Tuesday, November 28, 2006

AMASRA’DA KÜLTÜREL TURİZM AMAÇLI KORUMA POLİTİKALARI


















OVPM-OWHC-OCPM (Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu) – Council of Europe –
Safranbolu Belediyesi

AVRASYA ULUSLAR ARASI TURİZM SEMİNERİ

“AVRASYA DÜNYA MİRAS ŞEHİRLERİNDE KÜLTÜREL TURİZMİN GELİŞİMİ”
10-11-12 Kasım 2005
SAFRANBOLU






“AMASRA’DA KÜLTÜREL TURİZM AMAÇLI KORUMA POLİTİKALARI”

Mehmet TUNÇER

Doç. Dr., Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı (ODTÜ)
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilim Doktoru (AÜ-SBF)



I. AMAÇ, KAPSAM
Amasra, Fenike ve İon SESAMOS' undan, Kraliçe AMASTRİS Amasra’ sına, Roma ve Bizans' tan, Cenovalılar' a, Osmanlı’ dan, 2000' li yıllara, yaklaşık üç bin yıldır varlığını sürdürmektedir.
Kent, hala onu Osmanlı'ya kazandıran Büyük Fatih'in "ÇEŞM-İ CİHAN'ı yani “Dünyanın Göz Bebeği” dir.
Ancak, yoğun yapılaşma, doğal, tarihsel çevrenin tahribatı ve çevre sorunları ile bu niteliklerini giderek kaybetmektedir.
Bu Bildirinin amacı; Amasra yerleşiminin doğal değerlerini, antik kalıntılarını, ören yerlerini ve arkeolojik sit alanları ile tarihsel/geleneksel kent dokusunu korumak amacıyla yapılmış çalışmaları ve Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu ve Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından alınmış kararları değerlendirmek ve bu değerlerin bütüncül, sürdürülebilir korunması ve geliştirilmesine ilişkin görüş ve öneriler geliştirmektir. Ayrıca, bir başka amaç da; “KÜLTÜREL TURİZM”’e yönelik bundan sonraki çalışmalara yön verebilecek, “TARİHSEL VE DOĞAL ÇEVRE KORUMA POLİTİKALARI” geliştirmektir.

Bu çalışmada öncelikle doğal, kültürel ve tarihsel değerlerin korunmasına yönelik alınan kararlar değerlendirilecektir. Daha sonra geleceğe yönelik koruma – geliştirme politikaları geliştirilecektir.

II. KORUMA’YA YÖNELİK KARARLAR

II.1. AMASRA’DA KORUMAYA YÖNELİK İLK KARARLAR
Amasra’ da korumaya yönelik ilk karar 1976 yılında, Ereğli Kömür İşletmesi tarafından yapılan bazı uygulamaların ve Amasra Belediyesi tarafından limanlarda yapılan düzenlemelerin Antik Kent kalıntılarını yok ettiği düşüncesi ile, Gayri Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından alınmıştır [1]. Kentin ve gelişme alanlarının büyük bir bölümü “II. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı” ilan edilmiş ve 14 anıtsal, 6 çevresel yapı tescil edilmiştir.
Bu karar kapsamında bir dizi tahribatı önleyici ve korumaya yönlendirici öneriler bulunmaktadır.
Tarihsel doku içerisinde yeni yapılanma 3 kat ile sınırlanmış, I. ve II. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları’ na yeni yapılanma yasağı getirilmiş, diğer alanlarda Müze uzmanları denetiminde yapılanmaya izin verilmiştir. Antik Liman ve Büyük Limanların tarihsel kimliklerini yok edip, kirleten ve bozan EKİ ve Belediye uygulamalarına sınırlama getirilmiştir.



FOTOĞRAF 1. : KÖMÜR İŞLETME ALANLARI VE İMAR PLANLARI İLE GELİŞEN YAMAÇLARDAKİ MAHALLELER

Çekiciler Çarşısı’ nın aynen korunması kararı getirilmiştir. Ancak bu yasakların izlenmemesi ve yaptırım gücünün bulunmayışı, önerilerin plan haline getirilmesi sürecinin yavaş işlemesi yok etmeyi hızlandırmış, Kaleiçi ve Boztepe kesimlerindeki tarihi kentsel dokunun köhneleşmesi, sağlıksızlaşması ve düzlüklerdeki antik kalıntıların giderek tahribine yol açmıştır.

II.1.1. 1985-1986 YILLARINDA ALINAN KORUMA KARARLARI
1976 tarihinde G.E.A. Yüksek Kurulu tarafından alınan koruma kararları, 1985 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu tarafından yeniden irdelenmiştir. İmar Affı Yasası (2981) Madde 6 uyarınca, ülke çapında sit alanlarının yeniden belirlenmesi ve ilanı çalışmaları kapsamında Amasra Sit Alanları da irdelenmiş, saptama ve belgeleme çalışmaları yapılmıştır [2]. Bu Karara göre de güncel sorunlar çözülememekte, korumaya yönelik uygulama yapılamamakta, “Amasra-Ankara-Amasra arasında sürüp giden işlemler dizisi, “koruma” amacının eyleme dönüşmesini engelleyen ve sözcüğün olumsuz anlamını çağrıştıran bir sürece dönüştürmektedir” [3]. Bu işlemler dizisi ve yazışmaların günümüzde de sürmekte ve yerinde korumaya yönelik bir birim kurulamamaktadır.
Bu karar sonucunda, II. Derece Sit Alanı içerisinde yer alan bazı alanlar, III. Derece Sit Alanı olarak değiştirilmiştir.
Tekketepe Mevkii I. Derece Arkeolojik Sit Alanı’ ndan III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı’ na alınmıştır [4]. III. Derece Arkeolojik Sit Alanları’ nda yeni yapılanma yasaklanmıştır. Ancak, Kaleiçi ve Boztepe II. Derece Sit Alanı olarak kalmış ve yeni yapılanma yasaklanmıştır. Ayrıca, 3 adet sivil mimarlık örneği tescillenmiştir.
Denetimli yeni yapılaşmaya izin verilmemesi, imar planı dışında kaçak ve denetimsiz yapıların oluşmasına, aynı zamanda bakımsızlık nedeniyle çöküntü bölgesi niteliğinin gelişmesine neden olmuştur.
Buna karşın, 1976 tarihinde kesin yapı yasağı getirilen Çekiciler Sokağı yeni yapılaşmaya açılmıştır. Böylece, bu kesimde Amasra Sur Duvarlarını örten, kentin siluetini bozan çok katlı ve çirkin bir yapılaşma oluşmuştur.
1986 yılında alınan bir karar ile [5]; bir yıl önce belirlenen sit alanları, Antik Liman ve Büyük Liman çevresindeki Koruma Bandı için Koruma Planı’ nın hazırlanarak Kurul’ a sunulması istenmiştir. Ancak, gene bu Kurul Kararı ile, yerleşik alan içindeki 3 katlı yapılanmaların 4 kata çıkarılması, Arkeolojik Sit Alanları’ nı korumak amacıyla imar planındaki ulaşım sistemi ve arazi kullanımının yeniden ele alınarak irdelenmesi talep edilmiştir. Bu alanlarda, denetimli bir yapılaşmaya izin verildiği halde, bu kesimde büyük ölçekli mülkiyetler bulunduğundan yeni yapılaşmalara gidilememektedir.
Amasra İlçesi, Sit Alanlarına ilişkin tavsiye kararı uyarınca [6], 1/1000 ölçekli harita üzerinde sınırları belirlenen Boztepe Mevkii II. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları ile Kum Mahallesi’ nde ortaya çıkartılan Antik Yapı kalıntısının koruma alanının I. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olarak belirlenmesinin ve anılan tavsiye kararı ile Amasra İlçe Merkezi’ ndeki mevcut arkeolojik ve doğal sit alanlarının Prof. Dr. Semavi EYİCE’ nin başkanlığında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve Ankara Koruma Kurulu Büro uzmanlarından oluşacak bir heyet tarafından yeniden incelenmesi Ankara K.T.V.K.Kurulu’ nun 02.04.1991 Tarih ve 1715 Sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.

Antik Limanı koruyan ve sehven I. Derece olarak gösterilen alanın II. Derece Arkeolojik Sit Sınırı olarak düzeltilmesi de bu kararla yapılmıştır. Koruma Kurulu’ nun 1988 tarihinde aldığı karar [7] doğrultusunda Koruma Kurulu raportörlerinin hazırladıkları Rapor doğrultusunda Koruma Kurulu Kararı [8] alınmıştır.
Bu Kararda;
¨ T.K.T.V.Koruma Kurulu’ nun 01.06.1985 Gün ve 1098 Sayılı Kararı ile belirlenen Arkeolojik ve Doğal Sit Alanlarında, 01.04.1988 Gün ve 119 Sayılı kararı ile düzeltme yapılmış, ve bu Karar ile düzeltilen I., II., ve III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları’ nın, Boztepe II. Derece Arkeolojik Sit Alanı hariç olmak üzere aynen geçerli kılınmış,
¨ Boztepe II. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı’ nın Poseidon Mabedi’ nin taşıdığı arkeolojik değer ile tepenin sahip olduğu doğal ve görsel değerler gözönüne alınarak, sınır değişikliği yapılmadan II. Dereceden I. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı’ na dönüştürülmesi Koruma Yüksek Kurulu’ na önerilmiştir.
¨ Yüksek Kurul’ un 1985 tarihinde [9] tescillediği taşınmazların “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescillerinin devamına ,
¨ Bu çalışmada, 1985 yılında tescil edilen bazı korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarından bir kısmının (8 Adet Sur Duvar Kalıntısı) yerinde yapılan çalışmalar sırasında özgünlüğünü yitirmiş olduğu veya hatalı işaretleme nedeniyle yerinde bulunmadığı anlaşıldığından bu taşınmazların tescil kaydı kaldırılmış,
FOTOĞRAF 2: ANTİK LİMAN

35 adet (sur, duvar kalıntısı, konut, kale burcu vd) arkeolojik değer ile sivil mimarlık örneklerinin tescil edilmesine,
¨ Kum Mahallesi, Karaevler Mevkii’ ndeki Arkeolojik buluntuların III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı içinde kalan bölümlerinin koruma alanlarının belirlenmesine,
¨ Kum Mahallesi, Amasra-Bartın yolu üzerinde Türkiye Taşkömürü İşletme Müessesesi (TTK) Lojmanları önünde, “Erken Roma Dönemi” ne ait anıtsal bir yapı kalıntısı temeli ile aynı yörede Geç Roma Dönemine ait sanduka tipi mezarın ortaya çıkması ve yüzeyde mimari parçalar ile seramik buluntuların yoğunluğu nedeniyle, bu alanın III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmesine [10],
¨ Kaleiçi (Zindan Mahallesi) ve Boztepe (Sormagir mah.) yerleşim alanı içinde dağınık şekilde bulunan mimari parçaların Amasra Müze Müdürlüğü tarafından toplanarak koruma altına alınmasına,

¨ Kaleiçi (Zindan Mah.) ve Boztepe’ de (Sormagir Mah.) halen sezilebilmekle birlikte “bir kentsel sit oluşturmayan” dokunun korunabilme ve yaşatılabilmesinin sağlanması için, III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı içindeki tüm yeni yapılaşmalarda tescilli yapıların mimari özelliklerine uygun cephe verecek şekilde tasarlanmış projelerin uygulanması ile söz konusu yapı cephelerinde ahşap kaplama (yalı baskı) veya kesme taş malzeme kullanılmasının sağlanmasının gerekli
FOTOĞRAF 3: BOZTEPE SUR KAPISI

olduğuna; bu koşullar gerçekleşmediği taktirde adı geçen yapılara ruhsat verilemeyeceğine, (Fotoğraf 3).
¨ Horhor Deresi’ nde daha önce tescillenen antik yapı kalıntısının belirtilmesi ve koruma alanının belirlenmesine,
kararları verilmiştir.

II.2. AMASRA DOĞAL, ARKEOLOJİK ve KENTSEL SİT ALANLARI KORUMA İMAR PLANI
“Amasra Kasabası Tarihi Çevre Koruma Planlaması Sözleşmesi” 27.10.1986 tarihinde düzenlenmiş ve imzalanmıştır [11].
Koruma Planı, iki ayrı bölümde ele alınmıştır.
1. Yöresel mimari özellikleri yansıtan Boztepe ve Kaleiçi Mahalleleri ile Antik Liman (Küçük Liman) ve Büyük Liman kesimi,
2. Boztepe ve Kaleiçi Mahallelerinin gerisinde kalan düzlükler için saptanmış bulunan arkeolojik sit alanları,
için plan kararları getirilmiştir.
Birinci Bölge’ nin tümü ile bir “Kentsel Sit Alanı” nitelik ve görünümünde olduğu, ikinci bölgede ise, yüzeyde bazı arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır. Bu temel farklılık nedeniyle araştırma ve planlama iki bölümde ve bu temel farklılığı vurgulayacak biçimde ele alınmıştır [12].
Koruma Planı açıklama raporunda, Kaleiçi ve Boztepe Mahalleleri’ nin yöresel mimari özellikler taşıdığı, bütünlük gösterdiği ve bu nedenle korunması gerektiği ancak, bu alanların II. Derece Arkeolojik Sit Alanı olması nedeniyle yaşanarak korunması olanağını ortadan kaldırmakta olduğu vurgulanmaktadır. Çevreye aykırı yapıların birçoğunun yapı yasağının konmasından sonra yapıldığı, bu nedenle hem arkeolojik sit alanının korunması hem de kentsel sit alanının geri kalan özelliklerinin korunması ve yaşatılması amacıyla denetim altında bir yapılaşma ve onarım önerilmektedir.

FOTOĞRAF 4. KALEİÇİ
II.3. KORUMA ALANLARI ve NİTELİKLERİ

II.3.1. KONUM, TOPOGRAFYA VE SINIRLAR

Fiziksel konumu, geleneksel dokusu ve surlar ile çevresi olması nedeniyle BOZTEPE ve KALEİÇİ (Zindan) Mahallelerinde Arkeolojik değerler, tarihsel / kentsel doku ile birlikte Koruma Planı’ nın sınırlarını oluşturmaktadır (Fotoğraf 4). I. Derece Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı olan Tavşan adası günümüzde üzerinde yaşanılmadığı için herhangi bir koruma sorunu ile karşı karşıya değildir.
Boztepe ve Kaleiçi Mahalleri, jeolojik açıdan sağlam kalker bir zemine oturmaktadır. Kentin diğer kesimleri güneye doğru alüvyon zeminlerdir ve özellikle çok katlı yerleşmeye uygun değildir.

II.3.2. PLAN KARARLARI ve DEĞERLENDİRMELER
Koruma Planı, “Boztepe” ve “Kaleiçi” nde varolan değerlerin korunabilmesinin yapı yasağı ile değil, sınırlı yapılaşmaya olanak veren bir tutumla mümkün olabileceğini vurgulamaktadır [13].
II. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenen bu kesimlerin yapı yasağı ile korunması olası değildir.
Mevcut dokuya aykırı tüm yapıların yapı yasağının bulunduğu 1976-1986 yılları arasında yapıldığı belirtilmektedir. Oysa, 1970-1976 yılları arasında yürürlükte bulunan ve 1976 Sit Alanı kararları ile yürürlükten kaldırılan imar planına göre yapılan yapıların çevreye uyum sağlayabildikleri vurgulanmaktadır.
Koruma Planı Ön Araştırma Raporu’ nda, bu çalışmanın “Koruma” nın bir aracı olduğu, önemli olanın bu aracı kullanacak olan bir örgütün ve bu örgüt içinde yer alacak bilgili uzmanların varlığı olduğu, araçların ve uzmanlarının varlığı ile birlikte “Koruma Gereği” nin ve “Koruma Niyeti” nin bir yaşam biçimi olarak algılanmasının “bir kültür sorunu” olduğu belirtilmektedir. III. Derece Arkeolojik Sit Alanında ise yapılaşmaların parsel ölçeğinde müze denetiminde zeminde sondaj gerekirse araştırma kazısı yapıldıktan, fotoğrafları çekildikten sonra Koruma Kurulu kararı ile yapılaşmalar günümüze kadar sürdürülmüştür. Ancak, alınan bazı kararların yapı taban alanı ve yapı yüksekliklerini arttırıcı olduğundan Koruma Kurulu kararı olmaksızın sadece Belediye Meclis Kararları ile sürdürülmesi zamanla biriken ve kanserleşen sorunlara yol açmıştır.
Koruma Planı’ nın yönlendirici ve ilkesel düzeydeki kararları aşağıdadır [14]:
1. Kaleiçi ve Boztepe Mahalleleri, Arkeolojik Sit Alanı olmaları yanı sıra geleneksel nitelikler taşıyan ve yöresel mimariyi yansıtan özellikleri nedeniyle korunması gerekli konut dokusu “Kentsel Sit Niteliği” taşımaktadır.
2. Bu kent kesimleri, halen Amasra’ nın yoğun konut dokusunun bulunduğu iki mahalleyi kapsamaktadır. Bu alanın, konut alanı olma niteliği sürdürülmeli, onarımlara ve kısıtlı ölçülerde yeni yapılanmaya da izin verilmelidir.
3. Sur duvarlarının büyük bir bölümü özel mülkiyetler arasında kalmıştır. Surlara bitişik, kamuya açık yeşil alanlar ve gezinti yolları oluşturulmalıdır. Kente bakan güney Sur Duvarları dibinde gezinti yolu düzenlemesi 1999-2002 yılları arasında Kültür Bakanlığı, Döner Sermaye İşletmesi (DÖSİM) tarafından projelendirilmiş ve uygulanmıştır. Ancak Sur Duvarları’nın geri kalan kesimleri ve özellikle deniz ile doğrudan ilişkili Kuzey kesiminde herhangi bir düzenleme çalışması henüz yapılamamıştır.
4. Kaleiçi’ nde bulunan ve kamu mülkiyetine geçmiş olan alanlar yeşil alan olarak düzenlenmelidir.
5. Yeni yapılanma ve onarımlarda, yöresel yapıların özelliğini bozmayacak ölçekler geliştirilmesi ve yapılanmanın özel bir yönetmelik ile yürütülmesi gereklidir.
6. Doğal yapının ve topoğrafik özelliklerin bozulmamasının sağlanması amacıyla, dik şevlerin bulunduğu yamaçlar yapısız olarak korunmalı, yapılanma için büyük kütle önerilmemeli, yapıların birbirlerini kapatmayacak şekilde siluet vermeleri sağlanmalıdır.
7. Çekiciler Çarşısı’ nın kuzeyi ile Sur Duvarları arasında kalan düz alanlar, açık alan olarak (yeşil+pazarlama) düzenlenmelidir. Bu öngörünün büyük oranda son yıllarda gerçekleştirildiği söylenebilir.
8. Kemere’ nin altında oluşan kumsal alanların (birikintilerin) temizlenerek akıntının sağlanması ve çevresinin gezinti alanına dönüştürülmesi yararlı olacaktır. Son yıllarda Kemere’ nin altı temizlenmiş, böylelikle Antik Limana deniz akımı sağlanmış ve burada oluşan kirlilik ve birikinti bir derece önlenmiştir.
9. Hala yöresel özellik taşıyan ancak tescilli olmayan konutların onarılarak korunması gereklidir.

II.3.3. PLANLAMA TEMEL KARARLARI
Koruma Planı’nın temel kararları aşağıda özetlenmiştir.
1. Tümü ile II. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan Boztepe ve Kaleiçi Mahalleleri’ nin yerleşik olan kesiminin III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olması ve böylece bu alanlarda yapı yapma, mevcut yapıları yöresel özellikleri ile koruma, onarma ve yaşatmak olanağının yaratılması,
2. Sur duvarlarına bitişik taşınmazlar, üzerinde yapı yapma hakkı kısıtlanmadan ayıklanmış, biçimlendirilmiş ve surlar üzerinde kamuya açık, yeşil alanlar, gezinti yolları, bakı noktaları seçilmiş ve düzenlenmiştir.
3. Kaleiçi’ nde bulunan ve sayıları ve alan büyüklükleri sınırlı olan taşınmazlar da yeşil alan olarak belirlenmişlerdir. Bu alanların yanı sıra yer yer hiza düzenlemeleri yapılarak yolların ve kesişme noktalarının algılanması olanakları arttırılmıştır.
4. Özellikle Boztepe’ nin boş kesimi ile doğal özellikleri ile yöreye kişilik katan yarlar, tepeler aynen korunmuşlar, II. Derece Arkeolojik Sit alanı kapsamında bırakılmışlardır.
5. Mevcut konut dokusu içinde sınırlı sayıda bulunan boş parsellerde, yöresel yapılaşma özellikleri taşıyan yapıların yapılması önerilmiştir. Yapılacak yapıların ve onarımların ilkelerini, mimari özelliklerini belirleyecek ayrıntılı çalışmalar araştırma içeriğinde yapılmış ve bu çalışmalar uygulama yönetmeliğinin ilgili bölümlerinde yer almıştır.
6. Küçük ve Büyük Liman çevreleri mevcut imar planı ilkeleri doğrultusunda düzenlenmiş ve Antik Liman kalıntılarının restitüsyonuna olanak sağlanmıştır.
7. Mevcut Sur Duvarları ile Çekiciler çarşısı arasında kalan ve işlevi bulunmayan alan, pazaryeri ve otopark olarak düzenlenmiş, bu düzenleme ile sur duvarlarına yakın, çevreye aykırı yapılanma ayıklanmış, yeni yapılanma da önlenmiştir.
8. Kemere’ nin altının temizlenmesi önerilerek özellikle Küçük Liman’ da su sirkülasyonunun sağlanması ve doğal bir temizlenme öngörülmüştür.
9. Arkeolojik sit alanlarında ortaya çıkan yapılaşma bölgeleri, imar adaları haline getirilerek III. Derece Arkeolojik Sit Bölgesi içine alınmış, bu bölgeler II. Derece Arkeolojik Sit kapsamından çıkarılmıştır. Böylece, mevcut yapılaşmanın onarımı sağlanmış, altyapı vb. sorunların çözümünde yönetimsel kolaylıklar getirilmiştir. Ancak, bu karar, alanın Koruma Kurulu denetiminden çıkarılarak Belediye tarafından planlı olsa da yoğun bir şekilde yapılaştırılması sonucunu doğurmuştur.
10. Arkeolojik alanlarda, uygulama planlarında önerilen Kurucaşile - Bartın yolu, var olan yapılaşma bölgelerine ve II. Derece Arkeolojik Sit Alanları’ nı bütünlemek amacıyla, mülkiyet desenine de uydurularak yeni bir güzergaha oturtulmuş, böylelikle teknik ve geometrik standartlar geliştirilmiş, kentsel kullanım alanlarının bütünlüğü sağlanmıştır.
11. Bu bölge içinde K.T.V. Koruma Kurulu tarafından III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenen bölge için, yerleşmenin tümü için hazırlanan imar planı kapsamında bir plan hazırlanmıştır. Bu planda, mülkiyet deseni irdelenmiş ve donatı ögeleri korunarak planlanmıştır.
12. Bu bölgenin güneyinde bulunan ve Bedesten (Gymnasium) olarak anılan yapıyı içine alan bölge “Açık Hava Müzesi” olarak önerilmiştir. Bu bölge aynı zamanda II. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde bırakılmış ve alan içinde yapılaşma olanağı ortadan kaldırılmıştır. Yörede bulunması olası kalıntıların Bedesten’ in de onarımı ile açık havada sergilenmesi olanağının yaratılması, sınırlı bir kapalı alana sahip mevcut müzenin de geliştirilmesi anlamına gelecek, hem alan hem de yapı korunmuş, ayrıca sergilenme olanakları da sağlanmış olacaktır.
13. III. Derece Sit Bölgesi olarak önerilmiş bulunan Tekke Tepe’ de Koruma Planı kapsamında ele alınmış, mülkiyet deseni, mevcut yapılaşma, imar planına uyum açısından irdelenmiş ve koruma planı hükümleri ve ek yönetmelikle yapılaşması sağlanmıştır.
Sonuç olarak; Amasra Koruma İmar Planı ;
¨ Sit Alan Sınırlarında revizyon önermiş,
¨ Bu revizyon kapsamında Kentsel Sit’ in korunması ve yaşatılmasının sağlanacağı ve Tip İmar Yönetmeliği çerçevesi değiştirilmeden “Ek Yönetmelik” ile yapılaşmanın kişilik kazanması amaçlanmış,
¨ Uygulamanın bürokratik düzen içinde olabildiğince kısa ve yalın olması doğrultusunda hükümler getirilmiş,
¨ Çalışmanın tümünde de; imar planının işleyiş düzeni içinde koruma, geliştirme, tarihi ve doğal değerleri bozmadan onlarla birlikte yaşama ilkesine işlerlik kazandırma öneri ve kararları geliştirilmiştir[15].

Amasra Koruma İmar Planı 17.06.1987 tarihinde Amasra Belediye Meclis kararı oybirliği ile uygun bulunmuş ve Koruma Kurulu’na gönderilmiştir.
Bu tarihten sonra; Koruma Planının çalışma alanına giren kesimleri de dahil olmak üzere, III. Derece Arkeolojik Sit Alanında Koruma Kuruluna görüş sorulma gereği bulunmadan kat yüksekliği artışı ve imar durumu kararları verilmiştir. Planlamada en önemli sorunsallardan biri bu yoğunluk ve alınan kararların yasallığıdır.

III. AMASRA KÜLTÜREL TURİZM AMAÇLI KORUMA – GELİŞTİRME POLİTİKALARI

Amasra; yüzyıllarca Çeşm-i Cihan[16] adı ile anılmıştır. Bu tanımlamanın yeniden gündeme getirilmesi, ancak var olan doğal ve kültürel/tarihsel değerlerinin korunması, Kentin güzelleştirilmesi, doğanın zengin değerlerinin bakım ve onarımı ile mümkün olabilecektir.
Amasra’da doğal ve tarihsel/kültürel çevre koruması, kent kimliğinin geliştirilmesi, sağlıklı ve yaşanabilir bir turizm merkezi oluşturulabilmesi amacıyla aşağıdaki görüş ve öneriler geliştirilmiştir.

III.1. DOĞAL DEĞERLERİN KORUNMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE İLİŞKİN
GÖRÜŞ ve ÖNERİLER:

III.1.1. Kent İçi Doğal Değerler :

a. Parklar, Çocuk Bahçeleri ve Spor Alanları: Amasra, 2000 yılı nüfus sayımına göre 6300 dür. Ancak yaz nüfusunun bunun birkaç misli olduğu bilinmektedir. Buna göre İmar Planı üzerinde yapılan bir çalışma ile kişi başına düşen yeşil alan miktarı saptanabilir. Kent içinde var olan yeşil \spor alan standardı saptanabilir. Çocuk oyun alanı ve çocuk parkı ve semt spor tesislerinin yeterli olmadığı ve geliştirilmesi gerektiği gözlenmiştir[17].

b. Kıyılar : Özellikle Antik Liman ve Büyükliman kıyı düzenlemelerinin yetersiz olduğu, araç ve yaya dolaşımının düzenlenmesi gerektiği, kıyılarda yer alan yeşil alanların bakımsız, düzensiz bulunduğu gözlenmiştir. Plajların bakımsız, pis ve servis (duş, soyunma kabinleri, tuvalet, oturma üniteleri vd.) açısından yetersiz durumda olduğu belirlenmiştir.

· Antik Liman ve Büyükliman (Mendirek ve Kıyı) Kıyı düzenleme projelerinin tamamlanarak Koruma Kurulu Kararı alınması ve uygulamaya sokulması gereklidir,
· Kıyılarda yer alan ve belediyenin kiraladığı tesislerin kiracılarından kendi çevrelerinin bakım ve onarımını yapmalarının istenmesi (buna kaldırımlar ve refüjlerdeki yeşil alanlar da dahil) çevresel iyileştirmeye yönelik önemli bir uygulama olacaktır,
· Kıyıda, özellikle Büyükliman da; belirli aralıklarla Odak noktaları oluşturulması ve kiralanması\işletilmesi; Kıyı\plaj yaklaşık 350 m. Olduğundan her 75-100 m.de bir ODAK Noktası (büfe, duş, WC, Soyunma kabini, oturma\dinlenme alanı) oluşturulabilir. Kıyı yasası uyarınca tamamen ahşap ve sökülüp takılabilir malzemeden oluşturulacak bu üniteler standart tasarlanabilir ve yap\işlet\devret modeli ile ihale edilebilir.
· Yeşil alanların, kıyının ve plajın bakımı, temizliği, şemsiye ve oturma mekanlarının düzeninden bu Odak Noktası işletmeleri sorumlu olmalıdır. Ancak, gene kıyı yasası uyarınca hiçbir şekilde kıyının kullanımı engellenmemelidir. Sadece hizmetlerden Belediye tarafından belirlenecek ücret alınabilir.
· Kent içinde bir “ÇEVRE ZABITASI” nın sürekli dolaşması ve çevreyi kirletenlere, çöp\moloz vb dökenlere, kaçak inşaat ve onarım yapanlara karşı önlem alması, uyarması ve cezai işlem yapması uygun olacaktır. Amasra gibi küçük bir beldede aslında her kentlinin “ÇEVRE BİLİNCİ ve ÇEVRE KAYGISININ” geliştirilmesi ve herkesin birbirini ve dışarıdan gelenleri denetlemesi ve uyarması gereklidir. Bunun için zaman zaman “ÇEVRE TOPLANTILARI” yapılması, “BROŞÜRLER” hazırlanarak halkın bilgilendirilmesi ve koruma ve çevre temizliğine katkı ve katılımlarının sağlanması uygun olacaktır.
· Kentin sokaklarının süpürülmesi, yeşil alanlarının bakımı ve çöp toplanması gibi günlük ve sürekli hizmetler özelleştirilerek özel firmalar eliyle yapılabilir. Bu uygulamanın personel alımı, sigortası, araç gereç ve diğer masraflardan daha ucuza geldiği belirlenmiştir.

III.1.2. Kent Yakın Çevresi Doğal Değerler :

Belediye sınırları içinde yer alan doğal değerler (orman, akarsu, su kaynağı, falez, kıyı, dağ vd..) saptanmalı ve bir pafta üzerine işlenmelidir. Bunlar turizm amaçlı kullanım için korunarak geliştirilebilir. Bunun için Amasradaki deniz-balık-kültür turizminin çeşitlendirilmesi gerekir. Doğa turizmi, sürdürülebilir turizm olguları araştırılmalı, potansiyeller belirlenmelidir. Doğa yürüyüşü, dağcılık, atlı spor, yamaç paraşütü, çim kayağı, yayla turizmi, dalgıçlık vb turizm türleri Amasra”nın kısa olan deniz sezonunu uzatacak önlemlerdir ve giderek daha çok turist çekebilir. Bunun için bir “TURİZM MASTER PLANI” hazırlanmalıdır. Eko-Turizm ağırlıklı planlama çalışmaları Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliği ile hazırlanmalıdır.

III.2. TARİHSEL \ KÜLTÜREL\ARKEOLOJİK DEĞERLERİN KORUNMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE YÖNELİK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER :


DURUM SAPTAMASI : Kent içi aşırı yoğun yapılaşmış ve yapılaşmaktadır. Kentin eşsiz silueti ve zengin tarihi dokusu çok katlı yapılaşma baskısı altındadır. Koruma Planı güncelliğini yitirmiştir ve yer yer uygulanamamaktadır. Tarihi doku içinde çöküntü alanı niteliğindeki alanlar sağlıksız ve niteliksiz görünüm arzetmektedir.

FOTOĞRAF 5: AMASRA'DA ÇOK KATLI YOĞUN YAPILAŞMALAR
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ :
· Koruma Amaçlı İmar Planı sorunları çözecek şekilde revize edilmelidir.
· Koruma Alanları içerisinde daha önce belirlenmiş ve yeni belirlenecek “Özel Proje Alanları” 1/500 ve daha büyük ölçeklerde ele alınmalı ve önceliklerine göre uygulamaya konmalıdır,
· Bu alanlara ilişkin koruma amaçlı “Kentsel Tasarım”, “Peyzaj”, “Kent Mobilyası” ve “Altyapı” projeleri uzmanlaşmış ekipler tarafından hazırlanmalıdır.
· Koruma alanlarında; yapıların cephe ve çevre düzenleme çalışmaları yapılmalıdır. Her yapı sahibine bir bildirimde bulunularak yapılarının cephe ve çevre düzenlemelerini yapmaları istenebilir. Eğer kişi tarafından belirli sürelerde bu yapılmadığı takdirde Belediye tarafından yapılabilir ve bedeli yapı sahibinden alınabilir. Ayrıca cezai işlem yapılması da düşünülebilir.
· Kent içinde bir “DOĞAL ve TARİHİ ÇEVRE ZABITASI” nın sürekli dolaşması ve çevreyi kirletenlere, çöp\moloz vb dökenlere, kaçak inşaat ve onarım yapanlara karşı önlem alması, uyarması ve cezai işlem yapması uygun olacaktır.

III.2.1.Öncelikli Planlamalar
Kentsel, doğal ve arkeolojik sit alanları Koruma Planlarının revizyonu, bu kesimler için başlatılan planlama çalışmalarının tamamlanarak uygulamaya konulması,

I., II. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları

“Çeşm-i Cihan” Amasra’nın günümüzde kültür ve turizm amaçlı değerlendirilerek gelecek kuşaklara aktarılması gerekli en önemli değerlerinden birini “Arkeolojik Sit Alanları” oluşturmaktadır. Antik dönemlerden zamanımıza çok az yapı kalıntısı ulaşabilmiş, bir çoğu yok olmuş veya toprak altında henüz bilim insanları tarafından araştırılmayı ve gün ışığına çıkarılmayı beklemektedir.
Amasra Arkeolojik Sit Alanları’na ilişkin bütüncül bir çalışmanın gerekliliği giderek bu kesimde yoğunlaşan sorunlar ve istemlerden ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, bu kesimde bütüncül bir plan oluşturulmalı, geleceğe yönelik araştırma, kazı yapılacak kesimler ile özel olarak planlanacak, “Kentsel Tasarım” plan ve projeleri hazırlanacak kesimler belirlenmeli, sürdürülebilir arkeolojik alan koruma politikaları geliştirilmelidir.

Bu çalışmalar, kısa dönemde öncelikle 1/2000 (Nazım Plan) ve 1/1000 ölçeklerinde aşağıda belirlenen hususları içermelidir.

1. I. Derece Arkeolojik Sit Alanları : Antik Tiyatro çevresi, Bazilika (Bedesten) ve Nekropol alanları : (Yaklaşık 4, 2 Hektar)
Bu kesimde;
¨ Kültür Bakanlığı DÖSİM tarafından uygulanmakta olan Bazilika [18]Restorasyon Projesi tamamlandığında yapı ve çevresinin giriş, yayalaştırma, otopark ve çevre ile bağlantılarını gösterir bir “Çevre Düzenlemesi” yapılması,
¨ Hemen hemen dolmuş bulunan mezarlık alanı yanıbaşında bulunan Antik Tiyatro’nun ortaya çıkarılması, çevre düzenlemesinin yapılması, çevre ile ulaşım ve fonksiyonel bağlantılarının kurulması, yeni mezarlık alanı saptanması[19],
¨ Akropol, Nekropol, Nimfeum Alanları [20]’nın kaçak yapılaşma baskısından kurtarılarak denetim altına alınması, planlanması,

2. II. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları : (Yaklaşık 13,5 + 15,3 Hektar)

Yaklaşık 10 yıl kadar önce bu kesimde kapsamlı bir plan revizyonu çalışması yapılmış, ancak bu Plan çalışmasının Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan uygun görüş alınmadan yarım kaldığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada topoğrafik nedenlerle uygulanma olanağı bulunmayan ve kent içinden geçirilen 20 m. genişliğindeki Bartın yolu iptal edilmiş, II. Derece Arkeolojik Sit Alanları bütünleştirilmiş, Hükümet Konağı, Şehirlerarası Otobüs Terminali ve Açık Pazar yerleri planlanmıştır.
Ancak, halen planların sayısal ortama aktarılmasında gözlenen “Sit Sınırları” nın belirsizliği, kapanmaması, bazı yol ve adaların birleşmemesi, topoğrafyaya uygun olmayan tasarımlar vb sorunlar bulunmaktadır.
Bu kesimlerde, ada, parsel ve bütüncül revizyonlar yapılması gereklidir. Nitekim, Koruma Kurulu’nun 22/11/2002 tarih ve 8274 Sayılı Kararı’nda bu kesimdeki yol ağı ve yapılanma düzenlerinin “BÜTÜNCÜL BİR ANLAYIŞLA PLAN GENELİ İÇİNDE ” ele alınması gerektiği kararı alınmıştır.
Bu kesimde, dere boyunun kent için yeşil alan ve yürüyüş/bisiklet yolu olarak düzenlenmesi, ulaşım sorunlarının çözümlenmesi, yaya/servis/otopark ihtiyaçlarının karşılanması, yapı düzenlerinin yeniden ele alınarak var olan ve imar planına aykırı yapılaşmaların değerlendirilmesi vb revizyon çalışmalarının yapılması gerekli görülmektedir.
Yukarıda adı geçen tüm bu konular; Amasra Belediye Başkanı Sayın Ali YILDIRIM’ın başkanlığında toplanan Belediye Meclis’inin 5 Eylül 2002 Tarihli olağan oturumunda tarafımdan sunulmuş, tartışılmış ve Kent Planlaması ve Kentsel Tasarım ile ilgili planlama ve projelendirme çalışmalarının etaplar halinde ve öncelikler gözetilerek yapılması kararı alınmıştır.

20 Ekim 2005 tarihinde alınan Amasra Belediye Meclis Kararı ile; 2005 yılı başında başlatılan ve I. Aşaması (Analiz) tamamlanan Amastris Antik Kenti Arkeolojik Sit Alanları (A) Bölgesi planlama çalışmalarının sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.

III.3. KENT İÇİ YAYA MEKANLARI OLUŞTURULMASI VE VAR OLANLARIN GELİŞTİRİLMESİ

Çekiciler Sokak benzeri yaya mekanlarının arttırılması ve mekan kalitesinin geliştirilmesi gereklidir. Özellikle, Suriçi sokaklarında yaya dolaşımının kolaylaştırılması, işaret ve yön bildiren tabelalarla zenginleştirilmesi bu kesimin çekiciliğini arttıracaktır.

III.3.1. Yaya Sokakları, Bölgeleri ve Kaldırımlar:
Kent Merkezinde genel bir ulaşım\dolaşım düzenine bağlı olarak yaya dolaşımı, taşıt ulaşım sistemi, servis yolları ve otoparklar saptanmalı, yaya yolları ve yaya bölgeleri yaygınlaştırılmalıdır. Kaldırımların dükkan sahipleri tarafından işgali önlenmeli [21], lokanta, kafe vb kullanımlardan işgaliye alınmalıdır. Tabelalara standart getirilmeli, tarihsel\kültürel çevreye uygun estetik tabela tasarımları yapılarak eskileri ile değiştirilmelidir.

III.3.2. Meydanlar :
Bir kenti en iyi tanımlayan, akılda kalıcı olan mekanlar “Meydanlar” dır. Amasra”da meydan tanımına uyan alanlar geliştirilmelidir. Kent mobilyası (bank, lamba, çöp kovası, çeşme) ve özel zemin kaplama malzemeleriyle bu mekanlar çok amaçlı kullanıma açık olarak tasarlanmalıdır.

III.4. ÖZEL PROJE ALANLARI KENTSEL TASARIM PROJELERİ
Kentsel açık ve yeşil alanlar ile kamusal alanların, meydan, yaya yolu, anıtsal yapı çevresi düzenlemelerini içermektedir. Bu alanlar için kentsel tasarım, peyzaj, altyapı proje paketlerinin hazırlanması ve uygulanması gerekli görülmektedir.

III.4.1. Kıyı Kesimi Düzenlemeleri
Antik Liman ve çevresi kıyı düzenlemesi,
Büyük Liman ve çevresi kıyı düzenlemesi,

III.4.2.Meydanlar ve Yayalaştırma Alanları

III.4.2.1. Çekiciler Sokak, Surdibi Düzenlemesi, Pazar Yeri ve Çevresi
Çekiciler Çarşısı çoğunlukla ahşap ağırlıklı geleneksel el sanatları ile bir kısmı uzak doğudan ithal edilen hediyelik eşyaların satıldığı turistik bir çarşıdır.
Bu sokak yayalaştırılarak, Surdibi ile kesiştiği noktada bir küçük bir meydan oluşturulmuştur.
Bu meydanda da bir kafe ve hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır. Çarşı ve Surdibi, yer döşemeleriyle birleştirilmiş ve süreklilik sağlanmıştır.
Meydandan Kaleye birçok yerden merdivenlerle çıkılmaktadır. Bu alanda yer döşemeleri farklılık göstermiş, kale duvarlarıyla da uyumlu hale getirilmiştir. Ayrıca, sokak lambaları, spotlar, çöp tenekeleri ve belli yerlerde oluşturulan girintilerdeki banklar da duvarlarla uyum sağlamış, alanda bütünlük sağlanmıştır.
Sur Dibi Düzenleme çalışmaları Kültür Bakanlığı, DÖSİM tarafından, Çekiciler Çarşısı arkasındaki düzenleme de Amasra Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak, Çekiciler Sokak ile Surdibi arası, düzenleme yapılan alan dışında yer yer mezbelelik bir görünüm arzetmekte ve yaya sürekliliği bulunmamaktadır.
Bu alan “Koruma Amaçlı İmar Planı”nda “Pazar Alanı” olarak daha önce belirlenmiştir. Daha sonra bu alan (30 Pafta 2010-1611-1606 Parseller) Koruma Kurulu’nun 06.06.2003 Tarih ve 8618 Sayılı Kararı ile “Belediye Hizmet Alanı” olarak işlev değişikliği yapılmış ve alan niteliğine uygun “Geleneksel El Sanatları Üretim ve Satış Yeri” olarak belirlenmiştir. Plana göre; bu alanın çevre düzenleme projelerinin yapılarak kamusal kullanıma açılması gerekmektedir. I. Etabı tamamlanmış, ancak her iki yanda oteller ile kesintiye uğrayan kesimin yaya kullanımına açılması gerçekleştirilememiştir.
BELEDİYE HİZMET ALANI olarak belirlenen bu kesimin 1/1000 Ölçekli Plan doğrultusunda 1/500 ve 1/200 Ölçekli “Çevre Düzenleme Projeleri” hazırlanmış ve kısmen uygulanmıştır.
1. Alanın 1/1000 Ölçekli Plan kararları doğrultusunda, kamu yararlı bir “Belediye Hizmet Alanı” olarak “Geleneksel El Sanatları Üretim ve Satış Yeri” olarak tanımlanması ve yayalaştırılmasına yönelik 1/500 Ölçekli Kentsel Tasarım projesi hazırlanmış ve Amasra Belediyesi ve ilgili mülk sahiplerinin görüşüne sunulmuştur.
2. Alanın Surdibi düzenlemesi ile bağlantıları kurularak, yapılaşma, peyzaj ilkeleri ve kent mobilyaları kararlarının verileceği 1/200 Ölçekli Çevre Düzenleme Projesi hazırlanmış ve Amasra Belediyesi ve Koruma Kurulu’na sunulmuştur.[22]

III.4.2.2. Diğer Meydan ve Yayalaştırma Alanları:
Bu alanlarda henüz herhangi bir düzenleme projesi hazırlanmamıştır. Sadece Amasra Belediyesi önünde antik liman, deniz ve gün batışı görünümünü kesen duvarlar yıkılarak, bu kesimde anfi-tiyatro şeklinde oturma mekanları ve çok amaçlı küçük bir meydan düzenlemesi UTTA Ltd. tarafından projelendirilmiş ve uygulanmıştır. Uygulama plan ve projeleri yapılması gerekli mekanlar aşağıda verilmektedir:

Belediye, Pazar yeri ve yakın çevresi,
Atatürk Anıtı meydan ve çevresi,
Müze ve çevresi,
Merkez yaylaştırma, otopark, trafik düzenlemesi,
Merkez parkı düzenlemesi,

III.4.3. Kentsel Sit Alanlarındaki Açık Alan Düzenlemeleri
Koruma amaçlı imar planı 1/1000 ölçeklidir ve bu ölçek açık alan düzenlemeleri için yeterli değildir. Bu nedenle; koruma alanlarında “Özel Proje Alanları” nın belirlenerek, 1/500 ve daha büyük ölçeklerde kentsel tasarım, peyzaj ve kent mobilyası projelerinin hazırlanarak uygulamaya konması gereklidir. Kültürel Turizmin Amasra’da giderek daha çok gelişebilmesi için bu tür düzenlenmiş mekanlara giderek daha çok gereksinim bulunmaktadır.

Kentsel tasarım alanlarının önemlileri aşağıda verilmiştir:

1. Boztepe düzenlemeleri, Kilise çevresi, tavşan adası bakı noktaları düzenlemeleri, yayalaştırmalar,
2. Kaleiçi düzenlemeleri (Fatih Camisi çevresi, Kilise Camisi çevresi, Zindankapı, kent bakı noktaları, yayalaştırma, meydan ve çevre düzenlemeleri)

III.4.4. Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı Düzenlemeleri
· Bedesten (Bazilika) çevresi düzenlemeleri,
· Antik Tiyatro’nun açığa çıkarılması, mezarlığın tasfiyesi ile bu kesimin kültürel turizme yönelik olarak düzenlenmesi,
· Arkeolojik alanlara giriş kapısı düzenlemeleri, otopark, hediyelik eşya satış üniteleri vb,
· Tur güzergahı belirlenmesi ve bu güzergahta seyir, dinlenme, bakı noktalarının düzenlenmesi,
· Nekropol alanının ortaya çıkarılması ve düzenlenmesi,
· Spor tesisleri çevresi düzenlemeleri.
· Amastris dere boyunun ele alınarak, yaya, bisiklet ve atlı spora olanak verecek şekilde düzenleme projelerinin hazırlanması.

III.4.5. Bakı Noktaları Düzenlemeleri
Özellikle Boztepe, Kaleiçi, Kaleşah ve Ahatlı’daki yol boyu ya da kamu elindeki açık alanlarda saptanacak olan panaromik seyir ve bakı noktalarının etaplar halinde ele alınarak düzenlenmesi kültürel turizm açısından önem taşımaktadır. Kentin diğer bölümleri ile kent merkezinin yaya olarak birbirine bağlanmasında da önem taşıyan bu noktalar küçük ölçekli mütevazi düzenlemelerle çay bahçesi, kafe, lokanta, bakı noktası, dinlenme noktası vb olarak ele alınabilir ve kentin kimliğine önemli katkılarda bulunabilir.

III.5. UYGULAMA İMAR PLANI BÜTÜNÜ REVİZYONU

1986 yılı onaylı ve halen yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bütününün :
· İmar uygulamalarının henüz yapılmadığı kesimlerde kadastral mülkiyet bilgisine dayalı, imar uygulamalarını kolaylaştırıcı, yapılaşmayı irdeleyici, fiziksel tasarımın doğal ve yapılı çevre ile uyumunun sağlayıcı değişiklikler yapılması,
· Yürürlüğe girdiği tarihten bu yana yapılmış tüm imar planı değişikliklerinin işlenmesi,
· Bu plana yapılmış ek mevzii (yersel) 1/1000 ölçekli uygulama planlarının yansıtılması,
· Bu plan makroformunun dışındaki mevzii (yersel) planlarla bütün plan arasındaki ilişkilerin kurulması, gerektiğinde ek (ilave) planlamaların yapılması (Belediye kültür tesisleri, yeni mezbaha yeri, taşıt terminalleri vb. Belediye hizmet alanları),
· Aynı süreçte iliştirilecek olan Nazım Plan (1/5000) öngörülerine dayalı olarak varolan planda düşünülen değişikliklerin ve ilavelerin yapılması,
Gereklidir. Kültürel turizme, çevre duyarlı turizme yönelik önlemlerin bu plan revizyonunda ele alınması ve planlarda özel projeler şeklinde bulunması uygun olacaktır.

III.5.1. Nazım İmar Planı (1/2000’ den 1/5000’ e)
Varolan Belediye sınırları, geliştirilebilecek Belediye sınırları ve Mücavir Alanlar bütününü kapsamak üzere;
· Revizyon ve ilaveleri ile uygulama imar planı bütünü,
· Geliştirilen mücavir alanlar kapsamında planlama,
· Plan makroformu ile belediye sınırları arasındaki alanların tanımlanması (yeni gelişme alanları, korunacak orman, doğal karakteri korunacak alan, özel mahsul tarım alanı vd. tarım alanları vb.),
· Kıyı kenar çizgisine bağlı girdilerin işlenmesi,
· Altyapı tesisleri ile ilgili girdilerin yansıtılması (atıksu tasfiye tesisleri, katı atık yer seçimleri),
· TTK gelişimine bağlı düzenlemeler,
· Yeni mezarlık yeri seçimi,
· Yeni yeşil alan ve doğa yolu sistemi kurulması,
· Askeri alanlarla ilgili öneri geliştirilmesi,
· Karayolu geçişi düzenlemeleri (ulaşım tesisleri, oto akaryakıt bakım vb.),

III.5.2. Karasu Kurucaşile Kıyı Kesimi Çevre Düzeni Planı’nın (1/25 000) Kültürel ve Eko-Turizm Amaçlı Geliştirilmesi

1/25 000 ölçekli “Karasu Kurucaşile Kıyı Kesimi Çevre Düzeni Planı” Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 1989 yılında onanmış ve bu plan güncelliğini yitirmiştir. Nazım Plan revizyon kararları bu plana yansıtılmalı, doğal ve tarihsel değerlerin korunmasına yönelik kararlar ile kentin turistik gelişimine ilişkin kararlar dengeli bir şekilde bu ölçekte ele alınmalıdır.
Geliştirilebilecek Belediye ve Mücavir Alanlar bütününü kapsamak üzere 1/5000 ölçekli geliştirilmiş Nazım İmar Planı’ ndan çıkarak Çevre Düzeni Planının revizyonunun yapılması gereklidir. Bu revizyonda özellikle korunması gerekli doğal ve kültürel değerler koruma altına alınmalıdır.

Amasra Belediyesi 2002 yılından itibaren yeni bir planlama deneyimi başlatmıştır. Belediye’ nin sorunları, koruma, planlama ve imar konularındaki talepleri, oluşturulan “Planlama ve Çevre Birimi” bünyesinde ve şehircilik ve korumaya yönelik danışmanlık alınarak, çözüm için gerekli çalışmalar yapılmakta ve her türlü harita, plan ve veriler sayısal hale getirilerek gerekli teknik altyapı oluşturulmuş bulunmaktadır.
Ancak, Amasra Belediyesi’ nin teknik, örgütsel ve parasal olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yerel baskılarla aşırı yoğun yapılaşmalara karşı Belediye içinde ve dışında sivil toplum örgütleri aracılığı ile çalışmalar yapılması önem taşımaktadır. Koruma konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlıklarının, uluslar arası teknik ve parasal desteğin Amasra Belediyesine yönlendirilmesi amacıyla etkin çalışmalar yapılmalıdır.

Bu Bildiri, Safranbolu Belediyesi Tarafından "Reports and Resolution: The Development of Cultural Tourism In The Euroasia Cities" başlığı ile 2005 yılında yayınlanmıştır.

KAYNAKLAR

· UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., OKÇUOĞLU, Y., Mayıs 1987, “Amasra Koruma İmar Planı Ön Araştırma Raporu”.
UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., Haziran 1987, “Amasra Koruma İmar Planı Açıklama Raporu”.
· TUNÇER, M., 29 Mayıs 2002, “Amasra Kenti’nin Sürdürülebilir Planlanmasına İlişkin Görüş Ve Öneriler”, Danışmanlık Raporu.
TUNÇER, M., Eylül 2002, “Amasra Şehrinin Güzelleştirilmesi, Doğal Ve Tarihsel Çevre Bakım Ve Onarımı İçin Bazı Görüş Ve Öneriler”, Danışmanlık Raporu.
· TUNÇER, M., 5 Şubat 2003, “Amasra I. Derece, Iı. Derece Ve Iıı. Derece Arkeolojik Sit Alanları’nın Bütüncül Tasarımlarla Ele Alınması’na İlişkin Rapor”, Danışmanlık Raporu.
· ŞEKERCAN, R., 2002, “Turizm Gelişiminin Doğal ve Kültürel Değerler Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi: Amasra Örneği”, Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak., Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, ŞBP 482 Bitirme Ödevi.
· SARI, Y., 2001, “Amasra ve Çevresinin Doğal ve Kültürel Değerlerinin Peyzaj Potansiyelinin Turizm Açısından Değerlendirilmesi”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı ABD.
· YILMAZ, B., 2001, “Bartın ili ve Yakın Çevresi Peyzaj Potansiyelinin Saptanması ve Değerlendirilmesi Üzerine Bir Araştırma”, Ankara Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı ABD, Ank.
· Amasra Belediyesi Turizm Raporu, 2001.
· Amasra Çekiciler Sokak İle Surdibi Arasında Kalan Alanda (30 Pafta 2010-1611-1606 Parseller) Belediye Hizmet Alanı (Surdibi) Düzenleme Projesi Sözleşmesi, 2003.
· Çekiciler Sokak İle Surdibi Arasında Belediye Hizmet Alanı (Surdibi) Çevre
Düzenleme Projesi I. Etap Raporu, UTTA Planlama, Danışmanlık Ltd.
· Amasra Belediye Başkanlığı İle Utta Planlama, Projelendirme Ve Danışmanlık Ltd.Şti. Arasında Amastris Antik Kenti (A) Bölgesi Plan Revizyonu ve Araştırma-Kentsel Tasarım Sözleşmesi, 2005.
http://www.amasra.org
http://www.amasra.net

KORUMA KURULU KARARLARI

· G.E.E.A.Yüksek Kurulu’nun 11.09.1976 Tarih ve A-157 Sayılı Kararı.
· K.T.V.Koruma Yüksek Kurulu’ nun 15.05.1976 Tarih ve 2343 Sayılı Karar.
K.T.V. Koruma Yüksek Kurulu’ nun 01.06.1985 gün ve 1098 Sayılı Kararı.
K.T.V.K. Yüksek Kurulu’ nun 04.03.1988 Gün ve 6 Sayılı İlke Kararı.
· Ankara K.T.V.K.Kurulu’ nun 22.11.1988 Tarih ve 554 Sayılı Kararı.
Ankara K.T.V.K.Kurulu’ nun 09.10.1990 Gün ve 1399 Sayılı Kararı
K.T.V.Koruma Yüksek Kurulu’ nun 01.03.1991 Gün ve 184 Sayılı Kararı.
· Koruma Kurulu’nun 06.06.2003 Tarih ve 8618 Sayılı Kararı





[1] G.E.E.A.Yüksek Kurulu’nun 11.09.1976 Tarih ve A-157 Sayılı Kararı.
[2] K.T.V.K.Kurulu’nun 01.06.1985 Tarih ve 1098 Sayılı Kararı.
[3] UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., OKÇUOĞLU, Y., Mayıs 1987, “AMASRA KORUMA İMAR PLANI ÖN ARAŞTIRMA RAPORU”, S. 2.
[4] I. Derece Arkeolojik Sit Alanlarında yeni yapılaşmaya izin verilmemekte, mevcut yapıların yıkılarak tasfiyesi gerekmekte iken, III. Derece Arkeolojik Sit Alanlarında Müze Denetiminde yeni yapılaşmaya izin verilmekte, ancak parselin tümünde kazı ve sondaj yapılması gerekmektedir. Herhangi bir eski eser kalıntısına rastlanılmaması durumunda imar planı kararları uygulanmaktadır. II. Derece Arkeolojik Sit Alanları’nda ise yeni yapılaşmaya izin verilmemekte ancak mevcut yaşantının devamı amacıyla yapıların onarımına Müze Müdürlüğü denetiminde izin verilmektedir.
[5] K.T.V.Koruma Yüksek Kurulu’ nun aldığı 15.05.1976 Tarih ve 2343 Sayılı Karar.
[6] K.T.V.Koruma Yüksek Kurulu’ nun 01.03.1991 Gün ve 184 Sayılı Kararı.
[7] Ankara K.T.V.K.Kurulu’ nun 22.11.1988 Tarih ve 554 Sayılı Kararı.
[8] 09.10.1990 Gün ve 1399 Sayılı Karar.
[9] T.K.T.V.Yüksek Kurulu’ nun 01.06.1985 Gün ve 1098 Sayılı Kararı.
[10] Arkeolojik alanlarda K.T.V.K. Yüksek Kurulu’ nun 04.03.1988 Gün ve 6 Sayılı İlke Kararı uygulanmaktadır, tüm uygulamalarda temel hafriyatlarının Müze Müdürlüğü ve Belediye tarafından denetlenmesi zorunludur.
[11] K.T.V. Koruma Yüksek Kurulu’ nun 01.06.1985 gün ve 1098 Sayılı Kararı uyarınca hazırlanmıştır.
[12] UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., Haziran 1987, “Amasra Koruma İmar Planı Açıklama Raporu”, S.1.
[13] UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., OKÇUOĞLU, Y., 1987, age, S. 3.
[14] yage, S. 56.
[15] UZEL, A., TÜRKOĞLU, K., Haziran 1987, “Amasra Koruma İmar Planı Açıklama Raporu”, S.5.
[16] Dünyanın Göz Bebeği
[17] TUNÇER, M., Eylül 2002, “Amasra Şehrinin Güzelleştirilmesi, Doğal Ve Tarihsel Çevre Bakım Ve Onarımı İçin Bazı Görüş Ve Öneriler”, Danışmanlık Raporu.

[18] Ankara KTVKK’nın 1.6.1985/1098 ve 9.10.1990/1399 tarih-sayılı kararları ile Gymnasium olarak tescil edilmiştir
[19] GEEAYK’ın 11.9.1976/157, Ankara KTVKK’nın 1.6.1985/1098 ve 9.10.1990/1399 tarih-sayılı kararları ile tescil edilmiştir

[21] Kaldırıma taşan\çıkarılan tüp, şişe kasası, ekmek büfesi, tezgah, kasalar vb çirkin bir görüntü arz etmekte ve yaya geçişini engellemektedir.
[22] Amasra Çekiciler Sokak İle Surdibi Arasında Kalan Alanda (30 Pafta 2010-1611-1606 Parseller) Belediye Hizmet Alanı (Surdibi) Düzenleme Projesi Sözleşmesi ve Açıklama Raporu.

“SANAT ve KENT”: ANADOLU’DA – YENİDEN - KENTSEL RÖNESANS




HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ - GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ
8. ULUSAL SANAT SEMPOZYUMU
18-20 Ekim 2006



“SANAT ve KENT”
ANADOLU’DA – YENİDEN - KENTSEL RÖNESANS

Doç. Dr. Mehmet TUNÇER, Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı (ODTÜ),
Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilim Doktoru (A.Ü. SBF)


Kelime anlamı olarak Rönesans “Yeniden doğuş“ demektir. Yeniçağın başlamasıyla Avrupa’da edebiyat, güzel sanatlar, (Resim, heykel, mimarlık, kent vd. ) ve bilim alanlarında görülen yeniliklere denir.

1. Amaç ve Hedefler :

Bu Bildiride; Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri ile Anadolu’da özellikle Başkent Ankara’nın örnek tutum tavır ve uygulamaları ile başlayan ve “Kentsel Rönesans” denilebilecek “Aydınlanma Dönemi” irdelenecektir.
Atatürk Devrimlerinin en önemlilerinden olan “Bilim ve Sanat” a önem verme, “ Çağdaş Kentleşme” ilişkileri irdelenerek, bu sürecin 1950’lerde hızlı kentleşme ve göç olgularıyla kesintiye uğraması, politik olarak “Aydınlanma” ilkelerinden sapma değerlendirilecektir.
1980 sonrasında ağırlıklı olarak başlayan ve günümüzde hızla sürmekte olan “küreselleşme”, “yerelleşme”, “iletişim ve bilgi çağı”, “demokratikleşme”, “Avrupa Birliği”ne uyum süreci ülkemizde artık yeniden bir “KENTSEL RÖNESANS”’ın başlatılmasını ve uygulamaya konulmasına uygun bir ortam hazırlamıştır.

2. Rönesans Tanımı, Nedenleri ve Sonuçları

Rönesans ortaçağ ile yeniçağ arasında (Özellikle 17. yüzyıla kadar) yaşanmış olan bir çağdır. Daha kesin bir ifade ile bir geçiş dönemidir.
Yeniden uyanış, yeniden doğuş anlamında kullanılan bir isimlendirme bu çağ için çok uygundur. Çünkü bu çağ her bakımdan yepyeni düşünce ve yaklaşımların, anlayış ve uygulamaların (Sanat, felsefe, din konuları üzerinde) ortaya konduğu ve yepyeni bir insan olgusunun tarih sahnesine çıktığı çağdır.
Rönesans bir yeniden yapılanma hareketi olmasına karşın hemen hemen işlediği bütün konu ve sorunlarda Antik çağ felsefesini temel ve örnek almış, onu yeniden inceleyip, değerlendirmiştir. Antik çağ felsefesinden çok şey öğrenmiş, bu felsefe ile pişmiş ve sonraları kendinden de öğeler katarak geliştirmiş ve kendisinden sonraki 17. yüzyıl ve yeniçağ felsefesinin hizmetine sunmuştur. Böylece de bugün bile geçerli olan modern insan kavramının yaratıcısı olmuştur.
Kağıt ve matbaanın etkisi ile okuma yazmanın gelişmesi bilgi ve kültürün artması,
Coğrafi keşifler sonunda; güzel sanatlara merak saran zengin sınıfın oluşması,
İstanbul’dan ayrılarak İtalya’ya bilginlerin eski Yunanca’yı ve eserleri öğretmeleri,
Doğaya, güzel sanatlara, edebiyata, bilimsel gelişmelere ilginin artması[1].
Rönesansı başlatmıştır.
Rönesans hareketleri İtalya’da başlamıştır. Hümanistler (insan sevgisine öncelik verenler) yeni eserler oluşturdular.
Aslında Rönesans akımını Antik çağ felsefe ve kültürünün ve otoritelerinin tekrar canlandırılıp, taklit edilmesi olarak kabul etmek de tam doğru değildir. Bu yaklaşım yanlış olmasa bile ancak çok dar kapsamlı bir yaklaşım olabilir. Çünkü Rönesans oluşumu çok daha geniş ve temelli bir oluşumdur.
Bu çağın insanı düşünen, kendine dönük, kendini inceleyen, soran, yargılayan ve kendi öz yargılarını özgürce ortaya koyan insandır. Kendini bütün dogmalardan ve ön yargılardan arındırma yolundadır. Aklını kullanır, aklını kendine kılavuz bilir[2].

Dante, Petrark, Bokoçiyus, Makyevel, ve Gişarden başlıcalarıdır.
Almanya’da Rönesans Hümanizim ile başladı. Martin Luter (Luther) ve Erasmus dinsel konuları incelediler. Albert Dürer dini tablolar yaptı.

Rönesans’ta Resim ve Heykel :

Yeniçağın mantığı önce resim sanatında biçimlenmeye başladı. Öbür dünyanın mekansız, temsili biçimlenmesine, Rönesans’ta mekan anlatımında kullanılan perspektifin gereği yoktu. Çünkü yeniçağda bakış, insanın görüş açısıydı ve bu bir noktadan bakış, optik görüntüyü zorlayan perspektife gereksinim duyuyordu. Böylece doğa görüntüsü biçimlenecek nesne oluyordu. Rönesans bu nedenle yeni dünya görünüşüne paralel olarak bilimsel perspektifi ortaya koyacaktı.
Sanat tarihçileri :1350-1500 arasını Proto Rönesans, 1500-1550 arasını Olgun Rönesans 1550-1600 yılları arasına Geç Rönesans veya Manierist dönem derler.
16. yüzyılın ilk yarısında Rönesans olgunluk dönemine ulaşmıştır. Bu dönemin büyük sanatçıları Leonardo, Raphael, Michalengelo ve Tiziano dur.
Rönesans’ta Mimari
Geç Gotik, Orta Avrupa’da 15. Yüzyılda eserlerini vermeye başladığında İtalya’da Floransa’da erken Rönesans’ın ürünleri görülmeye başlamıştı. İtalyanlar Gotiği bir barbar sanatı olarak kabul ettikleri için önce Floransa’da bir karşı sanat hareketi başlamış ve Roma 1500’li yıllardan başlayarak bu yeni anlayışı en üst düzeye çıkarmıştı.
Bramante ve Mikelanj dönemin en ünlü Mimarlarıdır. Ressamlar eserlerinde insan vücudunun güzelliğini ön plana çıkardılar. Leonardo da Vinci ve Michelangelo ölmez eserler bıraktılar. Donatello ve Gibert daha çok İsa, Meryem ve din büyüklerinin heykellerinin yaptılar. Fransa’da Rönesans’a krallar öncülük etti. Piyer Lesko en önemli Rönesans sanatçısıdır.
Rönesans mimarisinin kurucusu olarak Florensa’lı Flippo Bruneleschi kabul edilir. Kırk yaşına kadar heykelci olan sanatçının ilk eseri Floransa Duomu’dur.
Burada kaburgalı kubbe yapısında Gotik etkisi görülür. Sanatçının 1421 de yaptığı St. Lorenzo kilisesinde Gotik etki tamamen kaybolmuştur. Bu kilise daha sonra Michelangelo’nun yapacağı Medici ailesinin mezar kilisesi için de bir örnek teşkil edecektir.

Resim 1: Leon Battista Alberti, San Andrea kilisesi, Mantua 1472

Yukarı İtalya’da klasik üsluba dönüş, bir fresk ressamı olan Donato Bramante ile başlar (1444-1514) Milano’da Santa Maria Grazia kilisesini yapan sanatçı
daha sonra merkezi planlı yapıların en güzel örneği olan St. Pietro klisesini gerçekleştirmişti. Bramante’nin daha sonraki görevi Papaların Avignon’dan dönmesini takiben yaşadıkları yer olan Vatikan’ın yeniden düzenlenmesi idi.

İngiltere’de Şekspir (Shakespeare), İspanya’da Servantes ünlü eserler yazdılar.



Rönesans’ın sonuçları:

Skolastik görüş ( Kilisenin dar görüşü ) yıkılmıştır. Yerine pozitif ( Bilimsel ) düşünce hakim olmuştur.
Reform hareketlerini hazırlamıştır.
Bilim ve teknikteki gelişmeler hızlanmıştır.
Avrupa’da sanattan zevk alan aydın ( Burjuva ) sınıf ve halk sınıfı oluşmuştur.
Din adamlarının ve kilisenin halk üzerindeki otoritesi sarsılmıştır.
Avrupa’nın her yönden gelişmesine ve güçlenmesine öncülük etmiştir.


Resim 2: Venedik'te Dukalık Sarayı

2. Türkiye’de Rönesans (Aydınlanma), Nedenleri ve Sonuçları

Ülkemizde Jön Türkler ile başlayan, I. ve II. Meşrutiyet Dönemleri ile devam eden “Batılılaşma” bir anlamda ortaçağ ile yeniçağ arasında geçiş döneminin başlangıcı sayılmalıdır.
Ancak, 1923 sonrasında Atatürk Devrimleri olarak bilinen Devrimler (harf, giyim-kuşam, laiklik, vb) ülkemizde yeni bir “Rönesans” döneminin başlangıcıdır. Bu dönemde mimaride, sanatta, arkeolojide, bilimde, dilde her türlü yaşam kültüründe yeni bir arayoş, batılılaşma ve kendi kökenlerimizi arayış öne çıkmıştır. Bu dönem de her bakımdan yepyeni düşünce ve yaklaşımların, anlayış ve uygulamaların (Sanat, felsefe, din konuları üzerinde) ortaya konduğu bir dönemdir.
Harf Devrimi: Atatürk'ün gerçekleştirdiği en önemli devrimlerden birisi de, 3 Kasım 1928 tarihinde Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur.
Kıyafet Devrimi: Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar dinsel geleneklerden kaynaklanan çarşafı atıp, modern giysiler, erkekler ise fes yerine şapka giymeye başlamışlardır.
Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi : 1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine de ihtiyacı olduğunu bilen Atatürk, Mecelle, yani din esaslarına dayalı Medeni Kanun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasını ise İtalyan Ceza Yasası ile değiştirmiştir. Kısacası Türk Hukuk Sistemi tüm çağdaş gereksinimler ışığında modernize edilmiştir.
Öğrenimin Laikleştirilmesi: 19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmıştır. Atatürk, İslami eğitim veren medrese sisteminin, yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini; bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerektiğini görmüş, böylece önce öğretimin birleştirilmesi (Tevhid-i Tedrisat) kanunu çıkarılıp dini eğitim veren tüm öğrenim kurumları kapatılarak, bütün eğitim işleri Milli Eğitim Bakanlığı çatısında birleştirilmiş, 1933 yılında da bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar: Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmış; kabul edilmiş olan yeni Medeni Kanun gereğince kadınlar da erkeklerle eşit haklara sahip olmuş, resmi görevlere atanmaları, oy vermeleri ve Millet Meclisine seçilmeleri mümkün kılınmış; tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.

Sanat ve Kent’e İlişkin Devrimler: Başkent’in Ankara’da ilanı ve Ankara’nın uluslar arası bir yarışma ile planlanması ve 1932’de Hermann Jansen’in Planı’nın kabulü kentleşme adına atılmış önemli adımlardır. Atatürk bulvarının 1923-28 arasında açılarak üzerinde anıtsal nitelikte ve I. Ulusal Mimari Uslübu taşıyan önemli kamuyapıları ve bankalar ile yapılaşması da Anadolu’da diğer kentlere örnek olmuş uygulamalardır.Ulus meydanının anıtsal yapılar la çevrelenmesi (İş Bankası, Sümerbank, Ziraat Bankası) ve önemli bir simgesel anıtın buraya konulması da kent-sanat ilişkisine iyi bir örnektir. (Bkz. Resim 3)

Resim 3. Ankara Hakimiyet-i Milliye (Ulus) Meydanı (1927)

Giulio Mongeri adlı İtalyan Mimara yapılan İş Bankası binası, Krippler’in Anıtı ile I. meclis Binası, Rönesans İtalyası’ndaki meydanları aratmayacak estetik ve güzellikteydi.







Resim 4. Ulus Heykeli (1927)

Ayrıca, 1932 yılında Atatürk’ün direktifleri ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin (Hitit Müzesi) Kurulması Anadolu uygarlıklarının araştırılması, incelenmesi ve değerlendirilmesinde önemli bir adım olmuştur.


2. Anadolu’da –Yeniden- Kentsel Rönesans: Saptama ve Varsayımlar

"Anadolu'da Yeniden Kentsel Rönesans" ‘ı, şehir planlama, kentsel tasarım, peyzaj, sanat tarihçileri, arkeologlar, sanatçılar, kamu yönetimi ve siyaset bilimcileri vb pekçok meslek dallarının işbirliği ile gerçekleştirebiliriz. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşandığı gibi bir kentin oluşumuna tüm ilgili meslek disiplinleri katılarak, özellikle bilim ve sanatı öne çıkaran, çevreyi koruyan “Çağdaş, Modern ve Yaşanabilir” kentleri oluşturmak olanağı vardır.
Belki de bir hayaldir, bu ekonomik düzey ve eğitimsiz toplum, eğitimsiz belediye başkanları, yöneticiler ile..
Ülkemizde, Bergama, Perge, Olympos gibi yüzlerce kent var antik dönemden kalan ve Kültür Bakanlığı, Turizm Bakanlığının yetersiz yaklaşımları ile bunları korumak mümkün değildir.
Kentlerde Belediyeler ve Merkezi yönetimin yerel temsilcileri (İl Özel İdareleri, il Kültür ve Turizm Müdürlükleri, Müze Müdürlükleri vd.) eliyle bu değerleri daha çok tanıtmaya yönelik, daha çok korumaya yönelik çabalar, "Koruma Planları", "Yönetim Planları" hazırlanmalıdır.
Bilgisayar destekli tasarımlar, animasyonlar, filimler giderek artmalı ve "Anadolu Uygarlıkları" nı tüm dünyaya tanıtmaya yönelik etkinliğe dönüşmelidir.
Kentlerdeki estetikten yoksun, zavallı kent mobilyaları, duraklar, aydınlatma elemanları, duvarlar, yeniden sanatçı gözü ile ve endüstri ürünleri tasarımcılarının elinde yeniden şekillenmeli..
Meydanlar, yaya bölgeleri, yapıların iç mekanları sanat ve kültür ögeleriyle (heykel, resim, mozaik, ses ve ışık gösterileri vd) bezenmeli, her belediyede Sanat Tarihçileri ve Arkeologlar görev yapmalı, açık alan tasarımlarını bunlar estetik ve görsel açıdan denetlemeli, yönlendirmeli..
Bunlar hayal gibi mi duruyor.. Bence değil! Çünkü bundan 15-20 yıl önce de bugünkü kent mekanlarında oluşturduğumuz mekanlar yoktu.. Koruma Planları yoktu.. Yönetim Planlarını hiçbirimiz bilmiyorduk belki de..
Ama, giderek toplum daha iyi şeyler isteyecektir bence.. Hiçbir şekilde artık bundan geriye dönüş olamaz diye düşünüyorum.

1.Saptama; Anadolu’da binlerce yıllık bir kültürel miras, uygarlık birikimi, bulunmaktadır. Her bir yörede binlerce yıllık geçmişi bulunan Antik Dönem Medeniyetleri yaşamış ve ürünler vermiştir. Bu medeniyetler Pamfilya (Pamphylia), Likya (Lycia), Galatya (Galatia), Kapadokya (Cappadocia ), Bergama (Pergamon), Paflagonia (Paflagonya), Firig (Phrygia), Mysia, Bitinya (Bithynia), Pontus, (Kilikya) Clicia, Lidya (Lydia), Pisidya (Pisidia), Ermeni (Armenia) vd.. adlarla anılan bölgelerde yaşamışlar ve bazen bu uygarlıklar bu adları taşımıştır. (Harita 1)

2. Saptama; Sümer, Hitit, Roma, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı Uygarlıkları genellikle kendilerinden önce gelen uygarlıkların iyi ve olumlu yönlerini benimsemişlerdir. Özellikle el sanatlarında, mimaride, kentsel mekânlarda bunun örneklerini görmek olasıdır.


Resim 5. Augustos Tapınağı (Ankara Roma Dönemi)


3. Saptama : Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında unutulan Anadolu Medeniyetlerini araştırma ve yeniden anlama çabaları yoğunlaşmıştır. Birçok arkeolojik kazının yapılması, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulması örgütlü bir çabanın bir göstergesidir. İstanbul’da Arkeoloji Müzesinin kurulması, Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kurulması vb çabalar da bilimsel bir çalışmanın göstergesidir.

4. Saptama : Bu çabalar daha sonra gerileyerek hızlı kentleşme, ekonomik bunalımlar ve sosyal olaylarla 1950’lerden sonra gündemdeki yeri ve önemini kaybetmiştir. Hızlı kentleşme, göç vb olgular kentlerde 1970’lerin başına kadar var olan tarihsel dokularda büyük ölçüde tahribat oluşturmuştur.

5. Saptama: 1970 yılında çıkarılan 1710 Sayılı “Eski Eserler Yasası” ve 1983 sonrasında çıkarılan 2863 Sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası” ile kentlerde özellikle 1980 sonrasında tarihsel çevrelerin ve tek anıt ve sivil mimarlık örneklerinin korunmasına yönelik çalışma ve çabalar yoğunlaşmıştır. Ayrıca, Belediyelere verilen parasal ve teknik destek ve olanaklar yerel yönetimlerin kendi örgütlerini kurarak kentsel altyapı ve üstyapıların yeniden ele alınmasına ve geliştirilmesine neden olmuştur. Özellikle 3194 Sayılı İmar Yasası, 3030 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası ile yerel yönetimler güçlenmiş, öncelikle planlama ve imar yetkilerini alarak etkin uygulamalara girişmişlerdir.
Belediyelerin etkin uygulamaları zaman zaman tarihsel ve kültürel çevreleri koruma yönünde olduğu kadar, çoğu zaman da tarihsel çevreleri korumama, tahrip etme ve yıkıp çok katlı yenileme yönünde olmuştur. Kentlerde özellikle kent merkezlerinde sokak, meydan düzenleme çalışmaları yapılmış, yayalaştırma ve kamusal alan oluşturma, park, spor alanı vb açık ve yeşil alan oluşturma çabaları artmıştır. Ancak bu yapılırken eklektik uygulamalar, toplama ve derleme malzeme kullanımı yaygınlaşmış, sanatsal öğelerden yoksun kent mekânları oluşturulmuştur. Bu nedenle, “kitch” olarak nitelendirilen mekânsal çevrelerin giderek yaygınlaşmakta olduğu görülmektedir.

1. Varsayım :
Yerel yönetimlerin (Belediyeler ve İl Özel İdareleri) son 20 yıldır giderek artan bir planlama, projelendirme yetkileri, giderek gelişen bir teknik ve parasal güçleri vardır. Bu da artan bir şekilde yerel yöneticilerin altyapı yatırımlarına yönelmelerini sağlamış, kentlerde altyapı çalışmaları giderek yoğunlaşmış ve büyük oranda tamamlanma aşamasına gelmiştir. Artık, pek çok belediyenin artan şekilde meydan düzenlemesi, yaya yolu/bölgesi düzenlemesi, park, fuar vb kamusal alan düzenlemelerine yöneldiği gözlenmektedir. Bu çalışmalar daha çok farklı disiplinlerin (kentsel tasarım uzmanı, şehir plancı, mimar, peyzaj mimarı, inşaat mühendisleri, sanatçıların vd.) bir arada çalışmasını gerektiren kombine çalışma ve ürünlerdir. Bunların giderek artacağı, ve her türlü sanat dalının, bilim adamının, kentlinin katılım ve katkısı ile daha özel kamusal mekanların ortaya çıkacağı, geçmişin giderek daha çok yorumlanıp değerlendirilerek ele alınacağı ve tekrarlanacağını söylemek olasıdır.

2. Varsayım:
2005 yılında çıkarılan 5226 Sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası” Tarihsel Çevre Koruma Konusunda teknik ve parasal destek mekanizmaları geliştirerek yeni bir umut verici döneme geçilmiştir. Bu yasa ile kurulması gerekli “Koruma Uygulama Denetleme Büroları” (KUDEB) ler, uygulamada eski eser sahiplerine parasal ve teknik destek verecek, açık alanların düzenlenmesinde etkin olacaklardır. Ayrıca, verilecek tek yapı onarım kredi ve destekleri de tarihsel /kültürel değerlerin korunmasında önem taşımaktadır. Ayrıca, Sanat Tarihçileri’nin ve Arkeologların KUDEB’lerde ve Yerel Yönetimlerde görev almalarıyla yeni bir dönem başlayacaktır. Ayrıca, “Kentsel Dönüşüm Yasası” ile kentlerde yeni bir dönüşüm başlaması olasıdır.

3. Varsayım:
Anadoluda –yeniden- Kentsel Rönesans; öncelikle kentlerde yeni tasarımlarda yer alacak ÇEVRESEL ve MİMARİ ÖGELER’de yapılacak araştırma, yorum ve yeniden değerlendirme çalışmaları ile giderek artacak bir ivme kazanabilir. Bilgi üretim ve iletişim teknolojilerinin hız kazanması ile (bilişim, internet vd) antik çağların Anadolu Kentleri mekanlarını sanal ortamda animasyonlarla yeniden canlandırmak ve bunları yeni tasarımlarda taklit etmeden çağın teknolojisi ve malzemesi ve yorumuyla kullanmak giderek artacak olan tasarım yaklaşımları olacaktır.
Kent kimliğini oluşturan en önemli öğelerden biri “Mimari Ögeler” dir. Mimari ögeleri (elemanları/yapı cephe ve plan ögeleri) de; “çevresel öğeler” ve “tek yapı öğeleri” olarak iki grupta incelemek olasıdır.

Çevresel Öğeler: Kentin topografyası, mikrokliması, doğal yapısı, flora ve faunası kentlerin doğal çevre öğelerini oluşturur. İnsan yapısı çevresel öğeler olarak; kentleri oluşturan sokak dokusu (çıkmazlar, topografyaya uyum vb.) meydanlar, panoramik bakı noktaları, vista noktaları, anıtsal yapılar (han, hamam, cami, kilise vb.= sayılabilir.Yapı Öğeleri: Kentlerde, özellikle binlerce yıllık geçmişe sahip Anadolu kentlerinde, kentin kültür mirasını oluşturan, kente kimlik kazandıran mimari öğelerdir.a. Anıtsal Yapılar: Anıtsal yapılar, bir kentte eğer varsa, antik çağlardan bu yana, genel olarak Helen, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi devirleri boyunca inşa edilmiş büyük ölçekli ve genellikle sosyal ve dini nitelik taşıyan yapılardır.Bu yapılar; tapınaklar, tiyatrolar, stadyumlar, agoralar, odeonlar, kiliseler vb. antik çağ yapıları, hanlar, hamamlar, bedestenler, camiler, külliyeler, imarethaneler, arastalar, kapalı çarşılar vb.
Selçuk ve Osmanlı Dönemi yapılar, okul, hükümet binası, gar binası, belediye binası vb. kamu yapıları ile çeşitli kamu yatırımları (sağlık, kültürel, mali, idari) yapıları gibi Cumhuriyet dönemi yapıları olabilir. Bu yapıların, yapı gruplarının daha kapsamlı araştırılması, sanat tarihi, kent tarihi, arkeoloji vb bilim dalları ile kentbilim dallarının etkileşimi sonucunda Anadolu’da her yörede giderek artan bir şekilde gelenekleri yorumlayan ve yüzyılımıza taşıyan tasarımlara yönelmeyi de beraberinde getirecektir.

Resim 6. Anadolu’da Örnek Alınması Gerekli Önemli Bir Sosyo-Kültürel
Yapı : Bergama Antik Tiyatrosu

b. Sivil Mimarlık Öğeleri:
Anadolu kentlerinde kent kimliğini oluşturan, kentlerde korunması ve geliştirilmesi gerekli dokuları oluşturan geleneksel mimarlık örnekleridir. Her kentte hemen hemen o yöreye özgü mimari tarz ve malzemeyle yapılmış, konaklar ve daha mütevazi ölçeklerde bazen bir doku oluşturan yapılar bulunmaktadır.
Yapıların mimari öğelerini aşağıdaki şekilde gruplamak olasıdır:



Resim 7. Osmanlı Dönemi Ticari Yapıların Yeniden Kullanımına
Örnek : Safranbolu Cinci Han

- Dış Mimari Öğeler (Cephe Mimari Öğeleri): Yapıların cephe özellikleri değerlendirilerek, cephe tipolojisi sınıflamaları yapılarak, kentlerdeki geleneksel yapıların cephe mimari özellikleri ortaya konur.
- İç Mimari Öğeleri (Plan Öğeleri): Yapıların iç mimari özellikleri değerlendirilerek, plan tipolojik sınıflamaları yapılarak, kentlerdeki geleneksel yapıların plan mimari özellikleri ortaya konur.

4. Varsayım:

Kentlerde gelecek on yıllar boyunca giderek yoğunlaşacak kültür ve sanat eylemleri, Anadoluda –yeniden- Kentsel Rönesans’ın oluşmasında, kentsel dokuda, mimari yapılarda oluşmasında başlıca etmen olacaktır. Kentlerin anıtsal ve sivil yapılarında, çevresel değerlerinde kültür ve sanat eserlerini gözlemek mümkündür. Resim ve heykel, ahşap, taş, alçı, oymacılık ve süsleme sanatları, vitray, cam, mozaik vb. sanatlar yapılarda ve çevre oluşumunda ağırlıklı olarak kullanılan sanat dallarıdır. Genç nüfusun giderek yaygın olarak sanata yönelmesi, popüler bir kültürün oluşması kadar giderek incelecek zevkleri de beraberinde getirmesi beklenmelidir.
İnsanlık tarihi boyunca, toplumlar kültür birikimlerini kentlerde göstermişlerdir. Toplum ve kent arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur. Toplumlar yaşadıkları kente hayat verirken aynı zamanda geleceğin kentine şekil vermektedir.Kent, yeni bir yaşama düzenine bizi zorlayan yeni ve kuvvetli bir organizmadır. Kentleşme sorunu kentin çekiciliğinden değil kırsal yaşamın iticiliğinden büyümektedir. Bu büyümenin sağlıksız ve boğucu havasından bizi kentin estetik köşeleri, anıt yapıları kurtarabilir ancak. Estetik değerleri gözetmeksizin, fiziksel çevreyi kurmak mümkün değildir[3].

İnsanın yaratıcı dehasının doruk noktası, işte bu ifadedir: Sanat.
Bir kent, sadece orada yaşayanların ve ziyaretçilerinin, seyyahların düşünceleri ve yazdıklarıyla değil; bilim, teknoloji, mimari, edebiyat, resim, müzik vb. sanat dallarına olan katkıları ile tanınır ve anılır.
Kentsel mekanlarda yapılan düzenlemelerde sanat ve mimari nitelikler ağır basar. Bu niteliği oluşturan öğeler ise; su, peyzaj ve mimari öğeler (cepheler, kapı pencere ölçüleri, çıkma, cumba vb.) ile heykeller, müzik, ışık ve ses gösterileri, resim, rölyef, kabartma, çini, Türk el sanatları, seramik vb. sanat öğeleridir.
Resim, heykel, mimarlık ve müzik gibi işitsel ve görsel kökenli sanatların kolları, günümüz toplumsal yaşamının şekillenmesinde üzerinde önemle durulması gereken alanlardır. Bu sanatların temel görevi; kişiye ve giderek de toplumu duygusal ve tinsel yönden harekete geçirmek, uyarmak ve geliştirmektir. Günümüzde bu rol, bir uygarlıktan diğerine atlamak durumunda olan, uygarlık türü değiştiren topluma, ilk ve direkt olarak yardımcılık şekline dönüşür.Çağdaş müziği, çağdaş şiiri, çağdaş tiyatroyu, resimi, heykeli ve mimariyi gerçek değerleriyle çabucak sevip, kavrayabilen ve bunu kent ortamlarına ve yaşam biçimine uygulayabilen bir toplumu, kitleyi oluşturabildiğimiz sürece, kentimizi ve kent yaşantımızı olgunlaştırabiliriz ve Anadolu’da –yeniden- Kentsel Rönesans’ın oluşturabiliriz.

Bu amaca ulaşmak için farklı meslek disiplinlerinin ve bilim insanlarının bir arada
çalışarak yerel ve merkezi yöneticileri yönlendirecek mekansal tasarımlara yönelmesi gerekmektedir.





Bu bildiri, 8. Ulusal Sanat Sempozyumu'nda sunulmuş ve Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları No: 28'de yayınlanmıştır.
"8. Ulusal Sanat Sempozyumu" Bildiri Kitabı.
KAYNAKLAR:

[1] http://www.yuzyilisil.k12.tr/bde/avrupa/ronesans.htm
[2] http://www.denizce.com/ronesans1.asp Rönesans (Renaissance) Dönemi Kültür, Sanat ve Felsefesi, Derleyenler: Ahmet Demirelli, Mehmet İstemi, Mesut Tokgöz

[3] ÇİZGEN, N. 1994, “Kent ve Kültür”, s. 139.

Monday, November 27, 2006

BAŞKENT ANKARA’DA YEREL SEÇİMLERE DOĞRU..



BAŞKENT ANKARA’DA YEREL SEÇİMLERE DOĞRU..
20 Şubat 2004

Gene geldi yerel çattı seçim curcunası.. Ve her yeri yavaş yavaş bayraklar, afişler kaplayacak, adaylar kendilerini göstermek için broşürler, posterler bastıracaklar, toplantılar düzenleyecekler.. Gene genellikle her seçimde artık görmekten sıkıldığımız aday adayları kaplayacak ortalığı.. Nerede plancılar, mimarlar, mühendisler, çevreciler, peyzaj mimarları, kamu yönetimi ve siyaset bilim uzmanları, diye düşüneceğiz..
Ama partilerimiz kendilerine en yakın, en meşhur ve en başarılı, en...en... adaylarını bulmakta gecikmeyecekler..Yerel politika ağır basabilir, bay başkanın adamları öne çıkabilir vs vs...Parayı bastıran düdüğü çalabilir (sadece bir atasözü!!)..
Aslında, Başkent Ankara’mızın şanlı planlı ve projeli geçmişini hatırlayarak, neydi o günler, artık plana gerek bile kalmadı, teknoloji o kadar ilerledi ki Başkanlarımız çözümü hemen buluveriyorlar... Araçlar ilerlemiyor mu? Hemen bir altüst kavşak, bir sonraki kavşakta tıkanıp kalıyorlarsa, bir kavşak daha, olmadı mı meydanı yayalara kapatıver, alttan geçiversinler..
Birinci çevre yolu yoğunlaştı ise, hemen bir ikincisini yapalım, arasını da ne güzel imara açalım gibi, şehrimiz ve çevremiz için uygun çözümler üretiyorlar..Son kalan göllerimizin arasından da otoyolu geçirirsek göle bakarak transit geçmenin zevkine de doyum olmaz demişlerdir, herhalde birileri..


Üzerinden Otoyol Geçirilen Göllerde Biyolojik Yaşam Yok Oluyor

Kültür merkezleri yapıp çevresini mezbelelik bırakmak da beceriksizlikten de öte bir durum değil mi, yada Eski Ankara ve çevresini hala mezbelelik halde bırakmak ortak bir sorumsuzluk örneği değil mi?

Yani, koruma planlarını 15 senede yapamamak gibi bir durum nerede görülmüş acaba..



Kaleiçi Yarışması Sonrasında (1987) Hazırlanan ve Hala Sonuçlandırılamayan Kaleiçi Koruma Planı (1994)

Tabii, uzun vadeli planlara, projelere, belediyelerin bir araya gelerek ortaklaşa çözümler üretmelerine de sıra gelecek elbet... Yeşil politika denilen ve “Doğal ve Tarihsel Çevre“ nin sürdürülebilir korunması ve geliştirilmesine yönelik plan ve projeler için, bu konularda uzmanlaşmış danışmanlara da gerçekten “danışan” başkanları seçmemiz gerekiyor..Önümüzdeki dönem, Avrupa Birliği’ne aday bir Başkent görünümüne sahip, doğru dürüst altyapıya sahip, sosyal ve kültürel mekanlara sahip bir kent oluşturma dönemi olmalı; Yaya bölgelerinin çoğaldığı, toplu taşın sistemlerinin arttırıldığı planlı, programlı bir dönem olmalı diye düşünüyorum.
Belediyeler sadece çöp toplamak, yolları-çukurlar yamamak (ki buna razı hale getirildik!), kaldırım yapmak, büfelerin, durakların, direklerin yerlerini değiştirmek için var değiller ya sadece.. 15-20 yıllık makro stratejik planların yapıldığı, buna bağlı alt projelerin ele alındığı, uygulandığı bir dönem olmalı önümüzdeki dönem..
Bizler de bunu gerçekten başarabilecek yöneticiler seçmeliyiz..Birbirleri ile barışık, halkla, sivil örgütlerle, ve en önemlisi kendisi ile barışık bir yerel yönetim olmalı...
Demokratik, şeffaf ve çağdaş bir yerel yönetim olmalı, seçeceğimiz.. Kentin ikili yapısını yani gecekondu-imarlı kesimleri birbirine yakınlaştıracak, sosyal-teknik donatıları çağdaş düzeye çıkaracak, en azından da kaldırımları bir kez daha yıkıp yapmayacak bir yönetime, adaya oy vermek gerekli..Arsa ve emlak biriktirenlere (spekülatör), imar yağması ile aşırı rant kazananlara prim vermeyecek, kentin hava, su, yeşil ve toprak gibi doğal varlıklarını koruyacak, kültürel ve tarihsel değerleri koruyacak bir yerel yönetim ve yönetici seçelim. Tabii böylesini bulabilirsek!! En azından temiz, doğru dürüst ve kişilikli bir belediye başkanına oy verelim derim. Bunu sağlamak için de adayları didik didik edip, geçmişlerini, yaptıklarını, geldikleri yerleri inceleyiniz derim..Böylece, “şehremini” miz (belediye başkanımız) gerçekten şehrimizi, kendimizi ve çoluk çocuğumuzu emanet edeceğimiz, çevremizi koruyacak, kentimizi geliştirecek, çağdaş bir başkent haline getirmeye çabalayacak biri olur o zaman..
İyi seçimler, dikkat edin beş sene için seçiyorsunuz!!..
Kalın sağlıcakla..

Mehmet TUNÇER

ANKARA BELEDİYE BAŞKANLARI’NI ARARKEN



Ankara Belediye Başkanları’nı ararken
11 Şubat 2004

Yerel seçimlere az kaldı ve bizler geride bıraktığımız yıllarda bize cansiperane (!) hizmet veren büyük, küçük belediye başkanlarını ve yönetimlerini aratmayacak (!) yeni “Şehremini” ler (Belediye başkanları) seçeceğiz.
Belediyelerimiz, az zamanda çok büyük işler başarıp, alt-üst geçit inşa süreçlerini neredeyse 60 güne indirdiler, belki de uzun vadeli toplu


Ankara’da Mevcut ve Planlanmış Raylı Sistemler

taşın sistemleri yerine, kısa zamanda gözle görülen işlerle başarılar elde ettiler. Eh, ama metromuz da yapılmaya başladı nihayet, bitenler, işlemeye başlayanlar da var..


Havuzlarla bezendi kentimiz, ama yayalardan çok araçlara yönelik sanki.. Büyük parklar yapıldı, yeşil oranı az, yapı oranı fazla ama olsun...Kızılay’da, bir çok meydan ve ana yolda yaz bozlarla yeni keşifler denendi, şehircilik, ulaşım, peyzaj ilkeleri dışında her şey yapılmaya çalışıldı. Gene de; planlama ve projelendirme geçmişi 1980’li yıllara uzanan, 90’li yıllarda uygulamalarına başlanan, bazı büyük projelerin de sürdürülerek tamamlanmış olması da umut veriyor.

Ama, artık herhalde, kapsamlı bir planlama geçmişi olan Ankara’mızın planlı, programlı ve uzun soluklu uygulamalara gereksinimi olduğu da gözle görülür bir gerçek..

Küreselleşen, küçülen dünyada gerçek yerimizi almamızı sağlayacak senaryolara, stratejilere, kent politikalarına ve planlamalara gereksinimi var, Başkent Ankara’nın.

Hem de bunlar, her Belediye’nin kendi başına altından kalkabileceği işler değil, bir araya gelinip, ortaklaşa politikalar üreterek ve uygulamaları el birliği ile yaparak gerçekleşebilecek hizmetler..

Örneğin; “Yeşil Politika” geliştirilmesi gerekli; tüm plan ve projelerin, kentin doğal ve kültürel/tarihsel çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesine yönelik olarak yeniden ele alınması gerekli..

Yeşil politika dediğim, çevresel kaliteyi arttırmaya yönelik uygulamalar.. Örneğin, ulaşımda toplu taşın sistemlerinin geliştirilmesi, dolmuşların/otobüslerin azaltılması, yaya bölgeleri oluşturulması, “ekolojik kent merkezi ve yerleşim dokularının” planlanması, çevre duyarlı olarak tüm vadiler, akarsu havzalarının ele alınması, Ulus Tarihsel Kent Merkezi, Ankara Kalesi ve çevresi başta olmak üzere, kültür ve doğa varlıklarımızın korunması ve geliştirilmesine yönelik çağdaş politikalar..



Korunması Gerekli Ankara Kalesi

Yaşam çevrelerimizin, imarlı imarsız, gecekondu, ayrımı yapılmaksızın teknik, sosyal donatı ve yeşil alan eksikliklerinin giderilmesine yönelik politikalar, planlamalar, uygulamalar..

Hava kirliliğini azaltacak, su ve toprak kirliliklerini azaltacak, gürültü ve görüntü kirliliklerini azaltacak politikalar; “Yeşil/Çevre Politikaları” dır.

Sosyal ve kültürel ağırlıklı, toplumsal, kentliye yönelik hizmetlerini en üst düzeye çıkaracak, kentli ile barışık, sivil toplum örgütleri ile barışık, birlikte çalışabilen Belediyelerimiz olmalı, diye düşünüyorum. Sokaklarımızda, kaldırımlarımızda rahat yürünmeli, sürekli kaldırım yapmayan, büfeleri ve durakları sürekli değiştirmeyen, çöpleri doğru dürüst toplanan, gürültüsü az, sorunları az, yaşanabilir bir kent için çalışmalı “Yeşil Belediyeler” ..

Daha aydınlık, daha güvenli, daha az kurşunlu ekzos solunan, daha çok aktif yeşili olan, daha çok kültürel ve sportif alanları olan, daha az arsa vurgunculuğu (spekülasyonu) olan, sürekli yıkılıp çok katlı olarak yenilenmeyen bir Başkent için çalışmalı, Belediyelerimiz.
Ve de, biz de onlara daha çok yardımcı olmak ve de daha iyi bir kentli, daha iyi bir Ankaralı olmak için çaba göstermeliyiz..

Söylemesi kolay olsa da, yapılması zor olsa da; açık, şeffaf, demokratik, özerk ve çağdaş bir belediye oluşturabilecek bir belediye yönetimi ve belediye başkanları seçmeliyiz Ankara’mıza..

Kışa dikkat, çukurlara da ..Kalın sağlıcakla..

Doç.Dr. Mehmet TUNÇER

BİR ZAMANLAR GİDENİN GELMEDİĞİ YEMEN : BAŞKENT SANA'A

















Eski Sana’a yerleşimi..


BİR ZAMANLAR GİDENİN GELMEDİĞİ
YEMEN

BAŞKENT SANA’A (1)

Geçen sene bir yazımda Amman, Ajloun Kalesi ve çevresindeki üç yerleşim için hazırladığımız “Kontrollu Kentsel Gelişme ve Turizm Master Planı” ndan ve Ürdün izlenimlerinden kısaca

bahsetmiştim.
Bu defa sizlere, üzerinde çalıştığımız “Aden Serbest Bölge Planlaması” nedeni ile ziyaret ettiğimiz Sana’a ve Aden’den biraz bahsetmek istiyorum izninizle..
Yemen, 22 milyon nüfusu ile bir “Demokratik Cumhuriyet”.. Osmanlı’nın izleri halan çok güçlü bir şekilde sürüyor. İsimlerden, yemeklere, giyim kuşamdan geleneklere, mimariden sanata pek çok yerde Osmanlı döneminin halen sanki değişmeden sürdüğünü sanabilirsiniz.
Tabii Cumhuriyet devrimleri, aydınlanması olmasa idi ülkemizin de ne halde olacağını gözlemlemek için iyi bir örnek sanırım.
Nüfusun büyük çoğunluğu işsizlik, yoksullukla boğuşuyor, ortalama yıllık kişi başına düşen gelir 800 doların altında imiş... Sokaklarda özellikle Afrika ülkelerinden (Somali ağırlıklı), göç eden, kaçak giren binlerce kişi dolaşıyor, kucağında bebeleri ile dilenciler hemen çevrenizi sarıyor.
Aden ise; Yemen’in ikinci önemli kenti Başkent Sana’a dan sonra..800 000 nüfus ile daha önceleri Güney Yemen’in başkenti imiş..Kuzey Güney birleşmesinden sonra Yemen bugün oldukça güvenli bir yer.. Gene de Sana’a –Aden arasındaki 6 saatlik araba yolculuğumuzda hemen hemen her saat başı askeri kontrol noktalarında durdurulduk ve kimlik, pasaport kontrolu yapıldı..


Aden Başkent Sana’a ya göre nisbeten daha gelişmiş bir kent görünümünde..Ancak, gene de Başkentte gördüğümüz trafik keşmekeşi, sinyalizasyonsuz hatta işaretsiz yollar, her yönde önünüze aniden çıkan taşıtlar, kızgın sürücüler vb..
Sanırım İstanbul trafiği bir gömlek daha üstün.. Aden’de de her durduğunuzda çevrenizi saran dilenciler, Somali vb göçmenleri, çarşı pazarda çevrenizi saran ve sizi ilgi ile takip eden çocuklar..


Kadınların siyah içinde güzellik yaratma özlemi!

Sana’a havaalanına inildiğinde havaalanı dahil mütevazi, az gelişmişliğin izlerini taşıyan bir çevreye o an giriliyor. Fakat kentin yer yer Ankara’yı da anımsatan apartman dokusu, ya da mütevazi konutları yanı sıra “Old Sana’a” ya gidildiğinde yüzlerce belki de binlerce yıllık kültür mirasının karşısında insan şaşırıyor doğrusu. UNESCO Dünya Mimari Miras Listesine alındıktan sonra onarılan yapılar, bakımlı sokaklar, altyapı sistemi, geleneksel niteliğini sürdüren zanaatkarların yoğunlaştığı “suk” (sokak) lar .. Özellikle bu kesim benim için hakikaten çok ilginçti, sanki Ankara tarihi kent merkezinin, Tahtakale Çarşısı’nın 80-100 yıl önceki halini yaşıyormuş gibi bir izlenime kapıldım. Belinde hançerleri, başlarında sarıkları ile çalışan adamlar, kara çarşaf ve peçeleri altından alışveriş yapan kadınlar, sokaklarda geleneksel giysileri ile oynayan çocuklar..Gezilmeye görülmeye değer bir yer burası.. Geleneksel el sanatları, hançerciler, giyim-kuşam, züccaciye, nalburiye, attariye vb geleneksel zanaat dalları sokaklara yayılmış, aralarında da gümüş, antika vb satan turizme yönelik dükkanlar. Sanırım Ankara Kaleiçinden daha bakımlı ve temiz, tüm yapılar da onarılmış, geleneksel olmayan yapılar bir koruma planı dahilinde yıkılarak kaldırılmış. Yapılar, -Hadramut’ta daha yüksekleri varmış- anlatıldığına göre ABD deki gökdelenlerin temeli imiş! 19.yy sonlarında buraları inceleyen mimar ve mühendisler yapım teknolojisini çelik kullanarak yeniden yaratmışlar..Hakikaten yüzyıllarca önce geliştirilen tekniklerle taş, kerpiç, tuğla kullanılarak yığma teknikle 8-10 kata çıkan yapılar yapmışlar. Her bir yapının bir aileye (sülale?) ait olduğu, aile geliştikçe yapının yükseldiğini söyledi mimar dostumuz Rashad. İç avlusunda “Bustan” denilen bostanlar var.. Yapıların cepheleri, pencere ve kapı üstleri zengin bezenmiş, dekoratif alçı tavan ve renkli camlı tepe pencereleri ile iç mimari de zengin mekanlar oluşturulmuş.
Cephelerin zengin dekoratif özelliği dikkat çekici…
Çok katlı geleneksel konut dokusu..

6-7 Katlı elektrikli termosifonlu, banyosuna modern fayans döşenmiş, tek odalı “Old Sana’a Palace Hotel” in çatısına çıkıp panaromik eski kent manzarasını izlediğinizde “Venedik” i andıran bir siluet karşınıza çıkıyor..
Old Sana’da geleneksel kıyafeti ile bir yaşlı..

Tabii sokaklarda kanallar yok, gondollar ve kiliseler yok ama bol miktarda minare silueti zenginleştiriyor.

Eski şehrin silueti..ve dağlar..


Sana’a’ nın çıplak yüksek dağlarla çevrili silueti, düşük nem ve karasal iklimi ile Ankara’ya benzeyen bir mikrokliması var. Hatta Dubai’deki 45 derecenin üzerindeki sıcaklıktan sonra burası adeta bir “vaha” etkisi yaptı, sıcaklık 30-35 lere düştü ve hatta iki gün zaman zaman sağnak yağış ile serinledik..

Köşemin sınırlarını fazla zorlamadan, bir sonraki yazıda da sizlere Aden’den bahsedeceğimi belirterek, hepinize güzel bir sonbahar diliyorum..

Sağlıcakla kalınız..

Mehmet TUNÇER