variables that has to be preserved, under strict building prohibition since it is in a urban site, could be exchanged with another piece of treasury land on request of the owner and if the land contains a building or an establishment, payment shall be made on request of the owner by determining the cost according to Article 11 of the Law Numbered 2942.”. According to this point, there arises the possibility of a mutual agreement between property owners and the municipality. The possession of some special buildings within the urban site could be obtained by the Municipality of Bergama with such exchanges.

The Municipality of Bergama could construct organisations like
· A rotating-capital operation,
· Establishing unions, participating in unions and partnerships, giving privileges,
· Directing through an operation within or without the Municipality.

Of these organisations, especially the “Rotator-capital” and the “Operation” organisations could be beneficial for urban preservation and improvement/renovation. Such organisations could be established immediately with the existing laws and could add an economical dimension to the activity of preserving the historical environment.
By determining the special project design areas that are within the whole of the Bergama Preservation Plan and are named “Urban Design Area (Priority Project Area)” and determining the priorities according to the repair and environment-arrangement projects that would be prepared, applications could commence.
In these regions, first the infrastructure could be reformed and completed; suprastructure arrangements could come later. Although there is a decision made about continuing residential applications within the Special Project areas, the works of preservation, reform and renovation in these regions could be carried out by the rotating-capital management (or the co-operative). By operating the residences as applications like pensions, student dormitories, official residences etc., it is possible to recycle the investment. The duty region of this operation, whose sort of operation is an “Operation of the Municipality”, is the preservation/improvement region; and the most important tool determining the boundaries around this duty is the “Preservation Plan”.
The Municipality of Bergama should do its duty actively in the matters summarised below for the application of a sustainable preservation and improvement of the historical environment, by obtaining national and international support together with the Ministry of Culture:

1. Resources should be reallocated from related central-administrative (public) establishments and organisations (The Ministry of Culture, the Ministry of Tourism, the Ministry of Building and Implementation, the Ministry of Finance and Customs, the Department of Foundations, the Ministry of Environment etc.) to the Municipality of Bergama in the urban preservation and improvement applications that require a continuous, pre-planned, pre-programmed work based upon projects.
2. The Implementation Programs of the Municipality of Bergama which emphasize the matters of preservation, making healthier and improvement should be supported by the related Ministries and resources should be reallocated for the application.
3. The Municipality of Bergama, reconsidering its internal structure, should form a effective unit whose rights and responsibilities are determined, constituting of the related branches of expertise (archaeology, restoration, urban preservation, urban planning, architecture, peysage etc.). This unit should participate actively in the attempts of planning, project-preparation, preservation/making healthier/improvement and environmental arrangements.
4. A part of the public social equipment areas should be obtained by applying the Article 18 of the Implementation Law.
5. Building owners who repair their building or arrange its surroundings according to the plan conditions should be supported and be aided financially and with projects. In case that the property-holder does not realise this application in a pre-determined period of time, the Municipality should undertake the task.

The most important resource in realising all those suggested above is the aid and participation of those who dwell in Bergama. The public should be convinced that the preservation of the historical environment is good for Bergama and the attempts of installing an awareness and concern for the historical environment should be initiated in the elementary-school years.

c. Suggestions on the Social Structure:

When the results from the “Bergama Social Structure Research” by the Middle East Technical University (1979) and the “Social Survey” by Akman Project (1991) are evaluated together, it is possible to state that in spite of some external physical effects on and renovations in Bergama, the social structure has quite static and similar properties, that the social and physical structure gets even more deformed with influences such as the disturbance of the balance between the income groups and the gradual reduction of the power of purchase.
It is important to know the social structure of the people of the region, who will be the greatest support in the preservation and improvement of the historical environment in Bergama. Bergama is a settlement where the social mobility is not outside normal boundaries. Although it has outward-immigration, since it also has inward-immigration the demographical structure displays a dynamic case. This phenomenon, which we call illegal building and wide-spread shantytowns, is on one hand forcing the boundaries of the historical urban pattern and the archaeological sites tighter, and is on the other hand disrupting the trends of urban development which are growing as a whole with the aforementioned places.
The most important point in preserving the historical urban pattern is being able to eliminate the harmful effects of in-town mobility. Families whose income has risen, or families which are in the high-income group that want to live in more modern and comfortable residences or in the new prestige districts are moving out of the historical urban pattern. The maintenance level of the old residences hired-out is getting lower and, from a point of view, the historical urban pattern is being left to be deformed and demolished.
The landlord-tenant relation also affects the maintenance and repair level of the buildings. Certain changes in application are required for a repair that would be financially beneficial.
The old Bergaman settlement is a social environment that should be improved by considering it together with the archaeological site, the urban town center and the new Bergama. The districts within the traditional pattern display physical and social features quite close to those of each other. However, as one shifts to the south, it can be observed that the physical and social structure change. The center in the traditional town center which serves the traditional or semi-traditional, rural-origin or low-income groups and the new trade center with tourism purposes which is around the Kızıl Avlu and reaching out towards the south are influencing this social structure. This social structure, seeming temporary and continuously-changing, holding the trade and marginal professionals, is economically less powerful, is of a medium level of education, and displays less concern/awareness for the historical pattern and the archaeological areas.
The overall concern for Bergama has been increased significantly by the long-lasting factor of tourism, by various infrastructure investments (PTT, road repairs, kindergartens, arrangements of squares and intersections), and by the rise in introductory publications and tourism investments.
Below are the suggestions on the social structure developed for easing preservation in Bergama:

· The success of plans and projects of preservation is assured only with the acceptance of the public and the local people and their applications towards the goal.
· Protecting the rights of the landlords and tenants, or in general, the residents in the traditional pattern of Bergama should be a primary goal in the attempts of preservation.
· Decreasing the population density within the traditional pattern would be realised gradually by the conversion of some buildings used for residential purposes to applications put forward in the Preservation Plan. It is natural that a fast intervention would be done with the hand of the public to some buildings that require urgent repairs and should be protected with priority. The rights of the property-holders and dwellers in that building should be protected as the building is being won over.
· Methods like exchange, determining a place and paying the true cost should be applied in publicisations or tenant-evacuations. Considering that the people probably have jobs in the immediate vicinity, the new buildings that are to be constructed should be in the historical town center and its proximity as possible. The application should be carried out with an approach so as to minimise the travel costs of the people and prevent them from being estranged from their social environment.
· Attempts should be made to recreate the social structure in such a way as to lead the traditional production and selling activities and to recreate existing hand crafts (copper-working, leather-working, weaving etc.) and developing them; applications that would open the way for modern artists to take place in this pattern as well as the traditional Turkish hand crafts should be made.
· It is considered that the support personnel for hosting activities (hotels, motels, pensions etc.) and tradespeople settling in the old Bergama houses would help bringing together the activities of preservation and improvement and economical activities.

The contemporary problems of preservation of many monumental and environmental building in the urban sites of Bergama and the long-lasting preparation procedure of the preservation-aimed implementation plan are not mentioned in this article; rather, the general and first-priority problems are emphasized. We bear the hope that the central and local authorities, who were very particular about the Altar of Bergama, would consider the problems mentioned above urgently.


RESOURCES

· TUNCER, M., 1991, “Bergama Conservation Plan”, the Plan Report, AKMAN Project Ltd.
· ERIS, E., 1991, “History of Civilization in Bergama”, the Cultural Publications of the Municipality of Bergama, No. 2.
· KARAGOZOĞLU, H.F., SONMEZ, I., KARAGOZOGLU, T., 1989, “Law of Mobile-Immobile Ancient Works.”
· TOL, S., USLU, A., ODTU, Dept. of Restoration, Faculty of Architecture, 1979, “The Evaluation of an Example Area from the Bergama Historical Residential Pattern: The Yamaçevler Settlement, Dede-Kadı Street.”
· TUNCER, M., 1995, “The Policy of Preserving the Historical Environment for Sustainable Development: Examples of Ankara, Bergama and Şanlıurfa.” Unpublished Doctorate Dissertation, A.Ü., F.P.S.
· TUNCER, M., 1993, “The Social Structure of the Bergama Historical Urban Pattern and Suggestions on Preservation,” Konutbirlik Magazine, p. 107.

[1] Ass. Prof. in Urban Conservation, Fac. Of Arch., Dep. Urban & Regional Planning, Gazi University, Ankara, TURKEY.
[2] “Viran Kapı”=”Ruined Door.”
[3] “Kızıl Avlu”=”Red Yard”
[4] “Ne Yerde, Ne Gökte”= Literally translated “Neither on the Earth, Nor in the Sky”, idiom signifying the buildings in the area sitting on vaults through which a stream is flowing…
[5] P.C.H.V.: Protection of Cultural and Historical Assets; = K.T.V.K.: Kültürel ve Tarihsel Varlıkları Koruma.